2 Haziran 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

NASIL Ülleri aşılamak zamanı gel- v Miştir. Geçen haftadan itiba. Yabani güllerinizi, menekşe Sülü dediğimiz sarılan Şark gülle- :î aşılamağa başlayınız. Aşılana- güllerin hazırlanması için ya- Pilacak temizlik işlerini bitirmeli- . Bu temizlik işi basittir. Ya - dediğimiz ormanlardan topla- b dikilmiş veya tohumdan eki- "e Yetiştirilmiş güllerin gövde - S inden veya köklerinden sür. $ Olan filiz ve yaprakları bir ça- ile diplerinden kesmeli ve kesi- Yerde yeniden sürecek göz br- Hi dır. Bu suretle fidanın yal & taç dediğimiz ve tepe kısmın- dıu"lmlş olan dalcıkları bırakı- %Yet taç kısmı çok dallı ise bu %dln 4 — 5 tanesi bırakılarak leri diplerinden kesilir. Bıra- ak dallar odunlaşmamış, yeşil' bulunmalı ve çok kalm ol- ş » Kalınlığı kurşun kale « :ı ::”_lhğîm geğmqğmgşdir. Böyle- Y “dala birer aşı Vurulabilir. “ÇiPraklarm ve filizlerin üzerinde Yan yeşil, kanatlı ve kanatsız, bu": Tenkli böceklerin, bit ve kaş dediğimiz püseronlarm bir- _Mdî“n sıra ile temizlenmesi lâ- Üiki, Püseronlar fidanm kuvve. Azaltırlar ve dalların cılız kal- Bi TMa sebep olurlar. Yabani fidan Böylece hazırladıktan sonra Acak dalları uçlarından bir Bark €vvelden toprağa doğru h.m“:ı-mk kmnapla uçlarından ya ân ağacım gövdesine bağla- =md"- Böylece bağalnmış dallar &z Müş olacaklarından fidanm b dediğimiz Nusgu fidanm er afmda yavaş yavaş dolaşa- Sndan aşılanacak aşı gözünü ;îm“ ve aşı daha kolay tutar. bağı Yapıldıktan 7 - 8 gün sonra Anmış olan dalları çözmeli ve Yerinden itibaren dalm ucuna olan kısmım yarısmı buda - kesmelidir. Tekrar bir hafta Gar kalan kısmın aşı yerine ka- hınol'—u Parçası kesilir ve ucunda Hi Z 1. 2 yaprak bırakılır. Bu -dq;::“ içinde köklerden ve göv- Sürecek dalcıklar ve yap- &* diplerinden kesilmelidir. G üğlerde beş nevi aşr tatbik o- Unür, Fakat memleketi -- :h_için en kolayı ve en iyisi iki ü dıg' Bux?un biri durgungöz aşı- mgö:rl Sürgüngöz aşısıdır. Dur- tökei aşısını Ağustostan Birin- © kadar yapmalıdır. Bu aşı, Ostan Eylüle kadar ha- ve rutubetli geçerse kendine sürgünaşı halini a. &51 gözü büyümeğe ve hattâ Vermeğe bile başlar. Fakat z ıdü AşI yeri zayıf kalabilir. Ce vîm Şayet aşı sürmeğe ve çi- h'&lıı:mek için koncalaşmaya thetı koncayı koparıp aşınm m.ü*ndirilmeıine çalışılır. Dur. olduğu #şısında, aşı bahara kadar Verde durgün bir halde ka- Tak “Çek bu S BC GÜL AŞISI Nasıl Hazırlanır ? YAPIL YAZAN: Lütfi Arif Kenber Yerleştirilmiş ve sazla bağlanmış BÖZ aşısı Ö ST V Aşı gözüne kabuk yerleştirilmesi lır. Fakat tutmuş ise yeşil, kırmı- zımtrak bir göz şeklinde görünür. Eğer tutmamış ise kurumaya baş- lar. Kurumaya başlıyan göz tır- nakla dokanılırsa yerinden oynar. Tutmuş olursa yerinden oynamadı- ğı gibi yeni aşılanmış gibi tazeliği muhafaza eder. Yarma, kalem ve- ya dal, yapıştırma aşıları kartlaî mış fidanların gençleştirilmesi için yapılmaktadır. Bu aşıların mevsi- mi şubat ve mart aylarıdır. Yabani fidanların budanan kalınca kökle - ri üzerine de kök aşısı yapılmakta ise de kök üzerine aşılanmış olan güller, memleketimizin iklim ve toprağında uzun zaman yaşayama- dıkları gibi birkaç sene içinde cins- lerini bozarlar. Durgungöz aşısı ile sürgüngöz aşısı, ayni tarzda yapı- İlr. Yalnız mevsimleri başka baş- kadır. Sürgüngöz aşısı Mayıstan Haziran ortasına kadar yapılmalı- dır. Sürgün göz aşısı: eai İri eeei 5ie d u aşıyı yapmak için bir se- B ne evvelki, yani bir sene yaşamış dallar üzerinde aşı kalemi almak kaidedir. Bunun icin gayet keskin bir aşı. çakısı, bir makas ve biraz da rafya sazı lâzımdır. Ça- kının bir ucu düz bir kaşık şeklin- de olmalıdır. Rafya yerine yün ip- lik kullanılabilir. Aşı gözü çıkarı- lacak dalları seçip makasla kestik- ten sonra, çakı ile her gözün üst' ve altından birer santimetre kadar u. zunluğunda derince birer çizgi ya- pilir. Bunün için dalı sol ele ve R 1' çakıyı sağ ele ala. rak bu çizgileri ÇT yaptıktan sonra yaptıktan sonra, çakı ile Üst taraftaki çizgi- den alt tarafa doğru ve kalıp halin- de çıkarılmak üzere gözü çıkarma- lıdır. Çıkarılacak gözün altında in- ce bir tabaka odun kısmı da bera- ber çıkar. Bu odun kısmını çakı- nın ucuyle yerinden oynatıp çıkar- malıdır. Bu suretle gözün altında yalnız kendi özü kalır ki aşılanacak ağaca hemen aşılamak için göz ha- zırlanmış demektir. Şayet aşı gözü alındıktan sonra aşılamaya mâni bir vaziyet hâsıl olursa aşı gözleri- ni su içine bırakıp nemli tutmak lâzımdır. Bu suretle bir iki saat gecikmenin zararı olmaz. Göz aşısı yapılmasma karar verilince ağaç Üzerinde aşı yerini hazırlamak lâ- zımgelir. Bunun için gene aşı ça- kısı ile ağacm üzerindeki diken ve tüyleri kesip badehu T harfi şek - linde derince, fakat yalnız kabuğu yaracak surette bir çizgi çizilerek çakının sap ucu ile ağacın çizilen kabuğu açılır ve buraya hazırlan- mış olan aşı gözü yerleştirilir. Çi- zilen kabuk kısmı aşı gözünü örte- cek surette gözün iki tarafından göz Üzerine doğru yerleştirilir..Ni- hayet rafya ile üst ye Altından sarı. , larak bağlanır. Aşı gözünü ters koymamalıdır. Bu aşı ağacın dalla- rı üzerinde yapıldığı gibi yeşil renk- li olmak şartile ana gövde üzerin- de dahi yapılabilir.. Ancak gövde üzerine daha ziyade. bodur güller aşılanmaktadır. Ormanda Gizli Rakı Fabrikası Bartm — Çakırdemirciler köyün- den Yılık Hasan karısı Cemile, civar- daki ormanın içinde küçük bir rakı imalâtanesi kurmuş, fakat — mesele hükümet tarafından haber alınarak 55 kilo rakı, 50 kilo salamura, kazan ve saire müsadere olunmuştur. Ka- Gdm da yakalanmıştır. Kastamonuda ”Doğrusöz,, Kastomonuda “Doğrusöz,, ismin- de yeni bir gazete çıkmıya başlamış- tır. Refikimizi tebrik eder, uzun ömür ler dileriz. Sıvasta Sıhhi Tayinler Sıvas, (TAN) — Üç yıldanberi Sı- vas Nümune Hastanesi