bil # m” MAİ Tefrika No. 79 Ahmet Rıza Bey Gitmişti Damat Ferit Bu Ayrılıştan Memnun Olmuş ve Beyan İçin Söze Başlamıştı ki... Memnuniyetini devletlerine istinat ile arzetmek cüre- tini gösteriyorum ki, sabık vükelâ heyetinin gerek işgal meselesinde ve gerekse konferansa iştirak kazi- yesinde pek acı muvaffakıyetsiz- liklere, hayal sukutlarına maruz olmasının yegâne sebebi, program- sızlık ve bilhassa kabine azaları arasındaki tehalüf ve zıddiyeti ef- kâr olmuştur. Binaenaleyh, heye- ti vükelâ listesinin tanzim ve ihza- rından evvel, teşkili arzu olunan bu kabinede de e Başvekâleti ihraz buyuracak olan Ferit paşa hazretlerinin, vaziyeti hazırayı tev- Hit eden esbap ve avamil ile, takip buyurmak tasavvurunda oldukları siyaset hakkında nebze olsun beyanatta bulunmaları, talep ve ricast elbette ki hakkımızdır. Ma- ruzatımın biraz uzamasından do- layı aflarını temenni ile iradeleri» ne intizar ederim. D amat Ferit, Ahmet Riza be- yin pek makul ve mantıki olan bu beyanatından sıkıldığını tavırlariyle gösterdi. Cevap ver- meğe yeltendi. Fakat; sözlerini uzattıkça, mevzuunu kaybetti. Bir çok iezatlara düştü. Ahraet Rıza, Ali Kemal ve İhsan beyleri bi- yık altından güldürdü, bir aralık; — Vaktin müsaadesizliği sebe- biyle, dedi, sözü kısa kesmek, he- men İcraala geçmek meçburiye- tindeyiz. Şahsi ve siyasi kansat ve içtihatlarım, zannediyorum ki, cümlece malümdur. Takibi arzu- sunda bulunduğum siy Ence, bun i derim. Hiç şüphesiz ki, içtihat ve pp. harici, ve dahili siyasetim li et ve itilaf fırkası progra fuk ve tela- Binaenaleyh ah- muna tamam buk ede val ve V. Ahmet Riza bey, mânalı tavırla gülerek muhatabının zünü kesti ve: — Şu halde paşa hazretleri, dedi. Hürriyet ve itilâf fırkası programına sadık kalacak ve ta- mamiyle bir fırka kabinesi teşkil buyuracaksınız, demektir, bir sö- — Ona ne şüphe efendim. Ahmet Rıza bey, hayret ifade eder bir tavırla: Yanıldığımı şimdi anladım efendim. o Davetiniz ve bilhassa kabinede bendenize vazife teklif edişiniz, badema müstekil çalışa- cağınız zehabini vermişti kulunu- za. Bu vaziyette teşriki mesal imkânını göremiyorum. o Çünkü, fırkanızın esasa müteallik bazı madde ve hükümleri, hiç te, ksna- atlerime tevafuk etmiyor. Sizi fazla meşgul ve rahatsız etmiye- yim efendim. Demiş ve hazır bulunanlara ve- da ile salonu terketmişti. amat Ferit, Ahmet Rıza be- yin gidişinden tabii mem- nun olmuştu. Çünkü, hariciye nezaretini, Ahmet Rıza bey şöyle dursun, hattâ, kimseye vermek arzu ve tasavvurunda değildi. O, Ahmet Rıza beyi, münhasıran pa- dişahın iradesini yerine getirmiş olmak fikriyle, bu içtiman iste- miyerek davet etmişti. | Ahmet Rıza bey salondan*çıkar çıkmaz, memnuniyetini tavır ve hareket- leriyle izhar etti ve hâdiseyi, bil hassa onu, biraz didikleyip çe kiştirmeğe vesile ittihaz eylemek İstedi ki, istihzalı bir tebessümle: — Hay Ahmet Rıza beyefendi, hay, dedi. Galiba bizleri de... Bu esnada, Ali Kemal bey gü- lerek ayağa kalktı ve damat Fe- ride hitap ile: - Pardon paşa hazretleri, de- di. Ahmet Rıza beyle, ötedenbe- ri kanaatlerimiz, içtihatlarımız i- tibariyle, birbirimizin famamiyle nt ve muhalifiydik. Fakat, bugün