A ,,. fi ver TEHLİKESİ KARŞ ' Nehas Paşa ' SİNDA MİR '“-Biz bedava ' birharbe giremeyiz!, derken... : Mısır efkârı umumiyesi İngiltere tarafından | girişilmesi muhtemel bir harbi nasıl karşılıyor? hap sir şehir ve kasabalarında İ ik gazeteleri kapışıyor, her - €s endişe ve telâş içindedir. pahvelerde, sokaklarda, gazete İlarehanelerinin önlerinde, par- © binalarında, üniversitede, her Yerde şu tek sual ağızdan ağıza | olaşıyor; > Nereye gidiyoruz? , Bu arada İngilterenin Mısıra bir askeri ittifak teklif ettiği SÖY eniYor acaba bunun mânası ne dir? Mısır askeri ittifaktan şunu anlıyor; i “— İngilterenin Mısırdaki | Menlaatlerini Mısır vatandaşla” | Finn elde silâh müdafaa etme -| Tİ. Ve hissediliyor ki, İngiltere. 2ecri tedbirler işi silâha bindire- €ek olurlarsa M gençlerini kendi uğurunda e sürecek - tir. Mısır gençlerini ölüme sür - mek... Acaba bu mesuliyeti yüklenecek | olan kimdir? Bir Akdeniz dev - İeti olan Mısır efkârı umumiye- | Sinin ne halde bulunduğunu an- İatmak için son posta ile gelen Isır gazetelerinin başmakale - inden en canlı yerleri aldık o- uyunuz: “ Nesim paşa istifa etmiyor! ,, Elbasar gazetesi Nesim Paşa kabinesinin istifa etmiyeceğiti, $ Kahirede bir sokak ve bir cami Zira İngilizlerin itimadını kazan MıŞ olan bu kabinenin ayni Za- Manda Veft partisine deda - Yanmakta bulunduğunu yaza - Tak diyor ki; “Siyasal görüşmelerin ve te - Mmasların biribirini kovalaması - Da bakarak bazı gazeteler ka - binenin istifa edeceğini yazmak ta devam ediyolar. Biz bu yayıntıları (şayiaları) tekzip edebiliriz. Zira İngilizler günkü endişeli şartlar içinde ısırda bir kabine buhran: ol - Maâsını istiyemezler. Kaldı &i, Başbakan Nesim Paşa İngilizle- Tin her istediklerini de yapmak- tadır. pi Diğer taraftan bugünkü hü - kümetin Veft partisi tarafın - da müzaheret gördüğü lâmdur, Bu da İngilizlerin Ne - Sim Paşayı iktidar mevkiinde tutmaları için bir başka sebeptir İngilizler, kendi istedikleri İr işi yapmağa kalkışacağı an- da halk tarafından derhal devri- lecek bir başka hükümeti iktidar Mevkiine getirmeğe neden lü - Zum görsünler? Sonra şunu da bilmelidir ki, İngilizler bugün - Londraya giden Mısır ye,, kanununu yeniden tatbik mevkiine koymak, yani hüriyeti tekrar ilân edip yeni intihabat yapmak niyetinde -katiyen- de - gillerdir. Veft ise ancak yeni bir intihabat yapılırsa ve ekseriyeti kazanmağa muvaffak olabilirse hükümeti ele alabilir. Bırakmız ki, bu tehlikeli günlerde Nahas Paşanm Başbakan olmasını İn- gilizler iyi gözle görmezler. “1919 ihtilâlini unutmayınız!,, Esşaab gazetesi ise başmaka- lesinde diyor ki: “İngilizler hep büyük dünya harbinden aldıkları dersler üze- rinde yürümektedirler. 1919 yı- bndaki Mısır ihtilâlinin İngiliz askeri idaresinin bilhassa taşra ahalisine karşı olan yanlış hare ketlerinden ve tatbik ettikleri şiddetten doğduğunu anlamış bulunuyorlar. Hakikaten Mısır 1919 da sırf bunun için ayaklar mıştı, Halbuki bugün İngilizler böyle bir ihtilâlin tekrarlanma - sını istiyecek halde değillerdir. Binaenaleyh vaziyetin hülâsası şudur: İngilizler yeni harp patladığı takdirde yapılacak şiddet hare - ketlerinin veya iradesizliklerle suiistimallerin mesuliyetini doğ rudan doğruya kendilerine yük. lememek bütün istedikleri şey - leri Mısır memur ve askerleri vasıtasile yaptırmak arzusunda- dırlar, İngilizlerin Mısırla yapmak istedikleri askeri ittifakın mâna ve hedefini bunda aramalıdır. “ Bu ittifakın mes'uliyetini kim yüklenecek ?,, Tanınmış siyasal yazıcılardan Rose el Yusuf'da “Nesim Paşa ve vaziyet,, başlığını taşıyan ya- zısında şunları söylüyor: li “İngilizlerle yapılacak ittifa- kı ancak halkın meşru bir tarz - da intihap edecekleri yeni bir parlâmento tasdik edebilir. Hi- diselerin seyri Mısırla İngiltere arasında yapılacak ittifak müa - hedeşini Nesim Paşanın imzalı - yacağını gösteriyor. Acaba bu - X veliahdi Marsilyada nun neticelerini tatbik vazifesi - ni ve mes'uliyetini üzerine ala - cak olan kimdir? Zira böyle bir muahedenin hakiki bir kıymet alabilmesi için milletin itimadı - nı haiz bir parlâmento tarafın - dan tasdiki icap eder. Sonra, Ne sim Paşanın bu fırsattan istifa - de ederek meşrutiyet idaresinin bugünkü tatbik şeklini değişti - rip değiştirmiyeceğini öğrenmek te faydalı olacaktır. Nesim Paşa hakiki meşrutiyetin tekrar ilâ - nma taraftar olacak ve İngiliz tekliflerini tetkik etmek için 1929 parlâmentosunu toplantı - ya davet etmek iştiyecek midir? “ Tehditlerie dolu bir yazı! ,, Elbellâğ, 4 i giltere VAR açi er ag» fak yapılacağını, fakat böyle bir ittifak yapılmasının iki devlet arasındaki siyasa münasebetle - rinde hiçbir hakiki değişiklik sayılmaması o lâzımgeleceğini, zira bütün bu ittifak palavrala » rma rağmen Mısırın 1914 yılın- da olduğu gibi yine İngiliz bo- yunduruğu altında bütün kuv - vetlerini İngiliz menfaati için seferber etmeğe doğru sürüklen diğini,, yazdıktan sonra diyor ki: “Eğer bu ittifakın ana hatla rında da İngiltere yine eskisi gi- bi manda sahibi devlet süsünü takınarak boy gösterecekse ne - tice 1914 ün neticeleri olacak - tır. (1) Hattâ denilebilir ki, bu neti - celer eskisinden daha fena da 0- labilirler, zira 1914 te Mısır hü- kümeti, İngilterenin (Mısırda yaptığı kötü işlerden arada ka - bul edilmiş bir muahede bulun - madığı için mes'ul edilemiyecek bir vaziyette bulunuyordu. Hal - buki bugün Mısır öyle bir vaziye te kendi başında bulunan bir hü- kümetin akdettiği bir muahede ile girmiş olacaktır. Binaena - leyh Mısırın müstakbel felâket- lerinde Mısır hükümetinin de €- (1) Yani harp başladıktan sonra Mısırda ayaklanmalar, ihtilâller, is- yanlar başlıyacaktır demek istiyor. TAN : İ Dil Anketi Yeni ve ikinci bir soru daha yapılıyc. “Ulus, refikimiz; dil hakkında etimolojik ve morfolojik ikinci b anket daha açmıştır. Bilginlerim > ve dil işleri ile uğraşanlarımız bi ankete verecekleri cevapları güze temiz yazı işleri direktörlüğüne veya Ulus gazetesi yazı işleri di rektörlüğüne gönderebilirler. İkinci anketin sualleri şunlardır: 1— Işık, 2 — Parlak, 3 — Sicak 4 — Ateş, 5 — Gök, 6—Su,7 — Yer, 8 — Toprak - torpak, 9 — Yıl. diz, 10 — Yal. ik ve teşekkül etmişlerdir? Hi) Bu için köke i dir ve eklerin herbirinin mâna ve | farkları bakımından rolleri ne ol » muştur? ' IV) Bu araştırma neticesinde: A — Türk dili kökleri, ve, B — Türk dili ekleri, ve, C — Türk sözlerinin teşekki hakkında bir kaide çıkarmak müm kün müdür? EE Kİİ sef duyulacak bir hissesi olabi - lir. (2) Mısır istiklâli tarihe mi karışacak? Eccihat gazetesi “İngilizlerin yerine getirmedikleri vaitler ü zerine,, hükümetin dikkat naza- rını çektikten sonra soru “Mısır hükümeti İngilizlere eski vaitlerini hatırlatarak meş- rutiyetin iadesine dair olan Mı. sir isteklerini yeniliyemez mi? Mısır hükümeti İngiliz fevkalâ- de komiseri Sir Miles Lamp - son'a, 28 Şubat beyannamesinin bir gül olduğunu ve İngiltere - nin o beyanname maddelerin - den bir kısmını tatbik ettirip bir kısmını unutmak istemiyeceği - ni söyliyemez mi? 28 şubat be - yannamesinin meşrutiyet idare- si hakkındaki maddeleri neden hasıraltı ediliyor? İngilizlerin Mısırın müdafaa- si adını verdikleri şey, acaba Mı sır istiklâlinin kökünden kazın: ması, Ulüslar Kurumu ve bütün dünya milletleri önünde milli hâkimiyetin tarihe karışması mânasına mı gelmektedir? “Halk size itimat etmiyor!,, 'Essiyasa gazetesi de “Nesim Paşa hükümetinin Mısırı büyük taahhütlere sokacak bir askeri ittifakı imzalıyamıyacağını,, tek rar ederek diyor ki: “Hangi bakış zaviyesinden bakarsak bakalım bugünkü ka - binede böyle mühim bir muahe- deye imza koyacak salâhiyeti göremiyoruz. Nesim Paşa mem- İeketin hangi sınıfına, hangi zümresine dayanmaktadır? Mr- sırın münevverleri ve geniş halk tabakaları Nesim Paşaya en u - fak bir itimat bile göstermiş bu lunmıyorlar, Hükümet gazete - leri kabineye Veft partisinin de müzaheret ettiğini söylemek le hata ediyorlar. Veft kabineye birçok ihtiyat tedbirleri alarak ve birçok şartları ileri sürerek geçici bir müzaheret göstermiş» tir. Memleketin tehlikeli günle- rinde Veft böyle bir hatada bu - Junamaz, “Ne oluyor ? Neye gizliyorsunuz ? ş, Elittihat, “hükümeti ittifak şayiaları hakkında millete iza - hat vermeğe davet ederek,, di - “Siyasa havasında memleke - tin yarınını alâkadar eden siya sal meselelere dair bir sürü şayi- alar dolaşıyor. Kimi İngiltere - nin Mısırla muvakkat bir mua - hede yapmak istediğini kimisi de İngiltere ile Mısır arasınd tedafüi, tecavüzi bir askeri itti- fak yapılacağını söylüyor. Mil - let bunlardan hangisine inana » cağını bilemiyor. Acaba bütün gürültüler ve yazılar içinde bir bakikat kokusu var mıdır? Bildiklerini halka resmen ilân etmek hükümetin başlıca ödevi olmuştur. Bunu halk nimmna resmen söylemekteyiz. Nesim Pasa bu meseleve dair derhal i pülkave| Yazihanenin kapısı vurulunca, Şa» kir, dudaklarından, mesleki bir “büy- salıverdi. Fakat kapı açılma- ayni zamanda yerinden kalktı ve kapıyı açarak meçhul ada- mı içeri aldı. Müşteri ürkek adım- İ larla ilerliyordu. Şakir, ona oturma: sını rica ederek, masasının başına geçti. Başı önüne eğik duran müşte tisine dikkatle bakınca tanıdı. — Vay! Sen ha Irfan! Irfan sandalyeye yıkılır gibi otür- du ve başını avuçlarının ârasına ala- rak hıçkırmağa başladı anın yanına geldi; omuzlarına ha- fifçe dokunarak: — Zavallı dostum! Zavallı dos- tum! dedi. Cesaretini, soğukkani nı, neş'esini asla unutamıyacağım Si per arkadaşım İrfanı böyle bitkin, ih- İ tiyarlamış mı görecektim? Irfan yavaş yavaş kendine geliyor” du: — Evet! dedi, Nereden geldiğimi tahmin ediyorsundur. Ve bu sözleri sö pencerelerin ötesinde uzanan bir me- zarlığı gösteriyordu. Şakirin izahat talep eden dost bar kışlarile karşılaşınca : | — Karımı dün oraya gördüm, di- ye devam etti. Evet karımı. Düşün ki henüz altı senelik evliydik. Hâlâ bi ribirimize doyamamıştık, saadetimiz hâlâ olgun devresine gelmemişti. İ Ve İrfan tekrar hıçkırmağa başla diy Sakiz ieksaz, Gülal rak: — Zavallı dostum! Zavallı döğtum! diye mırıldandı. | —Benimazur gör, makta devam ediyordu İrfan, Dün karımın tabutunu omuzda götürmeği kendilerince son bir vazife telâkki eden birtakım akrabaların, uzak dost- ların yanında kendi kendimi tstabil İ dimse de, senin karşında kendi İ kim olararyorum... Biraz evvel hanım önünden geçerken, tabelâda senin is- mini görünce, birdenbire mes'eğini sevimli ve dost yüzünü, samimiyetini hatırladım. Sende, bir melce bulaca- ıma emin olarak geldim. — Çok iyi ettin, beni hatırlamış olduğuna mersi, Artık yemekte bers- beriz değil mi? Bu sözler üzerine İrfan yerinden doğrulur gibi oldu, Şakirin masası- nın Üstündeki kâğıtlara bakârak: — Aklım nerelerde? Az daha sana söylemeği unutuyordum, dedi. Zira Irfan bu yazıhaneve, tabelâ üzerinde yalnız arkadaştan ismini gördüğü içini gelmemiş, ayni zaman- da bu ismin altındaki elim'e de adım larını oraya kadar sürüklemişti: Her nevi mezar yapılır. Şakir, birdenbire mesleki büviye- tine dönerek, mihaniki bir ses'e: — Arzun?.. dedi. — Evet, hem de en iyisinden. Şakir hararetlenmişti: — Bak, sana teklifim şu.. Henüz modelini ısmarladık, fakat düşünmek İ teyiz. Biliyorsun ki, bizim mezartaş- larımız, hep karataştan... Zaten me- zarlıklarımız bunun için insanı kas- vete boğuyor. Ve bana kalırsa, mezar- lıklarımızdaki bu yeknesak matem rengine karşı bir reaksiyon yapmak lâzım., Sonra meselâ mezarların etra- ina beyaz çakı taşları serptirilir, Ren- görenk demir parmaklıklar da mez&- rım hududunu tayin ve ölünün istik- Jâlini, hürriyetini temin eder, Kabul! Sana ve zevkine itima- dım var. Yalnız bir an evvel yapıl malı, ken, başile, ——ğ—ğ— arasında hakikaten bir anlaşma yapılmışsa veya yapılıyorsa bu- nu memleketten gizlemekteki mâna nedir? (2) Bu makale doğrudan doğruya Krala karşı bir tehdittir. . Birkaç gün sonra, Şakir Iriana ye- | diye bekir. | bir beyanname neşretmelidir. | Eğer büyük Britanya ile Mısır | e m Mezar Taşı — Nakleden Mİ-FA | meğe davetlidi. Arkadaşının evinden içeri girince, Şakir Irfanı yine müte- essir, gözleri ağlamaktan şiş, per şan bir halde gördü yine, Yazikane- deki ağlamak fasılları evde de tek- rarlandı, Irfin hakikaten çok ümitsiz ve bed- bin görünüyordu. Hıçkırıklarla kesi len konuşma arasında: “Ah bilseni Bütün hayatım, seadetim mahvoldu. Artık bir an evvel ona kavuşmaktan başka bir düşüncem yok.” gibi cüm- leler, matemin samimiyetinden şüphe ettirecek kadar birkaç defn tekrar Şakir, eski arkadaşının ruh peri- | landı. Yemekten sonra, salonda kah- sanlığını sezince yerinden kalkarak | ve içerlerken, Irfan biraz müteseli olmuş, daha de biraz insafa gelmiş olacaktı — Ben de hep kendimden bahss diyorum. Sen nasılsın, hayatından memnun musun? İşlerin tıkırında gi diyor mu? Şakir, ailevi vaziyetini birkaç kelis me ile anlattıktan sonra muhavereyf daha mesleki mevzulara inhisar etti k, bu meslekte muvaffak olmak için gereken (psikolojik meziyetleri saydı: Müşterinin hakiki hislerine ce- vap verebilecek bir mezar inşa ede bilmek için, onun mateminin mahiye- tini, derecesini ve derinliğini sezebil- mek şart... Zira matem ve para sarfet- mek endişesi bir insanda birleşti mi, beklenmedik reaksiyonlar doğurabil Zamanla teessür ve matem azalır, v kuya dalar, halbuki Basislik, bir yı İan gibi baş kaldırır, uyanır. Zaten insan ruhun p ve ekseriya r bilen Şükir, mezar inşası için kendisine ge len her müşterisine her siparişle be» raber bir mukavele imzalatyordu. — Beni mazur gör Irfan, diye Şa- kir sözlerine devam etti, Ben yalnız şirketin müdiriyim, ben de her aza gibi nizamnâmeye riayet etmeğe moc- burum. — O da kabulüm.. Mademki işles rinizi kolaylaştırıyor, ver imzalıya- yım $u mukaveleyi... Fakat. Irfanı yine bir ağlamaktır tuttu? — Zavallı, sevgili karıcığım. Ne diyordum Şakirciğim, mukaveleyi im- salıyacığım... Yüz lira nasıl? — Arkaadşça fiyat Irfan, mukaveleyi Oimzaladıktan sonra, Masanm gözünden bir taban- ca çıkararak: — Şu tabancayı görüyor musun, dedi. İntihar etmemek için nekadar büyük bir irade kuvveti sarfettiğimi kabil değil tasavvur edemezsin. Fa- kat sevgili karıma, hayatıma kastet- miyeceğime dair yeminim var ve yi- ne karıma verdiğim sözü yerine ge tirmek için Suadiyedeki akrabaları» ay kadar kalmam lâzım... Zira deniz insanı açar, plâjlardaki ka» labalık insanı hayata ışındırır. © Aradan bir ay geçmişti. Bir gün Irfan yine Şakirin yazıhanesinin kas pisini vuruyordu... — Demek döndün ha? — Sabahleyin geldim... — Ne var ne yok, iyisin ya?.. — Sorma karımı biz türlü unuta miyorum.. Birkaç dakika kadar ikisi de sustu, Irfan açılmakta tereddüt ediyor, Şa- kirse masasında, başını kâğıtlar ara- sında saklamağa çalışıyordu. Nihayet Irfan: — Sana söylemek istiyordum, diye söze başladı. Orada çok düşündüm, bu mezar... Şakir başını kaldırmadan: — Evet, dedi. — Düşünüyorum ki karım çok sâ- de bir kadındı. Böyle muhteşem, göz alıcı bir mezar önün ruhunu muas zep etmez mi? Dahası var, İiremsiz masrafları hiç sevmezdi. Eminim ki, mezarı için yüz lira harcamama, asla razı olmazdı... Oyle değil mi? Şakir bir an sustu. Sonra, mukave leyi Irfana uzatarak? — Bak mukaveleye, nasıl arkadaş- ga hareket etmişim! dedi. Irfan mukavelede şu cümleyi okur du: “İmsası Icin altı av beklenmeni.,, kâğıtları arasından m ” m NN. ll x