Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
K T —İ— VAT ? ULUS 23-12.1 ÖOrgeneral Yakup Şevki Sübaşına dair hâtıralar ünkü Ulus'ta çok elemli bir haber vardı: Örgeneral Yakup Şevki Sü- başının ölümü haberi... Ulus, bu münasebetle Orgeneral Ya- kup Şevkinin lek i iyle do- lu şerefli, temiz, asil askerlik hayatının ana çizgilerini anlatıyordu. Bu satırları derin bir teessür içinde okurken, çok mümtaz bir insan diye, derin bir saygı ile sevdiğim Yakup Şev- kiye ait hâtıralarım canlandı. Bunları 1 ç Kendimi &l z Merhumun derin bir tevazu ve fera- gatle bütün gözlerden saklamıya çalış - tığı hususi hayat artık umumun malı - O dır. Buna dair yarım elbette ihtisas mecmualarında yazılar, belki de ayrıca kitaplar basılacaktır, Fakat bunları mah- dut bir zümre okuyacaktır. Yakup Şev- kinin hâtırası, umumi vatandaş kütlesi için yarın ister istemez maziye gömüle- cektir. Ölüm haberinin acısını bütün vatandaşlar henüz duyarken ve bu ha- ber günlük gazetenin aktüalitesi ha - linde iken, Yakup Şevki hakkında bil - diklerimi söylemeyi vatani bir vazife sayıyorum. İnsanlık ihtiraslarından bu kadar uzak, bu kadar feragatli, bu kadar necip ruhlu insanlar her memlekette ve her devirde eşleri pek az bulunur a - damlardır. Bunların vazifeden başka zevk tanımıyan, feragatli, asil varlığı, bütün vatandaşları için güzel bir örnek, canlı bir derstir. Böyle örnekleri tanı- mak ve bunlardan ders almak fırsatı ka- çırılırsa, milletlerin yaşamak için mut- İâka muhtaç oldukları manevi gıdala- rın en kıymetli bir zerresi israfa uğra- mış olür. rgeneral Yakup Şevkiyi evelâ Ga - liçya cephesinde tanıdım. Oraya Tanin gazetesinin harp muhabiri diye gitmiştim, Bir cepheye gidince kuman- danını k i k, bir İ |- çin tabit bir düşüncedir. Fakat bütün Arzu ve gayretime rağmen kumandanla İ iye irakân: bul t Kenüteimi gok gurürlu bir insan olduğuna hük - mettim. Buna rağmen cepheden ayrılır- ken kumandanı ziyaret etmekte israr et- tim. Bir iyi kabul edemiy ini, fakat memleketinden gelen bir misafir sıfatiyle beni kabul edeceğini bildirdi. Birde baktım ki kumandan, çok sade, ok mütevazı, çok candan bir adam... înıını efsanelerde yaşıyan fedakâr, fe- Şevki hiç bir zaman halinden şikâyet etmezdi, Hiç big oyun ve eglenceye ka- r ızdı. Hiç bir dakik boş geçir- mezdi. Bazan hava almak, hareket et - mek için odasından çıktığı zaman bizim bulunduğumuz tarafa doğru yürür, bize acıyarak bakardı. Yeni şeyler öğren - mek, okumanın ruhi zevklerini tatmak varken, kâğıt oyunu ile nasıl olup da zaman öldürebildiğimize akıl erdir di Zaman onun için yaşıyan, faydalı şeyle- re hasrı mümkün olan bir kıymetti. Biz 4 inde yeri doldurulmaz bir kıy- itiyat halinde öldürüp giden birer suçlu idik. Maltada kendi kendine ingi- lizce öğrendi, sayısız askeri kitaplar o- kudu. _Hınquıbıırg'un hâtıralariyle Ber- :ıiırdının bir askeri eserini tercüme et- Maltadan kurtulduktan sonra İstiklâl harbi cephesini ziyarete gittim. Örge - neral Y_ıkup Şevki, ikinci ordu kuman- dgnı idi, Bulvadinde, ordu umumi karar- zş!gugdı günlerce kaldım. Burada ken- disini vazife başında yakından görmek mümkün oldu. Ordu karargâhında çok samimi bir hayat vardı. Bütün arka - daşlar âhenkli bir aile manzarasını gös- teriyordu. Vazife başındaki sıkı disipli- ne karşı yemek zamanında rütbe fark- larr unutuluyor, herkes birer şen, tek- lifsiz arkadaş halini alıyordu. Orgene- ral Yakup Şevki, buradaki samimiyet ve neşeyi muhafaza için iyi bir yol bul - muştu, Konuşurken, Jlakırdıya ecnebi kelime karıştıranlardan bir para cezası alımıyordu. Herkes sözüne dikkat edi- yor, arasıra ağızdan kaçan bir ecnebi kelime, zevkli münakaşalara yol açıyor- u, akup Şevki benim gözümde, kâmil insan idealine en yakın bir şahsiyet olduğu için keııdîı'ınî ziyaret arzusu - Ankara radyosunda opera geceleri Bu ayın 28 inci perşembe günü, An- kara radyosu bir opera gecesi tertip etmiştir. Bu gece, radyo orkestrası - nın refakatında opera aryaldrı çalı - nacak ve söylenecektir. 30 uncu Cuü- varı salonunda, gene orkestranın işti- râkiyle ikinci bir konser tertip olun- müuştur, Ankara halkı bu güzel müzik ziya - fetlerinde çok muvafk bir Türk mu- ganniyesini de dinlemek fırsatına ka- vuşmuş olacaklardır. Bu konserler nu daima duy stiklâl ü sinden sonra Selimiye civarındaki kü - Ççük, mütevazi —evinde vakit vakit zi- yaretine giderdim. | Hayatını vazife, surette uzaklı- ğı ve temizliği onun derecesine çıkaran, ömründe zaman israfını bu kadar aşağı dereceye indiren bir insana, her yerde ve her devirde pek nadir tesadüf edi- lebilir, Gönül !ıtı—ı:kiL Yakup şevkiyi tanı - â larını l ahlâk ve bu kadar fıydılı. ve itinalı bir Pai $ Ve ihtl ragatli kahramanları hatırlatacak bir ha- li var. Fakat kendisinden bahsedilmesi- ne, vazife diye yaptığı işlerin bir tefa- bür vesilesi gibi ortaya konulmasına hiç tahammülü yok. Maltada Orgeneral Yakup Şevki ile iden karşılı Çoğ Maltada bir dertli gibi dönüp dolaşıyorduk. Bü- yük bir kısım vaktimizi kâğıt oyunla - riyle öldürmeyi tabit görüyorduk. Yakup epsi ve bunlar bir kitap halinde çıksın ve ya - yılsın. Örgeneral Yakup Şevkinin bü- tün ömrünce bir dakika şaşmadan or- taya koyduğu canlı örneği tanımak, böy- le bir hayattaki yüksek manevi hazların, yalnız maddi zevkler arıyan bir tayata karşı üstünlüğünü yakından duymak he- pimiz için bir ihtiyaçtır. Ahmet Emin YALMAN Ankara - Kızılcahamam yolu mükemmel bir hale geldi Millt Şefimiz İsmet İnönü'nün a- ğustosun ilk haftası içinde yaptığı Ankara - Bolu seyahatinde vermiş ol- duğu yüksek direktiflerin Ankara vilâyetine taallük eden kısımları he- men kâmilen yerine getirilmiş bulun- ktüdır. Oğmhurrsismiz bi seyah esnasında bilhassa Kızılcahamam'la Ankara arasındaki yolun bir kısmının henüz yapılmamıs olduğunu görmüş ve bu nokta üzerinde alâka ile dur - muşlardı. Ankara'nın en yakın ve en güzel mesire yeri halini almağa lâyık olan Kızılcahamam'ı hükümet merkezine bağlayan 88 kilometrelik yolun, fil- waki, 17 kilometre kadar olan bir kıs- mi bozuktü. Otomobiller tarlalar ara- sındaki ham yollardan geçmeğe mec- bur oluyorlardı. Bu hal hafta tatille- rini Kızılcahamam gibi güzel bir yer- de geçirmek istiyenler için güçlükler çıkarıyordu. Bu yol üzerindeki çalışmalar arttı- rılmış ve haber aldığımıza göre bugün yol mükemmel bir şekle ifrag olun - müştur. Bu yol yapılırken taş temini husu- sunda oldukça güçlük çekilmiştir. Fa- kat bu güçlük de yenilmiştir. Bu su- retle 88 kilometrelik Ankara - Kızıl- cahamam yolu, otomobille 2 saat gibi kısa bir zamanda kolaylıkla gidilip gelinebilir bir hale getirilmiştir. Yol 107 bin liraya çıkmıştır. Diğer taraftan verilen malümata göre Kızılcahamam - Gerede hududu arasındaki kısım üzerinde de çalışma- Ankara - Kızılca yolunun inşa faaliyetinden bir görünüş katm aei 1 — « v Kilmikdllilülüsü vend Baam * el H ÖÜi d lara devam olutnmaktadır. lkı Kızılcah iyle sesini dinliyeceğimiz Bayan Semiha hakkında okuyucuları- mizi birkaç satırla tenvir etmek is - teriz : Bayan Semiha İstanbul konservatu- varından sonra İstanbul Şehir Tiyat- rosunun dram, komedi ve operet kı - sımlarında çalışmış, sesinin fevkalâde güzelliği ve kendisinin sanat kabili - yeti derhal nazarı dikkati celbetmiş - tir. Bunun üzerine İstanbul belediyesi tarafından opera muganniyeliği tahsil etmek üzere Almanya'ya gönderilmiş- tir. Bn. Semiha Berlin müzik mekte- binin opera kısmında üç sene okumuş- tur. Yüksek sanat ve ses kabiliyetini bu yabancı memlekette de derhal ka- bul ve takdir ettiren Türk kızı Ri - chard Strauss'un Ariande auf Naxos operasında baş rol olan Ariande rolü- nü muvaffakıyetle oynamak suretiyle mükemmel artistliğini bir kere daha ispat etmiştir. Ege koyunlarında görülen hastalıkla mücadele İzmir, 22 aa. — İzmir mıntakasındaki koyunlarda çıkan hastalığın sari ağız ilti- habı olduğu anlaşılmıştır. Hastalıklı sürü- lerin yerleri değiştirilmekte, — hastalıklı yerler temizlenmektedir. Dikili'de zelzele İzmir, 22 aa. — Gece sabaha karşı saat 4.34 te Dikilide beş saniye süren bir zel- zele olmuştur. Erzurum valisi şehrimizde Erzurum vâlisi B. Haşim İşcan vilâyete ait işler etrafında alâkalı vekâletlerle te - masta bulunmak üzere şehrimize gelmiş - tir. 4 üncü Atatürk koşusu hazırlıkları Ankara Halkevi spor komitesi geçen se- nelerde olduğu gibi Atatürk'ün Ankaraya ayak bastığı günün yıldönümüne rastlıyan önümüzdeki çarşamba günü, büyük bir ko- şu tertip iştir. Koşunun ismi Atatürk Ankara h kaplıcalarına ve çamlıklarına göster- diği rağbeti gören Ankara vilâyeti, bu yolu gelecek seneden itibaren kat- ranlamağı düşünmektedir. Muğlada tütün satışları Muğla, 22 a.a. — Bu hafta içinde alı- cıların fazlalığına rağmen tütün satış- ları gayet ağır gitmiştir. Umumiyet itibariyle iskarta çıkarılmaktadır. 938 tütünlerinden de mühim miktarda sa- tış yapılmıştır. Yen$ ve eski tütünler üzerindeki fiyat 45 den 65 e kadardır. Dün akşama kadar Muğla mıntakasın- da 1.360.000, Milâs'ta 350 bin, Fethi - ye'de 160 bin, Bodrum'da 260 bin kilo tütün satılmıştır. İngiliz — kıralının ziyaretleri Londra, 22 a.a. — Kıral, ziraat ve balıkçılık nezaretini ziyaret etmiştir Kıral, balıkşılar birliği reisi ile gö Hsmüş ve almanların denizlerd- koşusu olacaktır. Halkevi spor komitesi ve Ankaradaki kulüp mümessil ve murah - hasları dün Halkevinde son bir toplantı yaparak koşunün çok mükemmel olması i- çin bütün tedbirleri almışlardır. Tahmin o- lunduğuna göre bu koşuya 400 e yakın sporcu iştirak edecektir. Dünkü toplantıda derece alanlara verilecek mükâfatlar da tesbit edilmiştir. Diyarbakır'da ilk kar Diyarbakır, 22 a,a. — Dün gece yarısm- dan sonra şehrimize ilk kar yağmıya baş- lamıştır. B. Cevat İstanbul'da yeni tedris şekli etrafında tetkikler yapıyor İstanbul, 22 ( Telefonla ) — Maarif Vekâleti teftiş heyeti reisi B. Cevat bugün şehrimize geldi. B. Cevat bu- rada yeni tedris rejimi üzerinde tet- kikler yapacaktır. İstanbul belediyesinin bir kararı İstanbul, 22 ( Telefonla ) — İstan- bul belediyesi bugünden itibaren E- minönü, Taksim, Pangaltı ve Şişli a- rasında taksilerin dolmuş şeklinde yolcu taşımalarına iziri vermiştir. Bir zelze'e kaydedi!'di İstanbul. a.a. — Dün gece saat 23'ü 11 dakika 26 saniye geçe şiddetlice bir lzele kaydedilmiştir. Merkez üstü - Tıkçıları bombard leri dola- yısiyle duyduğu infial ve nefreti iz - har etmiştir. Ddeek ni nün İstanbul'dan mesafesi 13.100 kilo- metre olduğu tahmin edilmektedir. martesi günü de devlet konservatü - DENİZCİLİK BAHİSLERİ RADYO BÜYÜK HARPTE Amiral Von Spee'nin mağlubiyeti ve filosunun imhasiyle neticelenen Falkland muharebesi Dünkü yazımızda Amiral von Spee'nin büyük harpte kazandı- ğt Koronel muharebesini anlat- mıştık , bugün de aynı amiralın mağlubiyeti ve ölümü ile netice- lenen Falkland muharebesini hi- kâye edeceğiz. miral von Spee'nin ingiliz de- niz satvetine indirdiği bu darbe, bilhassa İngiltere'de çok fe- na bir tesir husule getirdi. O zaman deniz birinci Lordu yani ingiliz de- niz kuvetlerinin başkumandanı olan Amiral Fişer ile bahriye nazırı Çörçil bu mağlubiyetin intikamını almağa karar verdiler. İngiliz do- nanmasının seri muharebe kruvazör- lerinden iki tanesini, hemen ve son derece gizli olarak bu uzun sefere hazırlattılar. Amiral Sturdee is- minde bir kumandanın emrine ver- diler ve Atlas Okyanosu yoliyle ce- nubi Amerika sularına gönderdiler. Bir yandan iki ingiliz vapurunu, bu iki muharebe kruvazörünün şekline sokarak Ege denizine, Çanakkaleye karşısına yolladılar. Bu hile, düş- manı aldatmağa matuftu. Aynı za- manda, ingilizler, alman donanma- sının şifrelerini ele geçirmiş olduk- ları için, Amiral von Spee'ye alman sularına gelmesini telsizle ve şifre ile bildiriyorlardı. Alman amiralı ingilizlerin emrini, Berlin'den gel- miş sanıyordu. İngilizlerin maksa- dı, alman kruvazör filosunu Büyük Okyanostan Atlas Okyanosuna ge- çirmekti. Bu binnisbe daha küçük Okyanosta düşmanı yakalıyacakla- rından emindiler. Alman amiralı, bu emri aldıktan sonra, Nürnberg hafif kruvazörü- nün ilhakiyle beşe çıkan gemi- lerine ağzına kadar kömür yük- ledi ve cenubi Amerika'nın Horn burnundan dolaşarak Atlas Ok- yanosuna girmeğe — teşebbüs etti. Amiral von Spee de bir baskın yapmak isterken kendisi baskına uğramıştı. Fakat alman amiralı, telâştan ve korkudan şaşırmış, bir daha ele geç- mez bir fırsatı kaçırmıştı. Filvaki amiral Sturdee'nin filosu bir gün e- vel geldiği limanda kömür alıyor- du. Hattâ bazı gemiler kazan boru- larını tamir için bir kısım ocakları- nı söndürmüşlerdi. Alman amiralı, kaçmakla asla kurtulamıyacağını hesaplıyabilse — çünkü bu, basit bir hesap işi idi. — Bir müddet sonra yakalanmak üze- re kaçmaktansa, limanda çok fena bir vaziyette yakaladığı kuvetli düş- manına hücum ederdi. Bunu yap- madı, korkunun verdirdiği karar, hasmını kurtardı, kendisini mah- vetti. İngiliz gemileri, hemen de- mirlerini kestiler, kömür almağı bıraktılar ve biribirlerinin peşi sıra limandan fırladılar. Burada iki mu- harebe kruvazörü, üç zırhlı kruva- zör, amiral Crodock filosundan kur- tulan iki harp gemisi vardı. Bun- ların biri, sürati az eski bir zırhlı olan Conopus idi. O limanın içinde, dışarıdan gelecek taarruzlara bir kale gibi cevap verecek surette, de- mirlenmişti ve işte alman zırhlı kruvazörlerini 30 buçukluklarının aşırtma ateşiyle liman dahilinden kendini göstermeden selâmlıyan o idi. Bu gemiden başka bütün ingi- liz gemileri, almanları takibe ko- yuldular. İngiliz muharebe kruva- zörleri ile alman zırhlı kruvazör- lerinin süratleri arasında büyük fark vardı. Amiral Graf von Spee, bu sürat farkını biliyordu, fakat şaşkınlıktan ingilizlerin kendisine T Ü R K ı d RADYO DİFÜZYON POSTAL TÜRKİYE Radyosu - ANKARA | 1648 m. 182 Kcs/120 - 31.70 m. 9465 Kw, Kw. I CUMARTESİ, 23 - 12 - 1939 13.30 Program ve memleket saat a 13.35 Ajans ve meteoroloji haberli 13.50 Türk müziği: Müntehap şa türküler, Çalanlar: Hakkı Derm rif İçli, Hasan Gür, Hamdi Toka; yanlar: Safiye Tokay, Mahmut | daş. 14.30 Müzik : Riyaseticümhur t (Şef: İhsan Künçer), 1 — İbo. Gotos: Espanyol marşı 2 — Ant. Dvorak: Slav dansı, N 3 — Paul Fauchet: Armoni orkes çin senfoniden uvertür. 4 — Rimsky - Korsakov: Gapricc pagnol. 15.15 15,30 Müzik: cazband (P1.) 18.00 Program 18.05 Memleket saat ayârı, ajans ve oroloji haberleri. 18.25 Müzik: Radyo caz orkestrası, 19,00 Niğdenin “Elma günü” müna tiyle Niğdeden gelen halk musik tarafından Niğde halk musikisi eö tından nümuneler . 20.00 Konuşma 20.15 Türk müziği: karışık program | lar: Hakkı Derman, Şerif İçli, Gür, Hamdi Tokay, Basri Üfler, 1 tin Ökte. 20.45 Türk müziği: Halk şairlerinde nekler, Sadi Yaver Ataman. 21.00 Müzik: Küçük orkestra (Şef Aşkın) , 1 — Beethoven: Patetik sonatın kısmı, 2 — Emmerich Kalman: Fa fe operetinden potpuri, 3 — Jos. G Su üstünde patinaj, 4 — Humphries: zamanların hülyası. 5— Erich Eii Çigan Entermezzosu, 6 — Joh. Sti Binbir gece, 7 — Engelberg: Vals Bi 22.00 Memleket saat ayarı, ajans hal Ti; ziraat, esham - tahvilât, kambiyo kut borsası (fiyat). 22.15 Konuşma (ecnebi dillerde) (> kısa - dalga postasiyle, 22.15 Müzik: Melodiler (Pl.) (Yalnı: zun - dalga postasiyle). 2245 Müzik: cazband (P1.) 23,25 - 23.30 Yarınki program ve kapa Halkevindeki konferc Kolombiya üniversitesi terbiye fal tesi mezunlarından B. Mithat Enç dür at 17,30 da Ankara Halkevinde, Türl de körler ve körlük hakkında bir kor rans vermiştir. Bu konferansta memi! timizdeki körlerin miktarı hakkında tatistiklere mü id malümat verilmi diğer memleketlerle mukayese edilmi Çok kalabalık olan dinleyici kütlesin: mevzu etrafında ayrıca bir de film g terilmiştir. KA Müh ktebi ve-teknil yetişeceklerini — hesaplıy şti Vakit akşam üstü olsa, gece karan- lıkta kaçmak mümkündü. Halbuki almanlar, şafak vakti kaçmağa baş- lamışlardı; akşam olmadan yakala- Yolda müthiş bir fırtınaya yakal, dı. Gemile- çok fazla kömür almış- lardı. O kadar ki güvertelerde bile kömür dolu idi. Fırtınadan batma- mak için almanlar bir kısım kömür- leri denize atmağa mecbur oldular. Alman amiralı bu badireyi atlat- tıktan sonra, Arjantinin Patagon- ya sahillerinden ve Macellan boğa- zından takriben 600 kilometre me- safede bulunan Malouines yahut Falkland adalarına bir baskın yap- mak istedi. Burada bir ingiliz üssü ve telsizi vardı; bunları tahrip etmek istiyordu. Almanlara has ince ve dikkatli bir plân ve ona göre hazır- lıklar yapıldı. Sabahleyin erkenden almanlar, bir ihraç yapıp bu ingiliz üssünü işgal ve tahrip edeceklerdi. Burada, ufak tefek bir iki ingiliz kruvazörü bulunsa dahi alman ami- ralı beş kruvazöriyle bunları haklı- yabilirdi. 8 birincikânun 1914 saba- hı, şafakla beraber ihraç kıtaları, ge- milerin güvertelerine — dizilmişti. Her türlü hazırlık tamamdı. Fakat, alman gemileri, ingiliz üssüne yak- laştıkları zaman, evelâ, ağır toplar- dan atıldığı, çıkardıkları su sütun- larının yüksekliğinden — anlaşılan mermilerle karşılaştılar. 30 buçuk- luk topların selâmına benziyen bu mermilerin nereden geldiğini anla- mağa vakit kalmadan limanın üs- tünde yükselen dumanlar, burada bazı gemiler olduğunu anlattı, bu, olmaz bir şey değildi! Bir deniz üs- sünde harp gemisi de, ticaret ve nakliye gemileri de bulunabilir. Fakat dürbünlerle biraz daha dik- katli bakınca, limanın dışından kıs- men görünen gemi direklerinden ba:- zılarının üç ayaklı olduğunu fark ettiler. O zaman, almanlarda şafak attı; üç ayaklı direk, ingiliz donan- masında, yalnız dritnotlarda ve drit- not kruvazörlerinde vardı. Demek ki bu limanda alman kruvazörlerinden çok üstün düşman harp gemileri vardı. Alman amiralı şaşırdı ve bu şaşkınlık kendisini zaferden ve ha- yattan uzaklaştırıp hezimete ve ö- lüme götürdü. Çünkü, limanda sı- kışık vaziyette yatan ve yalnız bir eski zırhlının aşırma ateşiyle ken- dini müdafaa eden ingiliz filosuna hücum edip onu demir üstünde ve fena bir durumda mağlüp etmeğe çalışacağına, kaçmağa karar verdi. Alman gemileri döndüler ve tam yolla kaçmağa başladılar. Amiral Sturdee bir baskın yap- mak isterken kendisi baskına uğra- mıştı, KŞÜ dlr a kl kkaktı. Civarda, bir iki saatlik bir seyirden sonra varıla- cak bir bitaraf liman da yoktu. En yakın yer Macellan boğazı civarın- daki Şili ve Arjantin sahilleri 500 - 600 kilometre mesafede idi. Alman filosu, bu kıyılara yetişmeden mu- hakkak yakalanacaktı. Nitekim öy- le oldu. İngiliz gemileri limandan çıktıktan sonra, azami süratleriyle seyre başladılar. Alman gemilerinin dumanları onlara düşmanın kaçtığı istikameti gösteriyordu. — Amiral Sturdee bu kovalama devam ederken gemilerini harbe hazırlattı, güver- teleri yıkattı. Kömür alırken kirle- nen askerlerine banyo ettirdi. Bir müddet sonra, alman kruvazörleri- ne yetiştiği zaman tertemiz olarak muhurabeye başladı. Kuvetler arasında bu defa alman- lar aleyhine büyük bir nisbetsizlik vardı. Almanlara, Koronel muhare- besi biterken Nürenberg hafif kru- vazörü iltihak etmişti ki, bu gemi 1905 de yapılmıştı. 3,650 ton, 24 mil süratinde ve 12 tane 105 lik top, 2 kovanla mücehhezdi. İngilizler ise şu gemilerden mü- rekkepti: İnvincible ve İnflexible muhare- be kruvazörleri: 1907 de yapılmış olan bu gemiler 17530 tonluk ve 25 mil süratinde idiler 8 tane 305 lik ve 16 da 102 lik top 5 kovanla mücehhezdiler. Car- narvon zırhlı kruvazörü : 1903-11,020 ton 22,3 mil sürat, 4 tane 190 lık ve 6 tane 152 lik top 2 kovan, Cornwall ve Kent zırhlı kruva - zörleri: 1902 - 9,960 ton, 23 mil, 14 tan& 152 lik top ve 2 kovan. Glasgow ve onun eşi Bristol ha- fif kruvazörleri: bu gemiler hak- kında yazımızın dün çıkan kısmın- da tafsilât vardı. İngilizlerin 70,880 tonluk gemisi- ne mukabil almanların kuveti 33570 tondu, almanların 2 zırhlı gemisine mukabil ingilizlerin 5 zırhlı gemisi okul müdürleri şehrimizde İstanbul mühendis mektebi müdürü teknik okul müdürü —mekteplerin iş hakkında alâkalı vekâletlerle temasta lunmak üzere şehrimize gelmişlerdir. vardı. İngiliz gemileri top, sürat, zı) bakımından faikdiler. 21 lik almı topları 30 buçukluk ingiliz toplar nâ nazaran zayıftı. Amiral Sturd gemileri daha alman toplarının mı ziline girmeden uzaktan ateş açtı dı ve tedricen almanlara yaklaşı Almanlar cesaretle döğüştüler; £ kat kısa boylu, kısa kollu bir bo. sör için; uzun boylu, uzun kollu b boksörün göğüs göğüse döğüşeri ara sıra vurmanın imkânı olsa bi topu kısa menzilli ve sürati az ol: geminin topu uzun menzilli ve si rati fazla gemiye vurması, imkâns gibidir. Nitekim, ingilizler, almaı ların müessir menziline girip « vaziyet tehlikeli bir şekil aldıkç süratlerinin yüksekliği sayesin mesafeyi açıyor ve buna rağmen a manları döymekte devam ediyorla dı. Bu, bir muharebe değil, bir kıt; oldu. Alman gemileri, müthiş b ateş altında döğüşe döğüşe, bayral ları direklerinde sallana sallana ba tılar ve teslim olmadılar, Beş gem den, yalnız Dresden almanların € yollu gemisi olduğu için o gün k: çıp kurtuldu. Fakat o da, üç ay sor ra Juan - Fernandez adasında yakı lanıp batırıldı. Alman gemilerinin mürettebatıı dan pek az kişi kurtuldu, buz gi! soğuk sudan çıkarılanların bir kı: mı da hastalanarak öldü. O haval nin yırtısı deniz kuşları da deni; dökülen .man bahriyelilerine hi cum edir -ek gagaladılar ve bazılar nı yaraladılar. Koronel'in intikamı alınmışt Garip bir tesadüfle Admiral Gra von Spee cep zırhlısı da 25 sene so ra, gene bir kânüunuevel ayında, gı ne cenubi Amerika sularında, ism ni taşıdığı Amiralın uğradığı akibı te uğramıştır; fakat daha çok şere siz bir şekilde. e * b Kİ ÜZ. Dü B eee d YAŞAMAK ZEVKTİR a İrene Duan'nin billur sesinden #rülen bir serenad... Fairbanks'ın kudretinden ateş alan bir zevk tufanı Duglas Bugün ve bugece ve yarın son olarak U L U S sinemasında devam ediyor. Ayrıca: Erzurum hattının resmi küşadı ve Metro Jurnal en son dünya haberleri Seanslar : 2,30 - 4,30 - 6,30 gece 9 da başlar tel 6294