fikir ve mütâlealarımızda büyük bir müşabehet ve müşareket gör- düm. Müsaadenizle srzedeyim ki, bendeniz de ayni fikir ve kar teyim. Hattâ mümkünse, kabine- ye alınmaları, zatı devletlerince mükurrer bulunan diğer zevatı kiram da davet buyurulsa da, hep birlikte görüşsek ve kabineye, da- hili ve harisi bir siyaset veçhesi tayin eylesek. oPek muvafık ve çok müstahsin olurdu. Kabine de sık sık vukubulan tebeddülüt ile sarsılmaktan kurtulurdu. Takdir buyurulur ki, bu gibi tebede"'ler, efkârı umumiyede hiç te hoş te- sirler bırakmıyor. M üzakere bir-hayll uzamıştı. Münakaşalı mevzular açık miştı. Nihayet, Ali Kemal bey, ieraatında tam bir istiklâle sahip olmak şartiyle ve müdahale vu- kuunda derhal istifa etmek kay» diyle dahiliye (o nezaretini kabul etmişti. Fakat Şevket Turgut pa- şa bir türlü harbiye nezaretini kabul etmiyor, bir çok özürler, mahzurlar ileri sürüyordu. Şayet, kabinede ( bulunmasına lüzum görülüyorsa, kemâfissabık nafıa nezaretinde ibkasını rica e- diyordu. Damat Feridin, hattâ A- li Kemal beyin ısrarlarını o neza- ketle red ve istifsarlarını cevap- sız bırakmıyordu. Fakat, nihayet © da hakikati söylemek mecbu yetinde kalmıştı ve: — Israrlarınızdan cüret alarkk arzediyorum paşa hazretleri, de- mişti, malüimu devletleridir, ben- deniz de hürriyet ve itilaf “ırkas müntesibi «eğilim, Harici ve da- hili siyasetim kabinede “umumi kararlara mütavaat ile beraber, deruhte edeceğim her hangi bir nezarette, idare hususunda ser - e istiklâli bendenizde ar- . Nitekim, bundan ev- velki kabinenize de bu şartla da- hil olmuştum. Damat Ferit, (Şevket Turgut” paşayı da kandırmakta zorluk çekmemişti. o Bugün, cömertliği üstündeydi. Dilenildiği kadar mü- sundekâr devranıyor, serbesti ve istiklâl dağıtıyordu. Herkesi hoş- nut etmeğe çalışıyordu. Nitekim, işgal (meselesinde, İzmir kolordusunun elini, kolunu bağlamakta, topluca düşmün ku- cağına atmakta yardımını gördü- ğü Şakir paşayı da unutmamıştı. Harbiye nezaretinden ayrıldığı i- çin duyduğu teessürü izaleye ça- lışmıştı.. Onu da kabineye çanta- siz nazır yapmıştı, V ükelâ heyeti İstesi retle hazırlanmıştı” Sadrözam ve Hariciye Nazırı: Ferit pa- $a, Sephülisl Mustafa Sabri efendi, Dahiliye Nazırı: Ali Kemsl bey, Harbiye Nazırı: Şevket Turgut paşa, Bahriye Nâzır: Avni paşa, Adliye Nazırı: İlmi- yeden Vasfi efendi, Evkaf Nâziri: Da- rübikmetülislâmiye reis Hamdi efen- di, Maarif Nazırı: Gelenbevi zade Salt bey, Maliye Nazır: Tevfik bey, Ticaret ve Zirant Nazırı: . Ethem bey, Şürayl Devlet Reisi: Vekâleten Ethem Şörayı Devlet riyasetine asale- ten tayin edilecek bir zat bulu- namamıştı. Hünkâr bu riyasete Ziya paşanın tayini arzusunda bulunmuş ve fakat paşa alıvali shhiyesin. leri sürerek yapılan teklifi nezaketle reddetmişti. gr su istenin tebyizi bitmiş ve baş- mabsyinci ile alelâcele #a- raya gönderilmişti. O esnada ha- zır bulunanlar da birer birer ko- nağı terketmişl Yalnız. kay» makam Zeki ile Thsan bey kul mıştı - Salon tenkalaşınca dalnat Ferit ayağa kalktı kollarını kel- dırıp gererek uzun uzun gerindi, birbiri ardın; esnedi ve: (Devamı var) e m e BAHARDA KÜKÜRT YENİR Mİ? Bunu da İstanbuldaki sayın o- kuyucularımızdan D. A. diye im- za eden bir bayan soruyor. Gaze- teye gönderdiği o mektubundan kendisinin henüz genç olduğu an- laşılıyorsa da, bir kocakarıdan duymuş olacak, ilkhaharda kü. kürt yemek kanı temizlermiş, in- sanın vücudünü değiştirir, veni» lermiş diye kükürdü şekerle karış- tırmış, kaşık kaşık yiyormuş. İlkbaharda kan aldırmak gibi, eskiden kalmış zararlı itikatlar- dan biri de böyle kükürt yemek i- sidir. Bunn da dört yüz yıl önce büyük hekim Paraclsüs çıkarmış- ti. Fakat her büyük adam ancak kendi zamanına nisbetle büyük» tür. Onun için bir hekim zama- nında ne kadar büyük olursa ol- | sum, asırlar geçtikten sonra onun sözü mutlaka muteber maz, Vâkâ, kükürt bugün de değer- li bir ilâçtır ama, yerine göre kul- lanılmak şartile. Meselâ uyuz hastalığında kükürtlü O merhem pek gelir. Belki o hastalığı ha- tırlattığı içindir ki şimdi kanı te- mizler diye kükürt yemek pek çir- kin gelir, İnsan onu şekerle karış- tırsa da, yediği vakit uyuz merhe- mi hatıra geldikçe... Zaten bu çirkinlik hatıra gel- mese de. kükürt yemek zarar vermeden kalmaz, Pek az miktar- da - bir hekimin recetesinde yaza- bileceği kadar - olunen faydası ola- bilir. Fakat insan kendi kendine ve kaşık kasik kükürt yiyince en hafif marifeti karın ağrısı ver. mektir. Daha sonra da midede ve barsaklarda iltihap mıyacağı. nı kimse temin edemez. Kükürt, öyle kaşık kasık yeme. den de, yücudümüzde daima bulu- nur, Fakat, ancak miligram ve on- dan da a kücük miktarda ol; rak... Canlr cisimlerin hepsinde olduğu gibi İnsanın kanında ve w- zuvlarında kükürt vardır. Hep miligram hesabile, Meselâ en çok kükürtlü olan karaciğerde 20 ile 21 miligram, beyinde 11 ile 14 mi- ligram, böbreklerde 4 ile 9 milig- ram arasında, öteki uvuzlarda ve kanda daha az. Vücü üze lüzumlu olan bu kadar kükürt bize gene miligram hesabile yemeklerimizden gelir. En çok kükürt veren yemekleri. miz etlerle balıklardır. Tavuk ©- tinde bile ondan yüzde 148 milig- Tam bulunur. Biftekte ve külbas- tıda tabii dı zivade. Balıklarda ondan fazla: Meselâ uskumrunun yüz gramda 190 miligram, Hic et yemivenler de. vücutle- rine İlizumu kadar kükürdü ne- bati yemeklerde gene bulurlar. Ekmekte 150 milişram.. Kuru fasulyede daha cok: Yüz gramda 220 ve 270 milicram, Bezelye ta- nelerinde bile 210, Her mevsimde dalma vediği- miz paaleste yüzde 45 kükürt hu- lunursa da bu mevsimin taze seb- zelerinde daha azdır: Fakat pan- carda bolea: 124, pancar tursusu” num İcine geçmemesine de hiçbir sebep yoktur. Yüz gram pancar- dan vapılacak tursu icinde o ki darcık kükürdü tatlı tatlı yemek, kiiklirdü şekerle karıstırarak ka- sık kasık yemekten daha faydalı olur... Kıs sebzelerinde daha cok- tur. Hele bayır turpunda pek bol: Yüzde 199 miligram, Taze yemislerde kükürt az bu lumur, En coğu üzümde, o cak yüzde 19 miligram, Fakat ku- ru yemislerde ehemmivetli nishet- te: Meselâ bademde 160, cevizde 172, fındıkta hepsinden çok 198 miligram, Vücude lüzumu kadar kiikürt verecek bu kadar çok viyecek şey varken, kasık kaşık kükürt ye- mekten beklenilecek say, ancak karın ağrısı olabilir, Tiensine Harp Gemisi Gönderilecek (Başı 1 incide) kanaate göre, Tlentsin hâdiseleri hak kında Londrada yapılan beyanat, Ja- ponyanın başka devletlerin menfaat- lerine de dukunmak kararında oldu- ğunu göstermek gayesini istihdaf e- diyor. Tientsin Ingiliz imtiyazlı mm- takası abloka edilmeden bir gün ev- vel büyük Britanya hükümeti Lon- dradaki Japon büyük elçisine verdi- Bi teminatta müttehem Çinlilerin £ lim edileceğini bildirmişti. Binaer leyh, 14 haziranda muhtelit bir ko- misyon teşkili hakkında Tokyoya ya- pılan teklif kabul edilemezdi Japonya İngiltereden Çindeki hat- tı hareketini değiştirmesini İstiyor ve bunun Uzak Şarkta menfaatleri o- lan diğer devletlerin siyasetile, In- izlerin iddiası hilâfına olarak hiç bir alâkası yoktur. Vaziyet vahim addediliyor Tientsin hâdiseleri dolayısile, si- yasi temaslar devam ediyor. Ingiliz | Hariciye Nazırı Lord Halifaksın haf- ta tatili esnasında Londraya avdeti, İngiliz, Sovyet müzakerelerinin cere- Yan ettiği ve Ingiltere ile Japonya 4- rasında Tientsin hâdisesi dolayısile hasıl olan gerginliğin izalesine çare bulunmadığı şu sırada diplomatik vâ» ziyetieki vahameti tebarüz ettirmek- tedir. Imtiyaz mıntakasının faşesini te- min etmek üzre Tientsine harp gemi- leri gönderilmesine dair henüz bir karar verilmediği söylenmektedir. Bu hususta bir teşebbüse girişilmesi Çin sularındaki Ingiliz deniz kuvvet- leri kumandarının kararma bağlıdır. Maamafih, ihtiyat tedbiri olarak bir filo gönderilmesine karar verile. ceği zannediliyor. Eğer vaziyette süratle şiklik olmazsa, yarın toplanacak 0- lan kabine h: işleri komitesi mu- kabele bilmisil meselesini tetkik © decektir. Bütün buhranir vaziyetlerde ol- duğu gibi, ikinel derecede bir mese. lenin tehlikeli bir ihtilâf çıkarması daima mümki ) bir. deği. duğundan nazırlar vaziyetin heyeti umumiyesini tetkik, edecekler ve icap ederse ihtiyat ted. birlerine de tevessül oeyliyecekler- İdir. Amiral Kayes bugün Londra civa. rında Horrsey'de söylediği tukta demiştir ki “Tien - Sin hâdiseleri ve İtalya ile Almanyanın Japonyaya müzahe. İretleri Büyük Britanya İmparator. Tağuna karşı harp ilânına musdildir İve cevap verilmesi icap eden bir| meydan okumadır. Eğer İngiltere azimkâr odavrahir ve bütün zenginliklerini, bütün sa- jnaylini ve bütün insan kaynaklarını kullanarak harbe hazır olduğunu bütün dünyaya gösterirse, silâha müracaat etmeden harbi kazanabilir kanaatindeyim. Fakat eğer tereddüt edecek olur. sak, küçük düşeceğiz ve bunun ne. ticesi de harp artık önüne geçilmez olacaktır.,, Devletler arasında istişareler Fransız Hariciye Nazırı Bonnet de, İngiltere sefirini kabul etmiştir. Na- zır bundan sonra Uzak Şarktaki va- ziyetin inkişafı ve Sovyetlerle ya- pılan müzakereler hakkında telefon- la Fransanın Londra elçisi Corbin #- le konuşmuştur. İngiltere, Fransa ve Amerika arasında Tientsin hakkında | yapılan fikir teatilerinin - sırf istih- bari mahiyette olduğu öğrenilmiştir. Bununla beraber salâhiyettar Fran- sız mahfillerinde izhar edilen kanaü- te göre, Amerikanın tarzı hareketi, vaziyetin gelecek inkişaflarında kati bir âmil olacaktır, Amerika, Londrayı bekliyor Amerika Hariciye Nazırı Hull de, Fransız ve Sovyetler birliği sefirleri- ni kabul ederek görüşmüştür. VA şington mabafiline göre, son vakalar, Italya, Almanya, ve Japonya tarafın- dan yapılan üç taraflı tehdit hakkın- da Roosevelt ve hükümet namına söz söyliyen diğer zevatın sık sik öne sürdükleri görüşleri teylt etmektedir. Ümümiyetle matbuat ve efkârı umu- miye İngiltere ve Fransanın yardı- mile Amerikanın enerjik bir hattı harekette bulunmasına (taraftardır. Zannedildiğine göre, Amerika, her şeyden evvel Ingiliz kabinesinin bu meseledeki sarih kararını bekliyecek- tir. Misafirimiz Ankarada Inönü Mısır Hariciye Nazırını Kabul Ettiler (Başı 1 incide) diğimiz saatler, tam bir aile muhiti. nin samimiyet ve muhabbeti içinde geçti. Sabahleyin sekiz buçukta Top- hane rıhtımından hareket eden U- lev, Yalovaya doğru ilerledikçe Türk | matbuat mümessilleri ile Mısırli mi- safirlerimiz (arasındaki (hararetli ve dostça sohbetler ilerliyor. hatıralar anlatılıyor. Iki memleket arasındaki sarsılmaz bağlardan, kök- lü münasebetlerden bahsolunuyor, hikâyeler, fıkralar naklediliyor, kı- saca çok güzel ve çok istifadeli bir vakit geçiriliyordu, Bütün heyet güvertede idi. Ab- dülfettah Yahya Paşa, bir köşede o- turmüş denizi ve tabiati temaşa edi- yor. Yanma gidip oturanlarla | tatlr tatlı sohbetlerde bulunuyordu. Mısırlı heyetin erkânından her bi- ri, bir veya bir kaç gezetecinin orta- sında ileri sürülen her bahis üzerin- du konuşuyorlardı. Hariciye Vekâletinin misafirleri i- zaza memur ettiği Sadun Terem ve Mennan Teblen, en kibar dikkatle ve en ciddi ve asil alâka ile vazifelerini ifa ediyorlardı. Fotoğraçllarımız, doya doya fotoğraf almakla meşgul oluyor ve Mısırlı mi- safirlerimiz onların her srzusucu İ- saf ediyorlar, Ulev, Yavuzun hizasından geçer - ken Yavuzun resmi selâmı ifa etmesi üzerine Abdülfettah Paşa da selâm karşıladı ve adaları bir müddet maşa etti, Yalovadaki merasim Bu haya içinde Yalovaya muvasa- lat edildi. Hariciye Vekili Şükrü Sa- racoğlu, misafirleri istikbal için iske- leye gelmişti ve iskele Türk - Misir bayraklarile donanmıştı. Yalova hal- kı misafirleri karşılamak için birik- mişler, askeri bir kıta resmi selâmı i- fa vaziyet almıştı. Iki Hariciye Nazırı samimiyetle bi- ribirinin ellerini sıktılar. Daha sonra Mısır heyeti erkânı, Hariciye Vekili- mize takdim olundular. Halkın canlı alkışları ve askerlerimizin selâmi â- rasında otomobillere binildi. On da- kika sonra Termalın salonunda idik. Kısa bir istirahatten sonra evvelâ Abdülfettah Yahya Paşa, Milli Şefin köşküne gitti ve Şef tarafından ka- bul olundu. Dahs sonra Mısırlı misa- firlerimizin hepsi de köşke doğru in- diler ve Milli Şef tarafından verilen ziyafette hazir bulundular, Saat on beşe doğru Türkiye ve Mr- sır Hariciye Nazırları ile Mısırlı mi safirler tekrar Termale geldiler. Hep- sinin yüzünde sevinç, samimiyet bü- tün kuvvetile okunuyordu. 'Termalde kısa bir istirahatten son- ra, tekrar Yalova iskelesine inildi ve Ülev vapurile Pendiğe geçildi. Hari- te- ciye Vekilimizle refikaları da heyet- | le birlikte bulunuyorlardı. Misatirimizin beyanatı Mısır Hariciye Nazırı, vapurda gü- zetecilerin muhtelif suallerine şu ce- vapları verdi: *— Çok sevdiğim memleketinize girdiğim ilk dakikalardan itibaren bana karşı gösterilen kardeşçe ve dostça hüsnü kabul ve misafirperver- likten dolayı fevkalâde mütehassis bulunuyorum. Bu husustaki intıbala- rımı hakkile ifade edecek kelime bu- lamıyorum. Hattâ tabiatin müstesna güzelliği de bu hislerime ayrıca bir revnak vermektedir. — Yalovayı nasıl buldunuz? — Fevkalâde güzel buldum ve çok beğendim. — Cümhurreisimiz hakkındaki in tıbaınız? — Şüphe yok ki, kendilerinin el büyük takdirkârlarındanım. Kendi lerini gördükten ve kendilerie gö rüştükten sonra bu his tasavvuru mun kat kat fevkinde yükseldi. — Mısır ile Türkiye arasındak! mi nasebetler ne merkezde? İ — Çok iyidir ve bu ziyaretten sonr: İda daha çok iyileşecektir. İ — Mesir ile Iran hahedanları ara sındaki sıhriyet iki memleketin mü nasebetleri üzerindeki tesiri ne mer | kezdedir? — Gayet iyidir. Çünkü iki tarafı münasebetleri sıklaşmış ve bu saye de iki milletin çök iyi tanışmalarını ve aralarındaki münasebetleri âzam derecede yükselmesine imkân ha sıl olmuştur. Ankaraya hareket Ülev vapuru Pendiğe saat 1741 ta vardı. Muhterem misafirimiz Pendik caddesinin iki tarafımı doldu ran büyük halk kütlesinin harareti tezahüratı arasından geçerek istas yona girdiler ve hususi tren, misafi rimizi, Ankaraya müteveccihen yo la çıkardı. i Bir Hırsızın İddiası Evvelki akşam Sirkecide Peker ha nundaki kâğıt deposuna girip bir mik tar kâğıt çalan sabıkalı Cemal, ma- halle bekçisi Kasim tarafından su üstünde yakalanmıştır. Dün cürmü meşhut nöbetçisi! olar asliye ikinci ceza mahkemesine ve rilen Cemal kendisini şu suretle mü dafaa etmiştir: — Sirkeciden geçiyordum. Bu bek: çi yanıma sokuldu ve bana “gel, dı di 'şu depoya şimdi bir hırsız girdi bana yardım edersen yarım bahşişin alırsın,, Ben de onunla beraber gil mekte tereddüt etmedim. Halbuki çeri girer girmez birdenbire üzerimel atıldı ve “yakaladım, diyerek bağır: muıya başladı. Bu sirada yanımıza bii de polis geldi. Ikisi birden beni alırl karakola (götürdüler. Kendilerini söylediğine göre, burada bir kaç de fa daha hirsizlik olmuş, bu suçlarirl failleri bulunamadığından bana böy! le iftira edip diğerlerini de yükleme! rorlar. Halbuki benim biç kaba hatim yoktur. Mahkeme, hâdiseye sonradan vaz" set eden polis Ahmedin de İfadesin müracaat etmeyi Tüzumlu bulmu: Ahmede celpname çıkartılması içli İ müddelumumiliğe müzekkere yazıl masına karar vermiştir. Cemalin b dan başka iki sabıkası olduğu anlı şıldığından duruşmanın mevkuf. yapılmasına karar verilmiştir. ——— Bir Hakaret Davası Dün Sirkecide Yaşarya isminde b risi İle tramvay vatman: Cavit ari sında kavga olmuş, Yaşarya, Cavid hakaret ettiğinden cürmü meşhi mahkemesine verilmiştir. Yapıla duruşma neticesinde Yaşaryanın 8 çu sabit görülmüş ve bir gün hapsel dilmesine, 16 lira da para cezası öde mesine karar verilmiştir. ——e Ankarada Bir Kaza Ankara, 18 (Tan Muhabirinden) Hukuk fakültesi ikinci sınıf talebej isinden 3701 numaralı Toketlı Ya: i Yazıcıoğlu dün akşam saat bir racl İdelerinde leyli telebenin pansiyon e larak ikamet etmekte olduğu Evk japartmanının en üat katından caclde ve düşerek ölmüştür.