TÜRK TARİ MEŞHUR VEZİRLERİ | Aicmder. Mustafa püşa se AY EN aaa) 98 « Yeniçerilerin gözleri açıldı . Alemdar muhasarasında bulunmıyan- Jar her ihtimale karşı şehir kapılarında” t © Şimşek gibi âni ve seri hareket ederek isyanın ku- vetlenmesine mani olacak yerde: “Rusçukta Alemdarla çe- Yebi Mustafa paşa arasında yapılan dedikudularan imürs- Caat etti. Pek dar ve tehlikeli 22- marfto inceliğini kavnıyama- dı. Çocukça şayialardan fay- da görülüp medet umulacı- ğını zannetti. Alemdarın yaşamakta ol- duğunu ilân için bir masal uydurup adamları vasıtasile İstanbul tarafina yâydırdı. Ramiz paşanın uydurttu- ğu masal şöyle idi: — “güya: bâbilinin altn- da bir mahzen» vardı. Bu yrabzenin alında gizli bir yol bulunuyordu. ki, işte Alemdar o yoldan “İstanbul kalesi haricine 'çıkraışa.» Seher vakti yeniçerilerin İstanbuldan çı'sardıkları Ru- meli sekbanlarile buluşmuş- tw. sekbanları başına topla- mıştı. Ayrıca Rumeli âyarı ve cşrafına da haberler uçur- muştu neredeyse İstanbul üzerine yürüyecektir. Ramiz paşa, buvu şüphe- siz kendi adamlarınm kuvvci maneviyelerini — yükseltmek için yapıyordu. Fakat kendi, böyle çocukcasına uçurtma: dari (1) uçumtkeni € Zavalh kartal yavrusu» Babıâlideki yuvası ağzına o yaklaşmıya cesaret edeni yırucı pençe- sile harap ediyordu. Ramiz paşanın çıkarttığı şayialar, Alemdann vazi üni büsbütün berbat e tazyikın ziyadeleştirilmesine sebep oldu. Yeniçerilerin gözleri açıldı: Alemdar o muhasırasında bulunmuyanlar her ihtimale karşı şehir kapılarındaki mu- hafiz kuvvetleri takviye etti- ler. Yalnız (bahçe kapı) mevkii kalmış. çünkü bu- rası saraya ait idi. Ramiz paşa İstanbul tara- fına - geçecek yerde hâla karşı vakada faydasız kuru tedbir- lerle oğraşıyordu, Üsküdarda Selimiye kışla- sındaki «Kadı Abdurrahman» paşa dabi kendi sekbanla- nna cephane dağıtmış idi. Onun da Ramiz paşa si- Yasetine uyup İstanbula gir- —vatjin 17 Şubat 1 ki kuvvetleri takviye ettiler inekten Ziyade: İstanbulun baricini o tutmaldf! Fikrine kapıldığı. anlaşılıyordu. Ramiz paşanın Alemdarın İstanbul haricinde bulundu- yayıldı. Bir kaç yoldaş: — «Kırk kadar atlının gece- Edirne kapıya gelip müdafaa görünce kaçtıkla- rın..» haber verdiler. (2) Bu baber «Ramiz» paşa- yı takviye etti. Neye yarar ki, İstanbul çoktan... asiler eline geçmişti. Öyle vakıt. Alemdar taz- yik edenlere kifi kuvvet gönderdikten sonra ileri gelenlere ağa kapısında top- lanıdılar. Alemdana İstanbul bari- cinden şehre hücum etme- sinden korkuyorlardı. Babiiliyi müdafaa edenle rin Alemdarın bıraktığı Ru- meli zabileri olduğunu Sa- niyorlardı. Alemdar şehre girmeden saraya Sultan Mahatiuda ha- ber gönderip"bir “vezir” ile yeniçeri ağasr tayim etme- sini istemiye karar verdiler. Her ihsililde yapıla geldi. gi gibi ülemayi ele almıya karar verdiler. Ülemavi ağa kapısna da- vet için dili dönen yoldaşlar * dan elçileri, ayırdılar. Bu elçiler; meşhur aygır imam, derviş, mollacıkzade Ataullah, dürrüzade Abdullah, imamtevvel Kâmil, ve Tahir efendilerin konaklarına gidip ağa kapısına divet edecek- lerdi. Efendiler derhal o icabet edip ağa kapıma gitüler Yalnız Tahir elendi otur. duğu konağın karşısında bu- lunan bir küçük eve kaçıp Tahir efendi okösendilli idi. Tahir efendi Alemdarı mensup idi. Alemdar sadra zam olunca Tahir efendiyi Rumel payesile İstanbül ka dısı yaptırmıştı. —. Efendi, bu sebepten kaçıp Alemdar aleyhine bir mü- zakere ve k iştirak et mekten çekinmiş idi. Yeniçeriler Tahir efendiyi aramıya başlar. Efendinin / Muhermri: Hüseyin Rahmi ıslata- e babana söyle! 