Başhekimliği ni ve kuduz tedavi müessesesi müdür lüğünü yapan Doktor Celâl Yarkinoz terfian İzmir memleket hastanesi da- hiliye Mütehassıslığına, göz mütehas Sısı Doktor İbrahim Manisaya, Suşeh ri doktoru Feruzan da Sıvas memle- ket hastanesi dahiliye asistanlığına tayin olunmuşlardır. — * Milâsta Spor Hareketleri Milâs (TAN) —— Birkaç yıl ev vel bölge şampiyonluğunu kazanan Milâsta, sporu yeniden canlandırmak için Halkevinin gayretler sarfettiği görülmektedir. Geçen gün buraya gelen Muğla ta- kımı 2 - 1 mağlüp vaziyette iken, Muğlalılarm hakeme itirazları üzeri- ne maç yarıda bırakılmıştır. Milâslı sporcular, her pazar günü ekzersiz yapmıya başlamışlardır. Mz BİZDE KUDU Aşıyı İlk Tec- rübe Eden Doktorla Görüştük B izde, ilk bakteriyoloji araştırmaları, bundan tam elli yıl evvel kuduz hasta- “Tığına karşı, aşı yapılmasiyle ._bı’lı or. Türk Mğkrgbiyoloji 'Cemiyeti, bü vesile ile 5 Hazi- rana rastlıyan önümüzdeki cu- martesi günü, ilmi bir toplantı yaparak, bakteriyoloji araştır- malarının 50 nci yıldönümünü kutlıyacaktır. Kuduz hastala- rına, şifa veren aşı üzerinde ilk faaliyet nasıl başladı? Pas. tör'ün bu mühim keşfini, ku- duza yakalanan Türk vatan- daşları üzerinde birinci defa muvaffakıyetle tatbik edenler kimlerdir?.. Bunları ben de, herkes gibi merak ettim. Istanbul kuduz hastanesinin baş- hekimi, kıymetli doktorumuz Zekai Muammer Tunçman'la bu mevzu ü- zerinde konuşurken bir aralık sor- dum: “ — Kendilerine ilk defa kuduz aşısı yapılanlar kimler oldu? Zekâi Tunçman, mesleğinin me- Taklı bir noktasıma temas eden bu sualimi cevapsız bırakmadı: — Bunlar, Jozef Meyster ve ço- ban Jobi isminde iki bahtiyar in « sandı, diye söze başladı. Ve ilâve etti: — Keşfettiği kuduz aşısını mu- vaffakıyetli surette tatbik edebile- cek insan vücudu aramakta oldu ğu sırada bu iki çocuk, (Pasteur) ün karşısına çıktılar. | İkisi de, kuduz olduğundan şüp- he edilmiyen köpekler tarafından ısırılmışlardı. Pasteur, aşısını kendileri üzerin- de tatbik etti. Kuduza yakalanmış çacuklarm muhakkak bir ölümden kurtulmaları, bütün fen âleminin dikkat gözlerini büyük âlimin keş- fi üzerine çekmişti. Hekimlik âleminde, yeni bir in - kılâp daha başlıyordu. Pasteur'ün lâboratuarma, dünyanın dört yanın dan kuduz hastaları akınm etmiye başladılar. Lâboratuar, bu müraca- atlerin hepsine yetişemiyecek ka- dar küçük, vasıtaları dâ henüz ip- tidaf idi, Fransa hükümeti, insanlığa bu kadar büyük hizmet eden bir va - tandaşı himaye etmek lüzumunu hissetti. Avrupanın her tarafında. Kuduz tedavi müessesesinin bugün içinde çalıştığı bina $ e l Ş Z AŞISI Yazan: Müessesenin ilk kuruluşunda Muammer Tuçman Doktor Zekâi Pasteur müessesesini, büyük bir enstitü haline getirmek arzuları u- yandı. Ve iane defterleri açılarak geniş mikyasta yardımlara başlan- dı. asteur'ün yeni keşfine, Os- manlı hükümeti de kaytsız davranamamıştı, doktor Zoeros Pa- şanın