SAYFA 4 — —--Wru_——_—,_——_wwww' Dışarda Türkiye Hakkında. Yeni Türkiye Ve Yeni Âlmanya.. Türkiyede biz, dostları- miz arasındayız. Memlekete ayak bazar basmaz hesil ol- aa jlk tesir vo intiba budur. Burada ikamet uzadıkça bu intiba o nispette kuüvvetlenir. Yeni Türkiyede hükümet ve millet, yeni Al- manyaya karşı samimi dos tluk hislerile mütehassistir- ler. Burada ekseriya şu söz işitilir: aSiz Almanların isto. diğiniz şeyi, biz 1ürkle ktanberi elde etmiş bulunu - yoruz v Bu söz mutlak sur- ette değil, ancak bazı kayı- tlarla doğru ise de her iki memleketin iç ve dış politi- kasına ait esaslardaki calibi dikkat benzorlik inkâr edil- mez Türkiyede saltan ile onun etrafındakiler (Mutavaat politikası) na taraftar idiler. Fakat Mustafa Kemal daha 1920 de, yani memleket ve mjiletini mahvolmaktan kur. tardı. Milleti uyandırdı ve itilaf — devletlerinin — arzu- larını ieraya memur olan Yunan ordusunu 1922 tesir ve ço- de mahvetti ve Temmuz 1923| tarihli Lozan sulh muahede- sile, Türkiyeyi mağlüp mer- kezi devletler arasında yeg- âne olarak itilâf devletleri karşısında, onlarla müsavi hukuk ve mevkie sahip bir ükit sıfatile ikamo etti. 1923 te Cümuriyetin ilünile Gazi Mustafa Kemnlin Cümhur Re- isr intihap olunduğundanberi burada şu esas kaide hâki- mdir: «Dahile karşı kuvvetli bir el, haricoe karşı müttehit bir iradel» Burada yalnız bir fı- rka vardır ki o da Cazinin Halk Fırkasıdır, yeni devlot tamamen halkçılık esası üz. erine kuruluyor 1924 senesinde Almanya ile Türkiye Cümuriyeti ar- asında siyasi münasebat te- essüs ettiğinde Almanlar bu- rada seksen senelik bir Fr- ansız kültür faaliyeti ile da- ha genç bir İtalyan kültür faaliyeti ve çok mühim olan eski Avusturya nüluzunun ba- kayasım bulmuşlardı. Silâh arkadaşlığının hazin âkıbeti ve bir de bilhassa saltanat idaresinde cari olan ve Tü. rkiye Cümuriyetince bittabi | tevarüs edilmek istenmiyen eski Almen emperyalist nü. fuzunun acı hatıraları evel - ce mevcut Alman - Türk mü.- nasebatına bağlanmağı güç- leştirmi: Harp — sonunun ilk senelerinde burada Alm- anlığın, mevkii bir hayli ge- rilemişti, fakat — sonraleri Alman nüfuz ve itibarf mem- nuniyete şayan bir — tarzda artmıştır. Ve hattâ Almanlık şimdi burada harpten evelki mevkiinden daha jileri bir mevkidedir. Bu muvaffakıy- ette başlıca âmil Alman se- faretinin hedefini bilen ted. birli mesaisidir. Burada Fra- nsız ve İtalyan — kültür ve iktısat propogandasının çok büyük nakli vasılalarlaça- lıştığına ak.n. 222 Alman se- faretinin bu mosaisini o nis- * pe takdir elmek lâzımbırFakat ibtiyatlı olan ve bir, | besliyen Yazan: FRİEDRİCH VALLİSCH asırdanberi cenebi nüfazun- dan zararlar — görerek derece şüphe ve itimatsızlık Türk, bu hususta Almanyadan korkusu olma- dığını pek Alâ biliyor. Yeni Türkiyenin medeni kurtuluşund »- ki bu iş daha on senede bitmiş olmıyaca ktır- Alman ilmi messis iz olduğu doğru ve hokiki katiyet ve mahiyeti ile reh ber olmuştur. Türk mah sulâtının — ratjonaliser edil- mesi, Türk fikir hayatı ile iktısadiyatının siklet merke zinin Trakyadan, yani Avru- pa kıtasındaki Türkiyeden Küçük Asyaya — Anadoluya nakil gibi ilmi ve sınat sa- halarındaki işler Alman me. sai iştiraki ile yapılmakta- dır. Berlinli Prof. Jansen, yeni hükümetin merkezi olan An- karanın”şehir plânını yap- mıştır. Bu plânın — tatbikatı işinde de Charlottenburglu Prol. Ehlgöz çalışmaktadır. Küçük Asyadaki en mühim arkeolojik tetkikatın mühim bir kısmı Alman alimlerinin elindedir. Zirai tecrübe ons- titülerinde ve nümünelik fa- aliyetlerde Alman mütohas- sısları görülmektedir. Yeni sanayi müesseseleri Alman mühendis ve ustaları tarafı- ndan yapılmaktadır. Rektör Gehesimart Falke, Leipzigin idaresinde Alman profesör ve asjstanlarının — çalıştığı Ankara yeni ziraat yüksek mektebi son derece kıymet ve ehemmiyeti haiz olup bu mektep bütün Ön Asya için bir ilim merkezi olmak isti. | dadındadır. Hususi Alman mektepleri yalnız İstanbulda vardır. Bir ilk orta ve ticaret mektebi son P tir ve bir de kız mektebi ,ve bu- nlardan büşka birde Avust urya himayesinde Almanlık için takdirlere şayan fsal- iyetler gösteren St. Georg mektebi vardır. Bunlara karşı adedi yüzden aşağı olmıyan Fransız mektepleri bulunu- yor. Maamafıh — bunlardan bir kaçının ancak bir avüç talebosi vardır. Burada İtal- yanların da ötedenberi bir çok ve mebzülen — yardım gören mektepleri — vardır. Bunlardan gayti Türkiyede artık ecnebi lisanında mek- tepler açılmıyacaktır. Türk mekteplerinde Alm- anca İisan tedrisatının dai- ma genişlemesi momnuniyeti muciptir. Bvelce orta mek- teplerde yalnız Fronsizca |i sanı mecbur? idi. Bugün ise Eransızca ve Almanca aynı hükümde tutuluyor, fakat Almancayı öğtenmek husu- sundaki alâka daha ziyade- dir. İstavbulda birkaç sene evoline gelinciye kadar Fra- nsızca beynelmilel bir lisan idi. Bugün burada Almanca dahi en aşağı aynı derecede münteşir ve müteammimdir. Kezalik Ankarada da hayret edilecek derecede çok Alma- nca konuşuluyor. İstanbulda bugün 4 Al | man cemiyetji vardır. | Alemania, Toutonia, Alman ! Ö TÖRKİ Delilerle mülâkat: 8,9,10 Üç Deli Birden.. Kadınlardan hoşlanan Mehniet_—SeğŞİz, daima düşünceli dolaşan deli Hüseyin - Ve... | — Ulan korata; çekil ora- dan bakayım... —Ben, bir rüm ki amca, şey yapmıyo- — Ulan köppoğlu bir de | yalan mı söylüyorsun?.. Gözü- mu mi inanayım, yoksa bir | delinin sözlerinemi?.. Yemiş çarşısında idim, Vi- | lâyet matbaasına giden yolu n dönemecinde, Mehmetle bir yemişçinin atışmalarını görünce yanlarına yittim — Ne o, Mehmet bir kab. ahat mi işledin gene?.. Yemişçi bana döndü: — Sormayın beyim.. Hani deli dolu, diyoz amma, onlar değme akıllılara taş çıkartı. yorlar alimallah... — Öyle, öyle... Ne haltetti | Mehmet?... Şu, yumurta, teroyağ satan kadınların yanına so- kulmuş, önüne geleni sıkışt- ırıyor... Gayri ihtiyari Mehmede baktım ve güldüm.. — Doğru mu ulan Meh- met?.. O, başını sollamak, ve otuz ki dişini birden göstererek gülmokla iktifa etti.. Mehmode bakarak: — Bir daha yapmaz bal- ki; dedim.. Yemişçi şiddetle itiraz et. — Duürabilir.mi hiç!.. Kaç defa dayak, tekme yedi bu yüzden.. Bilirsin yar, moşhur bir söz vardır: İt haltetmekten vazgeçer mi?.. Hani söz te- msili,. bu da onun gibi.. Her gün gelir, nerde ka- dın varsa oraya sokülür, muü- hakkak bir halt yer.. * Anlattıklarına göre, Meh- met Ayşebacı köyündenmiş.. Bütün yaz Balıkesirden köyüne gitmemiş.. Sorunca: — Orada karı yok; ceva- | bını kestirip atıyor.. Burada, geceleri, nerede olursa yatmıya; nerede ve ne olursa — yemiyo razı: Tek Balıkesirde kalsın... Anlatıyorlar: Bir doktorun avukatın mı, her kızına bayılıyor... Birkaç defa ardından gi - diyor... Birkaç dofa söz atıyor... Hatta, birkaç defa zavallı kıza: — Seni ben alcem gi,. Bana gelcen mi gı... Diyerek evlenmek teklifi- nde bulünüyor,.. Fakat, kızda surat — bir karış.. Nihayet kimin kızı ol- duğunu öğreniyor ve baba- sına giderek: — Bfendi amca... 'Diye başlıyarak — allahın emri, peyğamberin izni ile kızını istiyor... Tabit, derhal sille, tokatla kaldırımlara atılıyor... İşto böyle bir — deli bu... Yemişçinin dediği gibi, değ - mo akıllıların yapamıya cü - ret edemediklerini o, derhal tatbik sahasına koyuyor... mu, bir kiminse da 3it vit Bazı muharrirler, büyük deli doktorlarının ortaya at tıkları fikirleri, kendilerini- | nmiş gibi satmak isterler.. İşte bir münekkidimizin naklettikleri: €. Zaton, nihayet bazı delilerin söyledikleri de ce miyetin bir takım kendince fatbol kulübü ve Avusturya | !e hususi bir kiymet kazan- hler cemiyeti. Bu cemiyet ler gayretli ve faydalı bir faaliyet gösteriyorlar. «Nas- yonal sosyalist mahalli guru- pları» ve «istinat noktaları» Türkiyede eFaşist mahalli gurupları» gibi siyasi hede- fleri dolayısile Türk kanuni hükümleri — muvacehesinde cemjyet olarak sayılmazlar İstanbulda Almenca günde- lik «Türksche Post» gazete- si çılıyor ki sevimli ve kıy- metli bir gözete ve bütün Şark için iktısadi bir enfor- masjon organıdır. Türkische Postun on beş günde bir çıkan «Yakın Şark» jsminde- ki iktısadi — ilâvesinin pek büyük bir şöhret ve kıyme- ti vardır. Türkiyede müten- ddit Fransızca gozstelerin baskı adetleri bu Almatca gazetenin baskı adedinden çok uzaktır. Türk efkârı umu miyesinin Almanlığa karşı dostano vaziyeti, bir aralık bu dosluğun acı bir tecrüba ve imtihan geçirmiş olması mıştır. Alman dilj komışan bazı muharrirler geçmiş yıl- larda Türkiyede Alman itib- arını ağır sürette izrar etm- ek için her şeyi yapmışlardı Emil Ludwig — Gazi Mus tafa — Kemal — tarafından kabul — dilerek taltifkâr bir surette musmele gö müştü. Hualbuki mumaileyh misafir- perver Türkiyoyo karşı şük- ran borçlu olduğu halde öy- le kin ve husumet dolu ne- şriyat yaptı ki bu yüzden kızan Türk efkârı umumiye sini, Emil Ludwig ile Alma- nyanın bir tutulması lüzumuna inandırmak hayli müşkül o'- du. Fakat Gazi — hâlâ kendisine hazırladığı öyle göründüyor. bugüne kadar bu adamın nahoş sürprizi unutmuş değildir. Ludwig gibi aym veçhile Tho- mas Mannin burada — Al. manlığa karşı zararı do- kunmuştur. Mumaileyh Türk makamatı — terafından me- | mek ona.. Gelsin, sonra da KÜRETYİYÜ İA stndrmi ee ae bilinmiyen arzuları, temayül- leri değil midir? Ancak bu- nları, büyük şairlerin, dAhi. | lerin söylediklerinin aksine olarak, insanlığın veya cemi- yetin küvyeti dışında — bulu- nan, yerine — getirilmesine mkân bulunmıyacak, böyle olduğu için de sönüp gide- | cek arzu ve temayüller de- | ğil midir?..» | Evet öyle amms, Meh mette, hiçte, acomiyetin ke. | ndince bilinmiyen arzuları, temayülleri» yok .. Canım, zaten bu adamlar deli değil ki.,. İş hastası... Var mı hazır yatak, yeme- delilik... Rahat yatak, hazır lop yemek bulunca, kimin deliliği tutmaz... ee Gelinde, şimdi buna da: Deli!.. Deyin... Bu adam hakikaten, bilin- miyen arzular taşır; anlaşıl mıyan temayüllere esirdir!. Daima, başı önde, gözleri yerde dolaşan — bu adamın neler düşündüğünü kimse bilmez?. Onunla kânı yoktur... ı'avıp vermeoz. . - Yaz, kiş yalın ayak başı kabak dolaşır, böyle olduğu —halde, yine — kıp kırmızı, yine turp — gibi sağlam... İnsanın — Allaha eceği geliyor: — Ya hâlik, bu ne hi- kmet? . Hikmetine akıl er. mez, derler.. Ne kadar haklı sözmüş... Bir yanda kat kat yünlüler, pamuk- Ddar, kürkler — giyenler, soğuğa dayanamıyorlarken, diğer tarafta, — yarab- bi bu ne hikmet?.. im- torsan konuşmanın Ne isyan ed.! Bu adam, — Balıkesirin yenisi imiş.. Ekseriyetle, Hacı Ali camijyanına gi- rasimle kabul olunmuş iken sonra — yazdığı yazılarda kendisine yapılan bu sa- mimi resmi kabulü alay ve istihza ile — tasvir et- meyi İüzumlu görmüş ve bununla Türkleri kırdıktan | başka Şark ahvali hak- kında — kendisinin — mürek- kep cehlini de ispat et- miştir. Türkiyenin geçmiş zaman- larda tâbi olduğu zararlı ec- nebi nüfuzuna korşı yeni re- jimin açtığı mücade, iktısa- | diyatı millilaştirmek yolun- da kanuni hüküm'er istilzam etmiştir. nçlaşınak, — yenileşmek yükselmek — arzusile meş- bu olan bu memleketteki Al- man misafirlerin «Türkiyede ecnebi düşmanlığı diye ecnebilerin kulağına fı- sıldamaları ve şikây-t etme- leri katiyen, yersiz, idaresiz ve haksız bir hareket olur. Burada oturan ecnebilerden bazılarının memleket işleri. nin yeniden tanzimi dolayısi- vazını Ge- ve | vardır» ae a İ ei aei d | fayda çıkarmığa Jıim'bi;. Deli Mehmet g askerlerle — konut defa ".,* Bir kaç $ takat bulamadım... | Affetsin...Kusura bal el Daha deli varmışı in, onları arayıp b kendileri — ile onlaşmak # li ile deli olmak # doğrusu... Ben çok üzüldüm- ÜÇ Artık, deli — arkal do'aşacak — takat kılj'i (Sen-TU” der, müş... u w İngiliz avam hıııı% örüşmeler. Avıımı kamarası Iııg"“_.Ş nin silâhlı güçleri fesat tahrikâtında b"u) masını yasak eden $ ,ı 65 muhalife karşı 241 ğ ile kabul atmiştir. Muhalefet fırkaları nuna büyük ölçüde cum — yapmışlardır. İşei”) liberaller bu kanunuf € reksiz ve hatta — tehlif y olduğunu — söylemişler » b delil olarak da bizzat vekil M, Makdonaldın y savaşta — neşretmiş M bir. mektubu okumu! ; M, Makdonald aradâ bir münasebet — olmâ bu kanunun zaruri bult duğunu ve lehte tey # ceklerin jişelerini Y7 — le müteessir tolacaklari ı“— esizdir. Fakat şu muhâ ktır ki Türkiyede ecnebi' |tabi tutuldukları kanuti ÜŞ kümler cihamın — diğef ip çok memleketlerinde €€ ler hakkında vazedilmif yt an hükümlerden daha da himayekâranedir. bi Almanların bugün bütün K işlerde Türklere, h":,li' hak vermeleri ve “ı'" anlayı tasvi ” leri — pi“p oıleı.p Tül'h’J. çok kuvvetli olan —F eti | ve İtalyan propugındâ& zim harhangi bir & kusurumuzdan kendileri zırdırlar. İşte bu hal, içf Almanlık ve Alm—'ln"fsıf şimdiye kadar elde etlii W iz büyük — muvaflak Y'"p! iktifa etmiyerek bilha gb rada, yeni Almunyl_h' ile nda pek dostane hi!l'" mütehassis olan, 'N"; kıymet ve itibarımızı 998 / mak için daha ziyade 5”' etle çalışmamıza saik hıdır. olat | Â