TAN Dünyanın Siyasi Marzarası ve ordi Balkan Vaziyeti: ugoslav hükümeti, bütün hüsnüniyetine ve mem - leketin istiklâli ile telif edile - bilecek her türlü fedakârlikli Ta ran olmasına rağmen, Al - myanın Yugoslavyaya harp masına mâmi olamamıştır. ve Yugoslav hudutlarını aşmış lar ve hava kuvvetleri, Yugoslav ya hükümeti tarafından açık şe- hir olarak ilân edilmiş olan Bel gradı bombardıman etmişlerdi Alman hilkümetinin Yunanis- tana verdiği notada en şayam dikkat olan kısım şudur: “Alman ohükümeti, Ingiliz kuvvetlerini Yunanistandan tar detmek için Alman kıtalarına emir vermiştir. Alman kıtals Yunanistana, Yunan milletinin lişmanı olarak girmiyorlar. Al- man hükümeti, Alman milleti - nin Yunan milleti ile asla mü- cadele ve onu imha etmek ta- ırunda olmadığını bilbas - ayıt ve işaret eder... Bu sözler, Nazi zimamdarla- rının hâlâ Yunanistanda kendi lehlerine bir hükümet darbesi yapılabileceği ümidini muhafa- za ettiklerini göstermektedir. Mösyö Hitlerin, esaslı kısım « Yarını aşağıya dercettiğimiz - be- yannamesi de ayni maksatla neşredildiği hissini vermekte - a, harpten evvel n ve İngilterenin nyaya karşı kul b halinde idi manya, bu silâhı onli den almak ve Yugoslav; dostluk münasebetleri tesis et p mek için elden gelen her şeyi apt, dinoviç hükümeti amanında bir müddet iyi bir hava esmiye başladı. Svetkov hüki i, dostluk mü betle rini inkişaf ettirmiye gayret el 4i. Fakat son hükümet darbesin den sonra Yugoslavya Alman- yaya karşı düşman bir cephe al dı ve Alman tebaalarına karşı Yugoslavyada birçok o mezalim ., İngilizler Yunanista - na asker çıkararak Balkanlarda Yunan ve Yugoslav kuvvetle - riyle beraber Almanlara karşı bir cephe kurmıya başladılar. Biz tabil buna mukabele etmi - muş ABONE Türkiye eos! Ecnebi 2000 Kr, 1500. o 0 . — ye mecburduk ve bu hareketi bu sebepten yaptık... ayanı dikkat olan diğer bir nokta, Italyanın da Almanya ile beraber © Yügoslavyaya karşı harp ilân etmemesi keyfiyeti » dir. Bu, mânası ve hedefi pek kolaylıkla basit bir manevradır. italya bu hareketi ile, Arnavutlukta bü bütün vahim ve kat'i bir hezi - mele uğramaktan kurtulabile - ceğini ve bugünkü mevzilerini muhafaza edeceğini ümit et - mektedir. Fakat, Yunan oslav - In- giliz müşterek kumanda heyet- lerinin böyle bir manevraya ka- np Arnavutlukta Italyan kuy - vetlerine karşı diğer cepheler - den de taarruz etmiyecekleri tahmin edilemez, , Moskova Paktı: Imanyanın Yuzoslavyaya harp ilân etmeden üç sa- at evvel, Sovyetlerle Yugoslay- ya arasında bir dostluk ve ade mi tecavüz paktının imzalan - ması ayrıca mühim ve dikkate değer bir hâdisedir. Pravda ga- zetesinin; Yeni Yugoslav hükü- metinin sulhü kurmak için tün retlerini — sarfetö halkın büyük ekseriyetinin hü. kümetin dahili ve harici siyase- tine taraftar olduğunu hâdise - lerin isbat ettiğini ve mükem- mel bir vesika olan bu pakt Sovyet halkınit. büyük bir mem nuniyetle karşılıyacağını bildi - ren makalesi de, bu paktın e - hemmiyetini tebarüz ettirmek - tedir, Sovyetler nin bu pakt 1400 7s0 400 Ke, 1 sene Ay . day . TA irliği hükümeti - le Yugoslavyaya » tecdivüze uğradığı takdirde - askeri yardım vaadinde bulun- mamakla beraber, istiklâline ve arazi bütünlüğüne hürmet ede- ceğini resmen bildirmesi, belki halden de istikbal için, cok kıymetli bir taahhüt