ADİZSELER AA C L ea H t E olmak Üzere.. Artık, bu şartlar altında -Hali- €in temizliğinden bahsetmek ga- rip olmaz mu?, Halicin temizlen- zaflarının gitlikçe dolduğu mey- danda değil mi?. Bir gün gelecek, Silihtarağada, karşıdan karşıya arabalar geçiri- Tecek.. AHMET RAUF Talebenin kıyafeti Mekteplerde kız ve erkek talebenin yeknesak kıyafet taşımaları mevzuu gu günlerde takrar ortaya atılmış bu, lunuyor. Verilen haberlere göre, hla- Brif Vakkleti, bütün talobe için ayni olarak bir elbise tipi teebit etmektedir. Bugünkü halile talebe layafeti pek pejmürde ve dağınıktır. Erkekler baş, ka, kızlar başka bir stil seçiyorlar, Ve| Bop-stil meselesi de esastn, yeknasak bir kayafet bulunmayışından neş'et ediyoc. Kız talebeye gelince; bunlar, Gaha ziyade süslü kıyafet taşımayı tercih ediyorlar. Ve hec.kız talebe, babaslrın kesesine göre elbise giyi, yörlar. Hatta, içlerinde fan'ezi, lüks Biyenler vardır. Gönül arzu eder ki, bütün telebe Aygi şekil ve kiyalette olsun. Bunun birçok faydaları vardır. İktisadi fuy- dasi, terbiyevi faydası, Getelik fay . dası, ahlâki faydası. Hatırladığımıza — göre, bundan on beş sene kadar evvek erkek ve kız talebenin yeknesak - kıyafeti - üzerin- «de yine durulmuş ve bir kıyafet dahi kabul edilip tatbikine geçilmişti. Fa, kat, o zaman, kabul edilen — kıyafet pek de iyi değildi. Ve galiba bu yüz- den, o ramanki yeknarık kiyafet be, #enilmemiş, kısa bir zaman senra or- tadan kalkımış ve unutulmuştu. Bu sefer, tedkiklerin esasli bir şe. kilde yapılacağı ve kabul — edilecek kıyafetin de makul ve güzel olacağı tahmin edilebilir. Önümüzdeki ted . yisat yılı başında, bugün tasavvur e- dilen bu İşin tatbik sahasına konaca. Çint ümit ederiz. BÜRHAN CEVAT Başimla evet işereli vererek yü - Tüdüm, O, önüme düştü. Cece çıktı . Bim merdiveni indik. Çiftlik evinin Bnünde küçük bir düzlük var. Oranı toprağı çapalanmış, tarhlara ayrılır Nezik, alâkayla baktığımı görünce, İzhat verdi: — Buraya ireyhan, givur gulü, ha- 4 bektaş pahlası ekeceğim Sözlerinden hiçbir. mana Çıkara , madığımı onlayınca süzgün gözlerini Örterek, yanağı — çukurlaşarak billür kahkahalarla güldü. — Bir aya kalmaz heptl açar görür. sün. Teyhana şehirliler fesliğön di . yorlar galiba. Öbürlerinin şehir adını bilmiyorum ki... Su orta yere de bir hâvuz kazacağım. Kıyılarını dere çi mile döşeyeceğim. Bura ne güzel o. dacak. Ben ber yil yaparım. Annenle Baban havuz başında kahve içerler.. Otların unda inctcik bir su a- karak, aşalılara dökülüyor, Gece gı , rıldayan su, bu olacak. Yürüdük. Çinlik evinin'yant sra birgok binalar uzayıp gidiyor, Neziki | 2 — SON TELGRAF — 31 TEMMUZ 199i | Yumurta ihracatı İtalyaya Yumurta satılıp Limon ve De- mir alınacak İtalyadan alükadarlara yapılan müracaatlarda mühim miklarda lerile ihracalçılarımız - temaslara hılyıdıı.nuhiü'ııdı mensu- g€at, demir eşya ve limen istene- cektir. Ye.nî sığınaklar Her büyük müessese müstakil sığınak yapacak Şehrimizdeki tekmil büyük mü- esseseler memurları için modern ve her türlü tesisatı havi sığınak- lar yaptıracaklerdtr. Bunlar için siper kabul edilmiyecektir. Projeleri alükadarlar tarafındar tetkik ve tasdik edildikten sonra tatbik olunacaktır. Bu hususta a- takadarlara tarnim yapılmıştır. Yardımsevenler Cemiyeti F Fakir Çocuklara Elbise Verecek Yardımsevenler Cemiyeti şeh- rimizde mektepler açılınca fakir ilk mektep çocuklarına yardım et meğe karar vermiştir. Bu yavru- lar için elbise hazırlanacak — ve her gün sıcak yemek verilecektir. 8 kişiyi birden ısıran köpek! Fenerbahçede İhsan Rifat apar- tımanında bulunan bir köpek bir kaç gün evvel apartıman sakinle- rinden dört ve komşulardan da dört olmak üzere sekiz kişiyi ısıre dıklan sonra ölmüşlür. Bu sekiz kişi, kudüz bastanesin- de iğneye devam etmeğe başlamış- lardır, Baker Mağazası Aleyhine Açılan Dava Beyoğlundaki Beyker mağaza- gımın, dün öğleden sonra asliye ikinci ceza mahkemesinde, yüzde 128 kürla kundura satmak sure- tile ihtikâe yapmak suçundan mu- Hakemesi yapılacaktı. Fakat mahkeme göç Vakte ka- dar beklediği halde, ne mağazanın mes'ul müdürü Samuel, ne de kundura dairesi şefi Dimitri ge- memişlerdir. Bunun üzerine mah- keme kendilerinin polis vasıtasile zorla getirilmelerine karar ver- miş, muhâkemeyi başka bir güne bırakmıştır. HALK SÜTUNU İş arıyanlar Üniversite Tıp Fakültesi — dördün. ü sanıf talebesiyim, İş arıiyorum. Mu. hasebe ve yazı İşlerini iyi bilirim; seviyemle mütenasıp başka işlerde da çalışırtm. Bu sütunda M B. ramura- GELEN İŞ VERME MEKTUPLA, RI «« Çalışkan Türk. AÇIK KONUŞMA:; Bayan . Y. Z — Gelen iş verme mektubunuz bu- gün adresinize üi . Tefrika No: 11 Çıngırakları ı Yazan: CAHİT UÇUK — Buğday anbarları, samanlıklar, Alurlar, ortak evleri.. Diye gözteriyor. Babamın Arap at darı olduğunu hatırladım: — Nezik şu atları görmek İstiyo, karkmaz — Dur biraz şeker alıp gelem. Uzun eteklerini savurarak eve doğ- Tu koştu. Etrafıma bakıyorum. «Ci züngüt> köyü. tepesi hâlâ karla ör tülü Zorbahan dağına yaslarımıştı. Tepedeki karlâr, beyaz yalçın kay lar gibi parlıyor. Cect beni Ürperlen rüzgârin karlara sürünerek geldiğini düçündüm. O tepeye tırmanmak, el değmemiş karlardan avuç avuç mek istedim. İçimde, taze, garip, ma yobancı İstekler dolu. Nezik, elinde üç beş parça şekerle yanıma döndü: — Haydil... Ahtrın göniş çit kanatlı kapıstnı omzlle Herek açla. İçerisi henüz kam ı | l ı 4 ! l 1 _;%ÜN O LEİNKİDİ| nrllııo.gıınm Göçenlerde — meretmeğe azaml fat konduğunu gazetelerde — okumuştum. bart tacirler, — merelmek - topluyor. larmış. Şimdi, bü vaziyet karşısmda hüyalleri sukult etmiştir. İyi tedbir. Ben, mörcimeği