10 Haziran 1938 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10-6-1938 ALLLELLIR Paçaları sıvama, derlerdi. Düya- da her şey değiştiği gibi o kaide de de- ğişti. Şimdi, hele bu mevsimde, yüz- me havuzuna yahud plâjlara gitme- deıı, bulunduğ yerde yü : öğ k lâzım. için evde bir havuza, banyoya bile ihtiyaç yok, Denize girmeden yüzme öğre- nilmez sözü de artık manasız bir u- kalâlıktır. Odanın kuru tahtası üze- HAYAT ve SIHAT '.ıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı Suyu görmeden... “trraanan af Bütün bu hareketleri yaparken insan az çok terler. Halımın üzerin- de az çok bulunan tozlar da vücuda yapışınca... Onun için hareketler bit- tikten sonra mayoyu çıkarıp iyice kurulandıktan Sonra — üşümemek için — ılık su dökünmek hiç de fena olmaz. Suyu görmeden bu hareketleri bir kaç gün tekrar ettikten sonra yüzme ha yahud denize girerseniz rinde bile yüzme hareketlerini öğ- renmek mümkün ama, tahta insanım etlerini kemiklerini acıtacağı — için bir halı üzerinde olursa daha iyi. yanınıza kabak bağlamağa yahud eski zaman kabaklarının yerini tu- tan içerisi hava dolu hayvanlara M Mmek için sadece paçaları sıvamak Yyetişmez, Suyun içine giri gibi mayoyu giyersiniz. Bayanlar için mayoların şimdiki modasını el- bette biliyorsunuz: Yalnız karnı ve pek yukarı taraflarını kapayacak bir pantalonla iki I_ÖİİI kapayacak ve arkadan bağlı bir su- tiyen, Erkekler için de mayo satan Mağazacı onu hangi şekilde verirse, Suyu görmeden yü i öğren- bi kal Hiç kork- madan doğrudan doğruya suya at- lar ve halı üzerinde öğrendiğiniz hareketleri tekrar edersiniz, GÜNÜN POLİTİK MESELELERİ alk cephesi iktidar mevkii- H ne geçeli bugün iki sene oluyor. Hakikat şudur ki halk cephesi iktidar mevkiini hemen 1936 seçim- lerinden sonra fethetmiştir. Hiç bir Parisli, Alber Saro hükümeti, ma- ruf tabiri ile, ancak “cari işleri tedvir salâhiyetini haiz bulundu- ğundan” sokak arbedeleriyle geçen o mayıs ayının ve “veliahd” Bay Leon Blum tarafından kabine teş- kili ile hükümet proğramının tan- zim edilişinin hatırasını hâlâ unut- ştır. Bu, halk cephesi saltana- Bu hareketleri önce öğr l için su içinde kazaların yüzde 75 a- zaldığını temin ediyorlar. Bu da korkmadan suya girmek için i: yüreğine kuvvet verecek bir şeydir. Karada yüzmeyi öğrendikten son- ra suya girmeseniz bile, oynama yer- Yüzme hareketleri ilkin ayakt öğreniliyor, Sağ el odanın içinde bu- lunan eşyadan herhangi birini — Mmeselâ karyolanın demirini — tuta - tak. Sağ ayak üzerinde durularak sol bacak mümkün olduğu kadar leriniz y ş, adaleleriniz kuv- vetlenmiş, nefesiniz ferahlamış o- zellik gelir. G A, Yükseğe kaldırılacak — ve g Ondan sonra sol el ile sol bacak ü- zerine basılarak, kol ile bacağın kuv- Vetlerini birbirile karşılaştırarak, ya. ni yavaş yavaş ve bacak inmek iste- Mmiyormuş gibi indirilecek. Daha sonra sol el karyolanın demirini tu- tarak öteki taraftaki bacakla aynı hareket yapılacak, Her iki taraftan onar defa. Bu yapma hareketin de- niz içinde yahud yüzme ha Ilım D 'aı $ L a :_ alışmak için olduğunu tabii tahmin ediyorsunuz. İkinci hareket halı üzerinde yüzü koyun, Eller çenenin altında birbiri- ne kavuşacak. Dirsekler gövdeye bi- tişecek. İki diz birbirinden mümkün lduğu kadar ayrılarak ikisi de ha- l k, fakat iki- |1 BİBLİYOĞRAFYA Havacılık ve spor Bu nefis mecmuanın haziran nus- hası çıkmıştır. Kapağı, havacılık âle- mini son haftalarda bilhassa alâkadar etmiş olan prens Bibesko'nun ziyare- tine aid güzel bir resim süslemekte- dir. Aynı kapakta, bu otoritenin türk havacılığı için bize emniyet ve gurur veren bir teşhisini okuyoruz: “— Havacılıkta Balkanların en ile- ri milleti sizsiniz!” İç kapakta 19 Mayıs'a aid mem- keti htelif yerlerinden gelmiş :;ı birbirine kavuşarak ikisi bir - den arkaya doğru mümkün olduğu kadar yaklastırılacak. Bu hareket Üçüncü hareket pek ba zerinde up uzun, baş kolların ara- sında, eller birbirine, avuç tarafm- dan değil, üst taraflarından bitişmiş ve bacaklar iki tarafa — pek de çok değil — ayrılmış olarak yatmak. Dördüncü hareket daha kolay: Eller aynı vaziyette kaldığı halde bacaklar birbirine yaklaşacak. Beşinci hareket de daha güç de- ğil: Bacaklar vaziyetlerini değiştir- meden kollar — tabii hep halı üze- rinde — gerilecek. Bu da su içinde nefes almasını öğrenmek için. Halı üzerinde hareketleri içiniz sıkılmcaya kadar tekrar ettikten | sonra tekrar ayağa kalkacaksınız. Bu altıncı ve son harekette - sol el karyolanın demirini tutacak, Sağ a- Yak üzerine basılarak sol bacağın dizi bükülerek sol ayak sağ bacağa dokunacak. Sonra sol ayak üzerin - de durularak sağ bacağm dizi ile aynı hareket yapılacak. Her ıkı ta- rafta on beşer defa. Bu da su içinde ları — oynatmağa alıştırmak için... © wı â Si ee e A D UK T ğ güzel resimler vardır. Server Ziya Gürer'in, Hava Kuru- munun 937 - 938 büdce yılından rakam- lur, endamınıza da daha ziyade gü- tımım karışıklıklar içinde başlamak- ta olduğuna bir işaretti. Saltanat bugün de devam etmektedir, ve ha- fiflemiş bile olsa karışıklık hiç ol- mazsa fikirlerde henüz bakidir. Halbuki halk kitleleri yeni dev- renin başlayacağı vadini, hiç şüip- hesiz, pek müsaid karşılamıştı, Bunlar, seçim devresinin tamtrak- lr vaidlerini hemen tahakkuk et- miş telâkki etmişlerdi. Kocaman a- fişler “ekmek, sulh, hürriyet” ilân ediyor ve bir takımları da “kuvvet- li, hür, mesud bir Fransa” dan bah- sediyordu. Memleket çetin bir deflasyon ni- zama tabi tutulmuştu: Gündelik- lerde deflasyon, fiyatlarda deflas- yon.. Onu bu nizamdan kurtaran- lar ona birer kurtarıcı gibi görünü- yordu. Ve filvaki, cehd ve gayret rejiminin yerini bir kolaylık reji- mi alacaktı. Bu bakımdan, bir eğ- lence müsteşarlığının kurulmasın- da sembolik bir mana vardı. Çalış- kan Fransa hakikaten bir tatil dev- resine girdi, ve tasdik edelim ki, o zamana kadar seyahata çıkmanın zevkini tatmamış olan işçilerin üc- retlerini de alarak tatile girmele- rinde yeni ve büyük bir mana yok değildi... Aneık bu esnada, halk cephe- si içinde, içtimat terakkiyi ekonomik imkânlariyle uzlaştırmak isteyenlerle milletin ve devletin bünyesi ile pek ziyade alâkalanma- Fransada iki yıllık halk cephesi idaresi —LÖ JURNAL pakkkane e Y_azcın : Piyer - Etiyen Flanden Butleging, raketiring, Kidneping... GAZETESİNDEN — azaltmak suretiyle de gündelikçi- lere genişlemiş bir satın alma ka- biliyeti tevziine muktedir olacağını sanmıştır, Bu vechile de, halk cep- hesi, aksini iddia ettiği halde, prog- ramına sınıf mücadelesini idhal et- miştir. Sınıf de çekecek olan, her me9lekette ol- duğu gibi, orta halli sınıflardır. Yalnız sermaye ile say'in kazanç- ları arasında değil, say ile muhte- lif mesleklerce yapılan hizmetler arasındaki muvazene bozulunca mu- vazenesizlik tezayüde —meyleder, Her ne pahasına olursa olsun, halk kütlelerine maddi vaziyetlerinin salâhı vehmini vermek lâzımdır. O zaman, ücret ve fiyat yükselişleri ve aynı zamanda fiyat yükselişi ile para devalüasyonu arasında bir ya- rış başlar. Nihayet, ve hakiki kıy- met olarak, yani eşya ve yahud hiz- metin satın alınma kabiliyeti ola- rak işçinin ücreti daha fazla bir şey ifade etmez, fakat bunun aksine o- larak ve gene hakiki kıymet olarak iktisab edilmiş servetin geliri e- hemiyetli surette azalır. Neticede millet fakirleşmiştir. Maddesinden bir kısmını kaybetmiş, büyüyen güçlükler karşısında zafa düşmüş- tür. Ucadelesinin VAS cer Bunu, fransız parasının satın al- ma kabiliyetinin azalması kadar hiç bir şey ifade edemez. Halk cep- hesinin iktidar mevkiine gelmesi- nin arifesinde Fransız, Amerikalı “ile İngilize nisbetle parasının satın alma kabiliyetinden antak üçte iki- sini kaybetmişti. Ve bu münasebet- le şunu da hatırlatmak faydalıdır ki dolarla ingiliz litasının deha sonraki sükütu hasebiyle Puankare franga nisbetle vaziyetini de ıslâh [â:e hâdiseleralarak, Prens Bibesko- n sÖz- .?["İ“—v—l'ı k rincisi değil, dünya birincisi diyor. Muvaffak olarak yürüyebileceğimiz muhakkaktır. Yolumuza bütün hızı- mızla devam edeceğiz!” Mecmuanın - diğer — sayfalarında prens Bibesko'nun beyanatı, Şakir Hazım Ergökmen'in Prens Bilbesko ile dört gün başlıklı ihtisasları, Türk Hava Kurumu genel merkezi toplan- tısına aid haberler ve genel merkez heyeti raporu, Behçet Kemal Çağla- rın şehidlerin önünde yerden göğe bir sesleniş başlıklı güzel bir yazısı, Faik Biricik'in bir şiiri, Necib Te- sal'ın savaşta uçak, barışta uçak adlı bir yazısı, havacılık haberleri, motör- süz uçuş, yüksek uçuş vasflı motörsüz tayyare deli, yazı müsabak gelen cevablar, Türk Hava kurumuna yardım eden faziletli ve yürdsever vatandaşlarımızdan bazılarının resim- leri ve isimleri, Kâzım Nami Duru'- nun gençliğe öğüdü; mecmuayı süs- lemektedir, Havacılık ve sporu bütün okurları- mıza tavsiye ederiz. Lord Artur Savilin cinayeti b Yazan : Oskar VAYLD T Ka “Çeviren : Nurettin ARTAM * Tefrika: 11 —& yi Bazan da taliin kendisine bu kadar | sızlık etmiyeceğine kanaat getiri- e| Yordu. İki defa el bakıcısının Vest Mun S_n’it'deki adresine gitti; fakat evin zi- y Tni çalmağa cesaret edemedi. Hem işin kikatini vüzuhla öğrenmeğe can atı- Yor, hem de bundan korkuyordu. Nihayet hakikat belli oldu. Bir ak- kulübün cigara salonunda otur- gi Muş, cigara içiyor ve yorgun argın gi S*""»',âiton'un Geyeti tiyatrosunda söy- g| — *nen komik şarkı hakkında anlattıkla- Hnı dinliyordu. Bu aralık garson, elin- * akşam gazetelerile içeri girdi. Lord Ttur, Sen Ceymis gazetesini aldı ve *aAyfalarına birer birer göz gezdirirken havadisin başlığı gözüne çarptı: | FİR EL BAKICISININ İNTİHARI ladı. Gazete bu başlık altında şunları rdü: "'.'.gân sabah saat yedide meşhur el bakıcısı Bay Septimus R. Pocers'in ce- sedi Grinviç'de Şip otelinin önünde karaya vurmuştur. Bu zavallı adam, bir kaç gündenberi kayıptı ve el ba- kıcrları mahfillerinde âkibetinden en- dişe ediliyordu. Kendisinin fazla ça- lışmak yüzünden uğradığı muvakkat bir cinnet neticesinde intihar ettiği zonnolunmaktadır. Tahkikatı idare e- den müstantik heyeti de bugün öğle- den sonra bu hükme varmıştır. Bay Pocers'in insan eli hakkında yazmış olduğu mühim bir risale yakın- da neşredilecek ve hiç şüphesiz büyük bir alâka ile karşılanacaktır. Müteveffa altmış beş yaşında idi ve olanlar arasında Aanlaşmazlık da başlryordu. Mahir bir sihirbaz olan Bay Le- on Blum, kitlelerin satın alma ka- biliyetini artırmak suretiyle refaha kavuşulacağını ileri sürüyordu. Fa- kat cehd bakımından hakikat ol- makta devam eden cihet kolaylık bakımından bir hata olur. İçtimat terakkide hakikat herke- sin ve heyeti umumiyenin satın al- ma kabiliyetinin istihsâl vasıta ve usüllerinin terakkinin ıslâhata müstenid olarak iş randımanının çoğalması suretiyle artmasındadır. Hata ise randıman çoğalmaksızın gündeliklerin tezayüd etmesi, vası- talar ıslâh olunmaksızın istihsâle terettüp eden yüklerin tezayüd et- mesi, vazifelerdeki ujerarşiye ve o- toriteye karşı koyan mütemadi di- leklerde bulunmak ve içtimai _dl- siplinsizliğe mahal vermek zihniye- tidir. Zaten, zannedilir ki halk cephe- sinin sosyalist idaresi kapitalca ta- hakkuk ettirilmiş olan kârların m_ık- darını çok yüksek tahmin etmiştir; ve bu kârı ortadan kaldırmak, veya Lord Artur, gazete elinde olduğu halde birden bire kulübden dışarıya koştu ve kendisini durdurmak isteyen kapıcının hayretleri içinde bir arabaya atlayıp Park Leynri'e doğru sürdür- Bir pencereden kendisini gören Si- bil nişanlısının iyi bir haber getirdi- ğini hisseder gibi olmuştu. Onu karşı- lamak üzere merdivenlerden aşağıya indi ve çehresini görünce her şeyin iyi olduğunu anladı. Lord Artur: — Sevgili Sibil, diye haykırdı, ya- rın evleneceğiz. Sibil, yaşlı gözlerle gülerek: — İlâhi çocuk, dedi, öyleyse neden pastaları ısmarlamadık?, Üç hafta kadar sonra Sent Piter ki- lisesinde nikâh töreni yapıldığı zaman orası zarif kıyafetli büyük bir kalaba- lıkla dolmuştu. Nikâh duası Çiçester dukası tarafından gayet müessir bir surette okunmuş ve davetlilerin, he- men hepsi bu gelinle güveyden daha güzel bir çift görmediklerini söyle- mişlerdi. Onlar, güzelliklerinden daha fazla y el ge aa ll an ea Giler ş alk cephesinin iki sene ikti- dar mevkiinde kalmasından sonra Fransa, ingilizle Amerikalı- ya nisbetle parasının satın alma ka- biliyetinden yedide altısını kay- betmişti. Nitekim, altına nisbetle Fransız frangr — resmi hiç bir pa- ritesi olmamakla beraber — takri- ben 27 miligram altuna muadildir, Halbuki harbden evvel Fransız frangı 225 miligram altuna tekabül ederdi. Bundan başka 1936 senesi nisanında Fransız banknotları Fran- sa bankasına mevdu 4125 ton al- tunla garanti edilmekte olduğu halde 1938 nisanında Fransa bank- notlarının karşılığı olarak ancak 2400 ton altun kalmıştır, Halk cephesinin ileri unsurları,, artık kimse tarafından münakaşa mevzuu olmayan mufavvakiyetsiz- liği, onun hükümet ve adliye faa- liyetindeki çekingenliğe hamlet- mektedirler. Bunlara göre şayed halk cephesi “zenginlere kiselerini açtırabilseydi” bütün güçlükler iza- le edilmiş ve vadedilen teessüs etmiş olacaktı. refah da çekmiş olduğu bütün bu iztirablara e- seflenmiyor, Sibil de bir kadının bir erkeğe verebileceği en güzel şeyleri, geikat,_ muhabbet ve taabbudu kocası- na veriyordu. Onlar için bir aşk macerası bir re- alite tarafından öldürülmemişti. Dai- ma genç olduklarını hissediyorlardı. Yıllarca sonra iki güzel çocukları olmuştu. Bir gün Leydi Vindermir dü- kün oğluna düğün hediyesi olarak ver- diği sevimli eve, Alton Prioriye bir zi- yaret için gelmişti. Bir gün öğleden sonra Leydi Artur ile bahçede bir li- mon ağacının altında oturur ve ikisi de birer güneş parçası gibi güzel bir er- kek ve bir kız çocuğunun iki tarafı gül fidanlariyle süslü yolda oyun öy- namalarını seyrederlerken Leydi Vin- dermir, ev sahibesinin ellerini tuta- rak sordu; — Mesud musun Sibil? — AÂziz Leydi Vindermir, elbette mesudum; siz değil misiniz? — Benim mesud olmağa vaktim yok Sibil. Daima, en sonra bana takdim e- dilen son şahıstan hoşlanıyorum ve daima, insanları tanıyınca kendilerin- den bıkıyorum, — Arslanlarınız sizi tatmin etmiyor- lar mı Leydi Vindermir? — Hayır iki gözüm, arslanlar ancak Müktesep serveti veraset annüi- tesinden daha iyi hiç bir şeyle ölç- mek mümkün değildir. 1913 de bu annüite beş milyar beş yüz milyon altun frankla ifade ediliyordu. 1937 de ise 15 milyar kâğıd franga in- miş, yani altun krymetinin , 76 sını kaybetmişti. Kredi fonsiye mü- tehassısları tarafından yapılan tah- minlere göre gayri menkuller kıy- metinde de 1913 ile 1937 arasında aynı tenezzül nisbeti görülmekte- dir. Nihayet, Paris borsasında ko- te edilen vadeli Fransız kıymetle- rinin yekünu yapılacak olursa 1913 ile 1937 arasında altun kırymet ola- rak tenezzülün /» 92 yi bulduğu he- yecanla müşahade edilir. ütün bunlara rağmen 1936 nın son Üç ayı ile 1937 nin ilk üç ayı arasında &atın alma ka- biliyeti 9p 10 daha düşmüş, işsizler sayısı bir sene evvelkine nisbetle 30.000 artmıştır. Memurlar ve Mmütekaidler maaş- larının artırılması için uğraşıp dur- maktadırlar, Filvaki 1935 de satın alma kabiliyeti 100 olan bir memu- run bugünkü kabiliyeti — maaşlar yükseldikçe — 80, 70 ve hattâ 60 dır. . Köylü ise 1936 ile 1938 arasında satın alma kabiliyetinden /» 50 kaybetmiştir; zira bugün her satın aldığı mala bu nisbette fazla para ödemek mecburiyetindedir: Halbu- ki bazı ziraat maddelerinin fiyatı Ço 10 ilâ 20 tezayüid etmemiştir. Bu rakamlara bakarak Fransanın harab olmuş olduğuna ve gittikçe bitkin bir hale geldiğine hükmet- memek mümkünmüdür? Fransız is- tihsâl endeksi 1936 dan 1938 e ka- dar 102 den 89 a duşmuştur. Tica- ret bilânçosunun açığı 5.500 mil- yardan 19.50 milyyara çıkmıştır. Masraf mütemadiyen artmaktadır. Fransanın milli geliri 220-230 mil- yar, devlet masrafları ise 120 mil- yardır. Demek ki millet gelirinin yarısını devlete vermektedir. İşte bilânço budur. Cenaze töreni B. Necib Fazıl Kısaküreğin yeğeni, hususi muhasebe müdür muavini Şev- ket Ziyanın kızı, deniz binbaşıların- dan Muhtar Bindalın eşi Bn, Binda- lın acı ölümünü dünkü sayımızda bil- dirmiştik. Genç ölünün dün yapılan cenaze merasiminde mebuslar, Afgan büyük elçisi ile, kocasiyle babasının bir çok dostları bulunmuştur. Teşekkür Barika Bindalın cenazesine gelmek şuı:etile ve sair yollarla ıstırabımıza iştirâk eden muhterem bildiklerimize teşekkürü yazife biliriz, Kocası: Mümtaz Bindal Babası: Şevket Ziya silir kesilmez yer yüzünün en dilsiz mahlükları olurlar. Kaldı ki, onlar, kendilerine iyi davranırsanız, kötü hareket ediyorlar. Şu Pocers'i hatır- lamaz mısın? Korkunç sahtekârın bi- risi idi. Hiç bir şeyine aldırış etme- dim; hattâ benden borç para istedi; gene affettim, Fakat bana aşkını ilân eti i h ül ed dim, Bu a- dam beni, el bakıcılığından nefret ettirmiştir. Şimdi telepatiye merak sardım. Bu daha eğlenceli. — Leydi Vindermir, el bakıcılığı a- leyhinde bulunmamalısınız. Artur'un aleyhinde bulunmasını istemediği ye- gâne mevzu budur. Kendisinin bu ba- histe gayet ciddi olduğunu temin ede- rım, — Sibil, her halde onun buna inan- dığını söylemek istemiyorsun, öyle değil mi? — Kendisine sorunuz Leydi Vin- dermir, kendisi işte burada. O aralık Lord Artur, bir sarı gül de- meti elinde ve dans ederek yürüyen çocukları yanında bahçeden çıkageldi. — Lord Artur? — Evet, Leydi Vindermir. — Siz el bakıcılığına inanır mısı- nız kuzum? bir mevsim için iyidirler. Yeleleri ke- SÜ : gülerek şu cevabı verdi; YA © | okuyacaklarına e Bu kelimelerin dilimizde hiç bir zaman karşılıklarının aranmıyaca- ğını ümid edelim, Butleging... İçki yasağı yürümek- te iken amerikan haydutlarını zen- gin etmiş olan bütün vasıtalara bu isim verilirdi: İçki kıçıkçllliılı gizli fuhuş, | hane ve b leri... Raketiring, endüstri ile ticaretin haraca kesilmesidir. Kidneping'e gelince; bu, ameri- kan haydutlarının tüyler ürpertici mel'anet vasıtasıdır: Çocukları da- ğa kaldırarak ailelerinden para ko- Tayyareci Lindberg'in zavallı yavrusu ve yıllarca sürmüş olan Haupman davâsı hâlâ hatırlardadır. Bugünlerde de bütün Amerika, hay- dutlarca çalman iki çocuğun feci â- kıbetlerinin hikâyesi ile çalkan- maktadır. İnzıbatlı bir cemiyette haydudun rolü zindanda, idam seh da, ve- ya elektrik iskemlesinde can ver- mekten başka ne olabilir? Ameri- kan haydutları da memleketlerinin adaletinden bundan başka bir şey bekleyemezler. Ancak, Amerikada içki yı dan evel hoşluğa at- fedilmiş olan cinayet bolluğu bu memleketin kuru olduğu devirde belki şekil değiştirmiş, fakat aynı tempoda di edip gitmiştir: But- leger'lerle polis kuvvetleri arasında- ki hâdiselerin akisleri — gazete ve filimler vasıtasile — bizlerin bile zi- hinlerimizde ve gözlerimiz önünde- dir. Filvaki kuruluk, Amerika için sakin daşlarm da ister ist iştirak ettikleri cürümler sahasını genişletmiştir. Şimdi, çoğalan kid- ping vakaları karşısında şöyle dü- şünenler vardır: “Butleging haydut- lara iş temin ediyordu. İç <i yasağı kalkınca bunlar işsiz kalmışlardır.,, Bu, içinden çıkılmaz bir fasid da- iredir; kaldı ki içki yasağı zamanın- da da on beş çocuk kaldırma hâdisesi olmuş ve çalman on beş çocuktan on biri haydutlarca — öldürülmüştür. Kriminoloji mütehassısları ameri- kan haydutlarında kazanç arzusile birlikte cânice bir sadizm de görü- yorlar. Fakat, muhakkak ki, butle- ging'in, raketiring'in, kidneping'in sebebleri daha derinlerdedir: Ame- rika çok zengin, çok fakir, çok kala- balık bir lekettir, ve R İt'in almış olduğu sosyal tedbirlerin isa- betini teslim etmek lâzımdır. — Netice ne olacak? — Netice, Amerikada haydutların amansız bir tenkile tâbi tutularak ortadan kalkmaları olacaktır. Hangi şekilde revaç bulmuş olursa olsun haydutluğu hiç bir inzıbatlı cemiyet çekemez, — N. Baydar Bu haftanın maçları Bölge Futbol Ajanlığından : 11 'HAZİRAN CUMARTESİ ANKARA GÜCÜ ALANINDA Muhafız Gücü — Demir Spor B. Takımları Saat 15. Hakem HikmetAkgöl Ankara Gücü — Gal, ay B. Takımları Saat 17. Hakem Orhan Atak GARRAMTTLANMANMCAREZ D APUŞAAAUD GS STT ASA AA KMNT — Fakat neden? Lord, kendisini bir hasır sandalya- ya atarak; — Çünkü bütün hayatımım saadeti- ni ona borçluyum da ondan, dedi. — Sevgili Lord Artur, ona borçlu olduğun nedir? Artur, elindeki gülleri karısına ve- rip onun menekşe renkli gözlerine ba- karak: — Sibil, diye cevab verdi. di Vindermir, bütün hayatımda saç- manın bu türlüsünü duymuş değildim. CBİTTE) Osker Vayld'ın yeni bir romanı Kentervil hortlağı Meşhur ingiliz edibi Oskar Vayld- ın yazdığı ve bizim tefrika ettiğimiz “Lord Artur Savil'in cinayeti” romanı bitti, Ayni muharririn bu romanla birlik- te bir cild içinde neşrettiği diğer bir Toman bunu takib ediyor. Bu roman, “Kentervil Hortlağı”dır. Bundan önceki romanı takib etmiş olanların bu yeni tefrikayı da lezzetle eminiz,) — Ne saçma şey, diye bağırdı. Ley-

Bu sayıdan diğer sayfalar: