KOT nür Melikesi ğüvlune kalmamış. Bü tâ- .uu:kfin ahtüst edilmesi- İakat güzününe getirici bir hlatmak için kâfi görülen hdir. Taşı taş üstüne koy- | A#nadn emek ve zaman is- iştir. Demek ki kolay ür iş. Taşı taş üzerine ko- k için hem de uzun bir İe relah devri lâzt yi yakıp yikmak için ise Zan istemiyor. Bir harp eskiden kalmmş ma- inin harap bakiyeterini öderken düyulan hüzün ve | Farif edilir gibi değildir. O #ri söyletmek, onların ar- 'anzaranın lisananı anla- bir iş. Bugünlered Suriye beleri olurken eski Ted- fevkalâde bir kabiliyette | 4 bir kadın hükümdarın sürdüğü bir memleketin | Byleniyor. Tedmür vaktile » Süre imiş, Oranın Zenobya | İde melikesi varmış. Bubir «dinidr. Cesaret vemetaneti | j ile zekâsından daha aşa- fi Milâdın üçüncü asrmda | “Jâr onun memleketini tah- | M işler, kraliçe barpte fevka- tükavemet ve cesaretle ken- ytmış, fakat Üstün kuvvet- Hst galebeyi temin edeme- 1 uzaklara kaçarak çöller. kaybetmek isterkan galip- | T düşmüştür. meraklı ve acıklı hikâye- tarihin en fevkalâde kadın- Ftebesine çıkarmıştır. Ze- ı galiba sonraadn Zeyneb Su ismin de böyle bir hu- var. “Zeyneb adlılarda xa meziyetlerile tanınmış, ulraplara uğrıyarak fev: | Metanet göstermiş olanlar | “Bamelikesi de jarebeleri idare etmek fey. #i yanında bir de onun va- ki yaşayışında gösterdiği emri altında bulunanların & Merbutiyetini arttır | '& mukabil kealiçenin höl. | bazı yerlerin ahalisi de | ( ve ihtişama düşkün imiş. a da saltanatan parlak- lermeyi bir siyaset ica- | y zeki kadın öyle anla- | hayatın her safhasana Hşmeği de biliyondu. Onun ettafında parlıyan efsane- besi ne kadar kuvvetli ol. | ğ _;:nıdm Onu daha 'oma sokaklarında gezdir. F çan Ve şeref işi bilmiş. | 4 talihinin bu darbesi al- | Tn edemedi; boyı $bir çare olarak kı n İz vi z diye keltlen ? yaşamak için o esarete ! O zamana kadar ölümle * kanşrlaşmış olan bu kah- &l ondan korkmamak li- İ ROMAN: 49 Cesur ve Metin olan bir kadının hatırası bugünkü Suriye — muharebeleriyle tazeleniyor. aa ea | olarak gâlip hükümdarın zaferini süsler gibi geadirilmek felâketini düşündükçe Klevpatranın kanın- daki bütün asalet ve necabet kanı yanmağa başlamış. Nihayet ölüm- den başka şile olmuyacağını gö- Tünce bu kanı yılana zehirleterek ölmüş. Zenobya yazık ki galibin acıma- sını beklemişlir. Galibin acıması olmayacağı gibi mağlübun göster- miş olduğu kahramanlığı takdir edebilmesi de şüpheli birşey. Eski zaman müuharebelerinde — kahra- TManlbığın pek büyük bir mevkii ol duğu söylenir. Mağlüp olmamak fakat yenildikten sonra onun mü- kâfalı verilmiyor. Meğer ki mağ- lübun cansız cesedi galibin huzu- zaman ga- runa getirilmiş olsı lip için şöyle — Bu bir kahramandır. Cenaze- Sİ en parlak merasimle Kkaldıril- sın.. gibi. HALK. ÜTUNU ——— İş Ve İşçi Arıyanlar, tikâyetler, temenni- ler ve müşküller Lise Mezunu Genç Bir Kız İş Arıyor Lide son sanıfını ikmal etmiş genç bir kız resmi ve hususi müesseselerde 9 aramaktadır. İş sahiplerinin — Son Telgrat Halk sütunu vasıtaşiyle (Sa- miye) ismine müracaatları rica olu- nur. Ders Vermek İstiyen Bayan İkmale kalan talebelere — Pransızca va İngilizceyi çok kısa bir zamanda, metodik olarak öğrelirim. icap ederve, evlere de gider ders veriririm, Arzı göenlerin Son Telgraf Halk Sütunun- iyan NLA Na müracnat SPeyan N A rumuzuna müracnatle İş Arıyan Bir Genç Orta mektebi P. iyi derecede ikmal etmiş 16 yaşında zeki, çalışkan; yetim bir genç hususl yazıha- |. nelerde, bürolarda, — kütüyihanelerde kansatkâr bir ücretle kendisine mü- Basip iş aramakladır. Bakırköy Osma- Diye mahallesi Kireçocağı sokağında 4 numarada Recep Bulçın'a — mektupla müracaat, İş arıyan genç kız Ortaokul 1 inci sınıfından — tahsili Birakmış 16 yaşında mütevazı, temiz bir alle kızıyım. Yaşımı ve tahsilim ile mütenasip bir iş bularak çalışmak istiyorum, Arzu edenlerin Son Telgraf Halk Sütununda Melâhate bir mek- tupla müracaatlerini dilerim. İş arıyor 'Ticaret Lisesinin 2 inci sınıfında, 17 Şaşında bir gencim, Daktilo ve mu- hasebe bilirim. 28 Tira aylık ücretle Ka anyorum. — Tuliplerin Son Telgrat Halk Sütununda Abbata müracantle- Tİnİ rica ederim. > İş arıyan bir genç Eylülde iise olgunluk — imtihanını yerecek olan. çalışkan, — Fransızca da bilen bir genç; az bir ücretle bir iş a- Tamaktadır. Taliplerin lütfen Son 'Tel- €raf Hölk sütununda «Türkaoy> a mü- racastları rica olunur. Ders vermek istiyen bir zat Yüksek ve temiz bi aŞ Birlani aile nezdirde ŞanZ Frarisızca ve Piyano dersleri Vetineyi ve terbiyeleriyle Mmeşgül oöl- Mayı arzu — mder, Taşraya da — gider. Arru edenlerin H. R rumuziş; üziyle — Son Telgraf gazetesine af öit atları rica r Cinayet Davası )hir iddia ve iltirayı red- | iyenin prestişkâr ve | firlarının adi bir katile | Tlaklığı - etmiyeceklerini srim, | İer profesörün bütün bu Rülüyordu. | Yazan : ETEM İZZET BENİCE nn ceği çi telâş ve heyecan göstere- beki — Şükriyenin yüzünde, ş n Közle- de bir gay i Tinde bir gayritabülik hissettiniz — Ne gibi? — Gözlerine kan oturmak yü. | zünde takallüsat bulunmak gi. bi. Hayır, Muzalfer bundan sonra bir sual daha sordu: lq_ Şükriye yatakta çıplak mı ya- D | şartile kahramanlık çok böyük, | li keli Ğ | mmüdmm elime söyle- | gelecektir. O günleri | , halde çıplak değldi. Fırıncı isterse, yapar, Uzun zaman var ki Beledi- ye İktisat ve Sıhhat Müdür- lükleri ekmeklerin daha piş- kin olması için uğraşıyor. Son haberlere göre bugünkü şekli ile ekmek daha pişkin çıkarı- lamıyor. Binaenaleyh şeklini değiştirmek lâzımdır. Bunun için de ekmeğe baston Ffranca- la şekli verilecektir. Bu bas- ton francalaların bir ve yarım kilolukları olacaktır. Yazıl- dığına göre, yapılan tecrübe- ler iyi netice vermiştir. Ekmeğin malüm halitası yine ayni kaldığına göre, şek- H baston olunca, neden daha pişkin çıkacağını merak edi- | yoruz. Bazı semtlerde öyle | ekmekler çıkıyor ki, cidden | nefistir. Bu fırınlar, ayni ha- litadaki unu nasıl böyle gü- zel bir ekmek haline getirebi- liyorlar!. Bizim anladığımız, ekmek- lerin daha pişkin olması me- selesi, fırın ve fırıncı mese- lesidir. Hüsnüniyetle hareket eden ve itina ile iş yapmayı kabul eden fırınlar, pek âlâ muvaffak oluyorlar. Vaziyet açıktır. Bir kısım fırıncılar ise, ek- meğin pişkin olması