12 Temmuz 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

12 Temmuz 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12.1.9040 TEMMUZ 940 ES AN Bi“ BEbEL| Ecnebi Teena (düne Ke, SAy e Say 209 Tay w Nebi peta. Hltikmdina riydn memleketler için Bizimdir, —....) 3. .ezi eli müddet girseiyle » 318 liradır. Abone be- ndir. Adrez değiştirmek ur. Cevap için iaktup. TAĞİİ kuruşluk pul tğvesi k hü m N İNİ < biRB. Ajansının & e EHiği lar Karşısında B. markalı Alman ajan. İn son neşriyatı, Alman h yeni bir gayesini ifşa izarap) baska hiçbir netice ve, korel P“ sözde. vesikaların uğu vi” ,(abrit olunarak meş. ugu mü Alman siyaseti. BE DÜSÜ akımda Ma aleğisinin sekteği diktir, vlği fikir Tadili in, oluyor ki, bugün! — yiğaebin yorup yıprattığı öre, gi DİF zaruret içine ül ad myanın veğine teselli. mi ve hükün içinde e felâkete örmekten i YE ikalojik histir ki. na gili 'na, yabancı milletle. Bu 9 Katmak arzusunu fi. Mieği tedir, yeni Kip seferki tahrikin gü. seye pe B. ajansının ar. m propaganda yap. r. Buj*"ulduğunu ve bu yor. ve ğ Südülen maksada ta. gibvkırı adı 5 yı ımlar attığını dilecgii idir. v AT ADN. R. ajansının hil. D. Mmdi ki, bu kabil sabi. iri z *r, ancak, siyaset. ormalisuzlaşmış milletlerin üyük Eleri üzerinde müessir amak atro, #ğ'*den geldiğimizi, nere. ar açıbif'"İzi çok iyi biliyoruz. * aramızda senelerden Ut bulunan ve sağlam birçek sıcak hatıralar orslmaz dostluğu, kun. 1, sn, tahrif olunmuş İn, ormıya çahalurası, mi e, Rülünç bir gay. satın İPlüNCe, D. N, B. ajansı. Ta v ve mahut suiniyetini, iç teriğile bültün dünyanın bir nane anlamış bulunmasın. erin Eğ vellit memnuniyetimizi ri değiliz. Ve mâ yapa, irmaş olan bu ajansın, i Jâzmder ki, bu kaz sönkteiği biz hileyle, İki dost mil, n Cumifitürmiye imkân yoktur. bize, i de LeRğhİZee, iki milledi enundiirine koyduğu, buldağıe isyondijrik taktiğinden de anla. ves ajans, dünya nizamın, selmeğr dürtüşte ayaklanan İp” 113) Öğn külleleri armında bez Nİ mentaniler tı, oluğun birbirleri. gi Sovyetler ve ürk. aki dostluk, çoktan ” . Ka ve çoktan ? hislere Sant Yu içindir ki, DEK st öğ büyük hulyanın yoğu ümit edemez, sat TER elinde tahrir eg a edilmi meri ba raya çıkmakla ken: ii kendi elile indirmiş » B., masum evlere odak k i 12 halinde yakayı zn NN iletim mevkiindedir. ve onüğ esikalarn çok büyük mili 2 isbat ettiği tek ha, tir, Saf iğ nsının hu ta. görme nerdut cürmünden iha, rak Jön harekedile D. Np üdürlül llanılmaktan ham Gür mılmaktan ham. me MIŞ ve kızı 15 bulu, eği VE Propaganda silâhı,. mış Funtinu, kendi kal. : oldu! Bunun izindir ; derin bu hazin 2 nde duyduğumuz ha 4 Sadece merhamet, "İstiklâl Uğrunda,, Tefrikamızı Yarın Neşre Başlıyoruz. Eserin Muharriri. Bu Makalede Hâtıraları Niçin Yazdığını Anlatıyor: on yılların en zararlı mo- dalarından birisini de, hiç şüphesiz hatıra yazmak teşkil eder, Fakat maalesef, bu hatıra. ları yazdıranlardan, ve yazanlar. temas ettikleri o mü. him mevzuları dillerine ve ka- lemlerine dolamıya salâhiyettar değildiler. Bu yüzden, kahra. manlarından çoğu henüz yaşa. maktu bulunan yakın tarihin bir çok vâkıaları, memleket o. kur yazarlarına yanlış anlatı. di. Yine bu yüzden, hiç bir de. virde, hiç bir hizmet görmemiş bazı kimseler bugün kahraman tanımıyor. Ve büyük hizmetler başarmış bir çok fedakâr vatan çocuklarının isimleri bile anıl. mıyor, hattâ bilinmiyor. Halbuki, yarın, Meşrutiyet, Mütareke, Mili Mücadele, ve İnkılâp tarihini yazacak olan. lar, yazılmış bulunan bu hatı. raları, maalesef, ciddi ve şaya. nı itimat birer mehaz, birer ve- sika sanacaklar: Çünkü, yazılan hatıralarda yapılan büyük hata. lar, salâhiyettar şahsiyetler ta- rafından tekzip veya tashih o. lunmamaktadır. Bu tekzibi, ve. ya tashihi yapacak mevkide bu. İunanlar, harekete geçmeyi, te. vazularına sığdıramamaktadır. lar. Fakat bence, şayanı hürmet bir tevazudun değilse, bu süküt, ve Jâkaydi, memleket hesabına çök tehlikeli bir ihmaldi Maalesef, yakın tarihi yaşa- miş, memleketin son 30 yıl için. de başardığı bütün kavgalarda ehemmiyettli roller oynamış vatandaşlar, birer birer aramiz. dan eksilmektedir. Onlarla bir. Yikte, işlenen bu tarihi hataların bir gün tashih olunması ümidi de ölmektedir. Bu vaziyet karşısında, öte. denberi duyduğum çok samimi endişedir ki, bugün bana kale. me sarılmak cesaret ve ihtiyacı. ni duyuruyor. Zekeriya Sertel YAZAN: İsmail Hakkı BAŞAK (Eski Darüleytamlar ve İstanbul Hava Kurumu Müdürü) İSMAİL HAKKI BAŞAK gibi, Sadri Ertem gibi bir çok kiymetli dostlarımın teşvikleri, bu cesaretimi büsbütün arttırdı. Niyetim, bildiklerimi anlat. çük, naçiz, fakat şerefli ve te. miz bir yerim var, Ne ikinci grupun, ne İtilâfçılarn, ne Te. rakkiperverlerin, ne de Serbest mak, ve memleketin en kara Fırkacıların dolaplarına girme. gürlerinde, büyük hizmetler miş bulunmakla müftehirim. görmüş vatan çocuklarını me. Bugünün (büyüklerinden bir zarlarında bile rahat bırakmı. çokları, bu yeğüne iddiamin yan bazı cibilletsiz ve sinsi boz. guncuların hakiki hüviyetlerini ortaya koymaktır. E“ bir İttihatçiyim. Bu- günkü rojimin kurulması ve yaşaması uğrunda çalışmış o. lanlar arasında, benimdekü. canlı ve âdil birer şahididirler, Ve ben, bugün kaleme sarılmak cesaretini, biraz da, bu şehadete güvenişimden alıyorum. İnanı. yorum ki, inkılâp o tsrih memleket tarihini, har vurulap, harman savrulacak bekçisiz bir hazine sanan gafillere hadlerini PRATİK BİLGİLER Sınai Müesseselerle Tacir ve Esnafın Tutmıya Mecbur Oldukları Başlıca Defterler ütün dünyanın siyasi, ikti. sadi, meli yeni sistemleri “Disiplin, esasma dayanmakta. dır. Buna nazaran vergi sistemle- rinin de bu esastan ayrılamiya- cağı şüphesizdir. Vergilerde “disiplin, i “istik. rar,, mânasına almak kabildir. Fakat bazı gilerde bu “istik. rar,, 1 İemin için “Vahidi ktyasi,, bulmak müşküldür. İşte bu vahi. di kıyasi tebeddülüt ve farkları iktisadi hayatta mühim roller oy- namaktadir. Memleketimizde vergi usulle rinde “beyanname,, usulüne git tikçe ehemmiyet verilmektedir. Bu “beyan,, ların sıhhatinin kon. İrolü için de bunun mevcut ka- yrtlara istinat etmesi lâzımdır. Halbuki memleketimizde —ka- zanç kanununun mecbur tuttuğu müessesattan maada— küçük es- naftan tutun da büyük ticaretha. lâre varıncıya kadar hemen he. men bütün tüccarlar ve sına! mü. ©e8ese sahipleri ticari muhasebe. den mahrumdurlar. Bu kimseler ticari defter ve muhasebenin mü- szzam bir iş olduğu kanaatinde. ç, |dirler. Halbuki biraz müşkülâtı. na rüğmen ticari muhasebe ve defter çok faydalı bir şeydir. Hergün neşredilmekte olan ka- nunlarımız yavaş yavaş bu mec- buriyeti tevsi etmektedir. Bina- enaleyh benim fikrimce her tüc. yeni Muamele Vergisi Kanunu mucibince, #ınai müesseseler: 1 — İmialât defteri, 2 — Muame. le defteri, 3 — İptidat maddesini kendi imal eden müesseseler ip- tidai madde imalât defteri tut. mıya mecburdurlar. Yazan: $. S. car ve esnaf musaddak defter tutmalıdır. Bu mecburiyet ka. nunlarımızda da vardır. gaklimi* Gerek Üğerinden Muamele Vergisine tâbi sınai müesseseler, “imalât ve Touamele defteri,, tutacaklardır. 'Toptancı ticarethane ve müte- ahhitler ise, “emtin ithalât ve ihracat defteri, tutmıya mecbur. durlar, Sınai müesseselere devamlı sü. rette mal satan toptancı ticaret. haneler de “satış defteri, tutar. larsa da yukatıda yazdığımız ti. cari defterleri yani yevmiye, def. teri kebir ve salreyi tutan tacir- ler ayrica satış defteri tutmaktan varestedirler. icaret Kanununun 66 ne maddesi, Kazanç Kanunu. nun 15 inci maddesi mucibince her t 1 — Mevcudat ve muvazene (bilânço) defteri, 2 — Yevmiye defteri. 3 — Muharrerat Kopye defteri, 4 — Defteri kebir. tut. ya mecbürdür. Bu defterler şimdiye yalnız noterler tarafından tasdik edilmekle iktifa edilirken bu se neden itibaren 3840 numaralı ka. nunun $ İnei maddesi mucibince Kânunusani ayı içinde varidat özü 5 dairesine tasdik siticillikten son. ganaf Kalapmblerla bie da Ole ra motere de tasdik ettirilmesi defteri tutmıya mecbur oldukları unutulmamalıdır. Kanumlarımıza hazaran bü Yeniden işe başlıyan veya”ye- miden defter tutmak istiyen ta. defterlere kayıtlar günü günline cirler bittabi defterlerini işe baş. yazılmak lâzımdır. Fakat yeni ladıkları zaman tasdik ettirmeli. Muamele Vergisi Kanunu barı dirler. Bu defterleri tutan tscir kayıtların icrası için beş günlük ve sınsi müesseseler diğer bazı mehil vermektedir. Maamafih kanunlarla başka defterler de günü gününe kayıt her zaman tulmıva mecburdurlar. Meselâ savani tercihtir. — HATIRALARIMI - Niçin Yazıyorum ? bildirmek için, konuşmaktan, ve mümkün mertebe açık konuş. maktan başka çare yoktur. Çün. kü o cüretkârlar, hakikatleri bilenlerin, yalanlar karşımda. ki hazimkârane sükünetlerini, gafletlerine vermektedirler. Ko- nuşmıya tenezzül etmiyerek su. sanların tevazuu, beriki müte. cavirlerin cüretlerini hergün bi. raz daha arttırıyor. Bunun için- dir ki, tarihin en şerefli sayfa- larının, ve en mukaddes haki, katlerinin tabrifi karşısında yü. reği sızlıyanlardan birisi olan ben, nihayet: “Bir hakikat kalmasın âleme Allahım nihani Demekten artık kendimi ala. miyorum! Hiç şüphesiz, neşredilen hatı. ralar içinde yapılmış olan bütün hataları düzeltebilmek benim elimde değildir. Buna herim, ne malümatım, ne de hiyetim müsaittir. Fakat, ya la, o hataların hiç değilse cüz'i bir kısmını düzeltebilirsem, ve hele bilhassa, hakikatlerin mey. dana çıkarılması çığırını açabi. lirsem, kendimi bahtiyar saya. bilecek, ve: “— Ne mutlu bans!,, diyebi- leceğim! iliyorum ki, bu iddia bile boyumdan büyüktür. Ve benim, boyumdan büyük oldu. ğunu göre göre, bile bile bu başlayışım, cok uzun sürmüş bir sabir ve tahammülü artık tü. ketmiş bulunmamdır. Kimbilir, sabir ve tahammü. lümün tükenişinde ihtimal, ar. tık ilerlemiş bulunan yasımın da tesiri var. Bugün. her yaşla nan insan gibi, mukaddes say dığım hatıralara karşı, daha İç! W bir titizlik düymaktayım. Her geçen gün, beni, mazinin, asi' mücadeleler peşinde geçen yıl. larımin temiz ve şerefli hatira. larına biraz daha bağlıyor: Bu |, zamanın, o sicak hatı. gün bir parça daha çoğalima- sındandır. Yakın günlerden birindeydi. Köprü üzerinde, tesadüf beni, mücadele günlerinin yiğit ar. 'kadaşlarından birisiyle karşılaş. tırdı. O günonuzor tanıdım Çünkü, göğsünde taşıdığı İstik. lâl Madalyasından başka hiç bir şey ona lâyık değildi: Sakalları uzamış, biribirine karışmıştı Fransada Görülen Sefalet ve 4 Felâket Sahnelerinden Biri prins, hâlâ dumanı tüten bir harabe ha- lindedir ve hâlâ her tarafın- dan iniltiler ve feryatlar işi- tilmektedir. Aşağıdaki vaka da bu facialardan bir tane- sinin hikâyesidir. Paristen İsviçreye kaçan bir mülteci anlatıyor: “16 Haziran sabahı, postahanesine girdim: “Paristen çıkalı altı gün olu. yordu. Buna rağmen, İsviçrede. ki ailemi sıhhatimden haberdar elmek fırsatını ilk defa bulabili. yordum. Telgrafı çekip dışarı çi kecağım sirada, perişan kılıklı, sapsarı benizli bir kadınla karşı. laştım. Yıkıcı bir yorgunluğun ve ıstırabın şaşırtıcı izlerini taşıyan bu zavallı çehreyi daha evvel bir yerde görmüş gibiydim. “Yanında üç tane de çocuk vardı. Onlar da, bu zavallı ka- dıncağızdan daha âz perişan bir halde değillerdi. Dördünün de elierinde, kimbilir nereden bühü. nup ta paylaşılmış bir miktar bayat ekmeğin âdeta bitmesin. den karkularak kemirilen lokması vardı. “Kadın da yüzüme bakiyordu Donuk gözleri ıslandı. Simasile, ayni rengi almış olan kuru du. dakları, çoktan unutulmuş bir 3-| tiyadı yeniden edinerek gülüm. | semeğe çabaladı; "— Beni tantmadınız mi?, de. Pouzy “Tasavvur edebileceğim farla ların hiç birisine benzemediği i- çin, o gülümseyişi arlatamıya. cağım. Yüzüne daha dikkatle ba. kınca, hayretle | haykırmışım: Yarabbi... Daha bir buçuk ay e vel, Parisin temiz, sakin bir ya vücığını neşesile doldüran, genç, güzel kadın bu muydu? Anala. rının etrafında küçük melâikeler gibi dolaşan temiz, sevimli, ve her yeri birer çiçek kadar süslü GÖZÜME CARPANL sadaka almadan dilenmişe ziyen şu perişan çocuklar müy: dı? 3 “Ve başina oturduğumuz yös mek sofrasında, karısının parma. ğına batan iğnenin çıkardığı bir damla kanı, sert asker yüzün den umulmiyacak kadar şefkatle emen o genç tayyare zabiti şim- di neredeydi? i “O; “.- Haklısınız... Dedi, tanm- muiyacak halde olduğumu ben de biliyorum. Zaten sade ben deği, bütün memleketim tanınmıya. cak hale girmiş. Başımıza daha neler “geleceğini bilmiyorum. Şu yavrular olmasa, şuracığa Uzâ nıp ölümü bekliyeceğim: Oka dar bitkinim.. Niyetim bunlari Chatolguyon'a götürüp dedeleri. ne teslim etmekti. Biliyorsunuz: Ufacık bir otomobilimiz vardı. Hani sizi onunla Parisi gezdir. miştik. Mümkün mertebe fazla benzin slarak, onunla yola çik. tık. Fakat burada benzinsiz kal. dık. Bir damla benzin bulmiya da imkân yok. Halbuki, beş Tt. recik benzinimiz olsaydı, bu ysvruların canlarını kurtarabile. cektim: Çünkü Chalelguyon'a çok az yolumuz kaidı!,, a “Bende de çok az kalmış Ol. masina rağmen, ona istediği kâ- dar benzin vermekten kendimi alamadım. O bir'buçuk ay ©Y- velki mağrur ve müstağni kadı. nın, kendisine sadaka verilmiş bir dilenci minnetile eğilip, elle. rimi öpmek istemesini ömrüm. oldukça unutamıyacağım. ei “Bir buçuk ay evvel, : evinin kapısından beni teşyi €- derek, genç kocasının sağlam göğüsüne dayanıyor, ufak mel dilini sallıyarak: “ — Yine bekleriz!,, diyordu. “Şimdi beni bir postahane.ka- pısından uğurluyordu. Ve ihti. mal, dayanacak adamı a için düşecek gibi sallanıyor ve: “ Yine bekleriz!,, diye içi. ne dostlarını çağıracağı a yavrular, bütün ömürlerince hiç Bu sene dutların beyazı da, karası da bol görünüyor, Sabah. ları en ziyade hikâyenin eğleneelisini, hazıları da acıklısını tercih ederler. Beyaz dutun anlattığı aşk Kıyafeti de, sararmış solmuş ması kadar perişandı, Yanından geçenler, ceketinin yırtık göğ- sündeki İstiklâl o Madalyasına karşı duydukları hürmetten u. tanmasalar, ona sadaka verebi. lirlerdi. Ona: “— Bu kıyafetle göğsünde İs. tiklâl Madalyası taşımaktan u- tanmıyor musun? Diyemezdim. Çünkü biliyor- dum ki, o hırpani esvap altında. ki şerefli göğsü, İstiklâl Madal. yasına hak kazanabilmek uğ. Tunda delik deşik o olmuştu. Gayriihtiyari: “— Bu ne hal?,, Dedim. Onun gözleri doldu, ve: “— Hiç... Dedi, sizi teşhir edi. yorum!,, Bu cevabın acısını ömrüm ol- dukça Unutamıyacağım. Sabık kahraman dostumun bü perişan halidir ki sabrımı büsbütün tü. ketti: Ve istedim ki, bu memle. ket, yeni kahramanlar yetiştir. mek istiyorsa, eski kahraman- larını, bugünün gençliği huzu- runda bu Vaziyette gezdirme. sin! Ben bu hatıraların ilk sâtirla- rını, o günkü tesadüfün aci te. siri altında yazmıştım. Neticede hüküm vermeyi, 0. kuyucularımın yüksek basireti- ne biraktyorum. Ve diyorum ki, milletimin büyüklüğü, onun en naçiz Uhsurlarından birisinin bile, böyle boyundan büyük iş. ler görmiye kalkışacak kadar cesur olmasından da bellidir! kâyesi şudur: Bu türlü dut ağa. cının vatanı olan Çin diyarında onu, yapraklariyle ipek böcekle. rine yem olmak için yetiştirdik. lerinden o diyarın padiş leketin en büyük servetini teş. kil eden İpekçilik sanatının ora. dan başka hiç bir yere çıkma- masını temin etmek üzere her in eder... Biraz sonra kendi kı. 21 yabancı bir memleketin şeh, zadesiyle sevişerek bab: sarayından kaçar ve sevgili hediye olarak dut ağacının to. humu ile ipek kozasını gi . Buraya kadar h'kâyede gülünç bir şey yok. Fakat beyaz dutun Avrupadaki tarihine göre onun tohumunu Çin diyarından ilk defa olarak getiren aynaroz pa. larından biri olmuştur. Onun Çin Padişahinin kızına ken. ir şehzade diye tanıtarak sevdiren acaba Ayhoroz papazı mıdır? Kara dulun hikâyesi; Eski za. manlarda meşhur Babil şehrin. de biri işik komşu olan iki genç bi iyle sevişirler, © #amanlarda kâğıt olmadığından duvar arasından kiremitle mek. tuplaşmaktan o bıkarak, bir sa bah, kırda bir çeşme buluşmak üzere sözleşirler. Kız çeşmenin başına daha önce ge. lir, Fakat orada kocaman bir aslan görünce bir kayanın ko sındaki harmaniyesi düşer, As- lan kızı kaçırdığına hırslanarak harmaniyeyi parçalar ve çıkar gider... Arkasından delikanlı Beyazını mı Seversiniz, Karasını mi? anarak, hıçkırıyordu! çeşme yanma gelir. Orada s€V- gilisinin yerine, aslanın ağrım. dan çıkan köpüklerle bulaşı harmaniyenin e parçalarını gö- rünce kederinden (kılıcını gi süne saplar. Biraz sonra kayanın kovuğundan çıkan kız delikan. lıyı o halde görünce o da kılıcı kendisine saplar... İksinim gö- ğüslerniden fışkıran kan çeşme” nin yanındaki beyaz dut ağacına sıçrayınca beyaz dutların hepsi birdenbire kararırlar, Fakat de. ekşi, kızın kanından kari tatlı kara dut olurlar... Hekimlik bakımındı arasında büyük bir fark yoktur. Hiç birinde vitaminlerden haber çıkmamıştır. Madenlerde hep- sinde devede kulak kabilinden. Onun için dut ağacının, arkası dan kış gelmese çocukların bö. lini kendisinin kütüğüne ben. zeteceği iddiasının meye istinat ettiği bilinemez... Kara dutlar dan bazılarının ekşi olması ole. larda asit sitrik maddesinin faz lalığından gelir. iğ Kara dut ilâç olmakla da şöh- ret almıştır. Tam olgun ve yu. uşakları yenilirse pekliğe kat. şı gelir, fakat büyük şair Ho di tecrübesine göre ın sabahleyin güneş doğ. madan toplanılmıs olması ve Yes meklerin — sonunda © yenilmesi, şarttır. İkinci şartı yerine getire mek kolay ise de hirincisimi ye- de toplıyanın keyfine kal Kara dulun şurubu da ağız i gelir, derler.., Şe- ker hastalığına karşı faydasına i beyaz dat, kimisi dut yapraklarını sena & Fakat siz dutu sadece ağzınız! tatlılandırmak için © yerseniz. zevkiniz hangisinden © hoşlan! sa onu lere'h edersiniz, « her ikisinden de yersiniz. Şu ka» dar ki kara duttan yerken, pars maklarınızı boyamamak için, 9- nu bir kürdanla yemeği tabii « nutmazsınız.

Bu sayıdan diğer sayfalar: