e — 26.6.940 26 HAZİRAN 1940 TAN ABONE BEDELİ fürkiye Ecnebi Mh kn isene 2800 Kr. b” say mo Ml Bay sw ” - 1 Ay sw " İ y ; arası posta Sftihadina yan memleketler için üddet sirasiyle KaNSIZ shğlâbiyetinden “İhacak Dersler avallı Fransanm inhida. mındeki korkunç sürat, ba ie, mutlak zaferi kazanacak” dan katiyetle emin olarak Almanları bile şaşırttı. Bu- bütün dünya zekâları, Fran. Norveç kadar, Holanda ve ika kadar süratle çökmesin. acıklı sırları bulmıya çaba. . Ve ekseriyetin isabetli gö- iddialarma göre, Fransa- $ayanr hayret bir strafle na uğramasının en mühim leri şunlardır: yasi hatalar, — — pilli vahdetin teessüsüne aşğftirlü imkân bırakmıyan par. venler. — İktasadi nizam bozuklü” İve aşırı bir isı İ mütemadi işçi gesi. İ ikazlara rağmen, orta. Jİ kaldırılamıyan askeri | gaf İlhakika, Fransanm, tâ V harbindenberi İşlediği politi. gBÂntalarının, haddi, hesabı yok. 4 Denilebilir ki, o zamandan #fİ Uransanın başına geçen her İlet, gizli anlaşmalarla Alman sının yürümesine, Almanya- ir sürükliyehilecek bir ve Avrupanın başında A pişirecek bir Almanyanın basma hizmet etmiş v myanın. en-ezici ini, larının zaaf ve dalâleti teş. etmiştir, bansada, aşmı bir hürriyet, za siz cümhuriyetini Şıkmak is. #3 unsurların faaliyetine bile O müfrit sflamaba stermiştir. ların, Fransaya ibanet ve nyaya hizmet etmiş bulun- Birun en bariz ve fili del oölurün, Almanların Fransız cenah gazetelerinin Intişarı. ve etmeleridir. ihayi müesseselerini ellerin. #fihulmduran fertlerin, sade kirilir Kesip fi ordu ihtiyaç tatmine Met etmekten in Fransız ü acı âkıbetini hazırlamıştır. ri Fransanın şu haline, ae m bakarken, Türk devle-| Vİ göstermiş bulunduğu isa. | » İltri takdirle anmaktan kendi- İN alamıyoruz. Çünkü Türkiye Mi görüşünün uzunluğu ile| ger olan İngilterenin bile he- tezmiye başladığı bir çok ha. si .— cok erken kavramak i- re tini göste: ie: Türkiye, şu âna kadar hiç a düşmemiştir. İiyer ssi hata — Türkiyede milli vahdetin fi Bİ süsü uğrunda hiçbir fedakâr bilin kaçınılmamıştır. sf İktssadi kalkınmıya müm. mertebe ehemmiyet veril. gi a g En büyük isabet te, Türk te verilen ehemmiyetle irena rilmiştir. eededir ki, bugün 'Türki. İinyanın en iyi yetiştirilmiş gi e askerlerine, dünya” Fi İen modern silâhlarıma, hiçhir fi İikeden yılmıyacak derecede tin miktarda maliktir. i z İ almış bulunduğumuz için. ki, bugün, istikbale, daha de- bir emniyet ve huzurla bak- ie yaz, Muamele Vergisinin atbikatı ve Matbaacılar k İstanbul mafbaacıları top. i ak yeni muamele vergisi hunun tatbikatını görüşmüş Ve kanun tatbikatı hakkında eden makamlarla görüşmek beş kişilik bir heyet ini. etmişlerdir. Heyet dün ak. i trenle Ankaraya gitmiş. MR e V, Bombardıman tayyarelerinin külle halinde yaptıkları hava taarruzlarını gösterir temsili bir resim Almanya, İngiltereye Taarruz İçin Hangi Sılahı Kullanacak? yüke ile İngiltere gr çok çetin bir mücadelenin başlamak üzere olduğu şu sırada zi- hinleri işgal eden sual şu- dur: Almanya, Büyük Britanyaya karşı taarruza geçecek midir? Bu taarruzda yeni ve müthiş (1) silâhlerm kullanılacağı iddiası ne dereceye kadar doğru olabi. lir? Bir defa şurusını kabul etmek lâzımdır ki, Büyük Harbin alev saçan makineleri ve zehirli guz. arı az çok müdafaa çarelerinin sı ile dehşetinden * çok eyler kaybetmiştir. Fakat aca. ba, son günlerde kendisinden en çok bahsettiren | tayyarecilik, yeni sürprizler hazırlıyabilecek knik vaziyete gelmiş ve yeni ilâhlar hazırlamış mıdır? günün tayyareleri B sırda altı yüz kilometre sürat, on iki bin metre irtifa, bin beş yüz kilo bomba taşımak, sekiz mekineli ara. ları mevcuttur. O halde bugün. kü tayyare malüm evsaftadir ve yaratacağı tehliklere karşı mü. dafaa ve mukavemet çareleri tasarlanmış ve hazırlanmıştır. İ Demek oluyor ki, harbin başın- dan bugüne kadar görülen ha. va silâhları, sürprizlerle şaşır. ci olamıyacaktır.. Yalnız bir nokta kalıyor. Sekiz,on bin tayyarenin birden taarruza ge. çerek gerek kara ve gerek hava silâhlarını muakabelede Şaşırt- msk ve bol malzemeli, fazla tahripli, maddi, manevi tesiri olacak büyük biriki taarruz yapmak, Fakat, bu çeşit tsarruzları devam ettirmenin güçlüğünü basit bir hesapla anlatmak iste. tiz. Bir beygir kuvvetinde bir motörün saatte iki yüz elli gram benzin sarfettiğini hepimiz bi. liriz., Bugünün tayyareleri üze“ rinde bin beygirlik bir veya iki motör vardır. Şu halde bir tay. yare, bir saat zarfında iki yüz elli veya beş yüz kilo benzin ve bunun onda bir nisbeti kadar da hintyağı sarfeder. Bombardı. man tayyarelerinin iki motörlü oldukları malümdur. Bir bom. bardıman vazifesi ortalama he- sapla beş saat sürer. Şu halde bir tayyare saatte beş yüz kilo. dan beş saatte iki buçuk ton benzin ve iki yüz elli kilo hint. yağı sarfodecektir. Bin tayyare ile şaşırtıcı bir taarruz yapabil- mek içinikibinbeş yüz ton benzin ve bunun yanında iki yüz elli ton hintyağı lâzımdır. Tayyare sayısı ve taarruz adedi arttıkça bu rakamlar kabarır. Böyle toplu kudretlerin harp devamınca Üstüste sevkedilme. leri barp bütçelerinin taham. mülü dışında kalır. “Böyle bir sürpriz, fazla masraflı olması. na karşılık kati neticeyi elde &- der,, iddiası doğru olamaz. A. A. rada tayyare zaylatını da unut. mamak lâzımdır. B' Yazan: z bundan ziyade sürpriz olabilecek bir hava vası- tasının harp sahasına atılabile- ceğini düşünebiliriz. arruzlarının, Teplin ta. fazla yük taşıma iyle, müs. arlanmıstı.. Fakat bü- yük bir hedef göstermesi, yer müdafaslarının otomatik hale getirilmesi bu silâhın kullamI. masına imkân bırakmamıştır. Bu halde sürprizli havacılık bugünün sürat, irtifa ve silâh bakımından üstün, ele avuca sığmaz bir vasıtası olmalıdır. Burada ilk akla (gelebilecek $tratosfer tayyareleri ve bunla. ra verilecek sürattir.. Aerodinamik hesaplar göster- miştir ki, bugünün İnşaatı sa. Büyük Harpten © Ahıskal | âtte sekiz yüz kilometre hızla #ona ermiştir. Bu hizin üstünde ide edilmesi düşünülecek sürat için tayyare şeklinin ve aerodi. namik hesapların değiştirilmesi lâzımdır. Bunda muvaffak olu. nursa veya olunmuş İse, saatte bin, bin beş yüz kilometre ile uçan tayyarenin hava müdsfsa silâhları tarafından kovalan'p tutulması güç olur ve hattâ im- kânsızdır.. İşle bu bir avantaj. dır, fakat başlı başına sürpriz değildir.. Sürpriz işini stratos fer irtifsında uçacak tayyare yapacaktır.. Gerek hava müda. faa vasıtaları, gerekse yer mü. dafaa topları on İki bin met. bin otla» aranda gelecek bir hava taarruz silâhına karşı mü. dafsanın eli kolu bağlı kalması ve yapılacak tahribata boyun eğmesi o mecburiyeti o vardır Gözle görülmiyen ve kovalana. rak ele geçirilemiyen bir silâ. hın başardığı işlere tam olarak sürpriz denebilir.. Denizlere hâkim olan İngilte renin geniş mali imkânları sa. yesinde temin etmiye çalıştığı hava üstünlüğü önünde sürpriz olmıyan hava vasıtalarının bü yük işler görüp güremiyeceğini zaman gösterece Almanların iddia ettikleri lâhlar ve dehşetleri ne olurmu olsun havacıların sürprizi iki şekilde tecelli edebilir.. Ya top- Tu ve sayisi hâyret verecek bi liklerin şasırtıcı baskınları mad di ve manevi tesir yapmıya ça. lışacaktır.. Yahut ta sürat bakımından bugünün tek nik hesapları dışında kal normal havactlığın erişi r. aliyete girmesiyle olacaktır. Bu son faraziye hakikaten si olur, yeter k hazırlanmış olsun., irtifa ve| | | böyle bir tayyare| Sokak Isimleri - 103 Yaşındaki Kadın - Yaralı İle Hastabakıcı Jösüterenin bu son gün lerde muntazaman bom. | batendiğ; malümdur. Faket bun. | dar da daha büyük hücumlar| bekliyen İngilizler bir çok ted. bicier almaktadır. Bu tedbirler arasında bundan bir müddet ey- | vel sokak isimlerini gösteren lev. | haları kaldırmışlardı. Böyince pa. | » İnen düşmanın istediği! yeri bulması mümkün olmıyacak ve onun acemiliği anlaşılarak kendisini elde edeceklerdi Bu plânın ne derece muvaffak olduğunu ankıyabilmek için ge. genlerde şöyle bir tecrübe yapı” yorlar. Londrayı bilmiyen para. şütçüleri seçiyorlar. Bunlarm el. lerine muhtelif adresler veriyor ve sonra onları tayyarsden aya; bırakıyorlar. Burların vazifeleri tıpkı bir düşman paraşütçüsü gibi hiç kim seye sezdirmeden ellerindeki 2d. res» varmaktır. Sokak isimlerinin Utamamile çıkarıldığı Londra şehrinde bu yabancı paraşütçüler, tecrübele- rini ve gördüklerini şöyle arlatı. yorlar Filvaki isimlerin kalkmış ol ması insanı bir hayli şaşırtıyor. Fakat şunu da keşfettik ki, bir sana bulunduğu semt hakkın. ia bir fikir veren diğer bir çok işaretler vardır. Meselâ simsarların tevhaları dikkat! çok çekiyor. Sonra klise- lerin semtlerine göre verilmiş i- lerı vardır. Bunlardan bir ta. 1 bulduk mu nerede olduğu muzu derhal anlıyabiliyorduk. Tren ve tramvay istasyonları- nin isimleri de bize bulunduğu. ( muz yer hakkında fikir veriyor. du. Ayn! zamanda tramvay ve o. tobüslerin levhaları da bu vazi- feyi görüyor. Meselâ: “Şimali Londra w Sen Ceyms parkı” Bilhassa eğer âbidenin üzerinde şöyle bir ibare varsa “Şu veya bu mntakanm kahı ramamı olan general bilmem ki, min şerefine dikilmiştir.” Size bulunduğunuz mıntakayı bundan daha iyi izah edebilen bir yardımcı bulamazsınız. Bunun üzerine hükümet daha cezri tedbirler almıya karar vee miştir, * * 103 Yaşındaki Kadın pan bu çok acıklı günlerinde Fransızlar bü. yük sıkıntılar geçirmektedir. As ralarında ümitvar olanlar çoktur. Fakat, hali hazırda hepsi meyus” i " tur. Yalnız halk ile köylü aras sında şu fark vardır. Birininki şuurlu, diğerininki hissedilen bir meyusiyet... Bugünlerde otomobille Fransa. dan geçen bir İngiliz muharriri yolda bir hana inmiştir. Buranmı sahibesi 103 yaşında iri yarı ve canlı bir köylü kadınıdır: Mama Janine. Ona düşüncelerini soran mus harrire: — Adam sen de, demiştir, bl da geçer.Ben 1870 harbinde de Fransanın felâketini görmüş ins sanım. Onu 1918 zaferi takip et H. Elbette 1940 mağlâbiyetinini de bir 1918 i olacaktır. Yalnız gö nu ben göremiyeceğim. Hiçbir şey daimi değildir; ne zaferler, ne de mağlübiyetler; Yalnız Franşanm bu mateminii benim gibi karşılıyabilmek içini çok görüp geçirmiş olmak lâzrma dır. Hayat öyle süratle skiyor ve değisiyor ki, siz de 103 yasınızaı kadar yaşarsanız bir gün Frans sanm kan ağladığı bir günde wi facık bir Fransız köyünde Mama Janirle'nin size bu söylediklerini hatırlarsınız. A, Diye bir levha kurudan nem kapmıya hazır olan bizlere bü- yük bir yardımer gibi geldi. Sonra bir de tarihi âbideler meselesi var. Londrayt hiç bil. miyen bir insanın bile ensiklope- dilerden, kart postallardan öğren diği bir takım malümat vardır, ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA < PARÇALI BOHÇA N € desek boş. İş olacağına varıyor, İyisi miz “EL için yanma nâre, Yak çubuğunu bak sefana, Beytini kendimize Xılavuz yapmalıyız. Ama: — Ben çubuk içmem! Neyi ya kayrm? Diye sorarsanız: — Kimsenin canını yakma da ne yakarsan yak! Diyebilirim. Şu günlerde bir sürü fıkra aklımdan gelip geçiyor. Atıyo- rum. Bir münasebet düşsede yazsam diye bekliyorum. Hâdiseler de münasebetsiz. Hiçbirisi aklımdan geçen fıkra- lara uymuyor. Halbuki bendeki akıl kalbur gibi oldu. Su tut. muyor. Unutacağım diye kork. tum. Şunları bir sıraya dizeyim de okuyanlar, münasebeti gel- diği zaman kendileri kullansın! dedim. e Bu Ne Attır, Ne Keçidir? eselâ, bugünlerde mutta. sıl aklıma şu hikâye ge Wiy İstibdat devrinde mürtekip bir mutasarrıf bulunduğu, fan- cağı haraca kesmek istemiş, İlk geldiği gün Rum eşrafını ça- Birtmış, hoş beşten sonra: — Şu aşağı ahırda benim bir hayvan var. Şuna bir bakın ka. kalım! demiş. Gerçi taaccüp et- mişler ama Rumlar ahıra in. mişler. Bakmışlar ki, bir miskin beygir. — Çok güzel efendim: de. Yazan: B. FELEK mişler. En birinci Arap atı Mutasarrıf birdenbire ateşlen miş; — Vay, hainler! Göz göre gö- re Maltız keçisine, Arap atr di- yorlar. Alın şunları avluya! de. miş, Adamları bir temiz pstak- lamışlar. Giderken de beherin. den şu kadar ultın pars cezasi almışlar, Ertes' gün, sıra Ermenilerin imiş. Bir gün evvel Rumların baştra geleni bildikleri için si. ra ahır muhabbetine geldiği za" man gidip görmüş ve avdette: — Efendim! Çok güzel Mal. tz keçisi! demişler. Lâkin mutasarrıf de; — Vay edepsizler! Göz göre göre ata keçi diyorlar. Bunlar ne hakikat düşmanı imişler. A. hn aşağıya demiş, Sopa faslı, para cezası ve terhis. Üçüncü gün Yahudilerin s- rası İki günlük vekayli biliyor. lar. Hali hatırdan sonra atı gör. müş ve gelmişler. Mutasarrıf; — Ne dersiniz hayvana? Dediği zaman: — Vallahi pasa efendimiz! Bu ne attır, ne keçidir. Bu bir bu sefer Allahın belâsıdır. Ne ise borcu muz verelim de ne size zahmet olsun ne bize eziyet! Cevabile işi savuşturmuşlar. Yine Siz Bilirsiniz Ama ivayet ederler ki: Bir gün Hoca Nisreddi. ni baygın bulup vefat etti san- mışlar ve techiz ve tekfinden ve namazım; edadan sonra def- netmek üzere tabuta koyup gö- türürlerken; yol bir çapraz yere gelmiş. Cenazede hazır ola; kısmi; — Doğru yol sağdandır, de. miş. Bir kısmı da: — Hayır kestirmesi, soldan- dır, cevabını vermiş ve böylece rdan bir iş münakaşaya müncerolmuş, Vaktin kararmak üzere oldu. nu gören hoca, dayanamamış ve tabutun kapağını kaldırıp. — Yahu! Yine siz bilissiniz Fakat ben sağ iken, sağ ta. raftaki yoldan giderdim, demiş. Her ölü dirilse, yol tayininde güçlük çekilmezdi. 4 4 Tepeden İnme Derler Hire midir, Yavru kefal balıkları â. nalarımın etrafında toplanmış. lar, Onun nasihatlerini dinlerier miş, — Şöyle ucu ç mürler vardır. İpe bağla; nize atarlar. Bir de yem lar. Ona zoka derler. Sakın al. danıp yutmayın. Onların ipi vardır. Derhal suyun yüzüne çekip sizi tutarlar. Bir de iplerden yapılmış ağ. lar vardır. Bulunduğunuz ye rin etrafını sararlar. Sakın ol. duğunuz yerden kıpırdamayın Sonra altını kaparlar, içerde ka. larsınız. Tam bu sırada balıkçıların serpme dedikleri yukardan 8$a- ği atılan bir ağ gelip anayı da, yavruları da tutmuş. Yavrnlar.. dan biri sormuş: — Anacığım! Buna ne der. ler? Ana balık cevap vermiş: — Yavrum: Buna tepeden İn me, derler. Doğrusu huna ben de bilmiyordum. e Bir Kere Geçmiş Bulunduk ektaşilerin ekserisi be. kârdır. Mücerret ikrarı verirler. Yani bekâr kalmayı ah tederler. İçlerinde nadir clarak evlenenler de olur. İşte bu evlilerden birinin bir gocuğu dünyaya gelmiş. Gitmiş uzun çarşıdan bir beşik almış. Oimuzuna vurmuş, evine döner. ken eaddede şuna buna çarpa rak yolcuları izaç edermiş. Bun. lardan birisi dayana z — A kuzum! Ne diye âlemi izaç ediyorsun. Mademki srrtra- da yükün var. Arka yoldan git. | sen de hem kendin rahat etsen, hem bizi tedirgin etmesen ol. maz mı? Deyince, bektaşi şu ce. vabı vermiş: | — Haklısın efendi! Onu ben | de oğlunun sinirleri çabuk dinsiği de anladım a! Bir kere bu yol dan geçmiş bulunduk. Yaralı İle Hastabakıcı Jesiere “bugünkü barbins de yalnız değildir. Onuma ls beraber aşağı yukarı bütün müstemleke ve dominyonları da dövüşmektedir. Bugün cepheler, ve İngilteredeki hastahaneler İn. gilizlerden maada Kanadalı, Ces nubi Afrikalı, Avustralya ve Yet ni Zelandalı asker ve hastabakle cılarla doludur. Milyonla halkım evlerini, yarta larını bırakıp İngiltereye doldukz ları bu sıralarda tabii bir çok karışıklıklar ve biribirlerini kays betmek gibi vakalar da olrmake tadır. İşte bunlardan bir tanesi$ Hugo Vood, Yeni Zelandalı bir neferdir. Bundan üç ay evvel İn. giltereye, oradan da Fransaya cepheye sevkolunmuştu. Bun- dan iki hafta evvel Dunkerguei den gelip İngilteredeki hastahâs nelere yerleştirilen yaralılar atü sında Hugo da vardı. Gözlerine perde inmişti. Bir hafla kadari yorgunluk ve sarsıntı geçirdikteni sonre Hugo ona bakan hasta Bas kıcıdan bir ricada bulundu? Yeni Zelandada bıraktığı af nesine, kendi ağzından bir meks daha geçti. Her gece hasta bakıcı, Hugonun söyledik- lerini kâğıda geçiriyordu. Hugo- nun yegâne tesellisi bu mektup: lardaydı. Nihayet geçen gün Hüugonun denbire tekrar gözleri aç go, dünyanın en mesut insaniye di. Yatağına döner dönmez on& © kadar iyi muamele eden hasta bakıcısını aradı. Karşisına çıkan kadın Yeni Zelindada bıraktği annesiydi. Oğlunun hareketinden sorraj o da İngiliz Kızılhaçına hasta ba” kıcı olarak yazılmış gel de oğlunu eline d Doktorlar heyecana mâni olmek kendisini oğluna bi ten menetmişlerdi. On lde müşfik muamelesi, saves'ne lenmiş ve ameliyatı bir an evvel yapıp çocuğu kurtarabilmislerdi. ımı istiyordu. Böylece ameliyat yabtılar. Bire ğ an Husi ve buraya 1. Tesadüf bu hastahane iirmüştü. # ii İk ha Pi Ki n £ 'ğ r vi ü ç : ;