SONUN MESELELERİ lk ve Halk teri Bay Şüyçuç Parti Genel Sekee e Sİ me see Heriyyş Bakanlığımı : Posta ka tem, Şe al m ie Köne yanda çoğaltacaktır. Bu fikir âlemine açaca- acağıynin halk kütlelerine EE Bı İn Yerindedir, sira yarın da- dahi, acak olun halk, bugün kiti #lağumuzdan geniş bir okür Direktörlüğü, bü. ve bir iki formalık o. 10,000 » 50,000 tirajlı Merlerin, Wi “ makie a ylerimizde kolayca 7 Mİ Kerbelâ şehitleri, tabirnamesi, Hazre. Mayber kalesi ve ben- köy ve kasabalarımızda mâni olacak Mü sk daha iyilerini - ve belki vakti, Ra tin - onların yerine koy. e Mpg Kayanm, mektu- ik seg mizden İstediği de bu. Ve bey © kitaptan Sal on kitap ta halkın esa. N a ui , Leyi ecnun gi. at olacak, bunlar dil, tüslüb (Tan) — Köyümüz! UN imali garbisinde ve üğ0 ölenindedir. Alta ma U0 | * üç - vardır. Beş dersa- allimli / mektebinde Birkaç yıl. ve kendisi- wallim Hüseyin liği mekte- Ve havuz, par Yaptırtımıştır. ” dan DE ok, akan wn e ünün vel hiz Odayı TAN ATATÜRKÜN BÜYÜK KARARI ARİFESİNDE YURDUN MANZARASI Bugün Hatay davamızı da ka- zanarak hariçle olan bütün he- saplarımızı kes- miş bulunuyo- ruz. Tam mâna* sile müstakil bir yurdumuz var. Dünyanın her yerinde saygı ve itibar kazan- mış bir millet mevkiindeyiz. Türklük ak ira sis yasi kıymetlerden biridir, Bu yaman, umulmaz netice- leri, Atatürkün, işlerin manza- rasını ve ihtimallerini çok de- rin bir görüşle tahlil ettikten sonra verdiği büyük kararlara borçluyuz. 19 Mayıs 1919da, bundan tam 18 sene evvel Ata- türkün Samsuna ayak basması, verilen kurtuluş kararının tat- bika geçmesi demektir. Atatürk, o vaziyeti nasıl gör“ müştü ve büyük kararına ne gibi düşüncelerle varmıştı, Bu- nu büyük nutkunda pek açık bir lisanla tahlil etmişti. 19 Ma» yısta tatbikata geçen büyük kararm -saiklerini Atatürkün kendi dilinden dinliyelim, keli- melerden her biri üzerinde du- racak ve düşünecek olursak, bu bir, iki sütunluk yazı gözümüz önünde bütün bir âlemi aydın. latabilir. Bu İzahattan sonra umumi man sarayı, daha dar Aiunasim devletler, Osmanlı dev let ve memleketine maddaten ve mânen tecaviz halinde; imha ve taksime karar vermişler, Padişah ve Hâlife olan gat, hayat ve rahatı. nı kurtarabilecek çareden başka birşey düşünmüyor. Hükümeti de eyni halde... Farkmda olmadığı halde başez kalmış olan millet, zulmet ve mü; hemiyet içinde tecellileri bekliyor, Felâketin dehşet ve sikletini idrake başlıyanlar, bulundukları muhit ve hissedebildikleri tesirlere göre kurtu luş çaresi telâkki eyledikleri ted . birlere başvuruyorlar... Ordu, ismi var, cismi yok bir halde. Kuman. danlar ve zabitler, harbi umumi. nin bunca mihnet ve meşakkatleri le yorgun, vatanm parçalanmakta olduğunu görmekle dilhun, gözle. ri önünde derinleşen karanlık felâ. ket uçurumu kenarında dimağları enre, kurtuluş çaresi aramakla meşgul. Burada, pek mühim olan, bri noktayı da küâyıt ve izah et meliyim: Millet ve ordu. Padişah ve Halifenin hi- yanetinden haberdar olmadığı gibi o makama ve o makamda bulunu- na karşı asırların kökleştirdiği di ni ve ananevi rabrtalarla muti ve sadık... Millet ve ordu halâs çaresi düşünürken bu mevrus İtiyadm gevkiyle kendinden evvel “makarız muallâyi hilâfet ve saltanatın” ba» lâs ve maauniyetini düşünüyer. Halife ve Padişahsız halâsın mâna gu anlamak İstidadında değil.. Bu âkideye muhalif, rey ve içtihat > her edeceklerin vay haline! Derhal dinsiz, vatansız, hain, merdut O - İF Diğer mlihim bir noktayı da ia» de etmek lâzımdır; kurtuluş çare- si srarken, İngiltere, Fransa, İtal. ya gibi büyük devletleri gücendir- inemek esas gibi telâkki olunmek- ta idi, Bu devletlerden yalnız biriy- le dahi başa çıkılamıyacağı veh- mi, hemen bütün dimağlarda yer etmişti, Osmanlı devletinin yan- da, koskoca Almanya, (Avustur- ya - Macaristan) varken hepsini birden mağlüp eden, yeriere 86 « Kendi Ağzından Dinliyelim Atatürkün Mütareke başlarında çıkmış bir resmi ren İtilâf kuvvetleri karşısmda, tekrar onlarla husumete müncer cabilecek vaziyetler alnaktan da- ba büyük mantıksızlık ve akılsiz- Uk olamazdı!., Bu zihniyette olan yalnız avam değildi; bilhassa havas, denilen in- #anlar böyle düşünüyordu. O halde kurtuluş çaresi ararken iki şey mevzuu bahsolmıyacaktı: Bir defa itilâf devletlerine karşı hu sumet vaziyeti almmıyacaktı ve Padişah ve Halifeye canla başla merbut ve sadık kalmak ana şart olacaktı, Şimdi, efendi * ler; müsaade bu “ yurursanız, size bir sual sorayım, bu vaziyet ve şart lar karşısmda kur tulüş için, nasıl bir karar batıra gelebilirdi? İzah ettiğim maltimat ve mllşa- hedelere göre Üç nevi karar orta- ya atılmıştı: 1) incisi; İngiltere himayesisi talep etmek, 2) İncisi; Amerika mandasını ta- lep etmek, Bu İki nevi karar sahipleri, Os- manlı devletinin bir kill halinde muhafazasını düşünenlerdir; Os - manli memleketlerinin muhtelif devletler beyninde taksiminden ise kül halinde bir devletin tahtı hi- mayesinde bulundurmağı tercih &- denlerdir, 3) üncü karar, mahalli halâs ça relerine matuftur, Meselâ; bası muntakalar, kendilerinin Osmanlı devletinden fekkedileceği nazari « yesine karşı ondan ayrılmamak tedbirlerine tevessül ediyor. Bazı mıntakalar da, Osmanlı devletinin imha ve Osmanlı memleketlerinin taksim olunacağını olmuş bitmiş diye kabul ederek kendi başlarını kurtarmağa çalışıyorlar, Bü üç nevi kararın esbab; muci. besi vermiş olduğum izahat meya» amda mevcuttur, Efendiler; ben, bu kararların hiç birinde Senbet görmedim. Çünkü, bu kararların istinat ettiği bütün delille ve mantıklar çürüktü, esassız idi Hakıkat hal - de, İçinde buluntuğumuz tarihte, Osmanlı devletinin temelleri çök. müş, ömrü tamam olmuştu. Os . manlı memleke*ler; tamamen par galanmıştı. Ortada bir avuç Tür - kün barındığı bir ata yurdu kal, mıştı. Son imesele, bunun de tak. simini teminle uğraşılmaktan iba. rerti. Osmanlı davleti onun istiklâ I. Padişah, Halife hükümet, bun. Jar hepsi medlülü kalmamış birta. him mânasız lfızlardan ibaretti, Nenin ve kimin Mmasuniyeti Için kimden ve ne muavenet talep olunmak isteniyorcu” O halde ciddi ve hakiki kârar ne Osbilirdi? Efendiler, bu vaziyet karşımda bir, tek karar vardı: O da milli hi, kimiyete müistenit, kayıtsız ve şart, 8iz nlistakll yeni bir Türk devleti kurmak!, İşte, daha, Istanbuldan çıkma. dan evvel düşündüğümüz ve Sam. sunda Anadolu topraklarma ayak basar basmaz tatbikatına başladı. ğımız karar, bu karar olmuştur. Bu kararın isti- nat ettiği en kuv vetli muhakeme ve mantık şu idi: Esas; Türk mil letinin haysiyet » Mi ve şerefli bir mil let olarak yaşa - masıdır. Bu esas ancak tam İstik- lâle malikiyetle temin olunabilir. Ne kadar zengin ve müreffeh o - lursa olsun istiklâlden mahrum bir millet, meden! insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek | bir muameleye lâyık olamaz. Ecnebi bir devletin himaye ve sa habetini kabul etmek insanlık va. sıflarmdan mahrumiyeti, aciz ve meskeneti itiraftan başka birşey değildir. Filhakika bu derekeye düşmemiş olanların istiyerek baş » | larına bir ecnebi efendi getirmele. | rine asla ibtimni verilemez. Halbuki Türkün haysiyet ve iz- zeti nefis ve kabiliyeti çok yük - sek ve büyüktür. Böyle bir mil let esir yaşamaktansa mahvolsun evlâdır! Binaenaleyh, ya istiklâl ya Öö- Tüm! işte halâsı hakiki istiyenlerin parolası bu olucaktı. Bir an için, bu kararın tatbika. tında ademi muvaffakıyete düçar olunacağını farzedelim! Ne ola - caktı? Esaret! Peki efendim. Diğer kararlara mutavaat halinde netice bunun ay. ni değil miydi? Şu farkla, kistiklâl. için ölümü göze alan millet, insanlık haysiyet ve gerefinin icabı olan bütün foda- kârlığı yapmakla müteselli olur ve bittabi esaret zincirini kendi eliyle boynuna geçiren miskin, haysiyet - 8iz bir millete nazaran yarli ağyar hâzarındaki mevkii farklı olur. Sonra, Osmanlı Hânedan ve Sal. tanatının idamesine çalışmak, el. bette, Türk milletine karşı, en bü. yük fenalığı işlemekti. Çünkü mil. let her türlü fedakârlığı sarfede » rek istiklâlini temin etse de, Salta- net devam ettiği takdirde, bu is - tiklâle müemmen nazarile bakıla- mazdı. Artık, vatanla, milletle hiç bir vicdani ve fikri alâkası kalma- müş bir sürü mecnunun, detlet ve millet istiklâl ve haysiyetinin müu- hafizı mevkiinde bulundurulması nasıl tecviz olunabilirdi? Hilâfet vaziyetine gelince; İlim ve fennin nurlara müstağrak kıl » dığı hakiki medeniyet âleminde gü lünç telükki edilmekten başka bir mevzuu kalmış mıydı? Görülüyar ki, verdiğimiz kara - tin tatbikatını te min için henüz milletin ünsiyet et mediği o mesele lere temas etmek lâzım geliyordu. Umumca bâlus mevzuu olmasında bilylik mahzurler tasavvur olunan hususlardan bahsedilmesinde mut lak bir zaruret vardı. Osmanlı hükümetine, Osmanlı Padişahına ve müsliminin Halife- sine isyan etmek ve bütün milleti ve orduyu isyan ettirmek lâzımge- Myordu, Türk ata yurduna ve Türkün is. tiklâline tecavüz edenler kimler o- lursâ olsun onlara bütün mlletçe müsellahan mukabele ve onlarla mücadele eylemek icap ediyordu. Bu mühim kararın bütün icap ve zaruretlerini ilk gününde izhar ve ifade etmek, elbette doğru olamaz- dı, Tatbikatı birtakım safhalara a- yırmak ve vak'a ve hâdiselerden is tifade ederek milletin his ve fik- rini hazırlamak ve adım adım yü- rüyerek hedefe varmağa çalışmak KARŞISINDA İKANUNLAR Evde Karımı Hâkimdir, Koca mı? Erkek birliğin reisidir!.. Şu üç ka lime kocaların omuzlarmı kabartır. Umumiyetle şu üç kelimeyi karılarma yüksek sesle tekrar edecek kadar ce. sur olmamalarına rağmen kanunun kendilerine bahşettiği bu haktan giz. li bir sevinç ve gurur duyarlar. Maa. mafih, bazan da, karısına isyan et- mek istiyen koca, hakkını istimale kalkışır, Kanunu Medeninin (152) inci maddesini tatbik zamanı geldiği. ne kanaat getirerek, karısına: — Bunca sene, senin dediğin oldu. Artık yeter. Bundan sonra da benim dediğim olacak. BEN NE DERSEM ONU YAPACAKSIN. Kanun “Koca birliğin Relsidir. Evin intihabı ons alttir,, diyor, diyerek hâkimiyetini resmen ilân etmiye kalkışır. Fakat zeki karı; — Evet, kanunun böyle bir mad. desi vardır. Fakat, bu madde, koca her istediğini yapmıya muktedirdir demek değildir. Şunu unutma ki, karı koca arasında misavat vardır. Koca- nın kanunda yazıldığı gibi birliğin re. isi olması karısına hâkim olmusı de. mek değildir, Sadece müşterek men- faatlerin hallinde, karı koca (uyuşa. mazlarsa) kocanın fikri tercih edilir, demektir, diyebilir”. Oturulacak evin intihabina gelince; Tatbikat sahasında, koca sabahtan akşama kadar iş başında çalışırken karısı kiralık apartımanları gezer ve gece kocasma: Kaloriferli çok güzel bir yer buldum. Pazarlığmı da yap- tım, Ve yarım ağızla İlâve ederek; Fakat, istersen bir desen git gör? diye anlatır. Kocan vakti nerede, Zaten, karısının beğendiğine nasıl fe. na diyebilir. Onun fikrini memnuni. yetle kabul etmekten başkı çaresi yoktur. Fakat her nasılsa erkek kanunun kendisine verdiği hakkı istimal | et- mek isterse ifrata varınamalıdır; çün. kü, karısı kendisine şöyle mukabele. de bulunabilir: — Evet kanunen, evi erkek intilap eder ve kadın da orada oturmıya me& burdur. Fakat koca karısını zorla 0- turtmak salâhiyetini haiz değildir. Cebir kullanamaz. ğer kadn otur, müzsa, ancak bu sebepten dolayı ho. şanma davası iktme edebilir. Beğen- İ miyorsan, mahkemeye koş... Şunu da unutmıyalım ki, kadm ka. ym valdesi, kayın pederi vesalr akra. ba ve yabancılar ile beraber oturmak mecburiyetinde değildir. Müstakil bip evin intihabını, kocasından her z2- man, İstiyebilir. Ancak bazı vaziyet. lerde bu hakkını kullanamaz. Meselâ, kocanm anası yalnız kalmış ise, karı kayın valdesi ile oturmak mecburiye- tindedir. Fakat herhalde, koca mesle, ği dolayısiyle veya herhangi başka bir sebepten dolayı sık sık değiştirdi. ği meskende, karısının ikamet etme. sini cebredemez. İsmail Kemal ELBİR İstanbul Barosunda Avukat —————— linde mütalea olunursa, İlk gün den, bugüne kadar takip ettiğimiz umumi İstikametin ik kararın çiz- diği hattan ve teveccüh eylediği hedeften asla ayrılmamış olduğu kendiliğinden meydana çıkar; Burada, zihinlerde mevcut olma sı İhtimali bulunan bazı tereddüt düğümlerinin, çözülmesini kolay - laştırmak için, bir hakikati bera. ber müşahede etmeliyiz. Tezahür eden milli mücadele, harici isti'â « Ya karşı vatanın halâsını yegâne hedef addettiği halde bu milli mü « cadelenin o muvaffakiyete ikti « ran ettikçe safha safha bugünkü devre kadar İradel milliye idaresi- nin bütün esas ve şekillerini tahak kuk ettirmesi tabii ve içtinabı im- kânsız bir tarihi gidişti Bu mu - kadder tarihi gidişi an'anevi itiyas dile, derhal sezen hükümdar hâne- danı ilk andan itibaren milli müca- delenin Amansız düşmanı oldu. Bu mukadder tarihi seyri İlk an- da ben de müşahede ve ihtisas et. tim. Fakat nihayete kadar şamil olan bu ihtisaslarımızı ilk anda kâmilen izhar ve ifade etmedik, Müstakbel ihtimaller Üzerine far- la söz, giriştiğimiz hakiki ve mad- di milcadeleye, hayal mahiyetini verebilirdi. Harlet tehlikenin ya - kım tesirleri karşısmda, miteeş » sir olanlar arasında, an'anelerine ve fikri kabiliyetlerine ve ruhi hâ- lazım geliyordu. Nitekim öyle ol » muştur. Ancak dokuz senelik ef'al ve icraatımız mantıki bir silsile ha. etlerine mugayir olan muhtemel tahavvüllerden ürkeceklerin lk (Arkası 10 uncuda'