24 Ekim 1935 Tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 2

24 Ekim 1935 tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Genel Nüfus Sayımın- / da Köy Yolları Bindiğimiz kamyon ağzı na kadar tıklım tiklim do lu .. Herkes sabırsızlıkla ha- rekete intizar ediyor . Dışa mhıı bir tamam sesi yüksel Şoför yerine geçti. Ço- î.vıklır hep birden bağırıştı- ar, — Şaförcü amca çek Şa: mlıya. . - Kamyon hafif hafif — sar- sıldı ve cırladı.. Tekerlikler ağır ağır dönmeğe başladı.. Artık önümüzde dar sokak Tar evler sıralanıyor. Kamyo numuz gittikçe hızını arttırı- yor. Hepimiz neşe ile şarkı söylüyoruz... Şehirden epeyce uzaklaş- tık. Arkamızda bıraktığımız Balıkesir sanki yamacın ete ğinde uykuya yatmış gibi sakin ve hareketsiz. duru yor.. Kamyon. önümüzde uzun bir şerit gibi uzun yo- Idan bütün hızile ilerliyor Etrafımız hep büyüklü kü- çüklü çıplak ve otsuz tepe ve yüksekliklerden mürekkep Yolda ancak bir iki ağaca tesadüf edebildik.. Yollar gittikçe fenalaşıyor. kamyo numuz güçlükle ilerliyor. Mü temadiyen sarsılıyoruz. Şim di kamyon bir dağın kıv rımlı yollarını dönüyor. Aş- ağısı derin bir uçurum , Bütün gözler yanda ön- de.. Çehreler durgunlaşmış, gözler daima bir noktaya takılıp kalıyor Hiç kimse konuşmıyor.. Derin ve can sıkıntısı bir sükut... Yalınız otomobilin hırıltısı ve onun pat pat eden sesi. . Taşlı ve kayalıklı yol dan ayrıldıktan sonra - oto: mobil düz yolda uçmıya başladı.. Her keste bir kı mıldanma oldu.. — Fısıltılar yükseldi.. Gözlerdeki bulut lar silindi.. Sisler dağıldı. Gözler yine neşe ile parlamı ya başladı . Dudaklar kımıl dadı. Artık hepimiz coş- muştuk, Delice şarkı söylü- yorduk. Hepimiz o kadar coşmuştuk ki şoföre çılgınca bağırıyorduk . — Dokan şoförcü amca, dokan, bazıları... ye bağırıyordu... Bir buçuk saatlik bir yolculuktan sonra Şam lıya ge'dik. Şamlı bir ba kışta gözün çerçevesi dahi- line kadar küçük ve toplu.. Taşlı bir yoldan nahiyeye giriyoruz. Otomo bilin gürültüsüne çocuklar koşuşuyorlar. Kamyon hü- kümet binası önünde durdu Hepimiz otomobilden indik. İlerdeki çardağın — altında bağlı yağız atlar sabırsızlıkla bekliyorlar kulaklarını asabi oynatıyor ve kısıyorlar. Vakit geç olmuştu. He- men kamunbayın — yanına çıktık. Zarfları ve talimatı aldıktan sonra bizim için hazırlanan — atlara - bindik. Artık hepimiz birbirimize soruyorduk. Nereye Ben Kamçıllıya. Sen nereye Ben de Halkapınara. — Siz nereye ben de Bo- gazköye. Filan nereye fi- lan nereye diye hepimiz birbirlmizi soruyorduk. Biz üç arkadaş Kamçıllı köyüne gitmek üzere Şamlı dan ayrıldık. Ve yola ko- yulduk. Vakit geç olmuştu. Güneş mor dağların arkası- na saklanmak üzere idi. Etraf gittikçe koyulaşıyor Mor dağların etekleri gittik- di- ,_——___—_______—.__.—_—_.__—-———_____——_—_ çe karanlıklaşıyor müphe mleşiyordu. Sert ve soğuk bir hava saçlarımızı dalga- landırıyordu. Uzaktan gelen buberrak bavayı kanarcasına ciğerlerinü çekiyorum Önü mde çimenli kırlar sürülmüş tarlalar uzanıyor. Başımızda bizimle beraber gelen koru cuya soruyorum: Köy buraya ne kadar?. Hemen cevap v riyor: — Köyümüz Şamlıya bir saattir. Şu karşıdaki tepeyi Aştıktan sonra görünür Önümüzdeki yol beyaz bir şerit gibi uzanıyor Yo- Ia çıkalı hayli olmuştu. Ar tık iyiden iyiye akşam ol- mıya — baş'amıştı. Ortalık akşamın alaca karanlığına bürünüyordu Tepeyi dönü- nce pek çok uzakta - olmi yan köy görünmeğe başlı- dı. Bir tepenin eteğine ku rulmuş olan Kamçıl 1 köyü bana uzaktan o kadar şirin göründü ki oraya biran evel ulaşmak için kendimde ön üne geçilmez bir arzu duy- düm Atımı kamçıladım Biz köye girerken henüz sürü- den ge'en inekler öküz, ma: ndala evlerine dağılıyorlardı. Gözterilen evin önü nde durduk ve atlarımızdan indik. Köyün muhtarı Ah met — bizi — odaya götür dü. Pu oda temiz halılarla döşenmişti. Yan tarafta bir ocağı vardı. Hepimiz de çok yorulmuş olacak ki kendimizi boş bir çuval gibi sedire attık. Hepimiz de — susuyor- duk. Yalınız bakışlarımız bir, gaz lambası tarafından ay- dınlatılan odanın diıvarların:- da serseri dolaşıyordu Oda yavaş yavaş karanlıklaşıyor- du. Her odaya giren köylü bize evelâ Selâmüna eyküm on- dan sonra hoş geldiniz. di yordu .. Köylülerle konuşmıya ba şladık . Onların bize ilk so rdukları saal Habeş ve İta. İyan merelesi oldu. Bu hu sustaki sözlere çok dikkat sarfediyorlor, büyük bir alâ ka gösteriyorlardı. — Acaba Habeş ile İtal. yan ne yapıyor ki.. Kulağımıza — çalındığına göre İtalya askeri Habeş topraklırında ıscaktan kırı- lıyormuş.. Emme donuz yi- ne birçok ' yeri zaptetmiş. Söylediklerimi can kulağile dinliyorlardı. Geç vakte kadar ko nuştuk. Sonra yorgun oldu- ğumuzu söyliy. rek dağıldılar, Pençereden dışarıya bak tım mehtap epeyce yükse İmişti. Ayın ışık'arı köy ev- lerinin üzerine yayı'mış. Uz- aklardan hafıf bir meltem rüzgarı esiyor. Köy derin bir sessizlik içinde uyuyor du. Hiç bir ses bir çıtırtı bile yoktu.. Yalınız zaman za- man köpeklerin acı acıhav- lamaları duyu'uyor ve gecenin karanlığında sin lenip kayboluyordu Uyku göz kapaklarıma kadar gel- mişti Yorganı başıma çek- tim ve uyudum. Sabahın nasıl - olduğunun farkırda — değilim — Yalınız muhtarın - Daha uyumadınız mi 'gesi bana sabah aolduğünü bildirdi. Hemen yatağım dan fırladım. Kahve - altıyı yaplıktan sonra köyü şöy'e bir dolaştım ve daha faz'a vakit kaybetmeden ata at- layıp gerisi geriye döndüm Hakkı Süha GÖ!ŞDUK l DUYDUK Köylüyü Tanımıyoruz.. Şehirde doğup böyümüş olan bir dostum geçen de, bir kaç köy gezdi. Şimdi, fırsat buldukça sö zü köy alanına çeviriyor ve! Ah, köylüyü, kendi mühitinde tanıyın.. Ben, bu bahtiyarlığa iriştim Diyor. Sana dedim; köylüyü tanıdığını iddia eden, sana bir soru: Her gittiğin köy- de nerde yattın? Tabil. kanuk oda'arında | — Peki köylüyü evinde kendi aralarında karısı çocu- gu yanında tetkik edebildin mi? — Hayır.. Fakat!. -Bak azizim, fakatı ma- katı şu ki: Sen ve senin gibi köylüyü söyliyenler. — onu | karşıdan karşıya; seyretmiş olanlardır. Aldanıyorsunuz, dostum, aldamıyor sunuz... Bu — güne kadar bir çoklarınız — edebi yat yaptı ya'nız.. Kendi ka- falarında yaşıyan köyü anla- dılar ve sen de aynı şeyi yap mağa özenirsin . — Tandım. | Diyorsun. | Kimi tanıdın?. Bir kaç | tip. Ve bir kaç macera, de gilmı? Onları da, dinlediniz Karşınızda oturan köylü- nün, kız yünümesinden emi ciklerinden ve jestlerinden onun ihtiraslarına zevkleri ne velhasıl iç âlemine vakıf olduğunuzu zan ediyorsunuz. Bugüne kadar isimleri lâ zım değil, bir kaç zaman, zetk soframıza köyden dem | vuran sayifelerce yazı sür- düler Fakat, yazık — ki, bunlar, — realiteden fersah | fersah uzak , Düşün dostum, bir sosye- | teyi tam anlamı ile anlıya bilmek için, onun en küçük zerre'erini bi'e tanımak lâ- zım, değil midir? Şu halde?. Sen her gittiğin köyün ko- nuk odasında, bir veya bir kaç gece kalmış köylülerle, zaten şehirliye ısınmamış o lan köylülerimizle görüşmü şün eyi, güzel . Fakat bukadarcık bir kül- fetle sosyal bir varlık teni> nabilir. mi7. İstanbula, uğrnyan bazı ecn.bi gazetecilerin yapdık larımı bilirsiniz Kafalarındaki. Piyer Lo tinin İstanbulunu ararlar ve ondan bir parça buldular mı derhal hayâlhanelerine mü- racaat ederek ne herzeler ve ne ne saçmalarla Türkiyeyi an latırlar. Bunların da iddiaları şudur, Türkiyeye girdim gör | düm ve tanıdım. Doğrudur İstanbulu gezdi ve gördü. Lâkin. tanımadı, tanıyamadı! Sizin de, bunlardan, ne farkınız var?, Bir kaç köy — gezdikten sonra edindiğiniz. cılız intiba ları, muhayyi enizde bir nakkaş! ustalığı ile işlemeğe — çalışı- | yorsunuz Ortaya koyduğunuz eserlere, bir göz gezdirelim. Bizim köylümüzü, gerçek olgun'uğu ile maalessef hiç yerinde göremiyeceğiz Aziz, dost “köylüyü tanı: dim, diyerek bir tar kilme; onu tanımağa çalış.. Ve çalışalım.. M. TUĞRUL | Kamun kongreleri ('RKDII İ TTTT ” İlk Teşrin 24 HILIMIZI EN HABEIRILIEIRH Parti İlyön kurulu kongre - gün- lerini — kararlaştırdı Cumuriyet Halk Partisi İlyönkurulu B. Lütfi Kırda rın Başkaalığında yaplığı toplantıda ilimiz — içindeki Parti kongre'erin'n 10 ikin- citeşrinde boş'ıyarak ilkkâ- nunun birinde bitirilmesine n de bir Ükkânunda baş'ıyarak ayın nihayet 15 şine sona erdi rilmesine karar verilmiştir. Bu karar i'çelere bildiril miştir. Parti ocak ve kamunları | bugün toplanacak. Bu akşam Cumuriyet halk Partisi yı'dırım kamunu ku- rağında merkezdeki kamun ve ocak yönetim kurulları toplanarak Cumuriyet bay ramı yapacaklardır. Şehrimizin Nüfusu 26,430 kişidir. Haber göre, şehirimizin nüfus ilk sayım- da 25,740 iken, bu sayımda 26,430 olarak — tesbit edil. miştir. Ekmeğin aldığımıza Kilost son - günlerde iki kuruş kadar fark etti. Son günlerde buğday fi- atlarının yükselmesinden öt- ürü ekmek fiatları konan narkla iki kuruş kadar fark etmiştir. Şimdiki haldı iki nci ekmeğin kilosu on bu çuk, birinci ekmeğin kilosu da on bir buçuk kuruş üz- erinden satılmaktadır. Gelenler Gidenler Susığırlık — şarbayı dün şehrimize ge'miş ve ilçesini i'gilendiren işler - üzerinde llhaylıklı görüşlükten sorra Susığırlığa dönmüştür. — Haikevi Spor Kolu kulüpler arasın- da kupamaçları terlip etti, Halkevi #por kolu şehrimiz ğ |D üç kulübünün birinci ve | ikinci takımları arasında bir | kupa maçı tertip — etmişlir. Maçlar mıntaka heyeti ta- rafından idare edilecek, bi- rinci gelen takımlara Halke vi birer kupa verecektir. Maçlara yakında başlana caktır. Halkevi - Başkanlığından 24- 10- 935 Perşembe günü Halk heyecana kapı'dı. Sar saat (20) de Halkevimizde büyük Türk İdemanı Gökalpın ölümü yıl dönümü dolayısile bir toplantı yapı lacaktır. — Yurddaşlarımızın Halkevine gelmeleri olunur. etrafında görüşme'er | Ziya | rica * Cumur iyet hayramı filime alınacak -| Cumuriyet bayramı hazı- tlıkları ilerlemektedir. B itün kollar kendi üzerinde çalışmaktadır. Şe- ıç'erl hirin muhtelif yerlerine ku- rulacak olan — takların da yapı masına dün baş'anmışlır. Halkevi o günkü bayram tezabüratını filime — ala: | caktır | Çalınan kısraTııazııda $ğ- tışa çıkarıldı. Çağış kamununa bağlı Okuf köyünden Kasım adın- | da bir köylü pazarda bir kısrak satarken elinde bulu- nan makbuzunun sahle ol duğu anlaşılmıştır. tahkikatta hayvanın Kıpti Pehlivan tarafından salıldığı anla- Yapılan | İsmail | çalındığı ve şılmıştir. türke sevgisini ve Balyada ve Manyasda da birer Halkevirde “Tiya Gökalpın ölümünü yıl dönümü kut'ulanacak Bugün saat 20 de l"ll'ke vınde büyük Türkçü Ziya ılııın ölümünün yıl dönü | dolayısile bir toplantı yaP!” lacaktır. Bu toplantıya hef kes çağırılıdır. | Pantolonu cebinden palâ- sını almışlar. Salı gecesi Zarbalı otelin” olarak — yatafl Yozgadın Uoğazlıyan — ilçE” sind 'n işçi Şevki karakolü müracaat ederek aynı otelr de yatan Manisalı Sadık 0" ha Vahdettin, Martlı mahal- lesinden Odacı Mustafa V© Bursalı Musevi Buhur tarâ” fından pantolonu cebindef 21 lirtanın çalındığını iddiâ ettiğinden tahkikata başlaf mıiştir. de misafır Alçaklar Her Tarafla Nefretle Anılıyorlar. er miting yapıldı. Halk Mta: bağlılığın haykırdı. Balya hükümel konağı Balya, 23(Ozel ayltarımız dan) Cımur başkanımız Atalürke yapılmak istenen suikast teşebbüsü Balyalı- lar tarafından nefretle kar- şılanmıştır, Balyalılar bugün Cumuriyet alanında büyük bir toplantı yaparak Büyük Önderimize olan bağlılıkla- | rimı tekrarlamışlar ve alçak | lar lânetleanmışlardır. Top | tantıda İlçebay Rifat Yenal ile UrayBaşcanı Abdullah Er | | heyecanlı birer söylev ver e Lalk bulunmuştur. Manyas, 22 Özel aytarr Zelzele Biyada tahribat yaptı: İstanbul. 24 (Özel) — Dün sabah saat dokuz buçukta şiddetli bir yer sarsıntısı oldu ! yuntının merkezi Biga oldu ğu zannediliyor. Bigada hü kümet binasi'e, ilkmektebirn | dıvarları çatladı. Karabigada hükümet konağının dıvarla- lerdir. Toplantıda binler- | mızdan) — Bazı melun'ar!f Büyük Önderimize şulkast yapmak - İsledikleri habefi burada büyük bir teessür V" heyecan uyandırmıştır Manyaslılar ve bütün kö” ylüler bu teessürlerini ve ©& ndan bağlı — oldukları Ü Atatârke olan bağlılıklarıP! ifade elmek için kamüf merkezinde büyük bir mit ing yapmışlardır. Türk ulusunun canı — V* ruhu olan Atatürke bir teİ” | yazısı çekilerek bu teestöf ve bağlılık bildirilmiştir. Caminin Kilimlerini —kim çılılı? Sındırgının Bağbey lıail camisinden altı kilim ve ik seccade çalınmıştır. Kilimlerin Bigadıç kamMt” köyün K Rıza oğlu Mustafa tarafın | dan çalındığı iddia caııılf nunun Kavaklı rıi çöktü ve tahkikata başlanmışt!” — a Ge"ee e ea Ö e Ai AA e A LAY DA Z V BÜ el l e! bi ti b ö d lR' sd

Bu sayıdan diğer sayfalar: