24-8 - 941 AN Karşısında İran heiltere ve Sovyetler hükümetlerinin İranda çok miktarda bulunduğu iddin kler Almatiların tehlikeli faaliyetle nihayet verecek tedbirlerin alın- st hakkmda Iran hükümetine ver- İöwleri ve bir kaç defa te'kit ettikleri ların O cevabının Londraya gel- ve İngilir hükümeti tarafından kik edildiği bildirilmektedir. Bön günlerde İngiliz (gazetelerinin b meselesiyle çok alükadar olduk- İri görülüyor, İki gün evvel Daily Telegraphe İran İükümetinin cevabının — tatmin edici iyette olmadığı takdirde alâkadar devletin yâni İzgiltere ve Sov- lerin vaziyetlerini (O korumak için K tedbirler alacaklarını, diğer Kazete de: İranm, İrak isyanını iran Üç bin Al .casusunun mi karargâh olarak kullanrlman- İngiltere hükümetinin mtsaade et- İYeceğini yazmıştır, | Amerika kaynaklarından gelen bir İbere göre General Weveli büyük ivvetlerle Bülücistanı geçerek İran aklarıma girmiştir. Fakat bu ba İjtsin Londrada resmen tekzip edildi- bildiriliyor. | Amerikan kaynaklarına “çöret At- htlk sülâkatında Iran meselsi esas Bir surette görüşülmüş ve Roosevelt inen Sovyetler İçin bir transit yon İÜ haline getirilmesi ve orta şark İn- liz kuvvetleri için petrol kaynağı 0- İtak kullanılması hususundaki İn- Sliz poktai nazarını tamamiyle 2n- eştir, İ, Alman kuvvetlerinin şimal ve cenup İtbbelerindeki son büyük taarruzları iryısımda, İngiltere ve e Amerikanın /yetlere bilhassa Bakü petrol mn- İrasının müdafaası için mcele yardı. Ma mecbur oldukları düşünülecek o- İlsü ve Kafkasyaya yapılack yardım “in en kıs yolun İrandan geçti “ünde bulundurulacak; diğer cihet- İn İcanın © Hazer denirindeki limanı m Pehlevi (Enzeli) den hareket e ik tayyarleerin bu şehirden takri üç yüz kilometre mesafede bu- van Bakü petrol sahasını kolaylık” bombardıman etmeleri ihtimali de tarı jtbara alınacak olursa, ki m grupun da İrana verdikleri tinmiyetin mânası kolaylıkla amlaşı- İondra gazeteleri Atlantik mülâka- İ onnanında iki muhasım o grupun t yerlerinden yakında büyük leceğini ve garp tephesinde mi İ'ta şarkta mi, yoksa Pasifikte mi İh hut ayni zamanda bötün bu cephe- mi vukua geleceği (o hakk Miz kat'i bir şey söylenemiyeceği- yazmışlardır. Bu gazetelerin mütalearına o göret İsrlin Moskova ile anlaşma halinde ldığı müddetçe Londra Hindista- mukadderatından . yüpbe etmekte ** başka cephelerde çok faydalı bir Mcette kullanabileceği o mühim mik- Srduki © Hint askerlerini bilhasen imal budutlarımn o muhafazası için Mindistanda alıkoymakta Jai, ,Pakat Alman - Sovyet harbi me- Ntesi hüsu olan yeni vaziyet, İngil- İstenin Hindistan hakkındaki endişe- İrini ortadan kaldırmış, Hint kav. Yileriyle Sovyet kuvvetleri arasında İribae tesisini zariri ve mümkün kıl. May Bu irtibat İran vasıtasiyle İemin edilebilir. İcenın, coğrafi ba- İredan, mihver devletleriyle hiç bir tiseli yoktur, Bitaraf ve dost Tür- ye müstesma olmak Üzere mihvere | besen olan İngiliz ve Sovyet arağzisi ile çecrilmiştir. Fakat bütün bu bâdiselere rağmen orşumuz ve dostumuz Iranın, bit #ailiğma. ve istiklâlinn mugayir ha- Teketlere meydan vermiyeceğine ka- Biatimiz vardır, | Amerikada : —————— Roosevelt, Atlantik mülükatını mü- teakip kongreye gönderdiği"'me ida, tahriri veya yifahi biç bir erinin kıymeti olmıyan mazilerle ue- aşmanın, onlara Avrupa hâkimiyet Mi temin eden bir sulh yapmanın, na-| İllere nefes uldirmek ve hilkimiyetler tini Amerikaya varıncıya kadar tey- Mil etmek imkâri vermek demek ol- Soğumu söylemiyti. Röoosevelt'in, Almanyanın Ameviks sin doğrudan doğruya bir tehdit teş- kil ettiğini oiik defa söylediği bu Mesajla efkârr amumiyeyi | harekete Ketirmek ve yakında alacağı daha çi “etli tedbirlerin lüzumuna ikna et — Mek gayesini de takip ettiği tahmin #dlmektedir. Reosevelt'in dün mili genç de- Mokratlar kongresine gönderdiği me Möldaki şa cümleler bilhassa şayanı t görülmektedri; o mütecavirlere Kendi kullandıkları vasıtalarla ve sid Setle mukabele etmek lâzımdır. Bu kara kuvvet galip gelirse dünya esa. Tete düşecek ve 500 sene gerileyecek. tir, Ancak hayasizen fetihler peşin- den koşan bu devletlerin hezimeti Amerikayı harpten alıkoyabilir, Yine Roosevelt bugün | gazeteciler toplantısında, Amerikadaki bazp & Büyü istihsalâtının tahminlerden Yade muyaffakıyetli neticeler verdi Ğni bildirmiştir, Büylik bir mücadele için hazırlandı. #ından şüphe edilemiyen harp süna- Yü tam randımanla henüz İşlemeğe başlıyan Amerikanm, hazırlığını ta - Bamlamadan evvel Barbe girmemek | sin bütün gayretini sarfettiği, fakat bana rağmen ve bundan delayr her tün biraz daha harbe yaklaştığı his- edilmektedir. t M. ANTEN İ fü Ni 14 AZİZ DEVRİNDE ısırçarşısına ( gidersin, Mei iler Okar girince sol kokla bir, i dördüncü dükkân caman bir püskül asılıdır; adina, bundan ötürü “Püsküllü dük- kün, derler; yanındakine de “Gemili dükkân.. denir; dikkat et, gemi asılı olan değil, beride ki.. Bes dirhem “erkek kasnı"”, yirmi paralık “şeytan tetsi”, bir tutam “hılhıt”, azıcık da “ödül kahır, alırsın; eve döner, hepsini taş havanda iyice döversin. Son- ra bir pul şişeve koyar, ağzına kadar zeytinyağı doldurur, gü nese usarsın; geceleri içeriye al- malı, Yedinci günü turuncu bir renk bağlar. Sabah kahvene on damla kövüp icmeğe — başladın mi, Allahın izniyle, haftasına bir sevciğin kalmaz! Bu devirde ilâçler böyle tarif edilir, böyle alınır, böyle yapılır. hastalıklar böyle gecirilirdi. Mısırçarşısı, eczahsne ve ©cz8 ç devosuydu ve halk, okuma yaz: | ma bilmediğinden dükkânlarm üzerinde levha değil, birer “alâ- meti farika, bulunurdu. Ecza 6imlerinin hosluğuna ve tuhaflı- ğına dikkat edini hılhıt, ödülkabr, kasnı.. Hatırı. ma şunlar da geliyor: Karahalile. Kısacık Mahmtd, sarınabır. dâli filfil, karaburun, havlican, me: cankosk, mahlen, astlbend. sin meki, disi kasnı, şeytan sidiğ kırmız, sarı ve kırmızı kantron... O dükkânlar bir takim “ter. tip, ler de satarlatdı: “Acımah- bup,. gibi... Sonra her dükkünm wöhret kazanmış, kendilerine mahsus ve sırları kendilerinde mahfuz tertipleri de ayrı! Bir ts- kım sular da vardı; Nane, kekik. ciçek, pülüskül, kabak otu sula- Fi Tedavi, daha ziyade nebati idi Halmı, mürver, oihlamur, menekşe, boru çiceği, Hindistan cevizi, safran, taflan, mısır püs- külü, kiraz sapı, söğüt yaprağı. turunç kabuğu, miyan ve ayrık kökü, citlenbik dalı ve saire ne- vinden... İlâclar icin kullanılan ölçüler seayipti: Bir tutam, ir çentik. biçak ucu, yüksük, fincan, fiske, kasık sapının tersi, bir cimdik. topluliğne bası kadar, Ve sulf; denilen “kinin, ölçüsü büsbütün | garimti: Buğday... Aktarlarda çoğu ilâç bulumur- du ammnu Misırcarsısma rağbet malın tazesini #lmak icindi. Av- rıca, simdi ortadan kalmış bir san'at, o zaman pek revacta İdi: Kökçülük... Kökçüler. tedavide kullanılan benatat envanmı satar-| lardı. KK Mus tedavi yalnız ota, köke inhisar etmezdi. Bir a lara karsı akla gel medik hayyanarın eti : yük hassahır beklenirdi. Meselâ kirpi ve kaplumbağı etleri. Ci- han, ur ve yaralara da güvercin palazını ortasından ayirip sicak sıcak ve kanlı kanlı yapıştırmak gibi usuller reğbet görürdü. Yi- ne sicak olmak sartiyle öküz t6- zeji ve kesiğe karşı örümcek ağı, yâni tetanoz mikrobunun yuva- ları! İğrenç ve mânasız tedaviler - den biri de sarılığa ilâç diye &- dema kendi idrarından içirmek! Amma bu, farkettirilmeden va - yılırdı; faraza bir odada bulu - İ nanlarn hepsine, ayrı ayrı bar- daklarda veya kupa denilen mi deni kaplarda şerbet ikram edi lirdi; yalnız bastanınkine, ev - velceden mahut nesneden maha- retle ve gizlice tedarik edilin bir miktar karıştırılmısı verilirdi. İçim bitti mi, hazurundan biri mânalı mânalı gülerek: “Afiyet- ler olsun, gecmiş ols “Oldu da bitti, maşallah!,, kabilinden bir şey söyler; gülüşürler ve sirri ifşa ederlerdi. Bu ifsa, tedavinin sarldır; hastada bir teheyvüe yap mak lâzımdır; güya o teheyvüc- le husule gelecek reaksiyon ille- tin gaye hepa âmildir! “Pesirine şiddetle inanılan 8- sıl tedavi, mânevisiydi: “Nefes,, yâni bir şeyhe, hocaya, ocaktan yetişmişe ve izinlisine 0- kunmaktı, Buna hem maddi, hem mânevi ilâç olarak maalesef tü- kürüğü de ilâve lâzmdır! Bir de “yazı, vardı amma Yalnız kâğıda yazılmısı, bildiğiniz mus- ka değil; meselâ yüzdeki bir şi- şin üzerine hoca, bezir isi mürek kebiyle ve kamıs kalemiyle kar- gacık bürgacık bir takım harfler. isaretler yazar, cizgiler, çenber- ler Tesmederdi. Hasta, canlı bir reklâm gibi, yüzünü yıkamadan ve örtmeden, günlerce bu surat- İa her yerde gezer, tozar, soran- den bü) NESİL - ÜÇ H - TEDAVİ Yazan: Refik Halid | lara o yüz hattatını överek mü- temadiyen sağlık verirdi. (Sağ- ik vermek tâbiri gittikce unu - tulmaktadır; &slı şalmaktan “sa- ık,, vermektir; adresini bildir - mek mânasına gelirdi Yukarıda bir “ocak,, kelimesi geçti; bu, nefes eden, okuyan. tütsüden. tesbihten geciren, cu- kurdan atlatan, tasa baktıran, tü- | kürük süren, muskâ yazan. aya- nın altında çiğniyen - güruhun dededen, babadan kalma, irsi hak kına delâlet eder. Bir de “izin. vardır ki o İşİ yapanın bir bas- &asna ayni salâhiyet ve şifa kud- retini vermesi demektir. Tükü- rük tedavisi, ekseriya, parmağı- nı ağzında ıslatıp vara, bere, si- zı mahalline sürmekle olursa da maszalah - doğrudan doğruya, bastanın ağzıma, taze taze bir miktar tükürmek seklinde yapıl- İ dığı da vâkidi. İ, Bütün bu çirkin, iğrenç usul- lere, Aziz devrinde, her tabaka shali bi cekinmezdi. üncü cins tedavi kurşun dökünme, hacamat ve vı- İ lancık illetine karsı çehreye de- niz böceği kabukları yapistirin bir koyunun aleşte yarı kavrul- İmus cene kemiğiyle delk ve te- mas! Kurşun, nazara geldiği sa nılanların. tedavisidir. Hacamat, ekseriyetle demevi olanların ba- har mevsiminde ustura İle sırtla- rını yardırıp kuru boynuzla tas doluları kan aldırmalerına denir. | Üzrine bir örtü çekilip basının üstündeki su kabına “caz!, diye eritilmiş kurşun dökülen şahsa o kurşunun yeni şekli gösterilir ve “işte, denirdi, şu göz göz olan yerlere bakınız... - Öyle nazara celmissiniz ki Allah saklamıs Gözleri cıksın mel'unların! İnsal- lah yürekleri bu kurşun gibi de- lik, deşik olur!,, Saçlı sakalir. va- labıvık bir adamın, hattâ vüke-| İlâdan, vüzeradan bir zatın köse- ye oturup, anlattığımız şekilde | Rumeli mühacirlerinden Habbe mollaya kursun döktürmesi © devirde cok tesadüf edilen man- Zaralardandı- Kurşun döken ve yılancığa çe İne kemiği sürüp “mührü,, deni- İlen deniz böceği yavrularını ya- pistıranlar, hattâ “büyü, yap- | makta en ileri varanlar yerli ve Anadolu halkından kiyade Ru- meli göçmenleriydi. İ Zaten “büvü., vü de, bir cihet- ten tedavi addetmek yanlış ol | maz. Bilhassa ask ve alâka ille #inde bundan büyük şaşırtıcı ve her müşkülü halledin omeselevi kökünden kesip ate bir sila kudreti beklenirdi. Maamafih ©- İsas itibariyle büyü, ayrı bir ba- bist ** u devirde doktor, operatör, dişçi, eezahane nerededir. se durumdadır? Doktor - daha yerinde tâbirle hekim - eczahane gibi devede kulak... Ve tuhafı rağbette de- gil:... Hekimlik, o zaman, Yahu- dilerle Levantilerin elinden he Büz Ermenilere, Rumlara ve bi- yaz da Türklere geciyor. Meşhur- ları dördü. beşi bulmaz. Onere- tör hiç yoktur; sadece cerrahlar meveyt. Cerrahlar mektepten yetişmez, alaylı ve o cahildirler, yaraları pamuk ipliğinden fitil. le isletirler, cınbızla çürük etleri ve kemik kırıntılarını çekerler, kursunu çıkartırlar. Fakat kul- İandıkları aletler. eller, bezler, i vakılar, Tâpalar, tozlar ve mer- hemler, bittabi, ne etüvden geç- miş, ne antiseptik mahlüle bati- rılmıştır. Neşter, mdkas, cınbiz. maşa, testere ve saire — bugünkü asepsi mazariyesine göre - dülger ve doğramağı edevatından, vaki- larla tülbentler ise pacavradan farksızdır. Çıkıkcılık hepsinden ileride bir san'attir; cidden mahir. mii- tehassıs çıkıkcılar mevcuttur, ek seriya, babadan oğula, hattâ ka- rıya, kıza İntikal eden bu mes- lek “onak.. sınıfma girer, aile - sidir, Ücret de muayven değildir. “ocak,, icabi ne verilirse alır, 68- sini çıkarmazsın, Tarife, gönü) - den kopandır. Diseilik berberlerin inhiserin- da... Berber dükkânlarının kanı- sına yalnız traş leğeni değil, dizi dizi insan dişleri de asılır: “Bu- rada diş çekilir. mânasına... Paslı bir kerpeden bu İst vekâlâ görür. Müşteri, diş cekil ağzından taşan kanı. dükkânın önünde, sokağa tükürür ve 80 - kak, yaya kaldırımlı olmadığı i- çin toprak bunu güzelce emer. AYAT Berberlerin bir sanati de sülük | satmak ve sülük yapiştırmaktır. | Dükkân kapısında diş dizisini görür; içerlde aynanın önünde kavanozda vicirdıyan sülük sürü sünü seyredersiniz. Lâkin, göre nek ve alışkanlık bu, ne iğrenir, ne de ürkersiniz! HAMİT DEVRİNDE — Yarım başağrısı mı hem- şire? Yeni ilâc cikmış, o Bahcekapısında “Cifte kapılı Gezahane, de satılıvor. Dur bakayim. adı dilimin ucuna geliyor amma bir türlü bulamı - vorum. Kızımda yazılısı vardı. Ha, “antipilin.' Bundan bir gül lâc aldın mi ağrıyı biçak gibi kesiyor. Amma recetesiz alabi- lir misin, bilmem! Ummi hanımın sağlık verdiği ilâncın asıl İsmi “antipirin, dir ve denebilir ki bizde Avrunadan gelme ilâclarin piri odur. Hamit devrini, deva ve tedavi husüsun- da da frenkleşmenin halk tabı kasma sirayet ettiği | teceddüt başlanmıcı saymak lâzım, Hekim- ler coğalıyor, ee neler de öy-| le. Fakat, hâlâ, kocakarı ieları, nefes, kursun dökme (rağbette Hattâ “okunma, denilen hoca. sevh, papas nefesine müracaat artmıştır bile... Zira Padişah da- hi o merakla! A acayibi, hıristiyanların hocalara okunduğu gibi müslü - manlar da kendilerini bazan Da- Pasa okuttururlar ve Rum "avaz ma,, larından sifa umarlar. Me- selâ basağrıları icin Kayışdağ ei- varındaki “Küçük Bakke'köyü., kilisesinin papasınr rical hanım- ları dahi mükellef konak araba“ lariyle ve balayıklariyle ziyaret ederler, okunurlardı; “nefes,, te- sirinde din, mezhep aranmazdı. Sehirde yollar epeyce genisle- diği ve odukca düzeldiği cihetle hekimler, artık hasta evlerine a- raba ile gidebilmektedirler; eski: den atla gezerlerdi ve meshurlas| rını, arkalarından bir at uşağı da twkip ederdi. İlk operatör de meydana çikmistir: halkın o ke- limeyi güçlükle telâffuz etmesi- ne rağmen, “cerrah., ile aradaki farkı anlatmak için modern o- peratörler bu ismi muhafazada titiz davranıyorlar. Dişçilik de berberlerin inhisarından, henüz hükümet yasak etmediği halde, sirf milletin gözü açılması dol; yisiyle, yavaş yavas çıkmaktı dır. Hacamat ve sülük tutunm. dahi seyrekleşiyor. Mânevi te- 'davilerde azalma yoksa da mad- dileri son *ıhhat kaidelerine uy- mağa başlamıştır. > * dikin eczahanelerde ilâçlerin Avrupadan hazır gelmisi, yâni spesinlite nevii pek azdır. Camekânlar hep kavanozlarla do hu.. Doktor reçeteleri de dalma “tertip, tir. o Spesialite, ıtrivat, tuvalet levazimı ancak mesruti- yetten sonra eczahane camekân- larını istilâ etmistir. Eczacılar, kutuarın “hap,, yerine “kurs”, “kaşe” ve rine "güllâç”, " yerine “merhem” yazarlardı ve Öralar- da havan sesi eksik olmazdı. Halk arasında “kör barsak, denilen “apandisit” bu devirde revaç bül muştur; “çiçek aşısı” mecburi üzerine Kin ŞİŞMANLIĞA AMELİYAT OLUR MU? | kolay işlerden biridir, Bu zamanın Ws- Finlanda Gibi Uza Dahi Gıda Mad ihracat mevsimi li ve tü Harpten evvel, bagladığı zamkın. müstek Canı bir düş alar, sütacağız,, diye, Çünkü Beys nelmilel pazarlardaki büyük ra) re karşı, ücuzen mal estmak Ve on - lâru rekabet etmek cidden mühim bir meseleydi. O zaman iktımadi teşekküllerin bum şında bulunarı sermayedarlar veyahut idare sdamları, Kövlünün ueuz mal) çıkarması için Çareler aramakla mep- galdüler, Simdi mamiyle aksine “İhre i geldi geliyor. malsmizı kimlere satacağır., diye en- dişe etmive bile İlşum görmüyoru leri kesilen Avrupanın mal almaya o kadar İhtiyacı ver ki, bu vâziyet karşımda Avrupaya mal satmak bir mesele bile değildir. Ni- tekim © harpten sonra mallarınız» karşı en uzak memleketlerden bile öyle talepler olmuştur ki, insan bunu ader, Meselâ; altı ay evvel Fi bulunan bir müemesenin memleketimizden yiyecek maddesi istemesi gibi... Halbuk! dünya tieş- ret tarihinde Finlandanm bizden y yecek alması gibi bir meseleye tesa- Buna pek Böyret etmemek ve pek *sbil karşr- Çünkü Pinlanda, harpten evvel bütün yiyecek madde- lerini. deniz aşmı memleketlerden, bilhamsa Asnerikadan tedarik etmek» İandanın bu münasebetler in bugün imkân gördüğü ber memleketten yiyecek İstemekte- âlr, Hasılı dünya harbi memleketler mübadele nizamını o kadı sarmıştı ki, bu gibi misallere sık sk tesadüf etmek imicâniarı hast olmuş” tar, İç piyasa Ticaret Vekâleti bir taraftan ihii- kârla mücadeleye hız verirken, di taraftan da dahili piyasada hayat balılığna âmli olan yi; wn tesbit etmektedir, Bu meyan- da son günlerde yağ fiyatları da tes- Bu zamanda operatörlerin elinden biç bir şey kurtulmaz, Bir deriyi çi- zerek (altında toplanmış olan fazla yağları çıkardıktan sonra tekrar di- kerek kapamak bir operatör için en tat operatörlerinin dokundukları yer lerde, mikroplar da artık hiç bir te- sir göstereme€iklerinder, şişmanlığa kargı yapılan ameliyatın bir tehlikesi de olamaz... Bilhassa karımda ve göğüste topla- nan yağları #meliya'in çıkarmak şim- di pek basit bir iş olmuştur. Karm- larında yağlardan kurtulmak için ame liyata fazı olan etkekler pek de çok işidilmezse de, vücut güzelliğinin hax karınları yahut göğüsleri G- zerinde ameliyat | yaptıran kadınlar çoktur... Karın içindeki yağları çi- karmak için yapılan ameliyatın bir de, (Buntaratı 1 inside) Fakat sonra dümdar kuvvetleriyle düşmanı oyalıyarak, Dinyeper'in şark #ihiline çekilmek Üzere ricate başlar dı, Alman ordusu burada Klefin ce nubundan Karadenize doğru inerek, yeti de yine bu devrin hüküm- lerindendir. Yalovava yine gidiliyor; Ka- ragözdeki (Yalova safası,, oyunü- Du bakılırsa evvöce de gidilirmiş, Fakat Abdülhamit devrinde ora- sı “hazinei hassa, malıydı; yâni Padişah ötel ve ılca işletirdi; ec- nebi tebaasından olan otelciy! eşkiya dağa kaldırmış, “fidye neçat,, İstemiş, devlet kasasın- dan bu para verilmiş, herif kuz- tarılmış, bu vakaden sonra da etrafa süvari karakolları kurul - muş, kaplıca askeri muhafaza al- tına alınmıştı, Tedaviye gidenler kendilerini kışlada o sanırlardı: Boru gürültüleri, nel takırdıları nöbet değistirmeler, “has dur' “selâm dur,. sesleri. Hilâfet ve saltanat merkezinin dört saat ö- tesinde haydutlar cirit oynardı! Padişahın mânevi ve cismani üç mühim edavi vasıtası vardır: Nefes etmek, tesbihten geçirmek, kem gözden esiraemek için bir seyh: Halp köylülerinden Ebül- hüdü Efendi; bir (o basurcubası: Arâh Efendi; bir de “keyei,, si, Trablusgarp bedevilerinden, dil bilmez bir Arap... “Key, kızgın bir demir parçasını vücudün bir yerine bastırmak süretiyle ağrı ve sizıyı kesmek için yapılan te- daviye denir! ŞİMDİKİ DURUM — Birader, hastalığımın ne oduğu hâlâ kesfedi - lemedi. Kaçıncı idrar ve kan tah- Sovyet kuvvetlerini çevirip imha et- mek plânmi takip ediyordu. Fakat Mareşal Büdyenni bu kiskacın içine düşmeden kuvvetlerin! muntazam bir surette çekmiye ve Dinyeper'in şar- kine nakletmiye mivaffak oldu. Bu ricat esnssında Sovyetler büyük şey- ler küybettiler, Bunların başında Ni- kolayef gihi Karadenizde Ruslarm en kuvvetli limanlarından börl vardır ki, Ruslar için telifisi güç Bir kayıptır, Çünkü burada zengin tersaneler ve bu tersanelerde inşa hâlinde bulu - nan gemiler vardı, Almanlar bu ge- miler! raptettiklerini, & Sovyetler de tahrip ettiklerini iddin ediyorlar, Her fki tekdirde de Sovyetler İçin bu ge- miler kaybolmuş sayılır, Yine bu ka- e ——— lili, kaçıncı röntgen muayenesi, kaçıncı tensivon ölçüsü, Kacıncı masaj, kaçıncı Yalova seferi! Doktorun biri “ille ameliyat. safra kesende taş var!,, diyor; bir isı “karaciğerde iltihap. ö- bürü “hiç biri değil, kalın bar- sakta bir çiban!,.. Bazıları da gülümsüyorlar: “Miden gaz va- pıyor, iste o kadar!,, Hekime, ilâ- ca, tahile hastahaneye, kaplıca- ya, hülâsa tedaviye verdiğim para ile Taksimde apartıman. Suadiyede villâ kurardım. Bari derdim, illetim anlaşılsa! Baka- ım, yeni bir enjekssiyon iğne leri çıkmış; ilk tecrübevi bende yapacaklar. Simdiye kadar vü- cudümde iğne girmemiş bir can damarım kalmıştı; belki de bun- lardan birini orava sokarar, “ak.. demeden mortavı çeker, kurtulurum! deniz aşır: memleketlerl6 mü-| g HEKİMİN LEE L Iktisadi Hafta HarbinTevlitettiği Değişiklikler k Memleketlerden deleri İsteniliyor bit edilm rasında sna rolü İfa maddedir, Bilhassa ez mi #erfeden halk kütlelerinin beli başlı gıda muddesi yağıdır. Sadayağ, zey- ağ gidi. Halbuki son 5 Yiyecek yağ fiyatini Grtmışte teytinyağ 93 — 100 kurusa kadar yükselmişti. Vükım zeytinyağının bap ka memleki aha pahalı oltşu- nu gözönüne getirirsek, bizdeki tın ucuzlağuna hükmedebiliriz, sel; bir kilo zeytinyağ bizim mara iie Rornanyada 300 — 400 ku E- r böyle mizaller getirmek İâzem Bilhassa gelitne, bir kilo kahvenin Pöştede 30| bir kile çayın Almanyada 89 olduğunu da kaydetmez hizm Bu korkunç rakaml, emleket olduğuna b: rize feket Varşovada bir çift katır 100 Tira, bir kile tereyağ kaç lira olmanı bizde de paha öz yurmmayı icn pettirmez. Biz, mev cut şartları ve imkânları gözönünde tutarak yiyecek maddelerimizin. kün olduğu kadar daha ucuza sat masını temine çalıyoruz. Nitekim Ticaret Vekâleti de bu ciheti gözö- inde tutarak yeğ, kuru sebzeler, pi- tinç gibi bütün gıda maddelerinin fi- yallarını tesbit etmekle meşguldür, Bursda hatırmıa şarlar geliyor: Gıda maddelerinin ucuzluğunu temin ederken, giyecek eşyasının da Büyük bir ehen vermemiz lâzımdır, Meselâ; bulunduğumuz harp senelerinde, hâlâ iks kadın çorapları giyiyoruz, Bi ü şarilara göre, kadm çoraplarınm tipini değiştirinek, hiç değilse biraz daha kalın iplikle çorap dokunmasını temin etmek 1ğ- xmdır. Halbukf çorap fabrikaları, bin bin müşlilâtla tedarik ettikleri 4l03- larla, hâlâ ince çorap yapmak için birbirlerine rekabet etmektedirler. Fakat rekabet fiyat sahasında değil- &ir,İnce çorap yapmak İçindir. Bu yüzden çorap fiyatları meredeyes, harpten evvelki iskarpin fiyatına yaklaşacak Hüseyin Avni NEZ mahsus ve güzel bir adı vardir; Bu ameliyata İipektomi derler. Eski Yu- nan diline göre Uç kelimeden bir- leştirilerek icat edilen bu tâbir, yağ- ları çıkararak kesmek demektir. Ilim dilinde beynelmilel olan bu tâbirin türkçesini aramıya lürum yoktur sa- sırım, .. Lipektomi ber dile uyduğu Sibi, Bizim dilimize de pekâlâ uyar... Bu ameliyatı yapan operatörler, rınlarındaki yağları çıkartan kadınla cın sekiz çün içinde kalkıp gesebil- diklerini de haber verirler. > Koca- man bir karınla, tk nefes olarak ge- zerken, ameliyat yaptırıp, bir hafta içinde inte ve marin bir vücutle kal mâl ne kağar hoşa gidecek bir şep- dir! Fakat, gişmanlık tekrar gelirse, Karnı açıp içindeki yağları çikarmak ameliyatı kürtaj yapmak gibi sik sık VAZİYET yeplar arasında Sovyet Rusyanın en zengin demir cevherini ihtiva eden sahalar vardır ki, Sovyetler bunların mahrumiyetinden urun müddet muz« tarip olacaklardır. Bu büyük kayıplarını mukabil, Sovyetlerin kazancı, ordularmın İm- ha edilmekten kurtarılmış olması ve Dinyeper'in şark sahillerine muvaf- fakıyetle / çekilebilmesidir. Nitekim, Almanlar bu cephede mühim maiktar- da Sovyet esiri ve askeri İeyazen &i- dıklarını iddia etmemektedirler. Şim- di Alman kuvvetleri Dinyeperi 200- iamıya çalışıyorlar. Fekat bu nehrin yatağı her tarafta 1 — 2 kilometre Benişliğindedir. Nehir üzerinde an- cak iki büyük köprü vardır. Bu köp- rülerden birini Sovyet orduları daha Almanlar bu sahile gelmeden atmış- lardır, İkinet köprüyü Almanlar bir ura elde etmişler ve karşıya bir mik- tar asker de geçirmişlerse de, Sov- yet kuvvetleri tam vaktinde yetişe- rek hem köprüyü tahrip etmişler, hem de köprüyü geçmiş bulunan o Alman Kuvvetlerini imha eteişlerdir. Bu su- nehrinin iki sahilinde kas zi almıya ve kuyvetlenmiye çalş- maktadır. Eğef Sovyetler bu müda- faa hattmda kâfi derecede küvvetli surette yerlejebilmişlerse, veya yer- leşebilirlerme, bu cephedeki harp de merkezdeki hatp Hibi uzun bir ata- let devresine girmiye o mahkümdur, veyahut Almanlar kendilerine başka Bir çıkış sahası sramıya erecbur ols- saklar. Cenupla harbin durgunluğa xeç- mekte olmasına mukabil, şimel cep- hesinde Leningrad'a karşı başlıyan taarruz bütün şiddetiyle devam et- mekte ve burada kanlı muharebeler cereyan etmektedir. Mareşal Voroşi- tofun üç gün evel sivil halkı dahişmü- dafasya davet eden beyannâmesi va- ziyetin oradaki nezaket ve vahameti- ni gösteren en mühim hidizedir. Pil- hakika, Almanlar burada Novogradt aldıktan sonra Leningrad'ın dış mü- SPOR Dünkü Yüzme Müsabakaları İ basn İorahimin 100 İTevtiğin 200 metre Vedadın 400 metre (Kadıköy Hai diköy Halkevi 400 METRE SERBEST: 1 - (Kadıköy Halkevi) 5804, 2 (Kadıköy Halkevi), 8 Halkevi) 100 METRE $ıNTÜSTÜ: Puat (KE) 12723 Gültekin (KH) 200 METRE o KUNSAĞALAMA: ı (KA) 3, k (SA, — Ri (KM Küçükler arasında 100 metre serbeşite N fet.100 metre Vedat Tuğ- | rahim ve kurbağalamada Ahmet W muşlardır, Bu münabakal Kadıköy Helkevindendir. TRAMPLEN ATLAMA! Sarıyer Halkevinden Mahir birinci, Kadızöp Halkevinden Kemal Ikinci ve Doğan üçüncü olmuslardır, k Türkiye Atletizm Birincilikleri Seçmeleri Türkiye atletizm birincilikleri 200- meleri, dün şam Fönerbihçe sim- dmda yapılmıstır. Secmelere birçole etler oİştiruk etmiş ve finalistler belii öleinstür, Bugün öğleden sonra yiçe ayni statta birinciliklerin finali yapdas cakır. Müzabakalara iştirnic etmek üzere 33 bölgeden dün sehrimire 120 atlet gelmiştir. Atletler dün 7 m db Hesine bir celerk koymu; dar, Boğazı Geçme Müsabakası Boğazı geçme müsubikast dün A- nadoluh'sar ile Bebek arasında ya- pılmaştır. Müsabakaya S1 yüzücü iş- #rak etmiş ve ancak 23 kişi yarı bitirmiştir. Neticede o Galntasıraydan (O Kema) birinci, Beykozdan İbrahim İkinci ve *“ FATMA İKBAL a DklDar Smile Kurgumukta Merbemeye tanrıdan rahmet düsrig “x 5 ynam ÖLÜM ede Hürlleş, Ka Barkan A Dereğin Sebe amda kendisine bie sırada gene, tanesinden Yaziram a dsfan hatlarına varmı Yalnım Veroşilef biyannamesinde Lo- ningrad gençlerine mekenik silâhlan rm kullanılmasının talim edilmesini tavsiye eti Gençlere mekanik silâhlerm Sul simasını öğretmek İs çin en az on beş gün lâzımdır. Des mek Xi, Sovyet Mareşeli tehilkeyi © kadar yakın görmemeziedir. Hattâ Moskovaya göre, Leningrad hiçbir. zaman Almanların elihe geçmiyecek ve hiçbir zaman bir daha Petersburg olmayacaktır, hfoskova ve Kie'de ol- duğu gibi, burada da Kımlordunun Alman taarruzunu durdurcağı ka- paati vardır, Kitekim döngü Soryet tebliği Alman ileri hareketinin dur- #ih Almanlar, Talin ve Narva'yı si- muşlar, veya alabilirler ve bütün kuvvetlerini Leningrad Üzerine çe- virirlerse, Sovyet ordularrun burada hayli çetin hörpler vermiye mecbur olacağıma şüphe yoktur, Bu arada üç, dört gün evvel Al- manlarm merkezde ve Kief'in gima- iinde Gomel şebrini alarak buradan cepheyi yardıklarını unutmamak i- simder, “Bu nokta bem Kiet, hem Moskova istikametine giden İki yo lun merkezidir. Almanlar ceyheden hilcumlarla atamadılşları bu dzi gedei yönden tehdit için bu yarığı vücudu getirmişlerdir. Klef'e mi sarkacaklar- dır, yoksa Moskovaya doğru mu iler lemiye orhşacaklardır. hilemeyiz. Fa- kat şimdilik burada: büyük bir ileri hürçketi yapamamışlardır. Hülüsa Alman - Sovyet harbi &- cüincü ayna girmiş ve ücüncü büyük Alman taarruzu henüz sona ermemiş- tir, Taarruzun bu İnkişaf seyrine gö” re, Almanların fik hedefini teşkil &- den Leningrad, Moskova ve Klef'in zaptı daha hayli zamana mütevakkif görünmektedir, Halbuki Ağustosun «on günlerinde bulunuyoruz, Bu ha- rekât Eylül ayı içinde bise ve Al- man orduları fik hedeflerine varmıya muvaffak olsa bile, Alman - Sovyet harbi bitmiş olmıyecak ve harp kışın da devam edecektir. irizan Münderecatımızın çekluğun. tefrikamızı deresdsmedik. Okuyucu » larımızdan özür dierir. durulduğunu bildirmektedir. Maama- J Me