Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
TT . y vL Ü. S FUAR V E İZMİR Kahkahalar evinde ve perili köşkte neler var? Fuarı görmiyenlerle kısa bir dolaşma zmir fuvarı dün gece yarısından £ sonra kapandı. Bir ây mütemadi- yen misafir gezdiren misafirperver iz- mirliler gi in 20 ağ kadar dinlensinler. Otuz pavyonlarında ziyaretcilere izahat ver- mekten çeneleri düşen ekspozanlara gelince onlar da, fuvarın son gecesinde, fuvar gazinosunda yorgunluklarını çı- karmış olmalıdırlar. Ben, Kültürpark'daki zengin hayva- nat bahçesini düşünüyorüm. Kafesler- N ae üni deki muhabbet kuşları, artık cıvıldaş - — mazlar; papağanlar yarenlik edecek kim- seyi bulamazlar; cins cins maymunlara gelince, onlar, bir aydanberi fmdıkl.ı Biraz da perili köşkde dolaşmak is- ter misiniz? Büurası da, adından ayan beyan belli olduğu üzere, cin, peri işi bir yerdir. İki basamaklı tahta merdivenden içeriye girdik, Daha Ikinci adımda: — Eyvah'ı bastıratlarımız çok olduü. Bizi gezdiren izmirliler biraz arkadan geliyorlar. İşin inceliğini kim kavrar? Eyvahın sebebi şu: düz diye bastığı- mız tahta birdenbire çukurlaşıvermesin mi Biz, hüsnüniyete bakın ki, bumu iti- şaat hatâsı zannetmek cihetine gidecek olduk. Halbuki perili köşkte hüsnüniyet ne arasın? Burası mahsus böyle yapıl- mış. İzmirliler bu sürprizden gayet mem- nun; Ceviz içi yemekten zaten bıkl Fındıkçının ciyak ciyak öten sesi hlll kulağımdadır: — Külâhr çeyreğe beyim, diyordu, hem siz yersiniz, hem de hayvanat... Bir * “im dedi ki bana: — İzi Ve gitmişsin, anladık. Deniz gazinosutcda yediğin Çipura, içtiğin şa- “şal senin olsun. Gördüklerini anlat da dinliyelim. — Gördüklerimin bir kısmını parça Parça anlattım, dedim, İzmir güzelleş- mişr fuvar her senekinden zengin... Şe- hir kalabalrk.. — Gecesinin gündüzden, gündüzünün de, srcakta uyumak mecbu- rtiyeti yüzünden, gecesinden farkı yok... Hele Karşryâka pek şirinleşmiş; sükü- netli ve rahat bir ömür geçirmek istiyen zenginler için bire bir... Dostum: — Malüm, dedi, yalnız unuttuğun şey- ler var, Fuvara gidip gelenler, kahka- hadan kasıklarının sancıdığını söyleyip duruyorlar, Gülecek bir şey varsa an- lat dâ biz de bü neşeden hissemend ola- lem. ? Sahi ya... Koca fuvarı gezmişken kah- kahalar evi ile perili köşk'den ne diye bahsetmiyeyim. Ama varsını gider ayak olsun, — fendim kahkahalar evinde oturul- maz, oraya girilir, gülünür, çı- —G sefer, dediler. Ne ise, burayı atlattık. Fakat - gü- ya - aklımızı da başımıza topladık. Biraz ileride, nasıl tarif edeyim büylük bir bo- rü var. Karşıdaki salona bunun içinden geçmek lâzım geliyor. Başka yöl olsa, neme gerek! diye orayı tercih edece- ğim. Fakat yok. — Hele biraz geri kalayım bu işte, dedim, başka ziyaretçilerin geçişini sey- re koyuldum. Bunda da bir bit yeniği o- lacağı muhakkaktı. Fakat ne? Çabuk an- laşıldı: Şuymuş: -O boru gibi yoldan ge- çerken, bir âziz, parmağını dokundurun- .ta boru dönmeğe başlıyor. İçindekinin ne hale geldiğini varın siz tasavvur edin, Yüvarlanıp, çırpinirp duürüyor, arkasın- dan: — Kah, kah, kah.,.., — Arkadaşlara “dokunmayın allah aşkı- na' diye sızlana sızlana öteki salona geç- tik. Burası, peri'nin asıl oturma odası olacak. Ortada, değirmen taşı gibi dönen çürük tahtaya bastı bu Nafia Vekâletinde yeni fayinler, ferfiler ve nakiller Necati Müdok 210 lira ücretle Elâzığ - İran hattr inşaat başmüdürlüğü emrinde şube mühendisliğine, Necmettin Sezer 210 lira ücretle Elâzığ - İran hududu hatti im- şaat başmüdürlüğü emrine, Namık Selkan 120 Hira ücretle Elâzığ - İran hududüu hat- tt İnşaat başmüdürlüğü emrine, Mustafa Şendinç 110 lira ücretle Elâzığ - İran hu - dudu hattr inşaat başmüdürlüğü emrine, İs- mâil Hakkı Pekman, 150 lira ücretle Elâ - zığ - İran hududu hattr inşaat başmüdür - lüğü emrine, İhsan Arıman, 140 lira ücret- le Elâzığ - İran hududu hattı inşaat baş - müdürlüğü emrine, Sıtkı Aşan, 35 lira ma- aşla Erzurum nafıa şose ve köprüler mü- hendisliğine, Fasih Onarman, 50 lira maaş- la Ankara nafra şose ve köprüler mühen- disliğine, Şerafettin Gök, 40 lira maaşla Kırklareli nafıa şose ve köprüler fen me- murluğuna, Ratip Somer, 50 lira maaşla Urfa nafra şose ve köprüler baş fenmemur- luğuna, Mehmet Burhanettin Özel, 40 lira Mmaaşla Aydın vilâyeti şose ve köprüler mü- hendisliğine, Tahsin Önder, 25 lira maaşla Zatişleri müdürlüğü muamelât kalemi me- murluğuna, Kâzım Ergün, 30 lira maaşla İstanbul nafıa şose ve köprüler fen me - murluğuna, Sakıp Kural, 35 lira maaşla Çanakkale şose ve köprüler fen memurlu - ğguna, Şerafettin Peker S0 lira maaşla Ça - nakkale nafra şose ve köprüler fen memür- luğuna, Tahir Esin, 50 lira maaşla Tekir- dağ nafıa şose ve köprüler başfen memur- luğuna, Nuri Grıçık, 35 lira maaşla Çanak- kale nafra şose ve köprüler fen memurlu - mı. Bekir Borkor, 40 lira maaşla Bursa Bir haberimizin izahı 1939 senesindeki varidaf tahsilâfı mikdarı Dünkü nüshamızda (bir malt senede devlet tahsilâtı dört yüz milyon lira) baş- lığı altında bazı rakamlar neşretmiştik. Bir mecmuadan iktibas ettiğimiz bu ra- kamların dün yaptığımız tahkikatta tav - zih ve tashihe muhtaç k l Pazar müsahabeleri ÇOCUKLARLA BAŞBAŞA : WYücudümüzü dikkatli bir” tetkikten geçirirsek tepeden tırnağa kadar kemik- lerimizin etler vasıtasiyle muhtelif şekil- lerde işlediğini görürüz. Başımız boynu - müzun, kollarımız omuıla.rı,nzm, gövde - miz belimizin, bacaklarımız kalçalarımı- gördüğümüz için, okuyucularımızı tenvir etmek Üzere aşağıdak! izahatı veriyo- 1) Yukrıda işaret.ettiğimiz mecmuanın mehazi olduğu tahmin edilen mayıs 1940 umumi mizanında her ne kadar, (256 mil- yon 744.899) lirası, normal varidat tahsi - Iâtı, ve (119.156.002) Hirası feykalâde va- ridatla hussult kanunlar mucibince tahsil edilen varidat ve (6.361.808) lirası da ha- zineye râci nâzım Varidat olmak Üzere hazineye ait varidat yekünu 382.262.709 lira gösterilmekte ve hazineye ait olmı - yan (17.350.081) lira nâzım varidatın bu rakama ilâvesi halinde (399.612.791) lira- Hik bir yekün hasıl olmakta İse de, menşe ve mahiyetine nazaran fevkalâde varidatı İ normal karıştırarak umumi tahsilât yekünunu (400) milyon li- ra şeklinde ifade etmek doğru olamaz. 1939 mali yılı sonundaki normal vari - dat tahsilâtı ise, yukarıda güıterdiiimiz gibi (256.744.899) liradan 1barettir. 2) Gene dünkü nüishamızda 1938 rakam- larına nazaran 1939 tahailAtında (60) mil- yon liralik bir artış bulunduğu ve bunun 53 milyonunun fevkalâde varidattan mlül- nazaran normal varidat ına vilâyeti şose ve köprüler fen | na, Ali Ercan, 75 lira ücretle Adana su (ı- leri Sürveyyanlığına, Cemal Tertemiz, 250 lira ücretle Zonguldak - Kozlu hattı inşaat başmüdürlüğü şube mühendisliğine, Ali Hadi Yüngül, 75 lira ücretle su işleri 15 in- ci şube anbar memurluğuna (Merkezde ça- lışmak üzere, Lutfi Çarşılroğlu, 20 lira ma- aşla su işleri reisliği muamelât memur - lağuna, (Konya su işleri 15 inci şube em- rinde çalışmak Üzere), Hayri Türker, $0 lira maaşla şose ve köprüler fen heyeti mü- hendisliği kadrosiyle Siirt vilâyeti mühen- disliğine, Mustafa Ekrem Demirsan, 90 li- büyük bir daire var; frnd: şak minderler, bu minderleri ıdrüncı hıti- riyorsunuz ki bu işte de bir düşme, yü- varlanma filân olacak. Minderlerin hik- meti yumüuşaklık teminidir. Derken bir kaç kabadayı: — Biz düşmeyiz diye ortaya fırladı- lar. Kollariyle biribirlerine sıkıca sarıl- dırlar. Bu âzimkârları görünce biz de İ- imizden? i!ln. Ev'liğine aldı k yerl kalkan aklından zorlu çıkar. Ben bura- yı, bizim İzmir muhabiri Orhan Rahmi “Gökçe ile bir gece dolaştım. Gökçe, bu tek katlı ev hakkında evelden izahat ver- “mekten, bütün israrlarıma rağmen İcti. nap etti, İşin içinde bir bit yeniği ol- “duğu ayanbeyandı. — Hokkabaz mr oynuyor içeride, diye sordum. — Yok, dedi. — Kukla, mukla filân... — Onlar şu karşıki binada.. "İcrayı dubiyat” ediyorlar, diye cevap verdi. — Muhakkak, dedim, nüktedan biri fıkralar anlaâtıyor. — Ne diye yorulursun, dedi G&çı. ılrelim de gör. ahkahalar evine girdik, Salonu bir kahkahadır almış. Eğile kalka, katıla katıla gülüyorlar. İlk anda bir şaşkınlığa uğradık. Çünkü içeride ziya- retçilerden başka kimse görünmüyordu. Fakat kahkahaların hikmetini GÖğrenmek için de kimseye bir şey sor- mağa uıtım yoktur. İlk şaşkınlık anımı LA R ah eat eebebi. galaml yor: — Ziyaretçiler kendi kendilerine ıl- lüyorlar. Daha doğrusu, karşısındaki ayna ken- disini ne kadar acaipleştirmiş olursa ol- sun, hiç kimse öz'ünü gülünç bulmuyor, — Bunları düşürürse şu periye aşk olsun! Diyecektik, Fakat demeye kal- madı, Bir taraftan bir düğmeye dokunul- du. Değirmen taşı gibi dediğim o tahta daire mihveri etrafında —bir dönmeğe başladı. Derken hızlandı, daha hızlandı. Ortada kol kola, âdeta biribirne kenet- lenmiş olarak etrafa caka satanlar bi- rer ikişer ayrılmaya, biraz sonra da sa- Pir sapır minderlere serpilmeğe başla- masınlar mı? Tahmin edersiniz ki biz böyle bir ba- bayiğitliğe cesaret edemedik. Seyrettik, güldük o kadar... İşte sizinle kahkahalar evini ve perili köşkü şöylesine dolaşmış sayılırız. Fu- var hakkında gelecek sene tekrar konuş- mak üzere şimdilik allaha ısmarladık. Kemal Zeki GENCOSMAN Gümrük muhafaza subaylarının 4 harcırahları Gümrük teşkilâtı bulunmıyan yer- lerden tayin edilen subayların har » cerahlarının Gümrük ve — İnhisarlar Vekâleti muhasebe müdürlüğü nam ve hesabına malsandıklarınca veril - mesi kararlaşmıştır. , MESUT BİR EVLENME dikkat ettim. Herkes y dakine gülü- yor. Hoş biz de öyle yaptık ya... Ne- dense insan kendisine bir türlü gülemi- yor, Ama, doğrusunu isterseniz, kahka- halar evinde insan ruhunun bu ezeli kal- desi bile zirüzeber oluyor. Çünkü dört tarafımız ayna ve ne yana baksak sura- tımızda, Önmıumu:dı, gülecek bir değil, bin bir değişiklik görüyoruz, Bir ayna size, eğer gençseniz 40 sene sonraki ha- linizi gösteriyor. Benim gibi kilo zögür- dü olanlar, belki de bir an için bile olsa biraz seviniyorlar. Boyunuz biraz daha kısalmış, boydan kayıbmız eninize ek- lenmiş, kaşla göz arasında bir göbek bağlamış, duruyorsunuz.. Yüzünüze ge- Tince, onda daha büyük acaiplikler ol- muş. Burnunuz, suratınızın yarısını kap- larcasına genişlemiş, ağzınız yayvanlaş- mış, meselâ badem gözleriniz, ya küçük bir tekirdağı karpuzu gibi toparlaklaşıp büyümüş veya bir Bursa bıçağı gibi in- €elip uzamıştır. « lıiu en acıklı tarafı da şudur: — Acaba, diye aklınıza bir kurt düşü- /— yor, acaba ben hakikaten böyleyim de, bizim hanedeki ayna mı yanlış gösteri- * m Acaba ben mi deliyim, dünya mı? Bir ikinci aynada iğne ipliğe dönüyor, ötekisinde, belinizden yukarısını çu- valdız, aşağısını çuval gibi görüyorsu- nuz, Hülâsa, hakikt olan ve — şüpheye mahal yok — doğru olan kendinizi kah- Ahmet Şükrü Yücel'in kızı Mahiye ile Ankara'da İstan - bul hıyumıu Mahmut Snr'ün düğünleri- nin dün İ 'da Tohk lindi Hdrğ ra maaşla Demiryollar ve limanlar inşaat dairesi reisliği Sıvas - Erzurum hattı in - şaat başmüdürlüğüne, Necati Tanju, 150 li- ra ücretle su işleri merkez mühendis veya fen memurluğuna, Mustafa Arif Sezer, 80 lira maaşla nafra girket ve müesseseleri baş komiserliğine, Ali Yapar, 70 lira maaşla taşna kadrosunda nafıa şirket ve miüesse - seleri komiserliğine, Rıfkı Heper, 35 lira maaşla İstanbul nafra şose ve köprüler fen memurluğuna, Ragıp Edes, 170 lira üÜcret- Bı;: işleri “E” cetveline müstenit Çubuk etme müdürlüğü nda fen mtmurlugunı naklen tayin kılınmışlardır. Terfiler : Demiryollar inşaat reisliği tetkik müdü- rü Mithat Arıdor maaşı 70 liraya, Hay'dar- paşa tesellüm ve sevk memurluğu kâtibi Ahmet Karaosmanoğlu ücreti 120 liraya, Teknik okulu muallim muavini Tevfik Fikret Narter maaşı 40 liraya, Meriç su iş- leri şube müdürü Zühtü Pekitkan ücreti 260 liraya; teknik okulu müdür muavini Vakkas Aykurt maaşı 50 liraya terfi etmiş- lerdir. Tayinler : Neşriyat müdürlüğü kütüphane şefliğine 120 lira aylık Ücretle Nüzhet Alkaç, Kırk- lareli vilâyeti goseler mühendisliğine 25 li- ra maaşla Sabri Tekin, su işleri kadrosu- nun müteferrik müstahdemler krsmında kalorifercilik ve elektrikçiliğe 150 lira Üc- retle M. Lutfi Şahin, Teknik Okulu dakti- Yoluğuna 60 lira Ücretle Basri Kurt, De - miryollar inşaat reisliği daktiloluğuna 70 lira ücretle Râna Özkâleli, Zatişleri sicil kalemi memurluğuna 20 lira maaşla Ah - met Behçet Atılgan, su işleri reisliği tet- kik ve tahakkuk memurluğuna 120 lira Uc- retle Rifat Orancı, şose ve köprüler daire- si tetkik müdürlüğü kâtipliğine 20 lira ma- aşla Sabahat Ağa, Demiryollar inşaat reis- liği fen heyeti mühendisliğine 300 lira üc- retle Nazif Kuran, Yüksek Mühendis mek- tebi muallim muavinliğine 40 lira maaşla Nurettin Tener, Yüksek mühendis mekte- bi muallim muavinliğine 359 lira müaaşla Orhan Arda, zat işleri müdürlüğü müdür 60 lira a Nedim Bumin, güzide bir kalabalık h d nı haber aldık. Genç evlilere saadet dile - riz, Nafra şirket ve müesseseleri fen heyeti mühendisliğine 80 lira maaşla Mustafa A- tahsilâtında (7) milyon liralık bir fazla - lik görüldüğü ve 1939 yılında gümrük res- mi ile ithalât sırasında - alınan muamele vergisi tahsilâtında, 1938 yılına nisbetle (19) milyon Hira eksiklik bulunmasına ve bu noksanın telâfisinden sonra (7) milyon Hlralık bir fazlalık hasıl olmasına göre fazlalığın (7) milyon değil 7-4-19e-26 mil- yon olacağı gösterilmiştir. Ayrıca bu 26 milyonun müfredatı da irae edilmiştir. Yaptığımız tetkika nazâaran 1988 yılı normal tahsilâtı (257.088.972) Iiradır. (he- sabı kati rakamları) mayıs 1940 miza- nına göre 1939 tahsilâtı ise (256.744.899) liradır. Binaenaleyh 1989 tahsilâtı, umumi şekilde 1938 tahsilâtından — (344.073) lira noksandır. Fakat gümrük resmi ile güm - rükte alınan muamele vergisi tahsilâtında 1939 —yılında 1938 senesine — nazaran (18.914.803) lira noksan bulunduğu için dünkü nüshamızda da işaret edildiği gibi, bu noksan, diğer vergilerdeki fazla hası - lâtla telâfi edilmiş bulunmaktadır. Binaenaleyh, harpten mutevelllt buh zın yle işler. Kolumuzu sımsıkı sarıp Üüç ay hare- ketsiz bıraksak oynak yerlerimiz katıla- şır, etlerimiz bir odun parçası gibi cansız bir hale gelir. Buradan anlıyoruz ki hareket vücudüu - muzun gidasıdir, Bu hakikat anlaşılınca her millet bu hareketleri bir nizam altına almış ve mekteplerinde toplu bir halde bulunan çocuklarına muayyen saatlerde muallimlerin mnezareti altında cimnastik yapmayı ders programlarına koymüuştur. Bu dersin faydalı bir netice yerebilmesi bir salona, değerli bir muallime, cimnas- tik hâreketlerinin fenni kıymetine ve ha- reketlerin nevi ve mikdarına talebenin vücut ekzersizlerinin lüzum ve ehemiyeti- ni takdir ederek bir metod dahilinde ça - lışmasına bağlıdır. Bir mektebin avlusunda veya genişçe bir salonda yirmi otuz çocuk sıra sıra di- zilmiş, öğretmen de karşılarına geçmiş hepsi birden kollarını yukarı, yana kaldırı- yor, gövdelerini öne, arkaya uzatıyor, ba- caklarını büküp — doğrultuyorlar. Size bu gocuklar ne yapıiyor ? diye #orsam, alaca- ğım cevap şudür: cimnastik yapıyorlar! Tekrar görsam: cimnastik nedir? Buna da karşılık olarak talebelerin hep beraber kollarını bacaklarım kumanda ile işlet- mesi diyeceksiniz. Ama iş bu kadarla bit- miyor ki, bakınız elmnastiği bir kere de ben anlatayım: Cimnastik, okumuş, yazmış ilim sahibi insanların birçok denemeler ve araştır- malarla buldukları fenn! ve terbiyevi bir usuldür. Cimnastik vücutları düzgün, 1ş- lek ve canlı bir hale koyan ve her yaşta her gün yapılan âletli ve Aletsiz hareket - lerdir. Cimnastik doğumdan ölüme kadar şişman, zayıf, çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek l oldu- ğu gibi hastaların da cımnastıklerl vardır. Her yaşa göre cimnastik- hareketlerinin mikdarı başkadır. bu tıpkı yediğimiz ye- meklere benzer, Ârslan gibi bir delikanlı - nın yediği, yemekleri bir çocuğa da aynı mikdarda yedirirsek hazmedemez veya bir çocuğun yediğini büyük adama verirsek karnı doymaz, İhtiyar bir adamın yiyece- ği yemek de kendine göredir. İşte hareket de böyledi Önün da yediğimiz yemekler rana irat ve ıılltındı gene mühim. bir Mııyüt gür“l— Dün sabah Doğanbey'de yangın çıkfı Dün sabah saat 5.30 da Doğanbey mahallesinde Havra ısında 5 nu- maralı balıkçı Saminin evinden bir yangın çıkmıştır. Yangın, bu evin üs katında oturan Morduhay'ın katından beli olmıyan bir sebepten çıkmıştır. Ateş dört kattan ibaret olan ahşap ve yağlı boya evin çatı kısmını az za - mandı sarmış ve derhal yetişen itfa - iye tarafından yarım saat gibi kısa bir zaman zarfında çatı kısmında sön- dürülmüştür. Yapılan tahkikatta kiracı Mordu - hayın eşyalarını 2000 liraya, binanın da balıkçı Sami tarafından 15000 lira- ya sigorta ettirildiği anlaşılmıştır. Tahkikat devam ediyor. rif, Neşriyat müdürlüğü daktiloluğuna 80 Jira ücretle Adnan Bindal, Nafıa şirket ve mücaseseleri fen heyeti mühendisliğine B0 lira maaşla Ahmet Fethi Manguoğlu, mal - zgeme müdürlüğü kadrosunda ayniyat mu - hasipliğine 40 lira maaşla Fehmi Yıldıran, Bergüma su işleri ikinci şube müdürlüğü kısım mühendisliğine 85 lira ücretle Rem- zi Giray tayin edilmişlerdir. gibi bir sırası, muayyen bir mikdarı, bir usulü vardır. Rastgele veya görenek su- retiyle yapılan cimnastiklerden veya spor- lardan fayda yerine zarar gelebilir. Cim- nastik msanı intizama alıştırır. İntizam yaşı da herl dır. İntizam olmıua ne bir fabrikanın, ne bir mekte- Vücudumuzu nasıl işletelim ? Yazan : Selim Sırrı TARCAN Cimnastik ciğerlerimizi kuvetlendirir Ciğerleri kuvetli olanlar çok yaşar ve â* fiyeti yaşar. Bünün içindir ki cimnastik hocaları toz çıkan yerlerde ders vermezi ler. Bilirler -ki o yerden kalkan mıımî içinde türlü, türlü mikroplar vardır. Od lar ciğerlere giderse İnsanı hasta edoll Hocalarınız çimnastik derslerinde kolla* rınızı yana açtırarak geniş, derin nefesler aldırır. Bunun sebebi ciğerleri taze, temiğ hava-ile yıkamaktır. Bu haya temiz ol- mazsa tıpkiı vÜcudunu bulaşık suyu ile yi- kamüak gibi olur ki fayda yerine zarar ve- rir, Berrak su nasıl vücudumuzu temizli- yorsa, temiz hava da ciğerlerimizi öyle yıkayıp temizler. Cimnastiğe çok ehemiyet veren, onâ mahsus salonlar yaptıran milletlerin dahâ uzüun Ümürlü olduklarını, böylarının da u- zadığını neşrettikleri istatistiklerden öğ- reniyoruz, Yalnız, cimnastik mutlaka hef gün yapılmalıdır. Namıl yüzümüzü, dişle « rimizi her gün sabahları muntazaman yıs kayorsak cimnastik de öyle olmalıdır. Bü- yük adamlar bunun faydasını bildikleri halde alışkın olmadıklarından vakit yok! diye bahane bulurlar. İnsanın vücudu demir gibi sağlam da olga işlemezse paslanır. Vücutlarının cim- nastiğini ihmal edenlerin onu her sabah işletmiye Üşenenlerin vücutları hamlaşır ve yaşlandıkları vakit biçimini kaybeder. Birdenbire koşmak lâzım gelse nefes nefee se kalırlar. Yokuş çıksalar kan tere ba- tarlar. Bir yerden atlasalar ayakları bur- kulur. İdmansız vücutlar — yaşlandıkça pörsür, gevşer. Bir yaştan sonra insanla- rın göbek Balıvermelerinin gsebebi hep iği Ihmal ettikl Eğer cimnastikle vücudunuzu terbiye ederseniz, on sekiz yaşından sonra yapâa cağınız sporların hepsinden fayda görür « sünüz., Her #porda birinciler sırasına ge- gersiniz. Ata heves ederseniz mükemmel binici, futbola heves ederseniz mükemmel oyuncu, yarışlara heves ederseniz mükeme- mel koşucu olursunuz. &porlar için ve bile hassa mücadele sporları için bir yaş hüdu- du yardır. Kırkından sonra boks, güreğ gi- bi ferdi, fütbol, hökey gib cemi mücadele — sporları tehlikelidir. Halbukf cimnastiğin. J hududu yoktur. Doğumdan ölüme kadar / herkese lâzımdır. Bazan yaşlı Başlı kimse« — ler benden sorarlar: | — Elli yaşındayım, vücudum çok yağ « landı, bu yaşta spor yapabilir miyim? Cevap veririm: — Azminiz kuvetli ise, sabrınız - varsâ — spor değil, cimnastik yapabilirsiniz. Yala nız tödrice rlayet etmek, harekete vücü « | dunuzu yavaş yavaş alıştırmak, kanı ba« Şımzâ Çıkaran Şiüdetit nareketlerden Bu « kınmak, vücudunuzu güzelce işlettiktem sonra kolonya İle ıslatılmış yumuşak bit hamam kesesi ile frikslyon yapmak şart « tır. Cimnastik itiyat haline gelirse kimse şikâyet etmez. Yalnız dediğimt bin, ne de bir evin si yolunda git- mez. .| gibi devamlı, sebatlı bir süy lâzımdır. Ankara Halkevinin köy faaliyeti Ankara Halkevi köycüler şubesi bir ay zarfında Örencik, Bursal, Gi - cik, Kavaklı, Karapürcek, Nenek, Taş- pınar, Kızılcaşar, İncek, köylerini gezmişlerdir. Bu köylerde 359 hasta- ya bakılmış ve ilâçları bedava olarak verilmiştir. Aynı zamanda diş dokto- ru tarafından dişleri hasta olanlar te- davi edilmiş ve tedavi edilmiyen diş- ler çekilmiştir. Bu meyanda ağır has- ta olanlar Ankaraya getirilerek has- taneye yatırılmış ve tedavi altına ko- nulmuşlardır. Bilhassa sıtmalı has - talarla meşgul olunmuş ve meccanen kinin dağıtılmıştır. Köylülerle ziraat meseleleri ve paraşütçüler hakkında konuşmalar yapılmıştır. Her hafta bu köy gezintilerine muntazam surette gdevam edilmekte ve icap eden ilâçlar bedava verilmektedir. Satın alınacak romorkörler bedeline karşılık olarak Milli Müdafaa Vekâletine 40 — bin lira fahsisat verildi Mllt Müdafaa Vekâletince satın — alınacak remorkörler için bu vekâlet emrine 40 bin liralık tahsisat veril - miştir. Büu romorkörler, Millt Müda » fnn vekaletınce tayin olunacak bir la İstanbul ka liman reisliği, devlet deniz yolları işletmesi umum müdürlüğü ve bul beledi « yesi fen heyetine mensup birer mü « tehassıstan mürekkep eksperler he « yetince muayene edilecek, değer ba- haları takdir olunarak milli korunma kanununa tevfıkan satın alınacaklar « dır . Açık teşekkür İstanbul belediyesi evrak müdürlü- gunden tekaüde sevkolunup tekaüt- lesini takip etmek üzere Anka« Sir Denison Ross ünkü Ulusu okuyanlar esefle öğrenmişlerdir: İngiliz irfan âlemi değerli bir unsurunu, Tür- kiye de ilmi ve edebi şöhreti mil- letler arasına yayılmış bir dos- tunu kaybetti. Şark kültürü, bilhassa İrati' ve türk dili üzerindeki çalışmalariyle büyük bir salâhiyeti olan Sir De - nison Ross'u önce uzaktan uzağa eserleriyle tanımış, sonra — birinci dil kurultayına iştirak etmek için İstanbula geldiği zaman — görmüş, nihayet iki dost memleket arasın - daki kültür bağlarını kuvetlendir - mek vazifesiyle buraya gelince ken- disiyle görüşmüş, tanışmıştım. Büyük âlimin daha önce İstan - bul gazetelerinden birisine verdiği mülâkatta türkçenin imlâsı hak - kında ileri sürdüğü bir iki fikir ve mütalea benim dü;ancelulmı :y km ıclml.ıtl Ve ge kahalar evinin & da, gişe na teslim ediyor, çıkışta, geri alıyor ve arkasından derin ve ferahlı bir “Ohi” çekiyorsunuz. d yndığım bir açık m tupla düşündüklerimi kendısıne bildirmiştim. Bu sebeple Sir D. Ross'un dostları, onun şerefine ve- ULLDDL DDD LLLLL DDD YANKILA rilen bir çayda beni kendisine şöy- le tanıtmışlardı : — Your friendiy enemy... “Sizin dost düşmanınız...,, Ondan sonra benim onun dili ile başladığım sohbete sayın bilgin, benim dilimle devam etmiş ve so- nunda bahsi Fuzuliye getirerek bu büyük türk şairinden, ne yazık ki şimdi hatırlıyamadığım bir beyit okumuştu. Tekrar görüşmek ıuyetlndc ıdı'&. mış ve inceden inceye teikik et - miş olan bu türk dostunun ölümü karşısında duyulan teessürü ifade için Füzuliden dört buçuk asır son- ra, bilmem ki, hangi dili kullana - biliriz ? Nişan alanlar ! İngiltere üzerindeki hava mu - harebelerinde 71 alman tayyaresi” d%ı:rm!;. 12 tayyareyi de düşür - Fakat ecel, buna Bugün, yarım asırdan fazla haya - tını dilimize ve eski edebiyatımı - za vermiş olan bu sevimli adamdan kulağımda kalan son hatıra Fuzu - Tünin bir beyti oluyor. Sir Denisön Ross, dün Haydar - Daşadaki ingiliz mezarlığına, yani Fuzulinin de topraklarında yattı - ğı bir kıtanın Avrupaya en yakın bir noktasına gömlüldü. Füzuliyi derinden derine anla - 1 muühtemel olan 25 pallonyı!ı tayyareciye nişanlar veril- miş. Tayyareleri ve şilâhlariyle bu kadar iyi nişan almış olanların ni- şan almasından daha tabif ne ola - bilir ? , tt Yukandık! iki kelime bizim ga - ra'ya gelen ve misafir bulmıduğu Avs | linde fü vefat eden Avni — zetenin muayyen bir sü başlığıdır, bilirsiniz. Ve bu sütunda haftada bir iki defa muayyen bir imza ile fıkralar çıkar. Son gün - ler de dikkat ediyoruz bu başlık bir kaç İstanbul arkadaşımız tarafından kullanılmaya başlandı. Başlığı beğendiklerine teşekkür ederiz. Fakat her halde zengin olan Vokabülerlerinde daha başka keli- meler 'bulup kullanamazlar mı idi? Yot Dair - dir ! Muhittin Birgen'in “Buğdaya ve ekmeğe dair” olması lâzım gelen bir fıkra başlığı “Buğdaya ve ek - meğe dir” şeklinde çıkmış. Basit bir tertip ve tashih yanlışı diye - ceksiniz. Fakat İstanbul — belediyesinin noksan ekmeklere kârşı bu kadar şiddetli bir savaş sırasında ekmek başlığıum eksik olmamasına dik - katetmek gerek değil mi idi? aç rupa f Alpkay'ın teçhiz ve tekfini hususunda — başta Ankara'nın sayın valisi B. Neve zat Tandoğan olduğu halde reis mua- vini Rauf, hesap işleri müdür muavini — Cemil ve zat işleri müdürü Kemal ile — akraba ve dastlarının göstermiş olduk- ı ları kadirşinaslık ve muavenetlerine” minnet ve teşekkürlerimizin ayrı ayrt K iblâğına teessürlerimiz mani olduğun- / dan bu hususta sayın gazetesinin ta - vassutunu rica ederiz. Eşi : Nüzhet Alpkay, Kızları: Meliha, Fahrunmıa. Savnu! Damadı : Lütfü ve eşi Semiha Sare | güt. 8762 | ğ Vefat " Afyon mebusu Mebrure Gönenç vt kibrit inhisarı memurlarından Reıı'ıl*l Berkier'in pederleri, Sıhat ve İçtimaf — Muavenet Vekâleti neşriyat mütehas * sısı Dr. Remzi Gönenç'in kayınpedef*' mülkiye mütekaitlerinden B. İbrahi! Berkier dün vefat etmiştir. Cenazt! FŞT ı—ılıı.c bugün öğle namazını muteakıp Haci carinde kaldırılacak T