2 Mart 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

2 Mart 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

min ME a ame ai ji az Türk Vatandaşı Rahat Uyuyabilir (Başı, 1 ineide) mühim miktarda yardım elmekte. dirler. İsveç sahillerine ingiliz ve Fransız vapurları gönüllü. top, tüfek ve tayyare taşıyorlar. Müttefikler bir taraftan da Sovyetleri cenupten tazyik etmek ihtiyacını duyabilirler. Mısır ve Suriyede General Veygan- dın kumandası altında hazırlanan ve miktarı hakkında efsanevi rakamlar söylenen ordunun bu maksadı temin için kullanılması zmümkündür. Bu takdirde harp kendiliğinden Karade- Bize, Yakın ve Orta Şarka intikal e- deetktir. Bu tahmin ve mâtaleaları yürüten ecnebi gazeteleri, “Türkiyenin ehem. miyetli mevkli üzerinde duruyor, ve Ankaranın vereceği kararın Cihan Harbine yeni bir istikamet vereceğini yazıyorlardı. Bu sebeple Türkiyenin vereceği karara fevkalâde ehemmiyet atlediyorlardı. u bakımdan Başvekilimiz Re. Silk Suydamın evvelki günkü Butku bütün bu endişeleri bir ham- Jede silip süpüren teskin edici bir te- Ar yapmış, ve kötü pröpagandalarla havayı bulandırmakta olanların si. lâhlarını ellerinden almıştır. Başvekilimizin beyanatı içinde şu cümleler üzerinde bilhassa durmakla fayda vardır; $ “Bizim Sovyetler aleyhinde her. bangi bir harekete asla temayülümüz yoktur. Esasen kimse de bizden böy. le bir hareket istememiştir. Sovyet. lerin doğrudan doğruya bizim aley- himize bir harektleri olacak mı? Böy. Je bir ihtimali farzettirecek şimdi hiç bir delil görünmüyer.,, “Bizim siyasetimizin ne İvicaçlı, ne de gizli ve mliphem tarafı vardır. Taahhütlerimiz sarihtir. Maksat ve gayelerimiz muayyendir. Emniyet sahamız açık ittifak munhedelerimiz- le çizilmiş, emniyetsizlik havasınm bizde ne vakit doğacağını açıkça söy. lemiş ve göstermiş bulunuyoruz. Harp harici vaziyetimiz milli mast. niyete dayanmakta, herhangi şekilde | kombinezonlara âlet olacak istidat göstermemektedir. Ve göstermiye. cektir. Dünyayı istrap içinde kıv- randıran muharebeleri esefle takip ediyoruz. Bu muharebelerin şu yolda veya bu yolda inkişafından miz için bir iştirak hissesi çıkarmak, ciddi ve vahim hâdiseleri çok hafif telâkki etmek demektir.,, Bir hükümet reisi, bundan daha a. çk, bundan daha vazıh konuşamaz. Bu sözler Türkiyenin vaziyetini ber- Tek bir hale getirmiş, ve maksatla işde edilen propaganda ve dedikedü- lara yaşama imkânı birakmamıştır. 'Türk vatandaşı, huzur ve emniyet içinde, kendi işi gücü İle meşgul o. labilir ve yarından #min olarak rahat uyuyabilir, 'Fin Harbinde Son Safha (Başı 1 inelde) #renlerini bombardıman etmiştir, Sov yet hava kuvvetleri sivil halka karşı büyük bir faaliyet göstermiştir. Şim- diye kadar 14 ölü ve 16 yaralı tesbit edilmiştir. Sovyet tayyareleri para. Şütler atmışlarsa da bunlarin hapsi öldürülmüştür. Hatlar üzerinde gid. detli hava muharebeleri olmuştur. Düşmanın 14 tayyaresi muhakkak ve 5 tayyaresi de muhtemel olarak dü- şürülmüştür. Finlandalılar dört tay- yare kaybetmişlerdir. Tavassut iitimalleri Helsinki, 1 (A A.) — İyi haber a. lan mabfillerde söylendiğine göre, Sovyet - Fin harbinde tavassut mose- İesinde iki nokta tesyyüt etmektedir: 1 — Almanların onrika çevirmiş Olmaları mümkün olmak'a beraber şimdiye kadar bu hususta ciddi br tetkik yapılmamıştır. 2 — Bilhassa bir zulh memleketi olan Finlanda şimdiki harpten mesul değildir. Kabule şayan görülmiyecek şartlar içinde sulh yapılamaz. Londra, 1 (A.A.) — Reuter ajansı- Din diplomatik mubarriri yazıyor: Öyle hissedilmektedir ki. Finlânda harbi bir çok milletler için vaziyet. lerini daha beter bir şekle girmeden tekrar tetkik'etmelerini istilkam ede- cek derecede büyük tehlikelerle dolu bir safhaya girmiştir. Bugün bazı bi. taraf müşahitlerin #ilerl budur. Bu müşahitler Viborgun kapılarına ka- dar gelen ve bu suretle ilk âra; leplerinin büyük bir kısmını tahak- kuk ettirmiş olan Sovyetlerin Fin. landaya istiklâlini temin edecek hir bariş teklifine razı olacaklarını Zan- neimiyorlar. Bu hususta bir ümit ışı. ği ancak Stalin fütuhata devamın fâydasız olacağını nazarı itibara aldı- İn takdirde parlayabilir. Winlanda baklı bir barış arzu ettiğini mütema- diye söylemiştir. (Başı 1 incide) kemesinin işgal ettiği odaya kimseyi birakmamıya başlamışlardı. Ancak müddelumumilikçe hazırlanan kart- ları taşıyanlar adi'ye binasının ikinci katındaki koridora ( girebiliyorlardı. Mahkeme zamanına doğru mahkeme salonu ve koridor tıka basa dolmuş bulunuyor, diğer yüzlerce dinleyici polis seddinin arkasında bekleşiyor- du. Saat tam 16 da yedinci ceza hüki. mi İsmafl Hakkı ile müddefumumi Hikmet Onat mevkilerini aldılar, Müdafaa vekilinin sözleri Hâkim evvelâ, suçlu Semih Lütfi- nin vekili avukat Esat Mahmut Ka- rakurta söz verdi. 24 sayfa tutan müdafamamesini okumıya başlayan Karakurt, evvelâ müddelumuminin geçen celsede ser. dettiği iddianamesini hulâsa ettikten sonra bunlara birer birer cevap ver. miye başladı. Bu arada “iddia maka. mını, Fransız edebiyatını tetkik ede- rek Muharrir Piyer Luizin yazdığı eserin bir eseri sanat olup olmadığını huzurunuzda konuşmıya ve hüküm vermiye salâhiyeltar addelmiyoruz., Dedi ve Fransız edebiyat tarihinin ta- nırmış simalarından olan ve beynelmilel ilmi şöhreti haiz bulunan Tanson'u müd- delumuminin lâyık veçhile tetkik et mediğini ileri sürerek, gerek bu gatın, gerek diğer tanınmış dilimlerin Piyer Lallz hakkındaki yazıların izah etti, Gzenruvar mecmunsında çıkan ve müğ- delumüm! tarafından o müdafan sadedin- de mahkemeye verilen yazının da meğ- hul müterelm tarafından iyi tercüme edil- mediğini söyledi ve dedi KE Müstehcen eser olmamalı “— Müddelimüminin müstehcen ve müşayiri aru haya meşriya'a karşı mem- leket ahlâkin korumak ört ve idetleri- mizi muhafaza etmek için şiddetle hare- ket etmek Oomeeburiyetinde olduğumuz bahsindeki beyanlarına bütün kalbimiz ve heyecanımızla iştirak ediyoruz. Haki- katen çok doğrudur. İddia makamı kanu- Hun kendisine verdiği salâhiyet ve şiddeti kullanarak memleket ahlâkiyatım müs- *ehcen neşriyattan korumalıdır, bu doğ- rudur. İstediği kadar bu sahada şiddet göstersinler, istediği kadar bu sahada İleri #itsinler, bütün memleket