mahiyetin. dedir, Muhakkaktır ki, bu pakt Yu- goslav milletine ve ordusuna, çok üstün bir kuvvete karşı girişmiye mecbur kaldığı müca- delede, yeni bir kuvvet ve İti- mat verecektir, Filhakika, harbe iştirsk eden ve etmiyen, galip gelen veya mağlüp olan, küçük ve büyük bütün devletlerin mukaddera - tı, sulh masasında taayyün cektir, Nitekim, geçen harpte Alman ofduları tarafından isti. lâ edilen Sırbistan, itilâf dev - letlerinin nihai zaferleri saye. sinde, Yugoslavya şeklinde üç misli büyümüş kuvvetli bir dev let olarak meydana çıkmıştır. Altı ay, bir sene, İki sene son ra en nihayet harp sona ere - cek ve sulh masasının etrafına oturulacaktır, Sulh esaslarının ve İletlerin o mukadderatı - nın, burada sesini en kuvvetle çıkarabilecek olanların prensip- lerine ve sulh gayelerine uyzun olarak tayin edileceği muhak - kaktır. Harp, ya Alman grupun. but Angle - Sakson grupunun neticelenebilir. Alman grüpünun, bugün i - le) ÖĞÜTLERİ Gençlikte Gelen Kamburluk ük çocukların kambur ol- maları pek nadirdir. Hele iki ya- yından önce kambür olan çocuk hemen hiç görülmez. İki yaşından sonra kamburluğa tutulan çocuk- larda da buna sebep belkemiğini teşkil eden küçük kemiklerin bir kaçında birden kemik veremi has talığmın meydana çıkmasıdır. Bu acıklı hastalığı kamburlar bah- sinin sonunda anlatmıya çalı cağım... Gençlikte gelen kamburluk en ziyade on bir, on iki yaşında başlar, Bu yaş çocukların mek- tepte, tam da dikkatle okuyup ça- hısmaya başladıkları zaman oldu- ğundan kamburluğun kabahatini mekteplere, 'dershanelerdeki sı raların hesapsız olmasına bulur- lar. Çocuk oturduğu sıranın üze- rinde fazla eğiliyor da ondan kam bur oluyor, derler... Bu kahahat ten mektep hocalarına da hisse cıkarırlar. Hoca dershanede tale- besinin yalnız çalışmasına, öğren. mesine değil, vüendünün dik dur masına, kambur olmamasına da dikkat etmeli, derler. Zavallı ho- calar da bu kabahattan hissevi ü zerlerine alarak darshanelerdr talahenin durmalarını tavsi ye etmekten geri kalmazlar. Çocukları dershane sıraları ü serinde dik oturmaya alıstırmak iyi, Çocuk bu vaziyette biraz da- ha çabuk ve biraz daha fazla yo- rulsa da endamı daha güzel olur. Fakat ne kadar uğraşsa, ne kadar tembih edilse, kambur olmaya İs. #idadı olan çocuk gene az çok kam bur olur. ğ Kamburluğa istidadın sebebini kamburluğun başladığı yaş anla. tır: on bir, on iki yaş çocuğun bü- lüğa hazırlandığı zamandır. Dres. hane sıralarında kamburlasan ç0- cuklara bir iki sene sonra dikkat edilirse, kızların o günleri saner hı geçer, delikanlılar da kızların »eşine düşmezler. Kız olsun, er- kek olsun, mekteplerinde kam hurlasan gençler birbirlerine yüz vermezler... O halde asıl kabahat mektebin sıralarında, hocaların dikkatsiz Zinde değil, tenasül hormonları- işlememesindedir. Cocuk , on iki yaşında iken tena sül hormonlarını işlemeye hazır layan ipofiz guddesidir. Bu gud de işini iyi göremeyince cocuğur kemikleri zayıf kalır, sırtı kam- hurlasır, tenastil hormonlarınır islemesi de gecikir, Gevelikten gelen kamburluk de kemik veremi yoksa. hormar hastalığı sayılabilir. zaten hor- mon tedavisi ile böyle genç kam- bur'arın düzeldiği de vardır. tahmin edilebilen | .yer Ağaçsız ve kömürsüz olan Islandoyı tabiat sıcak sudan mahrum adanın her tarafında gayzerler ve