SETER NAR LEE 9 NİSAN 940 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Eshebi —— 0 Kr. 0 » © " 19 » Milletlerirâsi posta ittinadına dahil çimuyan zmemleketler için abone bedeli rnüddet sırasiyle 30, 16, 9, 34 liradır. Abone bedeli peşindir. Ares 28“ kuruştur. lara 10 kuruşluk Pul ilâvesi lazımdır. X Sene 6 Ay 3Ay 2800 Kr. 180 » w ” s0 » Köy Muallimleri K» muallimlerimizden muhtefif mektuplar o almaktayız. Bu ay apların hemen hepsi, tek mual, köy mekteplerimizdeki hocala. ye Şikâyetlerini ihtiya etmektedir. öl üyeler aşağıda hulâsa etti. İz şikâyetlerde müttefiktirler; — Bu sene dördüncü sınıflar a- Ma Bu suretle, mekteplerin Bevcndu, 100 . 150 Yi bulmuştur. yelecek sene beşinci sınıflar da açı. n bu yekün, daha fazla k aktar. Hergün verilecek d ri hazırlamak, vasıtalarını lmak, sonra, verilecek dersleri © bir deftere işlemek, üstelik de, bü. bunları yaptıktan sonra, köyün e işlerine yardım etmek, katlanıla. yy rcak derecede ağır bir vazife ha Kirmektedir. Onallimler, bu 80. | İşi de, ifasından istinkâf olun. 13 bir vazife saymak mecburiye. dirler: Çünkü bunu yapmayın. köy muhtarının gazabına uğra. ihtimali, çok kuvvetlidir.) >— Merkez mektebinin haftada sınıfa 26 saat dersine karşı, biz. Şt dört sınıfa birden, (45) saat ders ar Hem de, binbir yokluk & Ç Kuyudat, tam merkezin ayni. Yani bizler, başmuallimlik vazi. e fazlasile gördüğümüz halde, a verilmesi lâzım gelen ma. 4 fahsisatı, on bir senedir, yalnız k müallimli mekteplere verilme. li ii mektepi rilme. aç — Müfettiş, merkezde gördüğü. Kayi >de de görmek ister. Elimizde ret, imkân ve salâhiyet bulunma. uni bildiği halde: ap efe efendim!” ,” v kumandasını Türlü “kazamamadığımız. ». zamdan da mahrum kalırız. Bugün, beş muallimli mekte- işe vallimleri, öğleye kadar ders Tirler ve öğleden sonra dinlenirler: bizler, sabahtan akşama ka. dinir, yapranırız. Köy işlerinde hiçbir hak ve iyetimiz yoktur. Köy kanunu, i. ihtiyar meclisinin âzasından aklaysa da buna, muhtar da, işi mirleri de lüzum görmemek- — Bu vaziyetler karşısında sız. Hane, köy muallimleri, maddeten ve de, bir yardım görmed'klerin- "köye bağlanamamaktadırla > Köy kalkınmasında baş rolü Yaya sake vazilesile de mükellef bu. ik bizler, bu vaziyetteyiz. Par. Bikırdılar, hakikati gizlemekten Sliç Savm, vi ir netice vermiyor. *engş erimizi başaramatak husu. dip, Dazur sayılmak hakkımızı 94 muhafaza ediyoruz. Kimggy, Bizler, çalışmaktan usanmış temiz er değilir. Köy kalkınmasını » yolunda mühim bir adım at. » bizlere çalışmak imkânlarının ründimimesile mümkün olur: Ve Ko de bunu İstiyoruz!” ie; çay wallimli köy mekteplerimiz. tile m münevver ve feragatkâr lerimizin en esaslı şikâyetleri, el lan ibarettir; Ve sanıyoruz ki, b bu haklarına kavuşturmak, lamıyacak, göze alınamıyacak made * büyük fedakârlıklara müte. Onlar, deği ri Vüe onu Ve biz, ine çare bulmak, mmuallimlerimizi deği, köY ge, rini da kurtarmış olacaktır. Bir daha temenni ederiz ki, maarl. VU. yarasından kurtarmak, enerjili Maarif Vekilimiz li Yücel'e müyesser olsut Ford Binası Antrepo Haline Sokuluyor hat, 3Zaldığı için, tahliye edilen tun binalarındaki mahdut eşya- mir iğer antrepolara nakli id ar antrepoların “ ısmında toplanması mu- baş if rülmektedir. Sirkecide fri- birkaçı elesinin yapılacağı sahadaki alina htrepo, bir müddet sonra yı. Haemesi yi işin. Tophanede Ford mü- e €iya buraya nakledilecek. y ed ap mesesi ile liman işlet Böy anlaşma hasıl olmuş, ye Vekile de srzedilmistir, Büke ai. TAN Almanyaya Balkan Kapısı da Kapatılıyor imal Denizinin abloka edil. mesiyle, Almanyanm kulla nabileceği ön kapı seddedilmiş bü. lünuğor. Fakat, Karadeniz ile Tu- na, Balkan mallarının Almanyaya gönderilmesine imkân vermekte. da bu yoldan azami ade için herşeyi ya- . Ve onun için, çabuk bozulacak mahiyette olan herşey Almany: demiryolu ile sevkolunmaktadır. Romanyanın iki belli başlı yolu vardır, Birisi Cernauti'den başlı. yarak Şimale, diğeri Arad'tan baş- yarak Garba gider. Bu senenin başında Cernauti hattmdan her gün 300 vagon geçi- yor ve Romanyadan buğday, mı. sr, yağ taşıyordu. Remunyanın Almanyaya yaptığı ihracat, bi 1939 da 480 milyonley tutt halde 1940 senesinin ilk üç ayı zarfında 750 milven leye varmış- tar, * “Imanyamın talepleri Bulgaris. tanın vaziyetini bir hayli müteessir ediyor. 1939 da Bulga- ristan ihracatının üçte ikisi Al manyaya gitmiş, Bulgaristan ağır makineler ve otomobiller muka- bilinde Nazistlere tütün, yumurta, üzüm ve domuz eti göndermiştir. Bu mallar ya Tuna veya Yugos. lavya yoluyla gönderiliyor. Bul- , 1 derecesinde idi. 1937 de ise yüzde 13,8 nisbe- tinde idi. e bei ugoslavya, gıda maddeleri, maden, davar memleketidir ve bunları ihraç ederek mukabil. lerinde makine, kimyevi madde ve boya alır. Son iki sene zarfında Al- manya ile yaptığı ticaret üç mis. line çıktı. Yugoslav ticaretinin mü- him bir kısmı, Adriyatik deniz yo- layla İtalyadan geçer ve Alman- varır. Yugoslavyada bakir ve Caliüminyom madeni) bu- lunması, ona Almanyanm ticaret hamlesinde mühim; bir mevki ayı. rıyor. * Yrsinitnin ihracatı zeytin- yağı, tütün ve kuru üzüm- dür. Bunlar ya Adriyatik yolu ile, yahut son derece yüklü olan Yu. goslavya yoluyla Almanyaya gi- debilir. Yunanlıların 1939 da Al manyaya yaptıkları ihracat 4 mi). yon İngiliz lirası, İngiltereye yap- tıkları ihracat ta 2 milyon İngiliz lirası tutmuştu. * Imanyaya karşı tatbik Olu- nan İktisadi ablokanın ta- mamlanması için bu arka kapının da kupanması lâzımdır. Müttefik- lerin de bu sırada yapmak istedik- leri budur. Yani Almanların bir şey satın almalarına fırsat verme. den Balkanlıların mallarını al- maktır. Mütteliklerin düşündük. leri bir nokta da ablokayı Kara- denize teşmil etmek ve bu suretle Almanların harbi kaybedecekleri. ni iyiden iyiye anlamalarını temin etmektir. Abloka Politikasının Herr sekizinci RL cepheler süküneti muhafaza ediyor. Şehirlerin çatı- ları sağlamdır. Fabrikaların baca. larında ve caddelerin kaldırımla. rında hiç bir hasar yoktur. Evvelâ Fransada, sonra İngilte- rede harp kabineleri yeni şartlar içinde faaliyete geçtiler, müttefik- ler arasında Londrada yapılan top. lantının neticesinde abloka hattı. nın sıklaştırılması, süzgeç delikle" rinin tıkanması kararı alındı. İn- giliz Başvekili alman karar hak. kmda uzun boylu izahat verdi. Bahriye Nazırı ve yeni harp ka. binesinde harbin mukadderatı ü- zerinde tesiri olabilecek şekilde Şeni < Vm vazifeler alan zlar ami ile yakini anlatır ayındayız. B' nutuklardan ablokanın de. nizlerden başka (karalarda tatbik edileceği anlaşılıyor Yeni ablöka siyaseti hakkında muhtelif pölitika ve propaganda merkezleri kendi arzularına göre tefsirler yapmaktadır. İtalyaya göre abloka pm Şimali ile Asyanın Şarkında ta bik edilecektir. İtalyan neşriy, atına göre, Norveç sahillerini tutmak, ve uzak Şarkta da Vladivostok yası. tasile gelen ve Sovyeler tarafın. dan Almanyaya nakledilen mal- ların sevkine mâni olmak abloka. hin İlk hattını teşkil etmektedir, Almanyaya nazaran müttefikler bü kararları ile bütün bitaraflara harp ilân etmişlerdir. Bazı Fransız neşriyatına göre, abloka Norveç ve Balkanlara tatbik © olunacaktır. Hattâ bazı propaganda membaları tekziplere rağmen yeniden Kara. denizde kontrol meselesini ileri sürmektedirler. Muhtelif şekillerde tefsirler, hâ- disenin hakiki inkişaf şeklini alm. cıya kadar devam edecektir. B' tefsirlerin önüne geçmiye imkân yoktur. Fakat sıkış- tırılması arzu edilen ablokanın re. €l bir mânası, hedefi vardır. Bu hedef nedir? Bunu ancak harp eden Alman. yanın iktisadi mukâvemet için al- dığı tedbirler ve bu tedbirleri de. vam ettiren iktisadi münasebetle. ri, ve iktısadi strateji tayin eder. Vaziyeti bu zaviyeden tetkik ede- rek müsbet bir takım hükümlere varmak mümkün olabilir. Almanyanın iktisadi kudreti, harpten evvel hazırladığı ihtiyat. lar, istilâ ettiği sahalar, münase. bette bulunduğu memleketler ba- kımından mütalâa edilmelidir. Meselâ: Almanyanın 938 sene. sinde yaptığı yiyecek maddeleri ithalâtı şu seriyi takip etmekte. dir: Şe 45 yağ ve yağlı maddeler, e 20 et, o 28 balık, 96 14 hubu- battır, u halde Almanyanın bir kı. sım buğday stokları daha evvelden hazırlanmış demektir. Bu hesaplara ve Almanyanın harp Ana Hatları Yazan: Sadri Ertem başladığı zaman yiyecek maddele. rinin yüzde seksenini kendi metn- leketi dahilinde” istihsal edeceği mütalâalarına. rağmen Almanya. nm muhtaç olduğu gıda madde. leri mevcuttur. İhtiyat olarak Fransadan çek- miş Dair va Kistin" demir've m ii MA İlimdedir 550 sene, sinde harice 27 milyon ton kömür ihraç ettiği halde bu sene bu mik- tarın 40 milyon tona çtkarılacağı ilân olunmaktadır. Her ticaret münhedesine Almanya tarafından bir kömür maddesi ilâve olunmak. tadır. Almanya henüz otomobil sipa- rişleri almakta, fakat bunları İli tiksiz olarak teslim edeceğini bil- dirmektedir. Almanya içinde sun'i kauçuk we sentepik “petrol İstihsalâtı ancak 941 senesinde faal bir bale gelebi. lecektir Almanya, Avusturya, Çekoslo- Ergenlik çıbanları gençlerin key- fini kaçıran şeylerden biridir. Pek te büyük bir rahatsızlık verdiğin- den değil, Bu çıbanlar ufak tefek rahatsızlığa sebep olsalar da genç- ler ona ehemmiyet vermezler, Can larmı sıkan şey bu aksi çıbanların yüzde çıkması, öyle olunca da gü- zelliğe halel vermesidir, hem de —z olsun, erkek olsun— herke- sin güzelliğe en ziyade ehemmiyet verdiği gençlik yaşında... Ergenlik çıbanlarından