münevverlerini, ukukçularını, gezetecilerini, tâbilecini ar- kanda bulacaklarını göphe yoktur. Fa- kat södece ve hakikaten yatta, Karakurt, bundan sonra bir eserin parça parça mütalâa edilemiysceğini ve eserin kül olduğunu anlatarak müddeiumuminin Afroditten yalnız. tereddiye uğramış Insan ihtirasından parçalar aldığımı, fakat eserde güzel. lik karşısışda duyulan ilâhi ve bedii heyecanları tasvir eden safhalar kâkim olduğunu söyledi Müddelumu. mi gibi hareket edilecek olursa, İs- tanbul kütüphanelerinde tek eser kal- 'mayıncaya kadar alâkadarların mah. kemeye verilmeleri lâzım geleceğini anlattı: Dini kitaplar ve eski eserler Bu arada Tevrat, İncil gibi dini kitaplarla Surel Yusufta ve meşhur şair Nedimin divanında Afroditte müstehcen telâkki edilen tasvirlere müşabih fıkralar bulunduğunu, icap ederse bumları mahkeme huzurunda da okuyabileceğini, esasen bütün bu kitaplardan başka bütün divan.ede. biyatımızda da buna mümasil yazı- lara pek âlâ tesadüf edilebileceğini izah etti, İcabında mahkemeye, mem- leketimizin bugünkü edebiyatını ida. Te ve bugünkü siyasetini efkârı umu. miye namına takip eden Büyük Mil let Meclisi azalarındari bazılarile ga- zete başmuharrirlerini, meşhur ve kıymetli ediplerimizi birer müdafaa şahidi sfatile getireceğini söyliyen Esat Mahmut Karakurt, ilk şahitle. rinin Yunus Nadi olduğunu söyliye. rek onun Afrodit hakkında yazdığı yazılardan baz; parçaları okudu. Muharrilerimizin noktai nazarları Mütsakıben Yeni Sahah gazetesi- nin başmuharriri ve mebus Hüseyin .Cahidin, gazetemizin açtığı bir anke- te verdiği şu cevabı okudu: “Bence bu hususta bir karar vermeden evvel, mütehasısları dinlemek elzemdir. Meselâ bu hususu ihmal yüzünden bu 80- fer de bir hata işlenmiş olabilir. Çünkü Afrodit gibi edebi bir eseri müstehcen, diye ortadan toplamakla her hangi çıplak bir heykele, meselâ Venüs'ün heykeline derhal mugayiri edeptir, yaflasını yapış- trak arasında hiçbir fark yoktur., Karakurt, bundan sonra, muharrir ve mebus Sadri Ertemin şu yazısını da okudu: “Müstehcen, sanat eseri hudutlarına giremez, çünkü sanat haddi zatinde ahlâk veya ahlâksizlıkla elâkah değildir. Daha 20 sene evvel resme bükmak günah, hey- keli Içırmak sevap sayılırdı. Böyle bir ha- va içinden sıyrılan bizler, bir taraftan e- ser yapar ve bir taraftan eserleri hudut- handırırken, ba hatalara düşmemeliyiz.. ! Karakurt, bundan sonra diğer mu- harrir ve ediplerin de Afrodit mese Jeti münasebetile yazdıklarını birer, birer okudu ve bütün bu zevatın Af- roditin müstehcen olmadığını iddia ettiklerini ve bu iddiaların isbat ey- lediklerini ilâve etti. Ehli hibre raporları Bundan sonra ehli hibre raporları. mı tahlile geçti. Fakat “biri Üniver- site profesörlerinin, diğeri Talim ve Terbiye Heyetinin verdiği olmak ü- zere bizi ilzam edecek iki rapbr fanı. yoruz, dedi ve şu sözleri ilâve etti: Ibrahim Hakkı Konyalı kimdir? vi “— Kitabımızın toplatılmasına esas os lan ilk rapor İse, İndimizde hukuken, mantıkan ve kanunen mevcut değiklir. Onun hükmü kitaplarımızın teplânması ve #ayın hâkimin yeni bir ehlihibre tayinine karar vertnesile bitmiştir. Ru başka törlü olamaz, olamaz çünkü; ismini bile şimdi telâffuz ettiğim zaman haşyetle tüyleri- min Ürperdiğini duyduğum böyle ekli- hibre tayin edildiği davayı kendisine bir istismar vanıtası yaparak, duvarlara ilân- lar, sokak başlarına efişler o yapıştırın, heyecan ve alfka ile beklediğitiz Afvo- dit çıktı, diye halkı birbirine katan ve kaş, göz arasmda kesesini doldurmuya çe- Hşan bilaraflıktan mahrum Ve en basit cemiyet kaidelerini çiğnemekte tereddüt etmez biz adamın nasıl imanına, fikrine, ve bitaraflığına itimst eder de, onu ken dlmize hüküm verecek bir makam olarak kabel edebiliriz. Biz değil, hattâ Türkiye hudutları? dahilinde hangi müessese, han- Mİ merci ve hangi makam vardır ki, hâlâ on sekiz milyon Türkün içinden nasılsa seçilip, karşımıza getirilen bu bedbaht a- damın, son neşriyatı da gördükten sonra, sörüne inanabilmek cesaretini görterebilir. Vatana karşı siyasi ve menfi çialinden dolayı devletin bir gazeteye muhbir oln- rak girmesine müsaade etmediği, böyle bir adamı biz nasıl ehli hibre, diye kar şımuza alır, onun bitaraf fikir ve mütalf» slarından istifade ederek, hükmünü kabul edebiliriz. Ehlihibre evvelâ vicdanına, ka- rarına inanılır, bilarat, sonra o vakufuna itlmat edilir ve matbuat davalarında ise, en aşağı elinde bir yüksek mektep dip- loması bulunur, temiz vatandaşlar ara- ndan seçilmesi lâzımdır. Karşımıza tehlihibre, diye çıkarılan bu adam hukukçu, © edebiyatçı, “içtimaiyatçr 4 , Sadece nedir, biliyor musumuz? bik Babımeşihat eski bir meyhaneci, Tasavvur buyurun şimdi, sa- yan hâkim, iki aydenberi huzurunuzda çektiğim sabru tahammülün derecesini, Dünyanın meşhur sanatkirlarından bir Fransız edibinin türkçeye çevrilmiş eseri franszsanın (1) sini bilmiyen, elinde de- Hil yüksek mektep diploması, bir oria- mektep şahadeinamesi o bile bulunmuıyan eski bir meyhaneci tetkik ediyor. İnsan isyan etmemek öçin dudaklarım ymriyor, Konyalı, neden ehli vukuf olamaz? 1 — Bitaraf ve sözüne İnanılır bir adam olmadığı için, 2 — Bir mathunt davasına ekli vu- kuf seçilerek salâhiyet ve ehliyeti haiz bulunmadığı için OMecliş zabıt. nameleri matbuat ehli vukufuhun en aşağı yüksek mektep mezunu olması Tâzımdır diyor.) 3 — Sayın mahkemenin, “Usulün 76 ıncı maddesine istinat ettirdiğini zannettiğimiz davanın ikinci celse. sinde, yeni bir ehli hibre tayinine karar vermesi suretiyle itirazımız: kabul ve bu raporu gayrikâfi gör düğü için, onu reddediyor, ve rapo- ru ile kanunen, hukukan ve bilhassa viedanen ilzam © edilemiyeceğimizi iddia ediyoruz. Esat Mahmut, bu uzun izahtan son. ra üniversite profesörlerine sorulan sualleri tekrar ve verilen cevapları izah eden müdafaa vekili, profesötle- rin tam bir isabet yaptıklarını söy- ledi. . Müddetumuminin ikinsi bir ekli vukufa lüzum görmesi üzerine hasıl olan vaziyeti anlattı ve Mili Talim ve Terbiye heyetine eserin havale e. dilmesinin devlete havale edilmiş ol. duğu neticesini çıkardı. Çocuklara okutmak meselesi Nihayet eserin çocuklara okutulup okutulamıyacağını da mevcut kanun- lara göre anlattı ve sözlerini söyle bi- tirdi: “— Son sözü söylemek, son hükmü vermek hakkı sizindir. Yalnız yüksek ve hâl) hâkim: Müdafsamı bitirmeden bir dakika evvel şunu da söylemekten kendi. mİ alamıyacağım ki, Kafasında sarık, ser. tnda cüppe, bir minderin üzerine bağdaş Kurup, oturmuş, cahil ve zalim bir isti dat hökiminin bile resme bakmanın gü- nah, heykel kırmanın sevap sayıldığı Bir devirde, müstehcen görerek, el uzatmadı- Bi beynelmilel bir sanat eserini, dimağı timü irfan ışığı ile yanan (leri Cümfuri- yet hâkiminin mahküm etmesine imkin tasavvur etmiyorum. Bu itibarla sizden istediğimiz gismdi, sadece beraet kararı- dar hülefasinden TAN Afrodit Suçluları Dü Müddeiumuminin cevabı Bu müdafandan sonra müddelumu. mi Hikmet Onat söz istedi ve Fran- sız muharrirlerinden tercüme edilen yazıların suçlu vekili tarafından İyi tercüme edilmediğini bildirerek şun- ları söyledi: — “Şahit olarak gösterdikleri Ali Canip > Peyami Safanın da yazıda yine çevrilen bir manevra ile ve ha. kikat saklanmak suretiyle yazılmış | yazılardan başka bir şey değildir., Esat Mahmut, yazmın aslını oku. masını müddeiumümiden isteyince Hikmet Onat: “— Burası Türk mahkemesidir... Dedi ve Grenguvardan tercüme edi len bir paren okudu. Ve sözlerine şu suretle devam etti? — “Türk muharrirlerinden parça. lar ökumıya ne hacet! Geçen iddi- amda izah ettiğim veçhile edip ve mubharrirlerden mürekkep Ankarada resmen toplanmış olan kongre ve ©- nun Tlstesinde çok müdafaa ettikleri Afroditin bulunmyışı keyfiyetidir. Gösterilen müdafaa | şahitleri içinde bir kısım mevcuttur ki taraflardan daha fazla asabiyetle bu davayı takip etmiş ve *bitaraf kalmamış, âdeta kendine benimsemiş kimselerin bu. lunduğu da unutulmamalıdır.,, Bundan sonra suçlu Semih Lütfi ile Kenam Dinçman du müdafaslarını yaptilar, Mahkemenin kararı Müteakiben hâkim di nin bittiğini bildirerek miri Bu kararda Üniversite profesörleri. nin ve Milli Talim ve Terhiye Heye- tinin raporlarından Afrodit eserinin müstehcen olmadığı anlaşılmış bu. Tunduğu ve İbrahim Hakkı Konyalı nın da bitaraf bir ehli vukuf olma- dığından raporunun nazara alınma. dığı bildirilerek suçluların bernet et. ve toplattırılan kitapların sahi. bine inde edileceği bildirildi. . Bu beraet kararından sonra Semih Le hâkime « hitaben şunları söy. ledi: “32 genelik neşriyat hayatımda gördüğüm en büyük mükâfat budur. Teşekkür ederim. Eserin bu ve mü- teakıp tabılarının bütün hasılatını Erzivcan felâketzedelerine ( terkedi- — Karar temuiz edildi ğimize göre, Mahkemenin beraet kararı müddelumumi Hikmet Onat tarafından temyiz edilmiştir. Cumhuriyet Gazetesi Aleyhindeki Davalar Afrodit meselesi dolayısile Cumhu- riyet gazetesi Başmuharriri Yunus Nadinin yazdığı bir başmakale dola- yisile mezkür gazete aleyhine açılan neşren hakaret davasile, yine ayni mesele dolayısile ayni gazete muhar. rirlerinden Peyami Safanm yazdığı İbir yazı yüzünden açılan davalâra dün Asliye Altıncı ceza mahkemesin. de başlanmış ve devam edilmiştir. İlk olarak saat 16 da Yunus Nadi- nin makalesi dolayıslle Cumhuriyet gezetesi neşriyat müdürü Hikmet Münif aleyhine açılan davaya başlan mış, bir saat 45 dakika süren bu cel- sede HikmetMünifle avukatları İrfan Emin ve Suat Ziya hazır bulanmuş- lardır. Celse, avukat İrfah Emin fle iddia makamını işgal eden müddeiu. mumi muavini Edip arasındaki mü- nakaşalarla geçmiştir. Muhakemenin tafsilâtı şudur: Evvelâ, Hikmet Münifin hüviyeti tesbit olundu. Hâkim, iddianameyi okudu. Bunda, Yunus Nadinin makalesinin heyeti umumiyesinin İstanbul müddelumü- misi Hikmet Onatı, Ma ettiği vazife. den dolayı tahkir mahiyetinde oldu. ğu iddia ediliyor, Matbuat kanunu- nun 27 inci maddesi yoluyla Hikmet Münifin tecsiyesi isteniyordu. Burada müdafaa vekili İrfan Emin söz alarak dedi ki: “— Bu davada, ceza kanununun 488 inci maddesine göre alâkadar şahsın talep ve şikâyeti sebkat etme- miştir. Binaenaleyh dava ikame edil. miş sayılamaz.,, İddia makamı, âmme hizmeti ifa edenlere karşı gıyaplarında yapilan hakaret ve sövmeden dolayı şikâyet- name verilmesine lüzum olmadığına dair temyiz dördüncü ceza dairesi- nin 4581 ve 7631/2106 ve 12157/12 numaralı kararlarını ileri sürerek, bu meselenin temyizde hiçbir zaman ih- tilâfı davet etmemiş olduğuna ve as- liye ceza davalarına taallük eden hu. suslarda kararlarmı tetkike dördün- cü ceza dalresi memur olduğuna gö- re, bu dairenin kararlarının avukat. ları da tatmine küfi olması lâzım gel. İ diğini söyledi. Emin ısrar etti «.— 488 inci maddenin sonuncu fıkrası aşikâr bir taleplen bahistir. n Beraat Ettile Temyizin kararı olsa olsa ait olduğu meseleye merbuttur.,, Hikmet Münifin sorgusu Hâkim Hall, ceza muhakemeleri usulü kanunu hükümlerine, 483 inci maddenin esbabı mucibesine ve tem- yiz dördüncü ceza dairesinin karar- larına istinaden, avukatların sahsi talep olmadan dava açılamıyacağı yo. lundaki taleplerile, bu davanın asli. ye mahkemeleri salâhiyeti haricinde görüldüğü yolundaki iddiayı reddetti ve Hikmet Münifin sorgusuna geçti. Hikmet Münif, yazımın heyeti u- mumiyesinde hakaret değil, tenkit olduğunu ve müddeiümüminin değil, Konyalı İbrahimin istihdaf edildiğini ve yazı bitaraf bir ehli vukufa tetkik ettirildiği takdirde bu noktanın te- barüz edeceğini söyledi. Avukat İr. fan Emin de ehliyukuf talebine işti rak etti. İddia makamı, ehli vukuf talebinin yersiz olduğunu ileri sürdü, bu İşte hâkimin takdir hakkının kâfi oldu. unu söyliyerek bu talebin ds reddi- ni istedi. Bu noktada, İrfan Emin Me müd- delurmumi muavini Edip arasında münakaşa başladı. İrfan Emin: *— Yazı işide bir ihtısas işidir. dedi, Afrodit davası üç defa ehli vu. kufa gitmiştir. Tenkidin hudutlarını da tayin zarureti vardır. Bir neşriyat meselesi hakkında, yanyana iki mah. kemeden biri tenkit, diğeri tahkir hükmü verebilir. O zaman davanızın verileceği mahkemenin numarasın piyango numarası bekler gibi bekli- yeceğiz, demektir. Diğer memleketlerde matbuat da- vaları için jüri vardır. Bunun bizde mevcut olmamasının bir noksan oldu. ğunu Adliye Vekilimiz de itiraf et. miştir, Fakat bizde de hiç olmazsa matbuat davaları için hâkime bir eh- li vukuf seçmek salâhiyeti verilmiş- tir. Bundan istifade etmeliyiz. An. cak bu suretle bir yazının tenkidi mi, yoksa tahkiri mi ibtiva ettiğini tef. rik edebiliriz.,, Müddelumumi muavini cevaben dedi ki: “— Sözlerinin sonunda, çok heye- cana kapılarak (Neşriyat hürriyetine hürmet etmek lâzımdır) dediler. Neş- riyat hürriyeti, hepimizin hürmet et. “ tiğimiz. hürriyetlerin en başında dutsuz, kayıtsız ve şartsız değildir. Onun hüdudünü da âmmenin ve baş- kalarının hudut hürriyeti tahdit e. der. Açılan davalarda neşir hürriye. tine hürmetsizlik yoktur. Bunu tav- Zihan kayda mecburum.,, Reddedilen talep Neticede hâkim, bertafsil yazdır- dığı müdellel esbabı mucibesi ile eh. li vukuf talebini reddetti, Bunun ü- zerine, İrfan Emin, müekkilinin şah- siyeti hakkinda mahkemeyi tenvir maksadile şahitler dinleteceğini söy- ledi. İddia makamı, bu meselede din. lenecek şahitlerin de ehli vukuf va. ziyetine gireceklerini ileri sürerek bu talebin reddini istedi, bu talep te reddolundu. Bundan sonra müddelamumi, id- dianamesini okudu. Bu iddianamede kısaca, müddeitumumi Hikmet Onata, cahillik, taassup ve İrtica atfolundu- ğunu ve Hikmet Münifin Matbuat Kanununun 27 inci maddesi delâleti. le ceza kanununun 482 ve 273 üncü maddelerine göre tecziyesini istedi ve Hikmet Münitin mücccel iki dela ha- PİS ve bir defa da para cezası oldu- ğunu söyliyerek bunların da infaz na karar verilmesini talep etti, Bunun üzerine avukat İrfan Emin, mühlet talebinde bulundu. Hâkim, Konyalı hakkındaki vesikalarla İb- rahim Paşa sarayına sit münakaşala. rı muhtevi gazetelerin mahkemeye ibrazı için celseyi 6 mart çarşamba günü saat 14.30 a biraktı. Bu celse, bittiği sirada saat 18,10 1 bulmuştu. Peyami Satanın muhakemesi Bundan sonra maznunlar sana Peyami Safa dahil oldu. İddia maka- mında da bir değişiklik oldu. Mua- vinlerden Edip, yerini Mahire bırak. tı ve bu defa da Peyami Safanın mu. hakemesine başlandı. Hâkim, bir gün evvelki celsede mevzuubahis olan davaya devam © lunup olunamıyacağı hakkındaki ka- rarını okudu ve birinci devada oldu. Ru gibi ve ayni esbabı mücibe ile maznunların taleplerinin reddine ka. rar verdi. Peyami Şafanın sorgusuna başlan- dı. Peyami Safa, on beş dakika süren beyanatı sırasında ezcümle dedi ki; “.— Davaya «sas olan yazıda, na- musa, şerefe ve haysiyete tecavüzden zerre kadar eser yoktur. Bu yazı, bu mevzularda şimdiye kadar yapılan tenkitlerin m Me « Ban, bu ye nda meseleyi çerçevesinre mi talâa ettim. Bu bir adliye davası de. gil, bir fikir davasıdır, dedim. Müddeiumumiliğin sanatkârları ta- kip etmesi, inkılâp ahlâkına, içtimaf ahlâka karşı bir harekettir. Halbuki müddelumumilik beni, müddelumu- minin şahsi ahlâkına karşı tecavüzde bulunmuş olmak suçile mahkemeye verdi, Ben müddeiumuminin şahsi ahlâkını mevzuubahis etmedim. O. nun için sarfettiğim “Rec'i,, sözü İr. tica mânasında alınamaz. Bü iki ke- lime arasırda çok derin fark vardır. Bir çok mebuslar, ve meselâ, Yu- nus Nadi, Necip Ali, Kâzım Nami, ve ilâh. bile Afrodit aleyhtarlarına arti. ca atfetmişlerdir. Biz istedik ki, inkı. lâp adliyesi, inkılâp düşmanlarına karşı bizimle beraber olsün ve bunu yazdık; bu müddeiumumiyi, adliye- yi tahkir değil, onu tenzih ve tebcil- Ehlivukuf talebi Söz alan İrfan Emin, yine ehli vu. kuf talebinde bulundu: “— Yazınm tenkit icaplarına uy. gur olup olmadığını, bırakalım da, mütchassıslar tayin etsin,, deği, Buna Peyami Safa da iştirak etti: “— Ben, dedi, yazımda sosyal ah- likı mevzuubahis eitim. Ferdi ahlâk ile sosyal ahlâk arasındaki hududu ancak sosyoloğlar çizebilir.,, İddia makamı talebin reddini fste- di ve yalnız müstehceh vaziyette eh- li vukufa müracaat edilebileceği mü. taleasında bulundu. Hâkim, bu noktadaki kararındai “Neşredilmiş olan yazmın hakareti miz olup olmadığını ehli vukufun tet- kiki mevzuubahis olmayıp nihayet bunu, yazının muharrir ile muasır olan, inkılâbın esaslarına inanmış bu- lunan her vatandaş takdir etmek kud retinde olduğundan, ehli vukufun ta. yinine dalr talebin reddine, karar verdi, Saat 18.30 u bulmuştu. İddia ma. kamı, ayni maznunlara ait davaların tevhidini istedi. Hâkim, 6 ıncı ceza mahkemesinde Peyami Sefa aleyhine açılmış olan davaların tevhiden 63, 940 çarşamba günü saat 14 te rüye tine ve Peyami Safanın müdafaasın- da mevzuubahsettiği gazeteleri mah. kemeye ibraz etmesine karar verdi. * Bugün de, Peyami Safa ve Osman Münir aleyhlerine açılmış olan dava. lara devam edilecektir. Son2 Günde 4 gemi daha battı (Başı, 1 incide) Norveç Harlelye Nazırı Koht, Nof- veçin şimdiye kadar harpte ceman 110 bin tonluk 50 vapur ve 3500 in- san kaybettiğini bildirmiştir. Nazır, demiştir ki? “.- Elimizde bu vapurlardan do. kuzunun Alman kuvvetleri tarafın- dan batırıldığını gösteren deliller vor dır. Diğer vapurlar ekseriyetle ma. yine çarparak batmıştır. Norveç, İs- veç ve Danimarka muhsripler mez. dinde ayrı ayrı teşebbüslerde buluna- rak harpte kanunsuz hareketlere ni. hovet vermelerini istiyeceklerdir., Danimarka Hariciye . Nazırının beyanatı Danimarka Hariciye Nazırı Munch bugün Berlihske Tidende gazetesi mu habirine yaptığı beyanatta demiştir kiz “ Danimarka hükümeti, muharip lerden her iki tarafa da müracaat e- derek müttefiklerle Almanya arasın. da yapılmakta olun deniz harbinin Danimarka ticaret filosu üzerindeki tesirlerini kabil olduğu nisbette azalt malarını istiyecektir. Bu müracaat yalnız enternasyonal kanunun ihlâl edilmiş olduğu son vakalara değil, deniz hârbinin tama- na il olacaktır.,, eli ve Norveç hükümetle. rinin bilfi) müracaatta bulundukları anlaşılıyor. İsveç te müracaat etmek üzeredir. Alman tayyareleri Nörveçe ait Bros adlı vapuru bomhardıman ete miş ve hasara uğratmıştır. Letonyaya ait 3000 tonluk bir va. pür da bombardıman edilmiş ve mü- rettebatı mitralyöze tutulmuştur, Hitlerin taltif ettiği donanma kumandanı Berlinden verilen bir habere göre, kumanda ettiği deniz harbinin başın. danberi 120 bin tondan fazla vapur batırmış olan Albay Schultze'yi bu- gün Hitler donanma kumandanları da hazır olduğu halde kabul etmiş ve bizzat Albaya demir salibin şövalye rütbesini tevdi etmiştir. Uzun bir seferden avdet eden hir Alman denizaltısı bu seferinde 45 bin tonluk vapur baltırmıştır. Bu avni denizaltı şimdiye kadar yapmış oldu. ğu iki seferde 80 bin ton batırmıştır. J

Bu sayıdan diğer sayfalar: