9 Nisan 1935 Tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3

9 Nisan 1935 tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYPA: 3 YÜRKDILI Nisan 9 Osmanlıcadan Tü rkçeye Karşılıklar kılavuzu N. 12 'J'— Anasal, köksgelm(Fr,) Constitutlonnel Tnek. Köksel türeler — Hukuku esasi- Y6— Drojte constitutionnols AÂnasal k "Onum. n Kanunu esasi nnell inbaşlı, başlıca, başın “8 Mmental, Loi (Fr ) Fon- ö essentiel, principal ırn.-ı Büdce devletin en başlı (boşlıca Daşin) işlerindendir. dür Mt ( Oğuz destacında pek mübhim Üksiş Türk esâtiri- he izler vardır Oğuz epopesinde Türk mitine — ilişkin Elbr k önemeli izler vardır ıhıb — Sebebler Tnek: Esbabını hazırlamadan ':* toşebbüs etmemeli — Nubı—bleıını B azırlamadan hiç bir işe girişmemeli Esef — Aslan Esef “U”BM Bdi Örnek Onun bu müessif haline n değil, herkes Gefli hal &cıdı: Tees 8Ü ü üf aid hiç bir yalnız — OÖnun bu ine yalnız ben değil, acıdı herkes etmek esef etmek Tnek: Size tenssüf "Suf ed eseflenmek ederim Size erim. Uğradığınız felâkete pok tesssüf ettim — Uğradığınız folü- ı—:._r'“'! Pek çok eseflendim. İzer (Fr.) Ocuvre a Hayatinda çok eser vermek aıvuuler çok ve özlü çalışmalıdır — Yatında çok izer vermek istiyenler, 'B özlü çalışmalıdır. Ral /Ok Baki, * — Taslak (Fr :;nelı Müzeci Hamdi Beyin bir ' eski- | bin liraya satın aldılar — Müzeci 'ay ı'Ilmwlmırı bir taslağını bin İiraya _,m'“'n aldılar, ei Geçmişler önceller Nek: Nesli hazır ahlâfa yolnız Pa "N!rlı'rım değil kendi yaratt klarını er Ulaştırır Bugünkü üren gelecek © yalnız wıegmıılurın eserlerini d hdi yarattıkların &slâf ve ahlâfa numune olmaliyiz 12 Önceler ve ardıllara örnek ol- ,h:"l Yiz Tllı © ©smanı bâlığa ( Bak Ürnf.k / Espuisso eslü- Ja ulaştırır. z bedel ) î;, D uı“ Esmânı baliğası bin Liradır — Süa ST bin liradır. * Sıra Ür & :" Bu esnada ş,"“"e atıldı . Bu ıı[nı"" Üstüne atıldı Cb— Sırasında r-,! molç € Cebri Pa dört sırada birden kişi kişi dört a yürüyüş osnasında fazla Bir, n. Vermezler Zorlama yürüyüş 'Nda çok mola vermezler Ben! Sir (T Kö.)— (Fr.) Mystere "Z — (Fr.) Secret Rlz - Sırlı atır Kişiler Eşhâsı mühimme — Önmli ki Şuvağ Şavmak Azılılar Eşirranın melesi Azılıların N WkıHı,r B Haydutlar Y&L Bu dağlar, bir zamanlar eşki- N '_:k; olmuştu — Bu dağlar, faydutlar yatağı ulınuNu pt M — Yırtlaz CN Yırtlazlık "ın,, "Y"I — ileri 4 D Kastomonu eşrafından — F’Y DU İori gölenlerinde ü enlerinden “#ya (T.Kö.| - lı“!“klukım: * Yüce ’“'"lkl:ıı-, n bir 'uk Tn ;,nı İşv..ı elenler Kas Üü Eninde _.,ıınuıııLı Eni CÜ Ahir bü börcü ödeyece- . TNade d tir, Sonunda bu borcu ödeye, Eza (Bak. cefa Ezel — Ezeli Üncesiz Örnek: Ölüm endişedir. — bir kay T Kö.) Eza asizlik zgü Üzel, önce insanlar için ezeli — bir Ölüm insanlar için önce- siz dir Eziyet Örnek: eziyetleri ben - çaktiği eziyetleri ben bilirim F Faal — İşçen, işçimen Ürnek; Faal bir adam İşçe am, O, pek faaldir — O, pek işçimendir İşçenlik, işçimenlik n hususta gösterilen faaliyet bu işde sonuçlar varmiştir. bilirim iyi neticoloer vermiştir. gösteri- len işçenlik, iyi Onun faaliyetine diyec ek yoktur — on- un işçimenliğine Facıa Acın ok: Bu âile bu yıl üstüste facıala ciyecek yoktur. Focaat — Ac Örnek: Giriştiğini edebiliyor musunuz? — Girişdiğiniz iş in acıklılığını (Çacınlılığını) kavrıyabili- yor musunuz? Fahiş Aşırı pek aşırı bir önerge, Fuhuş — Utsuzluk — Gençleri utsuzluğa surükliyenleri kanun cezalandırır. Fahr, iftihar Kıvanç Örnek: Memlekotimizin her tarafındaki terakki yüreklere iftihar veriyor — Ülkemizin yanındaki nümuneleri her ilerleme örnekleri yüreklere kıvanç ve- | riyor. Fahri — Onursal Örnek: O, bu vazifeyi fahri olgrak de ruhde etti 0 üstüne aldı Fahretmek, iftihor etmek — kıvanmak Örnek: Garp matbuatının Türkiye hak- kındaki makaleleriyle insan iftihar ed- iyor — Batı basınlarının kkındaki yazilariyla Eside — Fayda (T.Kö.) İstifade etmek — Fayda görmek, lanmak — (Fr.) Profiter Örnek: bu yıl adanın havasından çok fayda gördüm (istifade istıfa- de ettim.)Cette annce Jai lıcıı_ymıı|.|ıml'mı- ai faite auX İles, (Fr.) Pr- hu işi onursal olarak Türkiye ha ipsan — kıvanıyor. fayda- gördüm, de la cüre İstifade etmek oliter ürnek: Bu firsattan fade ederek isterim ki gue j Asığlanmak asığlanarak (isti size şunu da Profitant de ison je voudrais vous dire Müfid — Faydalı Müstefid Faydalanmış Menfaat — 1 Asığ, 2 İnteret g Örnak: | — Bua işten ben hiç birasığ (monfaat) beklemiyorum — Je tenda aucün interet (proht) de afajrâ 2 -- Yalnız kendi çıkarını (menfaatini düşünür ret (profit) Fajk, Mütefevvik O, her işte söylemek cette occa puer Çıkar (Er.) n'at cette İl ne pense pu'a son inte. Üstün akranına faik olma: taydaşlarına örne ya çalışır O, her işte üstün olmaya çalışır, Faikiyet tefevvuk — Üstünlük Örnek: Müsademede düşmonların aded- ce faikiyoti bile ileri yürüyüşümüzü durduramadı— Çarpışmada düşmanların sayıca Östünlüğü bile iler müzü durduramadı Tefevvük Üsgelmek, Ürnek: İnsan dajma emsaline tefevvuk etmek arzusile hareket edor — İnsan her zaman benzerlerine üstolmak (üst yelmek) arzusile hareket eder Fa İşliyon — (Fr.) Auteur Örnek: Bu suçı iyen — Bu cürmün faili Fi İş Filen — İşle, işiyle, : İleri sürdüğü düşüncenin kab yürüyüşü- etmek üstolmak gerçekten Örnek ili iera olduğuau filen ispat etti -İleri sürüldüğü düşüncenin yapılabilirliğini işle tanıtladı Fili — İşnel işin fecaatini ihata | | Örnek: Bu pek fahiş bir teklif — Bu Ürnek: Y nız yetmez, fıli lidir yetmez olurak da harekete geçme Yalınız tasurlamak harekete düşünüp şnel olarak da melidir Faiz — Ürem Örnek: Buyünkü faiz günde para ancak ) günde para ancak getiriyor Bugünkü izde üç ürem ge- tiriyor. basit Düz ürem nürekkep K Fakat — Ancak, yalnız, şu var ki, şu kadar var ki Faizi Faizi ürem Örnek; - Seri, fakat itinalı bir sa'y- ile — Çabuk, yalnız özenli bir ma ile 2 — Hakkınız var, fakat duracak zam çalış- anımız yoktur 3 Bu den gelir, fakat başka işlerinizi bırak- - Bu ak sizin elinizden gelir, kadar vur kı) başka malısınız Fakir — Yoksul, zavallı Fakr — Yoksulluk Örnek: Bütün hayatı fakr geç ti —Bütün hayatı ynkıulluk içinde geçti. Falı hayr — Yüm, Uğur Örnek: Bu ilerlemesini yarınki düşüncelerimizin de olacağına fali hayr addederim — Bu işlerin — ilerlemesini, yarınki düşüncelerimizin de olacağına işi başa çıkarmak sizin eliniz manız lâzımdır işi başa çıkarm. şu var ki (şu işlerinizi bırak içinde şlerin yüm sayarım Fâm — Renk Fâni — Ölez Örnek: Her insan fânidir, Fakat insanl- ığa bırakacağı yüksek bilgiler bakid- ir —Her, insan ölezdir. bırakacağı yüksek bilgiler kalızdı. Fena — 1 Kötü, 2-Tüken (zeval anlamına) Örnek: 1 — Fo Kötü bir iş 2 Bu âlem bir âlemi fenâdır acun bir tüken acunudur. Farazâ (bilfarz) — Tutalım ki, diyelim ki Frazâ dödiğinizin doğru olduğ. Diyelim ki (tu doğrudur, ancak ancak insanlığ na bir iş Ürnek unu kabul etsek bile talım ki) dediğiniz Frazi — Astözel — (Fr.) Hypothet Örnek: Felsefe ilmin esidir. - Filozofi farazt bir istital bilimin — astözel bir uzatımıdır. — Laphilosophie est le pro- longement hypothetigue Aslöz — (Fr.) Hypothese İlim ve faraziye La seienceet |'hypothese Farazıye Örnek töz Müddea — Töz — (Fr.) These Örnek: Müddeasını eyi izah etti — Töz- ünü eyi anlattı — İl a bien expligue sa İlim ve as. these Aksi müddea — Yantıtöz — (Fr.) Antithese Örnek: Müddea — Töz ve yantıtöz - These et antithese Farzetmek — Tutmak, Örnek: Sizin de benim kadar bu işle al. saymak âkadar olduğunuzu farzetmek istorim— Sizi de işle saymak (tutmak) isterim. Fariza (vecibe) — Düşerge Ürnek: İnkılâb uğrunda bütün varlığı- farizamızdır — Devr- benim kudar bu mızı vermek milli im uğrunda bütün varlığımızı vermek ulusal 'düşergomizdir. Fark (temyiz) — Ayrım, Örnek: Bu iki söz arasında büyük bir fark var Bu iki söz arasında büyük bir ayrım (ayırt) var. Farketmek (temyiz etmek) ayırdetmek Fârika ayırt Ayırtlamak, Ayırmaç Örnek; İlmin en büyük fârikası, bir ni Bilimin içinde zam ıl.ıırı.—sıııwlu çalışmaktır. - en büyük ayırmacı, bir düzen çalışmaktır. İstisna etmek cepter Ayramak — (Fr.) Bx. Jüşü -üp tasavvur etmek | de la science | Örnek: Bu kaideden yalnız bir kelimeyi | istisna etmelidir — Bu sözü ayramalıdır. İstisnat — Ayral — (Fr.) Exceptionnol Örnek vaziyetlerde tatulacak Ayral durumlarda tutulacak yöller İstisna — Ayra— (Fr.) Exception kuraldan yal- niz bir İstisnaf Örnek: Vatandaşlar arasında hiç bir bakımdan istisna yoktür — Yurddaşlar arasında hiç bir bakımdan ayra yoktür Bilâ Ayrasız — (Fr.) — Sans exception Örnek: Her vatandaşın hakkını bilâ istisna sıyanet etmek — vazifemizdir. — Her yurddaşın hakkını ayrasız korumak borcumuzdur İstisnaiyet — Ayralık Mütelerrik — Ayrık — (Fr.) Divera Örnek: Müteferrik havadisler — Ayrık bilgetler. Tefrik— Ayırtı Örnek: Ayırtı (tefrik) kabul etmez Telfrik etmek — Ayırmak Tefrika (nifak anlamına) — Ayırga — (Fr.) Discorde, desunion Ürnek: Vatandaşlar arasına tefrika so. Yurddaşlar arasına ayı- rga sokmamalıdır Tefrika (gazete terimi Feuilleton kmamalıdır — Bölem — (Fr.) Örnek: Gazetemiz yarın yeni bir tefri- kaya başlıyor — Gozetemiz yarın yeni bir böleme başlıyor. Fart, İfrat aşırılık, aşkın, aşkınlık Örnek; | — Fartı muhabbet — Aşırı (aşkın) sevgi 2 — Muhabbette ifrat —Sevgide aşırılık (aşkınlık) İfrat etmek—Aşırı gitmek Örnek: Hiç bir şeyde ifrat etmemelidir — Hiç bir şeyde aşırı gitmemelidir Fasahat— Uzdiyem Ürnek: Bu makalenizin fasahatine diye- cek yoktur—Bu yazınızın uzdiyemine diyecek yoktur. İfade — Diyem, & deposition Örnek: İfadesi bozuk —Diyemi bozuk, İfade vermek, ifade almak — Diyem ver. mek, diyem almak Tarzı teleffuz — Deyiş — (Fr.) Pronancia- tion Örnek: Her yerin kendine göre bir ta. rzı teleffazu vardır— Her yerin kendi- ne göre bir deyişi vardır. Tabir— Deyim — (Fr.) Terme, expression Örnek: Bu hareketinizi anlatmak için nasıl bir ifade bulacağımı bilemiyorum Bu hareketinizi anlatmak için nasıl bir deyim bulacağımı bilimiyorum - Je ne pulis pas trouver d'expression pour gualifier votre conduite Fasıl — Ayrıç Örnek: Bu eserin dört faslı var ki her biri diğerine faiktir —-Bu izerin dört ayrıcı var ki het biri ötekinden üstü- ndür. Fusıl — Bölüm (Bak: Bab) Fâsit - Bozuk Örnek: Zamiri fasid — İçi bozuk Fesat — Bozut Örnek: Memlektte fasat çıkıırınnk isti- yenlere karşı bütün millet müteyakk- izdir. — Ülkede bozut çıkarmak istiy. enlere karşı bütün ulus uyanıktır. İfsat etmek (Fitne anlamına) — - Bozutm. ak (Fr.) Corrompre Örnek: Gençliğin ahlâkın: ifsat ötmek istiyenlere aman yoktur — Gençliğin ahlâkını bozutmak - istiyonlere aman yoktur Ifsat etmek (nifak sokmak anlamına) — Arabozmak (Fr.) Mettre la discordance Müfsit (münafık anlamına) | — - (Fr.) pertarbateur, seditisux Bozutcu Örnek: O, Müfsit bir adamdir zutcu bir adamdır Müfsid (munafık alamına) — — (Fr.) Corruptear Örnek: Yine bir müfsitlik bana karşı kışkırttı — bozanlık — ederek kışkırttı Füâşetmek (ifşa etmek) — Dile vermek açı- ğa vurmak, açmak —(Fr.) Divulguer Örnek: Sırrımı faşetti — Sırrımı dile verdi (açığa vurdu) —İl a >divulgne son, secret Aşırı latım — — (Fr.) Blocution Arabozan O, bo. Arabozan ederek onu Yine bir ara- onüa bana — karşı

Bu sayıdan diğer sayfalar: