10 Eylül 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| A 10.9.940 J. LDAN Türkiye Ecnebi — x 1400 K tTsene — 2800 Ki TÜ A — SY ay 18500 * 400 CN — $ Ây 800 180 #D — y Ay 800 ARAAAAAAAARARN, S | TİZ. e | Yazan: Ömer Rıza Doğrul r ugünkü harbin nereye doğ. ai ru gittiğini anlatmak için Kj Arapların “nihayetin bidayeti,, aft SÖZünü hatırlamamak —mümkün C-ı değildir. Nihayetin bidayeti) S0 "'_4 nun başlangıcı, demektir. Bunün | da Manası, iki muharip tarafın caddl $0 büyük kuvvetlerini kullan. tail Malarıdır, Bugünkü vaziyetin bu Merkezde olduğu gayet sarihtir. € bu vaziyet bilhassa Almanya ai Hakkmda doğrudur. Berri kuv, Vetlerini kullanamıyan ve baliyi imi | Küvvetlerden mahrum olan Al. Müanya yalnız hava küvvetlerinin TİP kudretine dayanmaktadır. amst| Sonun başlangıcı olan bu hare. Wad ct le iflâs ederse karşı tarafin iaeil Pugün yüzde elli nisbetinde olan — Şaler ihtimali birdenbire daha * Yüksek bir noktaya fırlar. Zaler ihtimalini bugün yüzde nisbetinde gören, Amerika fiye Nazırı gibi bitaraf bir Sihsiyettir, Fakat sonun başlan. Bitı, bu ihtimali daha fazla yük. Seltetek gibi görünüyör. Hâdiselerin süratli yürüyüşü üyül İKi tatafınm değil, fakat bir tarafın t yü İebindedir. *ad Mükadderatın İstihzası : x__—_—_—_ :ğ İ“ıîlhzılnnn hepsi dod gülünç Olduğu derecede acıdır ve is. :â“hıılum hepsi de, acı bir akı. (ç İ -df iîm'den farkı budur, l'ıtıhııyı, 'hllırl." uğrayan karşı tarafın Ğ yacağı acı intikam takip at (©der, Hitler'in son nutku da baş- h # fanbaşa istihza İdi. Acaba bu is- nesi tihza da, her İstihza gihi, acı a- j le mi karşılanacak? | Hayatta ve bilhassa siyast ha. YAtta an çok sakınmaya değer bit ea ÜL Y İstihzadır. Çünkü, bu.gibi & |Stihaalarr mukadderatın istihzası takip eder. f'mnd'manveNazizm! le neticelenen hâdiselerin mu- beti ık'ddimeıidir. İstihzanm, şaka ve İBUGÜNİ TAN (TAN'IN ANKETİ) ocuklarda Cinsi erbiye Meselesi Esas Dava Nedir? Cinst Terbiye mi? Bu kelime açık saçık bir anket vehmini vererek bazı Dr. Fahrettin Kerim Diyor ki: D r. Fahrettin Kerim, anketi. mize verdiği cevapta di. yor ki: *“Çocuklara cinsi terbiyenin ve- rilmesi lâzımdır. Bir kere cinsi terbiyenin maksadı r&alit& mese. lesidir. Çünkü insan denilen mahlük dünyaya geldiği okuyuclarımızda nahoş bit tesir bırakabilir. levi nazik olan bu *Müsterih olabilirler! Bilhassa çok kımdandır. Anaları, d imiz, sırf ilmi ve terbiyevi ba- kınd: dıran, vel çok hasıl herkesi gizliden gizliye meşgul eden bu bahsi açıktan açığa tetkik ede- fek ondan açıkça bahsetmenin büyük faydaları vardır. Bu bahiste söz söylemiye salâhiyettar filozof, pedagok ve doktorların ekserisi cinsi terbiye prensibine taraftardırlar. bu d maâ dikkat Büunların hepsi de çocukların ket etmek lâziım geldiğini uzun uzadıya dü: A evvelâ şahsi müdafaası için mü- cadele eder. Bu mücadeleden başka bir de kendisinden sonrâ neslini devam ettirmek lesi ihtilâf, bilh onlara karşı ne şekilde hare- Ve tetkik işl. dir. cinsi terbiyenin şekli ve çocukların yaşı mese- lesinden çıkmıştır. Bir kısmı, toplu (kollektif) tedris usulüne taraftardır. Diğer bir kısmı ise, aile tarafından verilecek ferdi tedris usulünü tercih ASN BT etmektedir. Bü #mumiyet bakımından tabiat kanunlarına tâbidir. İnsan gerek şahsi baka- sı, ve gerek neslinin bakası için tabiatin kanunlarından uzak Ka. lamaz, orlara uymaya mecbüur. dur. Generation hâdisesini gizli ve esrarengiz (mysterieux) bir şekilde saklamak “contre nature,, bir hareket olur. Tabiat kanun- larına uygün olmıiyan bir hareket te anormal “neticeler yaratır. Bündan dolayı nereden geliyo. ruz, nereye gidiyoruz, nasıl çoğa. liyoruz. Bunların biolojik esasla noktalar gunlardır: Cinsi meseleler bahsinde düuyulan bu mevzü fınd. itibariyle açığa vürmak istediği en esaslı sahte mahcubiyetlere karşt mücadele daha iken & e etmek, çocukları tiyle yanlış fikirlere saplanmalarına meydan vermemek ve en ây süre. bu hakikati on- lara yavaş yavaş ve temkinle anlatmak., Esas maksat, onların bu kâçınılmaz hakikati ileride, çirkin ve tahrif olunmuş bir şekilde, çok geç olarak öğ- VA T letine daha mâüâni ol: lacak şeylerde pornografiye git. memek ve henüz bülüğ çağına girmemiş çocuklara okutmak doğru değildir. Bülüğ çağına gel. diği zaman tabiiye ve bioloji ho. caları ve ebeveynin bu meseleye rını bilmek ve t k her cihet. ten faydalıdır. “Çocuk, Freud mektebine gö. re, doğduğu zamandan, hatta a- na râhminden itibaren cinsi kuv. | vetin tesiri altındadır. Bu kuv. vet muühtelif safhalarda başka başka şekillerde kendini göste. rir. Çocuğun, kundak açıldığı zaman gerinmesi, parmaklarını emmesi, hatta meme emmesi il çocuğun dikkat nazarlarını çek. mek ve ona işin hakikatini ay- dınlatmak surîîe cinsi terbiye vermeleri fayı olur. Cinsi terbiyenin verilmemesi yüzünden ileri gelen sexüelle nevrasteniler çok defa bir (choc) şeklinde nevrozlara sebebiyet ve. rir, sexuelle kudretsizlikler, ruhi depresyonlar yaratır.,, ZLOKMAN HEKİMİN ÖĞÜTLERİ. Veremi İlerleten İstidat ehanalyse Böre, bir :;tye sexueldir. Yavaş yavaş annal ve oral devrelerden sonra Auto. erotisme devirlerinde bundan sönra pre.puberte ve puberte da hete uel hisler lardan verem mikroplarımı alabilir, hat tâ © mikroplar akciğerlerde lıııu'fılm başlangıcını hüsıl edebilitler, Fakat verem hastalığı herkeste ayni sürette yürümez; Kimisinde çabuk ilerler, ki- kimisind. meydana çıkar. Bu pubert& za. manı psikolojik ve fiziolojik ba. kımından çok ehemmiyetli bir Zamandır. Bu zamanda çocuk. lâra cinsi terbiye verilmediği takdirde, —birçok — abberration indistanın herhalde Gandi. den daha çok ünlü olan l lerinden Nehru, Alman Na- E A:'“lhdeu bahsederken “Nazizm, Veli gi vi hayvanla insan ara. h mndı bir mahlük sayıyor. Asya. lemi Ç Ab Nazizmin muvaffak olma. l:. hizmet ve yardım edemez. » Syor, |- ,d!h”, insanlığın beşîâ Ve me. —N BİYetin şerefi olduğu halde |Ş Sizmin bu iltifatiyle karşılandı L m'ngâre, Nazizm bütün Asya. osie d eç & ;ıktir_ etine hak kazanıyor, de. |— ' da Nazizm hesabına Asya. nredi a bir İstihzasıdır| 4 ! | Askerlik İşleri | .-/' lles (cinst dalâlet) meydana gelir. Bunların başında: mastür. bation gelir. “Yirmi seneyi geçen, sinir ve rüh hekimliği şubesindeki tecrü. belerimde bunun birçok teza. hürlerini gördüm. Bunlar arasın. da bilhassa nevrasteni sexueller meycuttur. Cinsi hayatın sırları. nı bilmedikleri için kendisini sui. istimallere kaptırmış, bu yüzden sürmenaja uğramış bedbahtlar gördüm. Bundan dolayıdır ki ço. cuklara cinsi terbiye vermenin çoke esaslı bir şey olduğuna kani. im. “Bu, yanlız erkek çocuklar için değil, kız çocuklar için de doğrudur. Hatta Avrupada Edu- cation Ssexuelle (cinsi terbiye) yavaş, sonra kendi kendine durur da... B k ee Te iekla, 1âmetler insanda o ğuna büyük bir ihtimal verdirir, Herşeyden önce insanm tipi: Uzun boylu, ve ince tipte olanlarda verem daha çabuk ilerler, Onların gövdele. rine dikkat edilince göğüslerinin ka- tınlarından daha uzün ve daha geniş olduğu göze çarpar: Göğsün altında karın âdeta küçük kalır, İlerlemiş ve. remden hasta olanların en çoğu bu tipte lanlard Bu tipte olmakla Verem' hastalığ böyle, adı göre, başka başka tarzdâ yürümesi bir ik iktarı lesi; beraber bacaklar gövdeye nisbetle u- zun ve adaleler iri olursa bunlar ve. kere m mi İnsan tabii olarak —bir çok mikrop- lara karşr olduğu gibi— verem mik- robuna karşı da mukavemet eder, mik- robun vücudünde zararlı tesiri yapa- remi ilerletmekten kurtarmazlar, ak- sine böylelerinde verem daha çabuk ilerler, Bir de ufak tefek yapıda, sinirli ve h d maması için onunla dele eder. Dışarıdan aldığı mikropların miktarı kendi mMmükavemetinin derecesini aş. mazsa mücadelesinde galebe eder. mücadele neticesinde Ödeta vereme karşı bir dereceye kâdar aşılanmış o. lur, Mikropların miktarı fazla olursa inşanın mukavemeti kırılır... Bununla beraber, verem hastalığı- nn iletlemesine meydan veren, bir de, istidat bulunduğunu düşünmek zaru. ridir. Verem hastalığının dünyada o kadar çok yayılmış ölmasından dölayı hemen herkeste bu hastalığın eseri bulunduğu pek ihtiyar yaşta iken baş. ka bir hastalıktan gitmiş olanlarda bi. le  ĞALA T bitet Kendilerinde veremin ilerl: y fkederlerden çabuk müte. essir olanlar. Bu tipte bulunanlarda da, uzün boylu ince olanlardaki kadar değilse de, verem hastalığı çabuk iler- ler, Bu hastalığa en ziyade mukavemet gösterenler karnı göğüsten daha ge- | niş ve daha uzun tipte olanlârdır. On. ların midesi sık sık bozulsa da vücut verem hastalığının ilerletnesine daha ziyade mukavemet gösterir. Küçük Memleket Haberleri ZONGULDAKTA TAYİNLER — İ tidat bulunanlar. mikropları alınca mükavemet edemezler, o istidadı ol- mıyanlarda kendilerine verem hasta- hakkında analara ve babalara fi. | gurdı lim göstermeye ihtiyaç duyul. müuştur. Amerikada izdivaça ha. zırlama kursları vücude getiril. ALR a K n ğT ae BeLİk Okul mezunlarından 20 ilâ 40 yaş- İtlüm ve gayriisllm bayanlara mah- SKi hastanelerde Tkinci defa açılacak Tütdunür ve hastabakıcr bemgireler kure #timak İsteyehlerin kayrtları Üzere seele gübemi: d Aakerlik 1 — Otür Aâ__ Öna date Giploması bulunanlarla — İlse, ı #“Çocuğun bir sır halinde dün. yaya geldiğini zannettirmek ve bu işi tamamile kapalı bir föno. men halinde tanıtmak bhatadır. Yalnız bu mevzu üzerinde yazı. lıği gelse bile onu kendi kendilerine ururlar, Verem hastalarile karşılaşmasından pek güç oldı göre, hiç olmazsa, hastalık geldikten sonra onun ilerlemesine meydan veren istidadın alâmetlerini bilmek daha ih. tiyatlr bulunmak için elbette faydalı olur... Hekimliğin şimdiki halinde, bilhassa böyle istidat meselelerinde bilgiler müutlak ve kati sayılamazsa da bazı a. 8- | Temyiz inlerinden Lütfi Tan as- liye ceza hâkimliğine, Ankara ceza hâkimi Rifat Albay ağır ceza reisliği- ne, Artivinden Hamdi Arda maarif mü dürlüğüne, Hazım Erkon ilk tedrisat müfettişliğine tayin edilmişler ve va- zifelerine başlamışlardır. BAŞİIBAĞLI TÜTÜNÜ — Gümüş- köyde kanaü ahk$ Katil e larak başıbağlı ' tütünü — yetiştirenler hakkında İnhisarlar idaresi takibata geçmiştir. Karadeniz tütünleri ıslah is. tasyonu âmiri Sait Coşkun 71 zürramı 121 parça tarlasını gezerek bu tarla. lardaki başıbağlı fidanlarının tepeleri- h # Sevim SERTEL Mühimmat Treni - Casus Olsa Gerek - Paris Otobüsleri s on birkaç gündenberi, Al. manlar İngiltereyi ve bil. hassa Londrayı cehennem ateşi. ne tutmuşlardır. Yapılan tayyare hücumlarının ve atılan bombala. rın haddi hesabı yoktur. İşte bu arada Londra civarında şöyle bir vaka olmuştur: Alman tayyareleri buradan geçmekte olan bir mühimmat trenini ateşe tutmuşlardır. Tabii makinist hemen makineyi durdu- rup yere inmiştir. Vaziyet kötü. dür. Trenin en son vagonu ateş almıştır. Fakat yangının diğer vagonlara süratle sirayet edece. ğine şüphe yoktur. Tren memur- ları kafalarının üzerinde uğulda. yan düşman tayyarelerine rağ- dolaşıyorum ki, yarın Londranın nasıl bombalandığını, sokaklarda neler gördüğümü Amerikaya an- latabileyim. Yaralanmaya gelin. ce; © bana göre değil. Zira ben Sovyet . Fin harbinde, Norveç harbinde ve Dunkergue'te daima en ön saflarda idim. Şehirlerde yüzlerce insan öldü. Cephe geri. sindeki karargâhtakiler yaralan. dı ama benim kaşım bile oyna. madı. Amerikalı gazeteci galiba: “Sa- kınan göze çöp kaçar,, darbıme. seline pek inanıyor. Hakikaten cumartesi akşamki bombardı. mandan Londrada 400 kişi öldü. ğü ve 1400 e yakm İnsan yara- landığı halde ona hiçbir şey ol. tar. men yangını d mak için can- la başla uğraşmışlar, fakat mu. vaffak olamamışlardır. Olan ol. muş, kırilan kırılmıştır. Yangın- dan malı kaçırmaktan başka ça. rte yok. Fakat diğer vagonları so. nundan ayırmak ta imkânsızdır. Zira düşman tayyareleri treni mitralyöz ateşile rahatsız etmek- te berdevamdır. Nihayet maki. nist civar köylerden yardım iste. meye karar vermiş. Fakat bu a- rada tekmil köy halkı sığınakla. rına kaçmışlar, orada çile doldük Tuyorlarmış. Tren memurları bu yeraltı dehlizlerini birer birer dolaşarak: —Arkadaşlar, gönüllü toplutyo- ruz; içinizde dışarı çıkıp ta diğer mühimmat dolu vagonları kur. tarmak için bize yardım etmek isteyenler gelsit, diye, talepte bulunmuş. Bu davete hemen bütün köy etleri koşmuş. Tam iki saat şid. Getli bombardımana rağmen ora- da uğraşmışlar. Bittabi arada ya. ralananlar, ölenler de olmuş, fa. kat kimse aldırış etmemiş, Her- kes canla başla hayatlarından kiymetli olan bu mühimmatı kurtarmak için uğraşmış ve nihöyet bu işi Müuvaffakiyetle başarmışlar. Şimdi bu köy halkı. na hükümet bir kahramanlık ma.- dalyası vermeyi düşünmektedir. ** Casus Olsa Gerek ün-Londra üzerine şimdi- D ye kadar vukua gelen hü. cumların en büyüğü yapılmıştır, Buna rağmen İngilizler tamamile paniğe uğramamışlardır. Saat. lerce süren bombardımanlar es.- nasında halk sığınaklarda muh. telif eğlencelerle vakit geçirmiş. tir. Bu arada, bir yan sokakta da tuhaf bir hâdise olmuştur: Bu. rada nöbet bekleyen muhafızlar aşağı yukarı dolaşan bir şahsa rast gelmişlerdir. Kafalarına ce. hennem ateşleri dökülürken, orta da hiçbir şeyler yokmuş gibi ge- zebilen bu yabancı, muhafızların nazarı dikkatlerini celbetmiştir. Kendisini yakapaça edip kendi * * Paris Otobüsleri P arisin son günlerdeki hali görülecek bir şeydir. Her tarafta derin, fakat içinde matem havası esen bir sükünet hüküm sürmektedir. Filvaki, bir müşahide göre, gene bu turistler kâbesine hâlâ seyyahlar şehri denebilir. Yalnız, şimdi başında tostoparlak şapka. h, gözleri gözlüklü Amerikalı seyyahın, çifte monokllü İngiliz lordunun yerini Alman asker ve zabitleri almışlardır. Seyyahlara şehri göstermek maksadile yapılan otobüs seferle. rine devam edilmektedir. Pen- cereden dışarıya işaret ederek geçtikleri yerleri birer birer müş. terilerine-anlatan rehber gene işinin başındadır. Fakat bugünkü Parisli seyyah #Sadece Fransız topraklarına yerleşen Alman as. keridir. Pazar sabahları Şanzelize mey. danına — toplanıp mütemadiyen Zafer abidesinin (L'Are de Triomphe) binihaye resimlerini çeken meraklılar gene bu hâki üniformalı Almanlardır. Avrupanın bu en köket şehri. hin cazibelerile mest olup vazile. lerini unutmamaları için olsa ge. rtek, Hitler'in buradaki kollarının gözünün önünden geçen, otobüs. lerin üzerinde şöyle bir levha vYardır: “İngiltereyi ezmek lâzımdır!,, Bu yazı daima her yerde hazır ve nazır ve adeta canlı bir ih. tardır. Bir saniye tabiatle başba- şa kalrp bu lâtif şehrin güzel. liklerini hissetmeye imkân yok. tur. Hemen oradan sizi tek. rar hayatın içine çeken bir oto. büs geçer. İBULMAMA Üie 8 4 4 BUK 8 4 —- A -l kulübelerine sürüklemişlerdir. Fakat, adamcağız sessiz . bir köşe bulüp ta konuşmaya mu. vaffak olunca fena halde utan. mışlardır. Zira karşılarında gayet meşhur Amerikalı bir gazeteci vardır. Elindeki vesikalar bunu açıkça ispat etmektedir. — Ben, demektedir, buralarda 1 & Bylti 940 gününde açılacak olan işbu lüm #imak isteyen islüm ve gayrile- n____'“"hr da dahil olmak Üzere 13-9-040 Ü ederek », dar behemehal şübeye müraçaat pazte kaydettirmeleri Mâa — olü- li — n yf PTSÜR Yerti Aekelik yüesindent AY etbi q:," doğumlu ve bunlarla muameleye 1 doğumluların 2 Eylül 040 ta bap İ *O0 yoklamalarına 14 Eylâl 040 cü- ! gi _'— Tevalinde nihayet verilecektir. Tüğima 5 .Y:.ıı...,. hergün (cumartesi “dahil) İvam di l:ıbırıı gübemiz Binasında — de- : — Yoklunaya yunlar da getirilecektir. — Nöüfun hüviyet cüzdamı, — fotoğraflı ':'"“ Senedi ve dört fotoğraf. "ıhıuz Tahallini bitirenler — diplomalarım, İki — n Gülüştüler, , O zaman Grandük, elimi öpmek - çin, bana döndü, eğildi. Bir an, bu iyi tdranmış saçları koparmak, “vah- şİ adam, neden kocamı elimden alıp götürüyorsun?,, diye bağırmak — için dayanılmaz bir arzu duydum. Lâkin sosyete İcapları bu estenkti yendi. Grandük, asil başını kaldırdığı za. man, beni gülümser gördü. Vaslliye: — Hayran olunacak yaradılış, de- di. Botticelli'nin meleğine bânziyor... © halde, bu akşam saat onda.. Her- mitage'da... ) Saat ona çıyrek kala, Vasili de, Berekli — ökül Di 'Gurtladan: örteei 'seneye brraktlanlak. rer porl Karma . Senatkâr olanlar da meslek vezika- .—'o klama günleri, 4 t biyelri, ” BN günleri Taksim ve Şişii nae- ;.'ı.o, Boit 940 günleri Galata nahiyesi Hilsköy ": V1 Bylüi 040 günleri Kasmtpaşa, tü SAŞRLAR g” Ka Si M':::“' dişinda olanların bulunduk- | meleri İlün askerlik gubesine müracaat et- ©| İT PFatih FA MA_'::'“İ ınl-...ındııı 336 doğumlu- lamalarr 17 girlkmeleye tibi olanların yok- bili tarihinde —hitama ere- cektir, Aarı bğ G dt A — | Okurların - halfhazır . aTImı gösterir yeni tarihli tahsil vesikalarile. B —— ün Üeiter eratm ga ÇS yoklaması yapılacak teli Yoklamalarını yaptırmaları, A Si takdirde yokluma kaçağı kalacakları ilân Olunuz, .i &l s, parfümlen- miş, elimi öpüyor ve gidiyordu. Ben, ışıklar, aynalar ve perdelerle dolu büyük salonda yalnız kaldım. Hayran kalınacak — yaradılış olmak neye yarardı?.. Botticelli'nin meleği- ne benzemek neye yarardı? v Hizmetcim Katyayı çağırdım. Katya iyi bir kadındı; amma çirkinliğine de diyecek yoktu (zaten onun için bu ka- dını ben seçmiştim). Ona, ağlayarak, hi | İ D gireceğimi söyledim. Esvabrmım bağlarını çözerken mırıl- dandığını işitiyordum: — Ben olsaydım yatağıma gitmez. dim. Ben olsaydım, başıma pırlanta- larr takar, al tül esvabı giyer, sonra da cebime bir şişe içki koyar ve dışa- » | rıda ne var ne yok anlamaya giderdim. — Sen olsan gider miydin? — Eh, zannederim. -Katyanın saşı gözleri sağa sola mağrur istihkar şim. " rengi çorap ve iskarpinleri “ Yi $ ANNİE VİVANTIİ ei d S ni kırdırmıştır. çeviren : RÜVEYDE SİNANOĞLU şekleri fırlatıyorlardı.. Neden gitmi- yecek mişim? Doğru, neden gitmemeli? Vasiliyi takip etmem hakkım değil miydi? bir yil önce, istebin küçük klisesinde bu- nu ona vaadetmemiş miydim? “Onu ta. kip etmek!,, Bu sağlamlık ve tatlılık adağını, o zaman papasın arkasında ne kadar titrek bir hazla yapmıştım, A- câba bu, Hermitage restoranı için de muteber değil miydi? Sesim titreyerek:! Gideceğim, -dedim;- ama bütün ka. dınlar podra ve allık sürüyorlar; hal- buki benim böyle şeylerim yok. — İyi ama, siz öon sekiz yaşındası. niz, bayan, Kırmızt tüil esvapları giyindim; ateş dişlerim biribirine çarpryordu. Katya dua ediyordu. Nihayet restoranım parıltılı kapısına vardık, — Tantım!., Katya, kocam kimbilir ne diyecek? — Güzelsiniz, diyecek « O ışıklar içinde parıldayan eşiği nasıl aştım? Eğilişlerin, gülümseme- lerin, mırıltıların Aarasında, kırmızı balılarla süslü merdivenleri nasıl çık. tim?.. Büyük merdivenin üst b d: Ban B ç ç AAA A e) a— — Size ne gibi bir hizmette bulu- nabilirim? Fakat.. Fakat.. Aman Tan- riml... Gözleri sonsuz bir şaşkınlıkla bü- yümüştü: — Lâkin siz.. Botticelli'nin meleği!, — Evet, dedim. Ağlamak istiyor- dum. Kibar adam, hayraân: — Geliniz, geliniz! dedi; koluma girip beni kapıya doğru götürdü. Bir garson kapıyi arkasına kadar açtı. Kristal, altın, kadın ve çiçekle parlıyan bir masanın görünüşü göz- lerimi aldı. Eşikte duran Grandük, Vasiliye doğru: — Tarnovsky! diye haykırdı; tâ- nilerlhi. talihlisi!.. İşte fetihlerinin i- çinde en muzaffer olanı, Soldan sağa: 1 — Bir erkek adı - saçsı: 2 — Nöta - çift değil - nota. $ — Baba kârdeşi. 4 — KRaki bir vergi * asabi bir hal $ — Iktısadi terim - istidâya yapışır. 6 — Otuz gün - misil, tabaka - bir nota. V — Çalgı - bir müstemleke. 8 — Bir meyva - Kök, 9 — Bit erkek ismi, Yukardan aşağı: 1 — Iğfal &den. 2 — Nota - değer, lâyık, S — Doğru, hukuk - kehar. 4 — Bir berber aleti - bir nota. S — Bit usvumuz - masum, katıksız. 6 — Misil - endişe, 9 — Tire - gıkıntı, müni & — Bir uzvumuz - sahilde bulunur » bir nota, 9 — Cemi edatı » yüz kuruş. Dünkü büulmaca: (Soldan sağa): 1 — At * Mi » asâ. 2 — Kasa » amik. $ -- Ma. süra. 4 — Fark - sa. $ — Amlil - afi. 6 — Ney » ddi 7 — Bter * alil B — Arg - se. 9— O - ebe - baz. Sahip ve Neşriyat Müdürü: Emin (DEVAMI VAR) UZMAN—Gazetecilik ve Neşriyat T. L $. — TAN MATBAASI bir kapının önünde durdum: Yüreğim çekiçleniyordu; nefes alamıyordm, İ. gçerden çingenelerin müziğini, kadm sesleri ve erkek gülüşmeleri ile kristal tıntımları işitiyordum. Önümde eğilen metrdotele: Ç geçirdim, Başıma da — pırlantalı ve — . *Diye mırıld - Çağırınız.. -Lâkin Vasiliyi düşününce cesaretim kırıldı;- Son Altes, Olden- zümrütlü tacı taktım; ve alevi bir yıla- na benzey besk'altık tslerasli ker mızı bir eşarpa sarındım, kendime bakarak, — Eyvah, Katyal! -diye içimi çek- tim.. Annem , ne derdi? Ne. ye benziyorum böyle? Katya: — Bir yanan maşâlaya,- dedi. Katyanm da troykada benimle be. râber gelmesini istedim. —Korkudan burg Grandükünü çağırınız,. dedim. Merdivenin — parmaklığına tutuna- rak bekledim. Açılan ve derhal ka- panan kapıdan gelen seslerin hara- reti, beni bir alev gibi yaladı. He- men derhal kapı yeniden açıldı. ve yüzünde hâlâ son gülüşlerinin izi bu. lunan mütehalik Grandük göründü. Bana, aptallaşmış baktı. Tanıya- mamıştı, SÜMER SİNEMASI BU A YENİ KİŞ Yeni getirttiği en güzel Filmler arasında intihap ettiği ve Albert Prejean - Dita Parlo - Jules Berry tarafından yaratılan Monte - Karlo'nun Meçhul Kadinı Güzel Fransız filmi ile açıyor. Kumar ve Lüks ihtirasile Güzino. nün ihtişamı arasımnda başı dönen meş'um bir kadın.. Söz Gümüşse... Süküt Altındır ga yle ama sükütun altın olu o duğunu gene sözle anla. tıyoruz. Bu sözü de doğru olarak kabul edersek . yaptıkları koma greden anladığımıza göre . İsi bulda 30 bin altiım madeni demektir. Dilsizlerin eski devlir. lerde, eski saraylarda ehemmi. yetleri vardı. Hatta daha pek ya. kın zamana kadar (Babıâlide) vükelâ meclisinde dilsizler hiz met ederlerdi. İkinci mit idaresinde, yalnız hizmel edenler değil, vekillerin kendile. ri de bir nevi “dilli dilsiz,,olduk, ları için bu ihtiyata neden | görüldüğünü bir türlü anlayâs mazdım. Tabiat bu dilsizlere karşı yap, tığı haksızlığı birdenbire tamil ediverseydi, dünyanmm yuvarlak, lığını bile “herkes öyle diyor, diye kabul eden “pinpon,, larıtl saçmalarını işiten dilsizler dille rini bulurlar, fakat daha beteri ne uğrarlar. Mutlaka akıllarını kaybederlerdi. Kongrenin dilsiz erkeklerle dil siz kadınların evlendirilmeleri hakkındaki kararını okuyuncu “dilsiz kadın nasıl olur?,, diye şaştım, Bilmem neden? Ben d sizliği kad bir türlü yakış Böyle ol da geçi bilmek için iki taraftan birin gönüllü olarak — dilsiz. olmast mutlaka lâzımdır. O halde evlik lik hayatında kavga denilen işti. ha açıcı turşu ziyafetinden ikj tarafı da ömürlerinin sonuna kiâ. dar neye mahrum etmeli? BL rakmalı iki taraftan biri varsım hakiki, yahut sahte dilsiz rolünü eynayadursun. Meşhur bestekârlardan Hoecg Abd.ul.kadir pek kıskanç olduğu için eserlerini kimseye geçmez, miş, Zamanın hükümdarı, noti mevcut olmadığı o devirde hüş canın ölümile bütün o güzel telerin kaybolacağını anlamış bestekâra dilsiz rolünü us! oynavan veki bir köüle ihsan © miş. Hoca, köleyi merdivendi inerken arkasından sandık — yüs varlamak, yanında leğen düşür. mek gibi tecrübelerle sınad sonra artık eserlerini ondan $i kiınmayarak bestelermiş. Hayli zaman geçmiş, bir gün yeni eserini okumak üzere huzura Çü ğBırılmış, kendisi için n makamın karşısında köleyi otur. müş görünce İşi anlamış, fakat sesini çıkaramamış. Hoca bir heste okumuş, sahte dilsiz tekrar etmiş. Hoca hememi orada bir eser bestelemiş. Kölel daha iyisini yapmış. Nihayet iki. si de öfkeden kendilerini kaybes derek oski bestelerin “terennüm,, denilen; Tene ni, ten 'ni, te nâ! | Kıstmlarına birer: — Tuuu! İlâve ederek birbirlerini tükü.. rük yağmuruna boğmuşlar! Takvimci Toplantılar, Davetler: | Beyoğlu Halkevinden: Kapalı salca $i yetiz 1 birinciteşrinde başlayacaktır. Müsülkk H, aletli, aletsiz, mümi fimnastik, — eekerimiş boks, güreş, kıliç * kalkan, milil oyunlar yek pılacaktır. Kadın ve erkek kaydolmak İstee yöenlerin müracaatları, ga İPEK Sineması 12 Eylül Perşembe akşamı Ye«s ni sinema Mevsimine başlıyor. İlk Program İK ATEŞ ARASINDA Aşk - Heyecan ve büyük mâs- cera şaheseri ALİCE FAYE WARNER BAKSTER İlâve olarak Bütün Zenginlik ve ihtişarmı ile İzmir Entlernasyonal FUARİ TÜRKÇE SÖZLÜ KŞAM MEVSİMİNİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: