1 Ekim 1938 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'VT'..A 4 U rgdmd'da— Asklepion'a gıdıp ıyıleşen bir hastanın ılüeıîrh ilmibeyan muallimi Aelius Aristides ©o sabah yatağından güçlükle kalkabildi. 17 se- nedönberi dzvım eden sancılar, ağrılar ve sızılar, üs- telik bunlara inzimam eden manevi bezginlik, zaten ihtiyar olan vücudunu büsbütün yormuştu. Buna rağ- men kalktı, giyindi ve üniversitenin yolunu tuttu. onu bekliyorlardı. Hocılırmm © gün daha bitkin olduğu, talebelerin gözlerinden ka' * Aelius Aristides, dersini takrire başladı, Fakat, vaktiyle ağzından kendiliğin- den dökülen kelimeler, şimdi güçlükle çıkıyor, yarıda bıtaktığı cümleleri zorla tamarmlıyabiliyordu. Bir an geldi ki ,artık sözüne devam edemez oldu. Bitkin bir hıkayesı 6 tavırla, üzerinde ayakta durduğu mermer blokun üs - tüne çöküverdi. Talebeleri müteessir, biribirlerine bakıştılar, Hoca- larımı çok seviyorlardı. Onu iyileştirmek için ellerin- den bir şey gelmeyişi, kendilerini ayrıca müteessir e- diyordu. İçlerinden bergamalı bir tanesi korka korka Aelius Aritides'e yaklaştı. Titrek bir sesle söze başla- drz. j edemediler. Bir kere de Bergama'- daki Asklepion'a, her kese şifa da- ğttn bu mukaddes mıbede gu.ıe- mz... Aeliuı Aristides, ağır ığır bqını kaldırdı. Fersiz ggzlerlnde birü- mit ışığı belirdi: — Sahi, dedi, bir kere de Aıkle- pion'a gitsem.c, Ve kararını verdi. Yırındın te- zi yok, yola çıkacaktı... .. * Aelius Aristides, Asklepion adı- nı duymamış değildi. Şifa tanrısı Eskülap, yahut Asklepios'un adına izafe olunarak kurulan bu hastane- ye, ölümün girmesi bile yasaktı. Herkes orayı methediyordu. Oraya gidip de iyileşmeden dönen hasta yoktu, Fakat, kimbilir işte, belki de 17 senedir istirap çekmenin ver- diği bedbinlikten olsa gerek, Aeli- us Aristides iyileşmiyeceğine âde- — ta iman etmişti. Mamafih bir tecrü- bcden ne ;ıkardx? Ertesi gün erkenden onu bir tah- Eke * hxmııı koydülar. Köleler nöbetle- » gerek büyük muallimi taşıyorlar, -— bir kaç talebe de mütcessir ve baş- — harı eğik, bu küçük kafileyi takibe- “diyordu. Günlerce gittiler ve niha- yet, Asklepion'un kapısına geldi- ler. Büyük kapr ağır ağır açıldı; has- ta bakıcılar, Aelius Aristides'i içe- ri aldılar. İyi olayım diye, şifa tan- rısı için bir çok adaklar getirmişti. Onu Eskülap mabedine götürdü - - ler, Adaklarını şifa tanrısının al- 9 4 —Üstat, dedı; Balıkesir hekınıi eri sizi bir türlü iyi ) 4 Yazan : Samih Tiryakioğlu tun heykelinin ayaklarına bıraktı. Hasta bakıcılar çekilmişlerdi. Ora- da, bazan gözyaşlarını tutamıyarak, herkese sıhat dağıtan tanrıya, ken- disini iyi etmesi için yalvardı. 'Tuhaf bir hal vardı onda.. Yol yorgunluğu, hastalığın nöbetini ve mabette duayla geçirdiği anlar, a- dak olarak getirdiği koyunuün kur- ban edildikten sonraki çırpınışları, Aelius Aristides'de vecde, istiğra- ka benzer bir hal uyandırmıştı. A- deta başka bir âlemde yaşıyor gi - biydi. Hasta bakıcılara kendini teslim etti, Karanlık bir dehlizi geçtiler. Burası mukaddes bodrumdu. Te - lesfon madebine gelince hastabakı- cılar onu soydular, biraz evel kesi- len kurbanın sıcak derisine sardık- tan sonra yatağa yatırdılar, Çok den gözleri kapandı; derin, agır bir uykuya daldı Mukaddes bodruma girerken duy- duğu korkunun tesiriyle olsa ge - rek, acaip bir rüya görüyordu; Et- rafta kendisi gibi bir çok hastalar diz üstü gelmişler, başlarını havaya kaldırmışlardı. O da başını kaldır- dı ve şifa tanrısının kıvırcık bir sa- kalla çerçevelenmiş çatık yüzünü Asklepion'dan bir görünüş gördü. Tanrı ondan tarafa bakıyor- du galiba.. Itrafına göz gezdirdi: Evet... Ona bakıyor ve gittikçe yak- laşıyordu. Etrafında nurdan bir ha: le vardı. Bulutların üzerinde mual- lakta gibiydi. Yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı; Aelius ÂAristides'in tâ ya- nı başma geldi. Zavallı ilmibeyan ' muallimi, artık göz yaşlarını tuta- madı ve tanrının ayaklarına kapâan- dı. Bütün istirpları akan yaşlarla dinecekmiş gibi, kana kana ,hıçkı- ra hıçkıra ağlıyordu. Birden yanak- larında tatlı bir temas hissetti: Şi- fa tanrısı, onun başını yerden kal- dırıyordu; hastanın yüzünü kendi- ne doğrulttu, insanım içini ümitle dolduran nazarlarla Aelius Aristi- des'in gözlerinin içine baktı. San- ki onun ruhunu okuyordu. Sonra yüzündeki heybetle tezat teşkil e- den tatlı ve hafif bir sesle kula - ğına eğildi: — Merak etme... ceksin... Aelius Aristides sarhoş gibiydi. Kulakları oğulduyor, kalbi hızlı hızlı çarpıyordu. Bir ara sevinç ve heyecanından tıkanatağını zannet- ti, gözlerini açtı. h * * * Dedi, iyileşe - Etrafında gene — fakat bu sefer hakiki — bir oğultu vardı: Hasta - lar biribirleriyle şuyorlardı. Kulak kabarttı. Herkes yanındaki hastaya gördüğü rüyayı anlatıyor- du. Yanına baktı. Genç, fakat benzi sap sarı bir hasta da ona bakıyor- du. Aelius Aristides ona rüyasını Ha . 2,5'liralıkl râlarımız 'basılıy'"or chl kâğıt paralarımızdan 2,5 liralıkların basıl d olun- da Büyük Şef Atatürk'ün por- treleri, arka kısmında ise Ulus Anrtının resmi: bulunmaktadır. Zeytuni yeşil renkli olan iki buçuk liralıklarımız tabı işi biterek tamamen şehri- mize gelmesini müteakip en kısa bir zamanda tedıvule çıkarılacaktır. Yeni 500 ve 1000 liralıkl da b l ştır. 500 lira- lıklarımız zeytuni yeşil renklidir. Ön kısımlarında Buyulı Şef'in portre - si arka kısımlarında ise Rumelihisarımnın resmi bulunmaktadır. 1000 li- ralıklarımız mavi arduaz renklidir. Ön kısmında Atatürk'ün resmi, arka kısmında ise Emniyet Âbidesini tografı huluumıl_çıdır. ra bakan ön cephesinin fo- hndı“muhtelıf li N (Plâkla - Opera par' uîşl yper habe — 19.30 Müzik Müzik radyo orkesi & idaresinde: 14 G.B. ello: ara,, operasından uvörür, 2- W. 7 inci keman konçertou, Re legro maestoso, b) Andııııu. ) Allegro. 3- Franz $ç ŞÜY lmı Allı Taşdelen — suyu Vakıflar Genel direktörtüğü, Taş- delen ve Defne sularının Ankata'da satışının şikâyetlere meydan vermi yecek bir şekle sokulmasını kararlaş- tırmış ve bu suların satışını bir müte- ahhide ihale etmiştir. Müceahhit bu suları Vakıflar idaresinin tespit etti- ğa fiat üzerinden satacakıır. Tespit e dilen fiatlar şöyledir: Damacaualar 95-100 kuruş, 3 litrelik gatonlar 16- 16.5 kuruş, 30 santilitrel.k şiş:ler 4 50 santilitrelik şişe'er 4,5 kuurştur Evlerde teslim damacana.ırdan yal arz 10 kuruş hamalıye ücreti alına. caktır. - Ordino telgraflara damga pulu yapıştırılmıyacak Ördino yerine kaim irszl veya tes- Him emirlerile akdi tazammun eden sipariş kabul telgraflarına damga pu- lu yapıştırılmaması kararlaşmışt!r. 2 A .. b Nikâh töreni Türk Ticaret bankası muhasebe müdürü kıymetli bankacılarımızdan B. Muhsin Sungur'la, Posta Telgraf ve Telefon umum müdürlüğü posta işleri reis muavini B. Sakın Buysan'- ın kızı, ve bankanın Ankara şubesi muhasebecisi Bayan Nesibe Buysan- 'ın nikâh töreni, dün seçkin bir dâvet- li kalabalığının huzuriyle yapılmış- tir. Yeni çiftlere mesut bir hayat te- menni ederiz, KÜÇÜK DIŞ HABERLER X Belgrad, — Parlâmentolar birliği reisi Kont Karton dö Viar'ın Belgrada gelmesi beklenmektedir. Mumaileyh başvekil Stoyadinoviç ile âyan ve mebusan meclislerinin reislerini ziya - ret edecektir. XBelgrad, — Bulgaristan'ın Belgrad elçisi Popof parlâmento reisi Çiriç'i ziyaret etmiştir. XNapoli — Napoli civarımda şimdi - ye kadar görülmemiş şiddetli bir fırtı- na çıkmıştır. Bir bina yıkılmış ve on beş kişi ölmüştür. XMontevideo, — Hükümet Alman- ya ile aktedilen: ticaret muahedesini feshetmiştir. XLondra, — Sir Con Saymen, kıral tarafından kabul edilmiştir. xXBükreş, — Romen topraklarından transit olarak Çekoslovakya'ya yapıları şimendifer nakliyatının menedildiği ve Romanya'nın Çekoslovakya'ya petrol satmıyacağı hakkındaki haberler, res - mi mahfillerce tekzip olunuyor . Tapu ve kadastro umum müdür muavinliği Maliye müfettişlerinden Tevfik Kural tapu ve kadastro umum müdür muavinliğine tayin olunmuş ve bu- günden itibaren yeni vazifesine baş- lamıştır. bi Si tzmol mııor. a) M hn Allegro vıvocı —z1 Anpçı göylev — 21.1 Haberler — 2445 Müzik; Sinan oğlu -Demîrdler-(Dim) m tüfi bestekârları: İsmail Dede Mehmet Tanburi Cemil. - Yeni besteler; Sııdu z' ya, Lemi, Ahmet, Zekâi — 22 Musahabe - 22 '18 Muzik (Dans plâkları ile) — Zâ;!s-ll Haberler, istâsyon hak müht İğ sanlarla izahat ve İstiklâlmarşı, — (Not: Yeni stüdyo çalışırken ln!nâl radyosu neşriyat yapmıyjqıltır.) Feki Avrupa : ER : h.ıı Som:ıı OPERA VE ÖPERE_ B::ılav, Kolonya — ZI M Romi ÖRKESTRA KONSERLERİ VE smı FONİK KÖNSERLER: 20 Londot - yonal — 20.10 Berlin, Sarbrük — İl.l Lüksemburg, Strazburg. — ha ODA MUSİKİSİ: 18.30 Sürbrük — 20.15 Brüksel — 22,30 Doyçlandzender. SOLO KÖNSERLERİ: 15 Stokholm « 15,.20 Hamburg — 15.45 Paris — 17.18 Mi lano — 1810 Münih — 18.20 Breslav - 18.45 Droytviç — 21 Strazburg — 21. ııq penhağg — 21.45 Stokholm. NEFESLİ SAZLAR (Mır. V. 8.): 6.3 Breslav — 8.30 Keza. * ORG KONSERLERİ VE KOROLAR 18.30' Hamburg. HAFİF MÜZİK: 5' Breslav — Sü Hamburg — 6.30 Alman istasyonları 8.30 Keza — 10.30 Hamburg — 12 istasyonları — 14 Breslav, Laypzig — 1 Kolonya, Viyana — 14.15 Berlin, GU burg 16 Königsberg — 18 Berlin — l & — Fi furt — 2010 Hıq bul 20.15 Frankfurt — 20.30 Viyana * 22.15 Kolonya — 22.30 Berlin, Ştutgart.. K MUSİKİSİ: 10.38 Viyana - 11.30 Ştutgart — 14 Keza — m Bero münster — 20.10 Vi DANS MÜZİĞİ: —İ Beromünster, nsa — M'S Stokhol: — 22.20 Alman lıuıyoıılnn — 22.30 Dro: viç — 2240 Königsberg — 23 Bükr Şroytvıc, Lukıîmhurı, Paris, © tokholm — 23.15 London — Recyomnal - 24 Frankfurt, Milano, [ * Ğ — anlattı. Hasta; — Siz çok bahtiyarsınız, dedi, üç gecedir, dedi, üç gecedir burada - yım, tanrı bana hâlâ görünmedi. Ve nöbetin tesiriyle parlıyan gözlerinden iri yaşlar yuvarlanma- ğa başladı. Aelius Aristides onun ümitsizliği karşısında sevinç duy- maktan utanarak başını çevirdi. Bi- raz sonra hasta bakıcılar onu alıp kâhinlerin yanına götürdüler. Bun- lar, hastaların gördükleri rüyala - rı tabir ederlerdi. Aelius Aristides gördüğü rüya- yı anlatıp bitirince kâhinler hepsi bir ağızdan: — Üzülme, dediler, 17 senedir çektiğin dertlerin hepsinden kur- tulacaksın. Artık Aelius Aristides için yeni bir hayat başlamıştı. Mukaddes çeşmeden gu içiyor, mukaddes ha - vuzlarda banyo yapıyor, ondan son- ra da şifa tanrısına kendisini iyi etmesi için yalvatıyordu. Güzel ha- valarda bahçede geziyor, açık hava tiyatrosuna giderek nutuk veya musiki dinliyor, Oyun seyrediyor - du, Yağmurlu veya kapalı havalar da da, üstü örtülü koridorda gezi- yordu. Yürümek, hareket etmek o- nun için bir ihtiyaç halive gelmişti. Artık bedbin de değildi. Gezmek - — küğ —— — —— — . .. —— « H'ıuum!dll"çlçekvohnlı,kın" çıçoklı doludur. Buü tenha sokak onun gezinti yeriydi; orada kim- seye tesadüf ıunıdığı için kendi odasında imişçesi- ne dol. du. İki yaya kaldırımını sınırlıyan bah - wçoletdıki ıiaçlınu kırmızı ve sari yaprakları var - ği NiçınVîktonıbm'ıdı iniyor? Nasıl oluyor da Oonun da yolu buraya düşüyor? Hiç yanılmıyordu; — bu Viktoria idi. Dün akşam pençeresinden dışarı — bakarken gördüğü kadın da gene o idi. Yüreği hızla çarptı. Viktoria'nın şehirde olduğu - nu biliyordu. Şehirde olduğunu işitmişti. Fakat Vik- toria değirmencinin oğlunun gitmediği yerlere de - vam ediyordu. Johannes, Ditlef'i de görmüyordu. Kendini zorlıyarak kadına doğru yürüdü. Kadın kendisini tanımamış mıydı? Düşünceli ve ciddi, ba- LAİ KI v —— ten yorulduğu zaman da, renkli mermerler, heykellerle süslü kü - F Yi tüpanede saatlerce kalıyor, okuma 30 - Eylül - 1938 Fiyatları — ihtiyacını tatmin ediyordu. ğ ı Bazan bir taşıngnünde uzun u - aij çEKLER zun düşünüyordu. Büytaşın üzerin- - Açılıo de şifa tanrısının yoolü vardı: L Bir âsâ, bir yılan ve / tas... Yılan Londra 6.03 T 605 zehirli, fakat çok müğebbir bir hay- g::iî"'k "’;g;ğ ı';':g;'.— van; tas kendisine şifa veren ilâcı Milano 6.5725 6.5725 taşıyor; âsâ da tabibin yorgun bile Cenevre 28. 4 olsa hastaya sağlık götürmesini ko- SAA ai Üüi | laylaştırmak için... Brüksel 21.1215' I:. ;15 | Günler geşti. Acliua Aristidea (| — soğA s07s ç 15078 | tamamen iyileşti. Şifa tanrısına Prag 437 .37 minnet borcunu ödemek için, ma - lvhdl'“ :.(ı); " ğ bede haliyle mütenasip eşya hedi- B:â:;:;ıe 25126 — 2szs ye etti ve tekrar Balıkesir yolunu güımı ggâs %9:5 | tuttu. lâer.ııdısım meınle.kîtıne gö- Yokohadna — 352025 352025 türen küçük kervan, eskisinden ne Stokholm 31.0975 31.00975 kadar farklı idi: Tahtıravanı taşı- Moskova 23.9675 — 23.,9675 yan köleler hızlı hızlı yürüyorlar, 20 V kendisini almıya gelen telmizleri ESHAM VE T # | T W neşeli neşeli şarkı söylüyorlardı. 1933 türk borcu 1 — 19. (P .'hî)"' Aclius Aristides, madebe hedi - 1933 ikramiyeli — | yeler vermekle kâlmadı. Bu sağlık : Bagani ”'âdedı,ior..*' kaynağını övmek için bir çok met- Sıvas - Erzurum | K vt ; Hattr is. " I CNĞ dS 151 hiyeler de yazdı ve bütün o havali- Ö n < DİKA ÇB ıg. de, herkes bunları baştan aşağıya K R e £ 1975 — 19.75 ezberleyip tekrar etti. -- STT A TT G - — Parmağınızda bir yüzük görüyorum, !odı-w Tebrik edeyim mi ? YA 5 ORİA | Yazan: Knut Hamsun Acaba Johannes geriye dönmeden on adım daha yürüse nasıl olurdu ? O esnada Viktoria ona baktı,ve cesurca bir karar- la harekete gelmiş gibi sık adımlarla birden bire ona doğru ilerledi, Sinirli sinirli gülümsedi ve ol - dukça zahmet çekerek : — Günaydım, ne iyi tesadüf! dedi. Allahım! Johannes'in kalbi nasıl vuruyordu 1 Vurmuyor, titriyordu. Bir şeyler söylemek istediği halde söyliyemedi; yalnız dudakları oynadı. Vikto- Kııı dü. Kendi kendine : 'Göılırüıü kaldırı - m. % hldmıııııı." diyordu. On beş adım Viktoria niçin orada u) | i ir bı' vitrindi; haçvari j ' kalı- — banı, bir bardak dglıınhıııii,wııhltııhpulk g - GN şı dimdik boynu ileride, mağrur, yürüyordu. ria'nın elbiselerinden, sarı entarisind güzel bir Johannes selâm verdi. — koku intişar etti; yoksa ağazından mı? Bu anda Jo - Kadin al, 5 “Günaydın,” dedi. Duracak - lıııınoı onun yüz çizgilerini fırkedeıııodı- fakat o- mış gibi bir. e bulunmadı. Ve Joh cid- ......ııcel“ in sapını tutan dî, yürüdü, geçti. Bıcıklnmdı bir tekallüs hisset - u ince elini tanıdı. Bu el sağ eldi ve bir yüzük yvardı. lkdıhhdı.lohınnulgı,ı dikkat etmedi. ,vehıçhı-felı.kıunonduynumıkı- 'p Oııuıı eli güzeldi, acaip surette guzeklı dovıııı etti * — Bir şehirdeyim, fakat sizi gör - medim. Yok; bi-hüe gördüm: Yolda. Biri bana gorılüiıınıdımm ıiıoldııimuuıöylo(h.oyk bü- Johımııkıkokâı Bd © ada A Ü b ö LARET Te dndi |i — 10 — Çeuiren: Nasuhi BAYDAR kalacak mısmız ? — Hayır. Çok kalmıyacağım. Bir kaç gün. Yakın- da dönüyorum., — Adımlarımızı bu tarafa sevkeden ve sizi selâm- lamak imkânını bana veren tesadüfe müteşekki « Si * Bir an sustular, Viktoria tekrar söze başladı : — Esasen yol şaşırmış olduğ sanıyorum. Mabeyincilerin evinde kalıyorum. Acaba hangi yoldan oraya gidilir ?, — Müsaade ederseniz size arkadaşlık edeyim. Yürüdüler. Johannes gelişi güzel sordu : — Otto evde mi ? Viktoria kısaca cevap verdi : — Evet, evdo. ” Bir piyano lışıgıı an bir takım adamlar bir arabalık kapısından çıkıp yaya kaldırımını işgal ettiler, Viktoria sola doğnl bül kıdıııııı hııııı etti. ' Viktoria acaba ona ne cevap verecekti? VM ria'nın yüzüne bakmaksızın, nefoı almaksızın eovı bını bekledi. İ — Ya siz? Sizin yüzüğünüz yok mu? b ğ yolıf Halbuki biri bunu ısrarla söylemişti... Bu eıııılı gazetelerde sizden o kadar bahsediliyordu ki. ,, — — Yazdığım bir kaç şiirden dolayı. Fakat siz” onları tabii okumamışsınızdır. L y Şi — Zannedersem o şiirler bütün bir kitap - teşkil — ediyordu... — Evet, bir de küçük kitap yazdım. Viktoria, mabeyincinin evine gitmel tinde olmıımı rağmen actele etmeden Bir bahçeye geldikleri İk: oturdu. Johannes karşısında ıyw. Birdenbire ona elini uzattı, ve :" — — Siz de oturunuz, dedi. » Ve ancak o yanma oturduktâ ı tı. Johannes neşeli ve kayıtsız bir tavır t çalıştı; ileri doğru bakarak gülümseyip “Acaba zamanı geldi mi?” d .. — Ahl Demek ki nişanlandınız da bunu mej **” ko“ekımîıknwolm M% a niz? 4 ,,,,ızıııd" — AYU y

Bu sayıdan diğer sayfalar: