Yabancı 'gaieî;he[dg : ;kğı'ı_klgı;ır mız *Donanmamızı Akdenizden geri Sirateji uzmanlarından olup Deyli Meyl gazetesinin - Habeşistan - harb aytarlığını yapmış ve son zamanlar 'da oradan dönmüş olan General 1.F. C. Fuller “Akdenizdeki gemile- Fimizi geri çekmeliyizli, başlığı al- tında yazdığı bir yazıda diyor ki: Akdenizin uzak yerlerinde bulu. an filomuz ne iş görüyor? Bu bir sorgudur ki ister İtalya'ya T düşman olsun, ister uluz. Donanmanın oraya / çitmesi emir veren hükümet, böylelikle İtal. yaya karşı cephe almıştır. Bu hare - ket bir harba yol açabilir; — yahud — açmaz. Eğer harb ilân edilmiyecek- e bu gemiler aylarca, hattâ - yıllar. <a İskenderiye açıklarmda — demirli 4 bu süretle bütün mane —| Şayed. harb ilân edilecekse - ki sütün dünya olçüsünde bir sa- ikar güphe yoktur - O aman İskenderiye bizim - stratejik toplantı yerimiz mi olacaktır? Ge - 'gen harbta bu böyle mi idi v> gele - “€ek harbta bu böyle olabil “Eğer harb yalnız bizimle İtalya arasında patlak verirse ingiliz ami - inandığı şekilde Akdeniz ü bizim filomuzda olduğu- Köre, o zaman bunları buradan * ettirmek imkânı yok mudur uzun zamandanberi gemilerimizi ın uzak bir noktasında bekletip iyoruz? / Fakat iş bu merkezde midir? Ben, “buna azlâ inanmıyorum. - Hattâ ben, harb çıkacak olursa hava filola - kuvveti yüzünden sonucun büs- ters olacağına kanaat getiren- — Meselâ Hindistan'ın şimal - batı n dağlık arazide bir ordu an harb ettiğini farzedelim. Bu or- çok dar geçidlerin karşısında kalırsa bir general buna ne yapabi lir? Orada karargâhını kurup düş- manın harb ilân etmesini mi bekler? Hayır! Onun vazifesi, etraftaki arazinin yüksekliğini, derinliğini ölç- mek, bir baskına uğrı tertibler almak, aylarca ve hattâ yıl. darca sürecek şekilde muhabere muvasala yollarını sağlamak, ve har ba hazır bulunmaktır. Bunu hatırda tutarak şimdi d-iz tarihimize gelelim. 1914 yılı ağus'e amak - için S—mdüi MUVASAL ULUS Bir ingiliz generalı yazıyor: çek meliyi Libya, İskenderiyeden 300, Girid 'ten 200, Maltadan 200 mil uzakta dır. Sicilya Maltadan 60, Bon bur 'nundan 100, Sardunya'dan 180 mil uzaklıktadır. Sardunya ise Blanko turnundan 100, İtalyadan 150, Ce 'neve Korsika dan 100 mil uzaktadır. Bu mesafeleri hatırdan çıkarma yınız. Ve havadan bir saatte 200 mil uçulduğunu unutmayınız. Şimdi gene bizim deniz üslerimize dönelim. Malta, Sicilya ve Libya'dan kal kacak tayyarelerin doğrudan doğru. 'ya bombardımanlarına açıktır. Her ne kadar Cebelüttarık İtalyan tay - yarelerinin uçamıyacağı bir mesafe- de ise de burada yapılacak bir deniz yapıla - cak hareketier için faydasızdır. Generalin mütalealarını gösteren harita sunda harb ilân edildiği zaran bi - zim filomuz nerede yer almışlardı? Bunlar Pilmavt, Portsmavi, Çı 've Rosit de bulunuyordu. Orada kaldılar mı? Bütün güçlük 've masraflara rağmen Skapa - Flova lildi. Niçin? Çünkü lik daha akıllı davranmış (he- 'nüz v zamar hava tehiikesi bu kadar fazla bilinmiyordu) den'zaltı tehli kelerine karşı vaziyeti aeğiştirmişti. Yirmi iki yıl önce boyle olmuştu: Şumdi Akdeniz durumu ne - olacak? Sirateji bakımından kovuşmak lâzım sa burada kırk yıl önce olduğu gibi yelkenli gemilerle gezilmedi nizaltı ve hava tehlikesi karşısında burasının bir göl halinde çıktığmı © zamanki Bugünün hava kuvvetleri karşısın da etrataki kıyıların hep bit duğuna, hava hareketlerine - müsaic bulunmadığına emin olmuyan yalın ması için çılgın olması lâzımdır Bunda bir mübalâga olduğunu sa- mır misiniz? Hayır, ben dediklerii varlak- bi raf ol- rakamla - izah Buranın İskenderiye' uzakta olması bertara reket edecek olan zerinde tayyarel rüz kalacaktı (1) Ceneve'den; Korsika'ya - Şar Tz 'da Blanko Burnuna, (2) Romadan'Sardunya'ya * Sar. dunyadan Sicilyaya -Sicilyadan Bon burnun: (3) Mesina boğazı - Sicilyadan Maltaya - Trablustan Maltaya. Bu suretle biz İskenderiye'de ka- hırız ki burası da Libya'dan kalka - cak tayyareler saatlik yoldur. pacakları iş şu olurdu: İtalyanlar her halde filolarını ha- rekete geçirr ekten sakınarak deniz- altı gemileri ve tayyareleriyle, Hin - la kabilelerin — yaj niz artık bir deniz olmaktan çıkmış, Bibliyografya 12 SUBAT 1936( ABA KİTABLAR ve DERGİLER HAYATIN MİHANİKİ - TELAK. KisI biyolo- di sahasında milletlerarası bir şöhreti Fizyoloji ve teci olan alman tıb adamı Tacgves Loeb'- in, “Hayatın mihaniki telakkisi” mev. zuu üzerinde vermiş olduğu ders ve konferansları hulâsa eden eserinden gene kendisi yaptığı bir hulâsa İstan- be. üniversitesi felsefe doçenti B. Meh- met Karahasan tarafından dilimize çevrilmiştir. Müellifin hayatı ve eser. leri hakkında kısa bir notisle başlı: yan bu kitab, doğrudan doğruya mes- vefi kültürünü genişletmek istiyenlere bu mevzu ü- zerinde topluca kâfi bir fikir verecek mahiyettedir. 42 sayıfalık kitabın fi- atı 12 kuruştur. KANT'TAN PARÇALAR — Üze- rinde hiç bir izaha ihtiyaç olmıyan de Fakat aynı zamanda Kant deyince, hazmı felsefe hat 'Kant ve felsefesi” imli büyük bir eseri türk kütüpha- e etmiş olan B. Mehmed lekten olmayıp da f imlerden Kant'tır. ve tercümesi en güç Evelce yirerek başına Kant ve tercüme edi- len eser hakkında koymuş. tur. Bu süretle meydana gelen 40 sa- yıfalık çok kıymetli eser Kültür Ba- kanlığı tarafından neşredilmiştir. Fi- 'atı 80 kuruştur. Bu eserin bütün fel- sefe meraklıları için nasıl bir ziyafet olduğunu söylemiye hacet yoktur. kanal haline girmiştir ve filomuz İs- kenderiye'de kaldıkça bu kanal üze- 'den erzak, petrol ve mühimmat ahlar İhtiyaç fazlalaşınca italyan bombalarına arz- alunacak hedefler de büyüyecaktir. Bu yol, incelenecek olurun oraman hü- cum daha ziyade kolaylaşacaktır. Bu takdirde filodan bu işe ayrılması gerekecektir. Çünkü donanma İskenderiyede kal dıkça bu malzeme taşıyan gemilerin denizaltı gemilerine karşı korunma- ancak bu süretle imkân altma gi - irçok destroyerlerin ana Bununla beraber bir destroyer, de- nizaltı gemisine karşı çok tesirli bir silâh olmasına rağmen tayyareye karşı pek zavallı bir durumdadır. Onun . için yukarda — anlattığımız bölgelere girildiği zaman bunlar, hava kuvvetlerine açık bir hedef ola- tmak, bugün- icabma göre onu ekono- mi bakımından sarsmakla olur. Bakalım, bizim diplomatlarımız ve denizcilerimiz ne zaman bu açık hakikati görecekler ve donanmamı like alı çekecek - nından ne zaman geriye lerdir? BİLGİ VE HATA — On dokuzün- cu asır Avusturya filozoflarından o. lan Ernst Mach, bugün gittikçe kuv- vetlenmekte olan yeni fizik felsefı ve pozitivizm hareketinin tem, kurmuştur. Bu asrın ilim sahasındaki bü. yük inkılablariyle - kuvvetlenen bu hareketin bilgi nazariyesi sahasında- ki ilk hazırlıklar Mach zamanında başladı. Bu itibarla bu filozofun fel- sefe öleminde hususi bir ehemiyeti vardır. Mach' '€n kıymetli eserlerinden biri olan “Bilgi ve hata" li eseri- nin birinci kısmı felsefe doçenti Sab- vi Esad tarafından dilimize çevril- Devlet matbaasında basılmış olan bu eserin en başına Hilmi Ziş Ülkin müellifin hayatına dair 12 sa. yıfalık bir notis ilâve etmiştir. lik eserin fiatı 35 ku- 144 sayı yuştur. BÜTÜN DUNYA — Fransızca Lü dergisini örnek alarak bir “haftalık dünya ve Türkiye badiselerinin ve neş. riyatınm hulasasını bir arada topla- mak gayesiyle çıkan bu yeni der; ilk sayısını gördük. Gazele kâi dı üzerine, iki renkli bir kapak için- de çıkan bu sayıda yabancı ve türk- çe gazetelerden iktibas edilmiş bi çok hadise, mal vardır. Basış ve seçiş itinalidır. Lü formasında 16 sahife olan der- inin fiatı 10 kuruştur. le ve karikatürler imiz — tarafından SİRK”YURU GAZELEtİnİN T Şubat taril üncü sayısında birinci ve İi beş yıllık plâna dair izahlarla, bat hastalıkları hakkında faydalı ma- 36 uncı sayısı ile üçüncü yılımı dolduran Ülkünün bu daki yazılardan birka; Yeni fakültemiz, Guüvanş “ürkleri Türkiyenin endüstrileşme da vası, Kuskançlık, Spor bilginin eseri olmalı Moskovada türk resim seri İki hikâye ve başk: yazılar. Heryerde 25 kuruşa satılmakta; laha K /yam. Harb, hakikattir etin hayatında, en cide esin bildiği bir şeki İrbir surette ele alıyorum. Millet, kendi hayat mücadelesinin mahi- yetini bilmelidir. Bu bilgisi için ise, harba — dair yazılmış kal, ders kırara ve kendisine OPYEKÜN HARB Bu, benden ıraktır. Birçok defalar söy- im gibi, ben, tekmil teorilerin düşmanı- ve hem de, bir mil- lan bir hakikattir. nu ise, “malümu ilâm” etmeden, yani, şeylere hiç dokunmadan, d da, bu bilinen şeylerin üzerinde aşırı ille yayılmadan, göstermek istiyo- — Tüm. Gene bunu yaparken de, millete ve mi Jet içinde herkese hitab ediyorum. Bunun i- gin, onun hakikaten bilmediği şeyleri, etraf- V itablarına değil, liyebilecek bir tarzda kaleme alınmış, izahlara lüzum vardır. Be- nim, bu izahlarımdaki şeyler, şahsi — ve en ciddi harb görgüleridir; yoksa, yabancı memleketlerde - sanılabilmesi ihtimali olan, herhangi bir resmi ifade değildir. Harbın üstadı v.Clausewitz, (fon Klav- zevits) Büyük Frederik ve Napoleon devri- nin harb görgülerine dayanarak, bundan he- men hemen 100 yıl önce yazdığı “Harba da- ir, adındaki eserinde, haklı olarak, harbın, bir devletin başka bir devleti, zorla kendi arzularına boyun eğdirdiği bir “cebir hare- keti” olduğunu tesbit ediyor. Clausewitz, bu gayelere varmak hakkır- daki mülâhazalarında, düşmanın askeri kuv- vetlerini meydan muharebeleri ve çarpışma- larla imhadan başka bir şey düşünmüyor. Bu düşünce, harb güdümünün hiç değişme- yen bir esası olmuştur. Bu esasın göz önün- de tutulması ise, Topyekün harb güdümü- nün birinci vazifesidir. Bundan dolayı, Clau- sewitz'in, muharebe meydanında imha fik- ri için söylediği şeyler, derin mânâsını, dı ima muhafaza edecektir General Kont v. Sehlietfen (fon Şiifen, Clausewitz'in 1905 de çıkan eserlerine yaz- dığı ilksözde, bu fikri, çok isabetli bir suret- te ifade etmiştir. Benim elimden, ancak o ifadenin altını çizmek gelir. Böyle olmakla beraber, bu eser, geçmiş bir dünya tarihinin inkisafına aittir ve bu- günkü günde, çok geride kalmış sayılır; hat- ta, denilebilir ki, bu eserin etüdü, şaşırtıcı bir tesir yapabilir. Clausewitz'in yaptığı gibi, “Harbların türlü tarzları,, yazılabilecek devirler, bugün artık çoktan geçmiştir Clasewitz, bu, “harbların - türlü tarzları,, hakkında diyor ki: 'Harbın motifleri ne kadar büyük ve kuvvetli olur ve bunlar, milletlerin tekmil varlıklarını, ne kadar fazla harblardan önceki gerginlik ne derece bü- yük olursa, harb da, o nisbette mücerred şekline yaklaşır. Böyle olunca, davada © nis- bette, düşmanı yere sermek olur, harb gayesiyle sıyasal mohsad da o derece bir a- raya gelir ve dolayısiyle, harb da, sırf sıyasal mahiyetini bırakarak, d (p kavrar ve, cenk olur. Fakat motif ve gerginlikler ne kadar xa yaf olurlarsa, harb unsurunun tabi armağan edilmek günde bir - noyeğilme ”” istikame- fi, yani, cebir de, sıyasanın açtığı çığıra, o misbette az yaklaşır ve gene, harbın bü istikametten başka tarafa çevrilmesi ruri olur; ideal bir harbın hedefleri ile sal gaye de, o derece biribirinden ayrılır ve dolayısiyle, mahiyet almağa başlar harb da o misbette sıyasal bir Clausewitz, düşüncelerinin şu aşağıdaki yerlerile, yeni harb tarzının sebeblerine yak- laşıyor: “Harbın da, kendisini mutlak biçimine yaklaştırmış olan mahiyet ve şekillerinde, önemli değişiklikler olduğu doğrudur; fakat bu değişiklikler, fransız hi değiştirdiği politikadgn doğmuştur. Bu po. ditika, başha araçlara, başka kuvvetlere çı- Hir açtı ve bu suretle, ahla gelmeyen bir ha