28 Şubat 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

28 Şubat 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYIFA 4 Sir Con Saymenin | yolculuğu Z 4 yubat tarihli Deyli Herald gazete- Binin sıyasal yazıcısı dışarı işler bakanı Con Saymen'in Moskova seyahati Bakkında yazdığı bir yazıda diyor ki: “Artık gerçekleşmiştir ti brkaç gü- me kadar Sovyetler Birliği resmen d- garı işlerimiz bakanı Sir Con Saymen'i resmen Moskovayı siyarete çağıracak, bakanımız da bu riyareti kabul edecek- tir, İhtimal ki bu takdirde dışarı işler ba- kanı, Berlin'deki konuşmalarını yaptık- tan Sonra Moskova'ya gidecek, ya gidi. şinde ya dönüşünde Varşovaya ve Pra- ga da uğrıyacaktır. Bu xziyarete tarihi bir hâdise gözüy- le bakmak muvafık olur. Çünkü Bove yetler cümhuriyetine 1917 de kurulma. sındanberi ilk defa olarak bir ingiliz bakanı bir ziyaret yapacaktır. Böyle bir ziyaretin pek ziyade ie- tetndiği geçen birkaç gün içinde tama.- miyle belirmiştir. Sir Con Saymen, Berlin'de Londra konuşmalar; sonunda neşredilen bildi. ride ileri sürülen genel anlaşmalar hak. kında almanlarla konuşmak için uğra- yacaktır. Herhalde Bay Hitler ve danışmanla- rının bu konuşmaları sadece “batı ha. va lokarnosu,, mevruu Üzerinde tahdid etmek istiyeceklerine ihtimal vermem, Berlin'de mevcud olan kanaâta gö- re bir yabancı devletin dışarı işler ba- kanı bir başka memleketin merkezine uğradığı zaman sadece bir iki bahsi ko- nuşmaz ; orada iki memleketi de karşı- lıklı alâkadar eden meseleler tüm olarak konuşulur. Herhalde bu konuşmalar arasında ba- ti hava andlaşması da ehemmiyetli bir yer alacaktır. Ruslar, şurasını açıkça ortaya köy- muşlardır ki doğu andlaşması olmadık- ça genci anlaşmalara imkân bulunamı- yacaktır. Fransızlar da aynı surette — düşünü. yorlar. Bu itibarla batıda emniyet ve Renel bir barış için doğuda eraniyeti te- min etmek gerekliği her tarafta kendi. sini hissetirmektedir. Bundan dolayı doğu andlaşması ha- yati bir zaruret hükmüne girmiştir. Fa- kat geçen şeneki müzakereler tamamiy- le çıkmaza girmiştir. Bu işin artık çık« mazdan çıkarılmas; gerekmektedir. Bu iş ise yalnız Berlinde konuşmakla ya- pılamaz. Ondan dolayı Almanya ziyare- tinden sonra da Rusya ziyareti lâzım- gekmektedir. Bir dışarı işler bakanı sıfatiyle Sir Con Saymen'in varifesi, yahut vazife- lerinden bir, kısını bu işin kopmuş eyi- liklerini toplayıp bir araya getirmek ve bunu Almanya ile Lehistan için kabul edilebilir, Rusya ve küçük anlaşma için de tatmin eder bir duruma sokmak ol- malıdır. Bu yalda çabuk tedbirler almak ge- rekliği vardır. Çünkü hem Pariste, hem de Moskova'da Fransa - Rusya ve kü- Şük anlaşma ittifakı sağlama bağlayıp Öte tarafı kendi haline bırzakmak sözle- Ti söylenmeğe başlanmıştır. Hattâ bu işin vakit geçirmeden ya- pılması bile ileri sürülmektedir. Bu, yapılacak olursa o zaman ge- nel Avrupa anlaşması tasavvurlarına bir engel teşkil edecektir. —. . <— Ankara Futbol Heyetinden: A. X 935 cuma günü yapılacak lik maçları. 1 — Atmın Ordu - Çankaya ikinci ta- kımları, Saat 4 de, hakem Hüseyin. 