Aso TAN mw. 109 | Siyasi Manzarası Dünkü Kırlordu tebliği, persem- be günü enphede ehemmiyetli bir bildise olmadığını bildirdiği halde iman Yesmi tebliği Sovyetlerden Öç yüz binden fazla esir alındığı- mı, 3333 tank ve 1009 top Iğtünam edildiğini haber vermiştir. Bir hafin evvelki Sovyet tebliği, İkmam ordusunun ik on gün İ- çindeki zaylatının 400,000 asker, 1500 tayyare ve 2500 tank oldo- tikbalde harbin neticesi, buniar- dan hangisinin doğra olduğunu gösterecektir. Tebliğler : ünkü kırlordü tebliği, persenbe günü cephede e- hemmiyetli bir hâdise olmadı- ğını bildirdiği halde Alman res- mi tebliğe OSovyetlerden üç yüz binden fazla esir alındığı- mı, 3332 tank ve 1809 top iğti- nam edildiğini haber vermistir, Bu iki tebliğ arasındaki müt hiş tezadı izah edebilmek için, Alman tebliğinin şu mukadde - mesini; “Binlistek ve Minsk meydan harpleri cereyan ettiği sırada hususi bir tebliğ ile de bildirilmiş olduğu veçhile,, oku- mak kâfidir. Bir çok kimselere Alman or- dularının yeni bir muvaffakıyet kazandıkları hissini veren bu tebliğin hakikatte Alman baş kumandanlığının ilk hafta i- çinde cereyan eden harplere ait evvelce verilen rakamların bi- raz daha kabartılarak tekrarın- dan başka bir mahiyeti olma- dığı anlaşılıyor. Hemen bir haftadanberi cep helerde, iki tarafın da yaptığı taarruz ve mukabil taarruzlar» dan “baska, bir değişik- lik olmadığı ilüyor. En son Sovyet tebliğinde bütün cephe boyunca Sovyet « Alman askerlerinin temas ha- linde bulunduğunu ve iki tara” fın da çok çetin ve kanlı ola- cağı tahmin edilen büyük mu- barebelerin mukaddemesi ma- hiyetinde taktik ve stratejik te- cemmüler yaptıklarımı bildir « mektedir. Bu vaziyete göre, Alman baş kumandanlığının bir tebliğinde istihdaf ettiği gaye şu olsa go- rektir; Alman halkına, Sov- yetlere karşı bir yıldırım har- bi yapılacağı ve bir kaç hafta i- çinde kızılordunun mukaveme- ti kırılarak zengin yiyecek ve "ham madde kaynaklarına ka- vuşulacağı ilân edilmiştir. Hal- buki 20 gün geçtiği halde Al man orduları, Stalin müdafaa hatları önüne, ancak gelebil « İmişlerdir. Bundan dolayıdır ki, diğer memleketlerde, bilhassa İngiltere ve Amerika efkâri - © mumiyesine esasen mağlüp ol- muş olan Sovyet ordusuna yar dım etmekte fayda olmadığı ka naatini vermek maksadiyle bir tebliğ neşredilmiştir. Bir Hafta Evvel: NE BEDELİ ye, | Ecneği “00 kr. 3 Ay ödü Ke. w.1Ay MO. e 700,000 nsker, 1500 tayyare ve 2500 tank olduğunu bildiriyor- du. O zamandanberi geçen gün ler zarfında bu zaylatın artmış olması icabedi Sovyet tebliğini gun olmadığı düşünülebilir. Bu takdirde, Alman tebliğinin de doğruluğundan şüphe etmemek için sebep yoktur. Sovyet - Alman harbinin yir. mi günlük bilinçosu hakkında objektif bir muhakeme ile şu neticeye varmak mümkündür; Alman tebliğlerine göre har bin ille yirmi gününde 400,000 esir, 4500 top, 7600 tank, 6300 tayyare kaybeden Sovyet ordusunun mukavemet şiddeti- ni kaybetmiş olması, bu takdir- de Alman ordularının şimdiye kadar Moskovaya varmış ol - maları icabederdi. Halbuki Alman ordusu Stalin hattına karşı taarruza henüz geçmemiştir. Bu vaziyet; Ya Alman tebliğinde bildirilen Sov yet zaylatının çok mübalâğalı olduğumu, yahut Alman ordusu nun da ayni miktarda zayiat verdiğini veyahut Sovyetlerin, bu zaylatın beş altı misli tank ye tayyareye malik olduklarını kabul etmek lâzımdır. Önümüzdeki haftalarda aske- ri harekâtın inkisafr ve daha uzak bir istikbalde harhin ne- ticesi, bu ihtimallerden hangi- sinin doğru olduğunu göstere- cektir. Amerika - Almanya : YYesioztondan gelen bir ha- bere göre: Amerika se- matosunun Albay Knox ve A- ve Alman harp gemileri arasında bir harbin vukua geldiği habe- ri hakkında izahat almak üzere Yine Vaşingtondan gelen di- ğer bir habere göre de: Ame- rika senatosunun bahriye ko- misyonu azası, Churehill'in İn- giliz ve Amerika donanmaları- nın işbirliği yapmaları hakkan- daki telkinine karşı muhalif va siyet almakta ve böyle bir hâ- disei yalnız Almanyayı de- il, ayni zamanda Japonyayı da| harbe sürükliyecej i beslemektedirler, Ayandan Wheeler daha ileri giderek: Roosevelt'in O kongı nin muvafakati olmaksızın le bir kararı almağa salâhiyeti olmadığını ve kongreden bu nu temin etmesi meşkik bu İunduğunu ve bizzat Amerikan milletine (danıştığı takdirde menfi bir cevap alacağını süy- lemistir. Görülüyor ki Amerikanm bilfi il harbe girmesini icabettirecek vaziyetler çoğaldıkça, infiratçı lar menfi propagandalarını şid- detlendirmektedirler. Umumiyetle âmansız Soy - yet aleyhtarı olan bu İnfiratçı- larla Wal - Street adamlarının, Amerikanm Sovyetlere yardı. mını, Roosevelti müşkül bir vaziyete koyacak yeni bir pro- paganda silâhı olarak kullan. mağa başladıkları hissolunmak tadır, Suriye Harbi: | uriye mütarekesi hakkın - da dün, birbirini tekzip eden haberler gelmiştir. Bu sabah ajansların, Vichy hükümetinin, uzun bir esbabi mucibe serdederek Fransanın if düzeye" tatişara Yalanım; wi see er pt z B" hafta evvelki Sovyet teb ira) li Suyun üzerinde - yumuşak bir Me üzerindeymiş gibi - arkatis.ara i yatarak a yüzü, ağrı ve burnu€si ğru kolayen nefes a-8bi mek, şüphesiz, pekhacı İnsan su üzerinde:dü ılmıyacağına kanaat getirdik-ede a sonra, bu rahat vaziyeti ko.klat Ç ven alabilir, . Arkaüstü vaziyette müvazene- VD! bulduktan sonra, kulaclama n- bela ünde de yüzmek mümki Bacaklar gene kalçalarda'”” vket ederek yukarıya aşağı,” ru birbiri arkasından vurar:dİ”- Görün uskuru işini görürl Yaş, yü ine ti ü koyun Crawl vaomban daha yüksekte ol&ere bol dan vücudün müyvazenesi gu evle #yi temin edil sek olan gemiler, firtmalı #xde hile daha müvazeneli 2e.. Arka üstü Cray) Baş tarafmüştü | Nİ TAN | ÜÇ NESİL - UÇ HAYAT YARIM ASIRLIK İÇTİMAİ DEĞİŞİKLİKLERİ: ÜÇER SAHNEDE YANYANA GÖSTEREN UFAK TABLOLAR SERİSİ 10 - Bir Semtin Metarormozu YAZAN: Refik Halid AZİZ DEVRİNDE SAHNE: adıbostanı, yani şimdiki Caddebos- tün... O tarihte, haftada bir kere İstanbuldan kalkan, yandan çarklı, ayrıca, dümenin daha kolay manevra yapabilme- si için fok direğinde yelken, vapur, Anadolu kıyısı, muayyen yerlere uğraya uğrsya İzmite kadar gider. Fakat uğradığı yerlerde iskele, rıhtım yoktur; açıkta durur, vapura kayıklar yanaşır ve müşterilerle eşya uzak bir emme a duğu gibi zorlukla, bağırışa haykırışa çıka- VE Cadıbostanı bu duraklardan biridir ve hakikaten bir bostandan başka bir yer değildir. . Su dolabını gözleri bağlı bir at çeviren koskoca, yemyeşil, sırsıklam bir bostan... Etraf göz alabildiğine yülnız bağ ve bağlar ortasında tek türk köşkler. Köşkler ya aşı boyalı, yahut kaplamaları siyahlaşmış, bo” yasızdır. Biricik yol, yine Bağdat caddesi, dir; amma, eski usul, iri iri kaldırım taş- lariyle döşenmiş. Bugünkü çeşmeler yine yerli yerinde: Ayrılık, Selimi, Çatal ve Bostancı çeşmeleri... Her çeşme yanında set üstü, çayır çimenlik bir mâamazgih.. ISelâmi çeşmesininki hâlâ yerindedir, fa - kat pek bakımsız; kaybolmak üzere) XX b irem bahsettiğimiz vapurdan -Ni- san ayındayız- bir aile çıkıyor; eski vezirzedelerden birinin kalabalık ailesi, Bu paşa, bostan içinde, dededen köşkte, Boğaziçi mevsimi başlamadan, bir müddet buhar keyfi sürer; koyun sütü içe- Tek, marul kürü yaparak ve civar çayırlara atlarını salarak... Bahara, o devirde büyük bir ehemmiyet verilir; Kanı “temizlemek, iğ yaptırmalı bol süt çayıra çıkartılmalıdır. Kışın yo- Zurt, mideyi üşütür diye, rağbet görmezdi, Paşa, maiyetinde aşçılar, Uşaklar, seyis. ler, korucular, ayvazlar, beyaz ve zenci balayıklar, harem ağaları, dadılar, bacılar, dalkavuklar, sazendeler ve hanendeler, hattâ bir imam ve bir müezzin olduğu hal- de göçetmiştir ve köşk, bütün bu halkı ba- rındıramıyacağı cihetle bahçeye büyüklü küçüklü çadırlar kurulmuştur. Beş vakit, azim cemaatle namaz kılınmaktadır. Yiyecek, içecek bolluğu ve boğaz düş - künlüğü akla durgunluk verecek derece de... Kır havası iştah kanaatiyle başlıca himmet sofraya sarfedilir. Günde kaç kuzu kesilir, kaç batman süt pişirilir, kaç yüz marul yenilir? Haddi, hesabı ma- lüm değildir. Çeneler ancak uykuda dinle- nebilir; uyku haricinde herkesin ağzı mü- temadiyen .çayırdaki atlarınki gibi- işle - mektedir, Bostanın bademleri, erikleri de cabası... Vitamin nazariyesi ma İüm olmamakla beraber çiy ve yeşile Tağ- bet fazladır, Bilhassa taz€ sovan ve sarmı- sak sarfiyatı mühim bir yekün tutar, Lİ ultan Aziz dahi o mevsimde Alem dağındaki sarayına birkaç sefer yap- tığından a eser, at bu taraf- lara sürer, muhal olarak uğrayıverir,, düşüncesiyle köşkün ambar ve kilerlerin- Seyyal. palretiyle beraber mükem,;.. . 'HAMİT DEVRİNDE SAHN. ine Cadıbostanında, bildiğimiz Sek- banbaşı köşkündeyiz... Fakat o zat, güç belâ, borç harç debdebesini bir müd - det dâha devam ettirdikten sonra, suiha- zım ile müteradif bir öfke buhranı arasın- da öbür dünyayı boylamış, bu köşk ve bostan da kassam marifetiyle satılmıştı, Şimdiki sahibi perde çavuşluğundan yetiş. miş, paşalığa kadar erişmiş, yarı ümmi bir zamane adamı, bir padişah bendesidir. Eski köşkü yıktırıyor ve içi dışı yağlı boyalı, balkonlu, küleli, eteili bicili, * nuvo,, bir bina yaptırıyor. Bahçedeki köh- ne havuzu büyültüyor, ortasma köprülerle geçilen özenti bir ada ve adaya da bir ka- meriye kurduruyor; su “Kaskat, lardan akmaktadır ve &slan ağızlarından fışkırıp yalaklardan döküle döküle bostana var - Bağdat caddesi, artık kaldırım taşiyle dö şeli değildir; yokuşlu inişli, ilk yapıldığı gündenberi tamir yüzü görmemiş bir şö- sedir. Civarda, her sene, seyrek seyrek, geniş arsalar ortasında köşkler peyda o- İuyor. Eski bağları floksera hastalığı tama men bitirdiği cihetle yeni köşk sahipleri Amerikan asması yetiştirmektedirler. Bu havali gittikçe rağbet buluyor: “Boğaziçi rütübetli, diyorlar, kuru hava sıhhate da- ha nâfidir.,, * * takat asıl rağbet, daha ziyade deniz. den uzakça mahallere, ten hattının öbür tarafına... Bütün sahilde, Fenerbah- çeden Bostancıya kadar, bu devir başlan- yalnız Cadıbostanında Horoz Ali paşa köşkü ile o bostan var. Sonraları dör- de, beşe çıkıyor; Meşhurları Sadi Bey, Hügven ye neden sonra Cemil ve Ragıp paşa köşkleri... z Lâkin “Sevahili mütecavire, denilen bir deniz hattı ve taş iskeleler yapılmıştır; ber gün vapur işliyor. En büyük merak kuleli köşk ve at ile araba. Semtin en mü- him âfetleri ise üç tanedir: Müthiş bir toz, müthiş bir sivrisinek hücumu ve o nisbet- te müthiş bir misafir akını! Yeni köşkü yaptıran nüfuzlu zata saray- da soruyorlar: — Yazın hangi semtte ikamet buyrulu- yor, Paşa Hazretleri? — Cadıbostanında! Ümmi paşanın verdiği bü sade -cevap Yıldızda hoş olmıyan bir tesir hâsıl ediyor; serkarin, Kilercibaşı, Tütüncübaşı, Kitap- çıbaşı, Başkâtip, Kızlarağası veya bir baş- ka saray kodomanının odasında herkes ba- önüne eğiyor; derin, mânalı bir süküt! bu tesir iledir ki, paşa semtin ismini de Bostanı,, aşağı Bı... Bir müddet kocakarılarla yerliler, dil alışıklığiyle ara sıra yine eski adını ağızla” rından kaçırıyorlarsa da farkına varınca hemen yenisini seylüyorlar. Zira yayılan rivayet şudur: “Padişah o ismi istemiyor- müş; “Cadıbostanı,, diyeni hafiyeler cur- nal ediyorlarmış, tantuna, yani sürgüne gönderilenler bile varmış 4 * İsamafih Caddebostan ile stan 1” ŞİMDİKİ SAHNE; ke oradayız; bir zamanlar Cadı, sonradan Cadde olan bostan civa - rında... Cicili bicili Armuvo köşk, Ümmi paşanın meşrutiyette idbara uğrayıp sü. Tüldüğü Ege adalarından birinde ölmesi ve çoluk çocuğunun dağılması yüzünden uzun müddet boş ve bakımsız kalmış, ha- Tabeye dönmüştür. Şimdiki sahibi, bir ka- lem efendisi veya küçük bir ticarethane muhasibi iken talii yâr olup yol ve inşast müteahbhitliğine girişmiş, mühim bir ser- vet elde etmiş ve zamane modasına uya - rak yazın bu tarafta oturmak hevesiyle o yeri almış, ahşap köşkü yıktırmış, bir kübiğini yaptırmıştır. Aziz devrindeki Sekbanbaşı zadeden ve Hamit devrindeki alaydan yetişme paşa - dan daha zengindir; lâkin mutbağı elek trikle yemek pişen mini mini bir lâbora- tuardan ibarettir. Evde bir tek aşçı, bir tek hizmetçi ve hem bahçeye bakan, hem DURUM Sa 7 ! Dünyanın Manzarası Yazan: Sabiha SEİ ütun komşum - Anfeni gün siyasi vakaları yarak dünyanın siyasi sını göslermiye çalışıyor. te yakın bir hüküm * için, hiç şüphe yok ki, doğru kaları bir araya get İ kalana e Tenli > betlerini aruştıramal; bügümleiiğ diyete münierit vâkıslanı umumiyesiyle bir tetkik den geçirmek İcap eder. WE ları periikendeci dükkümmede Sİ duğu gibi ma'şerde sadece Eğ bir, dünevlu al e date miye kâli çe çsildİr- karmak içe mnhakkaki sui tez ve anti ğumuz rafını ni rm mazi ve gal ile sını oldukle,g ğibi teşhir ve Bi lil etmektir. Muhteiği"ağ” muhtelif propaganda va nın, muhtelif hükümetlei noktai pazarına göre yek vadisler, fikir makanii maleryeli olduğu müğdr; kikatin kendisine değil, ü rastladığınıza İnanamazsın Bugünkü dünyanın mai sı, elinde kuvvet ve iktidağ İ devletlerin, kabarmış ihtit nı tatmin için milyarlarca kütlelerini harp meydanları rüklemesi olduğu gibi,By lenen kütlelerin nde adi leri cehil ve gaflet m de icabında, önüne beyaz önlük takıp hiz- | dezmla! metçi yamaklığı da yapan bir tek uşak var, Kocaman yemek masası ekseriya üç kişi için kurulur: Bay, Bayan ve kızları... Zaten çok defa, klüpte ge- çirirler; misafirlerini de oraya çağınrlar, Bu zat, ne çeşme, ne cami, ne kütüpha- ne, ne dö hastahane yaptıracaktır. İsmini Taksimdeki koca apartımanın üstüne yaz- dırmıştır; kâfi görüyorl, xi Biti caddesi birinci devirde kaldı. Tım iken ikinci devirde şose, şose iken şimdi asfalttır; karanlık iken havağa- ziyle, bugün de elektrikle aydınlanıyor ve tramvaylar işliyor. Deniz ist ilk devirde uzaktan bakılan, orta devirde bir dalıp çıkılan, şimdi ne içinden, ne kenarından ayrılmıya bir türlü razı olunamıyan haya- ti bir unsurdur, Me Be Bostanın denize inen kısmı çoktan uy- durma bir plâj haline getirilmiştir. Bir zamanlar $ırık domâtesi ve enginar yetiş- tirilen bu sahada artık sırım gibi delikan- dünyayı tek hâkimiyeti tarmak için barbediyor BiZ i kendi menfaatleri esa” blar dolaşmakta ve sakız kabaklarının çi-|leri, vâ) çek açıp bezelyelerin çalılara sarılmaları- na mukabil taze kızlar yerlere yatmakta ve birbirlerine dolanmaktadırlar, Cadıbostanı, o derece ki, is. yala başımdaki ei de Sağallara kadar yollarda dolaşan yarı çıplak karaltı ve ka- filelerden dolayı âdeta “Cin,,e tahavvül et- miştir; “Cin bostanı,, ele avuca sığmaz, denize dalar, ağaca fırlar, bisikletten ka-| disler, yığa, kayıktan kotraya atlar, pür hareket amahlüklar ülkesidir. Toz ile misafir azalmış, sivrisinekle kaç göç tamamiyle ortadan kalkmıştır, Ke iç devrin kıyafet değişmeleri de dik- kate lâyıktır: Cadıbostanının kadın- lı erkekli ilk yazcıları bağlarda, kırlarda keten entariler, haydari hırkalar, gezi tak ei yumuşak Sy , çedik papuçlar, vi nleyince iz k ler vi - Fim ocenkiimaı. gindir ki, görülmemiş bir fikir Wil inanış anarşisi içinde yüzüyorlaği Bugünkü dünyanı manzarası, Sl tiras, cebir ve zor ile devlet mi “| kanizmasını elinde tutam İktİdE ların ortaya saldığı yalan hava , ve bunlara : i Askerlik İşleri Fİ Tütün İkramiyeleri “ Beşiktaş Askerlik Şubesinden: İ'« Beşiktaş şubesinde mukayyet -mlf subay ve ersin şehli yetimlerinin tün ikramiyelerinin aşağıda yüzl sihlerde Beşiktaş kazası — tıtmda verilecektir. . mutlak bir cehil ve ti 2 — İzdiham meber VE weli