* vu 5 : , ğ & . kuruşa satılması, üzerinde çok dü. 18 Sonkânun 940 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 2000 Ke o * » sw * M00 Kr, ze » w » we * Milletlerarası posta tttihadına dahil olmıyan memleketler için abone bedeli müdüet surasiyle 80, 16, 9, 85 Abone bedeli pesindir Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul iüvesi Iizımdır. Yine İhtikâr Meselesi ün Ayancıktan bir telgraf al. dık. Bu telgrafla, manifatura eşyasında, yiyecek (o maddelerinde halkı şikâyete sevkedecek kadar ihti. kâr yapıldığı ve ekmeğin bile 12 ku. ruşa fırladığı bildiriliyordu. Hükümetin almıya çalıştığı ted. birlerin neticelerine İntizaren, fiyat. ları yükselen maddeleri, biz bu yük. sek fiyatlarla almıya, mecburen de. vam ediyoruz. Fakat bu telgraf, ih.| tikârın artık, Anadolunun nisbelen küçük kasabalarını bile, . hattâ tel, &raflarla şikâyete sevkedecek kadar. yayılmış olduğunu isbat eyliyor. Bu, teessüfle karşılanacak bir hâ.| disedir. Anadolunun ortasında, « yani buğday anbarında . ekmeğin on iki Fakat ekmeğe gelinee iş değişir. buğday ihraç eden hir mem. leketiz. Böyle bir memleketin halkı, bilhassa ekmeği, kendi kesesine gö.| re, en ucuz fiyatla yemek imkânına malik olmalıdır. Filvaki hükümet, bir kanun hazırlamış, ve Meclise ver. miştir. Fakat, ihtikârı önlemek için, kanunun kâfi bir tedbir sayılamıya. ağı da muhakkaktır. Buna karşı, dı ha ziyade iktisadi tedbirler almak zarureti vardır. Bunun da muhtelif yolları mevcuttur. Meselâ, şimdiye kadar iş yapmak imkânını bulama. dığımız birçok omemleketlerle yeni ücaret anlaşmaları yapmak suretile, dıs tenretimizi genişletmek gibi". Bu tedbirler, en kısa zamanda se- merelerini verebilecek tedbirler ol mahdır. Yoksa, hem halkı haklı şi- kâyetinden kurtaramayız, hem de bu Beticeler alınmcaya kadar, muhteki. rin kesesi dolmuş olur. Bu aleni hır. sızlığa meydan vermemek de, ilk va. zifelerimiz sırasındadır. e Fakir Evlerin Su Derdi : Bundan evvel bu sütunda İntişar yazıya, Vali ve Belediye Reisi Lütfi Kırdarın göndermiş bu. lunduğu cevabı, neşriyata karşı dik. katli bir alâka gösteridliğini görme. samimi bir takdir ve memnuniyetle aşağıya dercediyoruz: “Sayın gazetenirin 12 . 1 - 940 T. li sayısında (Fakir evlerin su derdi) ünvanı altında neşredilen. ve bir ka- Finizin şikâyetine tercüman olan yazı tetkik edld; Şikâyetçi ve arkadaşları, branşman Ve kanalizasyon parası almadan evle- rine su verilmesini istemişlerdir. Ev- den yapılan keşiflerde bunlara su önünden ana boru geçmediğin- Vermek için yeniden 225 metro boru i icabedeceği (anlaşılmış ve işin tâlepleri veçhile meccanen yapılma- smâ karar verilmiştir. Yapılan teahhüdün yerine getiril. Memesinin fevkalâde sebepleri şüp- 2 malümdur: Harp, muvaredatı durmuş, malzeme ihtiyacı munta. temin olunamamıştır. Ger mevcut ve cüzi stokların muh a dİevkalâde vaziyetlere karşı ihtiya miyerek elde tutulması bir Ta a olarak düşünülmüş ve dardüryim, de tesisat muvakkaten etiği bütün bunlara rağmen temin lüzumlu anlarla son zamanlarda çok > Taa leri yapabilecek vaziye- yete geçmiş bulunduğun- me Funcuktaki karlinizin şikâye alınış peri Olan tesisatı da proğrama larda ç duğunu ve önümüzdeki sy. a ii “ saygilar ikmal edilebileceğini KR lann dur İ yor, ufuklarını Yoksul Çocuklara Yardım Si Mekteplerdeki yoksul çocuklara Yem yalrliği bugün Parti Reisi Düml ge Sılayın riyasetinde u. a toplantı yapacaktır, cek Plântıda bu sene yardım edile edi, »Bül çocukların miktarı tesbit ecek, kurulmasi programa ithal e- karan aarıudirma büroları için de bir BUGÜNKÜ MACARİSTAN Faik Sabri Duran P olonyada işini bitirdiği gün. denberi Almanya harp ede- cek bir saha aramakla meşgul Müttefiklerin denizlerde muvalfa- kiyetle kurdukları ablokanın te. sirlerinden mümkün olduğu kadar kurtulmak ve garp cephesinde tesadüf ettiği sarsılması güç kuv- vetlerin tazyikini azaltmak için başka taraflarda harp sahaları ratmak için ufukları yoklayıp d ruyor, Muhtaç olduğu ecek maddeleri ve harp sanaylini besli- yecek ham maddeleri süratle elde edebileceği zengin memleketlere imrenerek bakıyor. Elele verdikle. ri Rus dostları şimalden Finlanda- yı ve İsveçi ezerek Norveçte Atlas Okyanusu kıyılarına varmıya ça. ışırlarken, Alman ordular: Holan- dayı ve Belçikayı basıp geçerek Şi- mal denizi kıyılarına varmak mi isteyecekler, yoksa cenubu şarkiye doğru sarkmaya mi teşebbüs edo- cekler?... Belki de ikisine birden... Işte önümüzdeki ilkbahar için göz önünde canlatılabilen ihtimaller bunlar. Şu son günlerde Macar ha. riciye nazırı ile İtalyanların yap- tıkları görüşmeler de hissettiri- yor ki harb ilâhesinin Tuna kıyı. Tarında bir teferrğce çıkması ihti. mal dafillindedir. K ıyılarında bir çok impara- torlukların zaman zaman kurulup — yıkıldıkları, Avrupanın bu ihtiyar nehri çok şanlı ve çok feci günler görmüştür. Sulayarak geçtiği ovalar dünyanın en zengin hububat ambarlarını teşkil edi- çerçeveleyen dağ- larının eteğinde mebzul petrol kay» nakları bulunuyor. Tuna Roman ve Osmanlı Saltanatının ikbal de- virlerini pek yakından tanıdı. Bir zamanlar yarı dünyaya hükmeden Habsburglar onun kıyılarında gör- büzlendiler. Avusturyanın meşhur Başvekili Metternich: “Viyana ki. min elinde ise Tuna vadisine baş. tan başa o hükmeder.” derdi. Göz- lerini yeniden garbe doğru çeviren Rus devi de işte koca adimlarını Tuna sınırlarına yaklaştırmış bulu- nuyor. Eski İmparatorluğun ihya. sn düşünüp duran İtalya ise Tu- nanın zengin kıyılarından gözlerini ayırmış değildir. Böylece eski diln- yanın üç büyük ırkı: Germenler, İslâvlar ve Lâtinler yeniden Tuna önlerinde karşılaşmış ve boy ölçüş. meye hazırlanmış bulunuyorlar. Haritaya bakınız: Tuna havzasına doğru akıvermeye hazır duran bu üzerindedi pacaklar: Almanlara boyunlarını eğecekler m Balkanlar yolunu onlara cak surette bir tazyika karşi dur. maya çalışacaklar mı? Türkler ve Finlerle akrabalığ lan Macarlar, milâdın 896 senesi de Orta Asyadan ve Volga boyla. rından geldiler ve Avrupanın gö- beğinde Tunanin suladığı müm bit ovalarda yerleştiler. Fakat bu. raları şarka Ve garba giden yollar özerinde bi rdörtyol ağzı teşkil e- diyordu: Böylece 994 ten XXincl asıra kadar Macarlar bu geçit üze. nde istiklâllerini koruyabilmek $ çin daima çarpışıp durmaya mec- bur oldular: Onlar iki büyük isti- lâ ile karşılaşmışlardı; Biri şarktan gelen Türk akını idi, Asırlarca sü- ren çidallerden sonda bu tehlike. yi atlatarak rahata kavuştukları sırada karşılarına, bu sefer görp- ten gelen bir beşke akın çıkmış Germenler şarka doğru sarkmak i- çin Macarları tazyika başlamışlar, dı. Geçen r İçinde Macarlar her tehl K ayni istinat noktasmı bulmuşl Bu nokta prote hoşlanmıyan ve ilk Macar Eti€nne'nin başıma kral. lik tacını giydirmiş olan Papahk makamı idi. Bugünkü müşkül va. ziyette de Macarların yardımına & eaba Papalıkla arası doğrulan İ- talya mı yetişecek?. ĞG ermenlerle senelerce uğra. şan Macarlar XIX uncu asrın ortalarında kolay bir hal ça- resi bulduk sandılar: Büyük dip. lomatları Franz Deâk 1867 de çif- arşi usulünü tesis ederek kurtarıyordu. Avusturya İmparatoru St. Eetienne'nin tacını giyerek ayni zamanda Macaristan kralı olacaktı. Böylece hem impa- ratorluğu baştan başa idare etmek istedikleri halde muhtelif millet- lere söz geçiremeyen Viyana Gel menlerinin gururu ok$şanmış ola- cak, hem de Macarlar kralları, nazırları, diyetleri, kanunları ile tamamile ayrı bir devlet kurmuş olacaklardı; üstelik Hırvatların, Sırpların, Slovakların ve Transil. vanyadaki Rümenlerle Almanla. rın da ağız açmalarına imkân kal. mıyacaktı. Kendileri için istedik- leri hürriyet ve istiklâli, tahak- kümleri altındeki milletler için lüzumsuz gören Macarlar onlara dan da kralı St KUYU BAŞINDA MACAR KIZLARI rsüz ve İstedikleri ta- sürebildikleri bir ka. yun sürüsü gibi bakmıya alışmış» lardı, Kuvvetli ve müst ça bu yabancı milletler altında toplu tutabileceklerdi. Fakat Macarlar bu istiklâlleri- nin Habsburgların tazyiki altında bir gölgeden ibaret kaldığını anla. makta geeikmediler. Çifte monarşi devamli bir #asdet getir- gidi, Bunun içindir ki Bi- rinci Cihan Harbinde ihtiyar impa- Tator Fransuva Jozefin ölümünden ine geçen İmparator Şarl bitmeden 1918, 16 bi- rinci teşrininde, Wilson'un “14 prensibine uymuş olmak için A- vusturya imparatorluğunu fsdera. tif bir hükümet haline sokmak ni- yetile bir beyanname neşrettiği vakit bu şekli en evvel reddeden. ler Macarlar oldular: alismz filân kalmadı tiklâllerii n ettiler ve St. Eti- enne'in tacını Şarlın başma koy. durmadılar. Aradan bir kaç hafta göçmeden bu parçalanma hareketi almış, yürümüş, ihtilâl memleke- tin dört köşesini sarmış bulun yordu. Kont Michael Karolyi is. minde zengin bir asılzade bu ihti- İâl hareketinin başına geçmişti; orduyu, sosyalistleri ve Macar ol- miyan unsurları etrafında topliya- rak ve bir çok içtimai inkılânlar vandederek, vatanı bu izmiklâlden kurtarmıya çalışıyordu. 16 ikinci teşrinde cümhuriyet ilân edilmiş- ti, fakat daha yeni meclis toplan- madan komünistler bu karışıklık- tan istifade ederek hükümeti ele geçirdiler. Bela Kun Macaristanın başma hakiki bir belâ olmuştu. Müttefikler, Avrupanın ortası da patlayıveren bu komünizm ka- reketini daha yayılmadan boğmak için memleketi sarıvor, Romanya ordularını ileri sürüyordu. Fakat süratle teşkil edilen Amiral Hor. sonra y daha h Efsaneler içinde binbirinin biriciği olan Afrodit haspasının beyannamesi şoldur ki: Afrodit denilen bu âbide, saliha, makbule, mergu. be hatuncağızın hiç kimseye fenalığı dokunmadığı ve bilâkis çok iyilikleri, hayırseverlikleri dokunduğu halde her nedense çokça düşman kazanmıştır. Doğ. İdrâkimdir ki niçin rahmetli Zaro Ağamız, komik ve lokma burun K. Iasanımız, kantocu şişko Peruzumuz, eski Bayram sokaklı ço. pur Olgamız, masalların dev anası, falan, filân met. ve biçare Afrodit yoruz? Merhum ve mağfur Nasrettin Hocamız bile meşhur erkek eşeği ile dişi keçisine ne çakşır, şalvar giydirdi ne panta. hocamızın devrinden daha geriye rusu hayretlezayi heditirken kızmıyoruz da biv. Bayan methedilince küplere bi lon, caketatay. Biz mi gideceğiz? Köâğtt ihtikârından ötürü gazete sayfaları araltıl. KERRE A ŞAİR iy Ne Sed ea tı ibi edebi münekkitbaşılarımız; em! rim romancı, hem münekkit, hem filozof, hem müzik erbabımız; a gibi roman denilen büyük sanatın âhü babası, Mah. mut Yesari gibi güzel sanatlardan piyes, fıkra üstadı; asil ve kibur sanatkârımız, memişlerdir. Bu gidişle vaktile tâbi bir kaza olan Akşehirin ve dünyanın büyük ev- lâdı Nasrettin Hocamızın hikâyelerine de hemşeh- risi dostum İbrahim Hakkı Konyalının bir ters ra. r daha vermesinden korkuyorum. eksilirdi deryayi izzetind. şimden pek memnunu: rum: Yarab! Ne eksilirdi deryayı çakşır olmasaydı, yâ pestemalle yaprak. Peyami Hüseyin Rahmi Gürpmar roman, hikâye, Neyzen Tevfik Anasoneri gibi vesaire anketime gire. Konya vilâyetine “Yarab! Ne ? Yâ dehre gelmesey. demiyorum. Debre geli. iffetinden? Yâ KENKÜBİN EFENDİ ty kumanadasında bir Macar be- yaz ordusu Kızıllar fena halde ezmiş, muntazam bir ordu başında Budapeşteye girerek İntizamı iade etmişti. 1920 ,25 İkinci kânunda toplanan Millet meclisi Macaris- tan için krallık şeklini kabul edi- yor ve Macar tahtını muvakkaten boş ilân ederek salisnat niyabe- tine Amiral Horty'yi getiriyordu. B u karışıklar arasında Ma- carların kabüle mecbur kaklıkları Trianon muahedesi Ci. han Harbind bederek yen! teşkil ölunan Çı lovakya ve Yugoslavya ile yüyen Romanyada üç milyön ka- dar Macar bırakıyordu. Memleke- tin en zengin yerleri hudutlarm. dışında kalmıştı. Yeni Macaristan Senelerce yaralarını sarmıya çalış. tı, halk çok fakir düşmüştü Önce Fransa sonra Milletler mec. si Trlanon muahedesini tekrar gözden geçirmek davasından vaz geçmek şartile para ikraz etmese lerdi Macar hükümeti çoktan iflâs edecekti. Macaristanın, eski vazi- yetini değilse bile yaşayabilecek bir hale gelebilmesi için önüne iki şik çıkıyordu: Ya Hitlerle teşriki mesai ederek maksatlarına kavuşa. cak, yahut Hitlerizmin yayılması- na karşı Orta Avrupada bir siper teşkil etmek rolünü üzerine alacak ve bunun için büyümesi ve kuvvet- lenmesi lâzım geldiğine komşula. rını ve müttefikleri ikna edecekti. Yirmi senedenberi kanı emilen, nüfusunun yüzde kırkını kaybeden Macaristan matem içinde yaşiyor- du, memleketin her tarafından Nem Nem Soha (Hayır, hayır, a8- 1s) feryatları yükseliyordu. İşte bu iki cereyan Macaristanın son senelerdeki siyasetinde az çok şiddetle devam edip durdu. AL manlar Çekoslovakyâyı parçalar. ken Macarların da harekete geç. mesine ses çıkarmadılar, Böylece Macaristan Slovakyada ve Rüten. yada 34.125 km2 arazi ve 1. 707.000 nüfusu geriye aldı, Fakat Polon- yanın başına gelenler ve Ruslarla hudutları birleşivermek suretile komünizm tehlikesinin tekrar pek yakınlarında görünüvermesi onları çok düşündürüyor. İstiklâllerine son derecede bağlı olan Macarlar asırlarca Viyana ile uğraştık, bu gün Berline boyun eğmek için de- gil ya, diyor ve mukavemete ha. zırlanıyorlar. Bu güzel, bu müm- bit, bu zengin memleket. ne Al manların, ne Rusların, kimsenin “Hayat Sahası” olmak istemiyor. Karabiga Yolunda Bir Köprü Yıkıldı Biga (e Kara Biga yolu üzerinde- ki yedi ahşap köprü tamamen yktı- rilmiş ve enkazı kaldırılmıştır. Fakat bu yol üzerindeki münaka. lât ta durmuştur, Yolculam aktar. ması için bir yaya köprüsü yaptırıl. mıştır, | sedeki bezlerin Çocukların Boynundaki Bezler Anneleri en çok merak ettiren şeylerden biri de, çocuğun boy- nundaki bezlerdir. Çene altında bir tane büyücek bez peyda olsa, annesi meraka düşer: — Acaba verem hastalığından mı? Verem hastalığı da o çocuğun boynundaki bezleri şişirir ama, on. larin şişmesi mutlak verem has- talığından gelmez, çocuklarda bez- ler, türlü türlü sebeplerden şişme- ğe müstaittir. Elinde bir yara ol. duğu vakit koltuk altındaki bez» ler, ayağındaki yaradan kasıktaki- ler şiştiği gibi başmda; hasıl olan çizikler bile bezle, rler, Bir kere — meraksız annele- rin — başı bitli çocuklarında en- dalma şişmiş ol. ması kaidedendir. Fakat anne ço- cuğun temizliğine meraklı olsa da, çocuk haşarı olunca yüzünde, hele dudaklarının etrafında, hasıl olan çiziklerden, yarıklardan çene altındaki bezler şişerler. Bunların çoğu ateş yapmazlai | sada, bir de, bezlerin ateşi yüke selterek şişmesi vardır. Bunda bo- yundaki bezlerden başka, çene al- tındakiler, koltuk altındakiler, ka. sıktakiler de şişerler, Bir taraftan da çocuğun ateşi yükselir, yatak» ya mecbur olur. İki, üç çinde ateş düştüğü gibi, bü- > iş bezler de kendi kendileri ne küçülürler. Bazılarında ateş olmadan bo. yundaki ve çene altındaki bezler. den birkaçı birdenbire büyüyerek kiraz, hattâ ceviz kadar olurlar. Şişen bezler birbirlerine yapışa. rak, bulundukları yerde kocaman bir ur hasıl ederler. Böyleleri da» ba yavaş yavaş küçülür, Gerek ateşli olsun, gerek ateş. siz olsun, böyle şişen bezlerin ve- rom hastalığı ile münasebetleri yoktur. Hepsi de burunda, yahut boğazda bir hastalıktan şişerler. Bunlara karşı yapılacak şey, çocuk kendisi yatmak İstemese de, hemen yatırmak, şişen bezlerin â- zerine de sicak suya batırılmış bezler koyarak, soğuyunca tekrar değiştirmektir. Bir taraftan da, bezlerin “şişmesine sebep olan bu. run veya boğaz hastalığını müte- hassisa muayene ettirerek, onu t8- davi ettirmek İyi olur. Böyle birdenbire — ateşli yahut ateşsiz — şişen bezler, bazılarında büsbütün kaybolmaz. Hâd iltihap yerine, bir müzmin iltihap kalır. Kimisinde de burun yahut boğaz hastalığı bezleri birdenbire çok şişirmez de, yavaş yavaş ve müz- min olarak, hem de az Şişirir. O vakit şişen bezlerin üzerine, gene sıcak, fakat tuzlu su içerisine ba- tırılmış bezlerle pansıman yap- mak fayda verir. Fakat şişmiş bezler yalnız pan- sımanla büsbütün o kaybolmazlar. Çocuğu kuvvetlendirmek, iyi bes- lemek, çokça istirahat ettirmek lâzımdır... Birdenbire çok büyü. dükten sonra küçülen, fakat büs- bütün kaybolmıyan, yahut yavaş hastalığı ile münasebeti olabilece- ği hatıra gelmeli, ——— —— Afroditin Fransızcası da Yasak Edildi Mebus ve muharrir Nasuhi Bay» dar tarafından türkçeye tercüme & dilen Piyer Luiz'in “Afrodit, adlı edebi romanının fransızca nüshala. rının da İstanbul müddeiumumiliği tarafındar. toplattırılmasına © karar verilmiştir. Dün kitapçılara tebligat yapılmış” sa da, fransı?ca metninin piy mevcut olmadığı anlaşılmıştır. Yeni Müddeiumumi Muavini Amasya sorgu hâkimi Şekip Muse Yuoğlu, İstanbul Cümhuriyet müd- deiumumiliği muavinliğine tayin ©- dilmi, ve vazifesine başlamıştır. —— © — Kandırada Heyelân İzmit, 17 (A. A.) — Kandıranın Baba tepe mevkiinde bir helyan ol- muş ve Baba tepenin eteğini teşkil eden bir kısım arazi 300 metre kar dar kaymıştır. Bu heylanda Kandıra şosesinini 20metrelik bir kısmı ile'ü- zerinde bulunan bir köprü tamamen toprağa karışarak ortadan kaybol muştur. Bundan başka Izmit şosesinin 6 ncı kilometresine tesadüf öden kis mında ikinci bir heylan olmuş ve şosenin bir kısmı ile üzerinde bulu” nan köprü iki metre kadar aşağıya kaymıştır