mam. ——— 22-4-938 EYH ŞAMIL YAZAN: Dağlı Türk Kahramanları Tamamen Kuşatılmışlardı Hamzat Bey, hiç şüphesiz ki, büyük bir hata eseri olarak, Ga- Zi Mohammet ile Şamili yanındaki bir avuç kahramanla, bu binlerce düşman ortasında, kendi mükad- deratlarına terketmiş, derhal geri çekilmişti. rdu kumandanı, Hamzat B. tehlikesinden kurtulur kur- tulmaz, yine bütün kuvveti ile o taş duvarın arkasındaki 60 müri- din üzerine yüklenmişti. Fakat bu duvara saldıran, nişancı ta - burları, ilk kademedeki efradını bir anda kaybederek, dağınık bir halde geri çekilmişlerdi. General Velinminof, karşısında- ki. - çelikten daha kuvvetli olan - müdafaa siperini, cebri bir hücum ile zaptedemiyeceğini anlamıştı. Derhal iki batarya top getirterek, bu topların ağızlarını kâmilen du- Vara çevirtmiş, hepsine birden ay- Dİ zamanda ateş ettirmek suretile ateş ettirmiye başlamıştı. Çok tabiidir ki, bu kahir ateş karşısında, taş ve çamurdan ya - Pilmiş olan bu duvar, uzun zaman dayanamamıştı. Gazi Molla ile Şa- mil, kahraman müritlerini toplıya- tak, evvelee hazırladıkları ikinci müdafaa hattıma çekilmiye mec - bur kalmışlardı. Ekserisi, çok iyi talim ve terbiye Sörmüş hiristiyan o gürcülerinden Mürekkep olan 'Tiflis alayı ile dört böllik istihkâm askeri, bu çekilme #smâsındaki karışıklıktan istifade ederek, derhal duvarda" açılan ge- diklerden içeri dalmışlardın. Ve, Yerdikleri, telefata bakmıyarak, i- nci müdafaa hattının üzerine a- Aılmışlardı. Bunları, #1 inci Şişha- neli alayının bir taburu takip et- Mişti... Kafkas ordusunun en gü - zide kuvvetini teşkil eden bu ta ME, Uzun süngülerini başlarının üs tünde tutarak, dayarılmasına im- kân olmıyan bir savletle - hattâ ön- lerindeki Rus efradını bile Yerek - dehşetli bir hücuma geç - mMişlerdi Artik; silâh sesleri susmuştu. Do- huk bir teşrinievvel güneşinin al- tihda, yalnız süngüler, uzun kama- sr ve kılıçlar parlıyor.. boğuk fer- Yatlar, kulakları tırmalıyordu. Ga- 2 Mohammet ve Şamil ile mürit- leri için, iki ihtimal kalmıştı, Ya, kılıç elde olarak, ölüme karşı sal- irmak. ve yahut ta, arkadaki de- tin uçuruma atılarak, parça parça *lmak $1 inci tabur, Dağlı Türk kah- tamanlarını üç taraftan kuşatmış- 8. Artık burada mücadele, hakiki bir boğuşma halini almıştı. Ağır Yaralı müritler, düşmanın eline Beçmemek için, kendilerini birer birer Uçurumdan atmıya başlamış- i. O zaman Gazi Mohammet, ümit- 2 gözlerini etrafına dolaştırdı. Şa- Nil ile, yanında bulunan birkaç mü ite kahramanca çarpışıyorlardı. Fa kt bu çarpışma uzadıkça, daha “sf düşman kütlelerile çevrili - Yortan. özi Mohammet, Şamilin göz gö Masa göre parçalanmasına daya- Kanı) di. Kimbilir, kalbine doğan bir ilham ile: b Şamil!.. Beni takip et. aç > bağırdı. Ve birdenbire ge- a Me elindeki kılıcı savura ilg. Oradaki taş evlerden birine mani, sevgili arkadaşı ve aziz i- derha Gazi Mohammedin emrine İniy,, itâat etti. Etrafını sarmak Xx, verle mücadele ede ede, Ga- Hira Aürmmedi takip ederek eve Pa; na buraya girmekle, ne ka- Ba, art klerdi? Hayatlarını mı? © İmkânsız bir halde idi. ARUZ dimi No: 37 — Kanlı bir harbe kahramanın üzerine germişti. Son nefeslerine kadar imanlarını ve e- zeli kahramanlıklarını muhafaza e den müritler, kâmilen kan ve âteş içinde erimişlerdi di, Gazi Mo- hammet ile Şamilin etrafında ka- lan son mürit kuvveti, ancak on beş, yirmi kişi derecesine inmişti. Hiç şüphesiz ki, beş, on dakika son Ta, bunlar da ayni feci akıbetle can verip gideceklerdi. Ordu kumandanı, vaziyeti böyle telâkki etmişti. Artık etrafları çe- lik süngülerle sarılan o taş evin i- çinde Gazi Mohammet ile Şamilin kurtulmasına en küçük bir imkân görememişti. Bu iki kahramanı di- ri olarak eline geçirebilmek ümit hayalile, Kendisi de oraya ka- dar gelmiş; bir tercüman vasıta- sile, teslim olmalarını teklif et - mişti, Bu teklife, İmam Gazi Moham- met ile Şamil, bir tek sözle cevap vermemişlerdi. Yalnız mazgallar- dan sürdükleri tüfeklerin hiç ya- nılmiyan kurşunlarile mukabele etmişler... kendilerine böyle bir teklifte bulunan tercüman ile, ilk sırada bulunan askerlerden birka- çını yere sermişlerdi. Şimdi, burada yeni bir müçade- le başlamıştı. Eve kapananların ö- lüm saçan ateşleri karşısında, ça- rın askerleri derhal uzaklaşmış, etrafa dağılarak yerlere yatmış - lardı. Bu inat karşısında fena halde hiddetlenen ordu kumandanı, ar - tık bu mücadeleye son bir vahşetle nihayet vermek istemişti. Derhal i- ki dağ topunu getirterek evin kar- şısına yerleştirmişti. Bir taraftan evin üzerine ateş uçtırırken, diğer taraftan da iki istihkâm bölüğüne el bombalarile hücum emrini ver- mişti. Güllelerle kumbaralar, evi teh- dide başlamışlardı. Hiç şüphesiz ki, bu bir katlı ve basit taş evin içinde, çuvallar dolusu barut vardı. Hiç şüphesiz ki, bu mermilerden biri- si tavanı ve yahut duvarı delecek, barutları ateşliyecek.. buraya sığı- nan son kahramanlar da, müthiş bir infilâk arasında eriyip gidecek- lerdi. Gazi Mohammet, melül ve muh- tazar nazarlarını, yine etrafa çe - virmişti. Gözleri, bir mazgalın ö- münde diz çökerek mütemadiyen tüfeğin! doldurup ateş eden Şamile çevrilmişti. Bu yüksek ruhlu kah- raman, yine burada da garip bir ilhamın tesirile, eski ve küçük ar- kadaşı ve en imanlı mürldine ses- lenmişti: — Şamil!. Bu müdafaamız, bey- hudedir. Burada, bir gülenin ateş- iiyeceği barutlarla berhava olmak- tansa, düşmanların üzerine tekrar hücum edelim. Belki, yanıp geçe- Tiz. : Demişti. Şamil, hiçbir cevap vermeden sevgili imamının bu emrine de İta- işti, Ucundan hafif bir du - sahne olan Gimri man tüten tüfeğini duvara dayıya- rak yerinden sıçramış, İmamın ver diği emrin sonunu beklemişti: Gazi Mohammet, sözünü şöylece ikmal etmişti — Evvelâ ben. birkaç mürit ile ileri atılayım... Biraz sonra da, sen beni takip et. Böylece düşmanı şa- şırtalım. Allah, büyüktür. Belki, iyi bir iş yapmış oluruz. Bu sözler, Guzi Mohammedin son sözleri olmuştu. B» kahraman Avar oğlu, der- hal kılcını eline almışı. ka- pıdan fırlamıştı. Yanında, beş, altı mürit vardı. Fekat bunlar, birkaç adım atmıya muvaffak olamadan, her taraftan alevler parlamış - detli bir yaylım ateşi, her tarafı sarsmıştı. İda ve 6019 kilo ıskarta ceviziçi kilo- İolunan cevizlerden Hamburga 1230 İkilo iç, Marsilyaya 2000 ve Kanadaya Ziraat Bankası Harice Fındık Satacak Fındık satışları yükselmiye ve iş- ler canlarimiya başlamıştır. Bunun” sebebi ihracatın devam etmesidir. Ik- tısat Vekâletince alınan tedbirler ve Iera Vekilleri heyetince verilen bir karar üzerine ecnebi şirketlerin ba- zıları da fındık almıya başlamıştır. Bu karara göre, Türkiyede “çalışan yerli ve ecnebi şirketlerin dış memle- ketlerdeki hissedarlarına ödemek mecburiyetinde bulundukları faiz ve temettülerin Türkiye Ziraat Banka- sından mübayaa edilecek fındık ile transferi ve bu şekilde satılacak fin- dık bedellerinin kllring hesapları ha- ricinde bırakılacağına dair kliring ve ya benzeri anlaşma ile bağlı bulundu- Bumuz memleketlerin salâhiyetli ma- kamlarının muvafakati alınması su- retile muamele yapılması lüzimdir. Mevcut anlaşmalar hükümlerine ha- le) gelmemek şartile bu muamelenin Türkiyede plase edilmiş ecnebi ser- mayesinin transferinde de tatbiki ve bu kararın Ağustos 1938 sonuna ka- dar muteber olması kararlaştırılmış- tr. Fındık ve Ceviz İhracatı Bu hafta içinde muhtelif kaliteli on iki bin sekiz yüz yirmi beş kilo ceviziçi, kilosu 30 - 45 kuruş arasın- su on bir kuruştan satılmıştır. Pi- yasamıza Hopadan 6216 kilo iç 650 kilo kaubuklu ceviz gelmiştir. Ka radeniz mıntakası mallarından 38480 iç tombul findık kilosu 34 - 36 ku- Tuş arasında satılmış ve piyasamiza Trabzondan 7040 kilo, Giresundan 13760 kile fındık getirilmiştir. Thraç ve 2000 kilo iç fındık gönderilmiştir. Şehrimizde 9 bin kilo kabuklu, 18 bin kilo içeeviz ile on bin kilo kabuklu ve elli iki bin kilo iç fındık stoku var (Devamı var) dır. LOKMA DUY T İnsan her defa tıraş olmıya baş- lamadan, tiraş olmak usulü bu ka- dar binlerce yıllardanberi mevcut olduğu halde, şu kimyagerlerin, yü zü yakmadan sakalları eritecek hir maddeyi hâlâ bulamadıklarına kı zar ama, yine çaresiz, yilzünl sa- bunlamıya başlar... Halbuki, bakmız, tıraş işine sa- bunla bâşlamak, fenni tıraşta yan lıştır. Yüzü traş için sabunlama- dan önce, sıcak suyla ve bayağı hir tuvalet sabuniyle bir buçuk daki- ka yıkamak lâzımdır. Çünkü insa- izünde tozlar, sakal kılları- lerinde yağ ve ter bulunur. Bunlar hem usturayı körletirler, hem de tıraş olurken yüzü acıtır- lar, Sabunlu sıcak su bunları te- mizler. Sıcak suyun bir faydası da kıl- ları yumuşatmaktır. Sakal kılları" nın yüzü acıtmadan kesilebilmeki için boylarının yüzde seksen beş nisbetinde uzayıp yumuşaması İâ- » zımdır. Bu da yalnız suyla olursa 49 derecede suyun üç dakika sakal la temas etmesile olur. Su nekadar az sıcak olursa sakal o kadar geç yumuşar. i Sabun sakalın yumuşamasını ha kolaylaştırdığı için yüzü bir ke re sıcak suyla ve sabunla yıkadık tan sonra tekrar sabunlamak lâ- zım olur. Bu isi bayagı tuvalet sa- bunu da görür. O vakit bayağı sa- bumu - bizim eski berberlerin yap- tıkları gibi - valnız elle de köpürt- mek mümkündür. Fakat bu da en az bir buçuk dakika siirmelidir. Yani yüzün sıcak suyla ve sabun- lanması en az üç dakika, Yüzü hiç sabunlamadan tiras e- derseniz, usturanın Jâmı insanı bir defa bile tıraş etmeden bozu- Tur. On beş saniye sabunladıktan sonra, İâm iki dakika tıraş eder, üç dakika sabunlamada dört, on dakika sabunlamada beş defa... De mek ki yüzü iyi sabunlamak ws. tura lâmının ömrünü arttırır. En az fiç dakika sabunlanan yüzü hiç bir ustura bıcağı acıtmaz. HEK MİN Yüzü Nasıl Sabunlamalı ? N Tıraş için yapılan mahsus sa- bunlardan, yahut sabun tozların dan kullanılınca tıraş fırçasile kö- pürtmek tabii daha rahat olur, En iyi traş sabunu, çok köpüren, ça- buk kurumayan ve yüzü incitmi- yen sabundur. Fakat nekadar iyi olursa olsun sicak suyun yerini f- tamaz. Halbuki su sıcak olup ta ustura da keskin olursa, sabun iyi olmasa bile yüzü yine acıtmaz. De mek ki tıraş işinde sabunun ehem miyeti ikinci derecede kalır. Sı- cak su daha ehemmiyetlidi. Yüzü yumuşatır diye yapılan tı- raş kremleri, ustura bıçaklarını ça buk bozarlar. Bu kremler yüz sa- bunlandıktan sonra üzerine sürü. lâp sabunun köpüğüyle karıştırılır sa, o vakit , ustura hıracğı hozul- maz ve acıtmaz. Tıraş kremlerinden bazılarının içine mantel katarlar, öyleleri insanın yüzüne bir serin- lik verir ve tıraş olurken azçok bu Tunan acıyı azaltır. Bazıları da tıraş sahununa, krem | yerine, sadece vazelin karıştırır. Bununla sabun köpüğü daha daya nıklı olur, fakat ustura yüzü per- dah edemez. Yüzü üç dakikadan daha uzun müddet sabunlamakta hiçbir za- rar yoktur, yalnız, insanın içi s- kılır. Bir el tıraş fırçasını tatar- ken, sıkılmaya meydan vermiye- cek bir iş bulmak ta kolay olmaz. Sesinizi beğeniyorsanız tıraş olur- ken, bir sarkı tutturabilirsiniz. Sesi güzel olmıyanlar da çocuklukların- da, mânalarını anlıyamadıkları i- çin kendilerini tıraş etmiş olan manzemeleri - bu sefer mânasını anlıyarak - tekrar edebilirler... Sıcak su, tıraş isinin temeli ol- makla beraber, bazıları yüzleri sı- cak suyla sabunladıkları halde yi- ne çok rahatsız olurlar, Onlar yüz lerini, ilkin sıcak suyla ve sabun- la ıktan sonra, ikinci defa sa- hunlarken soğuk su kullanmayı tee #eremaseeesaaasesemeesesez GUNLUK PIYASA Ziraat Bankası Semsun mıntakası buğrlaylarından yüz bin kiloluk bir parti 10 - 15 çavdarlı olarak kilosu 88 küruşteri satmıştır. Bankanın $| dünkü satışlarında sert büğdây alan r. Tüccer malı olark 3-4 IC PİYASALAR: Yeni Yapak Mahsulü Piyasa- ya Çıkarıldı Ege mintkasında koyunların kır- kımına başlanmıştır. Izmir pi na yeni yapak mahsulü çıkarılmıştır. Ilk fiyat yerli mah olarak kilosu 50 İ —S2 kuruş arasında açılmıştır, An- * Körakigmn vet nn $ okuz bile kile 5 la $ ından otuz beş : : ; 18 kuruştan, on beş bin luk bir parti Akşehir çevdarlı 5 ruştan altı bin kilo kadar nohut al- ti kuruştan satılmıştır. * Adapazarı sarı müsirlarından otuz bin kilo çuvallı olarak 5,08-5,08 ku- yaz mısırlardan on beş 4,37 kuruştan satıl- Oğlak tfüği 1325, Uftk mal , Anadolu yapağı 47 kuruştan muamele olmuştur. eker SANAYİ : Bir Yumurta Tuzu Fabrikası Kurulacak Yumurtacıların ihracat faaliyeti artmıştır. Son günlerde Yunanistan ve Itâlyadan gelen siparişler üzerine bin sandık kadar şumurta hazırlan - mıştır. Piyasa fiyatları 1440 Tık san- dıklar 17 - 17,50 liradır. Şehrimizde pasta, çörek, börek, bisküvi yapan fabrikalar fazla miktarda yumurta to zu kullanmaktadırlar. Hükümet bu ihtiyacı karşılamak için bir yumurta tozu fabrikası kurulmasını kabul et- miştir. Fabrikanın Istanbulda kuru- lacağı haber veriliyor. Böyle bir fab- rika umumi harp sıralarında bir AL man firması tarafından. Eskişehirde kurulmuş bir müddet çalışmış ve bir yangın neticesinde bozulmuştur. Yu- murta tozu fabrikası piyasımızda e- hemmiyetli bir noksanı tamamlıya- caktır. Fransa, Ingiltere, Almanya yumurta tozlarının şekerli ve şeker- siz olanlarını satın alan daimi müş terilerdendir. miyim Buğday Kontrolörleri Şehrimize staj yapmak üzere ge- len buğday kontrolörlerinden bir kıs mı İktisat Vekâletince İzmire ve fın- dık kontrolörü de Karadeniz fındık mıntakalarına gönderilmiştir. Bura- da kalanlar bir müdet tatbikat yap- tıktan sonra muhtelif yerlere gönde- rileceklerdir. RR f (BORSA | ! 21 - 4 - 1038 | air | ; ; ; ; ; ; : ; ; ; ; ? : ; ÇEKLER Kapan | 0791950 | 251625 | 15.005. 4.6060 6.7400 340 || 3.4020 İ 14zIğ 21.7515 126004 10675 4,1950 3.0632 1058730 Acılış New-York Paris Milâno Brüksel Atina Cenevre Sotya Amsterdam Prag Madrid Berlin Varşova Budapeşte Bükreş Belgrad Yokohama İ Stokholm Londra Moskova 0.7926 25.172 15.0535 4.6975 16.78 3.422 63.5175 14238 22.7660 12.7034 1.0682 4.1970 3.91 105.915 34.5378 2.1219 30812 62975 2240 PARALAR Alış G0, — 25,81 sim | Borsadan paralar verilmemiştir. rübe etmelidir. Hele sabunun iceri sine mantollü krem katarlarsa yüz lerinin acısı azalır. kara, Eskişehir, Yozgat, Çorum'mın- takalarında da tiftik keçilerinin kır- kımına başlanmıştır. Bu mıntaka köylerinden şehir piyasalarına geti- rilen tiftiklerden Ankara malları ki- losu $5—100, Eskişehir malları 96, Çorum ve Yozgat malları 92-95 ku- ruş arasında piyasa açılmış Bu yatlar dünya piyasalarına göre şim diden yüksek görülmektedir. İhra- catçı tüccarlarla alâkalılar esasen piyasalarda doyurucu işler olmadı- ğından fiyatların daha normal | bir hadde ineceğini ve bu turfanda mah sulün kiymeti piyasalar için ölçü o- lamıyacağını söylüyorlar. Tiftik ve yapağı alan Italyanların bir buçuk milyon lirayı bulan borçları karşısın- da bu memlekete ancak ellerinde es- ki permilerden kalmış olan tüccarlar bir miktar mal gönderm da 115 balya tiftik ile elli balya ya- paktan ibarettir. Japonya için büyük bir parti tiftik almacağı piyasada söy lenmiş, fakat bu haber tesyyüt etme miştir. Borsaya Gelen Mallar Dün şehrimiz piyasalarına getiri- len ve satılmak için borsaya kayde- dilen mallar arasında: Otuz bin kilo İJiç fındık, seksen bin kilo un, yetmiş bir bin kilo zeytinyağ, on Üç bin ki- lo kabuklu fındık, on sekiz bin kilo fasulya, altı bin kilo nohut, yedi bin kilo beyaz peynir, üç bin kilo kaşar peyniri vardır. Deri Satışları Canlı Yerli deri fabrikalarile dabağha- nelerimiz bu hafta içinde ehemihi- yetli miktarda deri almışlardır. Ma- latya ve Mersin keçi derilerinden sa- tılan miktar kırk beş balya kadardır. Bunların çifti 155 — 160 kuruştan verilmiştir. Ayni müesseseler yerli imalât için yirmi bin kilo kadar ko- yun derisi satın almışlardır. Tuzlu kuru derilerin kilosu 41—42 ve ha- va kurusu deriler 52—53 kuruştan verilmiştir. 1100 Ton Arpa Satıldı Dün piyasamızda arpa satışları bir denbire artmıştır. Samsun mıntaka- sinin Samsun teslimi şartile bir mil- yon yüz bin kiloluk büyük bir parti arpa, kilosu 4.07 kuruştan dökme ola rak satılmıştır. Yurdumuzda yulaf | hiç denilecek bir miktar kalmıştır. Yulaf kalmayınca yerine arpa alın - imasına başlanmıştır. Ihracat için de bir miktar arpa alınmıştır. Yeni mah sulün cenup vilâyetlerinde idrakine kadar eski mahsulün eritileceği ümit edilmektedir. İZMİTTE; Bir Sandalcı ve Bir Çocuk Boğuldu Izmit, (TAN) — Karabaş mahalle- sinde sandalcılık yapan 45 yaşların- da Mehmet oğlu Hüseyin, 10 yaşla- rında Mehmet ismindeki çocuğu da alarak İzmit körfezinin ağzında kiraz deresinden kum getirmiye gitmiştir. Sandala fazla kum yükleten Hüseyin, yelkenlerini de açmış, Izmite doğru gelirken çıkan bir bora çok yüklü sandalı su ile doldurmuş ve batırmış- tır. Sandalcı Hüseyin ile Mehmet bo- gulmuşlardır. Cesetleri bulunmuş - tur, # İzmit, (TAN) — Yüksek Orman fakültesi telebesinden kişilik bir talebe kafilesi profesörlerile beraber kâğıt, sellüloz fabrikalarını gezdi- ler, tetkikat yaptılar, İnsan duygularının en tatlı . Ve yücesi şet Kattir. Çocuk şefkatin yeryüzünde örn ğidir. : EE m a