ılıcalar var. Bunlar şehirlerin am İngilizlere karşı tatbik ettikleri deniz ab- löksisinı geçen hafta İslanda su- İsrına kadar uzattıklarını ilân etiler. Hatırlarda o gerektir ki 1940 Nisanında Nazi ordula- rının Danimarkayı işgalleri ü- zerine 0 senenin Mayısında İn- gilizler Islandayâ r çıkar- mışlardır. Aradan bir seneye ya- kın bir zaman geçtikten sonra Almanlar acaba neden Islanda- yı hatırladılar ve böylece Avru- pa harp sahalarından pek uzak- ta gibi görülen bu adanin ismi- ni son haberler arasına karıştır dılar Bu sualin cevabını Al- manların, Amerika yardımları nın zamanında mahalline varma sına mani olacak tedbirler ara- malarmda ve harbin iki kıta ara sinda bir boy ölçüşme şekline doğru meyil etmesinde aramalı- yiz, B" haritaya bakınız: İngil terenin şimannae Şimdi yine İngilizlerin işgali altında bulunan Far - er agaları, duna ileride Islanda ve ondan sonra Grönland âdeta Avrupa - Ame- rika arasına atılmış birer atla- ma taşı gibi görünmüyorlar mı. Tıpkı bır nehrin geçit verdiği yerde sıralanan taşlar gibi... Ni- tekun Kristof Kolombun Ame- rikayı keştinden 490 sene evvel Wiking'ler de bu yoldan Ameri- ka kıyılarına varmışlardı. Bu- gün de Amerika ile İngil ras nda yapılacak deniz ve | 4 * bulunüyor. Bundan başka Islan. dada yerleşecek olan bir daş- mar. İngiltere için büyük bir tehtike olacaktı. Bunun içindir ki logilizler, Norveçten Gaskon, ya k.yılarma kadar Avrupa sa- hilternin Almanlar eline geçti- ği sıralarda, Reykiyav'ki vüş- maplarına bırakmak *stememiş- ler ve vaktinde harekete geçe- ra adoyı işgalleri altına «İmiş- lari, O zaman olduğu gibi şim- di de Almanların nblokaların Islanda sularma kadar uzatma kararları en ziyade Amerikeda telâş ve alâka ile karş'larıdı. A- jans haberlerinden, Washington muhitinde, Islandanın Garp Ya- rımküresine âidiyeti hakkındaki eek! münakaşaların tizelen çi- hi öğreniyoruz: İslanda Avrupa- da mn, &merikada mı? Amer da ise Amerikalıların ılâu citik- leri bitaraf saha içine girmiş bu- | Irecağma göre bu sula”da AL! zarların harekete geçmelerini Arnerika merikanın meşhur coğrafyacıla rından ve seyyahlarındı çoğu Islandayı Amerika k nın şarka doğru uzanmış bir parçası sayıyorlar. Bundan yet- miş sene kadar evvel Birlesik Devletlerin Danimarka müsirm lekelekelerinden bir kaçını s6- tin almasi bahis mevzuu oluğu sıralarda da Islanda üzerine ay- ni mütalealar o yürücülmüştü Diğer cihetten. Tslandalılar gi- bi Islandalılar da vaktiy merikaya çok hleret “*mişlerdi. Resin İstandada nifus 117.000 kadar.. Bunun hemen yz-1s1 ka- dar Islandalıyı da Kanadada eşmiş buluyoruz. Daha ga- ribi var: Danimarka ile İslanda arasında imzalanmış olan 1918 rakmak İstmemiş. Bu volkanik çinden de geçiyor ve ye: tesisat ile modern evler kolavca ve ucuzca tesh kimi Cümbhurreisi seçersiniz di- u. Bu ankete gelen cevapların ekseryetinde reyler, Wilhjalmur Stefanson isminde, Islandalı bir aileden, fakat Ka- nadada doğmuş büyümüş Ame- rikalı bir kutup seyyahı üzerin- de toplanmı nda tarihin si- . # İ modern yasi ve içtimai bir hari- kası olarak gösterilebilir. Bu memleket âciz bir müstemleke arak adım adım iyle müstakil bir se idama mahküm edilmş, ne bir kurşun atılmış; ne bir bom- İmiş, ne de istiklâl için çmak kimsenin aklı- Da gelmistir; Milâdın 874 sene- sinde Denimarkadan gelen mu- hacirler, Islandada yerleşmişler ve 930 da kendilerine bir b; seçmek ve aralarında tatbik dilecek kanunları yapmak üzere bir meclis toplamak ihtiyacı duymuşlardı. Bugünkü idare merkezi olan Reykiyavik'in ei- varında Thingvalls isminde bir bu meclis dünya rının en eskisi sa- etle İslanda 1930 len mil İslandanın Yeni Hükümet Reisi M. Gustaf Jönasson İSLANDA ADASI gösterilebiler. Bu memleket â- ciz bir müstemleke halinden baslıyarak adım adım ilerle. mek suretiyle müstakil bir devlet sekline pirerken. ne kimse idama mahküm edilmiş, ne bir kurşun atılmıs, ne de İs- tiklâl icin cidal semak kimse» nin aklına eelmisi lek manlizin Rinikeni se nesini büyük şenliklerle kutla- dığı vakit dünyanın bütün par- Tâmenter devletleri mümessiller göndermek suretivle bu şenlik- lere iştirak etmişlerdi İslanda bir aralık Norvecvava bağlı kaldıktan sonra nihayet Danimarkanın bir müstemleke- si olmustu. Cihan Harbinden sonra 1918 de Islanda ile Dani- marka arasında İmzalanan”bir “ittihat muahedesi” ile bu adada aki! bir hükümet kurulmuş vu. Fakat bu muahede o kada” gevsek idi ki buna “İftirak mu- ahedeği” Iâketni takanlar da olmuştu. Danimarka bu tarihten itibaren Islanda işlerine karış mıvacaktı. Danimerkanın Lon- drada veya Washinetonda na- sıl birer sefiri varsa Islandada da mümessili bulunacaktı, Islan dalılar kendilerine Danimarka same KALAN — iFaik Sabri Duran b anlaşmasına göre İslanda ister- se 1943 den sonra bu bağlılığı İeshedebilecekti. Otedenberi & landalıların ekseriyeti bu karı ri çok muhtemel görürler ve o zaman Islandanın bir cümhuri yet olacağına kanaat getirirler- i. Danimarka Alman işgali al tına girmezden iki ay kadar ev: vel, İslandada nesredilen mec- mualardan bir! okuyucuları ara- $ında bir anket açmış ve müs- Kralını Kral olarak seçiyorlar- dı. Danimarka Kralı Danimar-| tahsisat aldığı | ak- | ka bütçesinden gibi Islandadarı tı ve söyleyen r Danimarka ve Islanda İı” yahut ta “Islanda ve Da marka kralı” olarak anılacı * * şte, Danimarka Alman l altına girdiği vakit İs-| rp harici kalabil | rla bir alışve-| ığını göstermek için hemen feshettikleri 1918 mua- hedesi bu kadar garip bir itti Danimarka Kralı zifesini göre- Althinz bu vazifey uht ve arası arasından nasren'ni hi r #eemibti. Fakat Isli dusu yoktu, kıyı sularını bkeı gemilerini kontrol “den bir iki devrive misin hack denizlerde de kuvvet sahibi de- Bildi. Su halde haricten gelebi- lecek bir tecaviize karsı memle- ket nasıl müdafaa edilebile ti? Islandalılar Almanların kendi adaları üerindek! emellerini pek ivi biliyorlardı, Harp başlama dan cok evvel Almanya adaya seyvah veya is adamı olarak gönderdiği ajanları vasıtasile a- danın hava sartlarını tetkik et-| tirmis durmuştu, Sinemalara hepAlman filmleri sokuluvor ve | her türlü kültür sahasında AL man propagandası kuvvetle his- golmuyordu. Bu cihetle yeni hökümet reisi iktidar mevkiine gelince İngiltere ile müzakerele re sirimis ve adanın İstikl, pa ilişilmiveceği hakiındaki va itler karsısında İngilizleri memleketi muvakkaten issalle jen adar coğ; vaziyeti de insanı al yor; Bu adaya İslanda (Iceland Buzlar memelketi) demişler. Si- mal kutup dairesi dediğimiz m6- dar, adanın şimal kıyılarına pek yakın, İlk görüşte böyle seni- lır ki bu ada gibi in sanların yerleşmesine hiç mi İleri dünyanın hiçbir ! (JTAKVIMDEN a RYAPRAK | Bülbül! O Cesur Kuş... ün duvardaki o takvimin yaprağını koparırken, ü- zerinde şu kaydı okudum: “Bül büllerin ötme zamanı., Demek bundan sonra sesleri, terennüm- yerindeki. lere benzemiyen 6 güzel memle, ket bülbülleri ıssız. korularda sesiz bahcelerde sabahlara kadar sakıyacaklar... Ben burada bülbülün edebiya- tini yapacak değilim. Bu mevzuu irler havli hrrpala- r ask ef. ilbülü cüle âsık etmisler. Fuzuli meşhur “ de bülbülü sahnenin en canlı bir Vâzimesi gibi telâkki eder! ilbülün (edebiyattaki rolünü bir tarafa birakiyorum. Cok gezmis, cok görmüs ihtiyar bir dostumun bülbülün baska bir hmususivetine sit bir fıkrasını nakledeceğim: Simdi Yuzoslavya İs mini alan devletin hududuna gis ren hir Balkan şehrinde memur” dum. Etrafımızı sarp dağlar, kes. kin kayalar, sık nefti ormanlar sarmıstı, Oturduğum evin bah» cesi tâ yanımıza kadar gelen of” mandan ayrılmıs bir narça gibi vüksek asırlık ağaçlarla doluy. . Rahar haslavınca suların ças ısını, Yaprakların. haşırtısınt, mönceremden o dinlerdim. Hele hülbüller?.. Sabaha kadar «al Tara İelerinden biri diğerle rinden daha adamcil olmustu. Penceremin pek yakınında ihtis var bir arın üstünde yuva vap 1, Ren de bu güzel sesli fos # olmıyan bir yerdir. Halbuki) sevi Grönland (Yeşil memleket) is-| mini asıl buraya vermeli ve bu-| bun İsmini de Grönlanda tak- malı imi fından dolaşıp geçen Golfstrim sıcak su cereyanları sayesinde çok simalde bulunuşunun doğu. racağı şiddetli iklim . şartların dan kurtulmuş bulunuyor. He le adanın cenubu garbisi ekip bicmiye ve tay, koyun gibi hay- vanları sürülerle beslemiye pek müsaittir. Tabiatin adaya bah şettiği bir çok zenginlikler de var: Bir kere kıyıların. kaynasır durur. Bütün A kıtasında tutulan (balıkların yüzde onunu İslanda temin edi- Yor. Daha garibi: Ağaçsız ve kö- mürsüz olan bu adayı tabi her tarafı: ni ve sıcak sular fışkırır. Kadınlar kapıları önünden ge kar ve si min eder! medern sehirlerinde bu memba lardan şofaj santral ousuliyle evleri ısıtmak İcin de istifade e- dilovar. Son kırk sene icinde İs landa cok ilerlemi çok ma mur bir hale gelmiş. Acaba istik- bal, bu asırlardanberi kendi kö selerinde sessiz sedasız çalışan bu çok sakin insanlar icin ne gi- !y; bi sürprizler hazırlıyor? Bugün kü harp daha ziyade dünyanın büyük iktisat yolları üzerind bir köşe kapmaca mücadeles seklini almış gibi göründüğüne göre İslandanın da ergeç kanlı bir harp sahnesi haline girme hiç de ihtimal haricinde değil dir. sıl karşılayecük? A | KANUNİ MÜTALÂ şa K nun suç İşleyenlerin cemi- yete, borçluların da alı rına ilelebet borçlu kal ları istememiş, muayyen müd- detlerin geçmesinden son luların artık takip edilemiyecek- erini hareluların da müruruza- man iddia ederek alacaklarına © lan borçlarından kurtulmalarını kabul etmiştir. Muhtelif suç leyenlerden hangilerinin ne kadar | ru; müddet rectikten sonra hakla” | ası doğru çıkarsa alacaklı artık rında takibat © yapılmiyacağını |hiç bir şey ele geçiremez. (Ceza müruruzamanı) nı başka| Kanunda ekseriya muhtelif se. bi yyazmmıza birakıp bugün hu- | beplerden doğan alacaklar hak, kuk müruruzamanından bahse |kındaki mürurnzaman açıkça deceğiz: gösterilmiştir. meselâ alelümüm Alacaklmın makâl hir müddet | kiralar ile re'sümâl faizleri ve içinde borçlu — aleyhine hiç bir |münyven zamanlarda tediye" harekette bulunmaması kendi. | sartedi aidat hakkındaki da- sinin alacağında artık hiç bir valar, erzak bedeli nafaka, otel pa il e Yeli Avukat Emcet Ağış zettirir, ve mürurüzaman da İşte bu faraziyeye müstenittir. Ala caklı mürüruzaman © olduktan | sonra hakkını kanuni yollarla mağa kalkışınca borçlu müru man idin ederse ve bu idil | suç- İ lâkası kalmamış olduğunu far-İve lokanta masraflarına müteal- KAR). ÜRUZAMAN lik davalar, başkalarmın maiye- tinde çalışan veya müstahdem olan kimselerin, hizmetçilerin ve amelelerin ücretleri hakkındeki davalar beş senelik müruruza- mana tâbidir. Ru sibi alacakları olanlar borçluları aleyhine dav: açıp ta borçlu beş senenin geçti- #ini iddia ve ispat edecek olur mahkeme alacaklının davasını reddeder, Fakat bu beş sene nasıl hesar »dilecektir? Bir de bunu anlıya m. Müruruzaman ala accel olduğu sitnden. * #âsrmgeldizi günden bas !ar ve mürüruzaman ancak müd. detin san “İrin seetiği «üretir vaki olmm abur. Bir misâl verelim: Senede merbut âdi alscaklar on Senelik müruruzamana tâbi olduğuna gö. re 1 Nisan 1940 tarihinde öden. balık | misafivimi ürkütmemek icin ka açmıyordum. Bir gün r manzaraya sahit oldum: Bülbülün vuvasının bulundu. #u sık yapraklar arasında hir k "at carpıntısı oldu. Bu mini mi le Çünkü İslanda etrs-| ni komsumun her zamanki cr. n"mısına benzemivardu. Bülbül, beleranlı bir yürek gibi çarp" ıvasına İaarruz sinirlenmisti, cm dalında bir celik parcası kımıldanıyor, yavaş yavas vukarıya doğru Yükseli- vordu. Dala sarılan bu meneyisli <üngünün werndn eiğerler delici ki sies parlıyordu. 7 Bülbül tüyleri ürpermis, ye. sasına doğru uzanan bu celik Aüsmana kanatlarım kabartarak verd sını, tarihini, $e “klülini müdafaa eden yekpare sir millet gibi saldırdı; yılan büz Bülbül, seri hareketlerle dü manına kendini ısırtmamak icin verilerek, vurmak irin saldırarak carpısıyordu, Bülbül, yılanı yu murtalarına, yuvasına yaklaştır. mtvordu. Mücadele Birdenbire havli devam etti. İlanda bir yorgun » Tak i. Dala sarılan halka larının bir i eörüldü... Kuş, hasmının halsirliğini oanlavınen mücumlarını daha ziyadeleştir- di... Artık yılan dala yalnız viler. Annun bir iki naktasiyle sarılabi- um anun Son mu ini de kırdı. Mazlumun vuvasına uzanan süngü, civisin. #en eıktığı icin kuvvetini kay- Betmis, kırık bir yav narçası gi- vi sallandı. daldan dala çarpa. —k vere düstü. il, bu galeheden sonra <ilkindi; yuvasının kenarına gel Ai. ewrurln baktı, Ondan sonra uzun bir dem cekerek sakımağa basla Fakat hülbülün simdiki ötüşü âl marşı kader üzel Takvimei mesi taahhüt edilmiş bir herç i- cin 1 Nisan 1950 tarihinde gece varısı müruruzaman vâki olur. İTabii bu on sene zarfında alacak» lı borclu aleyhine biç bir kanus ni teşebbüste bulunmamış İse; voksa Borelar Kanununun 133 i maddesinde yazılı olan ha- »sketlerden birini yaomışsa me selâ. alacağı icin mahkemeye ves ya era dairesine müracaat e *#mişse müruruzuman kesilmiş olur. Bazan borçlu da bir takım har reketleriyle müruruzamanın ke- “iImesine sebep olur. Meselâ bor- cunun faizini tediye, alelhesap hir mikter para eds vevx vahim vahut kefil verirse mtiruruzaman kesilmis olur, Mürüruzaman kes sitince de hu kesimden itibaren yeni bir müdet cereyan etmeğe başlar.