ö Üa Bizim kırk yıllık bakır mangal avize diye tavana asılmıştı! — Çok güzel bir şeydir. ” * |gânın biri mangalı avize diye yuttur- — Ne ile yapılır? müş... - nmçıî..p' Köşede sedef kakmâlı büyük bir| Mis Tween atıldı: aynalı dolap yalnız aynası — Betty Mister Melihten rica etsek yerine cam geçirilmiş.. Antika dola 'te bize tarif etse.. Akşama babamın Di. İçi iki önüne koyarsak güzel bir &ü çaprazlama asılı.. Altında bizim mut| dur.. PZ O bahların et satırı. Üstünde de bizim Betty gözlerini bana çevirdi. .. pilav tenceresi! da pülyi tazır etmek geç ne böyae | Bu sefer kahkahayı ben bastım., yapmağa hazırdım. " Kızlar hayrette.. — a Kısaca pilâvın nasıl pişirildiğini an.| — Miğfer dediğiniz bu mu? lattım. Kavrıyamadılar veya ben iyi Evet! Dayım Bağdattan getir. dizah edemedim, — - di. Sizin ordular vaktile bunu başla ün pi İ ü 71,Tina geçirirmiş... Ok işlemesin diye..| P n eŞe y e n FT eactsla ç e. G Müny Fi Tni Şimdi de bizimkiler bunların daha tekâmül ettirilmişlerini giymiyorlar mı? Teğbihte hata yok ammma gel gör ki| dolaptaki miğf: bakırı İkalİ muhlla tanaura öt Betty 'lt:uıın döndü: — Acaba Mister Melihten rica et. sok te bize şu yemeği öğretse &yıp olür mu? v iz- Dedim. O kadar sevindiler ki nerede ise boynuma sarılacaklardı. Gözümün önüne bizim çarşıyı za Yarı fabrika, yarı ameliyathane, kar Man zaman istilâ eden burnu havada | gibi beyaz çinilerle kaplı bir yere gir-'Seyyahlar ve etraflarını alan çığırt | dik. Mutbahları burası imiş-. Odanın ganlar geldi... Tevekkeli değil herifle ortasında marsık renginde siğtaan bir ri çargıdan başka bir yere götürmez- kadın ters ters bana bakıyordu.. Bu ler... Zörci aşçıbaşı da bembeyaz ketenden — Bu miğfer dediğiniz şey harp giymişti.. Manzara yaman- şapkası filân değil.. bu bizim yemek di Gözünüzün önüne getirmek ister-| piğirdiğimiz tenceredir... Dayınız size| Beniz bir mahallebi tabağına düşmüş) lâtife olsun diye öyle söylemiş... — | İri bir karasinek tasavvur ediniz.., (Devamı var) gı:cî;:hbaum Mutbahta ne aradı- |— — aarasssmanmım a. 1 etti. Kadının da st 4 i Hayınca abus suratlı wnunmmmk.f:ık.. Zelzele komisyonu :Pdn:ihh: k::ıkıuın. kadar açıldı in. toplandı 1 gil l l 'i e a Şli Mm'kbğ:_%î?hmâg:l Ankara, 27 (AA) — Zelzele Ko- Savurdum. Hemen ahbap oldük. — | Misyonu, bugün Başvekâlette Başve- Kadın önündeki masada bir düğ -| il doktor Refik Saydamın riyasetin- de bir toplantı yapmış ve bazı ya- rarlar ittihaz etmiştir, l meye bastı. Yandaki duvardan güç tefrik edilen bir dolabın tek bir gö- - kendi kendine ;îndı. Yine kendi tendine pırıl pırıl yaz bir kap ile- Â «i Ti doğru uzandı.. Kutunun ikıı:;ndo. aha Hülük eai KN (pirinç) yazılıydı.. | memurların raporları Kadının düğmye bastığı Ankara, 2 '(Hususi) — Mazul ol - baktım-.. Masada malarmdan — dolayı - tel lerini inda. Küzük, kücüy talep eden memurların sıhhat heyet ea a D diyîıî'ı:ınul:r?îltlr; lerinden alâcakları raporların Sıh - kilerde ne bulunması lâzımsa hepsi H2t ve İçtimai Muavenet Vekâletince| Var... Hepsinin gözü ayrı- Gözümün tasdik edilmedikçe muameleye ko - önüne bizim evdeki Elmas kalfa gel di.. Bir an şu Amerikalı zenciyi bizim Mutbaha, bizim Elmas kalfayı da bu- raya getirdim... Her ikisi de muhak- Yeni yollarımız kak apışıp Ankara, 27 (Hususi) Yeni | : » S S — Yeni nor- X Pirinç enfes Bombay ayarı bir şey., mal seri pullarımızın ihalesi bu gün- mima nerede pişireceğiz... Burada lerde yapılaca| Pullarımızın ba - kap diye uzun saplı bir takım bizim küp maşrabası irisi şeyler. Amma Bel gör kâ pilav bunda Pişmez.. , Betty'ye tencereyi tarif ettim... Ta. 3 bil anlamadı.. Cebimden karnemi çı İlâm harçları toplanamıyor kardım bir tencere resmi çizdim.| Ankara, 27 (Hususi' & omuzumdan kamneye bökşr | | Ankara, 27 (Hususi) — İlân harç. du.. Resmi bitirir bitirmez — birden larile lete ail mahkema masrzf, kahkahayı bastılar... B a olduğu'gtcül| Resme baktım. -Vâkıa öyle fevkalâ âleti bu hususta de bir resim değildi amma gülünecek deflerdarlıklara bir tamim yaparak| kadar da biçimsiz değildi. Kızlar hâ- Jâ gülüyorlardı... — Mister Melih bizimle alay edi - yor... -T — Bu resmini yaptığınız şey küru: nu vustada şarklıların miğeri değil mi? Bunda yemek pişer mi? 1 sılması haziran içinde bitecek ve ha- ziran sonunda satışa çıkarılacaktır. Yüzümden alay etmediğimi anla- yınca sustular... — Biz de bu resmini yaptığınız şey var amma onda yemek pişmez ki!.. — Şunu görebilir miyim ?.. Geniş bir salona girdik, Duvarların dibi çepeçevre minderler, odanın orta inde acayip bir şey asılı.. dikkat-| baktım, bizim eski konaklardan | Öğte Eım muazzam bakır bir mangalı|| tkindi ! vana baş aşağı asılmış, kenarların- Akşam İ da yağ kendilleri sarkıyor.. Gülme- | Yamı | mek için kendimi güç tuttum. Bezir. İmsak (Yarınki) 1 | |letin diğerine tur bitirdiği anlardır. nulmaması kararlaştırılmıştır. İler ölde edllebile le SPOR e| 10000 metreye kadar. mukavemet koşuları Yazan: Rıza Maksut Rıza Maksut koşarken Atletizmin form tutma zamanı olan bugünlerde muallimden mahrum bu- lunan bazı atletlerimizin istifadesi |- çin bu sporda muvaffak ve şampiyon olmuş gençlerimizden kendi branşla-| rı üzerinde yazılar toplayıp neşrede- ceğiz. Bugün kıymetli şampiyon ve rekortmenimiz -Riza Maksudun bir. etüdünü koyuyoruz. Bir mukavemet koşusunun niha - yetlerine doğru yorgunluktan gözleri| sönmlş omuz omuza yarışan gençle- ri gördüğü zaman insan gayri ihtiya- ri ya güler ya takdirle alkışlar. Gül. düğümüz dakikalar muhakkak bir at Mukavemetçiler eminim ki sporun en zor brangını seçmiş kimselerdir. Bu koşularda muvaffak olmak için bağ-| lca şart rejim ve bilgidir. Görünliş- , te mukavemet koşan atletler zayıf ve ince insanlardır. Bunların ne dere- ce kuvvetli olduğunu anlamak için sırlarına vakıf olmak lâzımdır. , Sürat koşularında doğuş kabiliye-| ti mühim rol oynar. Bâzt kimseler atletizmle hiç alâkaları olmadığı hal. de çahbuk koşarlar. Mukavemet koşu larında bunun tamamen aksi ile kar- şılaşırız. Bu koşularda en birinci şart antrenöman meselesidir. Yazm pizt- te, kışın kapalı salonda daimi malarından sonra ancak iyi derece- Mukavemetçilerin uzun boylu ol- maları büyük bir avantajdır. Ekseri- yetle 170 ile 185 arasındaki boyda , olan insanlar bu işi diğerlerinden da- ha iyi başarırlar. Bu da. tecrübe ile sabittir. Çok u- zun boylu insanlar çok kısa boylular kadar bu koşuda muvaffak olama - maktadırlar. Bilhassa finişde uzun ve kısa boylulardan ziyade orta ve normal boylulardan istenilen randi-| man beklenebilir. | Koşu esnasında kalça kullanmağa gelince: Kalçalarını fazla kullanan atletler ekseriyetle iyi derece çıkarmağa mu- bunların da diğer devlet alacaklarılvaffak Olurlar. Ayni zamanda bu at. * a R gibi günü gününe tekip ve tahsil e-|letler de tempo da mevcuttur. Yalnız Yelinde oldukları için çabuk koşunun sonuna kadar ayni tempo- w|da koşmak zararlıdır. Çünkü arkada bulunan kimse önündekine ayak w durmakla koşuyu Fahat bir şekilde |koştuğu gibi ariveye Pek az kala Stili ancak yarısın sı yapacağı kuüvvetli finişle önündekini mağlüp edebilir. Tecrübeli mukave a| metçiler koşu estasında birkaç tem- | c su tıpkı otomobil vitesine benzer: Icabında arkasındaki atleti vitea gi- bi stil değiştirmekle şaşırttığı |yapacağını da kendinden başka kim- dedir. 4€ kestiremez. Bu kabil atletlerle ya-| gerektir. Stil değiştirmeler nasıl olur? Uzun koşular ekseriyetle taban ile Abla, se Z git, daha olur. Ben gecelerimi burada kendi başıma geçirmekten memnımum- hayata karıştırmağa imkân yok. — |) Behire omuzlarını silkti, onun za-!| | Edebt Tefrika No, 27 Ben artık gidiyorum, içeride ço-/şimdiye kadar hi bahsetmedim. tukların gürültüsü arttı, belki onlar gece kalacak de- Ia meşgul olmuyorsun diye —büyük ü Nihayet bir yemek vakti cv ıhnımm kr.Stzıııı v:ızllenıleıl:huıı'kuy—wm FEER İN gÜrİR (e TT GF ayım. Ha, iyi hatırıma geldi, bizim ğ 4 ç hastahane doktorlarından biri Beni PSYet on ikide avdet ederiz. Bu İ e darıma da izin vı mi?, akşam yemeğine davı i, hattâ| MA 4 TASEO GAT o firl aasüba eli Bahin biz zi *«Hemsirehanımı da beraber getirin> dedi. Bu, çok İyi bir udamdır. ailen İfette bulunacak kıyafetim olir do iyi insanlardır. O akşam daveşte Mi da hilmiyor musun? Herşeyim cs-| ika aileler de bulunacakmış. Eğ -|ki. Bu modası geçmiş elbi: lenceli hir gece geçireceğirnizden emi. |labalık arasına nasıl çık nim, Gelip seni alayım, beraber gide | — Canım elbisenin esk lim. nesini bırak. Sana o akşam için yeni 'et, amma bana gece için izin ve modaya muvafık bir elbise nasıl yerirler mi, bilmiyorum. Gündüz izin olsa tedarik ederiz, yalnız #en gitme- lerim var, fakat gece izin almaktan ğe karar ver, İten her münaka: - lardı. Behire, lazlığı âdet edinmiş ç ben yalnız kalacağım, da son cevabi bu, | a kadar götürdü, hafta yine buluş- idi. Ablasını kap iki hemgire ert mak içi hozli hizli merdivenlerden inip göz- den kayboldu. dacide masasının başın di elddi derslerine ça küçük te yere oturm intizama alıştırma ptirıyordu. piyano dersi çağırdı. Bunun üzerine küçük £ Âi amma, mürebbiye hanım,| 'TABVİRİ KEKAR — n çalıştırmalıdır. Ko.lar daima bir po değiştirmektedirler Bu suretle ra. |SAM çalışı LA kiplerini yorgun düşürmekte pek mu- |hat üzerinde ve ağızdan yukarı çık- ||vaffak olurlar, Bu kimse'erin tempo- gibine lar kollara tâbi olmak mecburiyetin- idi... sözleştikten sonra Melâhat | tirir ber vermesi büyük a kendi odasına uğramıya- | zife'erine ka di ü Çocukların odasına g larak hay|kargı kları tekrarİran k için tayin ettiği nasıl ğ bükarek de ayağa kalka -| sındı |dı ve dedi ki: . Ablaln derse'da olur, yallız