$ ZI| Lekeden: Nasip Olursa ehmet.. Ne o çavuşum — vurul" Pa Mu! . Göksünde bir leke " Hemde kizıl leke... — Vuruldum Mehmet a üldüm. Hain kurgun yü- * mi kavuruyor, yakıyor. A Var sen kasmdı & şımda — durma Mvul önünde köpek sürüsü O savuşan düşmanının beli- O İndirdiğin tekmeyi - des- ye 6 Bir daha beli doğ.- 8in. LAĞ çavuş . Asdil ça —ı,_.hdııaııım tekme.. Bağ: İ sapladığım sünğü, al ĞN kapladığım kara perde U dir daha - kımıldatmaz. —Çavuşum bak , Akdeniz ::'Clhdı beyaz köprük değil. Kıp kızıl dalga- Sağlıyor, q'?:"lîouıımıın Mehmet.- *'w Rür sesi gökleri çınla Nar! " arada perde arkasın bir kaç kişi tarafından ek bir kalın — sesle.. ".ul senesi türkce ho. k 'öri Doğandan aldı B Mili “"ll V şarkı söylene '__;qıb"tleılnı Kızılırmak — Tönürüyor aka aka 4 gelmiş Türk askeri O Üllah diyor yaka yaka b Mehmet düyüyorum tacan kuvvet bulu- Mehmet o sesler bana Kibi geliyor yüregimde » dalgaları köpürüyor, Ölı_ııındıu kurtuldu ım göklerde. Kızil., n Miyor işte ona gök Pi ki kızıl leke © o çavuşum © Ser v;-rıene t biraz yaram sız- * & d€ size, mümkün mer hoşunuza gidecek, oku- e tinızı hayrele düşüre :ı“îlır söylerim — Fakat p Utur Zaten hakikatten hiç * dim ki. Fazla geve- N &":"o'um. Buyurun, D —;::'huıılı tanışıyor Y D :"İı kadın güldü: ı a s' böyle t yor. » Dedi. Ve — anlattı. i “h— #Öözü tutmak (â p. * Bana telgraf gön oe © kiz. — kardeşini bir ğ':_' Yd bir polik” alarak #vine yollandık.. Da- K :'l'lııııiı üzereydi . b ekliyordum.. Mer- Vt' Hikmet gelinle bera Sebı, ye çıkmışlı.. Gü %. e Receydi.. Ay, sular Üş *in akışı sanki ser £k-) '*tmandsınadagelir . — Mehmet.. Ben bağrım da kızıl leke allahıma — ka- vuşüyorum. Vatan için. ölüyorum Yarın köye dönersen. Ninem Haticeyi görürsen önüne diz çök. Öp elini ben için, sakın gözün yaşar- masın. Deki . Adil atıldı dağlardan, ova: lardan düşman ardına.. Bir değil bin serdi ardı ardına.. Sonra bir kurşun düştü bağ.- rına . Göksü kanla dolmuş tu. Fakat yüzü gözü gülü- yordu. Son nefesde yanın daydım. Selâm eyledi sana.. — Unutma Mehmet. Bu sözlerimi, Eeğer görürsen ihtiyar molla Hasan dedemi. Bana bir destan yapsın kı zanlar kızlar onu okusun “Yavaş ve sövük bakışlle Adil çavuş gözlerini Meh- mede dikiyor , — Çavuşum, Adil çavu- şum. Yıldırımlar gibi. düş mana akan. Yılmadan atı- lan haydi evlâtların diyerek en önde koşan cavuşum. Seni kaybetim öylemi! . Ru- hun nurlarla do'sun. — Artık dururmuyum ben.. Atılıp gu tepeden - Bir kaç ifrit daha — gebert meden.. Perde iner Bir köy köşesi birkaç delikanli bir söylüyorlar.. Beri tarallaki bir yoldan sağ ko'u yok bir delikanlı da bu destanı dinliyor ve göz yaşlı hemde yavaş, yavaş yürüyor. “Türkce hocam Nu: ti Doğandan, Hücüm boruları çalar Bir yaralı çavuş bilap Düşmana eyleyüp nazar Askerine eder hitap * 4 9 Beni bilirdi arkadaş Şu göksümdeki- yaralar İstiklâl — için yakışıklı destan .xâplkoıumu MİLLİ ROMANI No: 66 Mesut çifttiler, yıldızları sey redeceklerdi.. O nrada daktor polis memurunu göndererek ikisini çağırttı. Biraz sonra henüz dağılamıyan teklifsiz Derle yanımıza geldiler. Kendimi zor zaptediyordum.. Bir kızı kurtaracaktım , Da- mat beni görünce ilkin şa şırdı.. - — Zeynep.. | gustu.. ;Ben haykırarak cevabını verdim: — Kanında kuduz ve fi- rebgi var.. Evlenemiyecek- sin.. Ötesini bilmiyorum Suçlular, dalma ihtiyat sız olurlar.. Hele, korkak ve karektersiz insanlar.. Ben, çok — bilmiş gibi konuşu- yorum değil mi? . — Benim mektebim hayattır.. Damat bir «öz söyliyemedi.. Buz gibi — donakalmıştı.. Sonra birden — üzetime atıl- mak istedi . Ortalık karıştı - İki el silâh patladı - Bir çığ- Dedi. Ve bi üz VA e Balıkesir Ticaret ve Sanayi Odasından Balıkesir Vilâyeti merke- zinin Aygören mahallesinin | Mkakol 'altı o k ü Şendü (40 ) numaralı evde oturan Tüörkiye Cumhuriyeti — teba- sından olup ayni mahalle deki (38 ) numaralı dükkâ- | ni ikametgâhı ticari ittihaz ederek 930 yılındanberi bakkallık — ticaretile — iştigal ettiğini beyan eden Süley man oğlu Nurinin ünvanı ticareti bu kere ( Süleyman oğlu Nuri Eryürek ) olarak | tesçil edildiği gibi bu ünva- nın imza şekli de Türkçe el yazısile (N. Eryürek ) ola rak Ticaret kanununun 42 inci maddesine göre Balıke sir Ticaret ve Sanayi Oda- sınca 925 sicil sayısına kayd edildiği ilân olunur. Benim işim billi savaş Haybetli kahraman asker * * ik Nasip olur selâmetle Varırsanız memlekete Adil çavtış ölmüş deyin Yaşa valan yaşa millel — O ölmedi. Ölmiyecek: te. Bu an bile kızıl lekesi gözlerimde . Koca bir tarih onu bağrına gömmüş dıl-j galandırıyor. Görmüyormusunuz ! . . O | lekecin — rengini taşıyan | bayrak göklerde . | Akdeniz sahillerine — vur: dukca onu kizil — lekenin | kahramanı her Mehmedi bu yuürd için bu bayrak için cen vermekten kaçınıyan Mehmetciklerini hecelemekte Varin — kızanlar coşun Adilin destanını söy'eyin köy çınlasın M. Alt Kayman —»ııılıqm!!fm;; KÜ GAĞA Mİ.SR:, İN 5. YAZAN: Halil Bedi Pırat hk koptu Gelin bayılmıştı. H gibi gülüyordum Bir iallti, sahilden dulara yayıldı.. Bir vücut kumluk- lara deli gibi koştu . Bunü neden mi yaptım Hayatımı anlatırsam uzün sürecek - Fakat söz verdim.. | O halde dinleyiniz.. Birgün Kadıköy .. “Sahifeyi lütfen bİZ. , Fikret, iç yaprağa geçi> yordu . Süat - kolundan tut- tu: — Gerisini: Zehra ile be | raber okursun dedi . Fikret, acı seı güldü: — Zehra mı?.. Neler söy- lüyorsun . — Evet. Karşıki odada, | Şefika ile beraber, — nüfus | kâğıdına bakıyorlar.. | Fikret bir. çocuk gibi yal | varıyordu: * Görmek kabil mi? . Süat, siğarasının küllerini ğ LA Ben de çevirl A Şöyer adında olan bu Alman bir- kasabada kurduğu | tadyo İstasyonu ile gizli muhabere yapıyordu Fransanın Römirmocn ka sabasında kurduğu küçük | bir radyo istasyoniyle casus- luk yapan bir Alman c su yakalanmıştır. Çok şaya- ni dikkat olan bu hâdise hakkında Fransa gazeteleri şu malâmatı veriyorlar: Elektrik alâl ve edevatı | ticaretiyle meşgul olan Sa- yer adında birisinin son za- manlarda avuç avuç — para- lar sürfettiği ve sıksık İsviç re ve Almanyaya gittiği gö ı rülmüştür. Gittiği yerlerde kimlerle görüştüğü iyice tesbit edilememekle beraber, bazı karanlık maksatlarla hudut haricine çıktığı tahmin edil mişti Funun üzerine, Sayer sıkı bir mezaret altında bu lundurulmağa başlanmıştır. Onun, ecnebi bir. casus'a sıksık temas ettiği derhal anlaşılmışsa da, cürmümeş hut yapmak imkânı elde edilememlştir Nihayet, bundan bir haf ta evvel şark garnizoların dan birisine mensup bir as ker kunmandanlarına, Römir- mon tüccarlarından birisinin, yeni bir silâha ait plânlara mukabil, “kendisine mühim bir para teklif ” ettiğini söy- lemiştir. Bu ihbar üzerine, garni: zon kumandanolığı icap eden terlibatı almış ve genç as ker, gösterilen randevuya gönderilerek cürmümeşhud yapılmış ve Sayer derhal yakalanarak, hususi bir hüc reye kapatılmıştır Fransız askeri makamları nın tetkikat ve araşlırma ları Sayerin gizli bir radyo istasyonu kurmuş olduğunu meydana çıkarmıştır. Bu es rarengiz radyo istasyonu es- asen P. T. T. nezaretinin uzun müddetlenberi dikkati ni celbetmişse de yeri bulu , namamıştı Yalnız Fransanın Şark mıntakasında, gizli bir radyo Istasyonunun hergün, birçok esrarengiz şilreler gönderdi- ği duyulmuştur. Diğer taraftan, Sayerle sıksık görüşen ve arasıra Fransa hududuna geçen, ec nebi casus ta, iki gün son ra yakayı ele vermiştir. Bu casusun kim olduğu, askeri | makamlarca tedir Esrarengiz hâdise, Saye rin, huduttan az bir mesa fade fasliyette bulunması hasebiyle, ehemmiyetini büs- bütün mışlır ve Fransız- ların askeri makamlariyle, mukabil casus Feşkilâtı me seleyi son derece gizli tut maktadırlar Yeni Sıîn'liimlııı Sövyetler Birliği Mimar. hk Akademesi, Moskova Mi marlık Enstitösü, diğer — şe- hirlerde bulunan 13 Mimar hbk Fakültesi ve yüksek me ktepleri her sene 600 700 genç mimara dip'oma vermektedir. Bu. İnkilâptan evvelki vaziyete nazaran, on iki misli bir fazlalık irae etmektedir. söylenmemek ilâ | Fransada Casusluk Ya Portekiz panBirAlma Yakalandı. çekıslorakya ile vandin-” İomatik münasebetini kesti Lizbon, 20 (A.A.) — Por: tekiz hükümeti Çekoslovak- yada bir fabrikadan sipa- | riş ettiği silâhların tayin edi- | len müddette teslim edilme- | mesini ileri sürerek Çekoslo- | vakya ile diplomasi müna | sebetlerini kesmiş ve sefirini | geri çağırmıştır. Buna mu | kabil Çekoslovakya Portekiz | hükümetince müşkilât gör- terilmediği müddetçe kendi | elçisine Lizbonda vazifesine | devamını emretmiştir. Lizbon, 20 (A A ) | üter muhabirinden: Portekiz hükümeti, neşret- miş olduğu bir tebliğde, Çe- koslovakya ile — diplomasi münasebetlerinin kati keyli yetini Çekoslovenska - Zeb | rokjovka fabrikalarına ya pilmiş olan büyük bir mit ralyöz siparişini Çekoslovak- ya hükâümetinin müdahalesi üzerine bu fabrikaların ifa etmemiş olmasından ileri gelmiş — olduğu — suretinde izah etmektedir İki hükümet arasında bir cok notalar teati edildikten sonra ve tebliğin iddlasına | göre Çekoslovak hükümeti | bu nmotalarda haksızca bir | yol tutmuş olmasına binaen Portekiz, Çekoslavakyanın hattı hareketinin hakiki ma- nâsını anlamış, yani bü bat- tı hareketin üçüncü bir dev - letin tazyiki üzerine ittihaz edilmiş o'duğunun farkına varmış, bunun Üzerine — dip- lomasi münasebetlerini kes- meğe ve dün — Prağdaki Portekiz elçisi - elçilik me murlarına Portekiz menafii- nin himayesini İtalyan sefi- rine bırakarak Çekoslovak payitahtını terketmeleri için talimat ita etmeğe karar vermiştir. avuçlariyle, pençereden atı yordu: — Göreceksin. Fakat, beraber kapılarına — kadar gideceğiz.. Nasıl, Zehra bir akşam kapını çalmışsa sen | de çalacaksın. Fakat artık bahtına.. Ya o kapı açılır ve yabut, müebbeden ka panır dedi.. İkisi de büyük — salonu geçtiler . Kapılarının önüne gelmişlerdi. Süat, ceviz ka piyı bir iki defa fiskeledi. Şefikanın sest duyuldu: - Kimo.. Süat Aarkadaşının kolunu | dürttü: — Cevap ver Dedi . Fikret, bütün küdret ve kuvvetini sarfederek inilder gibi söylendi: — Pıinar köyündeki, uy kusuz gecenin bâşı için açı nız dedi . Bu söz herşeyi halletmiş ti., Zehra nüfus — kâğıdını koynuna saklarken, Şefika ya sesleniyordu! . — Bir aşk, belki aslında sadece bir sevgidir. Fakat, aşklar Pınar köy- lerindeki uykusuz gecelerle birleşirse o zaman asıl aşk olur'ar. Aç Şefika.. Aç .. Son kelimelerin cevabını. ağır ağır açılan kapı verdi . İki coşkun gönül birbirini | kucaklarken Şefika da, ka pıyı üzerlerine yavaş ya vaş örtüyordu — Bu srada | O sonra — öorisokul bir müvezzi bir akşam gaze- tesini satıyordu: Akşam yazıyor. Kadın Gülüyordu.. dis... Genç Mimar, — kapının eşiğinde, dalgın duran Şe- fikanın saçlarını — okşuyor: du: — İşitiyor musun . Şefika, Bir Kadın Gülüyor - Dedi . Hastabakıcı, — yaralısının, göğrüne, dağınık saçlı güzel başını bırakırken cevap ve riyordu: - Zeynep, okadar fera galkâr ki. — Yıllarca susadı ği kahkahaları bile yalnız içmedi.. O gülerken dört gönül de beraber — güldü. Dedi.. Genç Mimar — sesini çıkarmadı — Güzel — karısını göğsüne doğru — çekti , İki taşkın gönü! sonsuz bir sa- adeti, kana kana içmek ie- terken dudaklar — biebirini sanki kilitledi. Bir Hava On üç #sene sonra . Yine Toros ekspresinde.. Yataklı vağon pençeresinden, _İılın bul ufuklarına son bir defa bakan genç kadın, derin bir | iç çekişle oradan ayrılırken kendi kendine du: — Tanrıya emanet, güzel İstanbul. . Dedi.. Kocasının yanma oturdu.. Bir dakika direktörü Karacaahmette, ?m!lı - söyleniyor" nn mektübunu, — karısına — okuyordu: *Fikret bey: İstirap dolu hayalıma bu- gün nihayet — veriyorum.. Sizden son bir ricam.. He- nüz dört yaşındaki yavru. mun sizden başka kimsesi yoktur.. Onu bağrınıza ba sınız.. Biz sefilce kazandık.. Sefiller gibi yedik, — Sefil olduk.. Bu arzu, bir münte- hirin son arzusudur.. Size engin saadetler dilerim.., Bedla Ortaokul direktörü — son kelimeden sonra içini çek- ti Karısına baktı! Aşkımızın son hâtırası masum bir çocuk oldu.. Ne dersin Zehra - Dedi. Genç kadın, yukarıda mişil mışil uyuyan çocuğun ipek tüllerini örtüyordu: — Cemiyet iyi bir insan daha kazandı.. Fikret, aşkı mız o kadar temiz ki. Genç direktör — sesini çı- karmadı.. Bir el kompart- manın perdesine Alaca — karanlıkta, — bir top güzel saç gençadamın göğ sünü süsledi.. Aynı istekle çırpınan du- daklar birbirini ararken, dı - şarıda sesleri duyüluyordu: — Gazata, Gazata. Ga- zata . Gazata.. Küi - SO ı el mezarında bulunan Bedia- ; N ü uzandı.. — : tarla — çocuklarının ç