Iki Analı Iki analı çocuk davası, iki senedenberi iki adaş kadını mahkeme lerde meşgul ediyor. Dün, Asliye Üçüncü Ceza mahkemesinde Fatma Ilhanla Fatma Nezahat davacı ve suçlu olarak yine çocuk meselesinden dolayı karşılaşacaklardı. Sahle Nüfus kâğıdı | Asliye birinci oçza mahkemesinde | bir sahtekârlık davasma bakıldı. Suç lulardan yalnız Yeranti mahkemeye gelmişti. Davacı Nobar, avukatı ile beraber davacı iskemlesine oturdu. | antinin iddiasına göre, davaer Nobar 21 senelik kocasıdır. B: ika bir kadınla gavr'mesru hayat yasa dıkları için kendilerini ceza mahkeme sine vermiştir. Nobar da 21 sene be. | raber yaşadığı Yeranti nleyhine bir) sahtekârlık davası açmiştir. Diyordu ki : — Ben Nobarla evli değilim. Ken. disinin Üsküdarda kavdı varken af kanımundan istifade ederek hem ya. gamı hem de benimle e E nüfus memurlarını iğfal e bir nilfus kâ € .armıs ve benimle de evli olduğunu kaydettirmistir. in ederek Madam Yeranti bu iddiaya şu ea) Yabı verdi: — Bay reis, dedi, beni, bu kocam olan Nobar, 21 scne evvel çocukken kaçmir, Ve Tekirdağnda kilisede ni. kâhımız yapıldı. Tarihi de bugün gibi hatırımdadır £ 1915 senesi ağustosumin 22 Fakat, o: inel Karım değildir, u olduğu iddia edilen Yeranti rin kızkardeşi Seranosla Ağop ve Ka rabet gelmemişlerdi Bunlarm cağrıl. yi öldüren ve karısmı yaralıyan Ab. İ ettiklerini, kendisinin Mahmut Saim Mahkemede ün, asliya üçüncü ceza D mahkemesinde birçok kimseleri dolandırmaktan suç tu Mahmut Saimin muhake - mesine devam edildi. Mahmut Saim, ayni za - manda Ferhat İsminde bir işçinin de elli lirasını dolan - dırmaktan suçlu idi. Dün, şa» hitler dinlendi, Mahmut Saim bir yazihane açmış, işsizlere iş bulacağım, iemiş. Ferhat ta kendisine 50 lira vermiş, Günler, aylar geç tiği halde iş bulamayınca do landırıldığını anlamış! Mahmut Saim, yine böyle dir meseleden dolayı mevkuf bulunuyordu. Kendisini şöyle müdafaa etti “— Ben bir yazihane aç - muştım. Temsil heyetim de vardı, Ferhatla bir temsil mu kavelesi yaptık. Onun için kendisinden elli lira aldım. İ- ade edecektim, Fakat vakit kalmadı. Çocuk Fatma Nezahatin kocası Ali de vardı. Muhakemeden sonra Fatma İlhan Fatma Nezahate hakaret ettiği için! hâdiseye Adliye polisi el koy-| muş ve kendilerini Meşhut Suçlar o Müddeiumumiliğine vermiştir. İ Mahkemede Fatma İlkanm kom . şusu Halime de suçlu olarak bulunu. | yordu. itler dinlendi. Fatma İL. han bunlarm yalancı oolduklarını, dörder lira a k yere yemin! Zekiye isminde iki şahi ğunu söyledi kim, B. İhsan bunları da dinle. di, Onlar, davacmın kocası Alinin Şahit Cemalle Vartamyosa birer li.| teklif ettiğini söylediler. Hâkim, | suçun sabit olmadığı neticesine vara. | rak her iki suçlu hakkında da berâ. et kararı verdi Sonra, Bay reis, ben gaze- telere ilân verdim, Kimin ber de alacağı varsa gelsin al - sın, dedim, Kimse müracaat tmadi. Bu gazete de dosya- dadır, Lütfen okutunuz. Mahkeme, gelmiyen bir şa din çağırılması için muha - İki Fatmalar koridorda yine çatış kemeyi talik etti, tılar, Fakat, dostları tekrar meşhut| suçlar mahkemesine gitmemeleri için onlarm ağızlar. tuttular ve böylece adliye binasından dışarıya çıkardı . lar. İ genç bir kadn evvelki gün akşam : aa İki Mahkümiyet İfazlr sarhoş olarak Beyoğlunda do. Kararı Verildi lasırken polis tarafından ve karakola götürülürken de Dün ağır ceza mahkemesinde İki jere hakaret etmiştir . ölüm davasr neticelendirlimiştir. Or.| Beyoğlu meşiut | suç | taköyde Rızayı öldüren Hâsan on 86. |Jar mülddelumumisi dün Şilkranı as al ne, Küçükpazarda bakkal idik. nci cez ine gön - Mahkeme kararını bugün vere. | Sarhoş Bir. Kadın l Yakalandı Sirkecide oturan Şükran isminde çevrilmiş polis. ren Kâmil de yedi se: küm olmuşlardır . Katil Kadın Müstantiklikte | amı sast 21 de evimiz salonunda muharrir Bay Müddettimumilik, geçenlerde met -İ. Turhan Tan tarafından (Sarayda resi İsmaili öldüren Nedime hakkın.| kadmlarm rolti) adlı bir konferans ve evinde BÜTÜN KADINLARIN BEĞENECEĞİ... BÜTÜN ERKEKLERİN SEVECEĞİ... Bire | Kadın Yalanı| Her zaman tehlikelidir. Fakat bu YALAN, kocasını kurtar. mak için söylenmişse LORETTA YOUNG . FRANCHOT TONE (Fransızca sözlü) YARIN Akşam ME LE K Sinemasında IB NEFİS. HEYECANLI ve MÜKEMMEL BİR FILM İ | SAVOY OTEL 217 (| Fevkalâde filmi | HANS ALBERS TÜRK'te görünüz. Bu akşam: İstanbul Halkı MAMMMEMEMMA, SUMER sS'nemasında İlk defa olarak gösterilecek olan ve GÜSTAV FROEHLICH ile LİDA BAAROVA | tarafından harikulâde bir surette yaratılan | Operada Bir Gecel (Die Stunde der Versuchung) emsalsiz filmini görmeğe koşacaktır. Alâkabahş orijinal bir mevzu - Nefis bir musiki . 22 meşhur artist tarafından oynan- mış tekmil ”Rigoletto,, operası - Cidden görülecek bir filmdir. Toroslu Gençler Toplanıyor Toros Gençler Birliği Başkanlığın. | dan: 1311 937 tarihinde Halk. evi küçük salonunda açacağımız Irk kongreyi salonun müsait olmama. sı dolayısiyle tehir etmiştik. Azamı. sn 20111937 cumartesi günü sa. at 18de Eminönü Halkevi büyük| salonuna gelmelerini dileriz ŞEHİR TİYATROSU DRAM KISMI ei” “Bi hr a ei emi İl Tr ÜMİT İ iu l “yanlı” Eminönü" Kızılay İçtimar | Kızılay EPminönü Kazası İdare Heyetinden: Kızılay Eminönü kaza. | sının senelik umumi meclisi 20 Mart 837 tarihine rastlıyan cumartesi gü .| nü saat 14 te Dördüncü Vakıf Ha . . |nmda Ticaret Odası salonunda topla. nacaktır Kaza mıntakasmda kayrtlr Kızilay azasının teşrifleri rica olunur Balıkesirde Mithatpaşa Mektebi Balikesir —K mana murat Hale sre gın neticesinde harap olup yalnız duverları kalan Mithat Paşa okulu yeni baştan yapılmış ve resmi küşa. dı icra olunmuştur. —. | YEN, NESRİYAT| Halk Bilgisi Haberleri — Eminönü helkevi dil, tarih ve edebiyat şubesi tarafından her ay çıkarılmakta olan (Halk bilgisi haberleri) nin 65 inci sa- vaz. — 17.3. 97 Radyo Bugünkü program Istanbul: ” Saat 12,30 15, plik neşriyatı, 14. Son. Akşam neşriyatı: San Üniversiteden naklen Yi 18,30. Plâkla dans musikisi; 1 yare kurumu namma Kâmran Nezihe ve arkadaşları tarafından Tü sikisi ve bal kşarkıları; 20,30 tarafından arapça söylev; 20,45. arkadaşları tarafından Türk 1 Sa 22,15. Ajans ve günün progr Tâ ve öperet parçaları, 23. Son Günün program özü Senfonik Konserle: 20,35. Viyana: Yeni m: Senfonik koru Hafif Konserler 13.10. Bükreş: Eğlenceli pliklar Prag: Hafif musiki; 18. Bükreş: St git ketrası; 18,30. Viyana; Brezilyo masiki? 19. Varşova: Reklâm konseri; 10. BEİ” Eğlenceli hafif ve karışık neşriyat (Op tenor), 19,15. Bredislav: Macar hlk SW kisi; 1220. Bükreş: Romen musikisi; 19İ: Viyana: Broch'un eserlerinden; 20,2 ii senlonik mesikisiz 1130 yo vr Koro konseri; 20:30, Budapeşte: Çiğ sikisi; 20.50 Prag: Stüdyo artistleri tf dan rövü. 21.25. Post Parişiyen sesli ÜN P, T. 'T, Pik mü orkestrası: i Man. arşa Gece musilir” messi: 21.40. Pa kini: 22 Berlin: Ra Bilkreş: Dini orken Koro konseri; 23.20 Operalar, Operetle: 17. Budapeşte: Puccininin (Turander) parası; 1830 Moskova; Opera nakli; ALİ" Bükreş Verdinin opera wvertürlerinden * Kuartet masikisiz 289” Oda musikisi (Şarkılı)» ap. Çiter ölceti mü: | Dans Musikisi 21,45. Breslau, 22,40. Budapeşte. 22.55 yana; 23.30. Berlin, Hamburg. 23,30. KONFERANS Şişli Halkevinden: 18 Mart per?” be günü akşamı saat 21 de evimi” Bay Abidin Daver tarafmdan Çent“ kale hakkında bir konferans veri * cektir . Bundan başka Türk musikisinde* ve garp musikisinden seçilmiş par” Jlarla birer konser de verilecekti” Rİ TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi Erk 2800 1560 800 Krş. 1 Sene 5 Ay 400 Sy 150 1Ay 300 750 h hakkmdeki tahkikat dün ik. lmiş ve yedinci istintak hâkim miştir. İstintak hâkimi de ağır indi. arlak ve kabarık kapaklı taş hokkaların ya- nma dik, dik konulmuş kalemleri hatırlatan mina- relerin tepelerinde beyaz ve penbe şanjanlı bulut- lar var. Güneş batmış amma, Istanbulu sabahtanbe- ri bir vapurun makine dairesine çevirmiş olan sicak bir parça eksilmedi. rüzgâr bile esmiyor, tirşe rengi de. Bizin sathı bir gergefe simsikı gerilmiş bir ipek par. çası gibi dümdüz hiç bir kırışığı yok. Bu tirşenin üstündeki yer, yer, açıklı koyulu pembeler, turuncu ve kavuniçi gölgeler sanki ipek işlemeler.. TANE Nazir, biçimleri bozulmuş, ökçesiz İskarpinlerini yere vura ve tıpkı oynıyan bir mahalle çocu- ğu gibi yürüdükçe ayaklariyle sokak tozlarını etra- fa savure, savura İlerliyor. Vücudu ayakta duramıyacak kadar yorgun oldu. ğu halde daha tâ Edirnekapıya kadar yürüyecek. Bugün hava çok sıcaktı. Nazlı bir parça kuru ek. mek yedi, Işi de ssbah beşten akşam yediye kadar sürdü G i yolu düşündükçe çarmıhımı sırtında taşt- yan bir İsa gibi bütün vücudu dehşetle titriyor ve dizleri hemen orada bükülüp kıvrılacak gibi adeta kesiliyor. Esasen o bu yorgunluğu; Emine atölyeden çıktı- ğı zaman; birdenbire bütün azalarında hissetti, E minenin işlemiyen tezgâhma baktı! Nazlmın ben. liğine, benliğinin en kuytu, en karanlık bir noktası - na büt 3 bezginlik mikrobu m miriyor. lat oldu, Orasını hâlâ ke- Artık onun yüzünün şafağı hatırlatan pembeliği Imadı. Açlıktan, yorgunluktan kurumuş dudakla. körpe bir kiraz renginde ve körpe bir kiraz inde değil. Şimdi onların rengi de gölgede iş bir gül gibi solgun ve kurek bir toprak gibi çatlak, çatlak. Sabahleyin genç bir servi gibi dik duran vücudu, desteği alınmış körpe bir fidan gibi büküldü. Ön sekiz yaşmda,. On sekiz yaşmda amma artık omuzlarını tutamıyor. Gözleri bile sabahki gözleri değil. Onlar da de. #istiler. Sabahleyin bu gözler yıldızı bol karanlık bir daki tahkikatı derinleştirmiy Dün, tahkökatını ikmel | Ful etmiş ve suçlu kadını evrakile beraber | (md imliğine vermiştir. cektir. Konferanstan sonra Bayan ve Bay İskender Ardan tara- n bir konser verilecektir. Herkes Yazan: HANRY Türsçeye çeviren: Halit Fahri Bu akşam saat 20.90 da h İn il Gündüz 14 te il İ il Çocuk tiyatrosu "li l No. 6 geceye benziyorlardı ve böyle bir gece gibi içlerinde bin bir ihtimalin, bin bir zevkin, bin bir günahım vadini taşıyorlardı. Halbuki şimdi bu gözlerin için- de ışıksız bir zindanm yırtılmaz Karanlıkları var, ğe Rİ Bütün iş arkadaşlarından birer, birer ayrıldılar. Geniş tramvay caddesinde Nazlı önde, Sabriye ar kada yürüyorlar, Sabriye: Nazlınm keyfinin yerinde olmadığını gö- iy hem de yorgunluktan konuş. muyor, susuyor, Kısa ve şişman bacaklarımı müm - kin olduğu kadar geniş adım! açarak, onun ge- niş ve zahmetsiz açılan adımlarına yetişmiye gayret ediyor. Evet, bir buhar banyosu gibi yorucu olan bu sı- cak, Sabriyeyi de harap etti. “O da tıpkı Nazlın halinde, Fabrika kapısının önünde manavın çırağı, köşe başımda da mürettip Salih bekliyordu. Amma Nazlı ne Ona, ne de ötekine baktı. Sabriye de Nazlının pe - şinde koşan erkeklerin, Nazlıdan hiç “ayrılmadığı için; hep kendisiyle meşgul uklarmı zannetti; halde o da bu akşam bu delikanlılara bakmadı. Ba. kamsdr. Bakmıya heves bulmadı. O da atölyeden E- mine çağrılıp ta bir daha dönmediğindenberi içinde korkuya benziyen bir hoşnutsuzluk duyuyor. Nazlının içinde bazan bir ürkeklik gibi tit hissi, bazan büyük bir isyanın dalgaları gibi kuv li oluyor. O makinenin başımda babası düştindü. Dün geceyi, dün geceki küfürleri, Ve ne İle meşgul olursa olsun, ki: konuşsun daima beyninin bir nok rmı tilketen, Üzen bir inatla mütema sordu “Neden bugün işe geldin?.,, Ot ne sicak!!! Nazlınm gözleri önünde bir deniz kenarı canlani- yor. Bernistein YEL | SAZCAZ | gm DOGANLA SELMA ii ” Yazan: SUAT DERVİŞ Denizden fışkırmışa benziyen bu şehirde, Nazlı denize, denizden fersah, fersah uzaklarda oturanla» rın duymıyacağı kadar büyük bir hasret hissediyor, Nazlı yürürken başını sol tarafa çeviriyor ve yan- gınm boş bıraktığı arsaların üstünden Marmaraya bakıyor. Demin tirşe renginde olan bu deniz, şimdi h hemen sahillere kadar günün son kızıllığile boyan - muş, Bu deniz, şimdi muhakkak ki, taze akmış bir gü. versin kanı gibi ılıktır, amma yemyeşil kalmış olan kıyılar sık dallarından güneş sizmıyun bir korunun loşluğundaki mağara serinliğinde olmalı. Vücudü kuvvetli bir istekle titriyor. Açık gümüşü, beyaz gibi gümüşü ve yumuşak, avuçta eriyen tozlar gibi yumuşak kumlara yatmak İstiyor. Kumlara yatmak tam suyun başladığı ve kumun bittiği yere yatmak, sonra yavaş, yavas parmakla - rını kolunu ayaklarını boynunu ve bütün gövdesini serinliğin hazzini yudum, yudum tadarak suya dal. dırabilmek.. Deniz nekadar yakın! Deniz nekadar uzak”. Nazlı erişilemiyen şeylere karşı gözlerini denizden ayırıp yürüyor. Sabriye hiçbir şeye bakmıyor, hiçbir şey düşün - r. Onun içi tamamlle boşalmış gibi.. Şuursuz, tıpkı bir otomat gibi, hiçbir şeyle meşgul olmadan hiçbir şey görmeden yürüyor, bir şey İşitmiyor. Hattâ arkasından gelen tramvayın sesini bile işitmi. yor: “Bir sağır olacak,, diye düştnen vatman mütema- Giyen çan çalıyor. Ve nihayet bir an kendine gelen Sabriye can korkusile kenara sıçrıyor, — Hey, hey. Sağır msm be! — Hay Allah canmı alsın. Hay gözün çıksın herif, Ayol az kaldı çiğniyordu beni. Ve sonra daima münsif olan tabiatinin tesirile? duyulan kinle Dr. A. Süheyi Ünver, Naki Tezel, Naci Yüngül, O, Bahadırkıoğlu tanınmış imzalarm yazıları vardır. Mülletlerarası Posta | İttihad dahil olmıyan memleketler için gibi| — Herifte de kabahat yok ya! duymadım geldiği" ni.. Kulaklarımda hâlâ motörün u; Nazlı birinci defa olarak başını ona doğru çeviri" yor ve: — Bu aptallık sende iken bir gün muhakkek bif azada gebereceksin, diye bağırıyor. Gebermek! Orada tramvay yollarmda gebermek Acıyan yorgun mafsalların sızısı dindirmek istef gibi.Vücudün üstünden uğurak geçen ağır bir tram” vay arabası altında can vermek! Neden Nazlı biran için böyle bir öl! gibi oldu? Olmek. Yokolmak, Yokolmak, komşunun bahçe * sindeki sıska hörosla beraber uyanmamak; bir dah$ ayaklarıma şu çarığa dönmüş İskerpinleri geçirme “ mek, huysuz kaynanalar gibi durmadan homurda “ nan makinelerin karşısma bir daha geçmemek. Ölmek! Bir an gözlerini yumuyor; Ölmek! Oh hayır! Hayr! Nazlı ölmek değil kurtulmak 1 tiyor, Evet ölmek değil, yaşamak istiyor, yaşamak! Hayatm tadmı çıkararak yaşamak, güneş sltındi” deniz üstünde yaşamak. Süslenerek, eğlenerek, SÜ lerek, çoşarak severek, sevilerek yaşamak Başını yine sola çeviriyor ve sanki denizi gözleril? içmek, kızıllık ve maviliklerini gözlerinden içine W kıtmak istiyor . Denizin hasreti tıpkı bir gurbet acısı gibi, bir â8“ ga gibi kalbini titretiyor: — Of Nazlı. Öyle yoruldum ki.. Bugün yol bir tür“ lü bitmiyor . — Evet, bugün bir şey bitmiyor. İş bitmiyor, Yol bitmiyor, bitmiyor, bitmiyor. İçini çekiyor ve nereden aklına geldiğini bilmede” dudaklarından şu kelimeler dökülüyor: € — Zavallı Emine. — Mahvoldu kız! Eski tahta evleri, müthiş bir gibi cayır. cayır yakmış olan sıcaktan bütün 8 bunalmış olanlar, güneş çekilir çekilmez hep soks* lara fırlamışlar, Edirnekapıya doğru giden bulun” iki tarafımda kaldırımlara oturmuş siyah çarşaflı, #9 yu renk yeldirmeli kadınlarla yarı çıplak çocukl"” (Arkası var) ü hoş bulur si dn hülmmanm * nöbi