T PU ! | | f | p H eC TE IAM , . 2 —SON TELGRAF— 212 imci TEŞRİN 1902 HALK FİLOZOFU mmmre a Y—ARDIM Önümüsdeki ay başından itibar #en, İstanbulun mubtelif semtle- rinde açılacak olan aşhanelerde, 16 bin yoksul tandasa bedava sıcak yemek verilecektir, Tamamea yoksul vatandaşa na- sıl yardım edileceği, sayın Başve- kilimiz Şükrü Saracoğlunun ea okuduğu beyanmamede tasrih e- dilmişti. Hiçbir yerden geliri ol- miyan ve tamamen muhtaç bulu- nan vatandaşlara sıcak yemek ve- rilmesi, kararlaşan bu. YIİ* urasındadır. Bugünkü bal ve yattlar altında, 16 bin kişiye hergün sıcok yemek verilmecinin ne demek olduğunu, eyinde bergün bir veya iki tence- re yemek kaynatmak mecburiye- tinde olan bütün vatandaşlar İd- zek eder. Hükümetin kararlaştırdığı yar- dim şekilleri, vakit kaybedilme den birbiri ardı sıra tatkik saha- : AT T HAĞ BAKKAL VE MEYHANE Balkkalda, aktarda rakı bulun- muyor, Geçen gün bir arkadaş göyle diyordu:. Bizim semtle bir lıkkıl ile bir meyhane yanyana- dır, Bakkaldan rakı sordum, yok, dedi. Gözüm yanıbaşındaki haneye ilişti. Orcada bütüm raflar zakı şişelerile dolu idi. Acaba, meybhaneler nereden Tar kı buluyorlar?, BOŞANMALARI ÖNLEMEK Guzetelerde bir ilân gördüm: Boşanmaları önleme bürosu ismi- le bir müessese kurulmuş.. on lira Ücretle, boşanmalar — önleniyor- müş.. Amerikanvari bir Bu mücsseseye hayırlı hizmetler di- leriz. Eğğer on liraya bu iş oluyar- Ba, ne saadet!. 'TRAMVAYLARDAN ATLIYANLAR Üç günde 2300 kişi trumvaylar- dan atlarken tutulmuş ve hakla- zında ceza kesilmiş! Bu, huzin bir zekordur. Güliba, ihtiyari durak» dar kalktıktan sonra, atlıyanlar fuzlalaştı, Fakat, coza işi iyi takip edilir- * ıe. zannediyorum, atlıyan da kal- TURFANDA " MANDARİNA Gazetelerin — yazdığına göre, - Heybeliadada yetişen ilk turfan- * da mandarinalar çıkmış ve piya- sada satılmıya başlamış. Yarın, öbür gün pruu da görünür, Ar- ydik, kış geldi. | Mandarinanın fialı kaça aenba?, Alacak değilim amma, ımerak edi- yorüm, * AHMET RAUF ——— —— ——— Yni bir talimatname Muaarif Vekâleti yeniden bir lse ve orta meklepler talimatnamesi hecırlamiştır. Fakat bu yeni ta- dimatname henüz tasdik osunma - dığından neşrolunamamıştır. hliııll!vıılmll_ıı!lo. 35 v AMĞT &Ğ BİR PALYAÇO DÖRTCAN- BAZ BIR DE — Bulki de dedin durdun... Bir şey gn biliyorsun? Osmnan Ağa dün akştın enerdircn ba- ginden seyreik'ği sabneyi balırlıyarak? belki sokulda — biribirinin “kafalarımı CP ya karslşla veyhut ta büstaha. Bimizlerdir, diytoekti - Yakat man Aga bülün kabalığına Tağımen O #tna kalbli ve gevcar bir insan değil- a tiçmel yiyen memurları â- sce Kölülemeğe viedanı Tazı ol Belki de hasta falan olmasımlar Göyecektim. —Dedl— Orlalıkta paçav- n var da... — YVa, Bea de muçrak ettim doğrusu. & hademe konuşuzlarken d yarak sustular. Oamon Ağa bir. da- KT elinde bir meklupla tek. 'ak aözi 'İkiyüz REŞAT FEYZİ sına konmaktadır. Yarın, öbür gün, İstanbul şehrindeki bu 16 bin yoksul vatandaşlan sonar, mahdul gelizli bir milyon 600 bin vatan- daşın yardımına koyulacaktır. Hükümet, imkân hudutlarını, çok realist bür tedkik gözile daima takip etmektedir. Yardım denin- €e, devletten gelecek ilâhi bir ne- fes beklememelidir. Nibayet dü- şünmek İfzımdır ki, bugün, en “büyük müstehlik devlettir ve ba- ganda beslemiye, giydirmiye mec- bur olduğu mülyonlarca insan var- dır, Piyasada da, en büyük alçı yine devlettir. Çünkü yedimmiye, giydirmiye mecbur olduğu mil- yonlarca İnsanın - birçok ihtiyaç- darı vardır. Saracoğlu bükümeli, en geniş hüsnüniyetle mümkün olan bütün yardımları, bu yardıma lâyık olan Vat derece derece yap- maktadır ve daha da yapacaktır. Kız San'at Enaetitülerinde üstüste iki yıl sınılta kalan talebeler hakkında yapılacak muamele KB Kız Sent'at Enstitülerinde her hangi bir sınıfta üstüste iki yıl terfi edemiyen lalebelere — birer küğıt verilerek hiç bir mektobe kabul olunmamaları kararlaştırı maştir. Yalraz yaştarı müsalt ise husust mekteplere imtihanla ka- bul olunabileceklerdir. Köy enstitülerine muallim yetiştirmek üzere yeni açılıyor Maarif Vekâleti talım ve ter- biye heyeti yekünu on sekizi bu- Tan köy enstitülerinde ziral tek- nik gibi bazı esaslı dersleri oku- tabileoek müallimler yetiştirilme- &i çin Hisanağlu Köy Enetitüsü- nün köy enstitülerine — muallim yetiştirme kursları açılmasımı ka- | rarlaştırmaştır. Kurslar bu'ay bar şından üfbaren fasliyete göçe - ceklerdir. Bu kurslarda sekiz ders grupu için muallim yetiştirecektir. Bu grupların dk ikisi 4 der, son iki- Bi de altışar aylık olacaklardır. — kuruşa pekmez | satanlar adliyeye veriliyor Çemberlitaşta Ahmet Marangoz- oğlu, Lâlelide İsmall Altuğ ve Yu- suf Torturan yüz kuruşa satılması icap eden pekmezin bir kilosunu iki yüz kuruşa sattıklarından ad- liyeye mıım..ı-ı. Durak yerieri Şişli çocuk ve Haseki kadın hastaneleri önündeki ihtiyari du- raklarda tramvayların yine eskisi Eibi durmasım Belediye kabu! c miştir. —« Çünkü, bu iki durak, hastane- lere gelen giden hastaların inip binmesine yarıyan yerlerdir, Bu son karar, birçok kimseleri mem- nun etmiştir. Diğer taraftan, hti- yari durakların kaldırılması u- Mmumiyetle çok iyi netice varmiş- tiz, Bu tedbir, seferler ürerinde bariz tesirler yapımışlır. BÜURHAN CEVAT HOKKABAZ Nail Bey mektubu açarken genç ve Güzel bi kadının kapıdan — girdiğini gözlüklerinin üzerimden gördü: — Ba Belön Fahire İâl, İ — Şöyle buyurun Henamatendi mü- ezade ederseniz gelirdiğiniz. mektubu ekuyayamt j — Rica ederlen elerdim, Nall Boy mektubu okuyup bitizdik. ten sonra yine gözlüğünün üslünden Fahireye tebemimle bakte: e| — Mektutri gönderen Mahmet Veb- Bİ"Boy çok aziz bir dastumdur... Kenm | Gisini pek sever ve hürmet ederim.. Bu - sebeple sizi tabli - reddetmiyece- Ban... — Ah teşekkünler ederim Beyeten- ondi., — Hımsca bize ç İne'lece bilen bir büyün Mzimdı, Bugün yarın gevetele- ve ilân verecektlem... 'Tesadüfüm İâtte a bi diyek yak.