g Merikalı bidı Z—i <LAZAN FAİK BERCMEN Güzel Amerikalı madam Trivot, akşam yemeğini tek başına Kan'da bir gazinoda yemekte idi. Yorgun görünüyordu. Göz — kapaklarını melânkolik bir gevşeklik gölge . lendirmişti. Saat de akşamın onu idi. Gazi- j monun cazı oynak bir hava çalı - yordu. Madam Trivot tahayyülâta dalmıştı; Kan'da tek başına dol: şan bir Amerikalı kadın ne düşi nüyordu? Tatlı ve gizli maceralar.. Şimdi sanki yumüuşak ve müte - harrik bir ses kulağına eğilip şun- ları fisildiyor. gibi idi: «Bu gazinodan çık ve yıldızla - rın altında dolaş! Seni bir sürpriz bekliyor, haydi kalk!» Genç kadın hesabı vererek kalk- tı Şöförüne otomabili garaja çek- mesini söyledikten sonra palmiye. lerin altına doöru yollandı. Ga- zinodan çıkarken onu birisi takip etmişti. Boş dakika sonra yanına sokularak güzel Amerikalıyı ciddi ve dürüst bir tavırla selâmlayıp: — Madam affınızı istirham ede- zim, dedi, bu şekilde sizi rahatsız ettiğimden dolayı beni mazur gö- Tün, Hayatta bazı şartlar vardır ki: — Fakat sizi tanımıyorum. — Ben madam müteyazı bir me- mürum. Emniyeti umumiyenin bususl servisi kısmı komiserlerin. , denim, Amerikalı kadın muhatabını is- tifhamla süzünce komiser: — Madam sizi hususi bir me - sele için taciz ettim, dedi, Hüvi- yetini gizli tutan büyük bir şah- siyetin emrindeyim madam. Hü. kümet gece gündüz kendisinin et- rafından ayrılmamamı emretmiş - tir, Bir krallık varisi olan Prens birkaç gündür Kan'da bulunuyor. — Peki bundan bana ne mösyö? — Sadada geliyorum madam. Genç, yakışıklı ve sempatik bir adamdır. Bana, macerasız bir ge- genin — kemansız bir çingeneden farksız olduğunu söylemek tenez- zülünde bulundu, anlıyor musu - nuz efendim? — Sizin prensiniz haş bir adama benziyor galiba. — Bendeniz onun arzularını ye- rine getirmekle mükellefim. Ar- zedeyim: Bizim — burada tacidar prenslere mahsus bir teşkilütimiz vardır. Bu teşkilâta — yüksek ve fanınmış artistlerden yirmi dört gönüllü — dahildir. “Bu gece, prens hazretlerine yedi numara yı seçmiştik. Bu akşam gelecekti bir akşam ziy Lâkin bir telgraf aldım, ansızın | hastalanmış. — SÜMER ı Göz Mütehassısı — Eh, ne olacak? — Demin gazinoda sizi görünce ferahladım madam, Şayanı hayret derecede yedi numaraya benzi . yorsunuz. Ayni güzel sarışın tip, ayni cazibe, — Sonra.. — Sizi görür görmez şöyle dü- şündüm: «Bu zarif madamın canı sıkılıyor; ihtimal ki'bu akşam can sıkıntısını tath bir macerayla gi- dermek — ister.» İşte aziz madam bunu düşündüm de.. Güzel Amerikalı kadın, komi - sere dikkatli dikkatli baktı. Lükin tereddüt ediyordu. Gerdanındaki incilerle oyna O vakit komiser: — Bu işi memleketimize olan | sevginiz namına yapın madam, dedi. Genç kadın gülümsiyerek sordu: — Mösyö siz, asil bir adama ben- min edin, prensiniz — ihtiyar bir Hintli mi? | — Yemin ederim ki prens genç ve güzel bir adamdır, mdam. — Pekâlâ, beni yedi numara &- fatile prense takdim edin! Birkaç gün sonra güzel Ameri- kalı dinlenmek için plâja gitmişti. | Şezlongun arkasından — kulağına sesler geldi. Hafifçe başını çevi - rince heyecanla ürperdi, prensin | yanında komiserle, beyaz ceketli | bir adam duruyordu, Prens beyaz ı ceketli adama şunları anlatıyor - du: — Azizim güzel kadınları elde | etmek için kullandığım usulü söy. Tiyı im, Lâkin bir şartla, Bu sırrı detine — satıyorum. Hüviyetini gizli tutan bir prens sıfatile dolasacaksın! Bir de ya- nında hususi! servis komlseri ro - lünü yapan bir arkadaş buluna - vetli ve kendisi de kurnaz olursa bıldırcın rostosu ağzına kadar ge. lir. Meselâ geren gün fevkalâde güzel, cazip bir Amerikalı kadın... cak. Eğer arkadaşının çenesi kuv- ; Göz Dokşt;ıru -- Nuri Fehmi Ayberk Haydarpoşa — Nümüne — hastanesi İstanbul Belediye karşısı. Saat (3 den sonra. Tel. 22212 MEREEM C Sîneması ae Bu hafta emsalsiz bir muvaffakiyet kazanmış ve umuml bir Tağbet gör müş olan DEANNA DURBİN'in KAY FRANCİS ile beraber yarattığı BAHAR MELEĞİi ak düşünüyordu. | | ziyorsunuz. Şerefiniz üzerine ye. L ğğ MATİNELERDEN İTİBAREN değiştiriyor — ve ARGENTİNA'nın raktbesi İspan yol muganniyesi Madrit sahneleri Yıldısı ESTRELİTA CASTRO'yu 'Tamamen İspanyolca sözlü ve şarkılı GECE GÜLLERİ Buseler gibi ateşin şarkılarının, açık ve şehvi danslarının, İspanyol gecelerinin filmini göstermeğe başlıyor. lkB:ım SARAY“"""C ında Amerikanın en meşhur ve ea fazla ücret alam artisti MICKEY ROONEY Taratından harikulâde bir tarzda yaratılan Tomas Edison'un Gençliği Şaheserinin İk irsesi münasebetile ŞEREF GALASI Eiyevm Amerikanın 60 sinemasında birden gösterilmekte olan bu Film: Dehanın ilk tecrübelerine ait fenni bir çok keşiflerin farihçesini tasvir eden Sanayli nefiseye alt bir eserdir. Bu akşam için yerlerinizi evvelden aldırınız. g' Yarın Matinelerden itibaren MARMARA nın Türkiyede ilk defa Gösterdiği yeni filmlerin üçüncüsü ve En Harikulâdesi SERAJEVO Başlıyor. v Y aAi nn a DİKKAT!... MÜHİM İLÂNI... mumazız | TAKSİM Sineması Bu hafta müstesna olarak programını YARINKİ ÇARŞAMBA | AYLIK İ SİNEMA ve TİYATRO MECMUASI | PERDE;.SAHNE| | ganemmmenın Müyezzilerden isteyiniz. Çemberlitaş Telefon : 22513 YARIN Matinelerden itibaren NE “TEMEK —— ——YAPAYIM? |Patetesli dan sa - han külbastısı Malzeme: Altı parça dana kon- terfilesi, yarım liman, yarım kilo patates, bir çorba kaşığı yağ, iki tepeleme çorba kaşığı un, bir de- | met maydanoz. Yapılışı: Patatesleri — haşlayıp | soymalı ve dilmeli, bir sahanda yağı eritmeli ve içinde birer birer külbastıları kızartmalı ve çıkarıp bir tabağa almalı. Ayni yağn i- çinde patatesleri birkaç gere çe virmeli ve üzerlerine kıyılmış Mmaydanozu serymeli. Patatesleri sıcak bir tabağa çekerek soğu - mamasına dikkat etmeli, Tavada kalan yağda unu ezerek biraz kı- zartmalı Bir bardak suyu azar a- zar içirmeli. Koyu bi rsalça halini | | alınca külbastıları içine atıp bir | iki taşfın beraber kaynatmalı, » Salçayı patateslerin üstüne bo- şaltarak etleri de yığının üstüne dizmeli ve her birinin üzerine bir kaç damla limon suyu sıkmalı, DİKKAT! BUGÜN 1 Nisandır Muzipliklerden sakınınız. Hiç bir şeye inanmayınız. ANCAK... Şuna inanınız ki: Şimdiye kadar hiç görmediğiniz derecede nefis ve heyecanlı Film. İBüyük Dans, Şarkı, Seksapel Yıldızı Marika Rökk ün oynadığı Kora Terri Olacaktır. Pek yakında Ş A R sinema- 'Telefon : 22542 İstanbulun en büyük 2 sinemasında ayni zamanda senenin en büyük süper filmi DOUGLAS FAİRBANKS Jr. JOAN BENNET - GEORGE BANCROFTX tarafından yaratılan emsalsiz müthiş korkunç sahneler arasında büyük aşk, ihtiras ve Macera sinema romamnı YEŞİL CEHENNEM Yılanlı derede, şeytanlara girilmesi menedilen mukaddes mabedin heyecanlı sergüzeştleri, milyonlar sarfile vücı AZAK'ta Sevil Berberi Beynelmilel şöhretini bütün dünyada harikalar yaratan meşhuru âlem Barbier de Seville opera- sından filme çekilen senenin en büyük — musikal , | koruyucuları olan ni canlandıran önünde 3 erkekle bir kadının vde getirilen bu çok yüksek şahesere ilâveten ayrıra: ÇEMBERLİTAŞ'da Denizlerin çelik ejderlerinde vatanlarının arslan Amerika bahriyelilerinin haya- BAHRİYELİLER ŞARKISI Kadın işi türlü tevillere kalkış- mak istediyse de Mustafa yut - madı: Zırva tevil götürmez, eğer e- Tümden kurtulmak istiyorsan, işin doğrusunu söyle?, Dedi. Kadın, baktı ki olmuyacak, meselenin doğrusunu olduğu gibi anlattı: — Bu gece dedi, seni burada sız- durıp bir alay patakladıktan sonra garıl çıplak sokağa atacaktık, — Demek, bunu size hayriye tücci karısı teklif etti. — Evet, şu halde öyle bir hain karının kendine de, keuna da, kısrağına da bin kere lânet! Bun- da sonra o kızın lâfını ağzıma a- dırsam bana da Yorgancı Mustafa demesinler. Sonra o iki belâlı herife döndü: — Demek siz bu batakhanenin adamlarısınız öyle mi? Berikiler korkak ve mahcup: — Adam kıtlığında.. Nasılsa.. Bu işe girmiş bulunduk!. — Vücutca sizin hanginiz daba — Öyleyse, çabuk bana bir eşek semeri bulun da gelin!. .— Aman ağam, gecenin bu vak- ereden bu- Ev sahibi atıldı: — A Bizim rahmetli efendi - den kalma süslü bir eşek eğ dacak, galiba bahçedeki eski rın bir köşesinde duruyor. — Öyle ise, sen git, onu al, gel banat. — Ne şapacaksınız onu?. — Nene lâzım senin, sana al, | gel diyorum!, — Başüstünet, Biraz sonra, ev sahibi kadın, e- linde eğerle odadan içeriye girdi. şimdi herkes, hayretle bir eğere, bir Mustafaya bakıyor, merakla meticeyi gözlüyordu. Mustafa öteki kadınlarla erkeklere de bir hayli rakı dayadıktan sonra sofranın bir kenarındaki muşmula tabağını ev sahibine göstererek: — Bunları deği, yarın götür de hayriye tücecarımın hanımı âfi - | yetle yesin!. Kadın kıpkırmızı kesildi Mustafa tekrar söze başladı: — Hayatımı kurlaran şu genç hatuncağızı da artık ben bü ba - takhaneden kurtaracağım. Şimdi onuburadan alıp kendi evime gö- türecek, bütün günahlarına tövbe ettirdikten sonra onu azat ede - ceğim!, Bu sefer erkeklere döndü: — Bu semer hanginize daha iyi uyar acaba?, — Bilmeyiz ki ağa!, İsterseniz birer defa tecrübe edelim! İkiside semeri sırtlarına vurup tecrllibe ettikten sonra cevap ver- diler: — İkimize de uygun!. — Öyle ise, beydi bakayım, yol ründü!. ve Bekri Mustaf Yazan: OSMAN CEMAL KAYGIL C sx15 Çabuk Bana Bir Eşe! Semeri Bu!lun, Getirir — Emredersin ağam cenin bu vaktinde ve bu — Rele durun, kıpırd kalım, kimsiniz siz?. İri yarı, iki karakullu raçhane ile Vezneciler a bunların yanıma yanaştılar. lık zifiri karanlık olduğu içli lakçunun biri elindeki fen lara tuttu ve manzarayı göl — Ulan bu ne hal böyle?. Belâlılardan birinin lan Mustafa: — Ne var halimizde?, — Altındaki eşek — Eşek!. — İki ayaklı eşek olur n hani bunun öteki ayakları?, — Öteki ayaklarını bu kiraya verdi. — Bu hatun da kim böyle?. — Hatana pek yaklaşma bif şerim!. e olur yaklaşırsam?. — Tekin değildir, çarpar haf — Siz nereden gelip nereye F diyorsunuz böyle bakayım? — Hemşerim, senin anlıya ben hekimim, hekim.. Bu nağızm küçük hemşiresi, evde bİZ deubite dehşetli hastalanmış, &? p beni evimden aldılar, — şit böylece ölüm halindeki bir tayı kurtarmıya gidiyor — Peki, bu sırtma binmiş © duğun herifle öteki herif kir — Benim ayaklarım yürüyemem, Onun için bunlar beni hastanın evine nöbetle mak için para ile — tutulmuş hayvan.. Ne yapalım, gece yarı eyek ve beygirin dört ayaklısı bulamayınca işi buna döktük. — Demek sen bekimsin öyle — Hekimiz dedik a.. — Öyle ise, bizim subaşının fena halde sancısı tutmuştu, önce bizim karakola uğrıyalı subaşının sancısını dindir de, öt hastaya sonra gidersin!. — Aman ağam, sizin sub: sancısını - kökünden — dindi bende hazır ilâç var, onu vereyi size, götürün kendisine birkaç düm içirin, evvelallah birşeyci; kalmaz. — Ne imiş o ilâç bakayım? Mustafa batakhaneden çıkar * ken, beyaz bir torbaya sokarak koltuğuna sıkışlırmış olduğu kos ea rakı binliğini kullukçulara v Şayanı bayret filmini | İmperlo Argetina'nın yegâne rakibi — Madrit | Zaferin neş'esi... Vazifenin ateşi, müziğin zevkile ğ ııı::n"m' ğ Bir Hafta Daha Göstermeğe S GegianE TT EAAN L SKi ee Ç Faka ikiniz de nöbetleşe ©- | Kullukçunun biri binliği cline # ö cak, bi tünla beni, z İ karar vermiştir. Herkesin hoşuna giden bu filmö mutlaka görünüz. ge u hat eni, bu- | hp gülerek: a Susreler için yerleriniz T radan hizim eve kadar möbetleşe | — —— Bu mu sancı ilâcı?!. üareler için yeri izl evvelde aldırınız. sırtımızda taşıyacaksınız!. ÇArkası Var) a ni Şeny ——— - —a — ee aç eee İ ettikten Jaşmıştı. Orhan Beyin yola çık - | ovasının sahibi idi Deredeki bisar | siyetini anlattılar. Orhan Bey, bu- | kıyamete değin cenk eksik olmaz —— TÜRK Şehirde medrese açtı. M risliğine Davut Kayseriyi, daha gonra Tacettini, hatipliğine de Ka- rahocayı tayin etti. Şehri imar için epey zaman İz- mikten ayrılmadı. İzniki makar it- tihaz edindi. Kadılığına Çandarlı Karahalili tayin etti. Çandarlı, ilk evvel Bilecik, da- ha 'sonra da Bursa kadısı olmuş - tu. İznikl çok severdi. Türkler için Maltepe zaferin - den sonra, İstanbul yolu açılmış gibiydi Buzu Bizanslılar da ınIıu_ı.. - Son Telgrafın Tarihi Tefrikası: 24 TUNA BOYUNDA —— Orhan Beyin yola çıkması yakındı Müder - | ORDULARI | lardı, «Yaza doğru, imparator sefere hazırlandığı sırada, - Anadoludan dehşetli bir haber geldi. Vitinya | beyi Orhan çoktanberi gizli gizli | topladığı kuvvetleri hgzirlamış ve | Çanakkale taraflarından Bizansa | geçecekmiş. Bu yerler o zamana | a köylere çıkan 2- | meterdenberi muhasara Müverrih Grigoras şöyle yazı - | | yör: | kât gibi kullanarak Bizans üzerine yürümektir. Çünkü gerek mali a, onları üssülhare- 1 müzayakada bulunduklarından ve | gerekse düşmanlarının " mütevali hücumlarından dolayı Rumların onlara karşı koyacak kuvvetleri yoktu. Bundan başka, Türxler Galatadaki Lâtinlerin de reyleri ni ve muvalakatlerini almışlar Bu sebepten, Bizansı fethedecek- lerine tamamile kanidiler,» İşte bu kanaate mebnidir ki se- Mit üzerine bir ordu Bu orduda Orhan Beyin oğu Süleyman Beyle Karamürsel de vardı. Akçakoca, Sakarya ovai) rına namını yadıgâr biraktıktaa sonra dünyadan el çekmişti (H 728). Keza Konoralp da vefat et- mişti. Orhan Bey, baba: zamanında yaşadığı ve idare etti- Bi Sultanönü sancağına oğlu Mu- rat Beyi mutasarrıf etmiş, buna Konoralpin eyaleti de ilhak edil- Osman Bey 'ı ı ! l baliyi vurmak, bir iki kale elde | mişti. Arık İzmitin fethi kolay - | A ması da bu şebebe mebnl ddi. “Aydos ile Bursa beyninde düş- | Tman elinde kalan, bir İzmit var- | dı, Şimdi o da fethedilecekti. Orhan Beyin İzmite doğru yola çıktığımı duyar duymaz Aydos ka- Tesindeki gaziler hep Geyveye gelmişlerdi. Geyve, yeşil ormanları, Doğan çayın yükseklerden, züm - Tüt yapraklar, çiçekli dallar ara- sından parlak inciler dökülen suları feyyaz Anadolunun damar- larından sızan zemzemler gibi Geyve, o gün Orhan Beyi de, Aydos kahramanlarını da gölge- leri altında dinlendirdi. Bir kaç | gün sonra da, azametli Türk atlı- ları İzmit önlerinde göründü! İzmit Bizansın mühim' merkez- lerindendi. Bakınız meşhur ÂAşıkpaşa zade tarihinde ne diyor: «Anın sahibi bir hatun id!. İs- fanbul tekfuruna taallüku vardı. Adına Belkol 'nde derlerdi. Yalak Dd | çamlı kayaları, serin sularile bir ştirdir. anındır ve hem bir kareşi vardı. Adına Kelbon derlerdi. Yukarıda- ki hisar anındır, Şimdiki hinde terk ana Koyunhisarı derler (1).> Aş*_uışı zadenin bahsettiği Bel- konde Prenscs Marika Paleolo - gostur. Kardeşi Kelbon da Kalo- yanidir. Türkler muhasarayı şiddetlen - dirmiye başlayın aloyani da - yanamıyacağını anladı, karıya Koyunhisara ler orayı da kuşattılar. Kaleyi dılar, içindekileri esir ellılq).' îİ. Tit, bu pek mühim İstinattan mabrum olunca, çarnaçar teslim oldu. İzmit muhasarası hakkında Sa- haifülabbar cilt 3, S. 28 şöyle ma- lümat veriyor: «İzmit muhasarasına Akçakoca tarafından başlanmıştı. H:ç'.hi İz- mitin alınmasını vefat ederken vasiyet bile etmişti Orhan Beye Akçakocanın va- nun Üzerine Akçakocanın eya - letini oğlu Süleyman Beye verdi. Kendi İzmit fethine yürüdü. Sa - karya köprüsünü tamir ettirdi. Köprünün başında bir karye tesis etti. Ahalisini köprünün tamirine memur kıldı. Buna mukabil ken- dilerini her türlü tekâliften muaf tuttu, Kalayon, Koyunhisarı Türk- lere karşı müdafaa ediyordu. Orhan Bey buraya Karaali ile Uyguralpı gönderdi. Koyunhisar alındı. Kalayonun başını getirdi- ler, İzmit hisarının önüne astılar. Prenses Marika kardeşinin ba- fnı görünce dayanamadı; hisarı teslime razı oldu. Teslim şartlarını Aşıkpaşa za- de tarih! şöyle yazıyor: *Hatun ider: Ben bu türkle cen- ketmezin, anınçinkim, eğer bun- | ar bizden olurlarsa olan gitti. dedi. Bu halkın bir yarar kişisi vardı. Anı gönderdiğim ahdede - Jüm, hisarı dahi velim dedi ,Orhaf Bey dahi kabul ettikim ol avreti her nesi varsa ala, dahi hisarı tee- llm ede. Hatun haber gönderdi - kim ben gece çıkarım ve illâ beni 'Türklerden yenlesün dedi ve hem anın gibi ettiler, ve her kâfirin gitmede ve durmada ihtiyarı elin de olsun dediler. İskeleye gemi ge- tirdiler, muratlarınca doldurdu - —— lar. Orhan Bey ederkim: Sakının muzda hain olmayavuz, dedi ve “bir çöpü gitmesinkim, biz ahdr bem öyle oldu.> İzmit filhakika (H. 728, M. 1328) de alınmıştı. Fakat Rumlar tara- fından tekrar istirdat edilmişti. Bu sebepten, Türkler (H. 732) de İzmiti tekrar kuşatmıya mecbuf olmuşlardı. Fransız müverrâhlerinden Lebe