| > Ş ğ tel — Şiir ve taat Gw Patriek'ten çeviren Turan ÜZEL SANATLA ŞİİR üzerine düşünceler Yazan: Suut Kemal YETKİN uş tın ve a lunan, köklerinden yelek Sl vie di ai yeten bambaşka bir dünya yaratıyor. ÜRÜYÜŞ ile raks arasında- i haiz ağla bir ren la ifadesine imkân tasa; gi Elin dıkları, bir nevi manzüm yazdıkları içindir ki Tanzimat v Servetifünun şairlerinin. birçoğu Kelimenin gerçek, mânasiyle gal olamamıştır ve bize şiirin tattıramamışları Şair kalelere, insanlar ara- aya inmgebeklerin. tahiatinki varlıkların bir nevi kaba ve po, tatif hulâsaları olan kelimelere Denzemiyen bir dünya, bir nan yanı nasl yaratabilyor? girin vuvaf fakayetini, eeimelere günlük mâ- Malarını unutturan sezişine ve us- a borçi ri şair, onları gizli ikalarına göre dü- meğe iz Dn İm aki heyecanı yanılmaz rehbe rl vw bahtlı iç kaynaşmala- a bal özle görülür ka- barcıklarını büret İbci gibi mia lardaki mukadder yuvalarına yer eştirmektir.. Yahya (o Kemal'in (Rindlerin ölümü) nde ikinci kıta önceleri şöyle idi: Öl har ülkesidir. bir rinde buhurdan gibi yıllarca tüter, Ve siyah serviler altında yatan kabrinde Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter. Gam amaaan lan by Ee) menmun fakat yoklayışlar meticesinde şair “serin, iyah,, kelime: vaffak sinin yerine oturtmağa mü! luyor: yol Ve serin serviler altında yatan çağa Her seher bir gül açar, her bir bülbül nasıl? Şimdi servilerin serinliğine karışan bütün bir Mâvera eşek Kinin ban alindi çini ektiği duymuyor muyuz? Serin, servi, kablı her, bir, öter im e) lerin mısraların ah: nasıl bir rol Si ŞE da. “Siyah,, kelimesi ne mâna, ne de şekli bakımından hiçbir zaman yerinde değildi. isra içinde mukadder yer öter, mia hayal ve hatıralarla, a için bizi uyutur; varlı. (1) Nesirle mensur şiiri hiçbir saman karıştırmamak lâzımdır. gımı kararak bizi bir şiir türür. ızı dar hendesesinden çekip çı- dünyasına ŞTE şiirin doğuşu v deyişi, an — karakterinden kul an yer Ki gali sarılarını mta. riyle ve sabrınih Se il Mal derme yi “iş tesadüfün elime kelime yenilmesidir., sözünü “te- sad sabırla aramak ve bulmak, mânasına almalı, Hayat karşısında, hayatın an me bir heyecan duyan, zaman içinde za) la gi olan şair, bu tesa- dün e k doğan heyecanı her ve duyurmak im- ar. Şiir bu imkânların masebet sistemini de #ine şiir demiştim. Bu mün. sist “kelimeler hayattan âde- ta lüyorlardı; tabii içinde birleştikler başka tür- lü birleştikleri için onlara verdiği- iz tabil Jarı ve değerleri kaybediyorlar, musiki haline geli- yorlarân. Rüy: ası da. böyle 1? rçek hi Ön hâlâ o besteler çalınır geçmiyen bir ummanda, alarda ne var? Bü- bir kir mi? Tarihi ve. em kat e iye ülme- dik bi , bunlar. sa higbirim phi Kelime. Diğ kelime ein ik usralar dün- yadan elm ildir. Bu iki hu yaller, bu baya takılan müp- bem hasret ve ümitler... Gen bunlar; hiçbir kalde- tayin edi nedi vaya ler icinde birleşerek; şekilden şeklin mâna ile anmanbetinden ULUS MUSİKİ İR garibin hikâyesini anla- ğım. Anası kimdir? hangi top- lar yılı bir ışık vermedi. Sade bi- iiriz ki beğ. el yü Bee İz ömrü mir'e gelmi rada ge- girmişti. Onu: İzmirliler iyi bilirler. Ki. yin srımağa ikin bir patlar Eında beyaz bir pantalon ve pat- lamış kundur: m e yea. iş an ders sa- mardı. KONUŞMALARI MUALLİM TEVFİK Yazan: Ahmed Adnan SAYGIN den bir sonat dinletir, coşar, sa- nattan uzun uzun bahsederdi. O zaman görürdük ki, bu adam, dü- şünmesini ve duymasını bilenler dendir. AKAT ondan ne diye ko- Buşuyoruz” Tevfik Bey, iyı piano çalan, az çok beste ya- pan, ve saati şu alar deni e Gi e ei ig eler yüz doldur Tevtik 1 Bey, İsa ee yesinde erdi; ilk eserlerini onun si Semi ei - dro Soltan'dır. Şu halde hakika- ın Senedikli olması gerekti adı hangi tarihe kadar taşıdı bi. li Diyorlar ki 1895 te İz- ir'in “Sanayi mektebine - w an ihtida etmiş. Öyle i- bastırdığı bi yo ili. eşi düve Vpn sinen iile gala. Pl kak çi On. ME, b yıl öne il e ie Hr ertir Db, Gal mızı hatırlıyorum. Chopin'den bir etüt, Beethoven ylül ayının ilk günlerinde kesk olan tel Sanat- sayfalarımızdan birini dün ia ık alâka verici lar sımacağır. sabırsızlıkla bekleyiniz 3 s hoca gözlerine sundu; ve iha - son diz çöktüm. Onun yanında ge- irdiğim saatlerden sonra kalbim- de yeni bir la ayrılır, dır hundaki rüya bahçelerini de, sa- ii o — lamıştı. nr'de. sayınız yetiştirm. Veriş amin ai zevkinin gelişmesinde onun hissel çok bü- yüktür. Fakat ona vr Büyük e- Tefi kazandır: mal yasıdır. Hek “Mualim Tevfik,, unva- mını verebiliriz. İMPOZİTÖR Tevfik'ten ne ki de elddi Mik beya. ek bük Şe Kk ranları meyi tanım: ” mından mühi nerede? m da gö- ipler mez müldü. Ölürken, eserlerini raya toplıyamamanın. ie yü- m burkulduğum öğrendi Kaza tellâh muallim “Tevfik'i pek ucuza satmıştı... musikinin yardımiyle derin göm 6 no sayfada). DESEK N ufak bir Fenk endişesi girmeden yapılan resimle- iü desen. Sn. lan bir resimden daha ret lah Misal; : ve arası. mipez denilince akla karmızı, mavi gibi fat Bir palet muhteviyatı gel memelldir. Her harigi bir rengin bilhassa desen yapanların Yüzde i m re kullandıkları htelif küvvetteki açık- in ve koyuluk da “renk” dün. “Bir ili ri ai bir kâğıdın ye lak ii şun kaleminin en koyu siyah olarak alıyoruz. En temi beyazdan en koyu si, kadar in için dün; tarafında kullanılan füzenle ii ra alemler t dei Se gndlgesin ei nra Desen ike emen renk endi- e sonra geriye kalan e Form kelimesiyle hanim, bareket- ler, nisbetler, mesafe, boşluk ve derinlik - anlayışını “kastediyorum. pe Üzerinde ayrı ayrı önce desenin bususiyetlerini tetkik edel Deseni tarif ederken renk; en- e olmadan yapılan resim dı , renk fark- viriyle b iyen ressama kalan biricik unsur çizgidir. Çiz- gi desenin temeli, bel kemiğidir. e kı tü olursa olsun renk- NEDİR Yazan: Bedri Rahmi EYUBOĞLU itibarla yalmız çizgi ile yapılmış bir desen renkli bir resmin yaz zak a kalmi tur. digi in çatıyı kur - blgiler ee eğe ez yanyana koyarak hiç esi gütmeden, mevzuu bir hey- çal e vim için tehlikelidir. An- formun ne — pi bilenler tekeletle çalışabi OTOGRAF tabiatı yalnız a- çık ve koyu renklerin yar- dımı ile görür. Jelâtin yalnız Sak ve aye gözlerine karşı hassastır. fotografı teşkil e. den sak parlar hesaptır. gan Sagi nca yy beyazın barışmasiyle kaim. e ll gömeğen, gözleri > Mn çift adese gibi kul- e gm ar mevzularının ka en İcebit ederek ortaya bir. resim koyabilirler. Fakat şu muhakkak- ki fotograf onların a- rakibi olarak karşıla- çanağa Halbuki asıl resim fotografın bittiği yerde başlar. Mevzuunu yalnız çizgilerle araş- si yoktur. Çünkü sanatkâr tabiatı tetkik etm. men hayatının. sonuna r elinden çıkan her çizgiyi ve her ei i Lekelerin açı koyuluk İşaya amma Li - zün “bir mümkün olduğu ak kavraması için Leke farklurının üç veya di eko amm e ar boya duğu ka: aymıdır. Boyaların da salin MM iğ rıca bir de koyuluk derecesi var- dır. Renklerin yanyana güzel git- kl mesini etiyenime onların Bayilik dere Se 2 eserlerde renkl: rin mümkün olduğu vi gn Zig ve kendilerini bi teslim etmeleri yalm Koyuluk dereceelrinin asgari hadde indiril- gari Tes- ir paletle ya- leğildir. e başlıyanların endişeler illiiie dir ayhan a grinin aynı olmalıdır. Mevzu Bye kalan yerleri- boş bırakan veya kesip atan bi hayklraşn düştüğü hata ile siyah gördüğü taraf- Yaramı carte ymm Güiğ hata aynıdır. Çünkü gerek ışık K Şi arm da hoşuna gi arzusu verir. De bir heykel - traş bunlarla ortaya bir şey ko- asıl heykeltraş bu renk: engi bir yana - pe ME ağ a ona çalışma İVAN şairi tabiatı, bir muta» savvıfın gözlü ile görür. Na- içek, su ve RR (Okuyucularımız, bu sayıdan itibaren, resmin kında, sırf öğretici mahiyette eri kpa mea zıyı, bilhassa rönesansta çok kull tutkallı boyaya tahsis ediyoruz.) “Tutkallı boya (Dötrempe) 'UDA ıslatılmış olan toz renk, kaynar su içine daldırılmış | aş taslaklar “Vâronese” (1) atölyesinin bir garage A o mil am Si