lâzım ge- leceği noktasını hiç düşünme- diklerinden, bildiğiniz gibi, bir çok semtlerde ekmek ha- mur bir halde çıkıyor. BÜRHAN CEVAT Kapalı çarşının bozuk kaldırımları Belediye kaplı çarşının kaldı - rımlarını derhal tamir etmeğe ka- rar vermiştir. Yapılan tedkiklerde çarşı yollarının çök bozulduğu ve bazı yerlerde yürünemiyecek ha. le geldiği görülmüştür, Çarşının esas tamiri yolllardan sonraya bırakılmıştır. Yakında yolların tamirine başlanacaktır. "DOKTOR DİYORKİ Deniz Banyosu Acaba şu deniz banyosu mevsi- minde kaç — kişimiz — sıhhatimize dikkat ederek denize giryoruz?. Bilhassa gençlerin sıhhat kajdele- rine hemen hiç aldırış ettikleri yoktur, Meselâ denize tok kamı- 'na girmek hiç bir zaman caiz de- Gildir. Çünkü tok kamına yapı- lan het yorucü iş, haliâ cinsi mü- nasebet bile ölüm tehlikesine yol açabilir. Pek sağlam kalplilere kalb hastalığı - verir. Tok karnına denize girmek, midede ve dolayı- siyle kalb Üzerinde reöksiyon yart hareketler yapacağı için yo- rulur. Bunun üzerine ikinci — bir yorgunluğa en sağlam — vücutlar bile kolay tahammül edemezler. Bunun içindir ki deniz banyo- sunu zadece bir eğlence değil, sihhi bir spor telâkki etmek lâ- zımdır. Merkez memuru bir saniye dü- şünerek cevap verdi: — Hayır çıplak değildi. Muzaffer bir sual daha sordu: — | — Tamamile yatak halinde mi idi? Şükrü bu sual karşısında tered- düde uğramış bir halde cevap ver- di: — Pek dikkâat etmedim. Muzaffer suallerine devam edi- yordu: — Yatak hi bir gecelik falanla mak. — Bilmiyorum. Ne giyii iyice tetkik etmedim. Fakat, her- Muzaffer bu cevap Üzerine hâ- kimlere döndü: — Maktulün üxerinde bulunan çamaşırların mahkemeye getiril- Mesini istiyorum. Bu husustaki ka- rarınızı dilerim. Dedi. Avnkatın bu telehi her- kes üzerinde hayret — uyandırdı. Avukat ne yapmak istiyordu, ni- | iikednis dnakklü cin camaşırları geürtiyordu? Bu | MAHKEMELERDE: “Ateş olsan cirmin kadar yer yakarsın!,, “Bunu öldürmek, yılan öldürmek, kâfir öldürmek kadar sevaptır.,, ÜÜSEYİN Yazan Dava, bir tarla meselesinden davasıydı. Davacı, Sol kolu sakat, orta yapılı, iz, kaytan bıyıklı, olduk. ca sevimli bir adamdı. Maznun, topuz gibi, korkunç ba kışlı, keiminel tipli idi. İnsanın rüyasına girse, yahut, gece sokak. ta karşısına çıksa, muhakkak ödü- nü patlatırdı. Hâkim davacıya: - Anlat bakalım Veysel, dedi. Nasıl oldu bu İş. Davacı, çolak kolunu, gövdesine | yapıştırdı. Zayıf, hazin bir sesle anlatmağa başladı: — Köyde bizim bir tarlamız var. dar, Senelerdenberi, bunlarla mızda nizalıdır. Bunun amcası ba. Şi külâhlı, eli silâhlı bir serger « deydi. Ondan herkes titrerdi. Ba. bamı da korkuttu. Bizim tarlayı on beş senedir o sürüyordu. Ben kaç kereler söyledim. — Baba, dedim. Bunun tapusu bizim üstümüzde... Hükümet de bizim hakkımızı korur.. Tarlayı sürelim, Hükümete de haber ve- relim.. Bunu tarlamızdan çıkara. lım. bam kavga, gürültü adamı de- — Bırak Veysel, dedi, Şerrine nalet (lânet olacak) olsun. Bu ka. dar malımız, mülkümüz var, Bir tarladan ne olur? Hakkımızı ah- yette alırız.. Babam müslüman adamdı. Böy. le şeylere itikadı vardı. Bâna ka- Tırsa, ben dünyanın hakkını dün. yada almağa taraftarım. — Fazla, lüzumsuz Jâfları.bıra- kın da şu iş masil oldu, onu söy. leyin! — Bıldir, sizlere âmür, peder vefat etti. Ben larlayı artık ket. dim sürmeğe karar' verdim. Çok geçmeden bunun amcası da öldü. Artık engel kalmadı, Üç ay kadar evvel, öküzleri koştum; — tarlayı sürmeğe başladım. Bi ü nü bu Mahmut peyda oldu. Beni tehdide başladı. Aldırmadım. Bir hafta sonra mıydı neydi, elinde bir çifteyle geldi. — Çek öküzlerini tarladan! de- di. — Çekmem, dedim. Burası bi. zim tapulu tarlamız. Şimdiye ka- dar gasbettiniz, sürdünüz, ekti - niz, biçtiniz.. Artık yağma yok.. Bundan sonra malımıza sahip o- lacağız. Bu Mahmut: | * — Bana bak, banabak! dedi. bu | tarla benim amcamın tarlasıdır. Öküzleri çekecek misin, yoksa ya- | pacağımı yapayım mı? — Sen ne yapabilirsin? dedim. ben de... Ateş olsan cürmün (cir. min olacak) kadar yer yakarsın.. Senden gelecek belâ, — arabasile gelsin. Kalktı bu, öküzleri sapandan ——— tamamile anlaşılmas bir sır oldu- ğu gibi merkez memuru Şükrüden sorduğu her sualin hedef ve mana- sı da kafasının içinde gizli idi. Za- ton çok merak edilen taraf da bu âdi, Profesör Cemil de bu talep karşısında şaşirmiş gibiydi. Hâ- kimler karara varmadan önce ken- disini toparladi, hemen söz istedi ve, — Yüksek heyeti hâkime, avu- kat arkadaşın yaptiği bu teklifi zettiğim gibi muhakeme — heyeti beyhude yere meşgul ediliyor. Suç-| lu vekili bir takim sualler soru- yor, kafasının içinde gizlediği tak- tike göre iyi veya kötü cevaplar alıyor. Bunların hiçbirinin bir fay- dai ameliye ifade ettiğine ve ede- kani değilim. Cinayet sa- rhtir, cani meydandadır. Böyle i- ken muhakemenin seyrine hiçbir tesir icra elmiyecek olan bir ta- kım vahi suallerle sizleri l etmek herhalde yerinde / gerektir, ü Bumun dışında - | rümüş dediğimiz cesede ait çama- ÇET | söktü.. Boş kolverdi. (koyuverdi olacak). - Ne yapıyorsun Mahmu dim-Seninle kötü kişi Sen de biliyorsun ki, bu tarla be. nim babamın ba tapu malı... Çe- kil şuradan!. Derken efendime — söyliyeyim, çıkardı sırtından çi Çevirdi dipçiği.. Başldı böğrüme doğru vurmağa bir vupdu bir da. ha vurdu. Üçüncüsünde yakala- dım dipçiği.. Çifteyi o çekti, ben | çektim.. Derken efendim, kurtar. | dı tüfengi benim elimden.. Atla- | di birkaç adım geri.. — Doğrulttu. | çifteyi bana.. Üstüste, ikisini de | boşalttı.. Ben atladım yere.. Am. ma, atlayıncıya kadar da, bu sol kolum (çolak kolunu oynattı) dar- | madağın oldu. Sonra, işte, has - tanede eklediler, püklediler, böv- le kaldı.. Kolumun diyetini iste - rim. Söyiyeceğim bundan ibaret.. — Kolunun diyeti için kaç pa- & ? beş yüz lira... Çok iste. medim. Ömrüm oldukça işten güç- ten kalacağım, Şimdi otuz böş yı. şındayım., Elli yaşıma kadar yasa- sam, ayda otuzar liradan senede üç yüz altmış, on senede üç bin altı yüz, efendim on beş senede., — Birak, bırak hesabı sonra ya. De- sun demek? Otur! Söyle bakalım Mahmut, ne diyeceksin? Bak bu adamı çifteyle yaralayıp sakat bi. frakmışsın. Hem senin cezalanma- ni istiyor. Hem de bin beş yüz Jira tazminat istiyor. Maznun ayağa kalktı.. Korkunç gözlerini çevire çevire, sıtma gör. memiş, gür bir sesle konuşmağa başladı: — Benden birşey istemeğe hak- kı yoktur.. Tarla benim amcamın tarlası.. Amcam ölünce, bize kal. dı. Bu da amcamın ölmesini fır- sat bildi. Zaten sağlığında da ba. bası bizim yerimize kanca tak - Bu da geldi, tarlayı sürmeğe başladı. Gittim, iyilikle söyle . dim olmadı.. İşte o gün yine git- | tim söyledim.. Küfür etti. Öküz. | leri sapandan çıkarıp koyüver - dim. Dama koştu.. Bir çifte getir. | di.. Dipçiğile bana vurmağa baş- ladı.. Ben dipçiği tuttum. O nam. ladan tutuyordu, Nasil oldu bil- mem.. Tülenk patladı.. Galiba 0. nun eli takıltı tetiğe. Bu vurul- du. Benim kabahatim yoktur. — Peki kabahatin yoktür da ne- den kaçtın? Üç aydır neredeydin? Üç ay kaçmışsın.. Sonra burada İstanbulda yakalanmışsın.. Kaç- manın sebebi nedir? | — Korktum efendim.. Kaza çı. $ kınca, korkumdan kaçtım.. Zaten | işlerim vardı.. İzmire, — Aydına, Menemene, Torbalıya, Tavasa, Ça- | ' la gittim.. İşlerimi bitirin İstan. bula döndüm. Köye gidip teslim olacaktım. Yakaladılar, | (Devamı 6 ncı sayfada) | gelince; bu teklifi ayıbın ayılı o- Tarak bulmamak imkânsızdır. Bir defa cinayetin üzerinden aylar geçti. Belki zavallı günahsız Sük- riyenin toprağa bırakılan cesedi çürümlüş bile bulunuyor. Onun yüksek ruhu buradadır ve azlırapla, bühlanın ve heyecanla bir an evvel sizden kana kan is- tiyen davası için hüküm istiyor. Onu oyalamak, © günkü çamaşır- Tarını istemek bahanesile muha- kemeyi tzak günler içine bırak- herhalde dürüstlüğün 4 birşey olmaz. Hem, çü- mereden bulmak mümkün- dür?. Bunu avukat arkadaşımız düşünmekten âciz midirler?. Ça- | maşırlar hiç şüphesiz o gün ceset- | ten soyulmuş, atılmış ve bugün | için yek olmuştur. İmha edildiğini kendisinin de yüzde yüz bildiği ça- maşırların muhakemeye getiril- mesi teklifini herhalde yüksek he- yeti hâkime benim kadar garip ve yersiz bulurlar. — Carkami Var) g | Söyliyerek: | devletin davası ile alâkası yoktur. Bi * na borcu olan 34582 liraya mukabil re- Hiğ olunur, y Ne Diyorlar? İKDAM B. Ptofesör Şükrü Baban — cAvrapa Birtiğir isimli bugünkü baş yazısına; «Fransanin da, dün tahmin — eltiği- miz gibi, Soyyet Rusya ile siyasi alâ- kalarını - kestiği azlaşılıyor, Böylece Avrupa kıl'asında Bolşeviklerle ilgili devlet bemen kalınadı. Esmten bir. kısım devletler Kizl Rus hükümetini tecssüz larihindenbe- Ti bir türlü tanımak - İstememişlerdi. Din ve mülkiyet mafhumlarına büyük bir taassupla bağlı bulunan bu mem- leketler siyast ve iktısadi zaruertler- le de müteharrik olmadıkları için Mot- kovanın elini sıkmayı ve onu tanıma- yı ihmal edebilmişlerdi. Bunların ata- sında faraza İsviçre gibi çok — dikkale değer bir memlekot te vardır. Cenev- Te, Milletler Cemiyet merkezl ol- duğü ve Bülçevik Rusya da bu cemi- yete, Almanyadan evvel âza, olduğu için Hariciye Komiserleri veya daimi murahbasları kalıbalık hey'eylerle bu gehirde uzun müddetler — oturdukları balde nihkyet ev zahibi sıfatiyle olsun | İsviçre Foderal veya Kanton hükümet ve idaresi Bolşevikleri tanımak — İste- memişlerdi. Bu hususta âdeta yenil- mez bir taassup — göstermekten — hâll kalmamışlardı. Bazı ufak tefek ko- Münist propagandası veya Bolşevikler tratından İsviçrede yapılan suikastler havayı gergin tutmıya duima kâfi gel- miştir.> Diye başlamakta ve bilâhare şun- ları yazmaktadır: tHiristiyanlığa —sonradan — girenler, Bütün heveslerile meçbü bu yeni dün- ya din işlerinde gayet hasana olduk- larından, mülkiyet ve kapital şekil- lerine bağlı bulunmaları için bir çok sebeplere maliktirler.r CUMHURİYET B. Nadir Nadi «Durkhelm'in değru bir görüşür simli bugünkü baş yazı- sında: «hleşhur Sosyoloji âlimi Emile Dur- khtim, cemiyetin biribime — eklenmiş bir ferdler kalabalığı demek olmadı- Zinı, içlmal hâdiselerle ferdi bünye arasında zarur! bir münasebet arama- mak Tüzümunu anlatmıya - çalışırken güyle der: — Muhtelif kimyevi maddelerin imlizacından nasıl yepyeni bir. mad- de meydana gelirse, muhtelif ferdlerin bir arada yaşaımasından da yepyeni bir varlık duğar. İdrajen, oksijen ve salre gibi bir takım maddeler, muay- yen nisbet ve şartlar altında birleştik- leri zaman ekde ettiğimiz yeni madde, Onu vücude getiren diğer maddeler: den hiç birjme benzemez. Meselâ, üi atom idrojenle bir atom oksijenin im- tzacından hüsüle gelen suda idrojenin ve öksijenin hassalarım — araştırmak, kimya ile bir parça meşgul olanlar na- zarında gülünç değil midir? İşte, bu- nun gibi, bir çok ferdlerin daimi ola rak bir artda yaşaması demek — olan gemiyet H, kandini teşkil eden fende lerden ayrı ve müstakll bir varlıktır. İçtimal hâdiseleri derdi yaradılığla iza- ha kalkmak, kimyevi bir teşokkülde esas maddelerin hassalarını aramıya ben yanlışlır.» Diye başlamakla ve 1918 galipleri- nin kafalarında muayyen bir. dünye nizamı kurmayı — tahayyül ettiklerini «Halbuki işler böyle yürümedi. Düne ya nizamı uğrunda, karşılıklı bütün dünya kuvvetleri çarpıştığı ve bunla- dan bir tanesi Üstün çıktığı halde, o üstün çıkan kuvvetin dediği olmadı. Çünkü Durkheim haklıdır: İçtimal o- luş, ferdlerin veya çarpışan kuvvetle- rin iradesi Cışusda, kendine mahsus tekâmül şartlarına bağlıdır» demek- tedir. TAN B. Zekeriya Serlel «Türkiyenin duş siyasetinin ana premsiplerir stmli bu- gümkü baş yazımmda cacümle — şunları yazmak ladır: «Türkiye, biç bir zaman siyasetinde harici tesirlere - kapılmamış, hiç bir devlet aleyhinde bir harekele — leşeb- büs tmemiştir. Türkiyenin hiç bir zlın ana prenalplmlz, bu büyük badi- dere harp harici kalmak, istiklülimizi korumak Ve bize karşı büsnüniyet ve dostlak kisleri besliyen bütün devlet- letle döst olmaktır. Bu vuzühün — bü- Iandırilmasına razı değiliz.r İslanbal Asliye 5 inci Hakuk Hü kimliğinden; — 4917148 | Hazincl — Maliye Muhakemat — Mü- | düriyeti tarafından — Fotini ve - Recep | namlarındaki şahislar aleyhine yapı- | lan takibe nazaran müddesaleyhlerden Fotini Şekerçiyanın murisi Viçen Şe- kerciyanın kazanç vengisinden — hazi- neye 4068 lira 9 kuruş borcu olup bu borcu ödemeden Vefat etmeşi ve mu- risi olan Fotini de mirası teddelme- mesi ve ölü Viçenin Selânik Bankamı- Hin ettiği 54204 lira B6 kuruş kiyme- | tindeki 101 sandık manlfatara mensu- | çatını diğer müddasaleyh Necebe tem- lik etmiş olduğundağ bu temlikin ip- tali istenmesi üzerine müddeaaleyh- lerden Fotniye Beyoğlu Tuzkoparan | havlucu Recep apartımanına gönderi- len dava İslidasi sureli ve muhüke- meye gelmesini mutazammın davetiye muamileyhin halen ikametgihi meçe hul bulunduğundun bahişle isde edil- miş olduğundan 3/10/MM1 Cuma günü gaat 14 de mahkemede hazır bulunul- ması ve üsülen davaya ön gün zarfın: | lum düşüp Beyazıda çıkma- *| havadar olmuş.. ——— —— da cevp vermesi hususlar ilünen teb- GÜNÜN | DKU Beyazıt meydanının istikbalde alacağı şekil Uzun zamandanberi, yo- mıştım. Belki, garip bulursu- nuz; evet, burnumuzun di- bindeki Beyaz:da çok zaman yar ki gidememiştim. Geçen gün, Küllük'te bir ahbabı görmek üzere, o tara- fa doğru yürüdüm. Kapalı- çarşıdan geçip, camiin önüne çıktığım zaman, hayret için- de kaldım. Meğer, Beyazıt'ta neler ol. muş. Eski bildiğimiz Beyazıt meydanı ortada yoktu. Her taraf istimlâk olunmuş, açıl- mış, yıkılmıştı. Meydan fe: rahlamış, genişlemiş, daha Lâleliye doğru giden yo- lun bu derece - genişletilebi- leceğini hiç düşünmemiştim. Beyazıttan bakınca, Aksaray görünüyor. Burasının ne kas dar dar olduğunu hatırlarsı: nız. Küllüğe gidip, oturunca, yudum yudum kahvemi içer- ken, şunları düşündüm: vi «— Sayın Valimiz Lütfi t Kırdar, İstanbulda ilk imar hareketine başlarken, yalnız Beyoğlu cihetine ehemmiyet verildiğinden şikâyet eder, dururduk. İşte, İstanbul tara- fının en güzel meydanı da a- çılıyor, tanzim ediliyor. Gazetelerde, bir haber gö- İ züme ilişti. Beyazıt meydanı- nın asfalt inşaatına ve tanzi- mine 10 Temuzda başlana- | cak.. « Ümit ederim ki, yaz sonu- na kadar, meydanın bütün noksanları tamamlansın.. İn- şaalı müteakıp, Beyazıt mey- bu meydanda, tarihi bir çok eserler var. Beyazıt camii, Ü- ——— niversite kapısı, İnkılâp lll; zesinin işgal ettiği medrese ——— vesaire,. Beyazıt, bütün bu tarihi e- serleri, yüksek mektepleri, ta- lebe toplulukları ile, İstanbu- ! lun en ciddi köşesi ve bir kül- tür merkezi olmaktadır. İnşaallah, yakında, ne za- mandır arzu edilen talebe yurdunun inşaatına da başla- Ti R. SABİT Raki âleminde kavga? Hasköyde oturan Ömer oğlu Ah. met Cetin ile arkadaşı Mustafa, dün rakı içerlerken sarhoşluk yü- zünden kavgaya tutuşmuşlardır. Kavga arasında Ahmet belinden çıkardığı kamasını arkadaşına sap lıyarak muhtelif yerlerinden yara- Yaralı Balat hastahanesine kal, dırılmış, suçla Ahmet yakalanmış tır. 'Paşabahçede ek- mek işi intizama konmalıdır Paşabalıçede oturan B. ikmet Mecmuü 2000 den fazla işçi ça- hıştaran, — müleaddit — fabrikaları mühtevi inan köyümüzde | tek fi vardır. Fakat bu. firinin yevmiye işlediği yirmi iki çuval n kâfi gelmemektedir. Sanra; fabrikalar saat Y6 da paydes edil- diği hakde fırın sağt 15 te kapan- maktadır. Bu yüzden bir kaç gün- dür ekmek tedarikinde müşkülât çekmakteyiz. Belediye Reisliğinin ve Reykoz Kaymakamlığının firır kapanması ve Sene M hususunda ekmek imal ıâı mazrı — dikkatlerini celbetmenizi rica ederim.> p SON TELGRAF — Bu dileği e- hemmiyetle kaydadiyor ve alâka- darların nazarı dikkutine koyuyo-