T A Dünya Gazetelerine Göre Hâdiseler italyan Elçisi Yanlış Malü Kont Vinci Onun Için Geri Dönmekten Korkuyormuş Italyanların bir tankı küçük Daily Telgraph'danı | Adisababa özel aytarımızdan— İm- paratoru 20,000 kangı selâmlıyor.Ka- dınlar ölünceye kadar döğüşmek icin andiçiyorlar. İmparatorun vaftis ba- bası ve Kambatta valisi General ma- çeshaubi dün 20,000 kargılı, kalkanı Habeş cengüverinin kumandası ruhte ederek Adisababaya geli Bu asker Imparatotun önünde and içe | rek çok canlı tezahüratta bulunmuş» Iurdır. İmparator sarayınm balkonun- Gâ ve altından mamül tahtında otur- makta idi, Birçok kadınlar yavruları. nı arkalarındaki torbalara koyarak imparatoru Bbürmetle selâmliyarak emzikli çocuklarile de olsa sonuna ka dar harbedeceklerine dair yemin et - mişlerdir. Italya sefaret erkânının azimeti Bu haftanın en heyecanı vakâtı Talya sefiri Count Vinci'nin Habeşis tanı terketmemek bususundaki rsrarı Üzerine cereyan etmiştir. Sefir, Ma - golo'dan konsolosluk memurları gel meden Habeş payitahtından gitmiye - <eğini bildirmektedir. Gerek sefir, ge sekse ataşemiliter iralay Çolderini bi i sefaretin di rkâ- nmı Djibouti'ye götürecek trene koy Gukları ve diğer ecnebi sefirler de ken dilerini istasyonda teşyie geldikleri halde bir türlü Adisababadan ayrıl » mak istememişlerdir. İtalya sefaret ni muhafaza eden ve İmparatorun en mutena 100 piyade ve 8Ö süvarisi de #aatlerce sefaret binası haricinde se- firi yakalayıp zorla trene bindirmek için emir bekleşmişlerdir. Hükümete kendi elyazısı ile yazdığı bir mektup- ta Kont Vinci konsolosluk memurla» nm Habeş topraklarını terketti dair kat'i malümat almadıkça Adi babadan ayrılmıyacağını bildirmiştir. Diplomatların impara- torla görüşmeleri Evve'â Amerika, bilâhara İngiltere yarım saatten Nazırı Oto Tassfai Italya sefaretine giderek defire artık kendisinin sadece Mussoliniye mat Vermiş ağaçları devirerek ilerlerken bir Italya tebaasr addedildiğini ve se- faret binasını terketmesini söylemiş - tir. Gerek sefir, gerekse ataşemiliter bunun üzerine İmparatorun evine git mişler ve geceyi orada geçirmişlerdir. Bugün tren olmadığı için belki de im- paratorun kendilerine konsolosluk me murları gelinceye kadar müsaade e- deceği ümit edilmektedir. Aşikâr olan birşey varsa imparatorun şedit bare- ketlerden mümliin olduğu kadar ka - çınmak İsteyişidir. Meslekdaşlarının söylediklerine na- zaran sefir Kont Vinci'nin son günler de sinirleri çok bozulmuştur. Kendi- sile son derece dost geçinen arkadaş larına bile dürüşt muamele etmekte. dir, Barı kimselere nazaran Kont Vin ci Sinyor Mussoliniye Habeğistanm dahili durumu hakkında yanlış malü- mat vermiştir. Ve şimdi bu yüzden Italyaya dönmekten korkmaktadır. Bu meyanda Habeş feodal lordları a rasında anlaşamamazlık ve karışiklik olduğunu ve bunlardan birçoğunun ira paratora da karşı itaatkâr olmıyacak- larını, sadakat göstermiyeceklerini bil diği söylenmektedir. Diğer taraf - tan bazıları da Kont Vinci'nin burada kalmak ve büriş teşebbüslerine vasıta o'mak suretile Duce'ye daha faydalı olacağını mülâhaza ettiğini ileri sür * mekteditler. Vatikan mümessillerin - den kırk kişi hâlâ buradadırlar, Papa bunları kiliseye yardım etmekte olduk ınr ileri sürerek geri cağırmamak- tadır. Halbuki imparator bunları top- layarak memleketten çıkarmak azınin dedir. Gerek bunları, muhafaza et » mek, gerekse on'arın casusluğa teşeb- büş etmelerinden korkulmaktadır. Adisababanın Bombardımanı Habeş hükümeti 11 yabancı devlet milmessilinin Mussolini nezdinde A disababayı havadan bombardıman et- memesi için teşebbliste bulundukları- nı öğrenmiştir. Duce'nin bu hususa ki emelleri bilinmemekle beraber ha- vadan gelecek tehlikelerin gitgide ber | Üç büyük şişe kolonya, birkaç gümüş Güksa Esaretten Müşteki Değil Teslim Olan Habeş Şefi Berberlerden Güzel Kolonyalar, Kokular Alıyor Ras Güksa Şıklığa, iyi Giyinmeğe, İyi Kokulara Çok Meraklıdır. Güzel Kadınlara da Fevkalâde Zâtı Vardır Times'den: Amara özel mubabiri bildiriyor: Bugün Makale valisi ve Fiabeş re- isi Haile ie Güksa'yı Asmaranın en meşhur berber dükkân: olan Sig - nor Marlelis'nın salonunda gördüm. Kendisi traş olmağa gelmiş değildi. Büyük bir alışverişe çıkmıştı. Bu me yanda da kendisine kolonya ve sar kokular arıyordu. Kendisine esvap, a- yakkabı ve öair levazım alarak ve ni- heyet berbere de jilet makinesi ve bir sürü jilet bıçağı aldı. 27 yasında olan Prensin güzel ka ara son derece bayıldığını söylü. , Belki de bu aldiğr kokuları Ma de bir güzele hediye edecekti, Koskocaman bir tabancayı belinde ta. siyan Prens son derece iyi dikilmiş bir üniforma giymişti. Altın kol saati ir. Binmekte olduğu İtalyan o- tomobili ile şehirde dolaşırken yüzün deki tebessümden de anlaşıldığı üze- re esir olarak ta olsa medeniyete dön düğünden memnundu. Prens çehre iti barile Afrika ve Amerika renklilerin. den farklı olmayıp ancak Şık üniler. ması ile temayüz ediyordu. Duçe'ye ihtiram Haile Selâsie Güksa'nm Italyanla. ra teslim oluşu hâlâ savaş cephesinden ler arasmda en tazesi o- rde dolaşıyor. Başkuman - dan General de Bono yeni cepheyi tet kik, teslim olan Prensi yerleştirmek ve 1896 da Adua'da ölen İtalyanlar namına dikilecek heykelin açılma me- rasimini yapmakla meşguldür. Prens irlikte teslim olan askerin adedi on iki bin olarak tahmin edilmekte - dir. Diğer kabile reisleri maiyetinde teslim olanların da iki üç bine çıktık- ları söylenmektedir. Prens ile birlikte ilk hamlede alınan bin beş yüz kadar #sirin kısmı âzamı Manliher tüfekle. ri ile mücehhez bulunuyordu. 20 ka- dar mitralyöz, dört sahra topu ve iki adet ucak topu da alınan ganaim ara- sandadır. Halyaya karşı dostluk Gülen, teslim olmasında daha ziya- de Italya bayrağı altında savaş et - mek arzusunun hâkim olduğunu bil- dlrmiştir. Ras askeri bakımdan savaş kabiliyetinin bitmesi yüzünden değil, Scan kabile bâşkanlarına karşı duy» uğU ni ve İtalyaya karşı dostluk i ierinden ilham alarak teslim oldu- unu söylemektedir. Prensin General de Bono i'e konurarak Habeşistanda- | ki kargaşalıktan bahsettiği ve bundan böyle halk İcüitlerinin Adisababanın boyunduruğu altında bulundurulması» ————— taraf olduğu kanasti kuvvetlenmek - Hava hücumlarına karşı kul'anı lan ve evvelâ saray ve İstasyona Yer- lestirilen toplar yerlerinden kaldırıl - mistir İmparator, Cenevredeki kırmızı sa- lip teşkilâtına müracaat ederek Habe- sistana vardım etmesi için teşebbüs- lerde bulunmuştur. italyanların Habeşistanda na İmkân olmadığını bildirdiği söyle- niyor. Güksa gerek kendisi, gerekse ahalinin İralyanları bir müstevli de - ğil, halâskâr olarak kabul ettiklerini ve İtalyaya kudar girerek gerek Kral, gerekse * irtifalarında ismi hür metle tanman” Sinyor Mussoliniye Ingiltere — Ben başkalarını kullandıkları bir ârzr ubudiyet arzusunu beslediğ söylemiştir. Buna rağmen Güksa'nın beyanatı arasında bitibirini tutmayan yerler de var. Bir mühabire söylediği rivayet edilen sözlere bakılacak olur- sa İtalyan orduları ile kendi kuvvet- leri arasında hiç bir hususta müvazex | işlerine el uzatmam. #ahra topu foaliyete hazırlanırken ne ve mükayese caiz olmadığı için tes lim olmak mecburiyetinde kalmıştır; Hattâ bundan'söhra diğer kıtaatın da onün hareketine bakarak testim olmak mecburiyetinde kalacaklarını ilâve et miştir. No. 27 HINÇ EDGAR WALLACE — Şu insanları görünüz. Kenrina &ykırı bir hareketim var mı, yok mu, İâtfen söylersiniz. Kapıyı açtı. Brixan içeriye iki kar- yolanm yerleştirilmiş olduğunu gör- dü. Karyolanın birinde bakır yüzlü adam yauyordu. Her tarafı sargılar içindeydi, kendini bilmiyor gibidi. O- teki karyoada da Brixan'ın kulede gördüğü genç kız yatıyordu. O da yaralıydı. Bir kolu sarılmıştı. Brixan derin bir nefes aldı: — Hiç olmazsa muammanın bir ta- rafı balledildi, dedi, bunları böyle ne- seden buldunuz? Genç kadın, odada konuşulduğunu işitince, gözlerini açtı, kaşları çatıldı ve ihtiyara bekti. Brixan kadına yaklaştı, Holanda dili ile sordu: — Bir yerde yaralandınız mı? Galiba kadının Holanda dilinden o kadar behresi yoktu ki, cevap ver- medi. O kadar endişeli görünüyordu ki, Brixan odadan çıktı. Longval'in küs tüphanesine girdikleri (Ozaman, ihti. var anlattı: — İkisini de dün gece saat on bir buçuğa doğru gördüm. İkisi de Şose- de sallanarak yürüyorlardı.. Evve sarhoş olduklarını zannettim. Fak: bereket versin, kadın bir iki şey söy» Ben de, ledi. ebi dilinde de çisa, bir sesl artık hiç unutmam, Hemen anladım. Geçen gün tedavi ettiğim hasta. Dışarıya çıktım. O zaman yanımdaki adamım halindeki fecaati anladım. Kadın be- ni görünce bir şeyler söyledi sms, ânkyamadım. Fakat yabacı bir dil de olsa, bu vaziyet karşısında söyle- diği sözlerin manasını kavramamak pmağa karar vermeden evvel, Elemeği düşündüm. — Beni çok meşgul eden bir sr halletmiş oldunuz. Polise müracaat hakkındaki düşünceniz elbette yerin- dedir. Ben karargâha bir rapor vere- ğim. Buraya da bir hasta otomobi- li gönderirim. Her iki yaralıyı da hastaneye aldırırız. Ağır yaralısını hastaneye götürebilir miyiz? Zennederim, şimdi derin bir uy- dalmış, Uyu — Burava geldiği zaman, üzerin. de kılıç var muydı? Longval kollarını havaya kaldırd kabil değildi. Erkek neredeyse bayıl- mak üzereydi. Kadının yardımı ile vin içine soktum ve yatırmağa mu- vaffak oldum. Bereket, tekrar hasta- nın yanma çağrılırım diye, pansımanlar ve tazı ilâçi Bu sayede ikisinin de ilk tedavileri- ni yaptım. — Yarası ağır mr? — Efendim, çok kan sâvi etmiş. Kesilmiş şiryan, yahut kırılmış kes | mik gibi alâmetler görmedim. Yalnız yaraların manzarası korkutucu bir şeydi. İhtiyar devam etti: — İkisini de yaralarını sarıp yatır- dıktan sonra, yapılacak ilk iş olarak polise haber vermeği düşündüm. Ev- velâ gidip Knebvorth'la görüştüm. O da hana sizden bahsetti ve kim ole duğunuzu söyledi. O zaman veni bir — Ben de ne budalayım da, or: nı size söylemeği unuttum. Evet, bir kılıç vardı. Antika yazıhanesinin dolabını aç- tı, Griff şatosunda ocağın üstündeki Kılıçların ayni bir kılıç çıkardı. Kı kcın yüzü kan içindeydi, Zaten Brix- an da başka türlü olabileceğini zan- getmiyordu. Çünkü bir sark için kı- ıcı, çocuğu gibi bir şey Brixan sıkmak üzereydi, fâkat bir- rum Longval, dedi, bana bir bardak su ütfeder misiniz? Boğazım öyle kurudu ki. İhtiyar Kemen Brixan'ı yalnız çıktı. Delikanlı hemen etrafına bir göz gezdirdi. Portmantarım #zerinde ev ayağa kalktı ve bırakarak dışarıya sahibinin bir pardösüsü, geniş kenar- hı fötr bir şapka, ayrıca bir de adi bir hasır şapka asılmıştı. Bir bardak su istemek, herhangi bir hile değildi. Hakikaten Brixan susamıştı. Fakat yalnız kalınca, meslekinin icabı gay» riihtiyari etrafa göz atmıştı. Bir iki dakika sonra ihtiyar geldi ve delikanlınm hasır şapkayı müaye- ne ile meşgul olduğunu gördü — Bu şapka nereden geliyor? — Bu şapka yaralının şapkası... Ge- lirken başmdaydı. — Eğer müsaade ederseniz, ben bu şapkayı alıp götüreceğim. Emredersiniz. Yukardaki yaralı dostumuzun daha çok uzun müddet şapkaya ihtiyaer olmaz, Detektif otomobiline döndü. Şap: kayı yanına koydu ve Chichester is- tikametinde yol almağa başladı. Bi tün yol boyunca muhakemesini işle tiyordu. Çünkü sapkanm içinde L, F, markası vardı. Nasıl oluyordü da, Lavley Foss'un şapkası, Borneolu- adamın bâşına geçmiş bulunuyordu? 07 1SKELET AHZENMLERİ Ayni günün akşam: Longval'in iki hastası şehir hastanesine kaldırı lâr. Doktorların müsait raporu üzi rine, Brixan muammanın bir düğü- münün çözüldüğünü hissetti. Yeniden eski hocasının evine uğ- radı. « — Gene ne var? Hâlâ taharriyat m? — Evet hocam. Bir yardımınızı da- dilemeğe geldim. Acaha sizde Cbichester şehrinin tarihine ait bir €ser var mı? — Bende 1600 de basılmış bir ki- tap var, On beş gündür, bu kitabı görmek istiyen bir ikincisi de sizsi- Biz. — Yal!! Birincisi kimdi? — Foss isminde bir zat, Bir yer- lerde iskelet mahzenleri varmış, ön- İar hakkında malümat almak istiyor- muş. Ben bu şehrin altında iskelet mahzenleri bülunduğunu işitmedim. Eğer Cheddar'dan bahsedersenizj o- radaki mahzenler hakkında size hay- li malâmat verebilirim. Çünkü ben Cheddar'daki mahzenlerin hakikaten bütün tarihini bilirim. Eski talebesini kütüphaneye aldı. Rallardan bir kitap ölarak masanm üzerine koydu: — Bu Fots denilen zat gittikten sonra, ben de kitabı açıp şöyle bir göz attım. Kitapta mahzenlerden babsedilmiyor değil, Yalnız 385 inci sayfada beş on satır.. Nevport kontu Sir Dudley'in ku- mandasındaki bir süyari bölüğü Eti- enne de Biois'nın hükümeti zamanın- daki karişıklıklarda kaybolmuş. İşte sayfa! Brixan kitabı aldı. Gösterilen say- fayı okudu: “Asil senyör, gece karanlığının h mayesinde beklemek için, iki süva bölüğünü, o zamanlar mevcut ole büyük iskelet mahzenlerine sokt Bizi her zaman avucunun içinde t tan cenabı kadiri mutlakın emir * iradelerile, sabaha karşı bir arazi h yelân: oldu. Başta Sir Dudley olm üzere, bütün süvariler toprağım ; | tenda kaldılar. Bu hâdisenin vuk bulduğu yer, Romen lisanında Re num, Saksen lisanında Ciffanceası denilen ayni şehrin hattı müstak üzerinde dokuz mil mesafesinde | lanmaktadır. — Peki, şimdiye kadar bu mi zenlerin yesi bulunamamış mı? — Eskiden kalmış rivayetlere re, bundan yüz elli sene kadar ev kaçakçılar buradan hayli istifade mişler. Fakat bilirsiniz ki, bü memleketimizde ber mıntakanın k e masalları vardır. Brixan cebinden Chichester şe nin bir haritasmı çıkardı. Do millik bir metafe ölçtü ve perg harita üzerinde hir daire çizdi hattın Gregory'nin o şatosunun yakınından geçtiğini gördü. Bri haritaya bakarken birdenbire: — Allah allah, Griff şatosu ikinci bir kule daha var mı? Arkası vi