A -Âsri Büyük Hikâye Ben, ben hiç olmazsa za- rarı belli başlı insan'ara do kunan, ben, hiç olmazsa Bünahını itiraf eden bir ad amım.. Halbuki: Sizde bu son faziletin kırıntısı bile yok.. Ya işte böyle Cemil Sena beyefendi. “Avukat Hicran, birden bire, eski İddin vekilliğin- den kalmış bir itiyat ile sa. < ate baktı. Ve karşısında şa şkın bir hayret içinde canlı bir sorgu İşareti halini alm 4 “Cemil Sena, ye: -— Haydi, dedi, “vakit geldi prensi karşılamıya gi- delim.. O, b e >';.ı_hı'ılıııq'ık ve şişkin - bir portnoyden “Karsona para verirken: *Ce- mil Sena, külçeleşmiş v&? Uyuşmuş adımlarla destyer lılı: gidip şapkasını aldı. Ve birden,“Avukat Hicra- Din, bu serbest fikirler ha- Varisinin kahkahalarından bi Finin uğultusu” içinde bira haneden çıktılar .. Serin bir sonbabar gece- Si idi. Saman uğruları, gök Yüzünün Jelâtinli mailiği iç: lüde berrak ve aydınlık bir Nehir gibi uzanıp — gidiyor: rdi.., Ağır bir sts — yığını — Altında uyuklar gibi duran € tek tük ziya ak: İsleri kandilleniyor, ve ne Teden geldiği — belirsiz “bir 'tik parçası, suların östünde Tenk ve gölgeden ibaret bir Yal oyunu yaratarak mü- | temadiyen parlayıp sevini: Yordu, “Cemil Söna, yavaş ya Vüş rüzgürın, başının - için * serhoşluğu bir. bulut SİLi / dağıttığını - görüyordu. K“'h'l_lhı arasından sıyrı- k. Rıhbtımın önüte gel Mişlerdi, “Avukat Hicran, birden: Ka arkadaşının ko'unu çe- — Sena, yavrum.. Sakın Premin yanında bir pot kı Tayım deme çıüıh; bu tatlı dül, be- öyle pek aşağılık bir ad- :" alduğumu bilmez Beni d"'ebl şirketlerden birinin İrektörü zannediyor.. Eğer "' gaf yaparsan — bütün Üler alt üst olur. —Anlıyor- ;'llıyı? Sena . Sonra bu en *t kadın #ayesinde, enfes İt iki parti yapacağımı Zânnediyorum. Biraz safca " kadındır. Ne tarafa çek- :"' #ider. “Onun için çok o:“ ederim. Rızkıma mani Acak bir sersemlik yap- Ma ,, Kürnaz işadamlarına'ma l 'Wt pişkin kahkahalarla gü Üyordu “Cemil Sena, cevap ı"r—ıdı. Fakat içindeki bu ;—l hisler, garip bir yese 'Önmüştü Daha — yözünü Sörmediği, hattâ hayal bile :d'lludlll prense karşı kal 'inde birtacımak, bir yan Mak hissi duyuyordu. Renç ve saf dül, bu / Mukaddes şeyleri - çiğnemiş '0 namı fazileti inkâr (Soıııı' 4 üncü sayfada ) Adam- Vİİ — İhsan Edip etmiş aşağılık herifin elinde, ince bir billür gibi çatlayıp kırılacaktı. “Cemil Sena, şimdi rubunda derin bir hay- kırış duyüyor. Ve sanki: İn: sanlığı, cemiyet vazilelerin den doğmuş bir takım asıl duyguların yardımile, onda felâketlere mani olmak iati- yen “Rüstal, bir kahraman krakteri yaratıyordu. Rıhtıma girdikleri zaman "Avukat Hicran, adını bir köşede bırakarak; kalabalı- $in arasına karıştı, henüz gelmişti. Vapur TÜRKDİLİ Kitap S *Fenik , başlığı altında şu nları yazıyor: “Türk'ye 1299 da doğma dı Bu tarihte Osmanlı dev leti kuruldu. M. E. 7000 ta rihinde-de doğmuş değidir Esatir ve efsanelere göre, bu tarihte Türk — milleti tarih sahnesinde gözükmüşlür. Tü rkiye 1919 yılında Anado- luda doğmuş ve 1924 26 yılları esnasında kati şeklini almıştır Mondros” muahedesinden sonra Türkiyenin orduları dağılmış, ahalisi yoksulluk içinde kalmış ve BağazlarIn İstanbul “İtilâf, ve Yunan orduları tarafından iştigal ed ilmiştir Bu vaziyet karşısında es ki Türkler şu taktiği kulla Mütemadiyen işliyen vinç lerin gürültüsü. bamallarım: sesleri, inip binen, koşup gi- den insanların telâşları ortalığı; sersem eçdici bir şamataya “boğüyordu. “Cemil Se zıhtimin kenarında — gözl (karanlığın içinde köpüren Pstlara akmış.. Dakikalarca' bekledi Kalbinde tahlil ede mediği tuhaf bir heycan var- dı gecenin bu saatinde, ba- gında slsli bir vüya ile rıh tımın Üstünde bir prens bek. lemek onu duyuşlarının ka | madlanan — hafifliği " içinde, | şimdiye kadar yaşamadığı | bir hayal dünyasına uçuru | yordu. Biraz sonra, vapurun mer- diveninde avukat Hicranın iri ve kaba gölgesini gördü. Yanında ağır ve çok kiy | metli bir “şengilla, kürke | bürünmüş ince, zarif bir ka dın vardı I Avukat Hicran, telâşlı el hareketlerile onun yürüme * sine yardım ederek, arkasın: | | takım emirler vere: ma İndi... Prensin musiki kadar âh- enkli ve nazlı bir yürüyüşü vardı. *Cemil Sena, kalbinin göğsünü ötlürecek kadar de hşetli çarpınlısı içinde onla rin — yaklı anı — bek'edi Karşı karşıya geldiler Ve Cemil Sena, bir baş dönmesi içinde, Avukat Hic ranın boğuk sesini duydu. SONU VAR — Barut Fıçısı üstünde meşale Diktatörler Orta ve Şar- ki Avrupaya kesif bir göl ge salıyor Her küçük dev- let, Hitler ve Mussolininin tasavvurlarının, kendine gö re en iyi yaptığı tahminine göre, istikamelini tayin edi- yor. Şurası manidardır ki, muhtelif akidelere sahip ol- an her türlü siyaset adamı ile görüştüm. Bunlardan ya: İniz iki tanesi, kendiliklerin den Cenevreden bahsettiler. Diğerleri bep “hakiki, siya seti konuştular Örta ve şarki — Avrupa, kendi haline bırakılırsa, iş lerini halledecektir. Vaktile “barat, fıçisi, tabir - edilen Balkanlarda şayanı dikk-t bir sükün hüküm sürmekte 'ndılar; galiplere itaat ediyor görünerek, bunların arala- gradaki - ihtilâftan istifade € fakat milletir canlı l*-&-”hh--!m'—r-.ı;nk.ı— riışı koymayı tercih , ettiler, Kali - bir jzmihlâlden sonra galiplere — karşı baş ka: irmak için, büyük bir ka bramanlık ve manevi kuv vet lâzımdı Çanakkale müdafaasında itilâf devletlerinin mağlüp olmalarında baş rolü oyna- mış olan muktedir bir mira. lay vardı. Bu müdafaa işin: de Almanlar ile arası açıl mış ölan bu' miralay, Selâ nikli Mustafa Kemaldi. ' Bi naenaleyh Türkiyeyi meza- rından kaldırıp diriltmek is: tiyen bu canlı unsurlar, bu ünlü miralayın başına “top landılar. v Kemal İstanbulda idi. He: nüz rüşeym halinde bulunan milli hareketin başında Ke malin bulunduğunu İstanbul hükümeti bilmiyordu Müta: reke şartlarının tatbikine ne- zaret etmek üztre, onu 9 ncu kolordu kumandanlığına tayin etti. İngiliz'er Kemalın kim olduğunu geç anlamış lardı. Onü yakalamak İste dikleri zaman, Kemal kolor- dunun başında bu'unuyordu. Büu gırada Yunan ordusu İz mire çıkmışlı İngilizlerden maanda diğer devletler bu siyasete muha liftiler. Bu yüzden Kemalizin hareketinin hamisi mevkilne düştüler. Yavaş yavaş Ana doluda müstakil bir devlet kuruldu. Ve Yunan fe âketi Türk “milli hareketinin mu- vaffakiyeti oldu Lozan muahedesinden «0 nra yapılan mübadele neti- cesinde Türkiye milli teca- nüsünü elde etti, ve dahili işlerini düzeltmiye koyuldu. Eski ananeler ve teokratik sistemler tekmelerle atıldı Türkiye Avrupa oldu. Hem de en asri manası ile Avru pa heline geldi Bugünkü Türkiye, Mllâllııı| 7000 yıl evvel tarih sahne- I sinde gözüken Türkiye de | gildir. Ertuğru! ve Osman Türkiyesi de değildir. Sulta nlar Türkiyeti hiç değildir. | Bu yeni bir Türkiye, başka ”| bir Türkiyedir. Parnas saltinunda — açı'an | Türk sergisin? görenler. İşte bunun için hayrete düşmüş | lerdir. Türkiye daha 20 y ——— Atina Türk Resim Ve ergisi.. şına basmadan bunları ba- şarmıştır. Türkiyenin armulusal nü fusu da buna delildir. - İtal va boğazlar statükosunu im | zalamak üzere bu'unuyor, | Fransa da İskenderun mese lesinde uzlaşmıştır. Bundan bir müddet evvel ebedi düşmanlıklarımızı, kan |ırmaklarını ve feci mücade | leleri unutmıya ve komşu , muzla elbirliği ile çalışmaya karar vermiştik. Bu tarihten itibaren menfaatlerimizi mü şterek addetmeye başladık Müttefikimizin terakkiyatım görerik memnun oluyoruz, Türkiyenin ölümden diril- | mesi tarihte ya yegâne bir | hâdisedir ve yahut ender görülen fenomenlerdendir. Külden . genç olarak doğan meşhur Feniks efsanesi bin yıldan bin yıla tekerrür et [ mektedir. Bu tarihli Yynan basınının hepsi Türk sergisinin açılma “föreni ve söylenen nutuklar bakkında uzun tafsilât ver mektedirler. Atinaika Keadan: Parnas salonunda açılan Türk resim ve kitap sergisini organize edenler — takdire şayandırlar. Bu ser- gi, iki milletin ilim sahasın- da leşriki mesallerine doğru ilk adım sayılabilir. Bu ser- gi sayesinde iki kısmı mille lin ruhları temas etmekte dir. Yunan milleti bunu müd. riktir, Aramızda din ve dil farkı bulunmasına rağmen, dünyada bir Halkan medeniye- ti mevcutsa bu müşterek me- deniyetin ayrı bir koluna Türk » Yunan medeniyeti na ni vermek lâzımdır. Bu kom şelu aşikârdır. İki millet mu Ktelif safbada aynı hissiyat ile hareket ederler, Türk ve Yunanlılardan birçokları- nid kabul etmiş oldukları bir teoriye göre 1ki milletin kadim cedleri hısim irklar dır. Bu nokta kâli derecede müsbet değilse bile bu iki milletin beş asır birlikte ya- gadığını beraber — çalıştığını kim itkâr edebilir? Türkler Bizansı zaptettik. ten sonra medeniyetini kıs* men olsun muhafaza etmiş: lerdir Yunan milleti de ay nı medeniyetin mirascısıdır. Parnas sergisindeki tablolar du bü sözlerimizi — isbat et mektedir. Her şeyimiz ben zemektedir. Bu yakın'ığı ku vvetlendirerek — bağlarımızı sıklamak elimizdedir. Dönkü unve zahise fistları: UNLAR: ' Kot Azami Asgari K. K. 55 Randıman 960 — 950 Si 920 910 TÜ açi 860 — 850 80 n 800 — 790 ZAHİRE: Buğday — 5,25 5 Yerli"Sert 5,25 5 Yumuşak — 5,75 5,50 Hariç piyasadan gelen buğday Yumuşak — 6,50 6 Sart 7,50 ğ Miısir 4,25 4,375 Arpa 5,75. — 4,50 Volga - Dan Kanalı Volga - Don kanalı pro jesi bu yıl içinde tam ola rak bitirilecektir. Bu muaz. zam eser, Beyaz denizi, Bal tık denizini ve Hazer denizini Azak denizi ve karadenizle birleştirecektir. Nuzarı dikkat« alınan nok ta, yalnız bir nakliye vası taşı değil, fakat öynı zaman da bir de büyük e'ektirik enerjisi müvellidi ve irva ve tska damarı vücuda getir | mektir | — Vaolga - Don. kömürden mahram Volga miıptakasını | Donetz kömür havzasına,' ve ormandan mahrum üraziyi de Kama ormanlarına bağ- | liyacaktır. Ayni zâamanda gene bu kanal, Volga mın- takası buğdaylarının, Hazer kıyıları perollarının ve saire- nin nakline de yarıyacaktır. Bu su yolunun ilk nakli- yata açılış yılında 15 ilâ 17 milyon ton -eşyanın bu yol | la nakledileceği tahmin olun- maktadır. Bu miktar, bitta : bi her sene daha ziyadeşe: galacaktır. b Don üzerinde inşanı bitiri -. lecek — olan nuıpıî'l_ı“' bir bars) arkasında 40 _r!r’ metre mikâplık bir su hti ' yacı toplanacak ve burada büyük bir göl vücut — bula- caktır. Volgadan gelen vapurlar bu Don gölüne eklüzler va stasıyle varacak, ve bü ek lüzler aradaki 72 melrelik irtifa Farkını yedirecektir. Buradan Dona inecek vapur lar da gene bir seri eklüz lerden geçeceklerdir; zira Donun mevkti, bu gölden 35 metre aşağıda bulunmakta- dır Dondan Volgaya geçecek olan fazla su miktarı, 580 bin kilovat kuvvetinde 3hid. roelektirik santralın — işletil- mesinde kullanılacak ve ay: ni zamanda bütün © mınta- ka da sulanacaktır. Sovyetler - Birliği 1937 Devlet bütçesi Sovyetler Birliği Merkezi İcra Komitesinin tasdikına iktiran eden Sovyetler Birli- ği 1937 devlet büdçesinin varidat faslı yekünu 98 069 500,000 ruble ve masarif (ssh yekünu ise 97, 119. 500.000 ruble Göze- rinde tesbit edilmiş bulun- maktadır 1936 büdcesi gerek vari dat gerek masarif husuları- rında 78 milyar 715 milyon ruble üzerinde tesbit olun muştu. Bu yıl içinde varida- tta 5 masarifte ise 3,2 mil- yar ruüble husul bulmuş ve mali yıl bu süretle kapatıl- mıştı 1937 büdcesinin en esas- h varidat menbaları, 77 milyarla iş vergisi 6.3 mil- yarla ekonomik teşekkülle: rin kazanç vergisi 6 mil- yarla dahili istikraz: lar, tasarruf sandık ları ve devlet sigortaları ha>; | sılatıdır., Halkın verdiği.yer: giler ve resimler de 2,6 mil. yar tutmaktadır. 1i e 1937 büdcesinin , Masarli faslında en mühim meykil, 39,5 milyar ruble ile milli ekonomi almaktadır, Bu pa radan 12,4 mi'yarı endüstri. Edebi Âhideler aserinin yakında yedinci kısmı da çıkacak, Edebi Abideler sahibi Şâlr aiimar Numan Kıyat Türk şöâlrlerinin hayat ve esverlerini — toplamak üzere seğelerdir diyar diyar gezen gimdiye kadar bize altı kı sım kitap veren (Edebi Âbi- deler) sahibi Şâir ve Mimar Numan Kıyat şehrimizde bu- lunmaktadır. Numan Kıyat müteaddit #efalar basılan (Edebi ÂAbi- deler) in yedinci kısmını da yakında neşredeceğini bil. dirmiştir. «eBilmiyoruz hatırlarda mı: diri © #*(Cumhuriyet) arkadaşımı- #a muharrirlerinden M. Tur- han Tan Şâtr Numan hak: kında, köşösinde şu yazıları yazmıştı: () “ Bizim müellif ve mütercim yazıcıların - kitap basımı bakımından kurduk - ları son rökoru merak edip öğrenene henüz tesadül et- medim. — Halbuki heyecan verecek rökor hakikatta bu dur, bizdeki kitap basımıdır Zira- başka memleketlerde basılması ekmek pişirip çı- karmak kadar kolay - olan ve yine ekmeğe yakışır bir rağbetle satilagelen kitap- ları bizim yurdumuzda yaz mak bir iş, bastırmak bir dert ve satmak bir mucize dir. * İşte, ben bu mucizede çok ileri giden bir vatandaş tanıdım ve — onun sessizce kurduğu — rökora parmak ısırdım. Kendisini okuyucu larıma da tanıtmadan önce töylemiye mecburum ki ki tap basımı için bu vatanda- go kurduğu rökor son yıl- ların edebi yazıları bakı- mındandır.. Bu vatandaşı tanıtayım: Numan Kıyat!, (Numan Kıyatı)ğn yedinci cilt kitabını tezelden baslır mıya müvaffakıyetini diler, (Edebi Âbideler)i okuyucu larimıza tavsiye ederiz. Tei e huriyet, —CRE. ye, 9 milyarı da devlet tica ret teşekküllerine sarfedile cektir. Sosyal ye kültürel tedbirler için, geçen — yılın 21,3 milyarına mukabil, bu yıl 26,5 milyar ruble tahsis olunmuş bulunmaktadır. Bu paradan 18 milyarı maarife sarfedilecektir. Milli Müdafaa büdcesi, geçen yıl Ma mil yar iken bu yıl 20 milyar rübleye- baliğ olmuştur. Bu esasİyağlıka mühim — kısımdan | başka, 1937 devlet büdçesi her sahada halkın refahı, | Memjekelin kalkınması sıh hat garndeksinin yükselmesi ve,sdaba diğer terakkiler için ayrı ayrı ve mühim fasıllatı ibtiva eylemektedir. ”