kardeşin dersini biti- | Dahiliye Vekâleti memurlarının senelik izinleri Ankara, 27 (Hususi) — Dahili- ye Vekâleti bütün vilâyetlere yaptığı bir tsmimle bu sene için memurlara senelik izinlerin ve- rilmiyeceğini bildirmiştir. Yazan: Gı. Ali İhsa — —D (Es Semplon Ekpresi | Siyasi Fransadan Geçemiyecek ' etmelerinden Dün sabah, Semplon ekspresile ge- len yolcuların söylediklerine göre,| Fransa, Semplon ekspresinin kendi n Sâbis LiR/) Birinci Ordu Kumandanı ) — Her hakkı maht ricalin — sırları fâş korkuluyordu Birinci Kısım — Cihan Harbi hudutları dahilindeki kısmını evvel- İkinci Fasıl — Cihan harbinin zuhuru ve seferberlik ili ki günden itibaren kesmiştir. Bu ka- rardan evvel Paristen kalkan — son| Semplon ekspresi bugün Sirkeciye — Meb'uslar kontrol vazifesini hakki- gelecektir. Yarından itibaren, Sem -|. yapmadıklarından fenalıkların ö. Pon ekapresi, İstanbala, Htalyanmi ., N l g MAD Te ae B aa e a İ a OK alleiRiN AD b Y"'“;) vağınlar “""'î; Tit b“Lm.s.—iı; olmayan ve hatta ccnebi dev- tsusta bir emir almamı luğun - Ö ü , Parloe Badar bilat bözmeki a İletlerle münasebetleri olan, ccnbi ulyin Ha Di Ve A lastitüki <üaDiğelerai. Hürüne ban mille istasyonuna kadar geldiğinden| bile ihtiraslanmış olanlar da çoktu. bu vasıta ile gelen yolcular, İtalya -| — Partinin seçtiği meb'usların çoğu dan itibaren eksprosle yollarına de- evet efendimciydi; diğerleri isze vatan vam edebileceklerdir. Bu suretle, ve millet kaygılarile alâkadar değil- Fransada Semplon ekspresinin ilge- lerdi. Bu varziyet icabı olarak büyük, sına rağmen, yolcu nakliyatı sekte - ehemmiyeti devlet işleri ne Meclis- ye uğramıyacak , İsviçre, İlalya velte ve ne de kabinede müzakere ile Yakınşark ile Fransa arasında mu -'değil, birkaç kişi arasında tedvir e- vasala devam edeceki diliyordu; bunun için irşad, ikaz ve — —- —— —et UA GA C A Y DA MEC D “E'Şr'.ll:)'tl idaresi henüz Gazeteciler heyeti tayyare bir şeydi. ile Atinaya geldi | İşte o zamanki vekillerimiz arasır. Ankara, 27 (Hususi) — İngiliz d böyle sarhoş, kumarbar ve kadın kükümetinler daveti üzerine Lon-Gtkünü GelikNE Yera . yüksek b draya gitmiş olan heyetimizin #*hSivet sahibi olma uhu t Londradan — hareket ettiğini bi dirmiştik. Heyetin hususi tayya- re ile Atinaya kadar geldiği ğ DAT dirilmektedir. Yine — Atinadan iffot düşkünleri tayyare ile İstanbula gelmeleri bulunduğu gibi devlete beklenmeklödik” heli, kiristiyan ve sair ekslliyet na- —a İ da vardi. Bazi gefirlerimizin TRRDAKT LA AA L M ELA gaa ve yüksek memurlarımızın karıları Bu sene göçmen nakliyatı ecnebi idi. Meselâ Paris sefirimiz Ri- yapılmıyacak fat Paşanın karısı bir Rustu. R efirimiz Te a ü n Sak M e b sefirimi 'evlik Paşanın - karısı bir. müuhacir getirilmiyecektir. Nakliyata ge- İsveçli, Berlin sefirimiz. Mahmud lecek yaz devam olunacağı, — bununla yoktu. murad yahnd sa- nin za- şeyler düşünm kati şüp- |Muhtar Paşanın karısı bir Mosırlr idi. beraber, kendi arzularile gelenlerin is-| İşte bu çeşid Nazırlarla, bu çeşid kân edilecekleri haber verilmektedir. | G€vlet memurlarile devlet esrarını b mkündü. müdü tin en mühim es- Liman işletmesi müdürü rarmın süratle İngiltere, Fransa ve Devlet Denizyolları İşletmesi Umum Rusya sefarothanelerine intikel elt Müdürü Raufi Manyasi, yeni yıl büt . çesi üzerinde Vekâletle temaslarda bu, Bi görülüyordu. Bunun için kabine rej lunmak üzere — bugünlerde Ankarayalitimat etliği nazırlarla gürüşerek gidecektir. Almanya ile İttifak mesclesini tan- zim etmesi zaruri idi, Fikir iliti'âfıns dan dolayı itiraz etmeleri muhtemel görülen nazırlara bu ittilfak müzake- inin ancak ——— — koşulur ve kollar gövde ile boraber dönerek çuğır, Bu en rahat — koşu etiliyim. İresinden hiç haber verilmiyerek ©: Ayak burunlarile koşan — atletler|lar, emrivaki karşısında kabul ve mu daimi surette fole açmak mocburi, YElakate mecbur tutulmuşlardı. | 28 Temmüz 1914 te ittifak mua- hedesi projesi Alman sefirile imza edildikten sonra Avusturya sefiri de İayni günde muahedename madde e- ve ğ İrini kendi hükümetinin tamam;- AüR akaE TP SA 'Carı bülle kabul ettiğine tisir Sadrüzam ve şekilde yapmak suretile muvaffak u'_iHı:nc:ykı— Nazırı Sait Halim l';us:şı ü bir mektup getirip vermiştir. İtalya- BER ';nlıf;fzkk"lk"lhm“_k pek.fay! / hiç kalR ati iştir; çünl iladir. KA UNta — aha 6 Samandari İtalyacın vuziyati meşkük görülüyordu. Almanya Ve ittifakıma sadakat göstermesi şüphe-| li olan bu deviete (Türkiye ile ittifakı kabul ettirmek beyhude bir gayret ulur- lar ve daima ayni tempoda Koşarlar, Halbuki ayak burunlarile yarışın sonlarında koşulacak ol rakip - mamasına dikkat etmelidir. Finişte, ayaklardan ziyade kolları Beri bir şo- kilde işletmek faydahdır. Çünkü ayak İttifak muahedesi her ne kadar 2 Yukarıda söylediğimiz - tarzlarda Ağustoas 1914 tarihini havi ise de rışmak için fazla tecrübeli olmak koşan atletlerin diğerlerinden fazla "tttine göre bu muahedenin herhal- kabul etmiyerek harpt |de Almanyanın Rusyaya harp ilân etmesinden yani Ağustosun birinden ! tanzim ve aktedi'miş olması Riza M işman — İlâzımdır. Cemal Puşa da hatıratının muvaffak olacaklarma şüphe yok - tur. iyor, siz de caksınız, ben kiminle oynıyacağım! — Sen de biraz büyük annenin Yü rinceye kadar uslu dur, beraber oynarız. Zavallı yavrunun zaten istediği de sonra hep — Çok vahşi kızsın, Behire, Seni/ninda otur, kardeşin dersini bitirince 'mürehbiyeden ayrılmamak, oğum ta- e oynarsınız. Jrafından sevilip okganmaktı. Annı — Büyük annem, bizi buraya br- siz kalmış bir küçük kız ÇoCUĞU içi rakır bırakmaz berbere gitti, evde bu, o kadar büyük bir ihtiyaç idi, kimse yok. bunu büyük anne kat'a takdir etmi Nadide hanımım eve torunlarını ge- |Yör, fakat onun yerine bu eve de, a- getirmez, hemen yine dışarı çık- | ileye de Jtamamile yabancı o'an Behi- ması, hele giderken Behireye de Ha-|ve küçük elik hissi va- Janlıyor ve e bir|vazifeyi ken idi, Be- |dt İ mağa' çalışıyor- hyordu. Behire küçük kızın böyle boynunu kendisine sokulması karşı- a müte 1 okga- çıkar, | rdi. Bazan — Peki, e içeri gel - (tükenmiş olan ( | —27 — 97 nci sayfasında diyor ki: (1 tos 1914 günü Almanyanın Ru: harp ilân etmesile başlıyan Ul Harbe bizim dahi derakap dahil © mamız daha mürekkebi kurun olan ittifak muahedesi mukt |dandı; fakat ben. bizim harbe menfaatı güdenler bulunduğu gibi 0|Fakimizin mümkün olduğu kadar jahhur etmesini bütün mevcudi; le istiyordum. O günlerde hemen gece Prens Sait Halim Paşanın niköydeki yalısında ictima eden |killer meelisinde . ki Prensin re |ğinde Enver Paşa ile Talât, Halil |Cavit Beylerle benden ve bazan rahim Beyden terekküp ederdi - »| İtai. nazarımı izah ettim. — izahali İpek musip telâkki eden arkadatf düşüncemizin isabetini Alman rine de kabul ettirdiklerinden Mi si Vükelâca müzakere edilerek Üf manlı hükümetinin Umumi Harp & |nasında bitaraf ka'acağını ve bitaraflığına her iki devletle tince tamamen riayeti temin için düsünü seferberhale - vazedeceğiti, lâna karar verdik, Ve kararımızı derakap icra ettik). | Su ha'de muahede projesinin 'Temmuzda | parafe — edi'miş iki taraf hükümdarlarınca 2 tosta imza ve tasdik edilmiş olmu ihtimali vardır. | Liman Paşa (Türkiyede beş namındaki kitabında diyor ki: (18f |senesi Ağustor iptidalarında bir gi akşam üzeri Tarabyadaki A'man #| faretine gelmekliğim rica edildi; oFf de sefir Fan Wangenheim ile Partf buldum. Bun'ar Almanya Lle Tüzi| arasında bir hafi ittifak mu ğâ;sl projesini hazırlamakta olduklf| rmı söy'ediler; ve Türkiyenin mi Harbe duhu'u takdirinde Almtfi asker' heyetinin istihdamı hakkımdi” ki mütaleamı sordular. Almany: |Avrupada bir harbe girişmesi halif| |de Alman zabitlerinin geriye maları mevcut mükavelename — 4İ kâmından bulunduğunu — kendileril” Janlattım. Sefir bu sualin ancöf |Alman askeri heyetinin Türkiyade B” rakılması haline göre olduğunu ledi. Bu takdirde ve Türkiyenin mumt Harbe duhule kalinde A) Zabitlerinin harbin sovk ve idaresi |hakiki tesirler icra edecek mevkileff |tayin edilmeleri üzumunu söy'edil Bunun üzerine Alman askeri heyeli ne taallük eden fıkra derhal fransif ca olarak tesbit edildi; ve askeei BE yete fordumun umumi sevk ve idaff| si üzerine bir fili tesir Scrası (İnfif ence effective sur la conduite rale de Varmde) temin edildi. Muabf de ünden bana asdâ” ” malü verilr edi. 4 Eylül bidayetinti |sefirden ı ile rica etmekliğ mukabil sefirin beş Eylül tarihli t&i ti Tiratile red cevabı verildi. Sefir #f Enverden ayrıldığım günün Enver bana Türkiye harbe girertf kendisinin başkumandanlık vekâlel” |ni deruhte edeceğini söyledi. Bu tak” |dirde benim kendi nezdinde erküli” |harp reisliği vazifesini deruhte 3 etmiyeceğimi sordu. Ben bu te te kıtaatın ve idaresini tercih eyliyeceğimi söl” ledim... Birkaç gün sonra Türkiyeni? İbitaraf kalacağı bildirildi.) ( var) —at gelip sofraya oturmaz. Onun yüzük” den ağız tadile bir gün bile )ı-:”' yiyemiyoruz. Bari biz yesek te tora, geldiği vakit ayrı yemek rilsa,,, 1 adide Hanım buna cevap ve! M İyi amma, aşçı kadın günde edir lemeğ? Na defa yemek çıkarmaktan gikâyet yor, Onün için doktoru - bekli mecburuz. — Fakat böyle vakitsiz yemek yE” mek te benim midemi bozuyor, b |tor da bunu pekâlâ bilir. Galiba mül sus geç kalıyor. Burada küçük çocuk söze karışt dedi, ki: A — Peki 'Tonton, mademki bizde ı)ı#* rçob astaları var, onun için geç kalıyöf Celâl Bey küçüğün bu haklı itif# İzma kızdı: Babanın hastaları varsa benlik ticarethanede — müşterilerim VEfİ gi !li!: ri bri (ben nasıl anları bırakıp vaktinde 1 Bey dedi, ki; —- İmeğe geliyorum. — Canım doktor da hiç vaktinde| Teayamı