ISAGUSTOS 937 — » SancağınYeni |dare | Şekli Ve Akalliyetler Macar gazeteleri bu münasebetle akalliyetlerin Millet- İr Cemiyeti himayesi altına alınmasındaki ehemmi yete işaret ediyorlar Milletler Cemiyeti tarafın- dan ahiren Sancağın yeni Matüsü ile kanunu esasininin Betir ve ilânı münasebetiyle 'acar Sancaktaki Ürk ekalliyetleri meselesi- basını Bin hal tarzını ehemmiyetle etkik etmekte ve bu tarzla | Ümumi harpten sonra Avus- turya Macaristan imparator Uğunu istihlaf eden devlet lerdeki Macar ekalliyetleri ıı'lluıkunun muhafazası şek İbi mukayese eylemektedir. © baptaki mütalâalar şöy- *ce telhis olunabilir: Di, irk ve din tasnifine Köre Ekalliyet teşkil eden Sosurlar hakkında Sancak Matüsünün ihliva etliği hü Ümler Mecar noktai naza Tndan da bilhassa dikkate HAyandır. Çünkü ekalliyetle © miletler cemiyeti hima- | ":'l altına alınması gibi bir 'Z1 hal Sancakta da tatbik Pdlmiştir. Bu hükümlerin Pitlinde mazinin tecrübe- nden istifade edilmiştir. Tumi harpten sonra Ma u““ln imparatorluğunu is lâf eden devletlerde Ma- © ı:: ekalliyetlerinin hukuku 9 Çok bariz bir l K leri M edilişine ses çıkarmır ve bu bapta küçük iti Nezdinde bir teşebbüste I; hulunııııişa cesaret ede- €n milletler cemiyetinin “hcaktaki ekalliyetlerin hi- :ıeıı için vaz ettiği buen Sistemde Asyalı ekalli &tin kültür, dil ve din di ÜN nasıl büyük — bir t Ve itina ile korudu * ı"“ görüyoruz. Sancak sta kuy'ün ekelliyetler huku- d &id hükümleri, Avru- kaçeki ekalliyetlerin huku .__"Uıı'::ıı vaktiyle akdedil muahedelerin ah Ve hemen tam bir ay Ve mutabakat — teşkil 'ı: le beraber birçok isti- “M,:“!rde Avrupadaki ek- Öah, tlere nid hükümlerden Mükemmel ve şayanı Ve şekilde | dikkattir lerin parlâmentoda nisbi te mellleri temin edilmiş ve her ekalliyet tarafından çıkarı Meselâ ekalliyet. laçak mebusların asgarı mik darı tespit olunmuştur. Baş- kaca ekalliyetlerin Idare hiz- metlerine nisbi tarzda — İşti rakleri de temin edilmiştir. Türkçe ikinci bir resmi dildir ve Arapça ile aynı ve müsavi hukuka maliktir" Ekalliyetlerin milletler cemiyetinin zâman ve kefaleti altına alınmıştır. himayesi | Bu hususta, mühim bir yeni lik görüyoruz ki o da statü tatbikini mürakabeye memur edilmiş olan Millet nün Dler cemiyeti komiserinin bu sıfatla ekalliyetlerin hukukt ve fili vaziyetlerini ve bil hassa onlara temin edilen hakların tamamiyle meriyet ve mahzuziyetini daimi kont rol etmesidir. Ekalliyetler muamelâtını tedvir için biz de ekseriya zararlı neticeler vermiş olan ( üçler komisyonu ) yerine | | Sancakta (milletler cemiyeti komiseri ) ikame edilmiştir Ekalliyetlerin yapacakları şi kâyetler komisere kâyetleri tahkik ederek kev di nolası ile birlikte konse ye gönderecektir Kanunu esasinin 32 nci maddesi hükmüne göre ko miser şikâyet — sahiplerine muayyev bir müddet zarfın da - şikâyetlerinin hakkında kati cevap verme neticesi ğe mecburdur Başkaca kon- | sey azalarından her biri ek alliyetler hukukuna atd hü kümlerin — iblâl yahud ihlöl edilmek tehdi dide maruz - bulunduğuna konseyin nazarı dikkatini celbetmek hakkına maliktir. Milletler cemiyeti komise rinin şahsında Sancak, ekal liyetlerin tâbi tutuldukları muamelelerin kontrol ve on ların müsbet şikâyetlerini Tü ILKDH.İNİN MİLLİ ROMANI No: 60 “ı;k:”.nhul k daldın hemşire.. dediniz de ve mektep haya- Siz de & m okudunuz?.. i$ 'uk S k '*den mezunsunuz? . Mi Kat bir tüim , N'den? K cevap vere x L"'!-ilım yarıda kaldı . de iiniz? Midiniz! Ayır , Paköltede 1 N._ :h'ld# edebiyat kıs- * Hi Bi mi? Yar Ti Çünkü pa çok severim de Peki.. - Edebiyatı sev mez misiniz?. Ben güneş batarken sofraya otururum , Hele uy- kusuzluğa hiç dayanamam . — Siz ne biçim konuşu yorsunuz canım.. Hiç öyle şey olur mu?”.. - Peki, — nasıl yim? Şey.. Meselâ edebiyat, hikâye, — şiir filân bilmez misiniz?. - Bilmez olur muyim Benim öyle tatlı, öyle tatlı konuşa | itilâf devletlerinde — TÖRKDİLİ maballin de tahkik etmek | yazifesiyle mükellef daimi bir mürakıbe sahip oluyor demektir. Milletler cemiye tinin himayesinde kurulan bu sistemin Avrupadan uzak yaşayan ekalliyetlerin huku kunu, Avrupada yaşıyan ek alliyetlerin dil ve kültür ha klarından daima - itinalı daha bir koruduğunu müşahede et. mek her halde çok entere sandır. Halbuki Avrupadaki ekalliyetlerin. — mukadderatı sulh namına daha çok heem- miyetlidir. Avrupadaki ekal liyetlerin ve bilhassa küçük yaşıyan Macar ekalliyetlerinin vazi yetleri bu bakımdan çok acıklıdır. Tuna havzasının muayyen devletlerinde ya- şıyan milli ekalliyetler ken dilerine büyük devletlerin garantileri altında beynelmi lel muahedelerle — vasat ve temin edilmiş olan haklar dan en asgarisini bile elde edememişlerdir. Ve bu hal sulh akdindenberi böylece devam ede gelmiştir. Fakat ekalliyetlerin bu iki nevi muameleye tâbi tutulmaları tehlike ve müessir tarzda arlık sulh namına | lidir | münasebatlarındaki | çi bir şekilde tevcih | | edilecek ve komiser bu - şi | umumiyesi edildiğine, | | man içinde, kalbur Macar basınının — mütalâ- asına İtalyan gergin liğin izalesiyle hissolunan ve Musolini ile Nevil Chamber lain arasında teati edilen mektuplarda çok ümil veri- ifade bulan salâh, mahdud yalnız İngiltere ve İtalyaya mün:- hasır kalmayıp cihan efkârı bu — değişiklikte sulhünün göre İngiliz - ve Avrupa yeniden tanzim ve tahkimi uğrunda | etraflı bir mesainin lik saf hasını görmektedir. İtalyada pek müsald bir şekilde kar gılanan İngiliz hattı hareke tinin hakıki manası da dört büyük garp devletinin teşri ki mesatsini esaslandırmak ve bunlar arasında hâla mevcud olan ihtilâf ve zıd diyetleri ortadan kaldırmak niyetindedir. İspanya mese- lesinde doğrudan doğruya bir anlaşıra husulü kün olmadığı cihetle İngil tere şimdi bilvasıta Avrupa- da umumi bir anlaşma yo i bey müm YAZAN: Halil Bedi Fırat var ki Anlat- dersin -O hikâyelerim sam, hep anvlat kadar güzel . — Anlat öyleyse.. — Peki, dinle.. Bir var: mış, bir yokmuş. Evvel za- saman içinde.. Lâf. Bu ne biçim hi kâye.. Kalburlu. samanlı.. — Bayağı hikâye . İşte.. Benim dediğim ve is tediğim böyle değil ki. Nasıl yal.. Genç kız titizleşiyordu. Kız. gınlıkla acı acı söylüyordu: nelmilel ihtilâflara sebebiyet vermek — tehlikesinden âri kılmak istiyor Beynelmilel — matbuatın ve bilhassa İngiliz matbua - tinın fikirlerinden anlaşılı yor ki İngiltere İtalya tarafından arzu edilen an laşmayı tahakkuk - ettirecek ilk şart, İspanya meselesinin değil, Habe,; n meselesinin hallidir. Daily Telegreph diplomasi muhabirinin mür- bet bir şekilde Formüle et tiği gibi İngiltere Habeşis tan meselesinde — şimdiye kadar durduğu noktai nazar ettiği ve muzafferiyet vehâkimiyeti- nin ancak filen tanımaktan gecmediği müddetçe İtalyan hariciye nazırı Cia- no Eden ile vaki daveti ka bul edemez. Mamafıh İngi liz hükümetinin - şarki Afri kadaki italyan imparatorlu ğunu hukukan da tanımağa âmade olduğu muhakkaktır Başvekil Chamberlain Mus soliniye hitaben yazdığı mek tubunu göndermezden evvel pekâlâ biliyordu ki İngiltere ile İtalyan arasındaki karşılıklı ve devam İtalyan ileri münasebetleri — arızalardan masun olacak bir şekilde islâh ve tahkim için İogilte renin İtalyaya yapacağı tek- lik ancak İngilterenin bu ilk şartı. kabul YMaya amade bulunması hâlinde bir mâna ve olabilirdi. Bununla beraber İngilterenin bu (baptaki po litikası milletler cemiyetine bağlıdır. Eğer millatler ce miyeti gelecek içtimaların da da Habheşistan emri va kini tanımaktan içtinab ede cek olursa İngilterenin ken di hukuki - noktai değiştirmesi hayli güç ola- Milletler cemiyeti azalarından bir çoğunun ve bilhassa küçük devletlerin bügün hâla tamamiyle men- fi noktai dur dukları görülmektedir ve bazarını caktır nazarlarda Bu noktai nazarlar, bu devletlerin hal ve vaziyeti ne tanımak ve ne de onunla mücadele etmek - istedikleri bugün mütezahirdir. Bu menfi hâ lin neticesi, encak milletler temiyetinin tamamiyle aka- | meti olabilir. İngiliz politi kası menfiliğin bu safhasını | kıymeti haiz | | şebbüslere | cihetle mevcut şeklinde ı Gövercin için yapılan cenaza merasimi Amerikanın Nev - Jersey hükümetinde Forth Monmo uth şehrinde cihan harbine iştirak etmiş olan Moker adındaki son güvercin, aw: keri bir cenaze alayı ile kü çücük mezarına götürülmüş tür, Bu güvercin, — Amerika ordusiyle birlikte Fransadaki garp cephesinde askerlik hiz- metini yapmış ve orduya büyük faydaları dokunan işler görmüştür y Moker 33 defa sefer yapa: rak amerikan ordusu baş kumandaniyle fırka kuman danları arasinda irtibatı te- min etmiştir. Bu uçuşların dan birinde, Moker, düp- manın kurşün yağmuruna tutulmuş ve bu mücadelesi arasında bir gözünü kaybet. miştir Kahraman güvercin, buna rağmen bin bir güçlük arasında baş kumandanına haber bu kahramanlığı ordunun gün delik resmi tebliğine de geç miştir, çok ehemmiyetli bir getirmiştir. Güvercinin aşmıştır. Şimdi mesele mil- letler cemiyetinde aza dev letlerin İngilterenin istediği şekil konstrütif bir. Avrupa | pelitikasına yol açıp açmı yacaklarıdır selesi Habeşistan me tasfiye edilmeksizin italyan münasebet- kati te ingiliz lerinin islâhı için girişilemiyeceği anlaşma aksiyonu nun muvaffakiyeti hakkında bir hüküm verebilmek için evvel emirde milletler cemi yetinin eylül içtimaını bek lemek lâzımdır. Fakat bu aralık. ingilterenin de taşav- vur ettiği- gibi, isponya me selesinin Avrupa devletleri arasındaki ihtilâf sahasından lâzımdır. Müsbet önünde devletler ispanya meselesine vazifeler ispanyada — husüle netice anlaşma — arzusiyle mütehassis olan Avrupayı artık dahilen tehdid edemez karşı yavaş yavaş barid bir | hattı hrreket alabilirler zira | gelecek | 3 SAYFA: Kansere Çare Bulundu mu? Bir İtalyan âliminte, kan seri tedevi için bir usul bul- duğu ve iyi neticeler veren tecrübeler yaptığını yazmış tık. Diğer taraftan, ayni esas üzerinde, başka memleket- lerde de araştırmalar — yapıl- maktadır. Fransada ilim aka- demesinde yapılan bir kon- feransta, bir profesör tavşan üzerindeki tecrübelerini an: latmış ve iyi nelice aldığını bildirmiştir. Yalnız kanser çare olarak kullandığı “Kolşisin, zehirli bir madde olduğu için in- sanı zehirlemiyecek derecede tertip edilmesi mühim me- sele teşkil etmektedir. Halkevi Başkanlığından: Halkevi Kurslar Şubesi tarafından Halkevi salonun: da orlamektep proğramına riayet edilmek suretiyle or tamektep (Birinci, ikinci ve üçüncü ) sunıflarına Franuz- ca dersi verilecektir. Üçüncü sınıflara haftada ikişer, birinci ve ikinci sı- nıflara haftada ders verilecektir. birer saat (Ders zamanları:) Sınıf Pazartesi: 3 Salı I Çarşamba: 2 (15 -16) Perşembe: 3- (15 - 16) ya kadar devam edecektir. Arzu eden gençlerin Halkevi Saat (15 16) (15 - 186) | kâtipliğine müracaat ederek ismini kaydettirmesi lâzımdır. .«* - L TÜRKDİLİ Pazartesinden başka her gün çıkar. Siyasal gazete.. Yıllığı: 800 Kuruş Altı Aylığı:400 3 Sayısı: 8 e Günü geçmiş sayılar 25 kuruştur. ADRES: BALIKESİR TÜRKDİLİ K ——— ——— — ——— ——— — Güzel, doğrusu şiir.. Şiir. Hani in san okurken titrer, ürperir. Siz hiç heyecan duyduğu nuz yazı okumadınız mi? . Çok. Hele birgün okürken az daha — yüreğim ağzıma gelecekti. Neydi o Beyoğlunda bir lokan tanın hesap pusulası.. Genç kız ilkin kendisini tatama dı. güldü. Sonra bu madi gence kızmağa başladı.. Siz galiba — benimle alay ediyorsunuz.. Ben size bunu mu sordum? . Ne bileyim.. Heyecan dediniz de aklıma ilk defa o geldi.. Bana darıldınız. mı yoksa?, - Hastam belki Yazık , — Neden?.. — Bense bir ayak önce iyi olup köyüme, anacığıma dönmek - istiyordum - Fakat olmasaydınız şimdi . Meğer bazan sabah - fantazı, daha , sız güzel geceler gibi, iniltili | hasta,solgun günler de iste- nirmiş.. Ne tuhaf değil mi hemşire? — Siz © kadar anlaşıl mak istemiyorsunuz ki. Neden?.. — Tahlil edilmez bir vu hunuz var. — Hayır.. Onu istemedim . Genç kız, gözlerinin içine kadar gülüyordu.. — Artık senli, benli olmuşlardı. Fik - retin bütün — istirabı gideril miş, kuş gibi hafiflemişti: İstanbuldan ne vakit çıktınız?.. - Üc sene oluyor - — Orasını özlediniz mı?.. Bu yerler daha çok hoşuma gidiyor.. Bu hastahane değil ki - - Hen de zaten Trabzo na gideceğim. — İstanbula cak mısınız? . Gitmek istemiyordum. Fakat bir arkadaşımın da veti var. Mutlaka İstanbu- demek daimi uğramıya - lu görmek lâzım — Ne daveti bu?. Hiç . Düğün. — Acaip şey.. - Neden”.. Darılmayin ama, kadaşınız galiba — coğrafya kitaplarını hiç karıştırmamış, burasını komşu kapısı mı sa nıyor-. Bizim, birbirimize na- zımız geçer. Çünkü küçük- tenberi beraber büyüdük.. Yatı okulunda yetiştik.. Zeh ranın benden başka kimsesi yok ki, Şey- Yatıokulu mu?. — Evet.. — Nerede?.. Çağlayandaydık.. Sonra o, öğretmen olmak istedi . Fakat.. Fikret adında bir gencin.. Zavallı Zel Yaralı subayın başı yas tığa düştü . Şefika herşeyi anlamıştı.. O da, bilinmez bir hisle bir den boşandı.. Hıçkırıklarını kendi odasına gömdü.. SÜRÜYOR — ar- lre ddi eee dK ĞĞ