Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Ziraat Vekilimiz Dikilide Dinarlılar ve Dikililer arasında 40 Derece Ateş ece )İNAR'DA HEPİMİZ “DİNARLI,, OLUYORDUK fnar'ın büyük bir meydanı ve bu meydanda şirin bir kah- vesi vardır. Gene asırlık ve gövde- sini ancak üç kişinin el ele tutuş- tuktan sonra kucaklıyabilecekleri bir kavak ağacı, bu kahveye muh- teşem bir otağ kurmaktadır. Bu- rada oturup karlı vişne — şurubu içerken karşıki bir binanın önün- de büyük bir kalabalık — gördüm. Halk âdeta binaya hücum eder gi- bi idi. Bu manzarayı harp zama- nında vesika ile ekmek alanlar pek âlâ hatırlıyabilirler. Buğdayı bol, mısırı bol, meyvası bol velhasıl her şeyi bol olan Dinar'da halk vesika ile ekmek almıyordu ya. O halde, asker mi toplanıyordu? Hayır, bu bina bir furun, veya askerlik şubesi değil sadece Ziraat Bankasının bir şubesi idi; burada ekmek ve mükellefiyet değil, kredi dağıtılıyordu. Gazetelerde son günlerde zirat kredinin, ziraatte kullanılacak pa- ra kirasının mühim miktarda u- cuzladığını okuyanlar, o gün Di- nar'da bir bankanın önünde top- lanan bu insan kalabalığının mânâ- sını daha iyi anlarlar. Ve bu ted- birlerin köylü namına ne kadar faydalı olduğunu daha çok takdir ederler. Köylü ve ziraat erbabı bugün su, gübre, selektör makinaları ka- dar krediye de muhtaçtır. Ve hat- tâ olanlardan daha fazla! Hükümet zirat kredinin kirasını ucuzlatarak, köylüyü murabahacıların tefecilerin elinden, başkası hesabına çalışmak- tan kurtarmış, ve kendi malının, a- lın terinin sahibi yapmıştır. D inar'da hakikaten iftihar edi- lecek derecede güzel — olan Halkevini zevkle, neşe ile ve bü- yük takdir hisleriyle — gezdikten sonra tekrar yola koyulduk. İki ta- rafımızda iki sıra ihtiyar kavaklar uzun boylariyle divan duruyorlar ve bizi kızgın güneşin savletinden koruyorlar... Bir çeyrek kadar gittik. Bir dört yol ağzında birden karşımıza bir- çok adamlar çıktı: — Durun!.. Durduk. Merak etmeyin; bu yol kesenler, sizin ne canınıza, ne malınıza kas- detmiş insanlardır. Bunların kastı sadece midenizdir: Antalya'da, köylü ve ziraat için birçok hayırlı eserlerin açılış res- mini yapmağa giden muhterem Zi- raat Vekilimizin buradan geçece- ğini duyan Dinarlılar, kasabaları- nın hemen eşiğindeki Dikici kö- yünde bir bahçede misafirlerini a- ğgırlamak için mükellef bir sofra hazırlamışlardı. Bu bahçeyi size tarif etmek istersem, diyebilirim ki burası bahçe değil bir ceviz orma- nıdır. Cevizlerin gövdeleri ve kök- leri bazı yerlerde biribirleriyle â- deta kucaklaşmış ğibîdir. Sofraya oturduğumuz zaman, ye- mek listemizin baş harfini söyler- sem, Dinarlıların nasıl midemize kasdettiklerini daha iyi ifade etmiş olurum: Herkese muhteşem, birer tavuk kızartması... Evet kocaman, besili, SN a aĞEĞİE Yazan Mümtaz Faik Fenik Ziraat Vekilimiz B. Muhlis Erkmen ve gazeteci arkadaşımız İsparta mebusu B. Kemal Ünal Dikili'de verilen öğle yemeğinde şişman budlarını tabaklardan dışarı sallandıran birer tavuk... Bu tavukları görünce Dinarlı - ların hem ne kadar misafirperver olduklarını hem de Dinar'dan ne- den pehlivan yetiştiğini daha çok anladım. Demek biz burada birkaç gün kalacak olsak, içimizdeki en zayıfımız bile dahil olduğu halde birer “Dinarlı,, olup çıkabilirdik. Y emeği büyük bir neşe içinde ve Burdurluların, Dinar'a re- kabet olsun diye bize tavuk yerine birer hindi ikram etmemeleri te - mennisi içinde yedik. Sofrada muhterem Ziraat Veki- limiz B. Muhlis Erkmen Dinarlı- larla, Dinar'daki zirai vaziyet etra- fında uzun boylu görüştü. Kendile- rinden birçok izahat aldı. Dinarlı- ların bütün isteği kasabalarına da- ha fazla selektör makinesi gönde- rilmesidir. Ziraat Vekilimiz onların bu derd- leriyle alâkadar oldu ve Ankara'ya gider gitmez bu isteklerini tetkik edeceğini bildirdi. Muhterem B. Muhlis Erkmen'in verdiği izahata nazaran bundan 15 sene evel 11 tane selektör makine- miz varken şimdi bunların adedi 280 den fazlaya çıkmıştır. Bu da kâfi gelmemiş ve yenileri ısmarlan- mıştır. Şimdi memleketin her tara- fından selektör makineleri isten- mektedir. Çiftçi ve köylü tohum- larını islâh eden ilâçlıyan bu ma- kinelerin faydalarını — tamamiyle anlamıştır. Muhterem B, Muhlis Erkmen anlatıyordu: — İlk selektör makineleri geldi- ği zaman bunlardan iki tanesiyle Çubuk kazasına gittim. Bunları kullanmaktaki faydaları anlattım. Bazı kimseler önce biraz — dudak bükerek dinlediler. Selektör ma- kinelerini kabul etmek istemiyor- lardı. Son defa Çubuk'dan geçerken her köyden selektör makinesi isti- yorlardı. Sonra sözlerine şunları ilâve et- ti: D “— Bir selektör makinesinin fi- yatı aşağı yukarı 2.000 liradır. Bir makinenin bir muhitte tohumların ilâçlanması bakımından temin etti- ği menfaati ise 20.000 lira hesap et- mek mümkündü,.,, yt Fakat selektör makinesinin en büyük hizmeti sade tohumları ilâç- laması değil, eski ve köhne bir zih- niyeti de ıstıfaya tabi tutarak te- mizlemesi ve ıslâh etmesidir. . Muğlada zelzele Muğla, 12 aa. — Bugün sabahleyin 8 de burada bir yer sarsıntısı olmuş tur. Hasarat yoktur. — Muğlada kooperatifler Muğla, 12 a.a. — Beş merkez koo - peratifi bilhassa bu sene çok iyi şekil de inkişaf etmiştir. Bu sene koopera- tif ortaklarının sayısı 2000 ini teca - vüz etmiştir. Sermaye miktarı 210 bin liraya baliğ olmuş bu seneki ikrazat 300 bin liradır. Kâr mecmuu da 4000 liradır. Tahsilât yüzde yüzdür. Ban - kanın tavassutiyle kooperatifler zür - ra geniş mikyasta yardımda bulun - muştur. Kooperatiflerin bu sene fazla inkişaf etmeleri kuvetle ümit edilmek tedir. Yunanisfanda yeni bir baraj Ttina, 12 a.a. — Başvekil Metaksa - sın huzuru ile, aşağı Kifisya'da top - rak doldurma suretiyle vücuda geti - rilecek barajın inşaatına başlanmış - tır. Bu barajın arkasında vücut bula - cak suni göl vasıtasiyle, Kokuvaunes mıntakasında altı bin sterma kadar arazi sulanabilecektir. Bu barajın ya- pılmasının bitmesi üzerine Yunanis tanın diğer bir çok yerlerinde de ay- mı tarzda barajlar yapılacaktır. İK İK SA li0 nn ĞK İi d a Mr. İNGİLİZ MEBUS VE GAZETECİLERİNİN EVELKİ AKŞAM RADYODA KONUŞMALARI Türkiye: modern demokratik lâik bir devlet olmuştur Türkiyeyi ilk defa ola- rak mı ziyaret ediyorsunuz ? . Parker — E- vet, zira Tür- kiye İngiltere- ye nazaran Av rupa'nın diğer ucunda sayılır ve aradaki me- irkaç gündenberi memleketimizin misafiri bu- lunmakta olan ingiliz mebusu ve gazetecile- rinin salı gecesi Ankara Radyoevi'nde, radyo ile neş- redilen bir mülâkat yapmış olduklarını yazmıştık. Dünyanın her tarafından dinlenen ve memleketimiz hakkında çok dostane fikirleri ihtiva eden bu mülâ- ha derin bir te- sir icra etti. ,Memleketini - zin tabiat iti- bariyle en nan kör bir kısmın da 15 sene i- çinde bu ka- dar güzel bir eser meydana getirmekle ne safe oldukça katın türkçeye terceme edilmiş tam metnini de bu- kâdlî iftihar uzaktır. gün veriyoruz. :tı;ıı:ız Ggqu ürkiyeyi Ankara radyosu tarafından sorulan suallere Mebus HON e ü — y Türkiyeyi bulvarları, ve ziyarete gelme nizin sebebini öğrenebilir mi yiz? . Parker — “İn- gilterenin yeni müttefiki Tür- Mr. Parker'le Mr. Mayhew ve Mr. Smith ayrı ayrı cevaplar vermişlerdir. Bu sütunlarda sualleri ve ce- vapları sırasiyle okuyacaksınız: bunların iki ta rafına dikilmiş bulunan yüz binlerce ağaç- lariyle, son de- rece güzel bi - naları ve teis- kiye” hakkında yazacağımız bir kitap için malü- mat toplamağa geldik. Türkiye hakkında ingilizce ölarak pek az kitap intişar etmiştir, halbuki bil- hassa son anlaşmanın imzalanma- sını müteakip memleketimizde 'Türkiye'ye karşı çok derin ve sa- mimi bir alâka uyanmıştır. Düşü- nünüz ki Türkiye İngiltere'nin eski dostu ve şimdi ise büsbütün başka şerait tahtında yeni mütte- fiki olmakla kalmıyarak kendi memleketi dahilinde muazzam in- kılâplar vücuda getirmiş, ve son 16 sene zarfındaki faaliyetinin tesirleri, komşu devletlerininki- ne kıyasen çok daha verimli ve daha müessir olmuştur. Türkiye: modern demokrat devlet Mr. Smith — Bu kitabın yazılmasına ben de elimden geldiği kadar yar- dım edececeğim. Memleketinizde görüp beğendiğimiz şeyler o ka- dar çok, ve hepsi ayrı ayrı o ka- dar şayanı takdirdir ki insan han- gisinden bahsedeceğini şaşırıyor. Evelce çürük temeller üzerinde |. güçlükle tutunarak sırf şeri ka- nun ve kaidelere göre idare edil- miş olan türk milleti, on beş, on altı sene gibi şaşılacak derecede kısa bir müddet zarfında tam mâ- nâsiyle modern, demokratik ve lâik bir devlet seviyesine yüksel- miştir. Kadınlarınız, her sahada erkeklerle hemayâr olarak çalış- makta ve yaşamaktadırlar. Türki- ye'nin, sanayi faaliyeti devletleş- tirme ve ziral teşekkülleri koope- ratifler vasıtasiyle idare etme sa- yesinde şahsi rekabet ve hırsla- rın tevlit edebileceği mahzurları önlemek hususundaki gayretleri- nin de hayranıyız. Devletin ve iş- çi kütlelerinin hayati ve esaslı haklarını bir kaç kişinin menfaat ve kâr teminine matuf zararlı fa- aliyetine kurban etmemek husu- sunda gösterilen azim, ve halkın terbiye ve kültür seviyesini yük- seltmek hususunda - sarfedilen gayretler çok yerindedir. Bu ga- yeyi güden müesseseler meyanın- da üzerimizde derin tesirler bı- rakmış olan halkevlerini misal o- larak zikredebiliriz. Bu halkevle- rinizin gördüğü işler, İngiltere dahil olmak üzere başka memle- ketlerde böyle sizinki gibi bir de- ğil, beş altı teşekkül tarafından başarılmağa çalışılmaktadır. Halk tan hiç bir ücret talep etmeksizin ve hiç bir dini propaganda gaye- si gütmeksizin çalışan halkevle- rinizin memleketinizi daha asri- leştirme ve halkın umumi seviye ve görüş ve kavrayış kabiliyetir yükseltip arttırma hususunda çok ehemiyetli bir rol oynadığına as- la şüphe edilemez. Mali ve sınai faaliyet Mayhew — Beni güzel memleke- tinize çeken noktalar, daha ziya- de mali ve sınai işlerle alâka- dardır, zira mali ve sınai organi- zasyon hakkında bir kitap üzerin- de çalışmaktayım. Bu sahalarda halledilmesi iycabeden problem- ler İngiltere'de başka, Türkiye'de ise başkadır. Bizde sermaye ve iş- çinin çok bol olmasına mukabil, bazı sahalarda lüzumundan fazla istihsal ile hemen her sahada iş- sizlik göze çarpar. Türkiye'de i- se sermaye ve erbap işçi adedi henüz az olmakla beraber, gayet şufrlu bir tarzda tatbik edilen devletçilik prensipleri sayesinde muvaffak olunmaktadır. Bizde bilümum sanayi tesisat ve mües- sisatı maliye, fertlerin elindedir; bu şeklin mahzurları ise artık in- Mr. Mr. Mr. kâr edilemiyecek bir hal almıştır. Devletcilik sisteminin İngiltere için dahi çok faydalı olabileceği- ne suüreti katiyede kaniim, ve ki- tabımda buna zemin ihzar etmeğe gayret edeceğim. Türkiye'de her şey baş döndürücü bir süratle i- lerlemekte, ve âdeta günden gü- ne değişmektedir. Meselâ bizde bankalar, son 200 sene içinde he- men hiç değişmemiş olduğu hal- de; daha üç gün evel ziyaret ede- rek faaliyet ve teşkilâtını tetkik ettiğimiz Etibank ile Sümerbank- ın bugünlerde yep yeni bir şekle sokulacağını istihbar ettim. Bu kadar seri ve esaslı değişme ve terakkilerin faydalarından şüphe etmemekle beraber, bizler gibi yabancıların tetkik — mesaisinin oldukça müşkülleştiğini itiraf e- deyim! — Şimdiye kadar Türkiye'nin hangi taraflarını gezdiniz, Mr Parker? Parker — Yunanistan'dan gele- rek henüz yalnız İstanbul ile An- Kayserrye gracrem dern mensucat fabrikası ile mo- del köyleri gezdikten sönra Ada- na'ya; ve Adana'dan ise Konya- ya da uğrıyarak İstanbul'a avdet suretiyle İngiltere'ye döneceğiz. Türkiye hakkında intibâlar — Türkiye hakkındaki başlıca intibâlarınızı öğrenebilir miyiz? Siz ne dersiniz, Mr. Mayhew? Mayhew — Evelâ şunu iytiraf e- deyim ki benim buraya gelmez- den evelki zanlarımın hemen hep- Si yanlış imiş. İngiltere'de, Tür- kiye hakkında hemen hiç bir şey bilmiyen milyonlarca insan var- dır. Bu insanlar, çocuklukların - danberi okudukları masalların ve daha sonra gördükleri asılsız re- sim ve bazan da sinema filmleri- nin tesirinde kalmışlardır. Mese- lâ Türkleri umumiyetle gayetle esmer, pala bıyıklı, fesli, şalvar- h, kocaman yatağanlar taşıyan insanlar olarak bilirler. Her er - keğin en az 12 zevcesi olduğuna inanmaktan da zevk duyarlar. Türkiye'ye gelip de her şeyi ken- di gözlerimizle olduğu gibi gö - rünce, bunların ne kadar boş tah- minler olduğunu gayetle iyi tak- dir ettim, Binaenaleyh, benim ü- zerimde en derin tesir tevlit eden şeylerden biri, bizim esassız zan- larımızla bugünkü hakikat arasın- daki muazzam farkdır. İstanbul şehrini gezerken, mis- li bulunmaz eserler arasında ca- mi ve müzelerinizi dolaştıktan sonra Topkapı müzesindeki mü- cevheratı da gördük. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse, bütün bu inci, pırlanta, ve altın kakmalı eşyaların haşmetine şaşa kaldık. Bizim saray mücevheratı, Londra kalesinin en erişilmez bir.köşe - sinde, demir parmaklıklar arka - sında ,âdeta kıskanılarak, ve bin bir türlü ihtimamla muhafaza e- dilerek teşhir edilir. Sizinkiler i- se iki tane odacının hıfzına ema- net edilmiş. Bu vaziyet karşısın- da, bilhassa gangster korkusu ta- şıyan amerikalıların bu taşlarıtı hakiki olduklarından — şüpheye kapıldıklarına şaşmamak lâzım- dır: Türk halkının doğruluğuna bundan daha güzel bir misal zor bulunur, her halde! Oratanr u- Ankara Smith — Arkadaşımın Tİstanbul hakkında söylediği şeylere aynen iştirâk ederim, cidden güzellik dolu bir şehirdir. Fakat Ankara benim üzerimde, İstanbul'dan da- satile, Ankara, her hangi bir memleketin iftihar edebileceği bir başşehirdir. Türk mühendislik kudretinin nümune- si olan baraj, Ankara'ya muhak- kak ki yeni hayat imkânı bahşet- miştir. Biz Ankara'yı gayetle sı- cak bulacağımızı tahmin ediyor- duk, fakat burasını İstanbul'dan bile daha serin bulduk. Ankara'- da dikilmiş ve elan dikilmekte o- lan ağaçların bu şehrin iklimi ü- zerine çok müessir olduğu aşi- kârdır. Türkiye'den alınacak dersler Mr. Parker — Arkadaşlarımın temâas Mr. Mr. s) ettikleri noktalara ben de iştirâk ederim. Türk milletine yeni bir hayat yaratmak gayesini güden hükümetinizin, bizim sizden evel kapılmış bulunduğumuz hatâlar- dan sakınmak için sarfettiği gay- ret çok müsmir neticeler tevlit etmiştir. Bugün İngiltere dahi Türkiye'den bir çok dersler ala- bilir, ve bu sayede mazideki yan- c —.. dış hareketlerinin neticelerini bir kara'yı ziyaret ettik. Buradan | dereceye kadar olsun telâfi ede- OYT Türk - ingiliz dostluğu — İngiltere ile Türkiye arasında mevcut dostluğu daha bile takvi- ye edebilecek mahiyette ne gibi tedbirler düşünüyorsunuz? Mayhew — Memleketlerimiz a- rasındaki ticari faaliyeti teshil ve tezyit etmek için zannederim ki bugünkü Klering şeklinin islâhı, ve mümkünse ilgası lâzımdır. Türkiye'de klering hesabına ya- tırılan bir mal bedelinin İngilte- re'de ancak üç sene gibi uzun bir zaman sonra tediye edilmesi, iki memleket beynindeki ticari fa- aliyete büyük darbeler vurmakta- dir. Türk sigaraları İngiltere'de çok rağbette iken, Büyük harp esna- sında Türk tütünü bulunamaması yüzünden halkımız, yavaş yavaş Amerika tütünlerine alışmıştır. Az bir teşvik ile Türk tütünleri eski mevkilerini yeniden elde edebilirler. Seyyah celbi meselesi de mühim- dir. Bunun için çok propaganda ve reklâm yapmak icap eder. A- lâkadar makamların bu ciheti ih- mal etmiyecekleri şüphesiz ol- makla beraber, emsalsiz memle - ketinizi bizim gibi — yabancılara tanıtmak işinin pek sonralara bı- rakılmıyacağını temenni ederim. Maarif sahasında işbirliği Smith — İngiltere ile Türkiye beyninde maarif sahasında teşriki mesai etmek imkânları pek meb- zuldür. Türkçeden ingilizceye kitap terceme ettirilmesi, ve iki memleket arasında talebe teatisi gibi tedbirlerden çok faydalı ne- ticeler beklenebilir. İstihbaratı- ma nazaran, türk talebelerinin ingiliz üniversitelerinde ikmali - tahsil edebilmeleri için üniversi- telerimiz tarafından pek yakında BURS'lar (meccanen okuma tes- hilâtı) temin edilecekmiş, bu da iyi olur. Arkadaşımın dediği gi- bi, turist celbi faaliyeti neticesin- de memleketinize gelecek olan seyyahların İngiltere'ye avdetle - rinde yapacaklari müspet reklâ - mın kıymeti para ile ölçülemiye- cek dercede fazla ve faydalı 0- lur. Hep beraber yazacağımız ki- tap ve makalelerin, memleketle - rimiz arasında mevcut dostluğu bir kat daha takviye edebilmesi için hiç bir gayretten kaçınmıya- cağız. Şahsen o kadar memnun kaldık ki, bu ziyaretimizin so- (Sonu 8 inci sayfada