0, üvey annem için bir iftira- » hanlolunmasından gok çekiniyorum. Çün- Kü afedersiniz babâ- Sını, ONUN SİZİN ÜZe- i nüfuzu bipa- y Çok şirret bir keisdir. Her Kabaha- “şi bastırdrak yüze gıkar,. Sonra ben müf- teri. mevkiinde ka- hum. — Korkma (o söyle yavrum, Senin ağzın söylemezden evel ha- kikati babana çelren, her halin-anlati, Ben bu hiyanete senin şe- -hadetinden evel elime geçen inkâr kabul et- mez vesikalara vakı- fım. Yalnız evrakı it- ğuna dair çıkartığı şayia çan | ©P" sbucak o yeniçeriler arasına | 26 ilk mektep İnşaat bügün ihale ediliyor Bugün vilâyet daimi meni vali Beyin içtima ederek (26 tep binasının ihalesini edecektir, Vilâyetin maarif büiçesi! Martın birinde toplanacak olan sirmimi vilâyet meclisi hazırlıklarına devem ediliyor. 928 icarat makamı fından okunacak tansim edilmişör. Bu muallimlere yüzde (15) nisbetinde içap ettiğinden bütçenin maarif faslı O(80) bin lim artmaktadır. Bunun için hu- sebe (80) bin #i- karşılık o bulmak ledir. o başmüdürü Yeni orman mantakası baş müdürlüğüne tayin edilen E- min B. dün İzmirden şehri mize gelmiş ve İşe başlamış. tor. Sab'k başmüdür İzzet B. de Ankaraya gitmistir. Düyunu umumiyenin tasfiyesil Haber “aldığımıza göre * Düyununmumiyenin tâsfiyesi muameldnna yokmda başla Dacaktır. —e.— Bem maslahtgüzarımız Bern maslahargüzarımız İb- rahim B. bugünlerde memu riyeti maballine harket ede kadar zammı iç- İğ? veri bilen yok Zorba fendinin uşakla rından birini yakalayıp sıkış» urdılar: — Efendinizi ocaklu ister. Gel bulunduğu yeri göster. « Dediler, adamcağız Tahir elendinin nerede olduğunu bilmiyordu. Tabii müspet bir cevap veremedi. Bunun üzerine zorbalar tezkere naibi Ahmet efendi- yi sılıştırdılar. Ahmet efendinin yanında onbeş yaşında kadar (melek- sima) oğlu da vardı. Can - yeniçerilerden aradıkları “Tahir o efendiyi unitup Ahmet efendinin taze civan mahdumuna bal ta oldu. Az daha derdiment çöcu- ğu babasının gözleri önünde. (Bitmedi) Til Rarmiz P. kendi maiyetine: Alamdar dışardadır biz de içe- riye yürüyelim dieydi mazur görülebilir idi. 12) Yayla imamı: Bu athların Behiç Elendi ve tevabii oldu ğumn rivayet eder, > (BJ Bu zatm Alemdaria bir elesi evelce yapılmış il. biri I tihamiyeyi toplıyan bir müddeii umumi gibi ben de bu cinayete müteferri tekmil vak'- aları tespit etmek is- tiyorum. Sonra hükmü- mü vereceğim. Ne kadar âdil olduğumu göre- ceksin . — Ne yapacaksınız ? Ah babacığım o beni çok korkutuyorsunuz. mi yapacağım? Bu gibi ovak'alarda kendi telâkkime göre kanunen, o yicdanen, ahlâken nasıl hareket etmek lâzım geliyorsa öyle yapacağım. Fakat kınm bu çok mühim işte bana sen de yar- dım edeceksin. -—- Çok sinirli, çok İı baş © Büyük bir. sahtekârlik mey- »5 dana çıkarıldı »T'Kii leyin İşi Ai: Adahaeki Yyubat günü öğle den sonr vali Müştak Lütfi be- ı riyaseti altuda İevkalâ: içtima âfieden -Viliyet idare bey'eti İözineye imükal meni, emvalini sahtekâtlıkla re. ilikli ettirmekle Horen Hayn ve şerikleri aki evi tetkik le içlerinde iki muhtar bir aza,'Ki komiser muavii eden a7- kikiyeyi bulunan bir çok kimselerin gay- k Horen irikel oğlu topal Ra ve i, mübtedi Aptullah oğlu Halil, diğer Halit ve Yuvakim oğlu Nafirnaa mevkifeni mü- hakemeleğiin — icrasınt karar vermuşiir, Tevkil müzekkereleri . Polise verimş ve Polis İzaliyete geçe rek ilk deia müöhiedi Aptullah oğlu Halili ve sırasile diğerle - rini tevkil etmiştir. İzmirde «feci, bir “kaza Mentmeni « yolunda, üç kişinin ölümüne ve iki kişi- nin ağınsurehe yaralama: larını srhücip olan feci bir kaza vuku bulmuştur. Şoför Hüseyin efenninin idaresinde bulunan Totomubil Menemen iştas#ohunun 1860 metro cemubu Şarkisinde (o şösenin demir yolu ile birleştiği ma halde Menemenden gelen trenle müsademe etmiştir. Müsademeyi mütcakıp tren ötomobili 200 metro kadar sürüklemiştir. Otomobil parçalanmiştır. Ramazan *münasebetile Ayva- hğa temsil vermek üzere gi- den aktör Adil bey samenin tesirile başından ve vücudu. Ağır yaralı bulunan arist Nadide hanım, validesi İffet hanım, şöför Hüseyin efendi çalgıcı Hasip efendi Menc- men hastanesine nakledilmiş- lerdir. Nadide hanımla şöför Hüseyin; efendi. hastaneye nakledildikten bir kaç saat sonra vefat etmişlerdir. İffet hanımla çalger Ha- sip efendinin yaraları tehli keli değildir. Yolcuların Ayvalığa getir inmekte olan şöförün sarhoş olduğu ve müsademeye, dik- ehiği sıikasile sebebiyet Bir terceme far Bit kiç gün evel gilete mizde İngilterdnii Irak ko | miseri Sir Klaytona ait bazı sözler neşredilmişti; ( Vakıt) İl muhartirine yton tara- İl hasbühal şeklinde söy- bu sözlerden bir Kısmını fransızca ( İstan: bul) refkimiz ve neşretmiştir; fakat refikımizin gâzctemizden terceme sureti- | lenmiş olan teretme a şayanı dikkat bir fark vardır. (Vakt) ın neşrettiği sözler arasında şöyle bir ibare var di: « Suriyeden Bağdada oto- mobil ile giderken çöllerde | bazı bedevil; maruz kalmak kabi bu ihtimal pek nadi (Ostanbu) tefikimiz: tercimi bü cümleyi şu tarzda nakletmiştir: * Suriyeden Bağdada oto- mobil ile giderken daima | bedeviler tarafından taarruza | uğ'amak tehlikesi vardır.» || Suriye-Bağdar yolunda se- nede beş on vak'a olursa çok sayılmaz o benunla - beraber bu hal bütün otomobil yol cuları için şüphesiz daimi bir endişe sebebidir. Bu iribarla Soriye-Bağdat yolunda daimi bir teblike var demektir; bi- nashaleyb (İstanbul) . refiki- mız kendi terccmesinde hata olmadığını iddin edebilir; fa- kat Sir Klayton şöyle: “Suriyeden Bağdada giden- ler göllerde daima” bedevile- rin twartuzlarına maruz kalır. lar. Demiş gene ibare ile terceme olunabilirdi; halbuki Sir Klaytonun ( Va - kıt)ta neşrolunan cümlesi ile bu söz arasında ne kadar farkolurdu! Haddi zatında mühim bir mevzoa temas etmiyen bu terceme farkı üzerinde israr edişimizin o sebebi gerek ec- nebi gazetelerdeki, gerek cc- nebi sefaretanelerindeki mü terecimlerin vazilelerini hüs- nü niyetle ve ya kili de, recede dikkade yapıp yap- mamaları meselesinin ehem- müyetini tebarüz ettirmektir. Mütareke esnasmda Beyojğ- landa bir düzine Fransızca gazete neşredildiği sırlarda hemen hepsi rum ve ermeni olan mütercimler türkçe ga- zetelerin havadislerini ve mü tâlaalarını ekseriya tahrilatla Oo gazetelere naklederdk bu aarruzlrına (il ol o i muharref tereemelerle daima Türk gazeteleri ve Türk ef. kârı umumiyesi iülâf sansö rüne ve selaretanelerine jur- nal edilmek istenilirdi. Bu gün vaziyet esasından me'yus, çok ürkek bir haldeyim. Yardım em- rinize itaate kendimde Kudret, bukumamaktan korkuyorum. — Sana ağır bir iş gördüfmiyeceğim « .. yavrum ! sana yaplı- racağım şeyi her hal- de. senin kuvvetinle ölçerek yaptıracağım. Sana gücün yetmiye- eek bir vazife tahmil (miyeceğim. Sen evve- lâ bana bu derin te- essürünün sebebini anlat... ne gördün söyle bakayım ? — Ne mi gördün? bir kız evlât babaya bunu nasıl söyler. —Söytiyeceksin. Uğ- radığımız bu ağır fe- Mm ae el nl a ba kız şimdi iki ark daş vaziyetindey kılmadan. biribirimize olduğu gibi hakikati alemin» — Muharriri < za Kıta Sordu kuyrukludan ahvalini arzın meleküt. Her taraf parlamış envarı maarifle dedi. Sıra Türkiyyeye geldikte mübarek dediki. Yetmiş altı sene evel bu gene böyle idi. Bu Halley kuyrulduyıldızının her yetmiş beş, yetmiş a senede bir arzı cemal ettiği ve her arzı cemal edişindz © vuhuset tevlit ettiği tarihe sabittir. Burun için öyler Beyit İ Felek kam muallâdan gene bir taze B.. s.t | Muradı az idi amma yanıldı pekde çok «.& | Diyerek o geçivetmek | kolay değildir. Me muhit için de malsulâln hepsi Bulur.duğuMf kuyrukluyıldızın ei zehraludile musap olmuştur. Birde onları yemekle başkâ i mezaun oluyoruz. Fakat herkes kendisindeki cinnetin derec bilmiyor. Bir ilin varakası yazacak kadar kudreti #alei olan bir adam kendisini Şinasi öteden bir cahil çıkıyor Türklere Arapça, Araplara bir konferans veriyor. Daha bir mitinğ yapıyor. siyasiyatla uğraşıyor. hasıl olmuyor. Daha ötede kahveci, Her kafadan bir ses çıkıyor. Bir © Bu hzleti ruhiye haley kuyrukluyıldızi “€ sand rü öteden bir takım bilir vie meyhane z yahut Namık Kemal insanların sarhoş olması neticesidir. . A iran sefiri Yarın Ankaraya gidiyor Bir müddetten beri İran sefaretinin Ankaraya nakline bâşlanmıştı. Sefaretanenin me- murlarından bir kısmı bugün selaret müsreşarı Mehmet Sa- it hanla birlikte, yann da selir' Frugi Hiz. hareket ede- ceklerdir. Akit Borsa komiseri Kemalettin Beyin kerimesi Meziyet Ha- bımla sabık şurayı devlet a- zasından Mah şanın mahtumu Feri mut Beyin dün akitleri icra edilmiştir. Tarafeyne saadet temenni ederiz — m — Nişan Perihan Karakaş hanımla genç ve muktedir. sigortacı- lârımızdan Edip Seydi Beyin nişan merasimi evelki gün yapılmıştır. İki gence de si- adet dileriz. değişmiş olmakla beraber gene bahsetüğimiz mütercim- Evvelki gün Celâl ismi” birisi meçhul bir şahs lerin vazifelerindeki o ehem- — miyet zail olmuş değildir. |İ tercimin gaflet ve ya hatası, || yahut sul niyeti ile yanliş İl yapılan bir terceme yüzünden İl iki taraf arasinda “ui tefeb- hümler vukua gelebilir. Onun || için Türkiye ile alâkadar | Galn ecnebi müesseslerin bu noktayı daima nazarı dikkatte | tutmaları | yım çok. mül Bu sahteliği derin ilı- tümamlarla örtmeye bile lüzum görmüyor. Bana zerre Okadar anlatmak ihtiyaçında- ehemmiyet verdiği yok. yız. Haydi kızım cesa- ret.. Söyle ne gördün! Reşide gene bir te- eddüP — teyahhuşile yüzünü ayuçlarile ör- terek : — Kaç defa, kaç defa ikisini kucak ku- cağa gördüm.. kendi- mi onlara hiç sezdir- meden çekildim. O gene adam beni hiç sevmiyor... Buraya üvey annem için ge- liyor.. Bana karşı gös- terdiği tâvırir. okadar sahte ki nasil anlata- — Onun bu kayıt- sızlığından «sen niçin bukadar şiddetle mü- teessir oluyorsun ? — Söyle kızım, bu genci sevdin mi ? — Sevdim babâcı- Zım.. Fakat insanların bukadar rezil olduk- larını bilmiyordum. Şimdi buz gibi soğu- dum. Benimle nam- vesile tutarak buraya o kadar suini- yetle gelip gitmesi ve bu müthiş rezalet kar- ani talep ve illimas etmekle © Sefir müşarün ileyhin ie irim. | şısında benim $ uturarımda kaln azabile ölüp gidiY” rum, i Kız coşuyor, b derin, muztarip dikkatle dinliyordüz. — Kaç zamandır” evde tiyatro sah lerinde bile temsil”. den haya edilen “ komediya oynan)© du. Zeveenizin na” i sunu idaresine (© ettiğiniz. yaşlı ye boyalı saelerile | gene amanın Sİn© yattı, uyudu. Mer zalete mahmur v2 pl tebessim gözlerle ” Hayasızlıkla geli re taş çıkardı. “ Si eğ İl