26.5. 940 Nü MAYİS 940 AN tone GeneLi Ecnebi sena 2800 Ki leketler için eli müddet siras ne ben erin r. Adres değiştirmek Str, Cevap için mektup 10 kuruşluk pul Mâvesl Kİİ çiler Tröstü Belediye hi Mabul fırıncılar şirketinin ğu trösllen, bundan bahsetmiştik. Bu hususta” Yatımızın uyandırdığı a. A“ derin olmuştur. Son ©. ğ çVelki gün, Kadıköyün- (EUR, elik kimene Lİ birçok imzalar bulu- Mektup almıştık. Neşri. teşekkürle karşılıyan “bi yazanlar, bu a da Kadıköyünde tet- ğe çağırıyorlardı. Dün, daşımız, bu davete İca- Ve ekmek meselesinin deki safhasını da güz. di. Neticede öğrendik #İ, “Öyünde de, kapatılmış Değ fırın vardır. Ve me simitçi, — ekmek çıkar. Şartile — ekmekçiler şir. handan aylığa bağlan- Şayanı hayret vâkıâ. kikat olduğu muhak. ahmet edip, ikinci say- bu meseleye müteallik © göz gezdirenler, bu. tereddüt etmiye. AN E : ; - sl | lan hayret verici vâ- ardan birisi de şudur: klandaş, İstanbulun bir fırın açıyor. Fırıncılar e, ayni semtte bir farm eline biraz para ve ibi kapatamadığı bu rekabete başlıyor. O da, bu rekabet yüzün. dığı ekmeklerin bir dıköyüne sevkediyor. İt karşısında, bu reka tarlı çıkacağını anlıyan ir şirketi, bu zatla her olursa olsun, anlaş. Mumu vor. Yapı. İN Çk neticesinde, o rat kabatıyor. Buna muka- etten bin İira alıy Saşka, kendisine her ay Ni lira verilmektedir. *Mdiğimiz vakalardan bi- İde şudur: şüdıköyünde Yoğurtçu. vardır, Bu fırın, ek- Yirketi tarafından ayda ikabilinde isticar olun- akat ayni şirket, tam tuttuğu bu fırını, bir 15 lira mukabilinde ki. iştir. Buna mukabil, İp'* sürdüğü şart ta ay- bek çıkarmamak). | bu misaller de hol İspat etmektedir ki, İ, Şirketi, tröst yapmak. vaziyete, belediye. i, Sale etmesi zaruridi yp bu hareketlerden ha- mıyabilirdi. Vâksâ, diseleri haber alama. hata sayılabilirdi. Fa- Ya bir mazeret bulmak 7 imdi, biz, bu işin İç- ittaya koymuş hulunu. iMenaleyh, artık bele- etten haberdardır. Bu ile bile lâkayt kalma. #uretle hoş gösteri. bir müsamaha olur: lir ki, biz, belediye- hakkında iyi hüküm. ile neticelenmi iş Yen emin bulunduğu- Müsamahasından vaz DİR defa daha temenni MEKTUPLARI Ay LER) £ Döşenirken: aş beyde oturan bir oku” Y mektubu aldık: ( e binlerce lira sar- d bir telefon ve posta Magi. Ne yek ki b e, duğu sokak astali dö © iken bundan vazgeçil- en” yapmam Barn id, ket deha artıracağı ların dikkat mazarını YER ederim İşte yeni keşfim; Düşman*paraşütçülerinin inecekleri yer. lere bunlardan koymalı! Haftanın (Fransız Karikatürü) (Cephe gerisindekilerden istenen şey) (Kan değil, “soğuk kan, ) (o (Fransız Karikatürü) Musahabesi Çarşıda, Pazarda Teselli Yazan: Refik Halid man Allahım! Kafa- mın içinde, on gün- denberi yavaş yavaş teşek- kül ederek nihayet nakış olup kalan bir Belçika — Fransa hudut haritası var. Sanki beynim bir harita paf. tası oldu ve kasap enmekânla- rında her gün görüp kendimi. zinkilere benzetmekten çekindi. Bimiz o malâm çizgiler, şekille- rini değiştirerek birer Somme, Aisne, Oise ve Meuse nehrine tahavvül etti. İşte bir kabarcık: Cambrai; işte bir ova! Flandres; İşte yalçın bir kaya ve alt tara- fında deniz: Boulogne... Başımda, gazetelerde gördü. ğümüz gibi kırmızı boyalı işa- retlerile, kocaman (o kacaman korkunç oklarile, siyah çerçe. veleri ve irili ufaklı karma ka. rışık çizgileri, yazıları ile bir harita taşımaktayım, Kafasında küp taşıdığını sanan meşhur malihulyalı hasta kadar eziyet çekiyorum! Daha fenası bu harlta bom- boş, hareketsiz ve sessiz değil. dir. Üzerinden tanklar ateş sa. çarak, önüne geleni devirip yo- kuşlara tırmanarak, uçurumlar atlıyarak o birteviye & geçiyor, tayyareler gökten bombalar yağdırırken toplar © göklere mermiler savuruyor, Bir tarafta harp gürültüsü, bir tarafta mül. teci kafilelerinin figanı.. Bir a- na baba günü, bir kıyamet, bir dehşet, bir felâket ki, mssze). ish! Bu manzaradan kendimi ara sıra olsun korumak lâzım. Ara siya o ateş çemberini başımdan fırlatmalı, gi imde tortulanan zehiri atmalıyım; bir avunma yolu bulmalıyım. Belki de çoğu kimse itiraftan çekinir, takındığı vekar ve ciddi yete uygun bulmaz; ben gizle. miyeceğim: Dünyada mevcut insanların yarısı yokluk, çile, felâket çekerken elimize düşen istisnai nimetten istifade ediyo. rum, çarşı pazar dolaşarak yoz başlangıcına mahsus meyva, sebze ve her türlü memleket mahsullerinin seyrile kendimi avutuyorum. 'arabbi, bu ne terütazs bir bolluk! Ne feyizli bir gü zellik bul Kısa bir müddet için oyalan- mak istiyorsanız benimle bera- ber yürüyünüz, beraber göze- lim: Enginarlara bakıyorum: Ta- rihi bir sütun başlığı gibi sat mer katmer, yaprak yaprak süsler işlenmiş, biraz da Kurunu vusta sildhanı andıran tıkız to. puzlarında nasıl canlı bir sert- lik var... Su içtikçe ağza yarı buruşturucu, kıvamında şurup» lu ve bir çocuk nefesi kadar hâ- fİ£, serin rayihalı bir yemiş le2- zeti veren bu sebze, şeklinden, katılığından, kabalığından bek- İenilmiyen bir tad rnahfazası. dır; diri etile sebeslerin İste- kozudur. İstakoz, aslında siyah iken insan elinde haşlanarık rengini değiştirir, nasıl iştah açıcı bir kırmızılığa uğrarsa en- ginar da aci yeşil iken limonla uyuşarak gönle ferahlık veren bir kehribar sarılığı bağlar, rengi lezzetine uyar. Sakız kabaklarma bakarken gözümün önüne et suyu ile piş. miş hafif kalyası gelir. Zira bu yemek ağır hastalıklardan kel- kanların perhizi bozmaz Üzere, küçük bir dilim francala ile başladıkları bir kurtuluş taami- dır. Yeniden hayata dönenler, ağızlarının ve ömrün ilk tadını onda bulurlar, Kabağa bakınca, hayalimde şu manzara İle kar. piılşırımı o Saçları şakaklarına yapışmış, beyaz gecelikli sol gun bir genç kiz, yatağından doğrulmuş, önüne bir ufak tep- sile koydukları kendisi kadar Sarı ve kansız bir tabak yeme. ge ölüme yüz çevirmiş gözleri- le memnun memnun bakıyor, bu yemekten hayat müjdesi e. Ayor! İşte salatalıklar... Terlemesini *en güzel bilen ve kendisine en iyi yakıştıran bu sebze biçimin. deki acaip meyvat Salat ne tuhaftır ki ancak kabu çıplakken terlerler. Soyunan hiç bir ten, onun kadar nefis, nazik kir rayiha veremez. Şeklindeki kabalığa uymayan o nazenin kırağı dizilerile ve bu rayihasile salatalığın niçin daha derli top. hw mahviyetli, hattâ edepli bir suret arzetmediğine kızmamak mümkün değildir. Kendisine şeklen epeyce benziyen muz gi. bi hiç olmazsa iri yapraklı bir güzel ağaçta, hoş bir hevenk te olamaz mıydı? Herkes kiraz yer ama acaba kaç kişi dişlerinin bıraktığı iz- deki güzelliği dikkatle seyret. meği hatırına getirmiştir? Zan. nederim kiraz kadar diş yerini kendisine yakıştıran bir başka yemiş yoktur. Onda dişin br raktığı yara, bir oyadır. Hani, bazı köylerde göz nuru dökerek gayet zarif, pembeli sarılı, ince hesap tığ işlerler; seyrine doya. maz, çiçek sanar, kokusunu &- rarsınız; işte bu oyalardan.. B' sene, bazı dükkânlar, ü- zerleri şetfat kâğıtla ör. fülü dört köşe bodur kutularda çilek satmağı âdet etmişler. Çi- lekler de, demek, bir nevi kü- bik ev modasına tâbi tutuldu. Çileğin fikrimce, pek İnce gü- zelliklerinden başka bir de, & ğıza alınca sapmın kopuşundaki letafete dikkat etmelidir. Mü- derek sap, ne duttaki gibi fazla zürlamağa, çekiştirmiye hacet bu akır, ne de kirazdaki gübi lü. xumsuzca bir kolaylıkla, oto- matik kopar, Bu sap, ele alıp şe &ere batırılacak ve sonra ağıza götürülüp çekilecek bir boyda, De uzun, ne kisa, ne sert, ne yumuşak, fevkalâde pratik bir şekildedir. Ben kirox sapı çe. kerken meyvama fırlayıp giri- lağıma tıkanmasmdan epeyce ürkerim ve'küçük dilimin, bu kor parçası gibi ateşin renkli u- #ek mermi, hedef budur diye tem hızla kendisin: çarpmasın. dan korktuğunu mükemmele duyarım. Halbuki çilekte sap. tereyağından kıl çeker gibi ne tatlı sıyrılır. Hem çileğin bir kibarlığı daha vardır: Tabakta çekirdek birakmaz; bıraktığı sap İsr ise oymalı yaprakları ve bembeyaz cucuklarile bir süp- rüntü değildir; âdeta üstüne yağ limgh gezdirerek yıyebileceğiniz bir çeşit hassalı salatadır. Söylemesi hoş clmıyacak a- kirsz yedikten sonra önü- üzde duran tabak, oldukça kanlı ve posslı bir ameliyat ya. Bilmiş küveti andırır! ayır peynirinin kendi de güzeldir, adı da.. Üstün. de işlenip kalmış sepet veya tel kabın kabarık örgüsü bile hoş- tur. Dil peynirini, çöcükken, e- limle tel tel koparır, ve uzak. tan ağzımı nişanlayıp ucunu kapar kapmaz ne lezzetle yutar dım.. Şimdi bunu yapamadığı. ma ve bıçakla kesip çatalla e. fendi efendi yemeğe mecbur olduğuma üzülmekteyim. Onun lezzeti ancak çocukluktaki tarz. da yenirse duyulur. Kirli ha- nım da nefistir; fakat adı bazı marazi inhimakleri hatırlattığı için benim gibi normal bir a. dam üzerinde iyi tesir yapmı. r; onu yerken, İsmini düşün- dükçe hafifçe utandığımı hisse. diyorum. Zaten “Hanım” ile “Kirli” biribirine uymıyan, ay. kırı bir mevsuf ve #fsttan mü rekkeptir. Kadın kirli olabilir ama böylesine hanım demeğe dil varmaz! Bakla, bazı burunlarda tesa. düf edilen ve frenkçede “Points nolrs” denilen ârızadan, yari kabuğunun üzerindeki o siyah siyah leke ve beneklerden dola. | Yı, fikrimce, bir cilt hekiminin tedavisine, yahut fa, tesirlerine inanamadığım tuvalet kremleri. ni birer defa tecrübeye muhtaç. tar. Fakat bu kusurlu kabuğun. dan soyulan bakla, zeytinyağlı iç bakla bir nefisedir; İç baklalı | plâv ise bir ziyafete bedeldir. | Ah, marul, ah! Seni yerken, ne olur, yüreğimize tifo korku- su girmese. Marul bu itibarla insanlara hem arzu, hem korku veren Satılık sokak kadınına benzer; yemezsen hevesi içte ka br, yersen gönlüne nedametle karışık üzüntüsü