Hatıralar: Samimiyet Çllıırıiı çaldım: Biraz s0- & kapı aralanarak küçük bir besleme — kız, soğuktan | Ucu Morarmış burnunu ileri Uzattı: - Kimi istiyorsunuz? — Bayan Perihan evde | Yok mu? — Evde — Kendisini görmek isti: =:. da.. Kim diyeyim? mut geldi dersin . İçerden sesler geliyor: — Pervin kim o gelen.. İi — Mahmut beymiş küçük '""M'.İll görmek istiyor. ” Mahmut bey mi? Han ti Mahmut b.,?y Ğ Kapı açılıyor ve Perihan arşılaşıyoruz. — A.. Vallahi gözlerime Bamıyorum.. Sen ha. Ne- çıktın? Ah seni hiya- #eni.. İnsanı bu kadar Snuturlar mı? Yukarı çık, — Rahatsız etmiyeyim. A — Rahatsiz mi dedin?. & Bu da nasıl söz. Ayol ON genin kendi evin rek. Ağabey,ağ- Abey. Bak kim geldi.. Yukarıdan bir erkek sesi: — Kimmiş o0. — Gelde gör. Hiç sevm Sdiğin biri .. Birader bey teşrif ederek: l* — Vay — efendimmmm.. İlah ömürler - versin.. Sizi h tüzgürlar attı böyle ü[:ı.._'“ sıcak su mu L..- yoksa soğuk su mu? bir kerre arayıp sor- *K yok mu? rica - ederim “'l'h"hınınnı Yooo val çık, Ku ya, kbıeye buyurun - h". arkasına koy.. Peri ""İc şu sigara iskem ""lyı çek . Ha şöyle _:“mı bak.. Hani, riya- 'l'lüıwun, adamakıllı Teceğim gelmişti. aa maka bir seneden A oldu. Arasıra mektu- ü 'lmıyor değilim ama.. _ll Olsa yüz yüze konuş- hl'h şey. Gel beya- —!lı 'Gllılııılııı hay koca din —“ hay.. Nihayet gel ..'" * Yak bakalım bir a İıöyln doryan.. Değil lix boğaziçi... Pervin, ve, P.:ıı::. bize iki kah n sen de içer Tisin? Oh olsun. e €? zaman şöylerim. Ki ti Mamsındır, arkadaş ha tördü irsin. Ben çok kişiler nti m. Canım derlerde in Üini h"k.lllldın söylemedi- trakmazlar. Seni kar- dün Ribi geverim. Daha e__"“ Perihana söyliyor “—d— Çoktan beri mektup "'"' acaba ne oldu '.“_ Ordüm. Ne iyi ettinde n.î"_“' daha - sarıla'ım . '©ca Mahmut hay, na- :: hakkı için, nah.. Şu- kika £ Yerin vardır. Bir da Ah dür Albimden çıkmazsın . s.,_ ile kolay — Tamam 15 Arkadaşlığımız var. Per> b.k *rvin nerde kaldın ça hveleri.. Bu kızın ""e—ıı Yok.. Ben hem şu | sonra birde . na bakayim hem de parde sumün cebinden siğara pa ketini alayim . Çıkar Perihanla yalnız kalırız. O bana bakar ben ona ba- karım gülüşürüz — Perihan sen ne şeker | olmuşsun böyle. — Mahmut bey? — Beni unuttun mu? - Unutmak mı? Bu ka- bil mi? Üç sene devam eden bir aşk kolay kolay unutu- labilir mi? Daha dün akşam lâfın geçince içime bir acı çöktü.. Kardeşi tekrar odaya gi rer (âf yarıda kalır: - Efencim... Bu Pervin den de bıktık. usandık. İyi hoş amma eli pek ağır. Kız . Getir kahveleri he> le şükür evvelâ beye ver.. Ne zaman adamlığı öğrene ceksin bilmem ki.. Efendim ben — köpüksüz severim. Kahve dediğin bi raz kesilmiş olmalı . Akşam yemğîna beraber değil mi? Nasıl? Olmaz mı? Yoook bak kü âhları deği giriz. Kırk - yılda bir kalk gel.. Senelerce hasretini çekeyim Nafile beyhude yere israr etme.. Akşama bu | çadasın.. Öyle değil mi Peri han — Evet kalmazıavız pek ayıp olur.. Vallahi Mahmutcuğum.. Seni canım gibi severim . Daha dün akşam... * Dostum; daha bir müddet bana karşı olan derin sami- miyet ve sevgisini bu suret. | le anlattı durdu Bayan Pe Pervin, köşe yastığını | rihan da bu kadirşinaslık ya rışında ondan aşağı kalma di. Bir aralık her ikisi de dı- şarı çıktılar. Odada yalnız kaldım. Gözüme. ortadaki dört köşe masanın bir aya ğına - sıkıştırılmiş bir. kâğıt Merak buya, usu'ca çek tim aldım. Bir de ne göreyim, be- nim resmim değil mi? On gün evvel gönderdiğim en gon resmim. İşte altına öze- ne bezene yazdığım keli meler: “ Beni sevenlere unu tulmamak için » Ne âlâ, Hiç diyecek yok. Zavallı beni, dörde katlamışlar ve sonra belki de — bir poker seansında dingildemesin di ye, masanın ayağına sıkış tırıvermişler içime bir acı çöktü. Ken- di safiyetimle — alay eder gibi yılışık, yılışık yüzüme gülen resmime uzun, uzun baktım. — Sonra Adam bozmasını sevmediğim için — onu tekrar dörde katladım, masanın ayağına sıkıştırdım. Biraz sonra — bütün israrlara rağmen — evi ter kederken dostları- (!) ar kamdan haykırıyorlar: — Bunu saymayız Mah mutçuğum.. Gene gel Bi lirsin ki seni çok severiz . M. Gözalan TÜRKDİLİ Teşkilâtiesasiye kanununda değişen Maddelerin müzakere zabıtları: Atatürkün isted Bu Ümdelerle Milletimizi Muasır Medeniyetin Fevkine Çıkaracağız Türk yaşamıştır. Milliyetçi olduğu müddetçe., Türk yaşamıştır. Devletçi olduğu müd: datça.. Türk yaşamıştır. Ancak kendi varlığının esaslarını kendi ruhundan çıkardığı ( Dünkü sayıdan mabaat ) Büyük Şef lisanı ile daha © zaman yapılmış olan hal- kçılık tarifi parti proğramı- nda kemalini — bulmuştur Bu vasıf yurdu imtiyaz d dialarından ve sınıf kavga - larından — koruyan büyük ehemmiyeti haizdir. Sonra lâik ve inkilâpçılık | telâkkiler Arkadaşlar, lâlk telâkki- sinin de yalnız nazari ha- yatta değil, bilhassa tatbiki sahada da Türkiyede olan derinlik ve samimilik ile ta tbik edildiği — yer dünyada yok denebilir. Lâtsizmi tlim ve politika mevzuu — olarak ilk telâffuz eden insan küt- leleri bunların bugünkü De- vlet şekilleri içinde bile biz de olduğu kadar incelik ve ciddiyetle takib edildiği yer | yoktur Bu mefhumların bi zim tatbik şeklimizdeki esas mânaları da gene programımızda açıkça yazı- lıdır. Halk Parlisi ve Devlet: Dikkat buyurulmuştur. ki Devlete vasıf olacak yeni hükümlerin mânalarını izah edebilmek için hep Parti Programından yardım alıyo rtüm Hunun sebebi açıktır. C. H. Partisi yeni Devletin fikir ve politika kaşynağıdır. Parti liberal devletlerde gö rülen bir çok partilerden biri değildir. Yeni Devletin ha- yatı boyunca derin tecrübe- lerle pişmiş o'an, bünyesin- den her zaman Devlete esas lar vermiştir. Bu alâkadarlar bu günkü Parti programın dan istifade edecektir Bu değişme teşebbüsünün ehemmiyetini almak için söylemeyi lüzumlu gördüğüm bir noktayı daha tebarüz et- tirmek isterim. Arkadaşlar, müstakil Devlet ve Müstakil İmillet olmak gibi bir ülvi dava vardır. Müstakil devlet ve millet olmak yalnız şu kadar bin kilometre murabbaı top rağın üstünde şu kadar mil yon halkın kayıdsız ve şart sız yaşayıp ekonomik sosyal ve siyasal sahada çalışması mânpasına gelmez — Bilhassa bir milletin ve bir devletin tam müstakil bir devlet ve millet olmak için kendi ha yatına uygün kendi — öz malı bir rejime sahip olma sı İâzımdır. Böyle olmazsa yaziyet yurdun bir parçası ecnebi istilâşı altında bulu. nduğu zamana benzer. O halde yurdun hayati bir es asını teşkil eden rejim ecn ebi fikirlerin istilâmı altında | demektir. Dünya bugün çeşitli reji mlerin ideolojileri arasında ki mücadeleye sahne olmuş: tur İlayatımıza uymıyan dış parti | | rejimler bize tesir yaparsa bu, iç hayatımız için tehli- keli olur. Biz kendi rejimi mizi bu tesirlerden koruma. lıyız. Konuştuğumuz Teşki- |lâtı Esasiye müzakerelerin- | den istifade ederek diş tesi | rler üzerinde bir az daha durmak Yerinde olur. Arkadaş'ar. feodal devrin istirablarından sonra dünya için her ileri insanlık haya tının bir mübeşirri, bir ışığı gibi liberal Devlet devri do- ğmuştur. İlk doğuşta bir kı- ymet sanılan ve her tarafta kapışa kapışa taklid. edilen bu tip idare, siyasi haklar tarafından da ekonomi ala nında da öyle sulistimallere uğradı ki dünyanın hemen hemen her köşesinde, bu tip Devlet çürüyor. Liberalizm: Bu gün liberalizm her ye rde ya çökmüş, tarihe inti- kal etmiş veyahut da sar sıntı nöbetleri içinde can çekişmektedir. Hayata yeni doğmuş olan Türkiye Dev letinin hayatı için liberalizm çok fena ve çok zararlı bir unsurdur. Bu gün liberalizm demek hukuk bakımından bir anxeşi; ekonomi bakım- ından da bir kısım yurtdaş- İara istismar ettirmiye açık bir kapı demektir. Bu sade yeni ve nizamlı bir devlet kurup işletmek yolunda ol an bizler için değil, asırlık Devletler için bile bir afet tir. Eğer biz sadece kopye edilmiş liberal fikirlerle me- şbu bir cumhuriyetçi olmak la iktifa etseydik, güç ve çetin zamanlarımızda yurd dışından içeriye dökülen ze hirlerle memleketi — altüst etmek istiyenlere karşı du rabilir miydik? (Allah göster- mesin ses'eri) RAFİH KAPLAN (Antal- ya) — Bâbil kulesi mi bu- rası? RECEP PEKER ıdevamla) Bize sokülürken — kiyafet değiştiren irtica denilen he yülânın boynuzları, kuyru ğu yoktur. Hepiniz tecrübe- nin en derin safhalarında yaşamaktasınız. Devlerin her hangi iç veya dış güç lüklerle uğraşma zamanında, şarktan, garpten, cenuptan, şimalden esen tahrip propa gandalarıma karşı - kendisini her zaman korumiya hazır bulunması elzemdir. Onun için Devletia Ana Kanunun da yalnız Cumhuriyetçi ol: duğümüzün — yazılı alması bugün artık kâfi değildir. Ana Yasamıza bugün mü- zekere edilen lâyihadaki di ğer unsurları da eklemeğe mecburuz. (Doğru sesleri) Arkadaşlar; toprak işi üz .e iği gibi.. , erinde de arkadaşın söyle- diği şeylere karşı bir fikir arzetmek isterim. Halil Me nteşe arkadaşımız esasa pek itiraz etmediler. Bu mesele Devlet için büyük ve haya ti bir meseledir. Daha ziya de değer meselesinde dur dular. Esasen - teklif edilen maddede topraklanma için ayrıca kanun yapılacağını söylemiş olduğumuza re bugün müzakerede bu para- nin tediyesi üzerinde söz sö: ylemek fazla olacaktır. Bu- nu hususi kanunun görüşül - mesine bırakabiliriz. Mülkiyet hakkında istıkra- rın bozulması lâyihada hiç mevzuubahis değildir. Top- raklama işinde tediye usul ve şekillerini Teşkilâtı Esa- siyenin alelitlak istimlâklere aid umumi kaidesinden ayı rıyorüz. Aksi halde bu işe bormal yoldan para vermek yalnız Türkiyenin değil Dev let mehiyetinde hiç bir bü- nyenin tahammül edemiye- ceği bir. külfet teşkil eder ki bu vaziyet yüksek mak- | sadı felce uğratır. Bunu açık surette söyliyerek bir kanun lâyihası yolu ile Böyük Mil let Meclisi huzuruna gelme- si hem pratik, hem de era - slara bağlılık — bakımından en doğru bir hareket olur. (Bravo eri sürekli alkış- lar.) AZİZ AKYÜREK (Erzu. rum) - Arkadaşlar; bugün Büyük Millet Meclisine su nulan takriri imza edenler den biri de benim — Halil Menteşe arkadaşımızın bazı tereddüdlerine dair olan wö zlerine bu kürsüden cevap vermek istiyorum. Teşkilâtı Esasiye Kanunu ne demekti:? Bütün mille- tlerin kanunlarını gözden geçirirtek onlarda iki esas görürüz. Birisi; — başarılan ve kuvvete istinad eden, muvaffak olan inkılâpların ve prensiplerin - ifadesidir İkincisi; daha başarılması istenilen ve onun için çal- ışılan prensiplerin, İnkılâp: ların csaslarıdır. İnkılâp nedir? İnkılâp bir milletin yükselmesi, ilerle mesi için aranılan bulunan bir formülün tatbikat sah asına geçirilmesi demektir. İInkılâbın. muvaffak — olması onun doğruluğunu ve haki- katen milletin öz ihtiyaç larındap, duygularından ka- biltyetlerinden — doğmuş ol- duğunu isbat etmesi deme ktir. Başarılan inkılâplardır ki milletlerin malı - olurlar. Dünü ve bugünü göz önün den geçirelim. Benden evel arkadaşlarımın söyledikleri ni tekrar etmek — istemem, onlar büyük bir belâgatla huzurunuzda hâkikatı anla. ttılar. Ben yalnız kendi ıâ-—' rüşümle anlatmak istiyorum ki dünle —bugün arasında inkilâp bakımından büyük bir fark görüyorum. Dünkü Türkiye hakiki, milli benli gini kaybetmiş ve asırlardan beri yaşıyan Türk varlığının icaplarını bir tarafa bırak: miş, suni, tlamamen yaban cı bir. şekle girmiştir. Onda Türkün bütün ana- neleri silinmiş bulunuyordu. O yaşayış suni bir yaşayıştı Gelib geç'çi bir yaşayıştı. Bu ya ölümle nihayet bul- mak — yahut bir inkilâbla tamamen yerinden atılarak değişmesi lâzım gelen bir yaş tı. Vatanımızın geçir: diği büyük ölüm tehlikeleri- ni göz önüne — getirdiğimiz zaman O Kurtorıcının Büyük iradesini, fedakârlığının ge- nişliğini — daha iyi anlarız. Türk yurdunun Büyük Kur- tarıcısı Atatürkün onun öz milletinin hayatından alarak hazırladığı fırka — teşkilâtı, bugünkü inkilâbın temelle. rini kurmuş ve bunun üze- rinde başarıcı bir çalışma yapmıştır. —O bunda nasil muvaffak oldu? Nasıl mu- vaffak olduk? Bunu uzun uzadıya izaha lüzum yoktur. Bu dehanın milletinin kabi- liyetlerini ve — imkânlarını sezmesi — ve arkadaşlarına anlatabilmesi, milletini irşad ederek hakiki kurtuluş yolu nu göstermesi, bu mucizenin esas temelleridir. Atatürk milletinin hargi işte Dasıl yükseleceğini bil- diği için ona ald olan bü- tün prensipler! daha — evvel düşünmüş ve onu ona göre programlaştırarak harekete geçmiştir. Başka memleket- lerde inkılâblar kanla, silâ- hla, ihtilâllerle yapılırdı. Bi. zde inkılâbın büyüklüğü, ar. kadaşlarımızdan birinin de söylediği — gibi hareketinin en büyük insanlık muvaffa - kiyeti nümunesi olduğunu bütün dünyaya göstererek ve bütün millete anlatarak ve duydurarak onun ruhun. daki bütün kuvvetlerden is. üfade ederek inkılâbı eras - h surette başarmıştır. Şimdi tatbikatta, bütün kanunları- mızda yer bulan — inkılâb presipleri, Teşkilâtı Esasiye: mize giriyor. Bu onun son ahenkli olan yeridir. Çünkü başarılan — inkilâbların yeri, ©o memleketlerin — Teşkilâtı Esasiye Kanunlarıdır. Halil Menteşe arkadaşı. mız toprak ve çiftçi işlerine temas ettiler Toprak işi bir Teşkilâtı Esasiye için midir; değilmidir? Bizim gibi dört te Üçü çiftçi olan bir me: mlekette toprak Teşkilâtı Esasiyenin ana temellerin- den birisini teşkil eder. Ay- nızamanda toprak, yaşama- nın da en mühim temeli- dir. Ortakçı çifçiler, ben bun: ları hakiki çiftçi addetmi yorum, Bugün yüz binlerce, milyonlarca yurddaşlarımız ameledir ve bir nevi iktisa- di esirdir. Onları hakiki hü:- rriyetlerine, iktisadi varlık- larına çıkarmak için Parti nin ve Büyük Millet Mecli sinin kararları tamamile ye- rinde olacaktır. Bir noktaya daha temas etmek istiyorum: Bu gün Teşkilâtı Esasiye Kanununa (Lütfen sayfayı çeviriniz )