250-940 23 HAZİRAN 1940 IAN ABONE BEDELİ Esnebi Kr, Ne Biçim ençlik ,. cmuası »ümüzde (Gençlik) adını taşıyan bir mecmua var. gençliğini temsil etmek id ila bulunduğu, adından da, | ndığı Tisandan da belli, Za. m zamanlarda gençliği tem- konuşanlar, nedense hayli meş bulunuyor, Hattâ, Türk liği namma konuştuklarını edenler arasında, Türk in- inin geri kalmış İnsan say: | ihtiyar düşünceli vatandaş- , kimler tarafmdan çıkarıl. bilmediğimiz bu mecmua mda böyle bir hüküm ver. niyetinde değiliz. bir hüküm vermen bilecek vesaik veya delâile bulunmuyoruz. fakat, (Gençlik) adıyla çıkan, ürk gençliği) namma konu. İba imecmuada gözümüze çar. kayı noktalar var ki, onları üz çttirmekten kendimizi a- Facağız. <elâ, bu mecmuamn yazılar n birisinde, şöyle bir cümle İlarhi, teşkilât, metod ve İşi sayarak enler, milli kadrom “e RUT teşkilât, metod. sayanlar, insan kıy. i düşütmek arzusunda 2m tezler, Çünkü teşkil içtlisi, metodun dühiyaesi( etleri üstün İnsanlar kurar, 2vet membalarını yuvaffa- İ işletmek kıymetleri üstün ların becerebilecekleri bir ettir. bizce, bu memlekete muzır hareket, | teşkilâtlanmak, in bir metod dairesinde İk ve milli müdafaa Kuvve. İirttermak uğrunda her türlü i fedakârlığa katlanmak lü. mu -hangi bir şekilde - inkâr galletini göstermektir. yni mecmua, gençlikte ah. ik bozukluğundan da İlekidir. Ve bu iddiasını da #İnrip cümlelerle isbata çalış. dar; Buzün, İsaygı, küçüklere şe tır. Geneler, hi düşman vaziyetinde gör. dirler. “Kadın ve kızlara mütecavizlik, lâf atma, çim. gençlerde büzük at kal. Mir sanat haline gelmiştir. irmdan geçen kız ve kadın. Yiyecek gibi bakmak, önle- yürüyen kadın ve kızlara İmak, bir moda, bir erkeklik & sayılıyor. Bu hareketleri yanlara: “Budala, hanrm i, pasırik” denilir. Bu ha leri yapanları paylarsanız, yersiniz. ha bir sokakta, bir sincima- lnız bulunan bir kız veya görürlerse, mal bulmuş inirler. Artık, o zavalliyi küstahça sözleri ellerile oralara, rna saldırmakta, birbirle. arış ederler!,, hız” bir kısmını aldığımız böylece uzayıp gidiyor. Fa. p, bir gençten , menfi bir muhafazakâr benzemiyor mu? A melik, , temsil iddinsmda Muğu Türk gençliğini böy- görüyor? ünkü dünyanın en ileri ve sayılan memleketlerinde çeşit Yetiştirilmiş mahlüklar var. 'akat, bunlar, hele Türkiye. bir zaman, yukarıya ikti. ttiğimiz mütecaviz Tisamn ılmasım mazur gösterebi. bir ekseriyet teskil etmez. TAN Haftanın Musahabesi Gündelik Nikbinlik arp başladığı sırada idi, yolda karşılaştık; düşünceli halime baktı, güldü: —Göreceksin azizim, de- di, Vistüle gerisine çekilen Polonyalılar birdenbire bir taarruza geçecekler, düş- mana öyle bir darbe vura- caklar ki dünya parmağını ısıracak. Ne modern silâh- larla hazırlanmış bir ordu- dur o, o ne yaman bir kuv- vettir... Hele sabret, halta- yı say! Bi: halta sonra Polonya, ön- den ve arkadan suldıranlar e- linde taksim edilivermişti; €- peycs üzülmüştüm. Diğer taraf. tan da İngiliz tayyasslecinin durmamacasına Almanya üze. rine beyanname atışlarına kızı. yordum. İkinci tesad' bu hareketin lüzumsuzlu Teri sürmek isterim, A idraksizliğime acır gibi mânalı mânsir suratımı süzdü, başını salladı, dedi ki: — Birader, elbette (Enteli. jans Servis) in bir bildiği var. dır: olabilir ki, ajanlarından e). dığı mevsuk malümat oralarda rejime ve harp siyasetino karşı bir isyan hazırlandığı kanaatini vermiştir; belki de Garp cephe- sinde tek silüh patlamadan parp erecektir. Her halde AL manyanın dahili ve iktisadi va. eli berbat. Okumadın mı, üreşel Göring nutkunda nes yor? “Sabun kullan» çıplak gezeriz, biraz da erlerimizi sıkar; yor. Bu sözler 4 ballğ ir ay, iki ay bekledim, beyannamelerden umu" lan keramet zuhur etmedi. Bi yük fırtınalardan evvelki kor. kung bir durgunluk içinde ra hat nefes alamıyordum, kendi- sine bu seferde tramvayda rast. dim. Majino hattım g lenlerle konuşmuş olac âdera keyifliydi: geçilmez, çevril. 'Tü Şimal denizinden Akdenize kadar başlan başa çelik, meka- nik ve otomatik! Ne kazıklar, ne kapanlar, ne örgüler, neler de eler... Filvaki harp bu yüz. den biraz uzun süreceğe benzi. yor ams netice apaşikâr. Sen rahatına bak! Gazetelerin Holandaya, Bel. çikaya, şuraya, buraya, şarka, garba taarruz ihtimalini birte- viye yazıp durmalarına bakarak bir türlü rahat edemiyorum. Matbaada buluştuk; neşesizliği. me yine gülümsedi: — Ajans ve radyo haberleri. p3 kulak asma, mirim,. Bunla. rin çoğu hayal mahsulüdür, Ak manyanm sahile doğru ilerle. m rlese de barınması ih. timali yoktur, Müttefiklerin do- nanmaları bir ateş açtı mı, sağ- m geri marş! Hem bak, Am rika nasıl paçsları sıvtyor; gaf. let uykusundan başını kaldırı. yor. Yakında Yeni Dünyadan eskisine öyle bir silâh ve tayya- Te akın: başlıyacak ki, ağırlığın. dan Britanya adaları çökmezse sen de şaş, ben de şaşayım. Tes lâş edecek ortada hiçbir sebep yoklur; âsabma hâkim ol! , Dan'markanın bir okuşluk vektinde işgal edilip Norveçin de akşama kalmadan istilâsın. dün bir kaç gün sonra idi, bur Tuştuğumuz zaman arkadaşımın sevincine şaşıp kaldım; BırHatadır — Hah hah, dedi, Almanya kapana girdi, ne hata bu,ne ginnet: Bizim karikatür mecmu. alsrır kapak resimlerini görme. din mi? Birbirinin tamamen ayni, akıl için tarik birdir, der. ler: İskandinavya memleketleri timsah şeklinde tasvir edilmiş; ağızlarını açmışlar, gelen kuv- vetleri Tâtilokum şekeri gibi yutuyorlar! Çok doğru bir tem. sil. Yirmi dört sante kalmaz, müttefiklerin karaya çıkardık. ları asker, havadan paraşiiüle İ- nen veya şileplerden tayfa ki- yalstinde giren bu yarı câwmbez, yarı aktör istilâ müfrezelerini denize dökecekler, Aç gazeteyi, bak su havadise: Baltık denizi. nim ağzını mayin ile kapatmış. lar. Bu ne demektir bilir misin? nal denizine çıkmak ümidi yuttu demektir! hap vveç Güden gap Te he- londa ve Belçika üzeri- ne yüründüğü gün onu arayip ben buldum: — Hiç üzülme monşer, dedi. Felemenk bir kere sedleri açıp orazirini suya boğdu mu re tank işler, ne asker geçer. Belçikaya gelince başında asker oğlu asker bir genç kral var; sonra dünya. nın en büyük askeri mühendi. sinin yaptığı istihkâmlarla cev. rilen hudutlar düşmana kolay, kolay yol mu verir? Boş yere kendini üzme! Nihayet su tanklarının Ho- landayn - aşıp denize vardıkları ve istilâ kıtalarının Belçika Is. tihkimlarını geride — birikip Flendres ovasına yayıldıkları haberi gelince otobüste karşıma çıkan dostum pek gülümsemi. yordu ame kederli de görünmü. yordu. , — İşte, dedi, Fransanin bek- lediği fırsat zuhur etti, sira şim. dı moydan muharebelerine, hâ- reket ve manevra harplerine geldi. Ne idi, canım, o Majina. ya mıhlanıp kalış... Bunun sonu gelmezdi. Zorluk çekilmiyecek demiyorum ha! Fakat Somme nehri yeni bir Marne olabilir. Hem artık Fransada da, İngil- teredeki gibi tem bir harp kabinesi hükümeti ele aldı, Rey. nand' diyor ki: “Baris önünde harp, Paris içinde harp, Paris arkasında harp?” Bence vaziyet eskisinden sağlamdır ye netice her zamankinden ümitlidir. Sen de imanını beyhude bozma! Asker oğlu asker kral, sün. güsü düşük şatosuna dönmüş, açılan gedik bir türlü kapatıla- Tamış ve İtalyanın harbe gire- Geği sözleri alıp yürümüştü, yi. ne karşılaştık: N —— İtalya harbe mi girer? Ço- cuk gibi konuşma. Onun Akde. nizdeki coğrafi vaziyeti böyle delilikler yapmıya müsait de- Zildir. Seninle yirmi lira bahse tutuşurum. Bu devlet sulh ma. Sana ordusu hırpalanmamış bir vaziyette oturmak ister.Hem memlekette ekseriyet harp a- leyhtarı... Olmıyacak şeyleri düşünerek, üzüntü vesilesi çıkarıp durma! talya harbe girmişti, Fran. $ada istilâ hareketi gittik- çe genişliyor, yürüyor, vaziyet gün geçtikçe ümitsiz hale giri. yordu. Reynaud yerine Mareşal Yazan: Refik Halid Petain'in hükümeti teşkil ettiği gündü, yine buluştuk: — Sonuna kadar harbe de. vam azmine işte kati bir misal, dedi, sakın aklına imkânsız ih. timaller getirme! Bu iki büyük kumandan ancak harbi hizlan- dırmak, maneviyatı kuvvetlen. dirmek, Afrikada bile olsa mu- kavemeti temin etmek için ik- tdar mevkiine gelmişlerdir; hem orduda, hem dahilde zaptü raplı temin... Vaziyet kritik ise de ümitsiz sayılmaz! Mareşalle general kabinesi mütareke ve münferit bir sulh isteyiverince dostumu artık me- yas bulacağımı sanıyordum. Fil. vaki düşünceliydi ama yine te- olunu bulmuştu: — Fransa donanması İngilte- csye geçer, Amerika harbe gi ver, abloka şiddetlendirilir, her halde bir çaresi bulunur, Oku. dun mu yehi ve mühim haber. leri! Ruslar Alman hududuna asker tahşit ediyorlarmış, Al. manlar da sınır üzerine seksen firka, aynca İtalyan askeri sev- ketmişler. Dur bakalım, galiba yeni bir sürpriz karştsındayız. Bedbin ruhlu olma! Ttik sabrim tükenmişti, — Dur! dedim, sen, hatı rimds pek iyi kaldığına göre es. ki Cihan Harbinde de hepimizi böyle, aksine netice veren mü. talânlarınla avutmuştun, sonun- da da “Bu işin sökmiyeceğini biliyordüm ama maneviyatı bir pak istememiştim” bahoneyile Çekip Dır zaruLa gükmeğtın. Çim di beni dinle: Hakiki nikbin a. dam, maneviyatı kuvvetli adam sana değil, bana derler: Sen ker gün bir başka boş sebep icat e- derek hem kendini, hem başka- sin aldatıyorsun; bu suretle de gönle ümit sokup netice ters çi. kinca maneviyatı büsbütün kır. mış oluyorsun. Gündelik nik- LOKMAN HEKİMİN ÖĞÜTLERİ DİLSİZ ÇOCUKLAR Rivayete göre, eski zaman. larda Mısırda ve İranda dilsiz. leri — başkalarının sözlerini i- şitemediklerinden dolayı ola. cak — Tanrının en sevgili kul. ları diye sayarlar, Hint diyarın. da da — Hintliler ruhum tena. sühüne inandıkları için — dil. sizlerin daha önceki bir hayat esnasında işlemiş oldukları gü. nahın cezasını çektiklerini id. dia ederlermiş... Dilsizlerin birçok bakımdan mutlu ve Tanrının sevgili kul. ları olduklarına şüphe edile. mezse de Hintlilerin fikri de fence doğruya pek yakın sayı. labilirler. Çünkü fence — ru. hun ne olduğu bilinememekle beraber — her insanın hayatı ecdadının hayatımın devamın. dan başka bir şey değildir. DİL. sizlik te, pek çok defa, ecdadın kendi vücut sağlıklarına karşı işlemiş oldukları bir hatanm evlâtta da meydana çıkan neti- cesidir. Herkes bilir ki, dilsizlerin en çoğu, hemen hepsi, bem söyli. yemez, hem de işitemez. Onla. rın söylememelerine sebep, xa. ten işitememeleridir. Söz ancak işitmekle öğrenilebilir. Fakat işittikleri halde söyliyemiyen dilsiz de — nâdir olmakla bera. ber — vardır. Dilsizliğin her iki türlüsünde de ârızanın sebebi binlik bir hatadır. Ben zafer ve. ya mağlübiyet meselesini ço. cuk oyuncağina çevirmiyorum. Vahameti görüyorum, kuru te selli yerine yüreğinde oldukça uxak bir istikbalin emniyetini taşıyorum. Pek uzağa gitmiye- lim. Attilâdan ne eser kaldı Avrupayı taksim eden Charle. magne ve Charlguint ve Kanuni Süleyman saltanatı beka buldu mu? Cengiz imparatorluğunun yerinde yeller esiyor mu? Ka- polyonun avucuna sığdırdığı ve akrabasına bol keseden dağıttı. ğı devletler kaç sene yaşadı? Avrupanm bu kaçıncı taksimi. dir ve hangisi payidar olmuştur. Fatihler birer örümcektir, kur. dukları ağı sağlam ve müebbet san'rlar; fakat o sğa yar'a bir süpürge musajlat olur, siler. sü. pürür ve yeni bir örümcek ürer, yenisini kurar, Dai ve hükümranlık hiçbir kavme | müyesser olmamış, hiçbir mil lat, tek başına başka müle müehbet efendisi kalmam- tır. Beşeryetin bir kısmı bugun gü» lipeir, güler ve öğünür; öbür kıs mı mağlüptur, ağlar ve dövü- rür. Derken gülen ağlar, ağlı- yan gülmiye başlar. Son yirmi beş senede biz öyle iki azamet. M tabloya şahit olduk; yaşıyan için üçüncüsünün da eli kula. Kındadır, Her yeni bir galebe va bir rejimle yeni bir medeni. yetin kurulacağı nazariyesi Ge boştur. Dünyada başlıyan ve bi- ten bir şey olmadığı gibi deği. şen bir esasa da rastgelinemaz- Bir, teferruata bakıp esasta bir tahavvül olduğunu sanarız. En büyük teselli, şairin tevehhüm ve senin tatbik ettiğin gibi danmak değildir; gö mek, iyi veya fena Akliklere © hazırlenmaktı Ne galebe bakidir, ne mağlübiyet... Baki olan ancak bu ikisinin devri daimidir, Anladın mı? aha açık anlatayım: 1918 BD mütarekesinin imzalan- dığı vagon 1940 da kullanıldığı gibi yarın başka bir tarihi gün. da de yine İşe yarıyacaktır. İste akri sabit olmıyacak bir tescili ve nikbinlik varsa o da budur va bu, bir âdi politika lâf! de. gil, bir hikmettir. işledikleri sağlık hatasıdır. İstatistiklere göre, dilsizlerin yüzde yirmi beşi frengi hastalı. ğına tutulmuş bir soydan gelir. Ter. Bu hastalık babada, yahut annede olmayıp ikinci ve üçün. cü derecede codlerde bile olsa, doğacak çocuğun kulaklarında aykırı bir şekil hasıl eder de, az işitemediği için dilsiz o. Dilsizlerin yüzde beşi de soy. larında, nereden geldiği bilin. meden, işitmiyen kimseler bu. lunanlardır. mezlik de, sonradan meydana çıkmış. tır, fakat Oçocukta erkenden meydana çıkınca, dilsizliğe se. bep olur... Eedatta anadan doğ. ma işitmemezlik ve dilsizlik o. lursa, bunun bütün nesle geç. mesi ihtimali çoktur, vâlaâ o nesilden gelen çocukların hepsi di olmaz, fakat bazıları dil. siz olur. Hep istatistiklere gi ana veya baba tarafından miz bir tane dilsiz bulunursa, neslin yüzde 6,4 ünde, iki taraf. tan birden dilsiz bulunursa nes. Tin yüzde 20,9 unda dilsizlik o. Tur, Dilsizliğin ehemmiyetli bir sebebi de, yakım akraba arasın. da evlenmektir. Birbirine yakın akraba olan anne ile babanın s0. yunda belli başlı bir hastalık annenin, babanın yahut cedadın al bile. cocuklarda va. Iktısaai B” haftadanberi bütün ih. racatımız Tuna yolile va- pılmaktadır. Bu yolun haricinde Bulgaristan ve Yunanistana ya. pılan ihracat ehemmiyetsiz bir yekün teşkil edecek kadar azdır. Meselâ: Bu hafta içinde Yuna. nistans 42 bin liralık sert buğ- day satılmıştır. Bütün münsse. betler bu satıştan ibarettir. Bulgaristan gelince, bu mem. lekete de pek az miktarda zey. tin ve tuzlu balık ihracatı ya. pılmıştır. Geriye kalan ihracat, Romanya ve Romanya vasıtasile veyahut Romanya yolile Merkezi Avrupa memleketlerine yapıl. maktadır. Sovyet Rusyayla ticaret mü. nasebetlerimiz en durgun bir devreyi geçirmektedir. Halbuki! İstanbul piyasasının Sovyet Rus. | yadan ilâç, kâğıt, manifatura eş. İyası, makara talepleri çoktur. Her halde bu gibi eşyayı almak İve mukabilinde mal satmak için yeni bir ticaret anlaşmasına ih. tyaç vardır. Türkiye . Almanya arasındaki ticaret anlaşması mü. | zakereleri de benüz devam et. mektedir. Şehrimizde bulunan Son Hâdiselerin Piyasamızdaki Akisleri - Neler Sattık ve Neler Aldık Ticaret Vekili Nazmi Topçuoğlu Ankaraya döndükten sonra bu müzakerelerin kati bir safhaya İ gireceğinden © bahsedilmektedir. Maamafih Almanya ile 21 milyon Uralık bir ticaret anlaşması pa. rafe edilmiştir. Fakat bu anlaş. ma mucibince, Almanyadan sa-| tın alınacak eşyanın yüzde yet. miş beşi devlet fabrikaları ve müesseselerinin ihtiyacına teka. bül etmektedir. Geriye kalan yüzde 25 de serbest piyasanın sa. tir alacağı eşyaya inhisar etmek. tedir. Bu itibarla 21 milyon Hira. lık mahdut bir sahaya inhisar eden ticaret anlaşmasının ser. best piyasayı talmin edeceği pek şüphelidir. Bu Hafta Neler Sattık? u hafta içinde muhtelif B memleketlere o sattığımız esyanın kıymeti 234 bin 375 li. radan ibarettir. Bahsettiğimiz muhtelif memleketler de çok de. öildir. Romanya, Macaristan, Yugoslavya, Bulgaristan ve Yu. nanislandır. Bu memleketlerin içinde dış ticaretimizde, bugünkü şartlara göre en büyük mevkii İşgal eden Romanyadır. Halbuki harpten evvel Romanya dış tica. retimizde sekizinci ve dokuzuncu derecede bir mevki tutmakta idi, harpten sonra dış ticaretimizde birinci mevkii de İtalya işgal et. mişti. Harpten evvel bu mevkiin Almanyanın elinde olduğu ma. lümdur. Son bir aya kadar, İtal ya, harpten sonra dış ticaretimiz. de yüzde 35 nisbetinde bir dere. ce elde etmişti. Fakat İtalyan fir. malarının kliring şartlarına ria. yet edememesi yüzünden, bu ge. miş ticari münasebetler, birden. hut nesilde dilsizlik çıkmasına ihtimal verir. Çünkü bir soyda| bulunan ve yalnız bir kişide ol. duğu vakit kendisini belli etmi. yen bir ârıza, ayni soyda iki kişide £ birleşince çocuklarda dört misli büyür ve © zaman dilsizlik gibi ehemmiyetli hir hastalığa sebep olur... Alkol iç- menin ne kadar çok hastalıkla. ra sebep olduğunu hatırlarsanız, onun da çocuklar nesilde dil. sizliğe sebep olacağını kolayen tahmin edersiniz... Buraya kadar saydığım se- beplerin hepsi, insanın kendi sağlığına karşı işlemiş olduğu hatalar demek olduğundan, es. ki zamanda Hintlilerin dilsizler hakkındaki fikirleri bugün fen. ce doğruya en yökin olanıdır. Bereket versin ki, ecdadın yahut annenin veya babanın İş. lemiş oldukları hatanın neticesi dilsizliğin, büsbütün kaybedil. mesine değilse de, tashih edil. mesine şimdi çare vardır; Dikiz çocuklara mahsus mekteplerde onlara haylice söz söylemek öğ. retilir, Başkalarının sözle, dudakların hareketinden anlar. | lân) kulaklarında | P' lar... Bazılarının biraz işitmek hassası kaldığın. dan, e kadarcıktan da istifade ederlerse de, her şeyi işiteme. diklerinden gene — eski Mısır. ların ve İranlıların dedikleri gibi — Tanrının sevgili kulları sarılırlar.,, i de | bıçağını çekerek Muhittiai yaraz Hafta bire aşağıya düşmüş, ve İtalyağ nır harbe girmesi üzerine de büz. bütün ortadan o kaybolmuştur Şimdi dış ticaretimizdeki mevkiliği Romanya elde etmektedir. Fakat Romanyaya satılan mallarin Roz manyada istihlâk edildiğine inansi mak pek safdillik olur. Romanzij yaya ihraç ettiğimiz maddeler a2 rasında, Rumen firmalarının şimdiye kadar bizden satın alma, dığı maddeler de vardır. Meselâğ tiftik, yapağı, susam gibi... Güz nün birinde, Türkiye - Almanya ticaret münasebetleri başladığı zaman, Romanyada, ihracat mal. larımızı Almanyaya satan muta, İÜ vassıtlar da ortadan kalkacaktır. O zaman Alman firmaları da, Türkiye mallarını daha ucuza temin edeceklerdir. Bu hafta içinde Romanyaya büyük bir yekün tutmakta idi, Sİ Susam, zeytinyağ, tiftik de zey« tin Mhracatından az değildir. Romanyadan sonra diş ticare. timizde ikinci dereceyi işgal eden * memleket, Macaristandır. Harp başladığı gündenberi, Rumen sâ, nayi müesseseleri, Türkiye pa-t zerile anlaşmağı ihmal etmemiş. lerdir. Harpten evvel, Alman ens düstrisinin karşısında Macarla. rin, Türkiye pazarında rekabet Gil etmeleri pek mümkün olamazdı, Şi Nihayet Türkiye pazarında Ma. carların Zil makineleri müş. Gİ teri bulabilirdi. Şimdi Macarlar, & Türkiyeye elektrik o malzemesi, 9 telefon ve telsiz cihazı bile sat! mağı teklif etmektedirler. Fakaf her memleket gibi Macarların da öğ istediği pamuk ve kromdur. Meva cut kromlarımız, mali bir anlaş. ma mukabilinde İngiltere ve Fransaya taahhüt edildiği için bu maddeyi Macaristana satma. O ğa imkân yoktur. Pamuk ise, milli sanayilinizi ve dahili ihti. yaçlarımızı gözönünde tuttuktan sonra pamuk ihraç edebiliriz. Maamafih Macarların, krom ve pamuktan başka istedikleri baş. ka maddeler de vardır. Nitekim bu maddeleri .Macarlara #âtabi. Tiyoruz. Bu hafta içinde Maca. ristana yapağı, kepek, kuru meye va ihraç edilmiştir. Dış ticaret münasebetlerimiz | tahdide uğradığı için, Çekoslo. vakysya ve Yugoslavyaya yapı lan ihracattan da bahsetmek Jâ.S zim... Çekoslovakya Almanyanın © işgali altında olduğu halde, bu memleketle olan ticaret anlaş. | ması da devam etmektedir. Bu anlaşma mucibince, bu hafta 4 çinde Çekoslovakyaya deri, kuru meyva gönderilmiştir. Yakında Çek rejisinin Türkiyeden bir mil. yor kiloya yakın tütün alacağın.” dan da bahsedilmektedir. Yuğoslavyadan siparişler çö almaktadır. Bu siparişlerin ba. şında pamuk gelir. Fakat pamuk ihracatı lisansa tâbi olduğu için, Yugoslavyanın pamuk talepleri. Gi ni tatmin etmeğe imkân yoktur. Maamafih Yugoslavyaya kuru meyva, zeytin, zeytinyağı, susam gönderilmektedir. Neler Aldık? u hafta neler aldık? suali, B ne karşt verilecek Bir cez vep yoktur. Romanyadan gelen petrol ve benzin, Bulgaristandan aldığımız ağaç kömürü ve kâğıtıği gbi birkaç kalem eşyadan başka, ti maalesef kaydedilecek bir şey Ş yoktur. Hüseyin Avni Müşteriyi Döven Hiddetli Bir Sebzeci Yakalandı Fatihte Kırkçeşmede oturan Azize adında bir kadin evinin önünden geçen seyyar satıcı Kas sımdar öteberi almış, pazar €8- nasında kadınla sebzeci arasında! ihtilâf çıkmıştır. Sebzaçi Kasım, Azizeye fena halde sinirlenmiş vel kadını dövmiye başlamıştır. But esnada gürültüye yetişen Azlzes hin yeğeni Muhiddin kavgacıiarf ayuak istemiş, sebzeci hu defa tir. Muhiddinin tedavisi Yâs sebzeci yakalanarsk tahe kikata başlanmıştır. * Edirnekapıda Neslişah mas hallesirde Çeşme sokağındaki ev ler geceleri saat 9 dan 12 ye ka. dar taşlanmaktadır. Zabrta bu hös diseyi tertip edenleri meydana çıkarmak için tedbir almıstır.