2 TİNCİ ta- kamları. da, hâakem Sedat (M, G.) NOJT; Muhafız Gücü - Ankara Gücü 1 Mart 1935 cuma günü Ööğle namazından sonra Ha - <ı Bayram camisinde süvari yüzbaşılığından — mütekaid Ahmed'in babası Midillili Danyalm ruhuna okuyucu Burhan tarafından mevlüd ekunacaktır. Arzu edenlerin gekmeleri, ULUS Kalevala, Ulus Yaratan Epope Finlandiyalılar bu destanı bugünden başlıyarak bir yıl kutlayacaklar Biç yandan Finlandiya, bir yandan Sovyetler Birliğine dahil bulunan şar- d Karelya bugün Finlandiyalıların u - Tusal epopesi (destanı) olan Kaleva'r nn kitab halinde toplanarak Ük dr a halk türkülerinden en Farla erber bilen ve toplayıcılara 33000 mısra ver- miş olan kadın türkücü Larin Paraske basıldığı günün yüzüncü yıldönümünü kutluyorlar. T Bir kitabın basılması gibi basit gö- rülebilecek bir hâdiseye bu kadar bü- yük bir ehemmiyet verilmesinin sebebi- ni anlamak için Kalevala destanının fin ulusu için ne büyük bir ehemmiyeti haiz olduğunu ve bu ulusun - tarihinde ne mühim bir yer tuttuğunu bilmek gerektir. Fin uluüsu karabahtlı uluslardan bi- ridir, Tarihinin çok büyük bir kısımını yabancı boyunduruğu altında yaşamakla Beçirmiştir. Finlandiya on sekizinci as - rTın sonuna kadar altı asırdan fazla bir müddet İsveç'in bir vilayeti halinde kal- muştı. İsveç'le Rusya arasındaki savaşlar da her iki devletin de tamâ ve hırsını geken bu ülkeden ruslar hiç bir zaman gözlerini ayırmış — değilleri Tilsltte Rusya il> Pramsa arı zalanan muahede ile Napoleon, Rusya- nın Finlandiyayı fethetmesine muva « fakat ediyordu. O zaman en kuvveili devirlerinden birini yaşıyan Tus ordu- su nisbeten İsveç'in de zâfından istita- de ederek 1808 - 1809 yıllarında Finlan- diya'yı tamamen istila ve imparatorlu- ga ilhak etmişlerdi. Bunenia beraber Çar fin ulusuna karşi cömerd davran- maş, ülkelerine kısıni bir muhtariyet verdiği gibi finlerin bir ulus teşkil et tiklerini tanımışiır. Finlandiyalılar, fin dilini konuşur « lardı, fakat 17 inci asırdan itibaren da- ha yüksek olan İsveç kültürünün ve İs- veç mekteblerinin tesiriyle memleketin münevverleri isveçleşmişler ve isveç di- Tini ana dilleri yerinde kullanmaya baş- lamışla 1 Bu süretle fin dili, uzun - osmanlı imparatorluğunda — öz türkçenin kalmış olduğu mevkide kal- mış, ne ilim ve ne de edebiyat eserleri bu dille yazılmamıştı. O zamanlar fin- landiyalılar arasından hakikati gören ve uluslarına dillerini vermek istiyen yürdseverler çıkmamış değildi. Fakat bunların gayretleri boşa gidiyor ve an- tak eğlenmelere uğriyordu. İşte © zaman Avidson meşhur olan şu sözleri- ni sarfetmişti: “Biz isveçli değilir, rus olmak istemiyoruz, finlandiyalı olalım,, fakat halk benüz uyamınamıştı. On al- tıncı asşırda edebi değeri olan fince ar- tıik inkişaf edemiyordu, tcereddi yoluna girmişti. Fakat fin ulusunun canlılığı sön - memişti, halkın koynunda hep aynı kuv- vetle yaşıyordu. Bütün Finlandiya'da halk, babadan oğula intikal ede ede en eski zamanlardanberi muhafaza ettiği eski fin türkülerini söylüyordu. Bu tür- küler fin ulusunun hürlüğünü, fin inan ve ananelerini anlatıyordu. Geçen asrın başlangıcında bir adam, tek başma ve sessizce, fin ulusuna ken- dini tamtacak olan büyük - işe girişti. gırlar Bu adam, Kalevala destanının' toplayıcı ve yacatıcısı olan Elyas Lönnrot idi. Saf fin ırkından olan Lönarot cenu- bi Finlandiya'da bir köy terzisinin oğ- luydu. Paraca çektiği büyük sıkıntılara rağmca bakaloryasını vermeye muvaf- fak olmuş ve Turku üniversitesi tıb fa- kültesine yazılmıştı. Daha tahsili devam ederken halk tür- külerine karşı büyük bir alâka duyuyor ve boş zamanlarında halkın ağzından bu türküleri dinlemek ve teshit etmek için seyahatlere çıkıyordu. 1832 de tah- silini bitirdiği zaman şimali şarki Fin- landiya'da Kajaanı'da doktor olarak yer- leşti ve eski türkülerin en Fazla yaşa- dığı yer olan şarki Karelya'ya seyahat- ler yaptı, burada günlerce müddet ken- disine birçok eski tü T okuyan ve böylece geçmişin hazinelerini veren bü- yük türkücülere rastladı, Dönüşte Lön nort topladığı türküleri mantıki bir İn « sicamla biribirlerine bağladı ve hepsin- den bir kül vücuda — getirdi. 28 şubat 1835 de fin ulusal epopesi olan Kale- vala onun bir mukaddemesiyle basıldı. Lönnort'ya Kalevala epopesinin tür. külerini vermiş olan bilhassa şark! Ka iya vilayeti idi. Bunun - içindir ki Kalevala destanının toplayıcısı ve naşi- ı l ri Elias Lönnrot Lönnort Kalevla'ya bir Karelya epope- Si nazariyle baktı. Karelya halkı en kudretli zamanını miladdan sonra 1000 incl yi sıralarında yaşamıştı. Ve Kalevala destanı bu hür vasun © zamanki menkıbelerini teren- Fin bardiarını temsil etmek üzere yapılmış olup 29 hazi- ran 1938 de Sortavslada büyük türkü bayramı esnasında açılış resmi yapılacak olan abide, Bu &bideyi tin heykel- tıraşı Alpo Sailo yapımıştır. nüm ediyordu, ve tâ eski zamanlardan- beri halkın hafızasında saklanmıştı. Bugün — şarki Karelya Sovyetler Birliğinin muhtar sosyalist yetlerinden biridir. Ve onun - dışında kalan fin ülkeleri de Finlandiya adın- da müstakil bir devlet teşkil eder. Kalevala destanı iki ulustan bahse. der; Kalevala ve Pobojola Kalevala'nın kahramanları büyük lord Vaynamdinen bir genc cümhuri- ve demirci İlmarinen güzel kızla evlenmek için Pohojola'ya gidi- yorlar. Bard'ın teklifi reddediliyor fa- kat Sampo adında zengilik ve refahı ge- tiren bir demir alet yapmış olan İlmari- nen'in teklifi kabul ediliyor. Fakat genc kartsr az sonra bir kaza neticesi ölüyor ve Kalevala'nın kalızamanları, Pobhojo- lanın zenginliğini kıskanarak — sihirli aleti çalıyorlar ve kayıklariyle kaçırı- yorlar, fakat Pobhojola'nın kadın hâki- mi onların takibine çıkıyor, sihirli alet yolda k iliyor, Vaynamöynen parçala- rından bir kaçını Kalevla'ya getiriyor. İşte epopenin başlıca hâdiseleri bun- lardır. Buzların etrafında üç güzel du - yük teşekkül ediyor: Ayno, Lömmirkay- nen ve Küllervo'nun türküleri. -Ayno adındaki genc kaz fin halkı şiirinin en cazib ve en narin yüzlerinden biri> dir. Kardeşi Jukahaynen bir türkü mü- sabakasında ve Vaynamöinen tarafından mağlüb edilince omu ihtiyarâ vermeyi vadetmiştir. Fakat Ayno bunu reddeder ve kendini göle atar. -Lemminkaynen fin şiirinin daima macera peyinde, dai- mâ vefasız Don Juan'ıdır. Fakat anne- kine prestiş eder. Kullervo şiiri karan- hktır fakat fin şiüirnin en güzel örnek- lerinden biridir. Küllervo taliin köle yaptığı ve her dokunduğu geye felaket getiren bir kahramandır. Onun hayatı üyüklüğe maliktir. Kalcvala Homdr epopeleri gibi ve - ya ortaçağ destanları kabilinden bir sa- vaş ve kahramanlık destanı değildir. Bu destanda ne savaş, ne mücadele ve ne de kavgadan bahis vardır. Kahramanla- rınm büyüklükleri bilgilerinin geniş - Hğinde, eyi kalbliliklerinde ve söz kud- retindedir. “Ebedi sihirbaz,, Vaynamö- inen söz söylediği zaman göller dalga- Janır, toprak titrer ve kayalar — yarılır. Onun türküleri bir takkeyi bulut ve el- divenleri ırmak çiçekleri haline koyar. Türkü söylemek epopenin bütün kah- ramanlarıma has bir âdettir. Bundan, , *Öz ve musikinin *fin balkının ru - hunda ne — büylük bir yer tutmuş ol- duğünü anlamak kolaydır. Kaleva - la'da tasvirler fan fastik bir mübe - lağaya maliktir - ter. Pohjolanın dü Bününde kesile - gek olan sığırın bir boynuzundan Btekine uçabilme - #i için bir kırlan - gıça bir günlük zaman — İâzımdır. Bütün eşya konu- gur ve fikirlerini #öyler. Esasen bu vasıflar — bütün ulusların masal - Jarında müşterek- tir. Kalevala epo « pesi 1895 te inti - gar ettiği zaman Tâyık olduğu ka « dar alâka uyan « dırmadı. — Ancak 1849 da, Lönnort yeni toplad-ğı tür- külerle destanımım ikinci bir tabını vücüda — getirtiği 28 ŞUBAT 1935 PERŞEMBE Yeni alman kışlaları Almanlar sehirlerini hava saldı- rımından korumak için tedbir alıyorlar Berlin'den 21 şubat 935 tarl ning Post geazetesine bildirili Berlin'in ot mil kadar batı tarafraı da halkın eğlence ve gezinti yeri ola göllere yakın yerlerde şaşılacak bir sü ratle bir takım kışlalar yapılmaktadır. Bu yoldan geçen bir yolcu yalnız y Tun bir taralında on iki tane yapının yapılmakta olduğunu görebilir. Öte ta- rafında da döküz yapı yapılmaktadır. Direklerle yapılmakta olan ve tayya:t hangarı olacağı zannedilen öteki yapı- lar bu hesaba dahil değildir. Öte taraftan toprak tesviyesi ve sa- ir hazırlıklar, bu alanda büyük bir tay- yare karargâhı yapılacağını gösteriyor. Bu yeni kışlaların bir an evel y ması için yirmiden fazla mütcahhid mimarlık şirketi yüzlerce amelesini bir arada çalıştırarak işe girişmiş bulunu» yorlar, Sayılması güç denilecek derecede otomobil ve kamyonlar, Berlin'ie bu inşaat sahast arasında durmaksızım me- kik dokuyorlar. Geçen eylül ayında ağaçlık bir tar- ladan ibaret olan bu saha şimdi ehemmiyetli bir askeri merkez haline gelmektedir. Bu inşaat sahasında her yüz adımda bir siyah elbiseli nazi nöbetçileri nö- bet beklemektedirler. Onun için bura- larda ağır ağır dolaşarak yapılan işle- ri güzelce tetkik etmek imkânsızsa da süratli bür otomobil içinde geçerken d€ neler yapıldığını görmek mümkün ol- maktadır. Hepsi 21 tane kadar olan bu yapılar üçer katlıdır. Bir mütchassı- sın tahminine göre bu yapılardan bir tanesinde 500 ile 1000 tane aratında at- ker oturabilecektir. Bu yapı hizini bakılacak olursa bu binalar temmuz ayında oturulacak bir hale gelecektir. Buralarının — Berlin'i herhangi bir hava saldırımından korumak için yapıl- dığı tahmin olunmaktadır. Burada kül- Hiyetli asker ve müdafaa silahı bulun- durulursa Berlin'in daha az tehlikeye uğrıyacağını alman erkânıharbiyesi he- #ab temiş olabilir. Buraya hücum etmek istiyen tayya- reler etrafta sular ve ormanlar çok ol- duğu için boş yere birçok bombalar 3- tacaklardır. Aynı havalide tayyare hü- cumunda sivil halkın sığınması için de birçok sığınaklar yapılmıştır. Berlin'in ve sair büyük alman şehir- çok lerinin etrafında yevmiye süratle ve resmen kimseye haber verilmiyerek iış- lalar yapılması alman silahlanmazı yeni bir safhayı göstermektedir. manya'nın bu uğurda birçok harcadığı şüpbesizdir. ——— — ——— - - zamandır ki fin ulusünun bu eskl türk - lerinin nasıl bir hazine teşkil ettiği » !a« da A patalar gıldi. O zaman birçok kimseler h rvetle türküleri toplama işine giriştiler ve Kalevala'nın tesiri altında fin ede- biyat: uyanmaya ve ölmez eserlerini bu tarihten sonra vermeye başladı. 1860 da Aleksis Kivi “Köy kunduracıları,, adıne * daki komedisiyle büyük romanı “yedi kardeşler,, | neşretti. Alguvist - Oksa « nen fin ilmi şiirinin esaslarını vazetti. Plastik sanatlar ve müzik mevzu ve mo- tiflerini Kalevala türkülerinde arama- yya koyuldular. Fin diliyle güzel sanat- larının bu kalkınışı az zaman içinde fin- Mlerde sönmeye yüz tutmuş olan ulusal duyguları yeniden canlandırdı. Ve böy lece bir epopeden bir ulus vücud bul- du. Onun içindir ki Finlandiya hükü- metinin Kalevala destanının yüzüncü yıldönümünü tam bir yrıl müddetle kut- lamak için vermiş olduğu kararda şaşı- Yacak bir taraf yoktur. Fin ulusu devlar mını layık olduğu ehemmiyetle kutlur yor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: