No. 8 Türk kadırgası, doğru akmış, yap Lostramo geni de çağırıyor. #ltuz bir dakika... ei Demesine rinden kımıl- ğ ” rağmen ye! om , ME Onun koluna #irmişti, Fakat bir elilede yalm bir Mahçerin ucunu Peter'in arkasma, Kİ kürekikemiğinin ortasına dayar Peter sararmıstı. Barı Ömer çıkıştı: kendisini Korku ve heyecanmı belli etme- Wek için büyük bir kuvvet harcıyor * bunu becerebiliyordu: '— Hansen, gel yukarı... Bize pek bir kadeh alıver, çok güzel... Bu fir Mi ele geçmez her zaman... Peter ikide bir heyecana kapılarak kesmek istiyor, fakat o zaman hançerin ucunu azıcık dürtü- Yordu. ö Ölüm korkusu zavalli Jostromoyu *siz bir aktör haline koymuştu ve Sarı Ömerin söylediklerini olduğu gi- Mi arkadaşma tekrarlıyordu. > Hansen, haydi... Beraber döne- NİZ şimdi... — İyi ama, kaptan kızıyor. — Canım aldırma... Ona da bir iki Eötüirünce her gey unutulur, hat- Üİ bizi alkışlar. Bu fırsat her zaman * Beçmez. Sahiden böyle fırsat her zaman sinin ayağma gelmezdi. Hensen, "tekim ğer söylerken" biraz mütered- İL ve peltek oluşunu” sarhoşluğuna iyordu. Hansenin artık hiçbir şüphesi kal- Mamıştı. Zaten ne zamandanberi güzel ve kokulu bir şaraba da hasreti; — Adam sen de... Hemen ayak Üs- tnde bir iki kadeh yuvarlarım ve “önerim, Onlar ister gelsinler, ister #elmesinler... Türk gemisinin güvertesine çıktı. Sarı Ömerin ardında merdivene Yürü, Tosun onun ardından aşağıya $€8- Yordu: > Varan dört... İncitmeden 81!.- eventler kıs kıs gülüyorlardı. Kine reisin bıyık altından güldüğü Tülüyordu : dip Diğerleri sanmam ki bu tuzağa &i ler... Zaten gemilerinde san - kalmadı ki, neyle gelsinler... Kara Mahmut cevap verdi: Taç, ları niçin buraya kadar yo- Tiz, « Bu sefer de biz oraya gide- yen var, Gene onların aya- ik gz Etİmelerini, beklemek kaba - 'ur. Haydi demir alalım ve bu ka, İle aborda olalım. ta Mahmut; x,Pemir al. iy andan verdiği zaman gemi- gepası iki üç dakika içinde Jima- uları dibindeki balçıktan çık- Tup alukta sallana kalmıştı. bağı, Kadirgası mümkün olduğu Yüz hizli ve çevik bir manevra ile, in kadar ilerdeki Danimarka > 5 », İz Bentzan bütün bunları merak Yor, bir mana veremiyordu. İF Şüpheye de düşmemiş de- Kivayg küçük. güphe, palabıyıkiz, VaR mi ayağa kadar silâhlı “iğ İk denizcilerini yakından gör Man bütün bütün artiz. FİŞ Bu ie giRimarka gemisinin güverte” : Yayı dlar; ti: TİZ Bentzan birdenbire gerile- & Diyorsan İZLANDAYA “TURK, AKINI — Yağan : Kadircan Kafı — hızlı ve çevik bir manevra ile ileriye Defi şaraplar ikram ettiler. Sen de| Danimarka gemisine yanaşmıştı Çil Alinin kalıncı da Hjalmar'ın dı. Onun yanındaki iki tayfa daha ga- fil avlanmişlardı. Hemen yakalandı - lar, Fakat diğer iki tayfa da kaptan gibi kaçabilmişlerdi. Tosunla arkadaşları onları kovala- | ölar. Fakat geç kalmışlardı. Danimarkalı kaptanla iki tayfa, biraz ilerdeki İarngerdarstadir köyü- ne giden yolda ölüm korkusu ile bi- rer tavşan gibi kaçıyorlardı. Köyün birkaç evi arasından geçer- ken: .— Kaçın, korsanlar geliyor... kor- sanlar!, Diye bağırıyorlardı. Tosunla arkadaşları onların ardı - na düşmüşlerdi. Ortalık birdenbire hayret, ve çığlıklarla dolmuştu. Çoluk, çocuk, genç ve İhtiyar ber- kes evlerinin kapılarından fırlıyor - lar, köyün daha köşesindeki küçük korku göğsünden girmiş sırtından çıkmıştı tepelere, dolambaçlı ve dar yollara, tundalıklar arasına dalıyorlardı. Aralarında bir keçiyi boymuzun - İdan tutarak sürükliyenler, bir yorga nı, bir yatağı kapıp gidenler, çocuk- lermı sırtlarma alanlar, ufaktefek eşyayı omuzlıyanlar vardı. N Fakat bunların çoğu sürükledikle- İri hayvanları veya götürdükleri e İ yaları yarı yolda bırakıyorlar, daha İ hizlı kaçıyorlardı. Oradaki evlerin birinde Jon Güd- lavgsan adındaki adamla Gudrun Jonsdattir adındaki genç, sarışm ve güzel kadın yaşıyorlardı. Üç oğulla- rı Yan, Helgi, Hiyedin de beraberle- rindeydiler. Bunlar dışardan gü ve çığlıkları duydukları zaman gerlerinden daha çok şaşırmışlar, Xa İ arkadaşlarını karşılarında «bulmuş mış, olduğu yere çömelmişti. Arkası var Sun'i kalp Tayyareci Lindberg ile Dr.Carrel'in yaman icadı Yeni dünyadan eski dünyaya ilk uçuşu yapan mirslay Lindberg bir- denbire mucit sıfatile ortaya çıkmış- 6tır. Türkiyedeki İspanya maslahatgüzarı ve başkonsolosu istifa etmiş değildir Dün bir refikimiz ve ondan naklen skşam gazeteleri İspanyanın Ankars “İlerini bitirmiş, pıdan çıktıkları zaman da Tosunla İlardı. Jon, geriye dönmüş, Gudrun ise bir çığlık atarak yüzünü Kapa- Bir doktora gidiniz Ankaradan V, L. imzasile; Üç sene evwel bir gençle tanıştım. Beviştik, Evlenmemise hiç bir mâni yok, Yalnız ben korkuyorum, Çünkü ağam kokuyor. Birçok ilâçlar yap - tım, fayda etmedi. Ne dersiniz? Fazla merak edilecek birşey değil. | Bir doktora müracaat ediniz. Mesele yi halleder. Siz de bahtiyar olursu-| Buz. Yalnız şunuda ilâve edelim, ih- malcilik, iyi birşey değildir. İyileş - Gkten sonra yine ihmalciliğe başla- İ mayınız. y Kocamı nasıl zaptedeyim? Pangaltıdan C. F. imzasile: Hi çocuklu bir ev kadınıyım. Yuva ma ve yavrularıma karşı olan sadaka timi kocamin haylaztığı ihlâl etmek- tedir, Kendisile sevişerek © evlendiği müs halde ilk çocuğumu doğurduğum günden beri kocam evini ve ailesini ümal etmektedir. Dışarıda arkadaş. larile mütemadiyen işi olduğunu, ge- İ celeri onlarla beraber bulunmak mec buriyetinde kaldığını öne sürerek se- nelerden Beri bizleri yüzüstü burak» maktadır. Eskiden hiç ağınta alkel almamış olan zevcim şimdi hiç bir ge 26 eve'ayık geldiği yoktur. Hele bir | gece bu geç gölmelerin sebebini sor duğum zaman benim yüzüme hurş “bir kadının çocuk doğurduktan 8ön- ra vüowlünün estetik keymetlen düş- tüğünü,, bile söylemekten çekinmedi Dışarda bir de metresi olduğunu ha- ber alıyorum. Kocamı eve raptelebil mek için Ne yapayn?. Peni lütfen i- kaz eder misini; Eğer kocanızda ıslahı nefsetmek kabiliyeti varsa $iz kendisine karşi sadakatte devam ediniz. Henüz genç olduğu ifadenizden anlaşılan zevciniz nihayet yorülarik sizin sasdetinize koşacaktır, Fakat bir kere de kendi nizi yoklaymız. Acaba sizin başkucı kuzurlarınız yok mu? Meselâ Zevci iz işinden geldiği zaman sizi ev İş giyinmiş süslenmiş bir halde kendisinin vilrudüne mun taztr bir halde bülüyor mu? Yoksa perişan ev halile mi karşılaşıyor, Son Fa Kölüsimii uylulu gözlerle Karğila yan kadınların dü kocaları tarafın- dan ihmal edildiklerine ekseriya $ hit oluyoruz. Elhasıl kocanın sizde İ bulduğu kusurlar varsa onları miim- kün mertebe tadil etmeğe ve sabrediniz. çalışınız Ankaradaki sergi için hazırlık a | “İcem olacak o sıska Kızı alacak yer- Her gün bir Hikâye N Ömer üç sene kasabada hapisha- nede yattıktan sonrs köye dönüyor... Köyde büyük şenlik var: Yanık Ömer geliyor. Yanık O- mer geliyor. Ömer niçin hapse girmişti? Bir kötü karıyı öldürmek yüzünden de- öl mi? Kötü karının kanı namuslu erkeğin eline bulaşır mı hiç... Şu Halime dedikleri kız da amma asifte şeydi ha! Beş sene koca kö- yün delikanlıları onun yüzünden bir birine girmişlerdi. Muhtarın oğlu Süleyman Halime- yi nikâhlayıp.. kasabadan köye ge- | trdiği gün köylülerin işi bitmişti. Gördün mü iri gözlü garıyı? — Sarı saçları topuklarıma deyiyor —Hele yürüyüşü. Ah'anam o- muzlarını kırarak .bir gidişi var ki,. Birkaç sy sonra Halimeniü baş- ka marifetleri dahu meydana cik- mıstı, Bir düğün günü köy meyda- nında hora teperken köyün eh gü- ze) delikanlısı olan Hasah'ı bir İşar retle yanma çağırmış, Kolunu onun omzuna dayamıştı. Uzaktan oyunu seyredenler, Halimenin Hasana 80- kulduğunu, omuzuna dayanırken kıv- rak belini de delikanlıdan tarafa yaklaştırarak bükdüğünü görmüş- lerdi, Yanık Omer de bu oyunu uzak- tan görmüş kızın fottanlığına şap- mışti, fakat babayiğit ve mam bir adam olduğu için bu gördü şey beyninde kıvılcımlar parlatın tı, Düğünden sonra Hasanı bir kö geye çekerek nasihatler etmişti: — Sakm ba Hasan bu aşifte kari rın düzenlerine kapılayım dem! Onu ben dahu kasabadan tanıyo- rum kötü bir şeydir. Süleymanı da vazgeçirmek için çok çabsizdım. İ cahil çacuk razı olmadı.. —Itme ağam; bir bakışta ben de giza vuruldum. Onun için ölsem bi- le gam yemem. Iki ay içinde arslan gibi Hasann benzi uçmuş, yanakları düşmüştü. Halime bir defe yüz verdikten #on- ra bir daha oğlanın yüzüne bakmi- yordu artık. Ömerin çi kendi: e da, kahvede, tarlada n söylediği fena sözler kamçılamış, kızın gözleri ne 9 aman Yanık ömer çaklar inşallah, —Böyle-dimeyin gızanlar, Uslu ya (*).haber verelim de şunları vaz geçirsin. Alay ağır ağır yürüyerek köyün dişina çıkmıştı, Ta uzakta Ömerin, uzun bir değneğin ucuna bağladı- ğı bohçasını omuzuna, almış, ağır â- gır yürüyerek geldiğini görünce da- vul zurna birden çoştu, kızlar bir Mi türkü çağırmaya başladı ar. Ömer ilkin bunu bir düğün alayı sanmıştı; sonradan anlayınca ya- nık yüzü birdenbire karıştı. —Elim kanlı diye benden kaç- madınız mi kızlar? —Köy kızları sana kurban olsun Ömer Ağabey. — Yaşa Fatı (*#) yaşa... Güzelleş- mişin sen üç yılda... Rahimeye sözlü olmasam seni nikâh ederdim. « Birdenbire ortalığa bir sükünet çöktü. Ömer etrafına bâkiyor Ra- himeyi arıyordu. Onu uzakta gö- rünce bohçasını atarak köştu: — Ben size dimemiş miydim? İşte Rahime bayramlık (o entarisile beni karşılamağa gelmiş... O zaten aşifte yengesini sevmez- di. Kardeşinin onu nikâh etmesine kızmış, “namusumuz iki para oldu” diye üzülmüştü. Râhimenin gülerek kendisine baktığını, fakat yaklaşmadığını gö- rünee büsbütün coştu: — Korkma giz, yaklaş. O kahbe kas nyı öldürmek için kanım: senin kaynattığını, bir düzüye bana, onu öldür, namusumuzu . temizle, sonra gel beni al! dediğini artık âlem duy» sun; yarın nikâhımız kıyılacak. | Birdenbire ortalık karıştı, sonra İ göğüslerden bir tek nefes gibi bir kelime fırlayarak dağları, bayırları tuttu: -—Kahbe! Yanık Ömerin yüzü bulutlanmış- tr.. Ne oluyor gibisinden etrafına baktı; anlamadı. Rahimeye baktı, Kız yanmda duran kocasına sokul- muş gülüyordü. O zaman Omer dağlarım, tepele- rin, atlılarm ve kızların birden bire bir fırıldak gibi karşısmda döndük- lerini gördü ve belinden tabancasi- güydonu.görmüyormuş gibi başmi artık Şüğsekten bakan, o geçerken çevirip'yere tüküren Omerden kasmı göremez olmuştu. --Yanık Omere söyleyin; görüm- de beni kocamdan ayırıp kendisine nikâhlasm yahut, nikâhlamazsa be- ni dağ başına götürsün, onun köle- si olayım; saçlarımı evine SÜpÜrE© edeyim; fakat ben geçerken başını öteye çevirmesin, yanık Yüzünü benden esirgemesin! 4 Ömer kendisine ; bu gözleri geti- | venlere gülmüştüz —Ağalar sizin başka işiniz yok- mu? Yanık Omer yüz kişiye kendi- | okumuş adamlara Lindberg Kopenhagtâdır. Millet-| elçisi Begonya ile Tstanbul baş konso lerarası biyoloji kongresinde yeni ve | losu Palanziyanın, Madrit hükümeti- mühim bir icadı hakkında bir konfe-| pe sadakat beyan etmek istemeğikle- ini göstermiş olan bir garıyı nikâh Sergiye iştirak edecekle si re kolaylık österilecek | “İ*” mi? Hem benim Rahime ile söz- y 8 Wi olduğumu bilmiyor musunuz? İNE doğru sanki akmış, ona a-|teti “lmuştu. Danimarkalı kaptan | “* rans verecektir. Amerikada -Rokfeller tıp araştır. ma enstitüsünde doktor Cârrel ismin. de meşhur bir Fransız doktoru var, Bu doktor geçenlerde yazdığı (İnsan, bu meçhul mahlük) serlâvhalı kita- biyle dünyanm her tarafında dikkati celbetmiştir. İşte Lindberg bu. maruf doktorla beraber çalışarak sun'i bir kalp vücu- de getirmiştir. Her ikisinin iddiasına göre bu âletle kalp, verem hastalık- larına, kansere, böbrek rahatsızlıkla- rma deva bulmak mümkün olacaktır. Ölü kaz ve kedilerin vücudundaki kan tamamile çıkarılmış, sonra yeni âlet kullanılarak bu vücutların muh- telif kışımlarına can ve faaliyet ve» | rilebilmiştir. Sun'i kalp dakikada altmış defa at-| ” İmakta, vücutta her kan, hem de sen- k hava deveran etmesine hizmet tmektedir. Lindbergin kongrede vereceği İza- hat alâka ile beklenmektedir. Şeker fabrikaları Avrupaya rinden dolayı istifa ettiklerini ya? * mışlardı, Fakat İspanyanm "Türkiy&- de elçisi değil, bir maslahatgüzâr! vardır. Bu hususta malümat almağ üzere, dün, bir arkadaşımız Büyükde- redeki o İspanyol maslahetgüzarlığı yazlık binasında bulunan maslahat - güzar Begonyaya müracaat etmiştir. Maslahatgüzar kısaca şunları sÜY- lemiştir; — İstifa ettiğime dair gazetelerde gıkan haberi hayretle okudum. Ge* rek hen, gerekse baş konsolosumuz vazifemize devam etmekteyiz. Bunun haricinde yazılan büttin haberlerin 4” sılsız olduğunu ilân edebilirsiniz, Yeni yılın buğday ihracatı da ümitli Bu senenin buğday rekoltesi geçen peneye nazaran çok fazladır. Dünyâ - N buğday istihsali bu sene bozuk oldü- ğu için bu. fazlalık çok gayanı mem- nuniyet görülmektedir. Avrupanin muhtelif memleketlerinden, daha şim diden hararetli talepler vuku bulmak talebe gönderecek Ankara, 7 (A.A) — Şeker fabrika tadır. Bilhassa İsviçre, Almanya, Yu| rinde bazı şartlarla yüzde 50 tetizilât | kulağa fısıldaştılar: 16-1-937 tarihinde Ankara sergisi evinde açılıp bir ay devam edecek 0- lan, kömür yakan vesait. ve teshin —Öyle ama garı sana on dane beşli birlik verecek, — Altınları da kendisinin olsüh âletleri ve tesisatı beynelmilel sergisi münasebetile yapılacak - kolaylıklar şunlardır: a — KONTENJAN — Sergide teş hir edilecek, taş kömürü yakan vesa it nümünelerinin ithali serbesttir. Bu nümunelere istinaden satılacak vesi- taların ithali Iktısat Vekâletinin mü tekaddim müsaadesine bağlıdır. b — Nakil vasıtaları tenzilât Şark demiryollurmda: (ziyaretçile | re) Yüzde 50, eşyaya yüzde 70. : Döyçe Levant Liniye vapurlarında eşyaya yüzde 50. Denizyolları işletmesi vapurların- da ziyaretçilere yüzde 50 eşyaya yüz- de 50. Cehoveze İtalyan vapurlarında zi - yaretçilere yüzde 20, eşyaya yüzde 20. Mesajeri Maritim vapurlarında zi- yaretçilere yüzde 30, eşyaya avdette parasız. € — OTELLER — Ankara ve İs. tanbul otelleri yüzde 20 ilâ 35 tenzi- lât yapacaklardır. d — Elektrik ve havagazı tarifele larımız bu sene lise mezunlarından nanistan ve Belçikadan elivre olarak | yapacaklardır. hazırlatacak ve bu hazırlıklarda en cok muvaffak olan 3 ncü yüksek kim ya mühendisliği tahsili için beş sene müddetle Avrupaya gönderecektir. Bu #tajiyerlerden Avrupaya gönderilemi |lakdirde iyi birer ücretle fabrikanm| lara he Havkindı ve Kaçmava basla | venler de bu mesleği tercih ettikleri!teknik teskilâtma almacaklardır. I Ka, ğa Tosun Şu | stağiyer ola ğ i : ve Sarı Ömer olduğu | stajiyer olarak alacağı on genci birİfazla miki ii ; #ekiz kadar levent bir sıçra - | sene zarfında lisan ve fen derslerine larda mübayaat yapılmak” tadır. Bu sene ihracat yeküinunun 500 bin ton kadar olacağı tahmin edil- mektedir. ki —————— ——-— — — © — Sergide ihtiyacı karşılayacak kadar terçüman bulundurulacaktır. İ — Sigorta ve banka işleri için İş Bankası sergide bir daire'bulundu- racaktır. — r türlü malümatı verecek ve kolaylık yapacaktır. kahbenin, —Etme Ömer bak garının gözü senden başkasmı görmüyor! Hasan ölüm döşeklerinde can çekiştiği bak de yine bir defacık yanma varmıyor. Bu sözler Ömerin gözlerinde yil dırımlar gibi parlamıştı. Herkesin iği- teceği kadar yüksek sesle bağır muşta? —Gidin ona söyleyin, Hasana bir gey olursa artık onun da işi bitmiş: tir; bunu böyle bilsin. Ömer sözünde durmuştu. Hasa nm tabutunu mezara koyup dön dükten sonra Halimeyi öldürmüş kendisini polise teslim etmişti. . Yanık Ömer köye döner; köylü büs tün bayram eder. Önde davul zurna ile atlılar, ar» kada ellerinde kırmızılı, mafili yö şili çevrelerini sallayarak köy kız- ları ve delikanlıları koşarak Ometi karşılamağa gidiyorlardı. Muhtarın kızı Rahime de bayram» lık entarisini giyinmiş, bu kafileye katılmıştı. Onu görenler kulaktı — Kahbeye bakin hele., Eskiden Ö: merin'yavuklusu olduğunu, Omerin kendisi için yanıp tutuştuğunu bik diği halde giyinip kuşanmış, kozü- sile el ele Ömeri karşılamağa geli- yorlar, — Alimallah Rahimenin kocaya karır. —Şu kahbeyi de kocasını da bi- nı çıkar Küytüle kalp atıyordu. O da Omer iğimdi.. Kimse onun kolunu, tutmak için | rin göğüslerinde bir tek mm Herkes kahbo kızm ölmesini bekliyordu. Ömerin gözleri Rahimeye dikilmişti, Bir adım attı. Bir daha, Bir daha... Dağları devi- ren yanık Omer Rahimenin korkan gözlerinden mi korktu? Genç kadınm göğsüne dayanan tabanca birdenbire çevrildi. Ve pat- İadı. Yanık Omer ölmüştü... Muazzez Tahsin BERKAND rafında bazı köylerde e. du, (99) Patı Fatmanın muhi (©) Karadeniz İspanyol parası Son hâdiseler dolayısile günden güne düşüyor Siyasi karışıklıklar dolayısile Pe « geta günden'güne kıymetini kaybet - mektedir. Geçen ayın 27 sinden itiba ren yedimi : kodlara kıymeti geçme- mektedir. Bu bel'moratorium kalkın caya kadar devam edecektir. Hükü - met bankalarda moratorium müdde- tini 2-8.936 tarihine kadar temdit et- miştir. Bu müddöt zarfında borsalar da kapalı kalacaktır. Yeni tedbirler alınıyor 317-936 tarihine kadar müleber kontenjana tâbi maddelerin ithalât lisansı müddeti uzatılmıştır. Ayni za manda gıda maddeleri, ham maddeler ve kimyevi maddelerin istihsalâtı me nedilmiştir. Bu tedbirin mühim mad delerin ithalini teshii ve dahilde 10. İzamu olan maddelerin memleketten çıkmasına mâni olmak için alındığı kaydedilmektedir. Polonya hükümeti bir kararname neşretti Polonya hükümeti 27 Temmuz 936 tarihinde neşrettiği kararname ile hariçte seyahat edeceklerin beraber- lerinde çıkarabilecekleri para mikda» rını 200 gloti olarak tahdit etmiştir. Bundan fazlası İşin kambiyo ko - misyonundan müsaade almacaktır. N ” atta seyahat acentesi yolcu | vardığını duysa elinden bir kaza çı, | Bu mikdar çok az olduğundan dışarı- da seyahat etmek İmkânı kalmamak» tadır.