Hâtıralar;: Sarı Yapraktan Parçalar.. O sabah tatlı uykusundan Uyanmıştı. Gözlerini benim Yattığım tarafa dikerek uyu Yup uyumadığıma — dikkat etmişti. Halbuki ben uyu- Miyor, uyur gözükerek ne “Yapacağını, neye baş vura Sağını gözeltliyordum — Baş tarafındaki valetini açtı si- Yah kaplı bir cep defterinin içinden ufacık bir resim çı kardı Baktı.. Dakikalarca baktı Yeşil gözleri sulandı, sonra da o kara kaplı defterinin İÇine birkaç satır yazı kara di çıktı gitti, O defter benim ruhumu rcalıyan oldu Saat 12 ye adar dönmiyeceğini de bi liyordum. Telâşla valeti aç- tim © defter benim ellerim ide.. Okuyorum, Sarı - yap- tak ömrümü — hicranlarına ğan zalime .. Evet Sarı yaprağıma za- M diyerek başlıyorum onu.. Rubu kadar gözleri de al datıcı mahlüku — ömrümün tonuna kadar zalim tanıya Sağım... O kadın.. lâlelerle * güllerle yoldaş.. — Olan din zavallı gönlümün bi Ticik çiçeğiydi. Ben onu bir siyahlara bürünmüş bir BU Tolculuğunda “ağlar İmuştum. Onunla bir olup RÜl nesine yalvarmıştım. Yd e Allıyııındrn © gün deliren, lran mezar taşı gibi Üladık duran bendim. Meç- U) bir ufuktan doğmıyaca - Na emin olduğum güneşin.. duğuna — iman ederek © kadının.. Ağlıyan, ağladık- : hıkı.lırıy!ı ağlatan!. Ka- dı. “Ömrüme güneş ol- Uğunu içmiş.. — Gözlerine Skmış yalvarmıştım O anlarımda kalbim alev lerle doldu bu alevler ay- PCa sönmedi, BU Çünkü yolculuğum tü *Nmiş gözleri göz'erimden Aybolmuştu. İasız geceler gözlerim ha İne dalar, gündüz güne Tn kızıl renginden &İ Çimenler — arasından hldırmıı papatyalardan “lıopım. bir daha gö *ğim gçöremiyeceğim di- ESrek . Falına bakar müte Madi Aanar arardım E Tirgün yine — apansızın, ı" Maviler — geymiş düz Yoldan tüllere bürünmüş Yavrucukla giderken düm.. z sorar.. ."Ol &0 çÇağlıyan nehirdim "".:ld.“ aktım. — Aktıkca . Yaki €© geyen — vücuduna Rv "yor.. Yaklaştıkça da "ü bir kuş gibi ötemiyor, İyordum. ğ | gördü can içen ba- k'lllrı d d.'ı.flı İsınız yolculuk arka ühb:"nk kalbime cesaret .“ıü. Söz söylememe yol o Bi '.ııı ben dünyasına ye h.dı:îimıı. bir cafı taşı ö dit )e Ona inanıyorum elemlerin içinden fış üak Bİlı ü ket ve sevimli tükenmedi | | velâ ; munis | Göklerin ni döktü elâ gözleri | dolduğu gece. O beneklere © Tatlı bir tebessömle: | Hayatta Muvaffakiyet Yolunu Tu- tabilmenin Şartları Nelerdir?.. Herşeyden Evvel Herkesin Hoşuna Gidebilme- nin Sırrını Keşfetmek Lâzım .. Bu da Zor De- ğil.. Şu 6 Şarta Riayet Etmek Kâfi: Her bitaraf insan kabule mecburdur ki Amerikalılar, hiç olmazsa pratik muvaf- fakiyet hususunda, bizden üstündürler. Bize öyle ge- lir ki Amerikalı'ar sanki biz: den daha kesif bir hayat yaşarlar, bizden daha geniş ölçüde faaliyette bulunurlar. Muvaffakiyetlerinin arababilir. Bana öyle geli- yor ki onların kuvvetini tep kil eden hususiyetlerden bi- ri yaptıkları işe bütün ben: liklerini vermeleridir. Onlar da ikinci meslek yoktur. Tüccar, mühendis, maliye ci, öğretmen. gazeteci, an cak - ticaretlerini, fenlerini, maliyelerini, — öğretimlerini, sansasyonel makale mevzu- larını düşünrler; çalışma sa atlerinde — olduğu kadar iz- tUrahat ve eğlence saatlerin- de de bunu düşünürler; rü yalarında buna — görürler; meslekleri bütün bayatları- dır. Yani onlar, prafesyonel sahada, büyük sanatkârların sanatlarına karşı düşkünlü ülerini haizdirler Her halde. onlar nezaket ve muaşeret kanunlarını kep fetmek işiyle meşgu'dürler, ve metodik zihniyetleriyle bunu kitap haline koyma- yı bilmişlerdir. Amerikada büyük bir muvaffakiyet “do: st edinmek ve insanlar üze- rinde nüfuz kazanmak için neler yapmalıdır?, Başlıklı kitap da bunlardan biridir. Evet dostluk ve nüfuz na #il kazanı'ır? B. Dale Car sırri | negie kendileri için yazdığı bu kitapta iş adamlarına şu | cevabı veriyor: “Biraz neza olmak için biraz gayret sayesinde,, *Bal toplamak istiyi nız. işe arı kovanını sarma> kla girişmeyiniz!, kitabının başına koyduğu tavsiye bu dur. Benzerlerinizden bir şey elde etmek istiyorsanız, ev onlara mülâvemetle muamele ediniz, yani hoş larına gitmeyi biliniz Dünya olalı hoşa gitmek çareleri değişmiş değildir in san tablati da değişmiş ol madığı gibi Omirosun kah | ramanlarında biz kendimizi buluyoruz. B. Dale Carnegle kıran penbe bir gül bağrına bastığı yavru — bir yıl evvel çamlıkların bağrına bırak- tığı yoldaşının mirası,. Ben- den itimat içiyor, gömdüğü kaibin — boşluğunu dolduracağıma kanaati pek derin . O gece ömrümün doyamıyacağı biricik gece kızıl — beneklerle ha karaltan: e Yalmcağında uyuyan yavrusunu — sallıya raktan dertlerini döküyor.. Mesudum. Ağlıyordum artık Güleceğim yavrumun saadeti gözlerimde canlanıyor.. Diyor Gözleriyle canımın derin- |liklerinde yükselmiş kalmış muğber talilmin paslarını si- | p, süpürüp atıyordu. Mehmet Ali Kayman bir. psikologdan, bir ahlâk çıdan başka bir şey değildir Fakat insanların âdet ve an aneleri üzerinde yaptığı mü şahedelerden pratik netice- ler çıkarmasını bilen bir ah lâkçı. Hoşa gitmek istiyen in sanlara yaptığı ilk pratik tavsiye nedir? Bu belki bazı kimseleri hayrete düşürecek tir. Bu tavsiye başkalarını tenkid etmekten çekinmek tir Bu tavsiyeyi kitabında birçok defa'ar tekrarlamak- tadır Tenkid onu yapana zarar verir, çünkü tenkid edilen kimsenin dostluğunu kaybet- tirir. Bundan başka lüzum suzdur da - İnsanların kendi haklarındaki kanaatleri ten- kid yoluyla tadil edilemez. Diğer taraftan, bir insan ve yaparsa yapsın, yaptığında haklı olduğuna kanidir. Ve B Carnegie bu hususta gü zel misaller zikrediyor. Croveley son yıllarda Ame rikada şenaatlerini icra eden canilerin en tehlikelilerinden biriydi. Onu yakalamak için mitralyözler ve göz yaşar- tıcı bombalarla mücehhez yöz elli polis kullanmak icap etmiştir. Bu adam bir hiç yüzünden adam öldürmektedir. Oto mobilini durdurduğu bir gün bir polla memurü yakla; rak vesi 1 sorüyor. Crov Tley tabancasını çıkararak”bir kelime söylemeden onu öl. dürüyor. Ölüm cezasına çaşpıldık- tan sonra elektrikli sandal yaya götürülürken şunları söylemiştir: Meşrü müdafaa için yaptığım hareketlerden do- layi bana bunu reva görü yorlar. Şöhreti denizleri — aşmış | olan meşhur gangiter, Al Kapone, gazetecilere şunları söylüyordu: Hayatımın en nelerini İnsanlarağ ve ince zevkleri temine, onları eğ iyi se lendirmeye hasrettim Mü: kâfatım me oldu.. Küfürler ve kovalanan bir adam Di ğer bir meşhur gangster Du> seh Sehlutzde, kendisiyle mülâkat yapmaya gelmiş bir | gazete muhabirine. kendisini anlaşılmamış bir hayırsever telâkki ettiğini söylüyordu Herkes tarafından mütte fikan itham edilen bu kör kunç caniler bile, kendile- rinin haklı olduklarına kani olurlarsa, sizin ve binim gi bi şerefli bir insana, yalnış bir harekette bulunmuş ol duğumuzu kabul — ettirmek mümkün müdür? Bilâkis, o, başına gelen felâketlerden dolayi, kendisi müstesna, bü- tün dünyayi, itham etmek temayülündedir. Dahası var. Bir hüküm ön- ce, aynı şartlar altında ten- kid edilen kimse gibi hare ket edip etmiyeceğini insan kendi kendine sormalıdır. Bu münasebetle B. Car negle bir başka hikâye an latıyor. Şimallilerle Cenup- hular a: hur harpların kati neticesini verebilecek olan Gettysburg muharebesi, 3 temmuz 1863 de, Şimallilerin şefi olan ge neral Meade tarafından ka- zanılmıştı. Cenupluların kuv vetlerine kumanda eden ge neral Lee Potmaca doğru çekildi, neh i takip edenle rle kendi arasına koymak istiyordu. Fakat müthiş yağ- murlar nehri kapatmıştı. Ve General Lee suyu geçemedi, Ordusu iki ateş arasında kal- mıştı. Cumhur Reisi Linco- In bunun farkına vardı. Ve General Meadee bir dakika kaybetmeden taarruz etme- sini emretti. Düşman elleri ndeydi. General Meade 'itaat etmiş olsaydı, harp daha iki sene uzayacak yerde, © bitmiş olacakt:. Fakat gene- ral Meade emri İnfaz etme di, tereddüt etti, bir. harp şüzası topladı. Nihayet ta ruza karar verdiği sular alçalmıştır; Cenup'u General Potamacı geçti ve kendini kurtardı. Lincolnun hiddeti tasavvur olunabilir. O zaman Mendee bir serzeniş mektubu yazdı. Bu mektup en itidalli bir zaman ifade ile ” yüzılmıştı. “ Aziz | generalim, diye başlıyordu ve ihtiva ettiği en ağır sa tırlar günlardı: “Mükemmel bir fırsat kaçırdınız. ve bun: dan son derece müteessir olduğumu görüyorsunuz , Fakat bu mektup, ölmün den sonra, cumhur reisinin metrük evrakı arasında bu lundu. En sevdiği mesel: “Mu ahaze edilmek istemiyorsa fız, muahaze etmeyiniz, Ol ab Lincoln. hiç şüphesiz bir masa başında rahat otururken tenkid etmenin kolay oldu ğunu düşünmüştü. Meade gibi, harp meydanında ya- ralılar ve ölüler arasında bulunsaydıi belki taarruz et mek cesaretini o da kendin de bulamıyacaktı. Esasen olan olmuştu. Tenkidler bu nu tamir etmiyecektli Mek tubu gönderdi. İnsan tenkide neden bu kadar güç tahammül eder? Çünkü insanın en kıymetli şeyle kendine verdiği ehem miyete taarruz eder. Freside göre, bu hits, cios ihtiyaciyle beraber insan faaliyetinin en mühim âmillerindendir B. Carnegle diyor ki: *Çocuklarımızın, dostları” Mmizin, memurlarımızın — vü- cudlarını besliyoruz, fakat onların kendilerine olan hü- rmetlerini beşlediğimiz pek nadirdir.,, Mayetinizdekilerin size iyi hizmet etmelerini — istiyor sanız, onların gördükleri işi takdirle anınız. Bir de - şu: Bir kimseden bir şey elde etmek isterseniz, o kimsenin istediğiniz. şeyi yapmakla zevk duymasını temine ça- lışınız. B. Carnegie, ayni zaman da öğretmendir. Nevyorhun iş adamlarından on beş bin kişiden fazlasına dere okut nda yapılmış meş> | zaman, | Vilâyet Daimi Encümeninden: | — Bandırma İdarel Hususiye akaratından büyük otelin Bandırma Muhasebei Hususiye dairesi ittihaz edilen kısmı müstesna olmak Üzere diğer aksamının 937, 938,939 senei maliyelerine ait ve mayıs 940 tarihine kadar üç se- neliği icra verilmek üzere 24 — Mayız 937 tarihinden onbeş gün müddetle açık arttırmaya konulmuştur. 9 2 Ülhale 14 haziran 937 tarihine rastlıyan pazartesi günü saat on beşde Balıkesirde makam Vilâyette müteşek- kil Vilâyet daimi encümeninde yapılacaktır. a İcara verilecek muhammen bedeli (4200) dört bin iki yüz liradır Muvakkat teminat bedeli yüzde 7,5 olan (315) üç yüz muhammeninin on beş liradır 4 — Artırmaya alt bir şartname olup bunu görmek isti- yenler ihale gününden ve o saattan evvel encümen kale- mine müracatle görebilirler Arttımaya girmek istiyenler bedeli muhammenin yüzde yedi buçuğu olan üç yüz on beş lrayl malsandığına yatırdığına dair makbuz veyahut ban ka mektubile arttırma günü muayyen vaktinde makam Vilâyette müracaat ederler. teşekkül edecek Vilâyet datmi encümenine Encümende para ve tahvilât alınmaz. muştur. — Derslerinden — biri bakkında bize şunları 'anla” | tıyaor. İ “Geçen gün, bir posta gi şesinin önündeydim — Sıramı beklerken, memurun son de rece canı sıkılmış bir. vazi yette olduğuna dikkat ettim *Şüphesiz. diye düşün düm, bütün gününü zarf ta rtmak makbuz doldurmakla geçirmek pek eğlenceli bir şey olmasa gerek. Her şeye rağmen bu çocuğun hoşuna gitmek ve onu tebessüm et tirmek için ne yapmalı? Ona beğenecek ne bulabilirim Tanımadığınız adamların karşısında bulunurken bunu bulmak bazan bayli güçtür. Bu defa, iş kolaydı, çün kü genç adam mükemmel saçlara sahipti. Zarfımı tartarken: — Saçlarınıza sahip olsay- dim her halde pek memnun olurdum, dedim. Bu sözler sihirli bir tesir yaplı, yüzü şendi ve müte vazi bir tebessümle cevap verdi: — Vaktiyle çok daha gü zeldi. Evvelce nasıl olursa olsun gene pek muhteşem olduğu nu söyledim Böylece birkaç kelime konuştuk ve oradan ayrılırken memur ilâve etti: — Saçlarımdan dolayi be- ni tebrik edenler az değil - dir. B. Cargle bu hikâyeyi bi türince talebelerinden - biri sordu: — Bu suretle hareket et mekle ondan ne bekliyordu- nuz? Buna şu cevabı verdi: — Ondan ne mi bekliyo- rum? Mukabilinde başkala- rından bir şey beklemeden etrafımızda biraz saadet'uy- andıramıyacak kadar hod binsek, ergeç uğrıyacağımız akamete pek lâyıksiz dem* ektir. Kitapta, “hoşa gitmek için altı çare,, *başkalarını ken di görüşünüze iştirak — ettir- mek için on iki çare,, “baş- kalarını kızdırmadan hatala rımı düzeltmek için dokuz çare, gibi kısımlar vardır İşte hoşa gitmek için tav- siye edilen altı çare: | — Sevimli olunuz Ken dinizi unutunuz. Başkalarını 4 ı — 19i düşününüz 2 Hoşa gitmenin ikinci | çaresi, ilk görüşmede iyi bir intiba bırakmaktır. Bunun için de tebessüm — etmesini bilmek lâzımdır. Tesadüf etmeniz muhte- mel olan kimselerin ad ve soyadlarını hatırınızda tu- tun 4 Muhavereniz entere- san olmalı. Bunu elde etmek için usul basittir: Susmasını yan! beklemesini biliniz; mu- hababınızın sözleriyle alâ- kadar olunuz. 5 — Herkese hoşlandığı mevzulardan bahis açınız. 6 — Haşkalarının kendi- lerine itimat hisselerini takvi- ye ediniz. “Bir adama ken: disinden bahsediniz, sizi sa. atlerce dinliyecektir., Les Annoles de Arman Pl erhol yazıyor : Edremit Hukuk hâkimliğinden: Edremidin Turhanbey ma- hallesinden Mehmet karısı Nuriye namına bilvesaye ve kendisi namına bilesale kızı Naciye arasında Edremit sulh hukuk mahkemesinde cer , yan eden Edremidin Turhan: bey maha! nde kâin sağı İbrahim halen Ahmet solu Hakkı halen Avcılarlı Hüse- yin arkası Ali oğlu Rıza ha- len tabak Mehmet cephesi yol ile mahdut ve altı yüz lira kiymet takdir edilen bir | bap hane üzerinde şuyuun izalesi için bilmüzayede sa tılacak — bedelinin — hisseleri nisbetinde tarafeyne tefrik ve taksimine dair sadır olan 4 Temmuz 935 tarih ve 271)- 190 sayılı ilâm kesbi kati- yet ederek mezkür hanede satılığa çıkarılarak - birinci arttırması 24 6 937 perşem- be saat (0 a ve ikinci art- tırmasıda 10-7 937 cumar- tesi saat (Ü a tayin edilmiş olduğundan — taliplerin ve mezkür hane üzerinde bir hak talep edenlerin vakti mezkürda Edremit sulh hu- kuk hâkimliğine müracaat- ları ilân olunur. 4