düşer. Teni görünüşte tertemiz, sapasağlam, süslü cilâlı, kıvırcık ve tadı lez- zetli olan bu zehirli haspa, keş- ki mikrop sızmaz sağlam bir mahfaza içinde yarat'lmış olsa idi; meselâ bir hindistan çevizi kabuğundan çıksa idi! Geriter Yalan değil, o nun mütenasin tombul. luğunu inkâr edemeyiz. Bütün sebze yaprakları arasinda balık etinde diyebileceğimiz yalnız semizotudür. Ne Jâhana gibi hantal ve şişmandır, nede pi. rasa gibi lüzumsuzöa sivrilmiş, seyrek bıyıklı, parşömen cildi, sert zarlıdır. Kıymsl yemeği. nin mayhoş suyuna, âÂmiyane tarzda ekmek banıp kaşıkla içe- bilenler keyfini ne güzel çıka. rırlar... Ben semizotunu, nezake tin, daha doğru türkçe İle na- zikliğin, terbiyenin bizi bir çok! zevklerden mahrum ettiğini ha. tırlatan bir sebze sayarım. Böy. le kibarca yenmesinden keyfi kaçan, daha bir sürü yemekleri- miz vardır; yani kaşığa el uzata. madığımız ve suyuna ekmek ba uramadığımız güzel halk yemek leri: Maydanozlu köfte, nohutlu işkembe, ve bahsettiğim kıyma. lı semizotu gibi... Fasulya başlamış, yarın çar. şıya patlıcan inecek va domates te çoğalacak... Fasulyanın keçi boynuzu gi- bi . zira şeklen çok benzer!» kaskatı kesilmediğine, tahtaya dörmediğine memnün olanlar- danım, İyi ki domates te bir gül gibi serpilip dağılmıyor. Patlı. canın yenilip yutulacak bir nes- ve olduğuna, zannederim, bir bilmiyeni inandıramazsınız. Bütün bolluğile, bereketile, el van elvan o güzel yaz başlıyor. Temenni edelim ki, bu yaz ağ- amızın tadıyla çıksın ve dirs. yetle taliin birleşmiş feyzi len sonuna kadar memleket müste- fit olsun. 5 | Iktısadi Hafta j Siyasi Hâdiseler Ve Piyasamızdaki Tesiri on siyasi hâdiseler, piyasa- larda ve borsalarda ne gi- bi tesirler yaptı? Holanda ve Belçikayla Hear! münasebetleri. miz kesildikten sonra, vaziyet ne olacak? Holanda kolenilerinden nasıl mal gelecek? Yollarda ka. lan malların muamelesi vesaire. Hasılı harbin vücude getirdiği tahavvüller, ticaret osahasmda yeniden pürüzlü meseleler mey- dana getirmektedir. Geçen hafta yazdığımız gibi, harp, dış ticaret münasebetlerini gittikçe tehdit etmektedir. Esa. sen harp, beynelmilel mün; betleri tahdit ve tazyik etmişti. Fakat son Danimarka, Norveç, Holanda, Belçika -hâdüeleri, ti- câret münasebetlerini daha ziya- de darsltmiştır. Halbuki Holan. da ve Belçika, kolonileri itibarile beynelmilel ticaret Aleminde bi yük bir mevki tutmaktaydı, şim. diye kadar bitaraf vaziyette kal. dıkları için, beynelmilel ticaret &- lemindeki münasebetleri daha zi. yade artmıştı. Nitekim harpten sonra demir, kalay almak için en ziyade Belçika ve Holandaya mü- racaat etmek mecburiyetinde kal- müştak, Şimdiye kadar Holanda koloni. lerinden çay, kahve, kauçuk, ka. rabiber ithal etmek için Holan- dadaki müesseselerle ticari mü. nasebetlere girişirdik.. Holanda askeri işgal altında bulunduğu i- çin, bu müesseselerle irtibat te- min etmek mümkün değildir. Maamafih piyasa, yine Holanda kölonilerinden istifade etmek i. çin yollar aramaktadır. Nitekim, Holandadaki koloni eşyasını sa. tan müesseselerin İskenderiyede şubeleri vardı. Acaba bu müesse- scler yine ayni eşyayı satabile. cek mi? Vâklâ, Alman istilâsına uğra- yan memleketlerle ticaret anlaş- mslarımiz şekil itibarlle devam etmektedir. Fakat bu memleket. ler harp sahası olduğu için burâ- lara'mal ihraç etmek maksadile normal vapur seferleri kalma- mıştır. Bu itibarla Holanda, Da- — Ver şü çilekten bir kil9;İnimarka, Belçika ile olan ticeri bir kilo da kiraz! Tart iki kilo kabak, yarım kiloda turfanda domates! Ne saadet, Yarabbi, bereket, sulh içindeyiz. Devam edecek, inşalla.. Hoş, ne kadar ederse yine kâtdır. Bir günün beyliği beyliktir, derler. Bu, böyle günler için söylen. miş tecrübeli bir atalar sö dür; beylik sözlerden değildir. bollük, münasebetlerimiz uzun müddet bir fasılaya uğrayacaktır. Bu Hafta Neler Sattık? u hafta içinde muhtelif memleketlere 700 bin kü. sur lira kıymetinde ihracat ol muştur. Bu miktar yalnız İstan. bul imanından yapılar. ihiacatı iade eder, Hafta içinde sattığı. mız malların başında taze ve tuz- Tİ Tİ Sİ İL ARAN TİFO Tifo aşısının, bilhassa İstan. bul şehri halkı için, ne kadar mühim bir keşif olduğu, bu a- şinin İstanbulda büyük mik. yasta tatbik edilmeğe başlanıl. dığındanberi hastalığın her se- ne gittikçe azalması gösteriyor. Tifo aşısının faydası, şüphesiz, her yerde büyüktür. Fakat İs. tanbuldaki faydası hemen hi men başka hiçbir yerle kıyas €- dilemez. Buna sebep, İstanbulun suyu kıt ve kıtlığından dolayı temiz. liği pek güç bir şehir olmasıdır. Büyük şehirlerde halka bol ve temiz su temin edilince, tifo hastalığı pek azalır, bazı yer. lerde büsbütün kaybolur. Onun Için tifo aşısı yapılmıya da ih- tiyaç kalmaz. Ahalisine yetişe- cek kadar bol ve temiz suyu te. min etmiş olan bir şehir kendi- sini tifo hastalığından sâlim sa- yabilir.İstanbulda halka lüzumlu olan su - tabii, hem içmek, hem kullanmak için lüzumlu — şim. diki gibi bin hir kaynaktan de. niletek kadar başka başka yer. İerden temin edildikçe, bunları bir araya getirmek ve hepsini birden temiz tutabilmek pek. pek güçtür. İstanbul için lüzu- mu kadar bol ve temiz su temin edilinceye kadar da İl: kendisini tifo kurtulmuş Onun için tifo aşısı, bilhassa İstanbul için büyük bir iyilik. tir. Vâlaü tifo hastalığının ya. yıldığı mevsimde aşılanmadan da kendisini bu hastalıktan ko- rumak — nazari olarak— müm AŞISI kündür. Fakat içeceği, ve yüzünüzü, ellerinizi yıkıya. cağinız suyu daima kaynadık. lu balıklar bulunmaktadır. malların ekseri İtalyaya dilmektedir. Fakat son günl Kmanımızdaki balıkçı gemileris nin miktarı azaldığı için, bu ihra cat ta eski hararetini kay! tedir. Bu hâdisenin en büyük bebi, Türkiye — İtalya ara henüz halledilmemiş ticari lâflardan ileri gelmektedir. çen hafta bu ihtilâfardan setmiştik. Kuru meyvalara gelince, ziyade alıcı, İngiltere ile Fran dır. Bilhassa Fransadan iç ve kas buklu #ındıklara karşı talep maktadır. Frnsaya sevkedilen kus ru fasulya da ihracat maddeleri. miz arasında gittikçe ehemmi; kazanmaktadır. Harpten sonra, Fransadan başka, İtalyaya da kus Bu “ İru fasulya ihracatı artmıştır. İh. İraç edilen maddeler arasında derileri de ehemmiyetli bir yer gal edebilir. Bu hafta en ziyade Amerikadan talep olmuştur, İn giliz firmaları tarafından yapılan tekliflerden henüz müsbet bir n& “ce elde edilememiştir. : Macaristandan, feodık, tü susam, kendir istenilmekti | Harpten sonra Macaristan maddelerimizin en büyük alıcıla. rı arasma girmiştir. Macarlar bizden aldıkları mallara karşı, endüstri mamulâtı vermek ars zusundadırlar. Hattâ bu arzular rını tahakkuk ettirmek için, b kaç defa memleketimize heye göndermişlerdi. Yakında Poştey gidecek olan bir ticaret heyet Macarlarla ticari münasebetle İ mizi arttırmak için yeni bir an laşma yapacaktır, Henüz bu h yet, Romanyada bulunmaktadır. Neler Satın Alıyoruz? X B- hafta içinde Amerikadan gelerek yanlış eseri ol rak Pireye çıkarılan demirler, İ- manimıza gelmiştir. Amerikadan | getirilen bu İemirler, Demir liği tarafından piyasanın ihti; & için sipariş edilmişti. İth maddeleri arasında elektrik m #emesl vardır. Harpten sonra lektrik malzemesi İsveçten ted tik edilmekteydi. Fakat son hak talar içinde İsvece vapur sefer leri azaldığı için, bu malzem getirtmek kabil değildir. Fakat, mütemadiyen Türkiyeye sanayi maddesi satışı teklif eden Macar» İların, elektrik malzemesi sataca- İğindan bahsedilmektedir. i Hüseyin Avni EYE Bugünkü Bulmacamız 23 456789 tan sonra içmek yahut kullan-| * mak, sonra da yiyeceğiniz ma. rulu yetiştirmiş olan bostan a- caba lâğım sularile mi sulanı. yor, ü kaynar suda haşlamak, daha sonra da kilosu kirk kuruşa a lacağınız çileğin tarlası acaba tifolu mudur, diye düşünerek, yiyebileceğiniz birkaç tane çile. Hi şarahn batırarak yemek dai- ma yapılabilecek pratik şeyler değildir. , Halbuki tifo aşısı, çoluk, ço- renç ve yaşlı herkesin pek vaptırabileceği en ko. lay bir korunma vasıtasıdır. Böyle bir mâni bulunmayın. ca, tifo aşısım yaptırmamak, hiçbir suretle müsamaha edile. miyecek bir ihmal olur. İnsanın bu işi kendisi İçin bile ihmal etmeğe hakkı olmadıktan baş- ka, ailesi için ihmal etmek, ha. tadan daha büyük, ayıp sayı Çocukluk yaşı da tifo aşısma bir mâni olamaz. İki yaşından sonraki çocuklara bu aşı yapıla. bilir, O yaşa kadar çocuk ta 70- ten tifo hastaliğından Korunu. lur. Bir taraftan da, iki yaşın. dan önceki cocuklarda tifo has- talığı pek nâdir olur, Tifo aşısının meşhur aksülâ. meli de, zihinde büyütülecek bir şev değildir, bunun en sid- detlisi, insam nibavet bir gün işinden geri birakir. Aşı ağız dan alındığı vakit, böyle aksi. lâmel yaptığı duyulmamıştır. SOLDAN SAĞA: 1 -— Bir nehir « İsyan eden.2— sayı « Madalya, gözlemek, 3 -- Bil siçek - Bağl k.4 Duadan sonra söylenir flama edalı - Esrasın: - Sıfat Vw Göz yaşı » De sun yarısı « Bir 24 ike, 9 — Köpek - Tire, YUKARDAN AŞAĞI: i — İstek - Bir deniz. 2 — Vul getirmek « Kurmak, 3 — Parlaklık » Bir renk, 4 — Rusonün bir eseri « Atın yediğ $ — Gençlik « Esnasında. 6 — Yar dım - Bir mezhep, bu mezhebin silik, 7 — Sevda - Kismet 8 — Bir isim, 9 — Sona erdirmek - İstikbal, ö . DÜNKÜ BULMACANIN HALLEDİLMİŞ ŞEKLİ SOLDAN SAĞA: 4 1 -- Clgnra - Pa, 2 — Azsde - Dar, 3 — Haza - Park. 4 — İfa - Pa - Na, $ — De - Kusma, 6 — Kil - İs 7 in - EL 8 — Dar - Araba. 9 — Eke - Suç. 3 YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Cahide - De, 2 — İrafe - Kam, — Gaze « Kir, 4— Ada -Kin.5 Re - Pul - AL 6 — Pas - En 7 Du - Milâs 8 — Parnas « Bu, Arm > Ağaç.