veverim. Merelmok Çorbası bilassa nefis olur. Malâmu İhsanınaz, iki türlü mereimek vardır: Kırmını ve yeşti.. Xa farin zarfedilen yeşii cineldir. Mercimek mdasi yerin. de, Tağbette bir maddedir. Yemeği de olur, Pekâlâ da yenir. Nedenmne, merekmeğin fırina veril. mesi tabiri, yemekten gayri bir hâ- kdse için kullanılır. Halbuki, merel . meğin, doğrudan döğrüyü firinla bir alkkası yoktur. Mercimek gibi, mercimeğin fırma verilmesi hâdisesi de kiymet ve ehem-| miyetmiyet peyda etti, sanılır. Hayır. | Merelmek maddesinin azâmi fiata maz.| har olmasına mukabll, fırına verilen mercimekler çok ucuzlamiş ve hatcı, ölem olmuştur. Vaktile, mercimeği fırına vermek daha zor, daha pahali bir keyfiyotti. Şimdi — Üyle mi yat, Ne hikmettir, bilinmez, mercimeğin fırına verildiği mevstm, daha ziyade yazdır, —Yazlık sayfiyeler, plâjlar, — eğlence yerleri, kırlar mercimağin fırına verilmerin. de büyük rel oynar. Bu tabirin maksadına gelince; Es . kilerin vani erbabımın ifadesine göre merelmeği fırina — vermik fşık ile maşukun anlaşması demektir. Arala- rında bir pakt İmza edilmiştir. Birbir. lerine söz vermişlerdir. Artık ebe « diyyen dost kalacaklardır. Hiçbir kuv, vet onları birbirlerinden — ayıramaz. Ne hikmetlir bilinmez, şimdiki mer- çirmek ve fırın — münarebetleri, yine Upka, şimdiki dostlük — paktları gibi kisâ sürüyor. Bakıyorsunuz, mereimek| farna verilmiştir Az sonra, duyuyar - sunuz ki, alcş sönmüş, — münasebat münkati olmaştur. Bu halin Hleri geldiği noktasını Şimdikiler oskllere nazaran, dahâ az sadık.. Türkçesi, mayımın Iştahlı.. Sonra, vaktile, mereimeği fırına vor. | mek için çok uğraşılır, çalışılırdı. BU naenüleyh, bu derece Ürüntü ve me- şakkatetn sonra elde ediln bir dost. Tuk, elbette ki çabuk bozulmazdı. Şim, di ise, iş kolaylaşmıştır. Çubucak, hat. tü, bir günde, bir saatte mercimeği fı- Tn vermek mümkün oluyor. — Böyle alin teri dökzmeden elde edilen dest, kakların kymmeti takdir. edilir mi? Bittabi edilmiyor. Öki taraf ta müstağ. #ldir. O elmazsa, öteki, Uzun bir gönül üzüntüsünden gon. ra elde edilen sevgiliye, insan şüphe, miştir. Bu devrede ne iztıraplar, ne acılar çekiliniştir. gecelerce göz yapı Gökülmüştür. Bop » Sül gençler, gözyaşını tani , mıyorlar, Gölüyorlar, Allah, üğlatma- gın, güldürsün. Fakat, ağlamak, insan için bazan bir ihtiytçtır. Ağlamak tâ, zim değil, fakat, ağlamasını bilmek Mzımdır. Şimdi gençler bol bol kah- kaha atiyorlar, Severken de, sevilir. ken de, sevmezkeu de.. Bizlm gençilğimizde gözyaşı döz, tüğümüz günler, geceler, haftalar, ay- dlar olmuştur. Doğrusu, — bugünküleri kukünıyorum. Bülün ömürleri neş'e ve kahkaha ile geçsin.. Neş'e insanla. rin Ömrünü uzatırmış.. Bakalım, bu, günküler, 'ler Zaro ağa kadar | vzun ömürlü olacaklar ma?. | e R. SABİT —| Sümer Bank U. Mü- dürü geliyor Sümerbank Umüm Müdürü | Bürhan Zihni Savus bir iki güne kadar şehrimize gelecek ve bura- daki fabrikalarla Yerli Mallar Pa- zarları üzerinde tetkikler yapacak- tır. Mülkiye Mektebi 3 Teşrinisanide açılacak Bu yıl Mülkiye Mektebinin 3 i- kinci teşrinde tedrisata başlaması kararlaşmıştır. Bu tarihten sonra gelen talebeler hakkında ceza ta- Timatnamesi tatbik olunacaktır. ranlık. Bölmelerin üstünden hayvan, darın başlart görünüyor. Nezik, içert girdi: — Hasan neredesin? Seyis Hasan, gözlerini uğuşturarak kapının aydınlığına çıktı: — Uyuya kolmaşım!.. Gece <Akkım bir kız doğürdü. Omunla uğraştık da Nezik, seyise beni tanıttı: — Bak Hasan, Yıldızın ablamı bu... Hasan, gözlerini uğuşturmaktan vaz geçerek bana baktı. Sırıtır gibi güldü. Bacısı ha?., İşte bu Yi Üçüncü bölmenin içindeki tari çeri girdim, —K Bgödre kokusu burnuma doldu. Ayak. larım yumuşak kuru gülrelere gömü! dü. Bölmelerin üstlerinden başlarını gıkâran adların gözleri parlayoc. YılL. dizin ati kizil renkli, — parlak tüylü, gözleri ateş gibi — yanan bi Onun bülmesine sakuldum. Ön ayak. larile gübreleri eşiyor, İçi şekerle do, İ açık avcumü ena doğru uzattım. Nezik: — Yıldız kendi adını ona verdi, Dedi. — Yıldız oğtum, yıldız!.. & elimle boynunu — okşuyordum. Küçük kulaklarım kıstyor, görleri kâh Avcuma, kâh bana — dönüyor, Yıldız | mütereddit. Nihayet, avcuma uzana, rak sekerleri yemeğe — büyladi. Şeker | bitince, pembe dilile avucumu yala- | | bul olunmaması kararlaştırılmış- İçeride kadınlı, erkekli Bobşikil- lerden mürekkep bir genç kafilesi vardı. Davacı ve maznun mevki- indekilerle dinleyicilerin arasın- dakiler dava başlarken istiiham- kâr bukışlarla birbirlerine bakış- tılar. Bir ikisi müstesna ekseriyeti dışarı çıktılar, Colse açıldı. Davacı olan asorti japonez giyinmiş genç bir kızdı, İsminin Semra olduğunu ifadesinden anladığımız bu Bob- sitil genç kız, davasını anlatma- a buşladı: — Bezik oynarken ben bir fot yaptım.. Yüz sayı kaybettim. Han- de ismindeki urkadaşım bana: — Zaten senin dimağın düm- düzdür. Hesaplıyamazsın! — dedi. Önce anlamadım. Sonra anlıyan birisine sordum. Dimağ servo de- mekmiş. Dümdüz olursa ne olur, onu anlıyamadım amma, servo santral dentelijans olduğu için her Halde bana idyot, embesil demek iştediğini anladım, Hakaret ettiği için kendisinden dava eciyorum. — Bu söylediklerinizin hiçbiri türkçe değil. türkçe söyleyin?. — Nasıl diyeyim, etendim, türk- çeyi o kadar iyi bilmiyorum. Avo- katim var, Şimdi gelecek.. © ân- latır. — Peki oturun. Siz söyleyin ba- kalım Hande.. nasıl oldu bu haka- yet?, Bir Arap rakkasa gibi çevik ve kavcek, esmer güzeli genç kız aya- Ba kalktı.. şakrak, berrak bir sesle ve temiz bic türkçe İlç söze baş- ladı: —Etendim.. Sermra arkadaşım- dır. Bezik oynarken bir hata yap- t Bu yüzden, yüz sayı kaybetti. Ben de «hay âplal kız.. senin di- mağın galiba dümdüz!. dedim. Yumruklu alacak kavgası ! 'Topkapıda Fatmasultan mahal- lesinde 24 numgrada oturan Fazıl Akarsu, ayni mahallede «4l» nu- marada müukim ve alacaklısı ol- duğu Sabri ile Şinasiyi evine da- vet etmiş, fakat aralarında kavga çıkmıştır. Kavgüda Fazıl Sab: inin çenesine yumrük atmış, üç kav- gacı da yakalanmıştır İstanbul at yarışları için An- karadan gelen meraklıların müra- caati üzerine bu haftadan itibaren koşuların saat 15,30 da başlaması kararlaşmıştır. Koşular erken bi- teceğinden Ankaradan gelenler o akşamki trene yetişebileceklerdir. Sirkeciden saat 12 den sonraki bü- tün trenler yarış yerinde duracak- lardır, HirenKliPeK 'Tıp Talebe Yurdu İçin Artık Müracaat Kabul Edilmiyecek Leyli tıp talebe yurdunun tıp ve cczacı kısımlarına yeniden kay- dolmak istiyen talebelerin müra- caatları çok attmıştır. Müracaat- lar ihtiyacı çok geçtiğinden bade- ma yapılacak müracaatların ka- dı. Bir iki kere kişmedi. Öyle sanıyo. Yum ki dost olmuştuk. Bu yabanci muhttte bir #şina bul, mak, bana fatlı bir yorgunluğu an - dıran uyuşuk bir zevk verdi. Bu his ruhumun her köşesine yayıldı. Yıl « dizın küçük bir kovboy Eİbi kullan, diğı hâyvanı elimden — şeker yemiş, sonra pembe dilile elimi — yatamışlı, Ahırdan çıktık. Genzim hâlâ o ko. kuyla Solu, Yıldızın hayalile meşgu- düm. İstanbula. gönderdiği — resimler Çözlerimin önüne geliyor. Yükrek vü, Cutlü hayvamın Üstünde dimdik “du- rarak gülümsiyen Yıldır. Kıza, askıli pantolonu, yazım kollu gömleği, sır- finda av korbası, omzunda / çiftesile diğer bir resim, Bu kücük kız, mu, hakkak ki benden çok bilglll. Göz. t İ j | | | | | lerile parlıyor. Narin, fakat çelik #bi sağlam yapılı vilcudündeki tenasübü çorukluğundanberi — yaşadığı tabiat vermiş olmakı, — No daldın figen bacı?.. Gülümsiyerek Nezike döndüm. Bü. yük bir dikkatle yüzüme baktyordu. Omuzlarımı silkerek: — Hiç, dedim.., Yıldızı, amma kız kardeşim Yıldızı düşünüyordum. At. ları çok sevmekte haklı imiş, O koca- man, beybetli hayvanla bir kuzu gibi | elimden şeker yemesi — bana, adeta Kurür verdi. ven Yazan: HÜSEYİN BERÇET | Bobstiller barıştılar; horoz öttü dâva ... biti! Tabiü lâtife olarak söyledim bunu.. Bu sırada, mahkemeye, acele a- eele iki avukat girdi. İkisi de birer ame verdiler. Bunlardan biri Semranın, biri Handenin ve- kili idiler, Semranın vekili, bir iki Tahat nefes alıp dinlenmeden, so- duk soluğa söze girişti: — Efendim.. bu hakaret alelâde da girinti ve çıkıntı yoktur!.. demek, madde tayini suretile ha- karet etmek demektir. Tıpkı «sen falan yerde falancanın filün eşya- sını çalmadın mi?» demek gibi. Diğer avukat da kalktı: — Bu söz, madde tayini sureti- le olmadığı gibi, adi hakaret de değildir. Davanın reddine karar verilmesini isterim, dedi. Hâkim, cidden müşkül, nazik bir mevki ve vaziyette idi. — Biraz dışarıda bekleyiniz! de- di. Mübaşir salonu boşalttırdı. Baş- ka bir mahsemede mühim bir da- va vardı. Karilerime havadis ola- rak vermek meeburiyetinde bu- lunduğum bu davayı takip için ko- şarak uzaklaştım. Bir müddet son- Ta tekrar dinlemek üzere ayni mah-i kemeye gelizken — Bobsitilleri ve genç kızları kafile halinde mer- divenlere doğru giderlerken gör- düm. Yanlarına yaklaşırken, mü- tekaitkıyafetli, beyaz bıyıkli bir zat: — Hay boyunuz devrilsin.. Size | | | | müslüman evlâdı demek için yüz | bin şahit Iâzım!. diyordu. — Duva ne oldu? diye mahke- mede gördüğüm sâmilerden biri- ne sordum. — Barıştılar.. Ne olacak? dedi, Honoz öttü.. Dava bitti. Ticaret Vekâleti alâkadarlara Hatay mıntakasına diğer yerler- den bulgur gönderilmesini bildir- miştir. Bulgur Hatayda çok beğe- nilmektedir. Tüccarlara bu yolda kolaylık gösterflecektir. OAT A AM LA Moskova.. Eskiden Rusyayı toplu ve birle- Şik halde koca bir devlet haline getirmek için hem çok uğraşılmış, hem çok zaman,geçmiş. Buzün harp harekâtının cereyan etliği sa- ha bir zamanlar Çarların vâsi ül- kesi vücude getirilirken de türlü mücadelelere sahne olmuş, şimdi 1941 harp tebliğlerinde adları ge- çen yerlerde vaktile de çok kan dökülmüş. Havadan bombalar atı- Tarak tahribata uğratıldığı haber werilen Moskova tesis edildiği ta- rihtenberi ilk defa böyle bir taar- ruza uğramış bulunuyor. Fakat onun mazisinde karanlık taraflar var: Ön ikinel asırda Moskofları idare eden Core Dolgoruki tarafın- dan kurulan payıtaht daha ilk te- sis edildiği gün insan kanile sulan- mıştır. Maskova nehrinin iki tarafı © zamanlar hep ormanlarla kaplı bulunuyormuş. Core Dolgorüki oralara geldiği zaman Ktyen Kuç-, ko isminde birini görmüş. Bedbahi Kuçkoe orularda beylik sürüyordu. Onu öldürterek elinden yerlerini almak daha kuvvelli olan Dolgoru- ki için zer değildi. Müstakbel Çur- farın Rusyası vücud, tirilirken nehrin sahilinde Kremlin sarayını yaptırarak oturmak Dogorukinin ilk işi olmuştur. Yalnız Moskovanın meşhur ol- duğu bir zaman gelmemiş değil: 'Tesisinden bir asır sunra Moskova Talarların 1237 de yaptıkları bü- yük bir hücuma uğramış ve yakıl- amıştır. sların eski vak'anlivis- leri Moskovanın tarihinde yazına- iğa değer başka birşey bulamamış variyettedirler. Bir tesis edildiği, bir de yakıldığı var. Bir payıtaht için sönük bir tarih. Nasıl şehrin kurulduğu düşünülürken Boyar Etyen Kuçkonun öldürüldüğü ha- tıra geliyor. Ondan sonra da daha parlak denecek hiçbir tarafı gü- yülmiyen bir asırlık tarihinin s0- nunda Moskova ancak yakıldığı söylenmek — suretile kendisinden bahsettirebilmiştir. 'Türlü safbası var; Rus ülkesinin Yeni mak- tu fiatlar Ticaret Vekâleti her nevi mala maktu fiat konmasını bildirdi Ticaret Vekâleti, her nevi eşya üzerinde Ihtikâr yapıldığını göre rek aldkadarlara bütüm satıcılar için kâr nisbeti tesbit edilmesini veya sattıkları malların fiatlan- dırılmarını bildirmiştir. Fiat Mü- rakabe Komisyona hec nevi mala bu şekilde fiat koyacaktır. Şimdi- ye kadar esasen bi: kısım madde- lete bu şekilde flat konmuştur. ——-o-—— Kahve tevziatı Ağustos sonunda yeniden tevziat yapılacak Yakında şehrimizdeki serbest kahve satıcılar.na yeni parti kah- ve verilecektir. Bir müddet sonra da yeniden umum? bir tevziat ya pılacaktır. Bu tevziat ağustos soe- nunda olacaktır. EÜÇÜK HABERLER VİLÂYET ve BELEDİYE; *i Pazar günleri Floryaya otbüs iş- detilincsine müsaade olunmuştur. e Sehircilik mütehassısı Prost Un kapant ve civarı ile İstiklâl enddesi ve Samatyanın imarlarına ait tefsilât plönlürıni hazırlamıya başlarnışlır. * İyi ekmek imal eden — fırınların günlük unlart fazlalaştırılmaktadır TİCARET ve SANAYİ: r Byeaz peynir fiatları yüksele yük. sele B0 kuruşa çıkmıştır, Bazı pera, kendeciler Fiat Mürakaba Komlsyo- müna Mmüracsatle kendilerine toptan. ciların peynlr vermediklerini — şikâ, et etmişlerdir. MÜTEFERRİK: *& Fint Mürakabe Bün fasulyeye narh keyacaktır. Avrupalılar için bir za- manlar Ruslara top sat- vrupalılara çevi- recek diye korkulmuştur. birliğini vücude getirmek için u- zun bir mücadele başlamış, Mosko- vanm hükümdarları da etraftaki- lerle çok uğraşmıştır. Bu mücade- lede Moskova rakipsiz kalamamış- tır. Kazan ayrı bir Çarlıktı. Onun için Rus an'anesinde Moskovanın aldığı mevkün yanmda Kazanın da ehemmiyeti vardır. Lâkin Mosko- vanın adı artık unutulur gibi ol- maktan çıkıyor, Moskovada ilk de- Ta Çar unvanını alarak tahta çıkan İvanın sallanatı zamanında ise Rusynım büyüdüğü — ve birleştiği görülüyor, Ancak Rusya o halin- de daha Avrupa ile temas ede- memiştir. On altıncı ve on yedinci asırda Rusyanın tabii hir düşmanı olan Lehler, İsveçliler ve Dani- markalılar Rusyayı hep © halde bulundurmak, onun Avrupa ile te- masına mâni olmak çarelerini dü- şünmekten kendilerini alamamı- lardır. Rusya hep 6 halde kaldıkça bu a uğraşamazdı. Çün- kü düşmanları askerlikçe * ona | üstündü. O zamanki harp vesaiti- 1 nin en iyisine malik olarak bunlar en iyi surette kullanmayı biliyor- lardı. Moskovadaki Çar Avrupalı- lara adam göndermesin, Avrupa- dan da ona kimse gitmesin. Çarın ordularında yeni toplar olmasın, Avrupa usulünde muharebe etme- yi Moskoflar öğrenmesin.. Rasların Avrupadaki o zamanki düşmanları | işte hep böyle düşünüyorlardı. — | Fakat yabancı ziyaretçiler için | gösterilen kolaylık öyle imiş ki bir | facir ve seyyah şehirden şehre hiç | sis edilen arabalarla gider, gelir, | hattâ karnı da doyulurmuş. Atıcak | her yerde kendisine güsterilen bu izaz ve ikrama mukabil şu da var- dı; Yanında bir Rus memuru bu- kunur, ondan hiç ayrılmazdı. Ya- bancı hep iyi yollardan, güzel şe- hirlerden geçirilirdi. Daha buna benzer «tedbirs ler, İşte eski Mos- aya gitmiş olan Avrupalılar böyle tatıbalarla dönerlermiş. * Paf ü— SA Yazan: ALİ KEMAL İngiliz - Rus mün: rihine bakıldığı zaman b sıraya bunun tesadüf Kadın değiştirmek barile onu İngilterenin kfi hur Sekizinci Hanriye b lar. Nikâhlı ve nikâhsız bf | lar'arasında vakit geçiren P cü İvan Rus hükün «Çar» unvanını ilk aland bir de «Müthiş sıfatı Küçük yaşında tahta çık#| vaffakiyetlerle parlak g Lâkin sonraları Rusyan'lt ler ve İsvöçlileri tarafındı görülmektedir Kırıtn Hanı Moskovaya derek orayı yakmıştır. Müthiş İvan'n saltanat rinin ilk kısmı parlak, ilif Fi pek berbat olmasının sonradan — şöyle izah Harbin mühim bir san'at Ol! bilemiyen, ona göre silâhi gisi kâfi gelmiyen rakipl şarkta Ruslar hep üstün Fakat harp usulleri inceltil kullanmakta usta olmuş, «Müthiş» tarafı kalmarnış- devirdedir ki Almanlar Bali nizini Ruslara karşı gecikmemişlerdir. O zamı vetli Lehistan, kuvvetli İ uğraşan Rusyanın bin İâl lesinden Alman tarafı ist miştir. Lâkin Rusya denilen ülke olduğunu, onun bafi her istediğini emri altındi nanlara yaptıran bir hü bulunduğunu bilen İng memleketle münasebet zım geldiğini düşünmüşlefi İvanın hakiksten kuvveti yök mu?, olduğunu M Takına düşmüşlerdir. nizi Almanlar tarafından ya kapandığını gören Çara başka bir tmkân güstermeğe gidiyorlardı: üç İngiliz gemisi Şimal ratlarında tetkikat yaş zamanki coğrafyanın yerlerden bir kısmını olsult mek üzere bir heyet gög felâketli bir yolculuğa çil huntyordu. Çünkü heyeti gemisinden ikisi fırtınalari namayarak kazaya maştı. Kalan bir gemi ile Bf vina nehri ağrına gelecekli derken gemi kaptanının İı de İngilterenin o zamanki | çesinden Çara yazılmış İK tup bulunuyordu: Maksat f leket arasında bir ticaret f desi yapmak. Herhalde İngiliz - Rus  Batın'n evvelâ ticari hıyarak sonra icabına gölt, sahada nerelere kadar Yart) Bi de düşünülecekti. Rus3#f dan sonra İngiltere ile müfl devam etmiş, fakat iki İ aha o zaman her iki taraf gözden kaçar gibi olmamıs” nizle çevrilmiş bir yanda, açık denize ok“:' yer arıyan bir Rusya da tarafta, " ğî kıtlığı Bir okuyucumuz yl!k’d «Radyomuzun dinliyelim, n velerini taktp edelim diytç Tadyomuzun alaturka * pek © kadar ehemmiyet Vi Barahaten anllşılıyor. lan tanıdıklarımın - hepsi G le düşünlüyor. Hattâ bİF tanesi Mes'ud . Cemilif, yadyomurda bu kadar alâl çok olduğunu — söylediği Doğru yalan, orasıni bi katurka şarkılarımızı çok yoruz. Acaba Radyo İdaf” İsturkaya bu xadar aüf #inde bir düşüncesi mi ye insanın aklına bir Eğer böyle bir düşüncet ne Glur, şumu açıkça tahöf, radyoda bir mu ahut gnzetelerde üf. €e biz de öğrensek zibi bir çok Tadyo üybüde yere — ürülüp ) gi