ı | Terinin <Mesken bedokeri» | &ur. j Tarlabaşında Nikola oğlu Nöko, Memur ve müstahdem-| Şeker Hatı neden yüksaldi? Şokerin pahalanması kangonda, bir kasam vakmdaşlar' garip düşünce kam- darına yer venşarler, Bu- gime kadar Sir çok İzahlar yapılınış- tir Faksi, ona rağnen, bu Bat arlışır mun hekiki sebebini socunlur dkrik, de- illdir, Şeber vaziyetini ben buldsa edeyaa: demlekotle geker İti kil geh yezdu, 50 bi a GLRSAL vardı, War Ka bugün, dünya karbina 4 ünü gah içiedle göker kdihsali kddk gelmi- ver, Çünkü, iskilâk 110 bin tona çık- mişür, Bu artıyla ücze zaruri iler var. Bu söbüplür arasinda gunu u- ınüırıu_v.ık Hazan: Büyükbir orduyu BiA altında tutuyoruz. Bir kıtn vatandaşiar, — 'Dürkiyenin | hesbe girmediğini, biassnaleyb yiye- gek Dütleri vaziyetini anlamadıkları. a) Süylüyorlar Fakat, düşünmek ü Bi Türkiye barbü girmümelir, srera, hacbe gzniş ebi, ordularına - bösrn hüemen sulerbar bir bâle — getirmişti. Bu kaekoca ocdunun büyük bir müs- #chlik İükleri okduğunu düyünmeliriz. Binaemalaytı harbe girmemiş olmakla, barbe girmiş olmak arasında bizim çi pök ıııbk biç fayik yuktur. Şeker isti bundan başka, diğer Bobapler dolayisiyle de armaştır. Bur gün, meveut tiyacı karılamıya im- kân yoktur. Busrenâleyk, geker ktihlâkini azap- smelir, T İRURlAK seötesile içia de Sabini'ürt- fırmak dedbiri alamıstır, Flatler ae Yınca, geker, bçr gün küllarılar bir madde olmuktan Çikscök, — valandaş- dac, bumu ancak zarur! ihtkyaçları içn bullananaklardır, Dunlardan baçka, geker . fiatlerini getkarmzlda yu enühüm Öit de vardar: Pirasada tedavükde balunan para mec- muu 700 müyon İiradır. Bu purunan gü müyen Tcam, — geker sslışları ile Merkoz Bankadı kıcalarına fade Gd Hebilecektir. Binmanaleyh. — gekene beş yüz ot tç verirken, bu paranın begte dürdünün — paramızı — soğlunla- enak İçin Mörkez Barkasına yatırıldı- Bi vöştnüyalım. R.SADİT Mesken bedellerinden alar cakları olan muallimler Çanakkale vilâyetinden 1982 1935 yıllarında ve Bilecik vili ftinde de 1932 yılında mualiimlik yapmış olan ilk mektep muallim- için bütçeye tahs'sat konulduğu ve bu vilâyetlerden &lacâkh olan he - men meckür viliyetler Maarif —müdürlüklerine müracsat etmele- Ti dün Maarif Vekiletinden Maa- *if müdürlüğüne tebliğ olunmuş- ——— lere ağır işçi karnesi verilmiyecek mi ? Ankaradan . bildirildiğme göre memur ve müstahdemlere bundan böyle ağır işçi karnesi verilmiye- cektir, ÖLt Bugüne kadar ağır işçi karnesi | almakta olan memur ve müslah- ücmterin Karneleri bityükfere zilmekte olam karnelerle değişti- rilecektir. — Büyük bir tafih denilamezse de burada samimi bir mühitte e- dacaksınız Fahire Hanım, Cahide (. Mminle bir dakekilom daha vandır. Fran> gncas. küvvelilir, Siz de — İngilizce muhabeneyi idane edersinle.. — Bir de ıc'-u bir mühasebecia' var,.. Çok iyi bir çocuktur... Hep böraber — geçinlr gidensini olmaz mit, — Mükemmel olur. etesdimi... — Ne zaman çe başlamamı emmredersiniz?, Nell Bey güldür Bana kalırsa hömen şimdi... Ş ktnle bunar müsat ml bilmem, Tabil müsnit efemdin, Ne kadar .