AVRUPA HARBİNİN f/w MESELELERİ Üüçük hâdiseler, Yazan: Ali Kemal SUNMAN Avrupada bir zamanlar Pr: ordusu arlık yenilmez diye he T la- fta öyle bir kanaat varm.ş ki ona İkaşı mukavemetin ) olacağı değil, felük, İyaylmış. Lâl g- İründüğü zaman türlü zâfların se- fbepleri de berabermiş. Bunu son- oldu. L Napolyon Bonaparta elesinde ömrü vefa et- faciasınır. son y dünyaya özler İBözlerini kapamış olan meşhur İn- & Foks bunu gö- boy ölçüşecek bir kabili; Fakat ke- İyen clin öpüleceği fikrinde apolyon Ve o- pamak - ipliğine Tun bİr çok yerlerini İsgal etmiş olan bir Almanya var- dir. Bu Almanya ile İngiltere a. Tasındaki kavga Akdenize indik- İsa sonra Girit adası taze bir & hemmiyet aldı. 1806 da da Avrupayı hükmü a tında bulunduran Napolyon Ro- napart ile İngillere arasındaki kavgada Sicilya adası bir &hem- et almış. Giritte bu sefer İn- Büz kuvvetleri vardı. O sefer de z kuvvetleri var- iş. Bu sefer Almanlar Giritten İngilizleri çıkardılar, O zaman dâ NE'raz azlar Sicilyadan İngilizleri Sıkarmak istemişler. Vekayi acasında böyle benze- Yişler oluyor, Fakat o zam :::rııı biçbir. yerde y ea Z','ı'. her tarafla inanı d denmedik bir zamanda Yranı âZ Dir İngiliz kuvv tü için nis- Elara karşı mukabil taarr hi ı_ll'çmı—ı ve muvaffak olması bNı Tenk — veimiştir. dî'—!m. T birdenbire Skişa &- & Beçerek oradaki İn; ilizler ü K d'."“""şır baskın yapacaklar diye İngiti . ilâkin adadaki ;ikuwmeııı. Başında Sir ::' Dutmugunt'u bir kuman- alar- Maiyetindeki 5 bin Kişiyi Sanle Karşıya, İtalya sahilinde irinin a Fransız işgal kuvvetie- bz aşerine gilmiştir. T bin Prane Pişma w“ılg Sereyan eden çar- bir sat Flinli.:ıımq Fakat Anlapılmış, inum neticesi Fransızlar çekil- Mi ;l: Mecbur —ı.m'ı.:m y hareket hakikatı 'dan öbür te Avrupa- başına ka- luğu halde, y Beleri beş bin ın..ı—'“'“ adadan in ga NS Uğrasın, ıınoh Wri qeııı.;_İ"—"""" Üyük vak'alar.. î Bözüpek göstermekte gecik. | n $ Napolyon'un orduları ye- nilmez denirken ufak bir ricat bu kanaati - sarsmı- ya başladı.. ordularınıt Öyle ez hal- kalanyyacakları da akla gel- la Sonra ne olduğunu tahi Kolay: Napolyonu uştir an pek mMöğhür ku- mandanlarından Massena yetişmiş, Sayı itibarile &7 olan İngiliz kuv- | vetleri için tekrar hemen topla- | Parak Sicilya adasına geçmekten | başka çare kalmamiştir. Napolyon | | İKin ne yapıp yaparak faik kuv vetler göndermek suretile Sicil yaya göçn emirler ek elzemdi. Bunun için veriyör, fakat Fransızlar bu işi başr rrı. Napolyon | Sicilyaya çok ehemmiy ti vermiş- | tir. Orayı bir kere ele geçirdi! | sonra Akdenizde nüfuzunu iy | iwiye tesis edebi! i dü | | yordu. Ancak İngilizlerin deniz kuvveti buna mâni olmuştur. Si- Cilyadıki kuvvetlerin böyle Fran- sızlara yaptığı baskın ile clde € Hiği muvaffakiyet üzerine İngiliz- lerin de kendilerine olan itimatları dah arimiş, kuvvetlenmiştir. İi lizlerin kara kuvvetleri ile Pran- sızların galip ordularına karşı mü- harebe — edilemiyeceği fikri — bu vak'a ile ilk defa sarsılmağa baş- lamış. Bir kere böyle bir şüphe göstermesin. Ondan sonrar üstün Fransız kıtaatının deri tek- Tar geldikleri yere göndermiş ol- mMası da bu şüpheyi yayılmaktan alıkayomamıştır. Çok defa küçük hâdiseler büyük vak'alara başlan- 8iÇ olurmuş. e ” | ŞSÜTUNU-? İş Ve İşçi Arıyanlar, #ikâyetler, temenni- ler ve müşküller Kimsesiz Bir Genç İş Arıyor oşlüda Lise 2 de kim Genç İŞ ariyor. Riyaziyesi Fayyeli,, yazısı güzeldir. Ehven leretle taşraya, da gitmeyi kabul eder, Talip d& mühlereni — iş sehiplerinin Son Tel- Kraf Halk sülununda (Çalışkâan Türk) rumuzuna müracsütleri rica olunur, Daktilo da Bilen Genç Bir Kız İş Arıyor Örtamektesin 8 inci snalina kadar Okumuş ve bir müddet telefon — sane tralinde çalışmiş, yazımı, itadesi düz. gün, daktilo bilen genç bir kız. iş'a- Tamaktadır. Kendisine vazile vermek istiyen mühterem iş sehiplerinin San Telgraf İlalk sütünündü «Daktilor rü Mmuzuna yazmaları rica olunur. Fakir Bir Türk Genci İş Aayer Lüse 1L et sanıfa kadar okudüm. MA- Ü vaziyetimizin bozukluğundan, hu- | yapmıya maddeten HALKL V07 Susİ, resmi mücssese — ve İlcarethane- lçrde verilecek olan münasip — işlerde kântalkâr bir Geretle sadakatle çalış- | mayi tahhül ederim. Arzu edenlerin, Üsküder 88 No, lu Yuldiz. Otelir mektupla müracaa: Az Bir Ücretle İş — Arıyan Genç List 7 inci smıfta fakir bir genç az bir ücretle bir iş aramaktadır. Ana- doluya da gidebilir. Geceleri de çalış- TMmiya âmadedir. Taliplerin lütlen — bu sübündü Hasan İsmine — müracaatleri vica olunur. Gelen İş Verme Mektupları Bay Türksoy, Galatadan; Bayan Fa- Tiha: Beyağlunda, Bayan Melâhat: Tophaneden, İstanbuldan, Galatadan, Bayan Atiyon: Galnta ve — Beyoğlun- dan, İzmitten, Bayan Samiye: Galata- dan mektuplarınız vardır. Sast 14 — 16 arasinda cele almanız mercudur, AÇIK KONUŞMA: Hayan Müzi- D ROMAN: &5 S e tt B E ir — Herhalde herkesin Miş olacak. Hl:ı © gelişigüzel bir cümle söy- D—u:ıu zayıf bir sesle ilâve ettiz ansız barut gibi sessiz dı İ sessiz de .';:lır_'hı—n meydanda olma- _ırıı Bunu tayin edebilmek Bile . Katll cinayeli yaparken çı::ıhvı Mahir davranmış, ea Birakyçe'€ delili olacak hiçbir şey H M,::'::' yok, kutlanmıı! YAhat fanil Na Ve Sinayetin uzun zaman: — ea - M Küvyetiiltkkak. Şokil de e zanaı İyice hazırlan.- Muştır. Hattâ bir yerde | l4 — Mektubunuz bugün taahhütlü larak günderilmiştir. Cinayet Davası Yazan : ETEM İZZET BENİCE Yyıkı , lmaş olduğu bir sıraya rasgel, | | bu cinayet yapılamaz. Bü- | :u.ur meharetle, en küçük te- ; *rrilatına kadar düşünülerek ya- aşlır, Bu cinayeli Ved, TETİNNİŞ olduğuna kanlıkmla? ” ; ! — Neden?, söylüyormuş. Söylemek İle yapmak ç da fark bulmuyor musunüz? — | Bunu yaptığı muhakkak, — Nereden hükmediyorsunuz? — Tetkiklerimiz bizi a i © kanante miz Ptekileri dinliyerek. değil Kahve Tevzii Bir aile vardır, on kişiden mürekkeptir, bir aile vardır, iki kişidir. Bir aile vardır, misafiri çoktur: bir aile var- dır, geleni, gideni yoktur. Bir ile vardır, orada bilfarı beş | kişi tiryakidir. Diğer bir aile- de tiryaki tek kişi yoktur. Böyle, ayrı ayrı şartlar al- tında bulunan bütün ailelere hep 250 gram kahve verili- yor. Neticede, bir sızlık meydana gelmiş olu- yor. Halbuki, her ailenin kaç kişi olduğu ve aile Fertlerinin kaçar yaşında olduğu sorul- | sa, ve ona göre kahve tevzi edilse, bir dereceye kadar, daha çok hakka riayet edil- miş olur. Yukarıda izah eti şartlar çok , mütehavvi lunduğundan tamamen mü- savi şartlar altında tevziat imkân yoktur. Fakat, dediğimiz şekilde bir tevzi usüalü, müsavata mümkün — olduğu derecede daha yakındır. Alâkadarların bu fikir ü- zerinde düşüneceklerini'ümit SY BÜRHAN CEVAT Gazinoculara kahve tevziatı Gazino, kahvehane sahiplerile büle işletenlere de kahve tevzi olunması faaliyetine geçilmiştir. Bunlar Nahiye Müdürlüklerine stida vererek ne miktar — kahve- ye ihtiyaçları olduğunu bildirmek. tedirler, İstidalar tevziat yapılacaktı düzee ai Açılacak şergiler Civar vilâyetlerle muhtelif A- nadolu şehirlerindeki Orta mek- tep ve Lise resim — muallimleri Eminönü Halkevi reisliğine mü. racaat ederek lalebelerinin 2 yıl. da vücude getirdikleri eserler - den mürekkep — sergiler açmak için yer tahsis olunntasını rica etmişlerdir. Bu müracaatler ka- bul olunmuştur, Artık zamam ya geldi, ya gell- yor. Bu mevsimin — bolca sartfedi- İ€n meyvalarındandır. Tüzesi de makbuldür, Kışın kuru olarak çe- rez makamında sofcaya çıkarılanı da., Memleketimizde laze olarak be- yaz, patlıcan, kavak inciri olarak mide ve em'ada — yaplıkları — mi- haniki tesirden dolayı incir bir Bevi gebati müshil olarak ta kul- kanılır. Bunun için suda — kaynalarak gerbetini içmeli, yahut yemeklen sonra üç tane kadar yemeli. Cahit sustu, Muzalfer sordu: — Konuşur gibi değil, fakat rguya çekerek evdekilerin hep- dinlediniz. mi?, Cahit; — Dinledik ve., bu neticeye va- sıl olduk.. Dedi. İkisi de asahi ler. Ca- hit Şükrüye benzemiyordu. Şük- rü sükünetle ve avukatın her sü- | zünü çok ciddi karşılıyarak cevap | kal vermişti. Bu öyle değildi. Muzafler de ona karşı tersti sözüne karşı: M — Öyle ise tahkikatmızı — iyi yapmamışsınız. Bu tarzı hareke- tiniz tatminkâr değildir. Polis i- şittiklerine değil. düşündüklerine uyar, Siz bu hâdise üzerinde hiç düşümmemişsiniz.. Dedi. Cahit: — Ren vazifemi bilirim.. iye yine lers bir cev; müdahale etti. İll mce: — İkiniz de asabileşiyorsunuz. Gibi bir vazıla onlara baktı, sonra; OD Ğ e A A SS ü müsavat- | tetkik edilip | | ha garip bir macera geçt 1 na. İnsana ağır geliyor doğrusu... J * MAHKEMELERDE: İstersen ikinci sev- gilinle evleniver! | | “Galiba senin dediğin olacak.. üçüncüyle evleneceğim!,, | Bülendle Faruk, iki Bobstil de. Hkanlı, Hukuk mahkemeleri kori- dorunda dolaşıyorlardı. Yine ken. dileri gibi bopstil giyinmiş bir ü- çüncü gençle karşılaştılr. Faruk: — Vay Nall, & Sen ne ar- yorsun buralarda” Ondan sonra, yamndaki arkadaşile yeni karşi. İaştıklırı genci biribirlerile tanış - tırdı — Arkadaşım Nail. Dostum Bü. lendi.. İki bopstil birbirlerinin el lerini sıklılar. Yeni gelen: — Farukcuğum, dedi. Başıma gelenleri bir bilsen, halime acır. Sın... — Ne oldun? Geçmiş olsun! — Geçen sene evlendim.. Ağız tadile, güzel güzel geçinip duru. yorduk, Bir müddet sonra içime bir kurt düştü: Karımdan şüphe- lenmeğe başladım. Takip ettim. Arkadaşlarımdan birile münase- beti olduğunu öğrendim.. Kendi. sine yüzledim. Ondan sonra da, tatsızlık, geçimsizlik başladı.. Şim. di ayrılıyoruz. Van vah! Üzüklüm doğrusu | Nailciğim. Benim başımdan da da-; içinde üç kızla seviştim. amcazademle evlendi. Öbürü bir | komisyoncu ile evlendi. Üçüncü. | sü de bir manifaturaciyle... Hepsi. ni ayrı, ayrı, çılgınca seviyordum. Amcazademle evlenen ayrılmak üzere.. Bugün karar verilecek... İkinci sevgilimi bugün sekakta gördüm... O da ayrılıyormuş. Ü- | çüncüsü ne âlemdedir, Onu bil - ' iyorum. — Canım, seninki birşey değil.. Onlar alelâde şeyler. Benimki fe. Bereket çoluk çocuk olmadı. Yok- sa, büsbütün felâketti... İşte.. Na- muskâr karım da geliyor... Faruk, arkadaşı Bülendin ku. lağına doğru yavaşça, yeni gelen arkadaşına sezdirmeden: — Az kaldı baltayı taşa vura - caklım. Karısı — bizim Nesrin. (Yükses sesle) hah, Jale de geli- yar. Ben gideyim... dedi. Gelen kadınların ikisi de güzeldi doğru. Su... Nesrin daha olgunca, Jale da. ha ufak tefek, ikisi de sarışın idi. Faruk, Jalenin yanına gitti. Ağ- zına girecek gibi, Bayet yakınında fısıltı ile konuşmağa başladı. El. lerini kollarını oynatarak, garip, | bopstil jestlerle birşeyler söyle- | di. Sonra onu dinledi. Tekrar a: rılıp arkadaşlarının yanına geldi. O sırada, karşıdan, boylu, boş. Ju, alımlı çalımlı, esmer, güzel bir kadın sokün etti. Nazarı dik. kati celbederek, salınarak, öyle bir gelişi vardı ki, herkes onua ba kıyordu. Bizim bopstil gençler de o tarafa baklılar. Faruk: — Aman! dedi. Üçüncü sevgi. lim geliyor. Son sevgilim.. Yen evlenen sevgilim. — Acaba ne i; var burada? Dur, ben, Jaleye — Hidise üzerinde soracağınız, söyliyeceğiniz birşey var mı? Dedi, Muzaffer: — Şükrüden sorduğum iki şeyi | bundan da sormak yi Diyerek ilâve etti: — Merdivendeki neye atfediyorsunuz? Cahit duraklıyarak cevap verdi: — Herhalde katil kaçarken bur- | munu falan bir yere çarptı, bir ye- den kan aktı. — Bunu tahlil ettirmek icup et- mez miydi? — Kurumuştu. — Belki yine bir fikir verebilirdi | — Herhalde lüzum görülmemiş | elacak. Çünkü, katil bütün hile meydanda idi. Niteki edildikten sonra da medi, Böyle hâdiselerde ince ele- yip sık dokumaya mahal yoktur. Muzaffer, bu cevaplan sonra hâkime, — Sorulacak başka bir şeyim kan izlerini yok.. Dedi ve. diğer şahitlerin gelme- Yazan: HÜSEYİN BENÇET <İ —— dirmeden gidip şununla bir ko- nuşa: İleriye doğru yürüdü. Esmer, | güzel kadın ona do gelirken gözile kaşile bir işaret yaptı; yürü- | dü. Kadın da onu takip etti. Jale hukuk mahkemelerinden birinin kaj ünde lsteyi tet. kik ediyordu. Nesrin de onun ya- | nına gelip durdu.. Listeyi gözden | di Faruk. telâşlı tilüşli arkadaşları- nın yanına geldi. | — Aman monşer, dedi. Üçüncü | sevgilim de kocasıdan ayrılıyor. muş. Bugün boşanma davası aç. | mâğa gelmiş. İstidası elinde. Şim- | di verecekmiş. Bülend cevap verdi — Benim dediğim oluyor, Biraz dişini sık.. Üçüncü sevgilinle ev . r.. Onunla ev lenirsin.. Beğen beğen beğendi - ğini al.. Sen hâlâ alay ediyorsun Bü. lendi., Simdi benim beynimin iç de ateş kaynıyor. Ciddi işlere &- lay sığar mı? — Yahu ben alay mı ediyorum | zannediyorsun? — Vallahi sal | söylüyorum. — Bırak canım şimdi.. Şakanın . Hah, Jale mahkı tiyor. Ben gidip dini yeyim.. Bakalım ne kerar vere - cekler? | — Birz de dinleriz... — Dinleyin canım. Hep beraber mahkemeye gir. diler. Daha doğrusu girdik. Sarışın, ufak tefek, güzel kadın ile bir avukat hâkimin huzurun. | da yanyana ayakta duruyorlardı. Hâkim: — Karara kalmıştı, değilmi? de- di Kararı tefhim ediyorum. Biz. | sene müddetle ayrılık kararı vor. | dik.. Mühendis Nejat, tarafeynin | içtimal seviyesi ve kazancı na » | zarı dikkale alınarak ayda yetmiş beş lira nafaka verecek... Mahkemeden — çıktılar. Faruk Jalenin yanına gitti. Bir şeyler konuştu. Tekrar — arkadaşlarının yanına dönmek istiyor, fakat Jale onu bırakmak istemiyordu. Yük- sek sesle: — Jalcciğim, dedi. Arkadaşlarla biraz daha burada kalacağız. Ar. | kadaşın davası var, | O sırada, Nail mahkemeye ça. Bıcılmış ve girmişti. Bülend, ko- | ridorda, ayakla, Faruku bekli . yordu, Faruk onun yanımna geldi. | — Bülend, dedi. Şimdi bakalım, ikinci sevgilimin muhakemesi ne | olacak? — Sen ikinci sevgilince evlen.. J Bak hem de, ne namuskâr kadın. mıiş! b | — Allah saklasın canım.. 4 o değil. “Merak.. Bakalım ne o- | acak? Amma, Bülend, galiba se. l nin dediğin olacal Sini istedi. Sırada bekliyen yine | polis parmak izi mütehassısı dı. Cinayet masası şefi çıkarkem parmak izi mütchassisi Adnan sa- lona giriyordu. Parmak izi mütehassısı Adna- min şahadeti çak kısa sürdü. Ce- vabının özü şöyle hulâsa edilebi- etlerde katil, moçhul ol- | duğu vakit parmak izi, ayak izi, | elbise izi ile Esiller bulmak müm- kündür. Bunda cani meçhul ol- mamakla beraber br kere daha fenmi bir tevsik yapılmak istendi. Fakat, hiçbir iz bulmak kabil ol- madı, Cani hiçbir yere el sürme- miş 'gibiydi, Hatlâ «gibi. &i bile Fazla. Bunun üzerine Muzaller: | — Yüksek heyeti hâkime mü- | saade ederse parmak izi mütehas- sısından bir soruda bulunacağım. “Dedi, Artık bu itiyat hükmüne girdiği için hâkim kendisine iste- diği müsaadeyi verdi. Muzalferia | |t | setmekte olduğuna nüzaran — Almanya | Ü göz önünde tutuluyor ve her iki taraf | meseleye büyük vehamet veren husu- | ae kadar devam Saşmuharrirler — Ne Diyorlar? İKDAM B. Profosör Şükrü Baban — <Ukran- yas isimli bugünkü baş yazısInda Sov- yet mukâavemelinin — bütün cephede karıklığınm anlaşıldığını söyüyerek: «Bu hale nazaran Alman orduları- Hin şimdi Ukraynayı ele geçirmek ü- zere Dulundukları çok — muhlemeldir. Merkeri (Kief) ve otuz milyon nüfu- siyle Ukrayna başlıbaşına bir âlem- dir. Rusluğun beşiğidir ve aynı — za- manda halen bu Ülkenin zahire an- barldr. Küçük Ruslârla meskün olan bu geniş mıntaka dünyann en — mün- bit topraklarına maliktir. Rus mu- harrirlerinden (Gogol) ün — hikâyele- rinde bahsettiği mer'ut arazi — burü- lardadır. Arazi 0 kâdar - feyislidir ki | bir süvari atının üstünde — dolaştığı şehri Moskovadan cevel Ruk- n kalbi olmuşlur. Büyük Viladi- | ir hiristiyanlığı burada kabul et- | iniştir. Bilâhare —Tatarlar bu eyaleti lerdir. Onların da hükimi- demiştir Demekte ve bilâhare Ukraynanın tarihinden bahsettikten sonra şunları yazmaktadır: <Almanyayı Ukrayna ve alelümum Sovyel Rusyaya doğru — sevkeden €a Küvvetli âmil eyildirim harbinine ya- vaş yavaş yerini Büyük — Ucitanyanın esi olan <uzun harbes — terket sıdır. Mister Çörçil kark üç, senelerinden — kolaylıkla — bah- dör için de ucun vâdeli hazırlıklar icap et- mektedir. Böyle bir cidalde hem Do- | ğu tarafından emin olmak ve hem de | Keniş Rut ve Ukrayna anbanından is- tifade eylemek bir zaruret halini al- miş bulumuyordu.> | CUMHURİYET | B Stalin Yoldaşın nutkunda; — Sov- | yetler ülkesine tevcih olunan taanru- zun Napolyunun — âkıbetine uğriyaca- | Şinin beyan olunmasanı tahlil ederek | © Vakitki vaziyetle şlmdikini mukaye- se etmekta ve bilâhare şunlari — yaz | maktâdır. <Bu eşsiz harbpte yalniz Ruzya rafından deği, Almanya — tarafından dahi hep Napolyon'un meşhur seferi tart yüz yirmi dokuz yillık bir fasıla ile hafızalarda bütün kuvvetiyle can- Tanan bic tarihin izleri üzerinde yürü- yorlar. Ruslar Napolyon seferinin âkı- petini tekrar ettrecekleri umudunda- | dırlar. Almanlarsa Napolyonun yarım kalmış seferini İkmal edecekleri ka- | Gantindedirler. YENİ SABAH | B. Hüseyin Cahit Yalçın «Yakın bir anlaşma ihtimali yok görünüyor» İslin- H büğünkü baş yağısında — ezcümle üeüi yüşimekişdır <«Ruzvelt ile Bden'in san — beyanat- ları gerek Amerikanin, gerek “İngilte- runin. Binâ grmizlüfimde tüç bir d işiklik vukum gelmediğini isbata kâ- fidir. İlk gününde Amerika ve İn- Bgilterenin moktal nazarı ne ise ikj şe- DA enma dü Kümi Okorkler'ülem 'e milli hâkimiyet dünyası arasındaki ih- tilâf maatteesslif 6 kadar keskin, açık ye umumidir ki, bunları telife imkân Teklüz Rotebii aeti slmdiş ü dar görülen harplerden tefrik edön ve siyet de budur, Boğuşma mutlaka iki taraflan birinin kat'i şurette ezilmesi- etnek zarurt — gibi görünüyor, Bu vaziyeti daha — başlan- Kiçla Almanlar - pok güzel idrak et- mişlerdir. Lehistan istilâsını mütea- kap Führer'in sull teklifi — muhakkak ki bu görüşten neş'et ediyordu. İngi- Hizler Be uzun ve kanlı bir mücadele neticesinde bir defada hedele — vasil olmayı, bunu merhâlelere taksim et- meğe ircih ettiler ve bir kere harbe Biriştikta sonra kat'? ve nihal netice- yi elde edinciye kadar mücadelede devam kararlaştırdılar.> ilk sualleri âdeta akademik mahi- yette idi, n — Katil hiçbir iz bırakmadan ci- mayeti nasıl başarabilir? Adnan buna basit bir cevap ver- cek değilim. Fakat, güderi olsun olmasın bir eldivenin de iz bıra- | kabileceği söylenebilir, — Yeni güderi eldiven iz vermez. Hele kauçuk eldiven kullanılırsa hiçbir iz vermesine ihtimal yoktur. — © halde katilin Şükriyeyi dürürken kauçuk eldiven kullan- dığına hükmetmek iktıza edecek. — Evet, Adman sual beklemeden bir nek tayı da ilâve ettk — Hattâ mikroskopik wsuller dahilinde ayrıca tetkikler de yap- tama. Hiç bir ize tesadüf edemedim. Hıyar, dediğimiz nes- me nasıl olursa yenir? | ğim gibi salatalıklar görünce | satıyorlar, dedim. Ziraat Vekâletizin açacağı köy mektebi ÇArkası Vazı ati Zei d L el l — Salatalığın bol zamanı.. Sa- latalığa bazıları hıyar, der.. Asıl ismi de bu olmak gerek, * Çünkü, salatalık tâbiri, insa- na yeşil salatayı da hatırlatı. yor. İlk çıktığı zaman, tanesi 25 — 30 kuruşa olan salata- hık, şimdi, kırk paraya kadar veriliyor. Daha da ucuzlar, Hepimiz biliriz ki, salatalı» m küçüğü, tazesi, körpesi makbuldür. Böylesi misk gi bi kokar; körpedir; lezzeti güzeldir, acı olmak tehlikesi yoktur. Bostandan taze koparıl- mış salatalığın lezzetine do- yum olmaz. Fakat, böylesini nerede bulmalı?. Zerzevatçı da en tacz diye satılanları bi- le, en az bir iki günlüktür. Size bir başka salatalık ve- ya hıyar zevkini anlatsam: inanmazsınız. Anadolunun ve Trakyanın bazı köy ve kasabalarında, salatalığı, bizim İstanbulda bildiğimiz şekilde yemiyor- lar, Ğylı yerler var ki, hıyar, yemek zamanını, ancak, kos- kocaman, tolhumluk olduğu vakit idrak eder, Hıyar, bü- yük, iri, rengi sapsarı, çekir- dekleri kabak çekirdeği ka- dar, sert ve kartlaşmış olma- h. Ördan sonra koparılıyor ve yeniyor. Böyle hıyarın zevki ve lez- zeti olur mu- diye, hayret e- deceksiniz. Fakat, ne yapa- lım ki, böyle salatalık yemiye alışmış olanlar, sizin tercih ettiğiniz körpe salatalığı hiç te makbul saymıyorlar. Ben, geçenlerde, bir iş için Uzunköprüye kadar - gitmiş- tim. Çarşıda, böyle tarif etti- evvelâ şaşırdım. Acaba, bah- çıvanlara, tohumluk diye mi Fakat, hayır.. herkes, bun- ları evinde yemek için alıyor- du. Sonra, öğrendim ki- bü- tün bu civarda, hakiki hıyar, budur. Ve böylesi rağbet gö- rür. Bilmem, İstanbulda böyle salatalık çı’rıılııril müşteri ilir mi?. TC eee Ağrı (Hususi) — Kazamızın Sultansuyu köyünde Ziraat Ve. kâletince tesis olunan — modera harada çalışan memur ve müs - tahdemlerinin mektepsiz. kalma- maları için Ziraat — Vekâletince burada üç sınıflı bir köy okulu açılması kararlaştırılmıştır. Ma- arif Vekâletinden müsaadesi de alınmıştır. Mektebin zaruri tek. mil masraflarım Ziraat Vekületi verecektir. £ Sürtük ,, filme alınıyor Harp vaziyeti dolayısile ha « riçten yeni filmler hemen hemen hiç gelmediğinden şehrimiz stüd- yoları mevcut ecnebi filmlerimi türkçeleştirmeğe mecbur kalmış- lardır. Yerli film çekme İşi de arttı . fılmıştır. Şehir Tiyatrosu San'at. kârları Anadoludaki turnelerin- den döner dönmez yeniden müte- addit yerli filmler - çekilecektir. Diğer taraftan — değerli edip, romancı B. Mahmut — Yesarinin «Sürtük» pyesinin de filme a . hınmasına başlanılmıştır. dam n a İkmal kursları İkmal kurslarına girmek üzere gehrindizdeki örte — mekteplere müracaat eden kız ve erkek ta- lebelerin sayıst bini bulmuştur. Ayrıca liseler için de 500 talebe müracaat etmşitir. Kayıtlara de- vam olunmaktadır. İlk mektep . lerdeki ikmal kurslarına da mü. b racaatler fazladır. — Kurslar 16 temmuzda açılacaktır.