reisliği altında bir heyet, Pasteur müessesesinde tetkikat yapmıya memur edildi. Zoeros Paşa Osmanlı hükümeti namına Püâs - teur'e (1000) altm liralık bir yar- dımda bulunmş ve murassa bir Mecidi nişanımı hediye olarak gö - türmüştü. Bu nişan, Pasteur'ün öl- düğü odada, hâlâ durur.Zoeros Pa- şa, Pasteur müessesesini gezip do- laştı, kuduz hastalığına karşı bulu- nan aşınm tatbikatmı ve neticele- rini gözile görerek İstanbula dön- dü. Bu tarihten, tam iki sene son - va, yani 1887 de bizde de kuduz a- şısını hazırlamak üzere bir lâbora- tuar açılmasiına müsaade edildi. Bu lâboratuar, eski Tıbbıye mek- tebinin bulunduğu Demirkapıda as- keri kimyahane karşısında bir pa- viyonda açılmıştı. Lâboratuar mü- dürlüğüne Zoeros Paşa tayin edil- di, Doktor Sadi Bey isminde bir zat ta kendisine yardımcı olarak veril- di. Zaeros Paşa çekildikten sonra, “Daülkelp,, tedavihanesi müdürlü- İLK Salâ/ıfğd_a(ı'(ı çalıştığı binanın bugünkü hali he » Güngör ” ğüne, Fransanın meşhur kuduz mü — tehassısılarından Profesür Meri ge — tirilmişti. ,, k oktor Zekâi Tunçman'ın bir hasbıhal sırasında bana — verdiği bu izahatın şüphe yok ki — kıymeti büyüktü. Fi - Fakat, kuduz aşısının ellinci tat- bik yıldönümünde bu aşıyı, mem- leketimizde ilk defa tecrübe eden bir hekimle görüşebilmenin zevki başka idi. Böylelikle, yarım asır — evvelki kuduz tedavisine dair M malümat edinmek kabil olabilecek " ti. Ölümü üzrinden uzun yıllar geçe — tiği için doktor (Zoeros) dan hâ- yır yoktu. Yalnız muavinliğini ya- — ,pan zat, henüz yaşıyordu. Emekli binbaşı Doktor Ahmet Sadi! Fatih ile Aksaray arasında bir — hayli mahalleyi enine boyuna do- — laştıktan sonra, emektar doktorun — evini bulabildim. Bana kapıyı açan, Ahmet Sadinin kendisi idi. Bugün tam 70 yaşma giren, sevimli dok- | tor, hiç nazlanmadan ,tatlı bir dil — ve güler bir yüzle, 50 yıl evvele t« mas eden hatıralarını anlatmıya başladı: ı — Beni, mektepten çıkar çık « maz, Daülkelp tedavihanesine ta. yin ettiler. Müessese, daha yeni a. çılmıştı. Muallimimiz Zoeros Paşa. nım muavini sıfatile yanında sene- lerce çalıştım. Bizde ilk kuduz aşl. — sını tatbik eden Zoeros Paşadır, — fakat aşıyı en evvel kime tatbik et ti, bilemiyorum. Ş Zoeros Paşa, Paristeki Pasteur — müessesesinden iki tane tavşan ge- tirmişti. Bu tavşanların ikisi de bu- rada kudurdular. Tedavihane için. de bir yer ayırarak, bunların be- yinlerini açtık. Aldığımız parçaları, hazırlanan et suyunda hallederek, elde edilen hulâsayı, kuduz olm yan tavşanlara aşıladık. Yedi gün geçince, bu tavşanlar da kudurdu- lar. Sonra, bunların beyin kısımla na yakın basalelerinden alman par- çalarla ilk aşı istihsal edildi. O zamanlar, kuduran tavşanların murdariliklerini postas kostik'li şi- şeler içine koyarak hararetleri sa- bit odalarda muhafaza ederdik. Mudarilikler — kuruyunca, parça İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: