9 Nisan 1938 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KU ğ UUUT —İ KT lmLlk vehe TT ULU 9-4-1938 Ust Yüzbaşı Hafız kaptanın kla- vuzluğuyla boğazdaki mayn tarla- ları arasından süzülmeğe başlayan küçük Nusret 5 mil süratle ve Ana- dolu sahilini takip ederek aşağı in- meğe devam etti. Bacadan ne du- man hattâ ne de kıvılcım çıkmıyor, bütün mürettebat yerli yerinde ve- rilecek emri bekliyordu. — Makinelerin muttarid sesleri ve bordaları yala- yan suların hışırtısından başka hiç bir gürültü işitilmiyordu. Hava rlık, deniz durgun, tan yeri yavaş yavaş ağarıyor, Anadolu sahi- K sisler altında hayal meyal seçili- yor. Boğ dhali h hiç görünmüyor. Bu; Nusretin iş gör- mesi için tam ıstenen hava idi. Ak- si halde nede olsa bu gemiyi düş- üüti vöklessek ea olamıyacaktı. Komutan ve klavuz, ellerinde dürbün mütemadiyen etrafı gözet- Hiyorlar, maynların döküleceği yer- leri kestirmeğe çalışıyorlardı. Niha- yet ortalık hayli ağarmıştı ki mayn dökecekleri yere geldiklerine kati olarak karar verdiler. Ingiliz ve Fransız filoları boğazım ağzını kap- layan koyu sesin arkasında stim tut- makla meşgul iken bugünü onlara 'zehir etmekte büyük hisse sahibi olan küçük türk gemisi de maynla- rını birer birer dökmeye başladı. Nusret Erenköy istikametini geçer- ken birinci maynın fonda kumanda- sı işitildi, sabahın sessizliğini can- hıraş bir zincir sesi ve arkasından koca demir kütlesinin suyu yarma- sından husule gelen gümbürtü ihlâl setti. Ve bunu hep aynı kumandalar ve aynı hışırtı ve gürültüler takip eyledi. Biraz sonra Nusret sancak- tan bir devir yaptı, poyraz rotasma seyre başladı. Taşıdığı 26 maynı ir- tibatsız olarak bu sulara bıraktı. Gün tamamen ağardığı vakit Nus- ret kendisine verilen bu büyük işi düşmana sezdirmeden başarmış ve son süratle geldiği yoldan geriye doğru harekete geçmiş bulunuyor- du. Düşman filosu Nusretin ağısını döktüğü sularda zafer kazanmak ü- “midiyle vira demir işaretini bekler- ken küçük ve kahraman türk gemi- si Çanakkaleye ulaşmış ve orada da duramıyarak başka işler ve başka hizmetler için Istanbul yolunu tut- muş bulunuyordu. Tarihte ve Nus- ret büyüklüğünde hemen hiç bir gemiye nasib olmıyacak derecede bir muvaffakiyet temin eden bu tuzaktan İngilizler ancak zırhlıları suyun içinden çekilir gibi denizin dibini boylamaya başladıktan sonra haberdar oldular ve mağrur İngiliz amiralının içerisine ancak o vakit büyük korku girdi. Kendisine daha bu sabah bu su- lardan dönen mayn tarayıcı gemile- rin komutanı kati olarak bu suların mayndan temizlenmiş — olduğunu söylediği gibi bir gün evvelisi uçan Çanakkale Hamidiye İsti LA daki Türk topları bizimle birlikte harb eden alman müttefiklerimizin bile düşecekleri bir sürü stratejik ve taktik hatala- rın bu bizi iyi anlamamak kusurun- dan ileri geleceğini de ileride göre- h Pi n YoA lağı TPi muharebelerinin blânçosu Her işte olduğu gibi muharebenin de bir blânçosu vardır ve bu blân- çoya nazaran muharebenin hangi taraf için kârlı veya zararlı oldu- ğu tayin olunabilir. Çanakkale de- niz muharebelerini de daha iyi an- lamak için bu blânçoya göz atmak mutlaka lâzımdır. Bizim zarar hanesine kaydedile- cek zayiatımız şöyle: Anadolu Hamidiyesinde bir 24 lük top harab olmu, kışla yıkılmış; Çimenlik tabyasında cephanelik patlamış, 24 lük bir top harap ol- muş; Rumeli Hamidiyesinde 35,5 luk- lardan birisinin döşeme ve rayları, çarh tekerleği harap olmuş, diğeri- nin ni: âhı, matafurası kırılmıştı. tayyareci de bu sözü y Şi Bunlarda bir yanlışlık yoktu. Yalnız bu iki zaman arasına sığdırılabilen türk kahramanlığı hesaba dahil e- dilmemişti. Zaten İngiliz ve Fran- sızların uğradıkları hezimetlerin bütün sebebleri bu yanlış hesabda olduğu gibi bizzat bizim içimizde ve Rumeli Hamidiyesinde dört topun yan divarları yıkılmış, Namazgâh tabyasında kısa 21 lik ve 24 lük iki top harap olmuş, Halilelinde bir sahra cepane ara- bası 48 mermisiyle berhava olmuş, Diğer bataryalarda ufak tefek hasarat; Baykuş mevkiindeki bir pmjçktörüşı aynası kırılmış, Çanak- kalede bir kaç ev yıkılmış ve hayli de yanmış. Ş . Bizimkilerin mermi sarfiyatı şöy- edir: - ' Anadolu Hamidiyesinde 35,5 luk çu 19 Anadolu Hamidiyesinde 24 lük 60 Dardanos 115 Mesudiye 108 Namazgâh 33 Rumeli Hamidiyesi 93 Soğanlı mantenli 18 Tenker havan 17 Obüs birinci tabur 897 Obüs ikinci tabur 142 Obüs üçüncü tabur 426 Ceman 1938 (Sonu var) | Mahkemelerde Ev sahibi İle kiracı arasında kavga Bir kapı yüzünden saç saça, baş başa girmişler D Davâcı yerinde kısa boylu ihtiyar bir kadıncağız, suçlu yerinde de fır- sat düşünce çok ve çabuk konuşan kahve rengi mantolu 30-35 yaşların- da bir Bayan.... Davâcı Bayan Safiye şöylece toparladı: “— Bu Zehra hanım benim kira- eımdır. Evimin, onun oturduğu kıs- mında bana aid bir kapı vardır. O ka- pıyı alıp da yerine taktırmak için bir gün kapısını çaldım. ustada yanımda duruyordu. Dedim ki: — Zehra hanım kızım, kapıyı açı- verde şu kapıyı alalım, hazır usta da gelmişken taktırıverelim evlâdım... Ben böyle güzel güzel, tatlt tatlı ko- nuşuyordum. Meğer başka türlü ko- nuşmak lâzımmış. Sonradan anladım. Derken efendim beni içeriye âldı ben de sandım ki, kapıyı almak için giri- yorum. Fakat Zehra beni odaya so- kar sokmaz arkamdan kapıyı çat di- ye kapatmasın mı? Beni önüne alrpta saçlarımı yolmağa başlamasın mı? Bu da yetmemiş gibi evlâdım, yumrukla- mağa başladı. Ben ihtiyarım; bu ka- dar dayağa nasıl dayanırım. Çırpın- mağa başladım. Sonra da kapıyı açtı, tekme ile beni taş merdivenlerin üs- tüne yuvarladı. Üstelik bana söğdü de, hakaret de etti. Demediğini koma- dır. Ben kendisine hiç bir şey yapma- dım, söğmedim. Bütün konu komşu şahidimdir. Kendisinden davâcıyım.,, Davâcının şahid olarak gösterdiği usta, hâdiseyi Bayan Vasfiyenin an- lattığına yakın bir şekilde anlattı. Fa- kat tam kapıdan çıkarken, kalabalığın arasından, suçlunun kocası olduğu an laşılan bir zatla aralarında şöyle bir muhavere geçti. O zat şahide dedi ki: — Allahtan korkmadın mı? İş böy le mi oldu idi? Doğrusunu niye söy- lemedin? Şahid, ben bildiğimi ve gördüğü- mü olduğu gibi naklettim. Diye ce- vab verdi. Fakat şu tehdidi de yedi: — İyiya görüşürüz, sonra.... iddiasını de, can bu tabif korktum, Bayan Vas- fiyeyi kucakladığım gibi kapı dışarı çıkardım. Yoksa kendisine ne vur- dum, ne de hakaret ettim. Cüssece öbürünün en az iki üç mis li olan suçlu: — Benim üzerime atıldı, beni bo- ğacak sandım. Derken dinleyiciler de gayri ihti- yari bir gülme arzusu doğdu. Evrak tetkik edildi, icabı düşünül- dü. Ev sahibi ile kiracı dâvasının ka- rarı şudur: Biribirine karşılıklı olarak söğme- den ve gene Safiyeyi döğmeden zan- lr hüviyetleri mazbut Vasfiye ve Zeh- ra haklarında cürmümeşhud kanunu- na tevfikan yapılan duruşmada, Zeh- ranın Safiyeyi bir gün işinden alıko- yacak şekilde — döğdüğü Zehranın mücerred inkârına rağmen, Trüyete müstenid şahitlerle anlaşılmıştır. Bu yüzden Zehra 25 lira ağır para ceza- sına mahküm edilmiştir. Söğmeye ge- lince: Safiye ve Zehra arzuhallarında her ne kadar kendilerine hakaret e- dildiğini söylemekte iseler de dinle- nen şahidler bu hususta tamamen ade- mi malümat beyan etmişlerdir. Zehra- nın Vasfiyenin biribirlerine söğdük- leri anlaşrlamamıştır. Binaenaleyh söğme suçundan her ikisinin de bera- etine ve yeni delil ikame etmiş oldu- ğuna göre ayrıca 400 kuruş ilâm har- cının da suçlu Zehradan alınmasına karar verilmiştir.,, Suçlu önden, davâcı Safiye de sük- lüm büklüm onun arkasından salon- dan çıktılar. Üç aylıklarını almadan ölenler Üç - Onlar görüşe dursunlar, Bayan Zehra müdafa başlamıştı. bile... Suçlu, asabi asabi konuşuyor ve neti- ceden pek emin görünüyordu. Müdafaasına şöyle başladı: “— Hâdise günü ev sahibimiz o- lacak bu Vasfiye hanım geldi. Kapı- miı çaldı, gittim açtım. Benden sert sert kapıyı istedi. Ben de tatlılıkla şunu söyledim: Vasfiye hanımcığım iyi, güzel ama, benim şimdi kocam ev- de yok... O yokken ben nasıl veririm kapıyı? Akşama kadar sabret, gelsin, danışayım kendisine ve kapını vere- yim, Bunu der demez, üstüme atıldı e- fendim, benim boğazıma sarıldı. Ben Yazan: Alexis Tolstoi OUUT L DDD Buğgün, on bin kişilik bir kalabalık bütün kapılarından Kremlin'e girip Petronun isyancı ve haydud Fedka Şakloviti ile arkadaşlarını yakalaya- rak, zincire vurduktan sonra Ayatri- yaya getirilmesini emreden bir name- si suretini göstere göstere “Bize Fed- ka'yı teslim ediniz!” diye bağırdı; tıb- kı bir kaç sene evel “Nikita Gladkofu, Kuzla Çermniyi, Obroska Pekof'u, pa- "pas Medveefi bize teslim ediniz!” di- ye bağırmış olduğu gibi... Muhafız kıtası erleri silâhlarını a- tıp kaçtılar, Saraydaki uşaklar, kadın- lar, kızlar, maskaralar ve cüceler mer- diven altlarına ve mahzenlere gizlen- diler... Sofiya, nefes nefese, Vasili Vasili- yeviçi kolundan tutup kapıya doğru çekerek: — Çık, bu hayvanlara söyle ki Fedor Leontiyeviç'i kendilerine teslim etmi- yeceğim, dedi. Vasili Vasiliyeviç, yarı şuürsuz, bü- yük medhal merdivenine çıktı. Kesif ve tehdidkâr kalabalık Vasilinin sura- tina kin, hararet ve kerih sarmısak kokusiyle dolu nefesini üfledi.. Gözle- rinin önüne karğı, kılıç, bıçak uçları uzandı. Bir kaç kelime bağırdı (söyle- diklerinin kendi de farkında değildi) ve kapıya doğru, âdeta sürünerek, ge- ri geri geldi... O anda kapı, bir çok o- muzun dayanmasiyle çatırdadı. Vasili DUKUAMAK AO UO U KUK AUAOAO AOA RU KUKU A GU UKUU gördü. “Onu kurtarmak imkânı yok... 'Teslim et...” dedi. Ve kapı parça par- ça oldu, halk içeri hücum etti.... Sofi- ya sırtını Vasiliye dayadı... Bu vücud Vasilinin üstüne bir yük gibi çökü- yordu... Onu tutuyormuş gibi yaptı... Sofiya, kalın sesi ile bağırarak Vasili- yi itti, koştu... İkisi de biraz sonra taht salonunda tekrar buluştukları zaman Fedka Şakloviti'nin korkunç feryadı- nı işittiler.. O çarevnanın hamamında ele geçirilmişti... Bununla beraber Vasili Vasiliyeviç henüz kaçmıyordu. Yol arabası onu her akşam hizmet kapısının önünde bekliyor, kâhyası ile bir kaç ihtiyar hizmetkâr da mabeyn odasında uyuk- luyordu. Vasili Vasiliyeviç mumun karşısında, başı avuçları içinde otu- rup duruyordu. Yanık kanadlı sinek, ayakları havada, çırpınıyordu. Koca ev bom boş, ölü idi. Sema atlasının i- şaretleri tavanda belli belirsiz parıldı- yor, eski tanrılar karanlıklar arasın- dan prensi seyrediyordu. Yalnız, Va- sili Vasiliyeviçin ruhunu tazib eden esefler canlı idi. Bu nasıl oldu? Kaba- hat kimin? Ah Sofiya, Sofiya! Şimdi bunü kendi kendinden hiç bir şey giz- lemiyordu: Ruhunun en muzlim nok- talarından kadının, muhteris maşuka- nım kaba, sevilmemiş, gösterişsiz yü- zü, — ikbalin çehresi yükseliyordu. Petroya ne diyecek, düşmanlarına ne cevab verecekti? Bir kadının yata- KA L Sofiya'yı yüzü gözü bem beyaz, bakış- larısabit, gözleri aklarına karışmış * ğında iktidar mevkiini feth ettiğini, Kırımda rezil olduğunu “Sivil hayat, yahud müştereken ifasr icab ettiği tarzda her şeyin ıslâhı” adını taşıyan | şına müsveddeler bıraktığını mı? Yumruk- larını ensesinden çekerek —masaya vurdu.... Hele o bakıcılar, büyücüler- le başbaşa geçirdiği geceler!... Tatsız, kızılımtırak bir ışık pencere kapakları arasından giriyordu... Acaba şafak mı söküyrdu? Yoksabu, Mos- kova üzerinde yükselen kan kırmızısı ay mı idi? Vasili Vasiliyeviç kalktı, kubbeli salonun yer yer ziya huzmele- riyle yırtılan karanlıklarını . gözetle- di... Katiyen af etmiyeceklerdi! Pen-, cerenin bir kanadını yarı açtı, Uzak- Feldmareşal Şeremetef ile Katerina VAKAUKAKUKAA TU KA AAA KA KA AAA AAA KKK No: 53 sonra üç ay alma- dan ölen mütekaidlerle yetim ve dulla- rın varislerine bu üç aylık maaşlarının tamamen verilmesi Finans Bakanlığın- ca kararlaştırılmıştır. Kastamonu belediye reisliğ Ki u merkez belediye reisli- ğine avukat B.İzzet Akayın intihabı hakkında Kastamonu belediye mecli- since verilen karar yüksek tasdike ikti- ran etmiştir. Çocuk Esirgeme Kurumu çalışmasını genişletiyor Doğum ve kadın hastalırkları müte- hassısr Dr. Muzaffer Sezer Çocuk E sirgeme Kurumu Genel - Merkezin- de fahri olarak doğum ve kadın hastalıkları muayenesini ve tedavisi- ni deruhte etmiş pazartesi, perşembe ve cumartesi günleri saat 9.30 dan 12 AD TTLİLL ye kadar hastalarını kabule başlamış- RADYO | Öğle Neşriyatı: , | Karışık plâk neşriyatı — 13.50 Plâk: Türk musıkisi VE halk şarkrları — 14.15 Dahili ve harid haberler, Akşam Neşriyatı: — — , yatı — 18,35 Çocuklara Karagöz (Küçük Ali) — 19.15 Türk musikisi ve halk şargi” ları (Servet Adnan ve arkadaşları) — 20 Saat ayarı ve arabça neşriyat — 20,15 Türk musikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rızâ Sesgör ve arkadaşları) — 21.00 Hukuki kü* nuşma: Süreyya Anamur — 2115 Stüdyü salon orkestrası: 1 - Leopold: Hungaria. * Lepold: Russisches Echo, 3 - Lanner! Die Verber — 22.00 Ajans haberleri — 22.1$ Yarınki program, İstanbul : Öğle Neşriyatr: 12.30 Plükla türk musikisi — 12.50 Havadis — 13.05 - Plâkla türk musikisi. Akşam Neşriyatı: 18.30 Konferıg Eminönü halkevi namına Kemal Altan ( mar Sinan) — 18.50 Eminönü halkevi göt” terit kolu tarafından bir temsil — 19. Konferans: Üniversite namına: Doçent Gâ* lib Gültekin (Hayatı ucuzlatmak için nt gibi tedbirler almalıdır) — 19.55 Borsa hir berleri — 20.00 Necmettin Rıza ve arkâr daşları tarafından türk musikisi ve ' şarkıları — 2045 Hava raporu — 20.48 Ö* Mer Rıza tarafından arabça söylev — 21.00 Belma ve arkadaşları tarafından türk mü” Sikisi ve halk şarkıları (Saat yarı) — 21. ÖRKEŞTRA;: 1 - Çaykovski: La bel o buâ dorman. 2 > Röbstayn: Lihtertans, 3 - Mes yerber: Dans dezonbr. 4 - Manfred: Babi Parad — 22.15 Ajans* haberleri — 22.30. Plâkla sololar, öpera ve operet parçaları <-| 22.50 - 23 Son haberler ve ertesi günül Programı, Avrupa : OPERA VE OPERETLER: 20 Prağı Varşova — 20,30 Ren — 21 Milano, ORKESTRA KONSERLERİ VE SEN“- FONİK KONSERLER: 1945 Draoytviç — 20 Sottens — 20,30 Brüksel, Paris - P.T.T« Strazburg — 21 Roma — 21.15 Lüksemburg, Monte Ceneri — 22.20 Kopenhag — 22,30 Tuluz. ODA MUSİKİSİ: 11,30 Lüksemburg. SOLO KONSERLERİ: 17.15 Vır:ovl — 18.25 Stokholm — 21.45 London - Recs yon.ELFESLI Di N AZLAR (Marş v. s.): 11.$ Prağ — 13 Stokholm — l(l'.Jo 'Bcı Blissl — 23.165 Vargova. ORG KONSERLERİ VE 4 20.5 Stokholm — 20.20 BeromâSâSLu HAFİF MÜZİK: 6.10 Kolonya — 6.30 Alman istasyonları — 7.10 Kolonya — 8.30 Frankfürt, Kolonya — 17 Alman istasyon- ları — 21.45 Budapeşte — 24 ilâ 3 Almaf istasyonları , HALK MUSİKİSİ: 10 Alman istasyon- ları — 24 Keza, DANS MÜZİĞİ: 22 Beromünster, Flo- ransa, Liyon — 22.15 Stokholm — 22,20 ıI:ı-ı_i — 23 Budapeşte ,Lüksemburg, Liyotiş 'aris, Denizlide dökumocılığın ıslahı için tedbirler Denizli, 8 (A.A.) — Dokumacılığın islah ve standarize edilmesi için tica” ret odasında yarın bir kongre yapıla- caktır. Bu köngreye vilâyetin doku” macılık teşekküllerinden başka civaf vilâyetlerdeki dokumacılar ve Sümer- bank murahhasları davet edimiştir. Sümerbank beş kişilik bir heyet gön dermek suretiyle kongreye iştirâk e“ deceğini - bildirmiştir. Civar - vilâyet 1 hhaslarının gelece-, ği öğrenilmiştir. Kongrenin birsok faydalı kararlar alacağı umwumakta- dır. dok N Adliye teftiş beyeti reisliği Açık bulunsa Adliye Bakanlığı tef- tiş heyeti raBliğine birinci sınıf adliye müfettiştrinden B. Sezai Bilge tayin tır. larda, Kitai'nin dıvarları arkasında ha va ağarıyordu, Ağır ağır kalpağını ba- geçirdi, cebine iki tabanca yerleş- tirdi, şamdanda erimekte olan mumu uzun uzün seyretti — mayi halindeki bal mumuna düşen fitil çızırdayarak söndü.... çe FB 4 Manastırım, karışık zamanlarda ba- rut deposu olarak kullanılmış olan ve şimdi erzak anbarı vazifesi gören mah- zenlerinde marangozlar, alçak kubbe- ler altında bir köşeyi temizleyip tuğ- ladan iki sütunun arasına bir direk, bir makara ve ucu ilmikli bir halat, ye- edilmiştir. AUKUKAKAKA AAA AUADA KUKU KUKU KUKU KUUK AYU DUK0OZA KUK AM A KA K AAA AAA AUAUA GA KA KA KKK KA KA KA KKK ADK rilmek üzere bir nevi halka yecleştir- diler. Bu, direk işkencesinin malzeme- si idi. Sonra, ifade almağa memur kâ- tibler için bir sıra ile yüksek şahsiyet- ler için de üzerin€ kırmızı bez geril- miş diğer bir stra koydular. Mahzen- den bir zindana inilmekte kullanılan dik merdiveni tamir ettiler, İki gün- denberi, Fedka Şakloviti, bu zindanda Zzincire vurulmuştu. Boris Aleksiyeviç tahkikati idare *- diyordu. Moskovadaki eşkiyalık pri- kazından, ilk knut darbesinde dilleri çözmedeki mahareti ile tanınmış olan cellâd Emeliyan Svejef getirildi. Bu adam, halk huzurunda tatbik edilen ce- zalarda, sehpa önünde “merhametle” dövmeği bilir, fakat “merhametsizce” döverse ceza görenin bel kemiği on be- şinci vuruşta parçalanırdı. Bir çok kimseler sorguya çekildi. Bazıları kendiliklerinden ihbar ve şe- hadette bulunuyordu. Kuzma Çermni'- nin ına muvaffakiyet ha-, sıl oldu. Sofiya'nın maiyetinden Ob- rosim Petrof isminde biri de hile ile ele geçirildi ise de kılıcını çekip ken- disini müdafaa ederek iki kerre kaçtı. Fakat Nikita Gladki ile papas Medve- ef firar ettiler: Her tarafa bunları tutmak emri verildi. Fedor Şakloviti'nin sırası geldi. Dün, sorgu esnasında, şehadet ve ihbarlara göre hazırlanıp kendisine okunan bü- veriyordu : “İftira! Bunlar hep benim mahvımı isteyen düşmanlarımdır. Ben kendimi zerrece suçlu his etmiyorum.” Bugün ona mahsus olarak Emeliyan Svejef getirtildi, ancak bundan haberi yoktur ve gene her şeyi inkâra hazır- lanmaktadır... Bak Tahkikatin başlangıcında Petro is- ticvabta hazır bulunmıyordu: Akşam olunca Boris Aleksiyeviç, bir diakla birlikte onun yanımna gidiyor ve ifade- yi diak okuyordu. Fakat Çermni Pet- rof ve arkadaşları — Ogrizkof, Şesta- kof, Evdokimof, Çeçetka — tutulun- ca Petro, bunların dediklerini kulakla- riyle işitmek istedi. Onun için mahze- ne küçük bir iskemle konuldu ve Pet- ro gidip yosunlu kubbenin altında o- turdu. Dirsekleri dizlerinde ve çene- si yumruklarında, bir kelime bile söy- lemeden, dinliyordu. Vakta ki ilk de- fa direk gıcırdadı ve Obrosim Petrof'- un beline kadar çıplak gövdesi havada sallandı, yüzü kül gibi oldu, kulakları- nın arkasındaki deriler gerildi, acıdan biribirine çarpan dişleri sırıttı, o za- man Petro, iskemlesini de alıp gitti, bir sütunun arkasına geçip suçluya su- al sorulduğu müddetçe kımıldanmadı Fakat yavaş yavaş buna alışıp böyle gizlenmekten vaz geçti. Bugün Nataliya Kirilovna onu sa- bah duasına alıkoymuştu: Patrik ka- rışıklıkların mesud neticesinden do- layı onu tebrik etmek üzere bir hitabe re bir başka direk, bir de boyna geçi- (Sonu war)

Bu sayıdan diğer sayfalar: