L ULUS £2 - 12 - 1939 DENİZCİLİK BAHİSLERİ İntihar eden zırhlının ismini taşıdığı amirâl Graf Von Spee Amiral Büyük Harpte İngiliz Tilosuna karşı nasıl harbetmişti? Ş on deniz muharebesi netice- sinde, intihar eden alman cep zırhlısına ismini veren Amiral Graf von Spee kimdir? Bundan e- velki yazılarımızda, söz arasında, kahramanca öldüğünden bahsettiği- miz bu alman amiralı, Büyük Harp- de almanların uzak şark kruvazör filosuna kumanda ediyordu. Al- manların Çin'den — kiraladıkla - rı Kiyaoçeo yarımadasındaki Çing- tau harp limanına bağlı olan bu fi- lo 1914 patladığı zaman Mariannes adalarından Pağan'da bulunuyordu. Japonya'nın da harbe iştirâki üzeri- ne alman kruvazör filosu, Çingtau'- ya dönmeği doğru bulmadıı çünkü, burasının bir japon taarruzuna uğ- riyacağı ve uzun müddet dayanamı- yacağı muhakkaktı. Alman kruva- zör filosu, korsan harbi yapmak maksadiyle cenubi Amerika süuları- na müteveccihen denize açıldı. Fi- loda Amiral gemisi Şarnhorst zırh- h kruvazöründen başka, aynı tip - te Gnayzenav zırhlı kruvazörü ve üç küçük kruvazör vardı. Bunlardan Emden'i Hind Okyanosuna gönder- di. Alman amiralı korsan harbi yap- mak istiyorsa gemilerini dağıtması her birini bir tafafa göndermesi lâ- zımdı. Halbuki © toplu bulunmağı tercih etti ki, bu, bir hata idi. Çün- kü 5 gemi bir arada, ancak bir gemi- nin yaptığı kadar ticaret harbi ya- pabilirdi; buna mukabil, yakalanın- ca beşi birden batabilirdi. Geçen harpde, bidayette, İngiltere, Fran- sa, Rusya, Japonya, beraber olduk- ları için, bu devletlerin d la çin, Büyük Okyanos'dan uzaklaş- mağa karar verdikten sonra bir fa- aliyet göstermiş olmak için; Okya- nosya adalarından Fransa'nın Tahi- ti adasına uğradı; burada Papeete açık şehrini bombardıman etti ve fransızların eski Zele gambotunu batırdı. Bu hareket, beyhude yere cephane yakmaktan ve nerede bu- lunduğunu düşmanlara bildirmek- ten başka bir işe yaramadı. Bura- dan sonra, komanya ve kömür al- mak üzere, Şili sahillerine gitti. Al- manlar, daha sulh zamanında, bu uzak denizlerde iyi bir istihbarat ve ikmal şebekesi hazırlamışlardı. Al- man ticaret gemileri veya kiraladık- ları bitaraf şileplerle kruvazörleri- nin ihtiyaçlarını temin ediyorlardı. Şili sahillerinde, Amiral Cradock isminde ihtiyar bir ingiliz kuman- danının emri altında bir zırhlı ve üç kruvazörden mürekkep bir ingi- liz filosu vardı. Koronel'de karşı- laşan iki taraf kuvetleri su gemiler- den mürekkepti. Almanlar: Şarnhors ve Gnayzenav zırhlı kruvazörleri: 1906 da yapılmış ve o tarihte sekizer yaşında olan bu ge- miler 11,600 tonluk, 23,8 mil süra- tinde, 8 tane 210 milimetrelik, 6 tane 150 lik, 18 tane 8,8 lik top 2 makine- li tüfek ve 4 kovanla mücehhez idi- ler. Mürettepleri 764 kişi. Leypzig hafif kruvazörü: 1905 de yapılmıştır, 3250 ton, 23,3 mil sürat, 10 tane 105 lik top, 2 makineli tü- fek, 2 kovan, mürettebatı 297 kişi. Dresden hafif kruvazörü: 1907 de rı ve deniz üsleri, alman kruvazör filosuna üstün takip kuvetleri gön- dermeğe müsaiddi. Bu itibarla al- man filosunun toplu olması, mün- ferid hasım kemilerine karşı muvaf- faikiyetler elde etmesine, kısa bir za- man için, imkân verirdi ama, sonra- ları, müttefik filolar faaliyete ge- çince, bu da mümkün olamazdı. A- miral, hiç olmazsa hasmın harp ge- milerine karşı, ilk darbeleri indir- dikten sonra, gemilerini dağıtıp korsan harbi yapmalı idi; fakat ga- liba amirallık ruht haleti, onu ku- | vetlerini toplu bulundurmağa sev- kediyordu. Bu yüzden kruvazör fi- Josunun korsan harbi bakımından faaliyeti, hiç denilecek kadar ehe- miyetsiz olmuştur. Bir Emden kru- vazörü tek başına bu beş gemiden çok daha fazla iş görmüş, 20 gemi zapdetmiş, bunlardan 4 nü serbest bırakmış, 70,360 ton tutan 16 tane- sini batırmıştır. yapılmıştır, 3650 ton, 24,5 mil sü- rat, 12 tane 105 lik top, 14 tane 52 lik top, 2 makineli, 2 kovan: müret- tebatı 361 kişi. İngilizler: Good Hope zırhlı kruvazörü: in- şa tarihi 1901, 14,330 ton, 24,1 mil sürat, 2 tane 234 lük, 16 tane 152 lik 12 tane 7,6 lık, 3 tane 4,7 lik top, 2 makineli, 2 kovan. Mürettebat 900 kişi. Monmouth zırhlı kruvazörü: inşa tarihi 1901, 9960 ton, 24,7 mil sürat, 14 tane 152 lik, 8 tane 7,6 lık, 3 tane 4,7 lik top, 2 makineli, 2 kovan, mü- rettebatı 540 kişi. Glasgow hafif kruvazörü: inşa tarihi 1909, 4880 ton, 26,8 mil sürat, 2 tane 152 lik, 10 tane 102 lik, 4 tane 4,7 lik top, 4 makineli, 2 kovan. Otranto muavin kruvazörü: 12,124 tonluk, 18 mil süratinde, 4 tane 120 lik topla mücehhez bir ticaret gemi- Bi. Hulâsa edelim: Umumi tonaj: 31,100 ton Ağır top: 16 tane 210 luk, Vasat top: 12 tane 150 lik Hafif top: 22 tane 105 lik İngilizler Umumi tonaj: 41,294 ton Ağır top: 2 tane 234 lük Vasat top: 32 tane 152 lik 4 tane 120 lik Hafif top: 10 tane 102 lik İngilizlerin elinde Canopus 18- minde bir zırhlı ve Defence zırhlı kruvazörü vardı ama, bunlar baş- ka vazifelere gönderilmişlerdi. Mu- harebeye iştirak etmediler. İngilizler, ağır topça daha zayıf- alar; fakat amiral Cradock, bir Şi- li limanına iltica edip diğer ingiliz gemilerini yardıma çağırmağı dü- şünmedi bile. Coronel açıklarında 1 ikinciteşrin 1914 günü alman filo- siyle muharebeye tutuştu. Havanın fırtınalı olması, eski sistem ingiliz zırhlı kruvazörlerinin, güverteleri- nin altındaki top ambarlarında bu- lunan toplarının hızlı atışlar yap- malarına mani oluyordu. Her iki ta- raf da dizlerine kadar sular içinde ateş ediyorlardı. Batmakta olan gü- neş de, top ve kömür dumanları, dal- gaların serpintileri rüyet şartlarını ingilizlerin aleyhine çeviriyordu. Sonra, iki alman zırhlısının topçu- ları, alman donanmasının talim atış- larında birincilik kazanmış mükem- mel nişancılardı ve alman kruvazör- leri binnisbe daha yeni oldukları i- çin topları ve atiış kontrol manzu- meleri daha iyi idi. İngiliz müret - tebat ise gemilere yeni gelmişlerdi. Prova hattında (gemiler biribi- ri peşi sıra) ve biribirine müvazi o- larak seyreden iki filo arasında, muharebe 13500 metre mesafeden başlamış, ilk ateşi almanlar açmış- lardır. İngiliz gemileri, batan güneş isikametinde ufka mürtesem düşü- yorlar ve rüzgâr altında bulnuyor- lardı. Almanların üçüncü sal hede- fi bulmuştur. Alman amiral gemisi Şarnhorst'un mermileri ingiliz ami- ral gemisi Good Hope zırhlı kruva- zörünü tutuşturmuş ve müuharebe başladıktan üç dakika sonra Mon- mouth'da da yangın çıkmıştır. İn- giliz topçuları, üzerlerine gelen dalgalar, deniz serpintileri ve du- mandan iyi ışan alamıyorlardı, Da- ha muharebenin ilk on dakikası 'i- çinde, vaziyet anlaşılmıştı. İngiliz gemilerinde yangınlar çoğalıyordu. Good Hope 5000 metreye kadar Ösiyet FM SN EESE M krtaymeni yade yaklaşmak için çalışıyordu. Fakat alevler içinde geri kalıyor ve ilk ateş açıldıktan 45 dakika sonra, berhava oldu. Monmouth, önce yangınları sönüdrüyor; fakat sonra yeni isabetler yeni yangınlar çıkarıyor. Garba, arkasından şimale dönüyor; başı sulara gömülüyor. Akşamın alaca karanlığı içinde, de- nizin ortasında muazzam bir meşa- le gibi yanarak serseri dolaşıyor. Bu sırada, muharebeye iştirâk et- memiş olan ve amiraldan aldığı e- mir üzerine muharebe sahasına gel- miş olan almanların Nürnberg ha- fif kruvazörü, bu ingiliz kruvazö- röne tesadüf etti. Monmouth bayra- ğını indirmemiş, yani teslim olma- ği kabul etmemiş olduğu için hafif kruvazör 105 lik toplariyle gayet yakın mesafeden ateş açarak onu İsveç'te hükümete verilen selâhiyetler Askerlik medburi oldu Stokholm; 21. a.a. — Mebusan mec- lisi, mecburi hizmetin kabulüne dair olan hükümet teklifini kabul etmiş- tir. Bu kanunda, vatandaşların mu - ayyen bir dereceye kadar bazı işleri ifa mecburiyetini hissettikleri zikre- dilmektedir. Bundan başka, parlâmen- to, kabul ettiği diğer bir kanun pro- jesi ile, harp veya harp tehlikesi vu- karşı alınması icabeden tedbirleri it- tihaz hususunda hükümete salâhiyet vermiştir. Hükümet, telefon mükâle- matiyle mektuplara sansür vazetmeğe ve bunları zapt ve müsadere eyleme- ğe de salâhiyettardiır. Şehrimize gelen Valiler Samsun vâlisi BB. Fuat Toksal, Balrke- sir vâlisi Recai ve Gaziantep vâlisi Cıvıg er şehrimize gelmişlerdir. Her üç vâli !dıı_rî'mizde ilây ine ait işler e d b n Kayseri'de ihtikâr mücadelesi başladı Kayseri; 21. aa. — Son günlerde gıda maddeleri ve inşaat mal  POR Yarın C. H. P. Şilt” maçında As, Fa. Gücü ile Harbiye karşılaşıyor C. H. Partisinin koyduğu şilâd maçlarına j hafta di , mü “ kütndü, sabötajelatür ' ye Casusıifîwb“ afta da devam olunacak, müsabakala rın galipleri gelecek hafta karşı karşıya geldikten sonra şild birincisi taayyün ede- cektir. Bu müsabakalara ait olan bölge teb- İligini aşağıya yazıyoruz : Bölge Futbol Ajanlığından : 1 — Şild maçlarına bu hafta aşağıdaki programa tevfikan 19 Mayıs Stadyomunda devam olunacaktır. 23-12-1939 Cumartesi Harp okulu idman yurdu - As. Fa, Gücü Saat: 14. Hakem: Servet Öz. Yan hakem- leri: Celâl Oskay, Ferih Esin. 24-12-1939 Pazar Gençlerbirliği - Demirspor Saat: 10.30. Hakem: Kemal Kuray. Yan hakemleri : Bedri Erdener, Necdet Özgüç 2 — Bu maçlarda nizami müddet olan 45 şer dakikalık iki devrede berabere ka- lmarak bir netice alınamadığı — takdirde maç on beşer dakikalık iki devre üzerine temdit olunacak, eğer bu temdit devresin- de dahi netice alınamâazsa maç on beş da- kika daha uzatılacaktır. Bu son on beş da- kikalık temdit zarfında ilk golü yapan ta- kım galip ilân oluncaktır. Eğer bu son temditte dahi taraflar bir netice alamaz- larsa maç diğer bir günde yapılmak üzere tatil ol ktır , üzerinde şehrimiz piyasasında hisse- dilir derecede bir fiyat yükselişi gö- rülmesi üzerin? ihtikârla mücadele komisyonu valiniz. toplantı yapmıştır. Bu toplantıda alâkadar dinlenmiş ve lüzumsuz fiyat tereffü- kibatta bulunulmasına ve belediye ile ticaret odasının fiyatları daimi bir su- rette kontrol etmelerine karar veril - miştir. — 8 inci HALK KONSERİ Riyaseticümhur Filarmonik Orkes- trası tarafından Müzik Öğretmen O- kulu konser salonunda yarın saat 16 da verilecektir. Program şudur: Şef: Ernst Praetorius 1 — Chr. W. Gluck (1714 - 1787): Alceste operasından uvertür 2 — Arcangelo Corelli (1653-1713): Concerto Grosso Nr. VII, sol minör a) Vivace - Grave - Allegro b) Adagio - Allegro - Adagio c) Vivace - Allegro - Pastorale 10 dakika dinlenme. 3 — Johannes Brahms (1833-1897): 2 inci senfoni Re majör, op. 73 a) Allegro non troppo b) Adagio non troppo c) Allegretto grazioso, guasi dante ç) Allegro con spirito. Gelecek Halk konseri 30-12-1939 cu- martesi günü saat 16 dadır. An- ck da bindiği zırhlı kruvazörle be- raber Şili sularına gömülmüştür. Glasgow ile Otranto gece karanlı- ğından bilistifade kaçtılar. Amiral von Spee'nin mağlübiye- ti ve filosunun imhasiyle neticele- nen Falkland muharebesini de ya- üne sebebiyet verenler hakkında ta -| 3 — 5x11-1939 pazar günü Muhafızgücü |sahasında yapılan Gençlerbirliği - Maske- spor maçında sert oynadığından dolayı ha- kem tarafından müsabakadan ihraç edilen riyasetinde bir Gençlerbirliğinden 3399 Ali Puladın 16- 12-939 tarihinden itibaren on beş gün; 3-12-039 pazar günü Muhafızgücü saha - kimseler sında yapılan Maskespor - Güneş maçın- da sert oynıyan ve bu hareketi kasden yap- q_ğuıı kanaat getirilmiş olan Güneş kulü- bun_den 716 Mehmet Güngörün 16-12-939 tarihinden itibaren bir ay müsabaka boy- otu ile tecziyeleri beden terbiyesi genel direktörlüğünün 16-12-939 tarih ve 7576 ( T —Ü RADYO TÜRKİ 1648 m. 182 Kcs/120 Kw. 31.70 m. 9465 Kcs/ 20 Kw. T.A.P. CUMA 22 - 12 - 1939 1230 Proğram, memleket saat ayarı 12,35 Ajans ve meteoroloji haberleri 12.50 Türk müziği (Pl1) 13.30 - 14000 Müzik: hafif müzik (P1) 18.00 Proğram 18.05 Memleket saat ayarı, ajans ve me teoroloji haberleri 18.25 Türk müziği: Fasıl heyeti 1910 Konuşma (Milli tarih menkibeleri) 19.25 Türk müziği alanlar: Ruşan Kam, Hasan Gür, Şerif çli, Cevdet Çağla İzzettin Okta 1 - Okuyan: Mustafa Çağlar 1 - Uşak Peşrevi 2 - Rakımım - Uşşak şarkı: (Silemem bir gün) 3 - Faiz Kapancı - Uşşak şarkı (Hayali çıkmıyor bir gönülden 4 - Sadettin Kaynak - Muhayyer şarkı? (Batan gün kana benziyor) 5 - Muhayyer kürdi şarkı: (Efem şimdi * eller sözüne kandı) 6 - Muhayyer türkü (İrafa Fincan koy- düm.) 2 - Okuyan Radife Erten 1 - Şevki bey - Hicaz şark: (Her zahmı ciğer suza) 2 - Udi Cemil - Ne küstün bi sebep böy le) 3 - Refik Fersan - (Cihanda biricik sev- diğim sensin) 4 - Sel prnar - (Sızlıyan kalbimi söv — ) 20.10 TEMSİL: Aşâr Yazan: Refet Aksoy. 2110 Müzik: Orkestrası (Şef: Hasan Fe- rit Alnar) RADYO - ) Brun Bi $ Ve tinilil DİFÜZYON POSTALARI YE ANKARA 1 - G. Bizet: Birinci Arlğienne Suit'i 2 - G, Charpentier: İtalya intibaları 2200 Memleket saat ayarı, ajans haber- leri; ziraat, Esham - tahvilt, kambiyo - nuküt borsası (fiyat) zz.zıgı) Müzik: Haydn Re Majör Kuarstet ( â 22.40 Müzik: Cazband (Pl) 23.25 - 23.30 Yarınki proğram ve kapa 4 nış Kaymakamlar arasında değişiklik yapılacak Dahiliye Vekâleti, — kaymakamlar arasında yeniden bazı değişiklikler yapmağa karar vermiştir. Bu hususta sayılı emirleriyle teblig Urfa hususi idare kadrosu Urfa vilâyeti hususi idare kadrosunda yapılan değişiklik İcra Vekilleri Heyetin- ce kabul edilmiştir. Türkişe Post müdürü mahkemeye verildi İstanbul, 21 (Telefonla) — İstan- bul'da Tan gazetesinde çıkan bir ma- kale vesilesiyle Pravda adındaki Sov- yet gazetesinde yazılan ve türk ga- zeteleri alevhinde olan bu makale. türkçeye çevrilmiş, basılmış ve birer sureti gazetelerle bazı yerlere gönde- rilmişti. Bu hususta yapılan tahkikat neticesinde bu in Türkişe Post'ta basıldığı anlaşılmış ve müd- deiumumilik tarafından bir dosya ha- zırlanarak, asliye ceza mahkemesine yollanmıştır. Türkişe Post müdürü Bay Muzaffer muhakeme altına alın- miştir. Anadolu çimentoları şirketinin Hava Kurumuna teberruü Anadolu ç ı Türk şirketi tarafından Türk Hava Kuru- mu İstanbul şubesine 2500 lira teber- ruda bulunulması dolayısiyle Hava Kurumu genel merkezince, milli ha- vacılığımıza karşı gösterdiği bu alâ- ter hazırl kta olan kararname pro - jesi önümüzdeki günlerde yüksek tas- dika arzedilmek üzere Başvekâlet'e verilecektir. Dikili'de gene zelzele oldu Şehrimize gelen malümata göre dün Di- kilide biri 7, diğeri 5 saniye devam eden orta şiddette iki zelzele daha. olmuştur. Hiç bir hasar olmamıştır. Bugün, Bu gece Baş Rollerde: Amerikanın 2 büyük artisti İRENE DUNNE - DOUGLAS FAİRBANKS JR. Istıraptan kıvrananlar... Acı- dan betbaht olanlar... Aşk bu- hamıyanlar... Meyus olmayınız bu filmi görünüz kâfi.... Ayrıca: Erzurum istasyonunun muazzam açılış töreni ve Met- ro urnal en son dünya haberleri Matineler: 2,30 - 4,30 - 6,30 Gece 9 da başlar Akşam için numaralı yerlerini- zi lütfen evelden kapatmız. Amiral Graf von Spee, kuvetli denizin dibine gönderdi. rın anlatacağız. kadan dolayı şirkete bir murassa tay- 'Tel: 6294 japon donanmasından korktuğu i- Almanlar İngiliz kumandanı Amiral Crado- MA yare madalyası verilmiştir. (a.a. ) e ŞAREERAAATTARAE AAA E TTT TC YZ TTTT TÜMRAREE YU KİPEDRECE T YEEETAE TESEEDEERL EEL T KBOKT N BUK UKUT L K SETE CKU TARLICLAR SiT URDADTCATTMIYCDARTİN ÖÖRÜ TECÜRTANKAMEE K OKTT CNKT GT TULANR SA ZLT GT CA . 4 ZL TTAMUIURIFTR CIZ S STRNRYEMMEKPC ÜDUT GNLT AZÜCAMEN DU KYUT VOSALAR CA STIR HULÂSA Almanya'nın şimalindeki serbest ıehîrler.den birjı-ıde bir burjuva ailesinden dünyaya gelen Ton_ıo lğrözgr, » daha genç yaşında mensup olduğu cemiyetin dağıldığı- vi Blasedi ğ . Aldığı 1 terbiye ile yaşadığı sanat- kâr hayatının biribirine zıd temayülleri arasında salla- narak kendine bir yol çi e müstariptir. Sevmek, yaşamak, bir kelime ile herkes gibi olmak için sarfettiği bütün gayretlere rağmen, bunun kendisi için imkânsız olduğunu görüyor. Böylece kendini tamamen sanata, yaratmıya, küdre- te veriyor, fakat bu onun için bir nevi ölümdür, Çünkü cemiyette yalnızdır. Ve bu inzivaya daha fazla taham- mül edemiyerek, selâmeti firarda, mücadeleyi bırakma- da buluyor, ve geldiği yerlere doğru yeniden bir seya- hate çıkıyor , şimdi bu seyahatin intibalarını anlatıyor, gözlerle ona doğru dönmüşlerdi; fakat gene oldu- ğu yerde duruyordu. Hans ile İngeborg, onlar da istihfafa benzer tam bir kayıdsızlıkla, şöyle bir göz attılar. Fakat birden fark etti ki, bir göz, sa- Tonun bir noktasından, onu arıyordu... Başını çevir- di, ve derhal gözleri temasını hissetliği gözlerle karşılaştı. Yakınında, ince uzun ve soluk yüziyle, bir genç kız bulunuyordu, çok dans etmemişti, ka- valyeler etrafını almamışlardı, ve orada dudakla- rını sıkarak, yalnız, i, dıvarın önünde otur- duğunu görmüştü... Diğer kızlar gibi, o da, acık ve uçan bir rop giyinmişti, fakat şeffaf elbisesinin altından sivri ve cılız omuzları farkediliyordu. Zayıf boynu zavalir omuzları arasına o kadar derince dalmıştı ki sessiz kızcağız biraz çarpık gö- rünüyordu. Parmaklarının ucunu gösteren ince el- divenlerle örtülü ellerini yassı, parmak uçları ha- fifçe biribirine dok k şekild koy- muştu. Başmını yana eğerek, siyah, dalgın gözlerle Tonio Kröger'i aşağıdan yukarı süzüyordu. Tonio Kröger yüzünü çevirdi.... Şuracıkta, pek yakında, Hans'la İngeburg otu- ruyordu. Hans, İngeburg'un yanına oturmuştu, kız YAZA Tkomas MANN No: 23 kardeşi sanılabilirdi. Etraflarını alan al yanaklı di- ÇEVİREN : Mehmet KARASAN kızardı; Kadril dans edilecekti: ğer gençlerle birlikte yiyor, içiyor, g l ve eğleniyorlar, berrak sesleriyle biribirine sataşı - yorlar, ve kahkahalarla gülüyorlardı. Onlara biraz yaklaşamaz mıydı? Birinden birine aklına gelecek bir şakayı söyliyemez miydi? Ve onlar da buna bir b le cevap ver ler miydi? Bu onu me- sut edecekti, ve bunu yapmağı da candan arzu e - diyordu; sonra odasına, onlarla arasında ufak bir rabıta tesis ettiği kanaatiyle, memnun dönebilirdi. Diyebileceği şey üzerinde düşündü, fakat kendin- de söylemek cesaretini bulmadı. Zaten bu da her ki gibi olacaktı: onu anl klar, hay- retle dinliyeceklerdi. Zira onların dili onun dili de- ğildi. Şimdi memur büyük bir faaliyet sarfediyordu; salonun dört yanına koşturuyor, bütün bayları bayanları angaje etmeğe davet ediyor, sofracının yardımiyle ortada kalabalık olan sandalye ve bardakları kal dırıyor, mızıkacılara emirler veriyor ve ne yapa- caklarını bilmiyen birkaç beceriksiz şaşkmı da ö nünde omuzlarından itiyordu. Neye hazırlanıyor- lardı? Çiftler dörder, dörder, kareler teşkil edi- yorlardı. Tonio Kröger'in yüzü acı bir hatıra ile dans yeniden başlıyacak gibi idi, baş tü lnlüüüniziür. siskülllk ş çiftler eğilerek biribiclerini kavşardı, baş h da verdi, fr ku- manda veriyordu, Allâh şahit; ve burun hecelerini mukayese götürmez bir vuzuhla telâffuz ediyordu. İngeburg Holm, kânlı kap yal d ki karede, Tonio Kröger'in yanımnda dans ediyordu. Bir yandan öbür yana, önden arkaya, yürüye yü- rüye, döne döne gidip geliyordu; zaman zaman saçlarından veya elbi: zarif k dan sü- zülen Bir parfüm ona kadar geliyordu, ve o, o ge- ceki günlerde belirsiz bir şekilde ıtrını kokladığı ve acı letafetini hisesttiği, ve şimdi benliğini tatlı aza- bı ile bütün bütüne dolduran, ve bütün insanlarca her zaman pek malüm olan bir hissin işkencesi al- tında gözlerini yumuyordu. Bu ne idi acaba? Arzu (aspriation), hasret, muhabbet, şefkat? Kıskı ve kendini hakir görme? Moulinet des dames! Güldün mü, sarışın İnge, güldün mü bana, Moulinet dans ettiğim ve öyle gülünç düştüğüm zaman? Bugün de güler miydin, bugün böyle meşhur bir adam olduğum halde... Evet, gülersin, ve bunda yerden göğe kadar hak- kın var, Ve gene gülmekte haklısın; hattâ ben, “irade ve tasavvür olarak dünyayı, (1) “kıyamet günü” (2) nü, “Dokuz senfoni” yi yaratsam bile... Onu seyre daldı, epeydir hatırımdan geçmiyen bir şiir aklına geldi, halbuki pek iyi tanıdığı ve âşinası olduğu bir şiirdi: “Uyusaydım ve sen dans etsey- din”. Bu sözlerde ifade olunan bir şimal melânko- lisinin ve derin bir beceriksizliğin ağır duygusunu pek iyi tanıyordu. Uyumak... Sadece ve yalnız içi- nizde, fiil ve dansa tahavvül etmeğe mecbur ol- maksızın, tatlı ve tenbel yatan duygu için yaşama- yı arzu ettiğiniz halde dans etmek ve severken dans etmenin ne kadar zillet verici ve saçma oldu- ğunu unutmaksızın, çevik ve dikkatli, bu güç, güç olduğu kadar da tehlikeli, sanatın cengi olan dansı y k zorunda olmak. Birden hepsi delice ve coşarak dans etmeğe koyuldular, kareler bölündü, dansözler kaya ka- ya, sıçraya sıçraya dağıldılar; Kadril bir galonla bitti. Musikinin şeytani ritmine | çiftler, To« nio Kröger'in önünden, biribirni kovalıyarak, ko- şuşarak, biribirini yakalıyarak ve kesik nefesle kı- sa kahkahalar atarak geçiyordu. Çiftlerden biri, dönen ve gürültü ile ilerliyen herkesin tutulduğu kasırganm sürüklemesiyle ona doğru yaklaşıyordu. Genç kızın ince yüzü soluktu, cılız omuzları - pek yüksekti. Ve birden Tonio'nun önünde yanlış bir a- dım, bir kayma, bir düşme oldu... Solgun benizli genç kız yere düşmüştü. O kadar sert ve şiddetli bir şekilde düştü ki düşmesi tehlike gibi göründü, (Sonu var) (ıi Sellııopenhıuer'in eseri; »Die Welt als Viele an Vorl-. tellung. (2) Raphaği'in tablosu,