—İ— Fransa fayyarelerini nasıl .ve nerede yaplırıyor © — Doyçe Algemayne Saytung Fxınsa'nın yabancı mem- leketlere tayyare sipa- rişleri vermesi etrafında epi uzun süren münakaşalarda ha- va bakanı Guy La Chambre, nihayet galebe çaldı. Önce- den de haber verildiği gibi, si- parişler vaktiyle derpiş edil- miş olan ölçüyü de kat kat aşmaktadır. Yeni — projelere göre, siparişler şu suretle tev- zi edilmiştir.: Birleşik Amerika'ya, Kür- tis P. 36 tipinde 200 avcı tay- yaresi, B. T. 9. Nort Ameriken tipinde 200 tane muhtelif ser- vis tayyaresi, Glen L. Martin 167 tipinde 115 bombardıman tayyaresi, Duğlas. B. 19. tipin- de 100 bombardıman tayyaresi, Ckance - Vought tipinde 20 ke- şif — tayyaresi; Hollanda'ya, Koolhoven F. K. 58 tipinde 50 avcu tayyaresi; İngiltere'ye, 460 Rolsroys motörü; Bundan başka, (fransız li- sanslariyle çalışan yabancı memleketlerdeki — fabirkala - ra da siparişler verilmiştir. Ezcümle İsviçre'de Hispano - Suiza, Çekoslovakya'da Sko - da (Hispano - Suiza lisansı), Valter (Guome - Rhone) fab- rikaları Fransa hesabına faa- liyettedirler. Fransa'nın Amerika'ya ver- miş olduğu tayyare siparişinin bedeli 63 milyon dolar (2,2 milyar fransız frangı) radde- sindedir. Geçen yıl Amerika- ya ısmarlanmış olan Kürtis avcu tayyareleri Fransa'ya, gelmiş ve Nillakubley'de tec- rübeleri yapılmıştır. Yeni 1s- marlanan tayyareler haziran- dan itibaren teslim — edilmiye başlanacaktır. “abancı memleketlere ve- rilen bu siparişlere kar- $ı bilhassa endüstri mahfille- rinde büyük bir muhalefet ha- rekete geçmişti. Bunların i - tirazlarındaki esas noktalar Şu süretle hülâsa edilebilir : Fransız tayyare endüstrisi, 1935 - 37 buhranından sonra büyük gayretler sarfederek, iyi neticeler elde etmeğe mu- waffak olmuştur. Nitekim, Fran sa'da inşa edilen prototip tay- yareler, yabancı — memleket- lerin ayarındadır. Hispano - Suiza motöriyle mücehhez Mo ran 450 tipindeki tayyarenin sürati 600 kilometreyi bula - cıqu. Yarı devletleştirilmiş olan Centre adındaki tayya - re fabrikası, iki Gnome - motöriyle techiz etmiğ olduğu Hanriot 220 tipinin sür atini 550 kilometsene wükselt- miştir. Arsenal, V. G. 50 tipindeki yeni tayyaresiyle, hattâ 70? ki- lometrelik bir sürat temini pe- şindedir. Centre fabrikası tarafın - dan teklif edilen üç Hispano - Suiza motörlü yeni bombardı- man tayyaresinin, 1500 kilo « yükle, 2500 kilometre sürati olacaktır. Diğer taraftan seri imalâ - tında da çok büyük bir terakki vardır: 1939 mayısından itiba- ren, fabrikalar ayda en az 200 tayyare imâl ve teslim edebi- leceklerdir; Halbuki, geçen yıl şubatta 100 ve diğer aylar- da vasati olarak ancak 44 tay- yare imâl edilebilmiştir. Ancak, Amerikan tayyare - lerinin fransız tayyarelerin - deki vasıfları haiz olup olma- dikları ve Birleşik Amerika endüstrisinin, icabında Ruz - veltin yeni proğramını da tat- bik etmek zorunda olacağına göre, teslimatını vakit ve za - manında yapıp yapmıyacağı da ayrı bir meseledir. Mamafi, Fransa'da yapılan tecrübe - lerde Kürtis ve Pratt - Whit- ney motörlerinin nasıl bir ne- tice verdiği hakkında hiç bir haber sızdırılmamış olması ve bu hususta dolaşan kötü riva - yetlerin yalanlanmış bulunma- sı çok dikkate değer bir keyfi- yettir.. Fakat, Fransa'nın, A- merika endüstrisi ile sıkı bir suürette iş birliği temin edebi- leceğini ve ciddi bir vaziyet karşısında Amerika'dan kâfi derecede yardım göreceğini sanmak bir hayalden ibaret- tir, tirazda bulunanların ileri sürdükleri — mülâhaza - lar işte bunlardır. Bu hususta yapılan protestoların şiddeti bütün ölçüleri aşmıştır. Bu sipariş meselesi, fransız en- düstrisine arkadan vurulan bir hançer darbesi diye gösteril - miş, Birleşik Amerika'nın a- şağı değerde telâkki ettiği bir malzeme teslim edeceği söy- lenmiştir. Bunun üzerine, par- lâmentonun alâkadar — encü - meni, Birleşik — Amerika'dan satın alınacak olan tayyare ve motörlerin Fransa'da yapıla - cak olan muayenelerinde, fran sız motör ve tayyarelerinin tâbi tutuldukları muayene - den geçirilmesine karar veril- miştir. Fakat, hava bakanı, A- merika firmalarının bu şart - lara yanaşmamaları — yüzün - den, bu karara kulak asmamış, motör ve tayyarelerin muaye- nelerini Amerika'daki müte - hassıslarına yaptırmakla ikti- fa etmiştir. Tabii, yapılan tec- rübe ve muayenmeler de, Fran- sa'da olduğu gibi tatbik edile- metniştir. Öyle anlaşılryor ki, hava ba- kanınt bu suretle harekete sev keden bir çok maddi sebepler vardır. Yarı resmi neşriyat - ta, bazı eksikliklerin tamam- lanmış olduğu ve 12.000 mo - töre ihtiyacı olan 2800 tayya- relik Vinci projenin teslim müddetinden evel, yâni 1940 ilkbaharda ikmal edileceği kaydı vardır. Mamafih, yukarda sözü ge- çen tedbirlere sebebiyet ve- ren gene kendinden istenile- ni başaramıyan ve asla başa - ramıyacak olan fransız en - düstrisidir. Bu siparişler ve ihtimal ki, çok geçmeden harp malzemesine ait başka siparişlerin verilmesi bir is- tisna değil, bir usul halini a- lacaktır. Silâhlanma progra- mının, Fransa'nın ekonomi ve endüstri kudretini aştığını ra- kamlarla isbat etmek bir par- ça küçtür. Lâkin, ıhımiycıtli ketlerdeki fransız îirmıâr « e z ae T ağapimnane İ Ü7 İ — a mek ve bu suretle istihsali ya- bancr — memleketlere naklet- mek, işçi ve fabrika temin e- dememek gibi müşahede edi- len daha bir çok kusurlar bu iddiayı haklı göstermektedir. Mukavemet kararı İngiliz Avam Kamara - sında dün harptan çok bah- sedildi. Fakat, harptan bah sedildi diye heyecana dü - şecek yerde bilâki& sevin - mek lâzımdır. Korkunç felâketler do - ğuracak olan harbı ortaya çıkaracak olanlar beşeriye - tin istikbalini musibete so- kacaklardır. Onun için sulhçu milletler, harbın mesuliyetini üzerine alan- ları ne topraklarına, ne haklarına dokunduüracak - İngiltere, milli müdafaayı kuüvetlendirmek İçi: müdafaaları için esaslr tedbirler almaktadırlar, Bu tedbirlerin en tardır. Onunla mücadeleye aazır olacaklardır. Ve bu - na karar da vermişlerdir. Sulhçu milletlerin mut - lak surette mukavemete ka rar vermiş olmaları, ve ku- vetli askeri hazırlıklar yap maları selâmet ve kurtuluş işaretidir. İngiltere ile Fransanm, bütün gasp, tahakküm ve netice itibariyle harp te - şebbüslerini menetmek için akdettikleri sözleş âdi Armstrong tayyare fabrikasını lllllllllllllllllllIlllllllllllIl"lllllllll"llllIllllllllIllllllllllllllllllllIllllIIIl|llll|ll kâbıdır. Montaj ve boya iş leri de keza bu hâlde ya- pılacaktır, riktirmekte olan — 170.000 kişi, yapılacak olan ilk ©- tomobili — beklemektedir . Bugüne kadar 5000 işçi iki ekip halinde geceli gün. düzlü — çalışmakta — oldu- ğundan, fabrikanın dört büyük halinden biri bu a- yın başında ikmal edilmiş, bir diğeri de ikmal edil- mek üzeredir. Günde va- sati olarak 2000 metre mu- rabba: kum ve 12,000 çuval bir lâftan ibaret değildir. Journal des Döbats Almanya'da halk ofomobilleri yapan fabrika Frankfurter Saytung Almanya'da halk otomo- billerini imal edecek olan fabrikanın temel taşı ge- çen yıl 26 mayısta atılmış- tı; bu yılın sonunda oto- mobilin imaline başlana- caktır. Maksat ve gayeye bir an evel erişmek için ga yet sıkı bir çalışmıya ihti- yaç vardır; çünkü, para bi- ç işlenmektedir. Bu inşaatın ilk kısmını teşkil eden binaların işgâal etmek lometredir. İnsan bu saha- yı çepeçevre dolaşmağa kalksa, bir buçuk saat yü- rümesi lâzımdır. İnşaatın bu ilk kısmında büyük e- nerji santralından mada, dört büyük hal vardır; hâllerden biri hususi alet ve edevat imaline mahsus fabrika, biri prese fabrika- sı, biri karoseri fabrikası, biri motör fabrikasıdır. Enerji santralı 46 met- re yüksekliğinde bir bina- da olup, 70.000 beygir ku- vetinde bir makinesi ola- caktır. Bu makiner yalnız elektrik motörlerine cer - yan vermekle kalmıyacak, (bugün tezgâhlar ayrı mo- törlerle tahrik edilmekte- dir) aynı zamanda, otomo- bil kasabasının ışıklariy- le teshinini temin edecek- tir. n 800 milyon ingiliz liralık istikraz akdine karar vi da hava silâhl, edenken gö rüyorsunuz. b 1Ş ziyaret Bü binanın temellerine 10.000 metre mikâbı de- mir beton kullanmak icap etmiştir. Otomobil imal e- ermiştir. Bütün devletler milli ması gelmektedir, Yukarıda Dük dö Kent'i 26.2-188f —— ( RADYO î TÜRKİYE Radyo Difüzyon Postaları TÜRKİYE Radyosu ANKARA Radyosu DALGA UZUNLUĞU A L YS Dü 1639 m. 183 Kes./120 Kw.. 31.70 m. 9465 Kecs./ 20 Kw. T..A P. 19.74 m, 15195 Kes./ 20 Kw, T.A. O Ankara SALI — 28. 2. 939 12.30 Froram. 12.35 Türk müziği - Pl. 13.00 Memleket saat ayarı, â- jans emeteoroloji haberleri, 13.10 - 14 Müzik (küçük orkes tra - şef - Necip Aşkın). 1 - Paul Holzner - Saksunya köylü dansları. 2 - Beethoven - Skoçya havaları. 3 - Gagl - berger - Aşk çanları. 4 - Gouod. - Ave Maria, 5 - Becce - İkinci İtalyan süiti. 6 - Birinci italyan suiti, 18.30 Program 18.35 Müzık (dans - PI.) 19.00 Konuşma (Türkiye pos - tası), 19.15 Yürk müziği (Halk mu- sikisi : Tanburcu Osman penalivan) Sadi Yaver Ata- manın iştirakiyle, 19.35 Türk müziği taslı muhayyer), 20.00 Ajans, meteoroloji ha- berleri, ziraat borsası ( fi- yat). 20.15 Türk müziği çalanlar: Vecihe, Reşat Erer, Ruşen, Kam, Cevdet Kozan, Oku- yanlar: Mustafa Çağlar, Me (ince saz lek Tokgöz. 1 — sessek - Bes- tenigâr peşrevi. 2 — Haşim bey - Bestenigâr — şarkı - Kaçma mecburundan, 3 — Salâhaddih - Eviç şarkı - Göz yaşlarınız. 4— ...... - Re şat Erer - Keman taksimi S — siresin * Acem aşiran şar- kı - Dinle sözüm ey dilrüba, 6 — Nikogos Acem aşiran şarkı - Ey çeşmi ahu. 7 — Artaki - Kürdili hicazkâr - cismin gibi ruhun da güzel, B — .eee * Hicaz şarkı - Ağ- lamış gülmüş cefaya, 9 — Ahmet Rasim - Segâh şarkı- Benim sen nemsin ey dilber, biyo - nukut borsasi g 21.30 Müzik (Radyo trası - şef: Praetı:ırl“’)'ıı 1— Franz schuberti yan uvertürü. 2 — ;', Auber: Fra Diavolo OiÇ sından uvertür. 3 — V: di- La forza del destin0 ” rasından uvertür. * ©| Saint - Saens- Le roll! Omphale, senfonik şiif- G. Bizet: 1 inci Arlest” süiti. a) Prelüd, Allegf? ciso, b) Minuetto, ö giocoso. ©) Adagiett0 Carillon. ? 22.30 Müzik (operetler .Iı) 23.00 Müzik (cazbant » y 2345 - 24 Son ajans ve yarınki program. Avrupa OPERA VE OPqu LER : 1415 Frankfutt, 20.10 Künisberg - 2i sel, Roma - 21,20 Bermi; ter - 21.30 Paris - P. £ ORKESTRA xousEle'o, Rİ VE SENFONİK SERLER: 12 Franki 15 Stokholm — 19 Hambt — 19.20 Beromünster < Berlin, Milâno — 21.30 B dapeşte . ODA MUSİKİSİ : 18 Haf burg - 18.50 Viyana - 18 Bermünster - 21 V: 21.15 Paris - 22.50 Dro!*:j SOLO KONSERLERİ : İ Hamburg - 19.15 Brell"l 20.30 Floransa - 21.15 M nih - 21.30 Kolonya, St0 holm. NEFESLİ SAZLAR: ( M V. 8.) : 12 Breslav. | ORG KONSELERİ VE £ ROLAR: 18.30 Frankfüfi 18.30 Frankfurt — 18,40 M nih. HAFİF MÜZİK : 6.30 Frâf furt, Hamburg - 850 Müf — 12 Keza — 13.15 Breslav” 14.10 Viyana — 16 Alman tasyonları — 18 Berlin “ 20.10 Berlin, Laypzig, Ştüt gart — 20.15 Frankfurt * 22.30 Hamburg — 22.35 Ş! gart, Viyana — 24 Breslav: HALK MUSİKİSİ - 11.30 $ tütgart - 18.15 Viyana * 10 Breslav. DANS MÜZİĞİ : 19 Berlif decek olan dört hâle gelin- —miryolu irtibatları vardır; :2 - pt BERAM / van At ce, bunların her biri 256 bu suretle ham maddeler, | 21.00 Memleket saat ayarı. metre uzundur; — geniş- işlenecekleri —makinelere | 21-00 Konuşma (Hukuk ilmini likleri muhtelif olan bu —en kestirme yoldan nakle- Yek e im İi binaların yükseklikleri 11 ile 12 metre arasındadır. Aletlerin imâl edileceği hâlin genişliği 144 metre olup, demir betondan ya- pılmıştır. Dik bir şekilde L VNŞU ŞA P rin gözleri kamaşmıyacak- tır. Bitmek üzere olan Prese fabrikası, 162 metre geniş- Hiğinde, baştan aşağı çelik- ten yapılmış bir binadır, Alt kısmı 4 metre yüksek- liğindedir. Bu binanın dö- şemesine 30.000 metre mi- kâbı demir beton harcan- mıştır. Karoseri aksamını ve sair parçaları imâle mahsus bina boyunca pre- seler yerleştirmek icabet- tiği için, altr metre derin- liğe varan demir beton te- meller inşa etmek lâzım- gelmiştir. 282 metre genişliğinde o lan Karoseri fabrikasında, 18 metre genişliğinde bir asma kat yapılmaktadır; burada otomobilin döşeme- leri yapılacaktır, Bu fab- rikanın işgal etmekte ol- duğu saha 72.000 metre mi Tekmil hâllerin bir de- dileceklerdir. Kablolar bo- 21.15 Esham, tahvilât, kam- 22 Montre Ceneri, Sofyâ, 22.20 — Bermünster - 223 Künisberg, Tuluz - 23 Budi peşte, Floransa, Milanö 23.25 London - Reciyonal 24 Lüksemburg - 0.15 Drof viç - 0.30 Keza. rularla yerleştirilmiş olup tesisat katı denilen en alt kattadır. Gardrop ve duş yerleri bodrum katına yer- leştirilmiştir. Bu tertibat- ta, 9000 işçi göz önünde &ıtulmuştur. Her dört hâl- Udke Birçok malzeme ve hu- susiyle kömür kanaldan su Bunların bir kısmı her tür- lü konforu olan dörder o- dalr apartmanlar, bir kıs- mr da müstakil evler biçi- mindedirler. Üç yıl içinde nüfusu 30.000 kişivi bula- Sulh kendilerini e | batı ile düşman hava taaf ruzlarından kendisini mü kemmelen kcın.ıyabik:ceı hale gelmiştir. Pasif müdafaa teskilât Şulçaylar ıfm'x'nı;âl Bğen sine gaz masr Halbuki biz, P: / ranlara gaz mas yoliyle fabrikaya getirile- lecek miyiz, diy ceğinden ayrı bir liman in- -kovuyermiyen duruyoruz. şa etmek lâzım gelmiştir. y y Nihayet Tağiteret A Fabnkamııı limanı 400 met- 4 i Giği kadar ankör toplryauı re uzunluğunda, 120 metre mı"etıerın genişliğinde ve üç metre- den fazla derinliktedir. Bu ölçü, bir anda 25 geminin yanaşrp 1000 ton yükü bo- şatmalarına kâfi gelmekte- dir. Liman da dahil olduğu halde, bu inşaat dolayı- siyle şimdiye kadar birkaç milyan metre mikâbı top- rak kazılıp nakledilmiştir. Fabrika sahasıma yakın bir mesafede K.D.F. kasa- bası kurulmaktadır. Me- mur ve işçiler muhtelif tip lerde binalarda yaşıyacak- lardır. Mamafih, esas iti- bariyle iki türlü ikamet- gâh binası yapılmaktadır. yor!. mükâfatıdır İngiltere her şeyden evel kendisine güveniyor. İşte bu itimat sayesindedir ki, en güç vaziyetlerden şeref- le çıkar. İngiltere bugün dünyanın en kuvetli deniz- ci devletidir. Tezgâhlarına 35.000 tozluk zırhlı koyu - İngiltere'nin yoktu; fakat bugün ayda 400 tayyare uçuruyor. Ha- vaya karşı İngilterenin al - mış olduğu müdafaa terti. Hayatın içyüzü — 56 — —— Blis'in eli ağır ağır uzandı. Kız, ya- rım kronu kaptığı gibi taksi otomobi- line âtladı. Otomobil, sisler içinde kaybolmuştu. Blis, bir müddet durup otomobilin arkasından baktı. Sonra kaşlarını çatarak gözlerini eve çevir - ei, Tam bu sırada evin kapısı açıldı. İnce bir elbise giymiş, yakasına da bir demet menekşe takmış bir adam- bir şarkı mırıldanarak çıktı. Caddeye bir aşağı bir yukarı baktı»Blis'i görünce yanına yaklaştı. — Affedersiniz, dedi, genç bir ka- dın gördünüz mü? — Evet. — Ne tarafa gittiğini söyliyebilir misiniz? — Hiç bir şey söyliyemem. Adam, bir müddet Blis'in yüzüne baktı. Yüzündeki yumuşaklık kaybol - du. Dedi ki: — Anlıyorum, kendisine yarım kron verdiğinizi saklamak istiyorsunuz. Blis sarsıldı. Verdiği paranın tam miktarının söylenmesi kendisini hay - düşürmüştü. Yazan: Filips Openhaym kaçabilmesi için yarım kron ödünç verdim, Uzun uzadıiya tahkikat yap - madım, Yabancı adam, ağzındaki cigarayı aldı. Orada bir parmaklığa dayandı ve gözlerinden yaş gelinceye kadar kah- kahalarla güldü. Blis, kendisine şaş - kın şaşkın bakıyordu. Adam: — Kaybettim ,diyordu, sizde böyle yarım kronlardan çok mu var ki böyle rast geldiğinize kolayca savuruyorsu.- nuz? — Bilâkis, pek az var ama, ne yapa- yım ki.... — Galiba size bu evde bi- tecavüze uğradığını, buradan bir an önce kaç - mak istediğini söyledi. Öyle değil mi? — Anlattıklarından hasıl ettiğim kanaat bu oldu. Yabancı adam, artık, gülmeyi kes- mişti. Hattâ şimdi, biraz canı sıkılmış gibi görünüyordu: — Benim kaybetmeme ve kötü bir vaziyete düşmeme sebep oldunuz, dedi, bu küçük kız bir aktristir. Bu evde kiracı otururdu. İki aydanberi lik yapamıyacağını söyledim. Bunun üzerine benimle bu sabah evden fır- layıp ilk rasgeldiği yedi kat bir ya- bancıdan yarım kron borc alıp oto- mobile atlamak, atlıyamamak üzerin- de beş lira bahse giriştik. Ben de bu bahse girmekle sersemlik ettim. Şim- di hem bahsi kaybettim; hem de ken. disine bir iş bulmağa mecburum. Sizi rahatsız ettim, efendim. — Eğer anlattığınız hikâye doğru ise, bu kızın yerini yurdunu biliyor- sunuzdur. Lütfen söyleyin de benim yarm kronumu iade etsin. Saatlerce çalışıp onu kazanıncıya kadar canım çıktı. — O benim omurumda değil. Siz bu hareketlerle bana beş lira kaybet- tirdiniz. Ben onu düşünürüm. Para- nızı saklıyamadınızsa kabahat benim mi? Aklı başında bir adamın bütün bu hikâyenin bir şakadan ibaret oldu- ğunu anlaması lâzımdı. Blis, sesi biraz titriyerek: « — Bir şaka! diye tekrarladı. Tiyatrocu efendi, bastonunu sallrya sallıya, yanından uzaklaşıp gitmişti. Blis, bir müddet arkasından baktı. Son ra yakasını kaldırdı ve artık yağmura çevirmiye başlıyan sislerin içine dal - di. XXIX Ertesi sabah, ürpermelerle geçen bir lis, sonra suüya tirit kahvaltısını bekle - meğe başladı. İki haftadanberi tek tük aldığı bir iki şilingden başka hiç bir para kazanmamıştı. Doöktorun e- vine yaptığı ziyaretin yıldönümüne tam elli bir gün kalmıştı. Bu mesa- fe, onun nazarında, şimdi, hayatının üzerinden aşılması çok güç bir uçu- rumu halini almıştı. Bacakları ağrı- yor, kafası uğulduyordu. Şimdi beklediği kötü bir çayla in- ce bir dilim ekmek üzerine sürülmüş tereyağından ibaret — kahvaltısı da kendisine her zamankinden daha lez- zetsiz gibi geliyordu. Bu arada Arle- ton'da şimdi boş duran ılık, temiz, süslü ve rahat apartmanını, gayet iyi yetişmiş uşağını hatırladı. Hattâ o- rada içtiği güzel kahvenin kokusu bi- le burnuna geldi. Güzel fırancalala- rı, nefis reçelleri, tereyağları içi çek- ti. Artık, kendisi kadar Franses için de üzülüyordu. Onun yanına *gitmi- yordu. Ona gönderdiği kısa tezkere- leri yazmak da hergün biraz daha güç- leşiyordu. Dişlerini ve yumruklarını sıktı, İçinden bu odadan çıkıp mer- divenlerden inmek, bir taksi otomobi- H ile Franses'i alarak kendi ihtiyarı ile bırakmış olduğu eski hayatma dönmek ve hem kendisini, hem de o- nu düşünerek verdiği sözü tutamadı- ğını, bahsi kaybettiğini söylmek ge- çiyordu. Derken kendi isminin söy- lendiğini duyarak kulak verdi. Biti- diyordu ki: — Eğer bana öteki odayı vermez- sen Misis Hit, ben de buradan çıka- rım. Çoluk çocukla, kocam ve ben o- dada adım atacak yer bulamıyoruz. Kocam, bu sabah oda değişmezse he- men çıkmamızı söylüyordu. Bu adı Blis midir, nedir, o delikanlı nereye olsa sığar. Gidip de kendisine vazi- yeti anlatıver, Ondan sonra ev sahibi kadının ce- vabını duydu. Kadının sakin ve yor- gun sesinde yepyeni bir mâna vardı. Diyordu ki: — Affedersiniz Misis Mappin, bir hafta kadar olsun bekleyin bakalım. Delikanlı açıkta; bana da biraz bor- cu var. Şimdi bu vaziyette onu soka- ğa atamam. Sonra o başka türlü ye- tişmiş bir genç. Bütün hallerinden bu belli oluyor. Rahmetli kocam, bir de- fa açıkta tavansız bir yerde yatmağa mecbur olan bir delikanlı, bir daha eski haline gelemez derdi, Şirret kadın dedi ki: — Kocan şunu söylemiş, bunu söy- lemiş, beni alâkadar etmez. Eğer o odayı bize vermezsen cumartesiye çı- kıyoruz anladın mı? Misis Hit'in cevabı duyulmadı. Blis ayağa kalktı. Biraz sonra ev sahibi kahvaltı tepsisi ile içeriye girmişti. — Gün aydın Misis Hit, Kadın zoraki bir neşe ile cevap ver- lir. Geç kladığı yerlerd! dev adımı atarak yetişebi | lir. Bunda Çemberleyn'e bü met beslemek - hakşinaslıl olur. Sulhçu Çemberleyi anlamıştır ki, sulh kendi lerini koyuvermiyen mil letlerin mükâfatıdır. Kendimize Çemberleyn' ve takdire şayan milleti m sal tutalım, İngiliz mille tinde ciddiyet, devamlı €& nerji, hikmet ve derin bi realizm hep birden teces süm etmiş bir haldedir. tayyaresi La Justic Biraz bezgin bir halde kaprya doğ ru dönen kadının yüzünde bütün bi hayat müddetince yaptığı mücadele nin izleri daha bâriz bir surette sezi liyordu, Blis sordu: — Söyliyecek bir şeyiniz mi va Misis Hit? Kadın başını salladı; — Belki duymuşsunuzdur; benim söyliyecek bir şeyim yok. — Onlar iyi kiracılardır değil mi? — Evet, en iyi kiracılarım. — Ben bu sabah size olan borcum! öderim, Siz de benim odayı onlara v€ rirsiniz. Ben nerede olsa, başımı s0 kacak bir yer bulurum, — Ben sizden çıkmanızı istemiyo rum. Nerede iseniz orada kalınız. — Pek âlâ Misis Hit, bu sabah kâ famda bir şey var. — Sizi kaybedersem çok üzülürüf Mister Blis; fakat... Sesi bir müdde titredi. Blis başını salladı: — Anlıyorum, dedi, bir gün olü! tekrar gelirim, Kadın çıkıp gittikten sonra deli kanlı, bir müddet hareketsiz kaldi Sonra oturdu, kahvaltısından ne kâ darı mümkünse, o kadarını yedi. Son ra ötesini berisini sardı, sarmaladı V' çıkınını eline alarak merdivenlerde! indi, Ev altında Misis Hit'e rast gel di. Kadın, onun geçebilmesi için y? veriyordu. | Blis faka