ıı başlarsüm benim İçin 6 kadar —M âlâ Fatire Hanam, Şendi gi- ze odetiz; yüzıhaneaii — makineaii göntariniem, Nuil Bey Fahireden memzun — kale mruşt, Görü açık, tenbiyeli aklı başın- #a elddi bir kısa benaiyordu. Ona bir kahve ismarlamıya davraauken — kapı açılarak posta müvezzli göründü, — Telgrati — Getir bakalım, Müveszi çantasından iki telgraf kâ. Hu çikererale uzatlı; — Lütten imez çölniz, v Nali Böy imsaldiktin sonra telgraf- dari açıp okudü, Algat bir stsle, Harp Va"ziı eti Bingaziden sonra Bizerte ve Tuhus DOĞU CEPHESİNDE: Rucyada kışın çiddetle hüküm #ürmesine rağman Don cephesin- de, Stalıngrad'da ve Kafkasya ke- gmlerinde muharebeler cer etmektedir. Ruslar Tiflis yolunun baçında bulunan Vlâdikafkas şi- malinde mukabil taarruza geçe- rek Almanları ric'ate mecbur et- meşlerdir. Almanlar 5060 ölü, 144 tank, 350 kamyon, 70 top vesaire Kaybetmişlerdir. Ben — Rusların Kafkasya kes'imlerinde daba buzi teşebblislerde bulunacakalrnı sah.| min ediyorum, Bundan başka Al- anaer tebliği, Don cephes man ve Rumea, kıt'alarının müs him piyade ve anotörlü Rus kuv- vetlerime karşı Çetin savaşlara gi- riştiklerini haber vermiştir. Hu- lüsa; Rusların kışı yalvız bahara hazırlık tcdbirlerile geçirecekle- Tüne #ntülmel verilemez. Almanlar | Rusyadan mühim miktarda kuv- yetler çekmektedier. Bu kuevet-| lec Yun talyaya ve Af- rikaya nakledilmektedir. Volkof, Don ve Volga nehizleri, ağır va Bıtaların — göçebilecekleri — kadar buz tuttuktan sonra, Ruzlarin kiş kıt'alarile, Leningrad, Stalingrad ve Kafkasya kesimle- rinde bazı taatruzlarda bulun maaları çok muhtemeldir. LİBYA CEPHESİNDE; 8 inci İngiliz ordusu, tazyika devam ederek Bingazinin şimal ve cenup — bölgelerine varı imiştir, Mihver kuvvetleri Bingaz'yi bos şaltmıştır. İngiliz ordusu cenap cenehinin Bingazi cenubunda Ati Moskova, | | ( Yazan: İ. S. Eski Bükreş Ateşemiliteri vel Sirte körfer'nde — Elegetla'ya doğrü çeklidiklerine ihelmal veri- lebilir. Yalnız mihver kuvvetleri- Bin Anlelat'ta mükayemet gös - termesinden Bingeziden cenuba in ne yollar üzerinde mihver nak- liye kollarınım görülmesinden ba- z mihver artçı kuvvetlerinin fe- da edildiği anlaşılmaktadır. 8. ci İngiliz ordüsu için ikinci ha, Elageila'da müatahkem mev- zilerde Müukavemet elmesi muüh- temel olan Tükver — kuvvetlerine den faarruz etmke, Trablus- a doğrü Süratle ilerlemektir. Esaşen bu mihver kuyvetleri ge- #isine düşen ci ıfkım.len teh- dit edilmektedir: lerleyen Mmül l"fık mduiu. öleki Çad bölgesinden harekete geçen ve mevcudu 10 bin kişi old göylenen Fransız kuvvotlı lar 1200 xüometne ymnd._. bu- hnay Trabiysgarba doğru yürük yorlar, 10 — 15 gün içinde mih- ver Küvyetlerinin gerisinde veya | Trsblus cenubumda görünmeleri | mubtemeldir. 'Biz müttefiklerin Çat gölünden | Libyaya bazı mahdut küvveder sevkedebileceğini 3 hâfta evvel yezlığımız zaman, bunu - tenkil | | etmek isteyender oldu. Hüdiseler Şimdi kendilerine cevap oluyor. Tunusta, Bizerte ve Tunus şe - vermiş kubulmuş, müttefik ta ları bu iki şehrin 50 klometze y İ kınıma varmıştir. Bü iki şehrin safha başlamak üzeredir. Bu saf- | | . HAHKEMELERDE: ..| Ustalar meclisinde! çıraklar keser usilı çi gibi İitma karışık ek, döğmek değil de dör ğüşmek davası idi, Taraflar sekiz on kişiyi buluyordu, Kimin kim- olduğunu anlıyabil - mek mühim meseleydi. Yalnız, davanın mevzuu pek garipti, İki tarafın da, bir iki, yaşlı, eski uğır külherbeyi. elebaşıları vardı. An- öna göre, bunlar, akşame | tıkları mahalle kahvesin de eski semâi Ve koşma usulünü Ahya etmektelerdi. Bunlara uyan gençler de semat söylemeğe alış- | mışlardı. Yine bir akşam kahve. de toplanmışlar, iki taraf olmuş- lar, evvelâ elebaşıları, ustalar bi rer semai söylemişler, ondan son- Karşılıktı, heveski mır buşlar maşlardı. Nihayet, taraf birbir'ne girmiş, s.m sille- ye yumruk yumruğa gelmi: Fakat, kimin kimi döğdüğünü an- damak müşküldü. kendileri bile, kimden davacı olduklarını bilmi- yorlerdi; sarüh ve kat'i bir şey Söylemiyorlardı. Hükim: — Zaten, siz de, kimden davacı okduğunuzu. bilmiyosunuz! dedi. Davanızdan vazgeçip barıştama- rız, mesele kalmaz. Yöksü, hepi- niz biribiriniz döğdüğünüz için, hepiniz ceza göreceksiniz. Dava- guzdan bepiniz vangeçiyor musu- nuz? Bu sufh teklifi, her halde hep- Bine mülâyim göündü ki, arala - rında bir fiskos başladı. Nihayet, iki tarafın büyükleri, ekebaşıları, (Devamı Sat 3, Sö. 7 de) ayyün ettimşele, Al- wnanlar Teablüsgerp yolunu kapa- mak maksodile cenupta Gabes li- manma da küvet çıkarmışlardır. fik kolu buraya Derledi- ün yarın bu limanın 'nda çarpışmalar olması muh- tomci —- TARİH SOHBETLERİ -— | Halk Şairlerinin Destanları İstibdat devrinde Anadolu köylüsünün perişan hali - Mısırda Fransız destanı - 1332 deki pahalılık destanı - Gedainin zampara baskını dsestanı... Harpler, isyanlar, —ihtilâiler, büyük yangınlar, büyük kıtlık - lar; düğün, sünnet düğünü, ra- mazan ve bayram günleri, ılıca ve hemara idemleri, çarşı ve pa- zar üzerine halk şairleri tarafın- dan yazımlış destanlar, tarih ve cemiy bükimindan — fey- ni | kalide kıvme!ll vesikslardır. ğimiz İkinci Al üç yıllık saltanatın nun İhmal edildiğini, bu — koca 'Türk yürdunun bir harabeye gön- düğünü söyleriz; faksit, devlet Salnamelerini, ve o devrin gaze- felerini karıştırırsak,, muazram mit devrinin Anadolusunu ve A- madolu köylüsünün perişan halini bezin levhalar hal'nde tasvir et- müşlerdir. Üçüncü Selim Fransız dostu i- di; fakat, General Bonapart'ın Mi- Bıra saklırmaşı, Selim ve hükü- metini tehlkeli bir süzpriz İle Karşılaştirış idi. Fransızlar, Mi- sırdakl muvutfakiyetleri üze- rine, Müslüman ahaliye karşı çok küstah, şımarık, mütecaviz ol - miuşlardı. Benli Halime adında hayatı meçhul kalmış kadın halk şalri yazdığı huzin bir destan ile, Fransızların Mısir baskınıni yana yâkıla anlatmaktadır. Benli Ha- İlme, bu hâdisedeh Üçüncü Seli- mi mes'ul tutmakta, onu ve hü- ini gafletle suçladıktan son- ra, tahtan çekilmeğe düvet et - mektedir; iki üç kıt'a 'da bu kıy- metli vesikadan nakledelim: Suçumuz ne idi bilmedik kusur; Kız gelin kalmadı çekildi esir; Fransız elinde kaldıysa Misır, 'Taç ve tahtı terket gel Padi- şahım! * Kötü kâfir haç takıcı gezdirir, Dine davet eder, candan hez- iÇ aa Mı Yazan: BEŞAT EKREM KOÇU Koma hakkımızı al Padişahım! Adımı sorar isen Benli Halime Mevlâ kakl olur znu böyle zülme Bizden selâm edin Sultan Se- Destanının diğer bir kat'asın «Üç kız okduklarını, gece ve gündüz kementlere vuruldukları- ya » Benli Halime «Taç ve tahtını terket gel, derken, mes'uliyet kark para... Bir kundura üç me- cidiye, allmaş kuruş... En lüks bir fotin bir llra ki, ancak ekâbir güyer... Bir çift çorap Skuruş ile 20 'kuruş arasında... On Jiraya bir €v yapılır... Alemıç İlraya olduk- şı gözel bir ev yapılır... Üç yüz mükemmel bir köçk yapı- lır... Çamışıreı, tahtacı gündeli- ği beş kuruş... ve İlâh... Bunlar, ., zaman «<Pahalı”şehirâ olan İs- tanbulun rakamlarıdır. Bir ziraat merkezi olan Konya, seferberi ğin ve birinci cihan harbinin ha- pahahlığından en az müteca- olan zengin — şehitlerimizden | titiydi; Konyalı halk şailerinden Âşik Mehmet, yazdığı destanlar- I dan biri ile, bize, birinci - cihan harbinde Konyadaki hayat paha- dhğının kiymetli vesikasını bi n»ımışıu. Bir kaç kıt'a naklade- v Bıhııı—ınliıqnalııı #T -l Halimenin Mısır Gelmiyeliberi ne olmuş Akl.ıbın aetü ağzam dalir! 'aman Kaldım ben aman ey Yarab.. * İki yüze çıktı gazyağ okkası Yirmi kuruşa kalaylattam tası Geçinmeklen âciz kaklı tasası El'amun,... * Yüz elliye aldım zeytinyağını Dolu vurmuş bahçesini bağını, :;ı.ııı çok alarnadım çoğunu * Haşhaş yağına evvel bakmaz idim Aylak olsa da alıp sotmaz idim Hazır olsa çıralıkta yakmaz idim EVaman..... 2 de Bin kuruşa aldım !ııııııyıml—ıı—.'mı— lıd—ihvıbıı-owı—,ı Bu pahalılrk destanı oldukça u- zundür; eŞeker bulunmaz, — kah- Ve 380, pirinç yok, ekmek büyük ihsan» Giyen bu halk şairi, diğer bir destanında, Anadoru delikan- hlatı Galiçyada, Irakla, Sinâda, Yemende döğüşürken, Anadolu- daki tarlaları ön yaşındeki oğlan. çıkların sürüp ektiklerini Gnlatı- yör; ön beş kağnı saman den müteğallibeden işikâyet edi- yet. 4 * On dokuzuncu asrin güzide saz geirlerinden Gedsinin letaif kabi- Tinden yazdığı baskın destanı da, cemiyet ilmi ve tarih bakımımdan gok kıymetlidir; şu kıt'adan, bil- kınların umumıyetle gCe Yakık yıpıMlĞl“l Gittikçe lü, ııııwı, hen- güm, Saatime baktım altada tamam!. Ardında mahalleli, önünde imam, Neferler beraber hem sancak- tarı!. Halk ağımda «Gübük. denilen qu 'ne olur ne olmaz, tavan ;- Fransada M Lâvalır Yazan: Ali Kemal SUNMAN Siyaset âleminin bellibaşlı de — dikodusu Fransa vekayli elrafur da toplanıyor. Framsanın kendislae den çok bahsettiren müsbel veyâ menfi bir talihi olduğunu söylü yenler yazılmamışlar. İyi günler rinde de, kara günlerinde de Wran sa başkalarını kendisile mesgul eder, Fronsanın 940 lelâketinden- beri geçirmekde olduğu kara gün lerinde dünya matbustmı ar iş gel etmemiş olan bir sma uıııı:. Bunun kim olduğunu tahmin mek de kolaydır. M. Lavai, — | Mareşal Peten'in iradesile onud artık Fransaya diktatör olduğunu 17 İkinciteşrin 1542 tazihinde çır kan karar gösteriyordu. - Ondam in kendi saha- sında aeler işlediği ortalığı meş> gul etmeklen geni kalnadı. Al- man ve İtalyan işgali — altındeki Fransada diktatör olduktan soura da neler yüpacağı ayrıca söz mev- zuu olcaklır, İngilizlere karşı dost olmadığını çoklan belli etm'ş ol- duğu için Feansanın bu barptekt felâketinden sönra M Laval'in galip Mihver devletlerile mağlüp Fransa arasında hal ve istikbal için bir «işbirliği» teminine mu- vaffak olacağı ümidine kapıldığı föriılıııı'i;llir. Böyte bir işbirl ğin'n ngiltere aleyhine alacağı düşün- cesi M. Laval'i hiç tereddüde dü- şürmedi, Buna bakarak belki de karar vermekte ve mes'ulihetleri- ni kabal etmekte cesaret göstere diği söylenerek M. Laval't tokdir. edenler de vardır. Fakst M. Laval daha 935 de Habeşistan meselesi ortaya çıktığı Zzaman iktidar mev- künde iken Fransız söyasetine İ- talyanın Iehine bir istikmmet ver- mekle İngiliz tarafını gücendir. işti. M, Laval vaktâ Iktidar mev- n azaklaşmadan bumun te- sirini görmüş, Fransa He İtal, nin arasını bulmak için çalışırken öbülr taraftan İngiltere İle Alman- yanın birbirine yaklaşlıklarını ane Tamakta yecikmemiştir. Çünklü İngiltere He Almanya siasında harp gemisi ve tahtelbahir yap- masına Londra bükümetinin artık mâni olmıyacağı kararlaştırılmış- tı. Fransa buna o zaman ses çıkar- madı, Çümkü Leval'in - İtalya ile anlaşmak arzalarına mukabil Lon- dra tarafından böyle bir aksülâ- mel gösteriliyordu; suanmak Tözün geldi. M. Laval'e göre İlalya her vakit Akdenizi kendi denizi say- mıştır, Akdeniz sahasında hüyü- mek istemiştir. Fakat evvelce dae Ha uzaklara, Amerikayı yolladığı muhacirlerle yükünü hafiflet yor- du. Sonra ticaret iHbarile de pa- zarları büyüdü, O zamavlar geç- miş, vaziyet değişmişti. İtalya bir gün gelecek er geç Almanya ile ortak olacaktır, Onun için İtalyayı talnn etmeli, Habeşistamı ona vermeli.., gibi. Ondan sonra M Laval iktidan mevkiinden uzaklaştı. Fakat İtalh yanın Almauya turafına gitgide Yaklaşarak Roma - Berlin tr'live rinin kurulması Üzerite de her- halde kendisinin ortahığı ve gele- ceği pek iyi gören bir devlet ada :ınudııı daha inanmış olar Lehinde, aleyhinde çok söz söy Tenmiş olan devlel adamlarından biri de odur, - Sakson tara- fanın ıı'ıııf::i.i tapl.yacağın ni düşünseydi nasıl hareket eder. di? Bu da bir sual. lâsa fare deliği bin altına, kaçar cak, saklanacak bir yer arce: İki üçü birden kapı çaldılar Bülün cemaal içeri dald lar Tavan arasında beni buldular, Dediler: «Teslim ol! Yaktur za- < zarilr. Gücüğü yakalanınca, <«Küçük bânıme da, yaşmak ve feracesini * Yüyer, bir ala ala hey ile karakola Golluğa görürülür yüzük, kolda bilezik Pembedir vücudu, gayetle naz'k, Ne kadar medhetsem, medhe Mrünasip Bacağına ı*vııh pembe şalvası!, Yukacıdıra "ı forace siyah Görenler yârümi ettiler ah, vah, Kimi mecnun oldu, kimi de seyyalı Koltuğum kabarın — gördükçe yüri!. Baskın da erbabına... G,rlıl Bgi- bi külhani şairler, tavan da yakalandığını unutur da, yüri- min güzelliği De koltuk kabarlır: » — SEŞAT EKREM e Hi