Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ae &:& büyük ve bütün hayatında , flr;ı Baş *!ı lhi HAYAT VE SIHAT Paratiroit Boynumuzda tiroit guddesinin ar- k—_ıı_n. gizlenmiş gibi iki çift mini l:ı_mı uzuvlarımız. Bir çifti sağda, bir çifti solda. Dördü birden tartı - irsa bir gramın yarısından fazla Eîıh_ı_ezler.oıılm kapıyan tircit hem İ “Yuk_lüğünden, hem de zekânın iş- smesiyle münasebeti olduğundan olayı bu mini mini guddelerden :'h“ çok meşhur olmakla beraber, unlar da mühim iş görürler ve ha- Yatımıza, sağlığımıza lüzumlu uzuv- ardır, Bu guddelerden çıkan hormonun €n büyük işi vücudumuzdaki kireç- ’_fOıfor arasındaki muvazeneyi te- "'fn etmektir. Bu muvazenenin ehe- Miyetini de elbette takdir edersiniz. eke yi a ir kere | guüddeleri . Ancak çabuk heyecana gelen si- Eıı_rler çabuk da yorulurlar. Onun için bu mizaçta insan vakit vakit heyecan gösterir, sonra da sinirlere uyuşukluk gelir. Günü gününe uy- maz, derler. Sebebi bu hormonun azlığıdır. Sık sık kendi kendine takallüs eden adaleler de yorulurlar. Eller ve ayaklara karıncalanma, uyuşuk- luk gelir. Sonra bacaklar da sık sık şişer. Bazı günler de morarır, yahut aksine, renksiz kalır. Bu mizaçta mide de işe karışır. Sık sık bulantı ve çok defa ondan sonrası da... Midede şiddetli burun- tular ve sancılar. Acaba mide ülseri mi diye merak ederler. Halbuki hep '"fıeli demek — kireç ve fosforla imdir, Halbuki kemiklerimiz vü- Sudun kâgir kısmı olduktan başka e tl_-f'ııfi.ııı da kireç deposudur. Çünkü kireç nesiçlerin hepsine lü - î?:nı'ldur. Hücrelerden hepsinin çe- değinde kireç vardır. Onun için :""hl'bît hormonu, bir taraftan ye- eklerle gelen, bir taarftan da ke- . erde bulunan kireçle fosfor a - Şsiında muvazeneyi temin eder. bu guddenin bozul neticesi. Kimisinde de arada sırada boğazı tıkanır gibi olur, ispasmoz gelir. Salyasını yutamamış derler. Bunlar hep adalelerin JTüzumsuz yere ta- kallüs ettiklerine alâmettir. Bir de saçlar erkenden dökülür. Kimisinde tırnaklar da düşer. Hormonun çoğalması, kireç de - posuna yani kemiklere tesir ettiğin- den, ondan ileri gelen hal bir mizaç değil, daha ziyade kemiklerde bi- izlik olur. 'uıdmm içinde bu iki maden ara- & muvazene bulunmazsa sağlık zulur... - an dolayı bu paratiroit hor- nunun azal veya çoğal :î"m türlü muhiş hastalıklara sebep Ur. O hastalıkları burada anlat- acağım şüphesizdir. Fakat hor- azalıp çoğalmasından, has- :ll&.ı Ösbilecek ke ai yap ân, hastalıkla sağlık arasında bir aç hasıl olduğu da çoktur. İn- hiı;. u l_n_iııcı da bilirse alâmetleri- hi €endisinde gördüğü vakit, bir talık gelmiş diye merak etmez. N ziyade görülen, hormonun a- asının sebep olduğu mizaçtır. Mizaç hemen daima çocuklukta Ar ve hemen daima mikroplu bir b.'“"_lklın sonra... meselâ çocuk Mide ve barsak hastalığına, ya- . Zıl hastalığına veya difteri f!kq ma tutulur. Hastalık geçer, Tine Onun zehirleri paratiroit üze- * tesir etmiş ve hormonun azal - sebep olmuştur. Ondan son- b ikla sağlık arasında bir para- ( lt mizaçlı adam olur. Çd isinde hormonun azlığı an- Ka n gelir, çünkü gebelik de bu de Üzerine tesir ederek — ba- &;'ndl pek hafif geçen — bir has- B.’ Yapar. Bu hastalığı da, gebe de,, Varı boşuna yere meraklan- Plkı ak için,tarif etmiyeceğim. ki t annenin hastalığı, karnında- Socuğun paratiroit guddelerini ÇYf birakır ve çocuk doğduktan ;, 'a bütün ömründe gene öyle mi- l olur. d.:; Aratircit hormon azalınca kan- kl?eç ve fosfor muvazenesi bo- Be, * fosfor artar ve kireç azalır. d:““" _ldılelerin takallüs etmesin- .'.:.“ im iş görür, onun için çoğa - li adaleler fazla takallüs eder, "İiıı Zamanlarda insana sıçramalar *« Kireç de sinirlerimizin heye- 1 tadil eder. Bu madde azalın - Ş sinirler çabuk heyecana ge- .ıi"' DU_lnek ki bu mizacın en mühim 1 çok sinirlilik ve arada sıra- âdalelerin burkulmasıdır. G. A. —— Bir Habsburg prensi kazaya uğrayıp öldü Paris, 11 a.a. — Viyanadan bildiril- diğine göre imparator François Jose- fin torunu Prens Rudolf Vindisch- gratz bir motosiklet yarışı için an- trenman yaparken diğer birşmotosik- lete çarparak, kafa tası yarılmış ve hastaneye naklolunurken ölmüştür. 26 yaşında olan prens amatör bir motosiklet yarışçısı olarak tanınmak - ta idi. Ankara'daki Yugoslav elçisi Londra'ya tayin edildi < Belgrad, 11 aa. — Yugoslavyanın Ankara elçisi B. İvan Obotiç, Londra elçiliğine ve Milletler Cemiyeti nez - dinde yugoslav daimi delegesi orta elçi İlya Sumenkoviç de Ankara el- çiliğine tayin edilmiştir. _ TOPHAT Fred Astaire Ginger Rogers'in şimdiye kadar yaptığı filmlerin en güzel ve en kuvetlisi. Bu akşam 21 de Yenişehir ULUS si sında gündüz matinelerinde son olarak ÜÇ SİLÂHŞORLAR Tayyare Piyangosu pıldı. Keşideye yarın da devam maraları sırasiyle bildiriyorum: 17836 No. 15.000 lira 588 ; 3000 ». 14841 ,, — 3.000 ,, 2254 ,, 1.000 ,, 23994 , 10004 38149 , 1.000 ,, kazanmışlardır. 500 lira kazananlar: 112 851 2545 4531 4897 6489 7578 11838 19156 23089 32043 33978 35279 36075 37095. 200 lira kazananlar: 1521 2352 3940 4766 4818 5317 5373 6842 8994 9265 13439 15276 17729 18525 19921 20514 21276 23459 24788 27492 28287 28427 30558 30837 32899 34820 35850 37384 38038 100 lira kazananlar: 283 1354 1608 1841 3664 4008 5449 6406 9367 9532 9687 10526 10865 11425 11528 12246 12941 13639 13734 13960 14197 14427 14934 16290 17512 17542 17998 17689 20225 23408 23435 24025 24848 25857 27048 28703 29547 29842 30341 30753 32978 33935 33938 34744 35007 35323 35909 36936 36951 39341. 50 lira kazananlar: 104 / 368 379 - 577 936 968 1050 1131 1984 2191 2368 2462 2900 3080 3235 3530 4390 4525 4909 4980 5738 5929 5981 6416 6925 7034 7154 7410 7531 7597 8019 8118 8155 8255 8298 8311 8624 8676 8955 9013 9083 9199 9727 10035 10525 11033 11225 12067 12188 12428 12509 12688 12801 12902 12915 13427 13754 13781 13738 14168 14536 14628 14760 14840 14806 15132 15767 15031 16005 16179 16226 16250 16344 16584 16696 16912 17247 17262 17736 17756 17802 18141 18346 19918 20338 20365 20418 20564 20585 20799 20837 20954 21001 21581 21690 21747 21873 21980 22034 22901 22918 22919 23044 23149 23173 23491 23789 24029 24129 24204 24255 24644 24704 24824 24048 25191 25355 25416 25505 25627 26106 26353 26053 26930 27529 27825 27890 28082 28250 28290 28463 28502 28796 28838 28884 29389 29449 29599 29600 29674 30301 30474 30985 31036 31831 32108 32182 32312 32449 32513 32543 32571 32608 34718 32772 33201 33572 33696 33958 34262 34380 34605 34782 34844 35576 35780 36231 36299 36686 37053 37113 37422 37747 37890 38012 38169 38233 38291 38314 38380 38531 38588 38675 38693 38758 38896 38921 38995 39279 39588 39725 39972. 828 1866 2877 3960 5658 6671 7419 624 1758 2853 3935 5505 6550 7418 30 lira kazananlar: 163 516 778 - 820 991 1039 1399 1460 1852 1943 2077 2162 2634, 2964- 3131 3323 3640 3683 3723 3761 955 1674 2391 3585 3843 907 1621 2241 3421 3789 Ti: 219? genamamamaı) O MAV İ SU — j —- —e P Yazan: Major WREN dkat 5i İşgaj © Büzel sipahi zabitinin zihnini Uzün *den mühim bir mesele varken ti Püddet susmak itiyadında değil- îird'nbire: Sinle, Te, dostum, dedi. Tz Pterilere, hayaletlere Birdenbire, Te z b inanır ihiz? : < n PS cevap verdi: Yaj i;“ sadece viskiye, fakirlik ha - "ıqın;. Ve mahrumiyet prensipine i- a Talj I::ıbuki baş çavuşum bir tek ihti- m'“lda:“l etti. “Cinler! periler! diye hr“'na dı. Küçük zabitin bir hortlak nn ç ? öldürüldüğüne ve borazan- €ği ve borazaniyle birlikte iz 'dan havaya karışmış olduğuna, Veriyordu. Zah ne kadar iştirâke amade ol- Yette tahkikatımı ilerletecek mahi - » eğildi, Yel, Şavuş Düfur, dedim. Sana Yf "“*t:ıî:' anlatacağım. Bana za - Fflapın, Aarını ve hattâ ahmakca ta - “Dah, Söstereceksin. Yvanla, Svel civara nöbetçiler koy, İçin Adan | YAhanın suyundan sulamak lar gönder. Çavuş Lebodi kü- mandayı eline alsın. Ona söyle, çorba pişirmek üzere ateş yaktırsın, fakat bir saate kadar bütün neferler mezar kazmak için angaryaye çıkarılacaktır. “Mülâzim Reymon'un kumandasın- daki senegalli askerler görünür gö- rünmez veya en küçük bir hâdise zu- hurunda Lebodi derhal bana verecek. Gözcülerden biri tehlike işareti verdi- ği takdirde derhal herkes kalenin içi- ne sığınacak, aksi halde kimse oraya ayak basmıyacaktır. Parmaklık yanı- na bir nöbetci dik. Ve şimdi... Ahmet kahveleri hazırlarken ikimiz meseleyi tetkik edelim, “Bu yiğit delikanlıya bir parça çu- kulata ve şişemdeki konyaktan bir kadeh ikram ettim. Bu konyak bizi takviye etti. « “Baş çavuşum emirlerimi yerine ge- tirmekle meşgulken ben kalenin tara- sasında bekledim. Güneşe ihtiyacım vardı. Bunu itiraf ederim. Tuaregler- den korkmam, fakat insanları öldüren veya kaçıran cinler, periler, cadılarla başım hoş değildir. Belki de kafam tamamiyle yerinde değildi. Ne yapar- sınız? Nöbet geçirmiştim bütün gece 3856 3951 -3983 4319 4400 4530 binliğe kaptırmak üzereydim; muhak- kak ki kendilerine hitap etmiş oldu- ğum bu ölü nöbetçiler, bu katledilmiş adamın manzarası, borazancının orta- dan kayboluşu beni biraz sarsmaktan geri kalmamıştı. “Başçavuşun dönüşüne intizaren küçük zabitin cenazesini dikkatle tet- kik ettim, Kansız yüzünü seyrettim; saatlerce evel ölmüş olan, hiddetten, acıdan veya kinden takallüs etmiş bu yüz pek nahoş bir mazaraydı; Sonra tarasada yavaş yavaş hararet artmıştı ve ortalık sinekle dolu idi. Sanki kendisini ipnotize ederek dü- daklarını hakikati ifşaya mecbur ede- cekmişim gibi gözlerimi bu yüzden a- yırmıyordum. Fakat hayır, asıl o beni ipnotize ediyordu, Gözlerimi çevirme- ye mecbur kaldım. “O zaman onun yanında yatan ada- ma dikkat ettim. Cesedin itina ile yere yatırılmış olduğunu ap açık bir şekil- de farkettim; gözleri kapatılmış, ba- şının altına bir destek konmuş, ve el- leri göğsünde kavuşturulmuştu. Ni- çin? Diğerlerine bu muamele yapılma- mışti. “Hem bu güzel ve başı açık delikan- lı, beni açık gözleriyle seyreden as - kerlerin hepsinin ölü oldukları hissini ilk önce vermiş olan cesetti. Anlıyor müusuünuz? Ondan başka hepsinin yüz- leri kasketlerinin geniş vizyerlerinin gölgesi içindeydi. Bilâkis başı açık 0- Dünkü çekilişte ikramiye kazanan numaraların İistesi İstanbul, 11 (Telefonla) — Tayyare piyangosunun 27 inci ter- tip ikinci keşidesi bugün kalabalık bir halk kütlesi huzurunda ya- olunacaktır. Bugün kazanan nu- 5025 5939 6711 7656 8509 5276 6034 6905 7692 8683 8890 9110 9439 9464 9557 9608 9714 9721 9861 9932 9933 9937 10676 10821 10899 11071 11091 11168 11407 11517 11587 11608 11934 12277 12520 12934 12954 13167 13384 13447 13477 13592 13952 13954 14153 14389 14396' 14409 14462 14935 15456 15493 15543 15809 15810 15827 15936 16022 16155 16286 16326 16429 16721 16842 16878 16985 17020 17116 17219 17348 17704 17786 17849 18182 18339 18363 18486 18854 18859 19028 19092 19171 19353 19486 19846 20055 20064 20080 20128 20245 20530 20946 21029'21068 21084 21170 21242 21430 21928 21944 22029 22141 22280 22328 22628 22629 22932 23132 23390 23418 23475 23483 23494 23510 23618 23685 23677 23693 23843 23852 24074 24161 24177 24305 24354 24429 24705 24771 24784 25458 25712 25898 26072 26242 26744 27085 27113 27307 27426 27604 27717 27855 28023 28070 28125 28330 28353 28635 28661 28832 28860 28904 28988 29125 29227 29382 29394 29503 29831 29944 30012 30093 30940 30722 31307 31654 31723 31921 31931 32134 32310 32321 32373 32405 32614 32858 32878 32911 32921 33059 33196 33407 33513 33664 33788 33804 33830 33887 34122 34243 34320 34382 34616 34740 34771 34779 35226 35468 35602 35717 35731 35819 35822 36262 36346 36529 36663 36710 36918 36944 37107 37128 37142 37374 37374 37505 37512 38034 38037 38085 38267 38472 38620 38710 38729 38792 38827 38686 39174 39786 39958. 5294 6419 6919 7707 4677 5550 6460 6940 7944 4892 5558 6583 7118 8370 4947 5598 6690 7275 8460 Mesut bir nişan Merhum Ömer Abdülkadir Renda- nın kızı bayan Muallâ Renda ile deniz nakliyat reisi muavini B. Muhittin Doğuksu'un nişan töreni dün saat 17 de B. M. M. Reisi Abdülhalik Renda- nin köşklerinde seçkin bir dâvetli ka- labalığı arasında yapılmıştır. Genç nişanlılara saadetler temenni ederiz. 1939 bütçeleri tasdik olunan vilâyetlerimiz , Bolu, Giresun, Aydın, Seyhan Trab- Zzon, Sivas, Manisa, Gümüşane, Afyon, Hakkâri, Erzincan, Muş ve Tekirdağ vilâyetlerinin 1939 büdçeleri İcra Ve- killeri Heyetince kabul edilmiş ve yüksek tasdika iktiran etmiştir. Dahi- liye Vekâleti keyfiyeti bu vilâyetlere tebliğ etmek üzeredir. Tekirdağ'da ilk arpa mahsulü satışa çıktı Tekirdağ, 11 a.a. Dün Zahire borsa- sına 800 kilo taze arpa mahsulü geti - rilmiş ve törenle kilosu otuz iki ku - ruşa satılmıştır. Güneşin bol ışıkları içinde havaya ba- karak ölmüştü. “Yerde duran iki kaskete bir göz a- tınca garip bir şey farkettim. Kasket- lerden biri yırtılmıştı, parçalanmış astarı dışarı sarkıyordu ve etrafındaki deri şerid de tersine çevrilmişti. San- ki kasketten astarı içinde saklı bir şe- yi çıkarmışlardı. Bütün bunları ya- pan her halde bir kurşun olamaz- dı; adam tam burnunun üstünden vu - rulmuştu, küçük zabit ise göğsünden yaralıydı. “Bütün bunların mânâsı hnedir? Beyni bir kurşunla delinmiş olan bir adam k. ini çıkarıp içinden asta - rırlı yırtamaz ya, Sadece yerinde bir kere döner ve yere yuvarlanır. Bir an adaleleri titrer, sonra hareketsiz ka - lır, Kasketi yere yuvarlanabilir. Fa - kat kasketin astarını çıkarıp şeridini yırtamaz, “Kurşunlar türlü garip hallere se - bebiyet verirler, fakat dokunmadıkla- rı şeyler üzerinde değil. “Yırtık kasket acaba iki ölüden han- gisine aitti. “Bu korkunç yerde vaziyet tabil ol- saydı hiç bir zaman bu yırtık kasketi farketmezdim. Fakat gözlerimin ö - nünde duran müthiş manzara karşı - sında endişeli zihnimde sualler biribi- rini kovalıyordu. Bu yırtık kasket mü- him bir hâdise oluyordu. “Bu garibeler yuvasında bir garibe daha. v-. v v& St ü Te $ ' Bediiye verilen ceza haksız değildir Cümhuriyet arkadaşımızın 7 hazi- ran tarihli nüshasındaki (ceza karara larında biraz insaflı olmak lâzımdır) başlıklı yazıyı okuduk. Bu yazının muharriri 29-30 nisanda Ankarada ya- pılmış olan Ankara - İstanbul muhte- liti iskrim müsabakalarında kılıç ve maskesini atarak sahayı terkeden İs- tanbul iskrimcilerinden Bedii'ye ve- rilmiş olan boykot yerinde olmadığını iddia etmekte ve baş hakemin taraf- girliğini hâdiseye sebep göstererek ce zasının refini istemektedir. Evelâ şurasını kaydedelim ki bizde taammüm etmek istidadını gösteren bir zihniyet başlamıştır. Bu da her mağlubiyette mutlaka hakemlerin ta- rafgirliğini ileri sürmek ve işin için- den bu suretle çıkılabileceğini zan- netmek.... Sporda bundan daha sakat bir zihniyet olamaz.. İskrimden biraz anlıyanlar veya hiç olmazsa bir iki is- krim müsabakası seyretmiş bulunan- lar şüphesiz bilirler ki iskrim müsa- bakaları baş hakemle idare edilir ve tuş kararları hakemlerin rey — ekseri- yetiyle verilir. Ve bu vaziyette taraf- girlik ihtimali kalmaz.. Diğer taraftan kendisine tarafgirlik isnad edilen bugünkü federasyon rei- si 1930 aanberi Türkiye'de iskrim ta- ammümüne çalışmış, uzun zaman is- krim federasyonu ikinci — reisliğini yapmış, iskrimin bihakkın Kompe- tanı, 25 senelik spor hayatı olan dü- rüst ve temiz bir sporcudur. Bu zatın şu veya bu gibi hasis düşüncelerle şe- ref ve vicdanını lekeliyecek bir kimse olmadığını yakinen bildiğimiz cihet- le tarizi bu spora verdiği — emeklere karşı, haksız ve insafsız bulduk. Kaldıki kendisi o gün müsahakala- rı müteakip, müsabakalarda hazır bu- lunmuş olan Sayın Hariciye Vekili B. Şükrü Saraçoğlu tarafından müsa- bakalarin cereyan ettiği Siyasal Bilgi ler okulu müdüriyet odasına çağrıla- rak birçok zatlar huzurunda hakem- likte göstermiş olduğu — dürüstiden dolayı tebrik ve spor sever sayın veki lin kıymetli sözleriyle taltif edilmiş- tir, Burada istitraten bir mas edeceğiz: Hâdise anında Bediinin karşısında Ankaranın en soğuk kanlı, en teknik ve seri mübarizi Mustafa bulunuyor- du. Mustafa Ankara - İstanbul müsa- bakalarında hiç mağlüp olmamış kıy- metli bir florecidir. Bedii pisti terk ettiği zaman da vaziyetleri sıfır - bir noktaya te- lunuyordu.. Bediiye, hâdiseyi tevlide müsebbip gösterilen tuş verildiğinde ise hamleyi Bedii değil bilâkis kendi- sini pistin son çizgisine sıkıştırmış o- lan Mustafa yapmış bulunuyordu. Be- dii, Mustafanın seri ve birbirini takip eden hamlelerinden birinde tuş aldı ve muvazenesini kaybederek yuvarlan dı.. Tuş itiraz kabul etmiyecek kadar bariz idi. Ve üstün bir hasım tarafın- dan yapılmış bulunuyordu. Bedii için yapılacak iş bir daha kendisini böyle müşkül vaziyetlere düşürtmiyecek su rette çarpışmak olup pisti terk değil idi. Şimdi gelelim hakemlerin ayni za- manda hâkim olmaları meselesine :" Evelâ şurasını kaydedelim ki ceza fe derasyon tarafından değil hâdiseye şa- hit olan beden terbiyesi genel direk- törü Tümgeneral Cemil Taner tara- fından verilmiştir. Federasyon tarafın dan verilmiş olduğunu bir an kabul et- vakasını iyice müşahede ettikten son- ra, gayri ihtiyari olarak küçük zabitin sol elinde sıkmış olduğu kâğıda bak - tım. Bilmem neden iki hâdise zihnim- de biribiriyle irtibat peyda etti. Bu kâğıdı cesedin kapalı ve katılaşmış a- vucundan almak üzereydim ki her şe- yin usulü dairesinde ve kanun? şekilde yapılması lâzım geldiği aklıma geldi. Kendi kendime “başçavuş dönünceye kadar hiç bir şeye dokunmiıyacağım, dedim, o yanımda şahit sıfatiyle bu - lunsun,” “Ben ayni zamanda hem müddeiu - müumi, hem istintak hâkimi, hem de jü- ri vazifesi görecek olsam da her şey u- sulü dairesinde yapılmalıydı. Her hal- de, düşündüğüm şekilde hareket et - mekle, bu inanılmıyacak mesele hak- kındaki raporum bir kiymet arzede - cekti. “Kâğıda dokunmadan hayretle gör- düm ki — allah bilir zihnimde hâlâ hayret etmek kabiliyeti kalmış mıy - dı? — yazı ingilizceydi, “Bu da neden? Sahranın askeri top- raklarının göbeğinde bir fransız kale- sinde öldürülen bu fransız küçük za- bitinin elindeki kâğıtda görülen ingi- lizce yazı diğer muammalara ilâve e- dilecek bir yeni muammaydı. Lavrens; — Küçük zabit ingiliz olabilirdi, de- di. Yabancılar lejyonunda bir miktar ingiliz bulunduğunu işitmiştim. — Hayır. Bu bir fransızdı, kuvetli, y Telefon 'nuıııaılılı'rıınıı ULUS müessesesi telefon numa- ralarında ufak bir değişiklik ya- pılmıştır. Yeni numaraları aşa- ğıya koyuyoruz: Başmuharrirlik 1371 Müessese Müdürü : 1144 Yazı İşleri Müdürü ; 1061 Yazı İşleri 2 1062 İdare . : 1064 Yazı işlerine ait 1062 santrala merbuttur. 1678 senesinde de fotoğraf vardı İngiliz sanatlar cemiyeti geçenler- de Londra'da bir sergi açmıştır. Bu sergi yüzüncü sanat sergisidir. Ser- gide halkın en çok nazarı dikkatini celbeden şey tabil bir fotoğraftır. İnigliz düklerinden Hamilton 1678 de öldüğü zaman Lancaihire şatosun- da birçok portreleri da, dükün ahfadından bir kadın, bu kaarkalem portrelerinden birisini, şa- tonun pencerelerinden birinde, ara- lıkta bulmuş. Büyük babasına ait o- lan bu portreyi yeniden çerçevelet - mek için eski çerçevesinden çıkarmış. Fakat bir de ne görsün: karakalem portresi, alttaki kartonun üzerinde bir iz meydana getirmiş. Bu iz doğ- rudan doğruya portrenin temasından değildir. kalmıştır. 1799 Fotoğraf mütehassısları, kartonda hasıl olan portre hayalini tetkik ede- rek şu neticeye varmışlardır: portre, pencereden yüz küsur senedenberi güneş ziyası görmektedir. Güneşin ziyası karakalem üzerine uzun müd- det tesir ederek kartonda bir kopya husule getirmiştir. sek bile beynelmilel iskrim nizamna- aa federasyon at sırtından inmemiştim, kendimi bed- lan o tam alnından bir kurşun yemişti. “Az zaman önce yırtılmış kasket sıhatli bir cenuplu tipiydi. Marsilya'- reislerinin baş hakemliğine cevaz ver- diği gibi baş hakemlerin hakkı kazala rını da tanımaktadır.(Kazai salâhiyet bahsi madde 13) Bu maddeye nazam baş hakemle- rin vermiş olduktarı (teknik veya ce- za kararları) fili kararlar gayri kabili istinaftır. Yani bu demektir ki fede- rasyonlar baş hakemlerin verdiği ka- rarları bozamaz.. Bu böyle olunca fe- derasyon reisinin baş hakemlik yap- ması ayni isabettir. Nitekim bizim dilediğimiz 1934 ve 1935 seneleri Avrupa iskrim birinciliklerinde final müsabakaları- nın baş hakemliğini bizzat beynelmi- lel federasyon — reisi (ki beynelmilel ihtilâfI. iidi | idi., Yani mübareze henüz başlamış bu| ,, SER A 9 aa Sonra gene hatırladığımıza göre 932 de İzmirde yapılan Türkiye birincilik lerinde o zaman federasyon reisi olan zat baş hakemlik yapmış ve hattâ mü- sabaka esnasında kendisine itiraza kal kışan bir iskrimciyi müsabakadan ih- raç ve derhal İstanbula iade eylemiş idi. Bize kalırsa spor — meydanlarında hakemlere itiraz etmeksizin tam sport mence döğüşmek daha müsait netice- ler verir. Bizce en büyük sportmenlik her za- man, hattâ en nâ müsait ahvalde dahi sinirlere hâkim olabilmektir.. Esasen spor bunun için yapılmıyor mu? Kuvetli âdelât, kuvetli sinirler.. ku- vetli dimağ... a İşte spordan bizim anladığımız bu- dur.. Bundan ötesi spor da bahse mev- zu olamaz.. da, Arl'de, Tarascon'de binlerce ben- zerine rastlanır. Bizzat Tartaren'in kendisi de olabilirdi. “Nihayet bir belçikalı, bir ispanyol veya bir italyan olabilirdi ama her hal- de ingiliz olamazdı. — Ya öteki, başı çıplak olarak ya - nında yatan adam? — Ah! O ayrı bir meseledir. Onun milletini tahmin etmemi istemiş ol - salardı, bu bir şimallidir, derdim, bel- ki de bir ingiliz olmalıdır. Sizin “halk mektep”lerinizden ve üniversiteleri - nizden her yıl binlercesi çıkan tip. Esasen sualinizin ehemiyetini teba- rüz ettiren bir nokta göze çarpıyordu. Kâğıdı kaplıyan bir ingiliz yazısıydı; lejyoner bir ingilize benziyordu, ve astarı yırtılmış olan kasketi bu buruş- muş kâğıdı avucunda sıkan adamın ya- nı başında duruyordu. Bu esrarın üs- tüne akseden hafif bir ışık, muamma- nın muhtemel bir anahtarı değil m' - di? Zihnen sahneyi yeniden canlandı- rıyordum. “Acaba ingiliz, kasketi içinde saklı duran bir kâğıdı koparıp alırken mi küçuk zabiti öldürmüştür, diyordum. Hayır. Zavallı delikanlının süngüsü yerinde ve kınında duruyordu. Hem gerçekten katil o olsaydı, beni hayre- g düşürmüş olan yerdeki vaziyetini ona kim vermiş olabilirdi? Lavrens: — Belki o sonradan öldürülmüştür. (Sonu var)