burada daha önce de bahsetmiştim, Fakat gazetenin bir taraftan yeni, genç okuyucuları yetişiyor. Onlar da. ha önceki yazıları okuyamamışlar- Okumuş olsalar bile gençliğe ait bir şey çocukların gözüne çarp- maz.. Böyle yeni yetişen genç bir okuyucumuz da gönderdiği mek. taptat — Belki evvelee yazmışsınızdır, fakat ben okumadım... Diyor... Bu mektup pek iyi te. sadüf etti. Ergenlik çıbanlarını ge- girmek için, şimdiye kadar bir çok gareler sağlık verilirse de onların sayısı bile tesirleri muhakkak ola- madığını gösterir. Bu yakınlarda © çıbanlara karşı iyi bir çare bu- lunmuş gibi görünüyor; Bu da bil. diğimiz C vitamini, Mütehassıs hekimler ergenlik gıbanlarını tedavi ederken C ita. mini yahut onun cevheri olan Asit Askarbit maddesini, çıbanlı gen- cin bünyesine göre, ağızdan yahut şırınga ile veriyorlar, En iyi böyle yapmak olacağı şüphesizdir. Fakat bu işin mütehassıs heki- min bulunamadığı yerde ergenlik Gibanlı gençler o vitamini yemek- lerinden almayı da tecrübe edebi. lirler, doğrudan doğruya vitamin ilâcı ile tedavi kadar çabuk ve te. sirli olmasa bile zararlı olmak ih. timali hatıra gelmez. Onun için € vitamini bolca olan yemekleri hatırlatacağım. Etlerin arasında, bu vitamini bizim ko- yun eti en bereketli olarak verir. Fakat haşlanmış, pişmis ette vila- izlemek kz LOKMAN HEKİM ÖĞÜTLERİ Ergenlik Çıbanlarına C Vitamini min suya geçer. Hafif kızarmış o. lursa etin arasında kalır, Zaten ko. yun eti haşlandıktan sonra suyu da pek âlâ içilir... İnek sütünde pek az. Yoğurtla peynirlerde de öyle... Sebzeler arasında onu en çok veren kırmızı biber, sonra, mayda. Bozdur. Fakat bunlardan pek yenilebilereğinden yeşil biber, bi- raz daha fazla yenilirse, onların yerini tutar... Lâhana henüz bulu- nabilir. O da, salata halinde, hatı. Tı sayılacak , derecede C vitamini verir. Karnabahar daha az, fakat şalgam daha iyi... Pancarda ve ka. Ta turpta fena değil, Ispanak her vitaminde olduğu £ibi C vitamini için de değerli bir yemektir. Fakat vitaminlerini ka. çırmamak için salatasını yiyebilir. seniz... Yeşil salata, marul hağlice bereketli, Taze bezelye, düdüklü tencere İçinde pişirilirse vitaminlerini kay- betmiyeceğinden pek bereketli © vitamini verir. Bundan insan bir günde 300 gram yiyebileceğinden istediği C vitamininin hepsini bu. lur. Domates salatası da bu işte pek kıymetlidir. Baklada hiç, enginarda pek az, fakat —mevsimi gelince— patlı. canda fena değil, Yemişlerden kirazda biraz, ka. yısıda daha az, şeftalide ondan da 4z. Bereket versin ki limon ber mevsimde imdada yetişir. C vita- mininin en devamlı kaynağı li. mon suyudur. Fakat portakaldaki € vitamini daha çok olduğundan, mevsimi geçmeden bol bol porta. kal yemek iyi olur. Hele portaka. lin kabuklarını da —kime meden— yiyebilirseniz onun vere. ceği kadar C vitaminini başka hiç bir şeyde bulamazsınız. Bir de, mevsimi gelince, çilek ve daha sonra taze fındık yemek. te ihmal etmeyiniz. Taze üzümü belki herşeye tercih edersiniz am. ma onu veren bağın nerede oldu- ğunu bilseniz de yiyeceğiniz üzü. mün yüz gramında ancak 4 mili. gram C vitamini bulabilirsiniz. amini İlk kere ba iL * Holanda vakya ve Polonyayi»işgal etmekle bu memleketlerin, demir, kömür, çinko gibi ham maddelerine ve da maddelerine sahip olmuştur. Fakat istilâ ettiği mıntakalar onun ihtiyaçlarımı yüzde yüz temin ede. cek bir halde değildir. Bilâkis bu sahalar ona gıda mahsulü yetiştir- mek bakımından bir yük halinde. dir. Imanyanın etraftaki bitaraf devletlerle ticaret münasa. beti şöyle hulâsa edilebilir: 938 senesinde bitaraf komşu devletler ithalâtının yüzde ellisini temin etmişler, buna mukabil Al man ihracatının . üçte ikisini çek. mişlerdir. vyet Rusya İle yaptığı iktısa. di anlaşma harp iktısadına yardım edecek bir mühiyette'tanzim olun» muştur. Almanya için mühim Sthalât mevzularından birincisi yağ ve yağlı maddelerdir. Bu maddeler Belçika, İsviçre, Balkan. lar, Baltık, İskandinavya, İtslya ve Rusyadan gelmektedir. Fakat bu memleketlerin Almanyaya sev. kettiği domuz, sığır, tereyağı, do- muz yağı Alman gıda İthalâtının ancak yüzde dördünü teşkil eder. Geri kalan yağlı maddelerin yüz. de sekseni Norveç vasıtasiyle ge. lir. Bunun mühim bir kısmıda balina yağıdır. Yağ istihsaline mü- #âit olan nebati maddelerden s0- ya fasulyesi Rusyanın Mançurl. den naklederek yapacağı en mü. him yardımdır. Almanya 938 se. nesinde kullandığı demir cevheri- nin “5 70 ini hariçten getirmiştir. Bu maddeyi, İsveçten, Norveçten, Lüksemburgtan temin etmiştir. Evvelce Fransadan satın alınan demirlerin yeri boştur. Almany nin nikel ihtiyacının yüzde yirmi yedisini Norveç tedarik etmekte. dir. Almanyada mensucat sanayii yine bitarafların yardımı ile yarı mamul maddeler elde edebilmek. tedir. Almanyanın bugünkü ablokası şartlarını ortaya çıkaran vaziyet bu vaziyete istinat etmektedir. Aioranın sıklaştırılması, ve karalara teşmili artık bu manzara karşısında. İngilterenin, ve Fransanın yaltız denizlerde bir yasakçı vaziyetinde değil, iktısadi cihazlarla iktisadi cihazlara karşı amanşız bir mücadele açması za ruretini ifade eder. Tabii bu şartlar içinde abloka- nın askeri tedbirleri tamamlayıcı unsuru şu olacaktır: Almanyanın en çok muhtaç ol. duğu maddeleri Almanyaya birak. mamak! Bir harp için mütearife mahi- yetinde olan bu düstur 939 har. binde nasıl realize edilebilir? Bunun için bitaraflarla yapılan ticaret azami müdahaleyi temin e. decek, mali tazyik, himayeli ihra. cat, pazarlarda rekabet yapılacak- tir. Almanyanın iktisadi bünyesini tahrip için deniz ablokası Alman. yanın esasen. ticaretinin yarısını ei kaldırmıştır. Cenubi Ame. rika piyasaları elden çıkmıştır. Bu defaki abloka faaliyeti Da. AZ 7.4.47 Ve Dehâsı il Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel Derin tarif için çok uğraştılar. Psikoloji ile mistizizmi birbi. rinden ayıramıyanlar, dehâya, ins nın âlemi mânadan aldığı ma cevher deyip geçtiler. Psikolojinin târifini yapan ilk âlimler, harici âlez min insan ruhuna izale ettiği hayal kudreti dediler. Psikolojiyi fizyoloji ile birleştirenler, yaratıcı müfekki. renin enerji kuvveti dediler. Psiko. lojiyi, sosyoloji ile beraber mütalâa edenler, cemiyet mikyasında yükse len ve içinde yaşadı içinde ferdi şuur ile içtimai şutirum muhassalasını nefsinde toplay: hârikalaştıran zekâ dediler. devrin psikologları da dehâyı inkâra saptılar. Bu izahların, mütalâaların hangi. si doğru? Mimar Sinan, bütün bu araştır. malara, Süleymaniye camli, Selimiye camii, Rüstem paşa camii, Şehzade türbesi, ve her biri birbirinden yik. sek birer şaheser olan kubbeleri ve çeşmelerile cevap veriyor: — İşte dehâ buradadır. Bu eserle. ri ben yarattım. Bu kudreti nerden aldığımı bilmiyorum, fakat madde İ halinde, müşehhas, asırlarca yaşıyan ve hiçbir asırda kıymetini kaybetmi. yen bu eserler benimdir... Sanat kudretini, sanat dehâsım, zamanının üstadlarına dahi ders ve- recek kudretle yaratan Sinanın kar. şısında, dehânın târifi ne kadar nik, ne kadar abströ, ne kadar can. sız kalıyor. ıncı asırda Roma, Mikel şahikalarında hir ilâh yaratıcı kudreti canlandıran İbir dehâ g'bi kucaklarken, İstanbul, Mimar Sinanın sanat dehâsından bü. tün insanlığa nümuneler veriyordu. Sinanın eserlerinden sonradır ki, Türkleri yalnız kahramanlığı, kılıcı. tin kuvvetile tanıyan Avrupa, Türk sanatının önünde ilk defa, hayretle, hürmetle eğ'ldi. Sinanın Türk sanatına, Türk me. deniyetine yaptığı büyük hizmeti, yalmız kendi hudutlarımız içinde bir harika değil, beynelmilel sanat âle. minde şaheser, bütün insanlığa şâ- mil hir sanat dehâsi olarak göstere. biliriz. Bugün Mimar Sinanın ihtifalini yapan gençler; Sinanın ruhunda Ş. nız Türk sanatını değil, dün; mil bir sanat âbidesini selâmlıyor. tar nimarka, İsveç, Norveç teküsül edeceğe benziyor. | yarama yapılacak hareket daha ziyade serbest rekabet esasina dayanacaktır. Bilhassa bu sahada mensucat için yarı mamul mâddeler ehemmiyetli bir mevzu halindedir. Petrol nakliyati kara” dan vasıtasızlık yüzünden, ken. diliğinden bir takım meseleleri halletmektedir. Şimal memleketlerine ablokayt daha kolayca tatbik mümkündür. Danimarka İngilterenin müsaadesi ile gıda maddesi ithalâtı yapmak. tadır. Belçika ve Felemerik te syni vaziyettedir. İsveç, Norveçte fili &bioka tatbikatı yanında Alman mensucat ticaretinin inhilâli için kuvvetli bir rekabet yapılabilir. Bu suretle kara ablokası bir ya. sakçı mücadelesi olmaktan çıkar, erkânı harbiyeli bir iktisat kavga- sı haline girer. Mere için Alman fktısa. diyatını bitaraf memleket. lerden söküp âtarken nazarı itiba. ra alınacak bazı esaslar da mev- cuttur. Bu esası şöylece hulâsa mümkündür: Almanyanm bitaraf memleketlerde nasıl muvaffak ol. duğunu etüt etmek! Bu noktaya temas eden, Londra. da neşredilen The Ban Ker adlı mecmua şunları yazıyor: “Almanya bugünkü avantajları. ni Avrupadaki bitaraf memleketle- re uzun zamandanberi tatbik etti. ği kulül politikası ile temin etmiş. tir. Bu politika ise bir taraftan ay. ni mübadele tarzında ticaret yap- mak ve diğer taraftan iptidal zi. raat endüstrilerinden bir kısmını teşkilâtlandırmak, sanayileşme ha. reketlerine müzaheret göstermek Şeklinde tecelli etmiştir. Alman. yanın bu memleketlerdeki tesir ve nüfuzunu kırmak için şümullü ve merkezden idare edilen iktisadi bir politikanın tatbiki kati bir lüzum halindedir.,, Müttefiklerin yen) abloka poli- tikasının inkişafını bu esaslar için. de beklemek lâzımdır.