23 Ekim 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1

23 Ekim 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Adımız andımızdır | Son 5. haberl/er | ci sayıfada Her yerd Bütün yurd tek ses halinde haykırıyor: Gündelik HALK HAYKIRIYOR.: Türkiye hakikatini bilmiyenler, türk milletinin Atatürk'e ve onun devrim davasına ne kadar candan bağlı olduğunu görmelidirler. O- nun sevgisi, kurtarıcı birliğin öz mayasıdır. Bu sevgiyi her neslin kalbi öteki neslin kalbine suna- rak, kuvvetli, bütün ve tam Türki ye devam edeceklir. Bizim kuvvetimizin, bütünlü - #ümüzün ve tamlığımızın sırrı, şuur birliğimizdedir. Bu şuur bir- liği Atatürk'ün bize kendimizi ta- nıtmasından, kendimizi öğretme- sinden, bizi kendimize inandır- masından doğmuşltur. Düşman, bu vicdan aydınlığının hiç bir kö- şesini karartamaz. Türk milletinin talii ile oyna- maktan ümid kesmek lâzımdır. Her alçak teşebbüsü tam zamanın- da ve yerinde boğazlıyarak, düş- mana hayal beslemet ve rüya gör- mek imkânını bıraştını Atatürk uzakta v0 ğildir. Her gün halkın kolları a- rasındadır. Hiç bir devlet reisi o- nun kadar serbest dolaşmaz. İm- kânsız olan şey onu bu kolların arasından almak, onun için çar - pan kalbler arasından ona - ulaş- mahitir, Türkiyenin her tarafından la- net sesleri il - haykıran halk, yal- nız, bugün y.kalanmış olan bir- kaç serseriye değil, sayısı, cinsi ve çeşidi değişecek — olan düş- man'a yumruk sıkıyor. Bin şekle giren düşmanın yal- mız gayesi değişmez: Mesud, top- lu ve ileri Türkiyeyi yolundan alı- koymak. — Atatürk'ün — şahsında, onun bu eserine kastetmektedirler. Atatürk ve eseri, ayaktan aya- ğa sürünen sefil satılıkların elleri- ni ve seslerini eriştiremiyecekleri kadar yüksektedir. Türkiye, Atatürk'ü bilenlerin ve sevenlerin cenneti, onu bilip sevmiyenlerin cehennemi olarak, tarih boyunca sürecektir. Çünkü o yalnız bir zamanda yaşıyanların değil, bütün yeni zâ- manlarda yaşıyacak olanların vic- danlarına hükmeden bir hakikati temsil eder. Her yerde bağırınız, herkese yeniden söyleyiniz, dışarıya ve içeriye tekrar ediniz: Ta ki düş- man her kastının ancak bize bir hizmet olduğunu anlasın! F.R. ATAY AA AAAAARAR AAA AARADANAAAA BUGÜN Dördüncü sayıfamızda ; Yarı-sıyasal, iç haberler, spor haberleri ve resimleri Beşinci sayıfamızda B. Samuel Hor'un dün ver- ; diği önemli söylev, İtalyan - habeş harbı hakkında son haberler, dış haberler ARARARADADAAAİ Elli bin kişilik bir halk yığını dün Hakimiyeti Milliye meydanında çok büyük bir mit ng yaptı Büyük Önder Atatürk'e yapıl- mak istenen alçakça komplonun, onun kurduğu şehir olan Ankara da yarattığı nefret ve tiksintiyi belirtmek ve tarihte eşsiz kalacak olan bu namussuzluğu tel'in et . mek için bir kaç yurddaşın teşeb- büsiyle bir miting yapılacağını yazmıştık. Miting dün saat 11,5 da Atatürk anıtının önündeki geniş alanda ve kadınlı, çoluklu, çocuk- u, gönç ililiyer; ve-bir İçolkmaile ulusun düşünen, gören, duyan her yaşta, her seviyede 50 bin kişilik bir yığının önünde yapıldı. Merkezi Atatürk anrtı olan ve muhiti bir taraftan Cumuriyet Mer- kez Bankası, Parti binası, öte yan- dan Anafartalar caddesinin sonu ve Çankırı caddesi başlangıcı olan bir daire düşününüz: İşte şeh rin bu büyük parçasında dün top lanan bu 50 bin ankaralı bir kalb gibi çarptı ve bir dil gibi konuştu. Daha saat dokuzda alanın dol. mıya başladığını görüyoruz. Ata- ürkü bütün asığların ve hadiselerin üstünde yaşatan türk ulusunun her ferdi ona karşı ya - pılmak istenen komplonun - tel'in toplantısında yer almaya koşmak- tadır: İşte kaleden gelen yoldan köylü grupları geliyor. Dün salı idi ve kale üstünde pazar vardı. Alış verişe gidenler orada kimse- yi bulamadılar. Sevilen ve sevgi - si şuur haline gelen bir önder mu- habbetinin ne demek olduğunu anlamak için bu daha saat dokuz. da maülon sütmadan gülen köylü - nün, isini yarı bırakaa — işçihi dayresinden çıkan memurun, halk arasında yer alan saylavın ve ba kanın ve nihayet Atatürk'ün bü - yük eserini emanet ettiği okulla - rın her yerden yer bulabilmek için nasıl akın ettiğini görmeliydiniz. Saat onda koca alan dolmuştu! Artık biz anıtın üstünden bile in san selinin nerede bittiğini göre- miyoruz. Yalnız düzeni korumak için halk safları arasında dolasan atlı polisler kendilerine çıkacak bir yol açamadılar ve sıkışıp kal - dılar. Nakil vasıtaları durdu. Dün - söz alanlar, canilerin Atatürk'e kastetmek için sınırı mızı geçtiklerini söylerken ağlı yan genç kızlar gördük. Dün Ata türkün çocukları" ellerinde “ona yangözle bakanları ateş gibi ya karız; onun canı canımızdan, var lığı varlığımızdan yücedir; o ulu başı için başımız fe â yerde durur; öl de diği yerde ölürüz.,, dövizlerini bir bayrak gibi dalgalandırıyorlardı. Miting işte bu hava içinde ve saat tam 11,5 da başladı. Erkinlik marşı hep beraber löylendi. Şim- di Naşid Uluğ'u dinliyoruz: — Sayın yurddaşlarım, Görüyorum ki, çok coşkunsu- nuz yüzlerinizin gerilen çizgile. rinde, gözlerinizin sert bakışla- rında Atatürk'e kıymak istiyenle- re karşı duyduğunuz lanet ve nef- ret yıldırımları çakıyor. Atatürk- ün resimlerini bağrınıza basmış duruyorsunuz, bu duruşünuz türk- lüğün en aziz duygularını dışarı vuruyor. Bizi yaradana, bizi kur- tarana karşı yüreklerimizden co- şan derin sevgiden doğan toplu- lukta, yağınç teşebbüsü — önünde ulusun duygusunu — ve isteklerini haykırmak istiyoruz. Atatürk'e kıymak istediler, in- sanlar arasında, onlar gibi giyinip dolaşmaları bile, insanlık için bir şin olan üç beş soysuz serseri, bi- ze, yeryüzüne en büyük kötülüğü yapmayı kurdular, Türklüğü can evinden vurmak istediler. Ona kıymak istiyenleri bu meydan tanır, insanlık - tarihinin en yüce, en şerefli davası bu mey- dandan idare edilirken, o caniler, keselerini, heybelerini doldurmak- la kalmıyarak, atlarının boyunla- rını bile soydukları yurddaşların beşibirarada'lariyle — süsledikleri yetmiyormuş gibi, bütün — ulusun varlığına göz koymuşlardı. Bu meramlarına — alaşamıyacaklarını görünce utanmadan, haya etme- den düşmana hendilerini sattılar, bizimle çarpıştılar, kancıklığın, Hamussuzluğun katmerlisini yapa- rak defolup gittiler. İçleri kin ve heyanet dolu olan bu caniler, ya- dellerde uşaklık etmedik kapı be- rükmadıktan sonra, kaçıncı deladır ki, varlığımıza el uzatmaya kalk- tılar. Yurddaşlar, yurd sevgisi, insan lık Faziletlerinin en başında anı Lır, bu muhakkak... Fakat bizde, yurddaşlar, yurd sevgisi ile Ata- türk sevgisi biribirinden ayrılmaz, kopmaz bir duygudur. Bu yurdu © bize verdi. Bizi düşman çizme- leri altından o kurtardı, bizi kara, koyu, çökmüş bir âlemden, o, ışı- ğa çıkardı. Her iyilik ve güzellik yolunu o bize gösterdi. Atatürk sevgisi yalnız bir heyecan dalgası değildir. Atatürk sevgisi bu mil- letin kanına, etine işlemiştir. Ata- türk sevgisi, şaur olmuştur, Ata- türk sevgisi ulasal faziletin adı- dır. Bu sevgi canlıdır, durmadan büyür, hareketlidir, ilerler, ca - şar, yayılır. Gün, ay, yıl geçtikçe gelişir, Yurddaşlarım, Bütün dünya inansın ki, caniler hiç bir zaman, hiç bir şekil ve şart- içinde Atatürk'ün bir tek kılına bile dokunamıyacaklardır. Dağ başındaki saf bir çobandan tutu- nuz da odasında kendisini ilme vermiş, dalgın profesöre kadar milletin bütün evladlarının en u- yanık, en duygulu olduğu tek bir iş, en yüce ödev, Atatürk'e bekçi- liktir. Bir millet, dünyanın en yi ğit milleti, zekâsı, şuuru, iz'anı ve dikkati ile yeryüzünün en büyük kahramanını, Atatürk'ü beklemek- tedir. Hepimizin göğsü Atatürk'e si- perdir, ona kötülüğü kafalarından geçirenler, kurdukları tuzağa yu- :arlanmışlartlır, yuvarlanacaklar- ir. Yurddaşlar, yalnız türk ulusu değil, yalnız dostlar değil, kafas

Bu sayıdan diğer sayfalar: