24 BİRİNCİTEŞRİN Geçmiş o Turhal şeker fabrikasını açmağa giden heyet bakır çalığından hafıf zehirlenmiş ise de derhıl hissedilerek tedbir alınmıştır. Zehirlenme- İ ilk evel hisseden ve ted- | bir alan Başvekil Poşa ol muştur. Büyük geçmiş ol- sun deriz. Maarif Vekili döndü. Garbi Anadolu mektepleri- nde tetkik seyahatjne çıkan Moaarif Vekilimiz Abidin bey Ankaraya dönmüşütür. Vekil bey ilk ve orta tedrisat müdü- rlerini toplıyarak konuşmuş- tür. Toplantılar daha birkaç gün sürecek ve her — şube müdürü kondi — sahasında malümat verecektir. Bu top- | lantılardan sonra Maarif işl- erinde mühim kararlar ver- ilmesi beklenmektedir. Muhafız hölüğü. Yugoslavya kralının cen- azo merasiminde bulunmak üzore Bolgrada gitmiş olan mühafız alayı bölüğü kuma ndanları ile beraber - bugün Ankaradan — dönmüş — olu- caklardır. Gelen mahacırlar. Romanyodaün memleketim- ize mühacir akını devam et. mektedir. Dün de Adana vapurile — 620. Nilüfer — va- purile de 410 mahacir gel- miştir. Çorlu mıntakası dol- muş olduğundan bunlar Te- kirdağına yerleştirilecekler- lerdir. Köstencede toplanmış daha on bin kadar muhacir var. dır. Bunlar da sırasile gelec- ektir, Romanyadan gelen ır_kdı- şlarımız zengin ve çiftçi n_lv duklarından pek çabuk mü stahsil vaziyete geçecektir. Paskoposlar hudut haricine Moksika mebusan meclisi hükümet aleyhinde yapılan prop lara iştirak - et- tiklerinden dolayı bütün baş Peskokop, Peskoposların hu- düt — haricine çıkarılmasını rejsicümhurdan — istemeğe | daasına - çalışan karâr vermiştir. AVUKAT H. Tevtik - Sadık DAVAVEKİLİ YUSUF KENAN Yazıhanesi hükümet caddesin- de Ahmet çeşmesi karşısında 4 Morkez ve kazalarda her nevi dava kabul ve surat- le neticelendirilir p | - Doktor Mamdah Ahmet Doğum ve çocuk ba kımevi ÇOCUK | haslalıkları - mülehassısı. Muayenehanesini postah- | öüe ejvarında Zamen 80- l kağına nakletmiştir. GÜNÜN HABERLERİ: DIŞTA: İtalyada hava manevraları İtalyada 160 tayare, tec> tübe — kabilinden — yapılan hava muharebeleri esnasın da- ve Duçenin huzurunda 35 ton bomba atmışlardır. Bin bamba atılmış ve hiç bir kaza olmamıştır. M Mussolini — bombardımanın yaptığı tesirleri tetkik et miştir İspanyada askeri bir dik- tatörlük mü? Lojurnal gazetesi Barso londan aldığı şu haberi neş- retmektedir: M. Alcaro Zamoranın istifa ettiği ve ceneral Franko ile ceneral Gödedin sakeri — bir diktatörlük kurdukları riva- yet edilmektedir Bu haberin doğru — olup olmadığını tahkik mümkün olmamıştır Rusyada bir casus şebekesi Rusyada bir casus şebe kesi yakalanmıştır. Bu şe- beke kara, deniz ve — hava kuvvetlerile memleket müda fabrikalar, Loningrat ve Nörnask İjman- larında — bulunan gemilerin vaziyeti hakkında malümat elde etmiş bulunuyorlardı. Yüksek askeri mahkeme bu casus vuşkilatı İlg meşgul olmaktadır Alman ve Prusya dahiliye nazırlıkları Almırayada şimdiye kadur ayrı ayrı jdare edilmekte olan Rayih ve Prusya dahi- liye nezaretleri işleri bundan böyle Rayih dahiliye nazırr tarafından bir arada idare edilecektir M. Frik esasen hem Rayi- bin hemde Prusyanın dahi- lye narırı olduğundan bu kararla Prusya dahiliye na- zarlığı kaldırılmış olmuyor Ancak muamele sadoleştiri- liyor. Yunanistar iİle Arnavutluk arasında, Milletler. Csmiyetine karş girişilen tehditlere — rağınen Arnavatluk hükümetinin Yu- nan akalliyet meokteplerinin kapanmış olduğu ve bunun üzerine Yunanistan ile Arna vyutluk arasında — müşkülât zühür etmiş olduğu sur tin de Projn gazetesinin vermiş olduğu haber teyit etm-emiş tir. Fransız hava nazırı Fransa hava nozıri cene- ral Dönen, Belgratta kondi sine refakat etmiş olan za- bıtanla evelsi gün Purise mü- teveccihen havalunmışlardır. Hava nazırı Dönen binmiş | olduğu tayareyi bizzat kul lanmakta olduğu ve barabr- rinde diğer iki tayare bu. lunduğu halde Yugoslavya dan dönmüş Villacoslayda karaya jinmiştir. v | | nize iltifat buyuruyorsunuz P uş, mukaddoratımız , GrkDilinin Hikayesi | Mürettibin dalğınlığı.. O akşam, baş müsahhih, arkadaşlarının tertip ettiği bekâr eğlentisine — davetliy di W Fakat, nasıl gitsin? | İzin koparmasının imkânı yoktu.. Patronu, aksi şeytan mı şeytandı —Ger6 mi mezuüniyet; di. ye kükriyecakti, yine mi mezuniyet” Her akşam mı bu Aziz efendi? İnsan, biraz olsun sıklır yahu? . «Her akşam mı? » Dediği de neydi?.. Ayda bir defa me zuniyet verdi mi, bu onun ağ. zında çiltleşivor dbıı'ı-;[ynr— du mi aksi, Zaten, herif hımhimin bi- zisiydi.. Aziz elendi düşündü; ya- pılan birinci tıshihleri üz- tünkörü tetkik e'erken, ka- fasında, muhtelif plânlar ku- rdu., Nihayet sevinçle ayağa kalktı, karşıki köşede — par- makları arasına sigara sık ştir m:ş, provaları dikkatle okuyan ve arada sırada, kırmızı ka- lemile bir şeyler karalıyan ikinci musahhihin — yanına gitti Ona, hiç yüz verdiği yo- | ktu,. Bir İngiliz kadanası gi- bi çalıştırırdı, zavallıyı Fakat, bu akşum mülâyim davranmak lâzımdı. Muavininin, çalışmasını bi raz tetkikten sonra, hafifçe omuzuna dokundu: Varol Hüseyin; vallahi kardeşim, hanissen olmasan berbattır işimiz yani Hüseyin efendi, hayretle barışık bir sovinci saklıya- | miyan eu .tmü ile: — Aman Aziİz u.,. Löle Baş musahhih, bir sanda. Iye cekerek Hüseyin elendi- nin dizi dibine sokuldu: — Yok, yok iki gözüm. Seni, ben zaten takdir eder- dim.. Fakat, malüm ya vazife başında ciddiyet Jâzımdır.. — Tabil, elbette.. — Ben de, onun için sana hiç gülmez, işini takdir et- mez görünürdüm. Hulbuki hakikatte, Toeşekkür edlerim, teşe- kkür ederim üstadım, — Seninle, bak - iki sene- den beri bir yerde çalişıyo- ruz. Sahaha kadar uykusu- zluğu ikimiz de çekiyoruz. — Fakat, alıştık ya — Eh, öyle; lâkin hayatın ; balı, gece süzülür.. Biz, bir yük beygiri gibi uyakta uy- ürken eğlenceyi ancak rü- yamızda görebiliyoruz. . | Meselâ, şöyle kadınlı içk- ili bir meclis, — Öyle, öyleamma buym- Boyun eğeceğiz naçar - Patron da molüm; aksi bir herifi.. Mezuniyetin yü- zünü görmüyoruz — Çekeceğiz dedik ya,.. — İyi a.nma, bu böyle de- vam ödemez Hüsayinciğim.. — Ne yapmalı - pel Ne mi yapacağız?.. Ko- lay . — Nasıl?.. Kolay mı? .. — Ben şöyle düşündüm: Bekârız ikimizde., — Bazan arkadaşlarımız eğlence ter- tip ediyorlar.. Bizi de davet Vediyorlar . Böyle sıkışık za- manlarda ben seni idare ed. erim, sen beni.. . TUĞRUL Vallahi, birşey anlad- unsa,. Yani, o aokşam sen iki kat fazla çalışırsın.. Her ik- imizin de işini bitirirsin . Ar ayan, tarayan yok va . — Ha ha ha, iyi, vallahi iyi, — Meselâ, bu akşam ben davetliyin; gitmesem almaz; senede bir defa kurılı, mezeli bir eğlence olur da kaçırı. hr m? — Poeki, peki Amma şart haaaa., Sende beni idare edersin yarın ak şama, olur. mu? — Söz, canım söz. Eh Allaha ismarladık kardeşim; yalnız dıkkatli yap tashihle- ri de, şu muüharrir — kılıklı heriflerden söz işitmiyelim.. He e Aziz efondi, ayrılınca, Hü- seyin elfendi geniş geniş gö- ğüs geçirdi, uzun Uzun es- nedi; ağzı kapanmadan söy- lonmiye başladı: — Oh, rahat geco - geçir- ecoğiz.. Serbest serbest . Şö. yle bir üstün körü provala- rın üzerinden geçtikten sonra, âlâ bir uyku kestiririm. Mu- harrirler bizim başmusahhi- he çatarlar.. Bana ne? x d Aziz efendi, 0 akşam, ar- kadaşlarının gittiği yeri öğ- renemedi.. | — Artık, nasil olsa işten ayrıldım. Tekror gitmek ol- möz — Boayimiyim.. Kendi kendime bir âlem yaparım Ve tanıdığı bir kadına gitti . Git sen.. w — Eyvah o da bayıldı? No oluüyor bunlara yahu? Tahrir müdürü gazeteye bir göz _'-'ıArl göezdirmez: İdiğ' Dodit Cü 80 Tesar kendin- den geçti.. Şimdi aynı hal Aziz efon- dide,. Dur bakalım, bir de Hüseyin efendinin evine gi- deyim Bakalım, o di ayılıp bayılacak mı? İlk çıkan nüshaları, tahrir heyetine, musahhihlere gö- türen «sabah müvezziiv, bu bayılma - sahnelerine — şahit oluyordu.. Acaba, gazöte de bu kadar mühim şey ne ol- abilirdi?, Bir. ölün mü du? . Büyüklerimizden yazıybr- biri mi | vefat etmişti?.. Fakat, bunla rı, tahrir müdürünün, patro. nun, başmusahhihin akşam- dan bilmesi icap etmez mi- idı? Hüseyin efendi de, aynı akıbete uğradı, birinci sahi- feye bakar bakmaz kensisin- de baygınlık alâmatleri - be- lirmiye başladı Müvezzi —Allah allah; allah allah, diyordü; bünün — sebabi hik- meti ne”., Bakalım boen da bayılacak mıyım?.. Ve birinci sahifedeki ilk havadisin 24 lük puntular- la olan kısmını, yavaş vavaş okumıya başladı: «Yügoslavya kralı - Alek- sandrın ölümü, her tarafta nefretle karşılanmıştır. « Kralın, son — nefesinde, son sözü şu olmuştur: -«Saniyeciğim, yaşıyomıyacağım; dürmek mi iatiyorsun, | hum,canım.» RENGSİZ beni öl- ru | ( MATAHARİ V DAYIA'J ŞEHİR SİNEMASINDA 24 teştinlevel çarşambadan itibaren | Beynelmilel şöhreti haiz | İki büyük artist | GRATA GARBO - RAMON NOVARRO | Tarafından temsil edilmiştir. Harbi - umumide büyük işler başaran binbir türlü entirikalar çeviren ve henüz dedikodusu de. vam eden meşhur Alman casusu MATAHARİ' nin bu tarihi ve heyocanlı filimini mutlaka görünüz. | ilâveten FOKSJÜRNAL | .Sıiuru saat 8 30 da perşembe ve cuma matine- İ lerimiz saat 2 dedir Mahfel sinemasında Bu akşam ÇARESAZ Operetini görünüz KPLA SAA AYA Ai Ar üaüt açit Zyit Ayçü FAyçir ğ ) © — Sıkhat va İçlma müavanet midirlüğünden: ğ ğ ; YA A YT YARL YZ ZL ; Balıkesır Doğum ve çocuk bakımevi 1 — Vilâyetin merkez KYG kakatı pebi ve köyleri ahalisinden ıııüruca'u.'g_a"’ şehir lerin tabil ve müşkülâtı her nevi ılo;uı'fıeığf' ni ve alelümum kadın ameliyatlarımı mües- sesede meccanen yapar . Çocuk düşürmek tehlikesinde bulunanları da Kezalik mecca- nen yatırarak tedavi eder" 2 — Sül çocukları ve iki yaşına kadar 0- lan küçük hasta yavruları dahi müessesede yatırarak her zaman meccanen tedavi eder. 3 — Süt çocuklarının bakım tarzları hak- kında müstakbel validelere ve gebelik esna- sında vukuu melhuz arızalara karşı tatbiki lâzım gelen tedavi ve tedbirlerin alınmasını da gebelere öğretmek üzere dersler verilir. — 4 — Cumhuriyetimizin -Balıkesire bah- şeylediği faideli ve hayırlı müesseseden mühterem halkımızın istifadeye koşmaları Tâzımıdır. : Müvezzi, gülmeden katılı- yordu Kahkahalar arasında kalmadan güsüuna — maruz meseleyi anlattı: — Yabhu, şu bizim dalgın- lığı ile meşhur mürettip Ka- | am yok muP, Ulan, gu bizim üşığın l ee? yediği naneyabak. Kah kah | e o, son zamanlarda kah, kah kah kah... Saniye isminde bir kıza gö Bu gürültülü kahkahalar, | Nül verdi. Dalgındır. bilirsin Hüseyin efendiyi ayıltınıştı.. | ya, Ves ., Müvozzi, «ne olüuyor» gor- söyledikleri zor anlaşılıyor- du: M. Tuğrul