—4 —SON TELGRAF SÜZİNAKDEN _—_—_-_E_ Yazan: MAHMUT YESARİ :#] Gazinaya — girdiği zaman du rucuktu. Bir adım kendini tartıyor, hafif bir sallanışla | ikinci bir adım atıyor, Bu vakfalı, mütereddit, yalpalı, ahenkdar yü- Tüyüş, dört adımdan sonra durdu. Tabanları bir tarttı, artık ne bacaklarını perkâr gibi açtı; şiş, dümanlı gözlerini kıasrak, ihtimal önünde birkaç yüz metrelik mesafe vehmine kapıldığı gazinonun içine baktı, Güzino kalabalik sayılırdı. İçe- ride, biri ud, biri def çalan iki sey-| bi çalgıcı <erayı ahenk» ediyor- Yeni gelen durucuk müşteri, ba- ganı çarpıtarak kulak kabarttı, sal- yalı ağzından bir şeyler mirıildandı. Bir hamle edip lerlemek — istedi. İstedi amma.. Eğer o sırada tesadüfen garson eradan geçmemiş, onu omuzların- dan yakalamamış olsaydı, kapak- Tanacak, kafası gözü parçalanacak. & Bu, «önlenen hâdise», içerideki müşterilerin edikkat — gözlerini» gekmişti. Garson, «durücük» a, yakın bir masa gösterdi: — Buyurün ,oturun. ©, garsonu elile itti; burnile, ileriyi gösteriyor ve homur homur Bomurdanıyordu. Garson sarhoş idaresini bildiği için, nddına gitmedi; onu yedeğe aldı, içeri yürüttü. «Durucuk» garsonun — kolunda, ömürkörle çekilen yarı batmış bir salapurya gibi fışlaya fışlaya ge- Byordu. Kömürkör, salapuryayı getirdi, Eetirdi, çalgıya yakın masalardan birine yanaştırdı. «Durucük», ma- saya toslayıp iskemleye çöküver - sişti. Kızarmıs yanakları gülüyordu. Hayatından memnundu, Çalgı, pek Geyfine gitmişti; parmaklarını çıt- latarak tempo tutuyor, sarkık alt Gudağını gererek mırıldanıyordu: | — Süzinakten... * Bunu cöylerken değil, söylemeğe gabalarken gözlerini açmağa uğ- Taşıyor, etrafına bakıy sordu: | — Ne içeceksiniz? ' — Bir tek rakı. Gazinocu araya girmişti: — BSize, ya bir soda, yahuf bir bira verelim. Bu sırada, havayı değiştirmişti, —— TÜRK Şimdi, Osman oğullarının önün- deki küvvetleri nasıl / süpürerek neliye doğru geçtiklerini ya- zi Osman oğullarının etraf ve ci- varındaki tekfurlara gelince bun- lar, Bizans imparatarluğu tara - fından kendi ballerine bırakıl - mnış oldukla; bi hareket eder | bunlar da birer beylik halinde i- | diler? Yağmacılık ve bu: nh l masil işlerle geçiniyorlardı. cihetle hudut boylarında müsa - |deme eksik olmazdı, Senenin en nefis ve şahane filmi GEMELMEELAN Eğ AY DOĞARKEN JEANETTE MAC DONALD NELSON EDDY M E LEK sinemasında gördüğü büyük rağbet üzerine daha bir kaç gün temdit edilmiştir. Son Telgrafın Tarihi Tefrikası: 6 TUNA BOYUNDA —— Yazan: M. SAMİ KARAYEL Güzel Mari tehditlerini savuruyordu — 12 MART 1941 |Almanyanın | birinci hat tayyare adedi ne kadar? Tayyare imalâtı ba- T kımından mihverle r masalarda — oturanlar da B t çakır keyiftiler. Fakat, «denk kafa lngıllerenın ve Ame- sarhoşluk> un verdiği bir öğünüşle| rikamnın mukayesesi 'yan yan bakıyorlar ve hatla blraz | — Gkcerver gazeti SS da alay ederek biyik altından: İelilik N___:,'m::”;,wî_ — Görlnğü tel manyanın hava kuvvetlerine dair Der «gibilerden», gülüyorlardı. | Çayanı dikkat bir makale neşret- «Durucuk», hayatından mem - | mektedir. Makalede ifade edilen nundu. Masasındaki kadehe rakı, | rakamlar ve ileri sürülen iddialar, su doldurulduğunun farkında de- | Londranın iyi malâmat alan mah- Bildi. Fıkır fıkır gülüyor, salyala- | fillerinin kanaatince, Alman hava Tım akıtarak mırıldanıyordu Kuvvotleri hakkında son zammis | — Süzinaktan | larda yapılan tahminlerin çoğun- Çalgı durduğu zaman, onun meş- | dan daha fazla itimada şayandır. | esi kaçıyordu, şiş lop yanakları a- | — Muharrir diyor ki: deta söndü, göz kapakları yor . — «Birinri hat Alman hava kuvve- | gun bir kapanışla ağır ağır kapan- | tinin halihazırda 5-6 bin tayyare- dı, alt dudağı büsbütün sarktı. 'den daha fazla olmadığı muhak - — Süzinakten... kaktır. Hattâ belki 5000 den de | «Durucuk» un masa komşuları, | #şağıdır. Maamiafih, unutmamak çalgıcılara seslendiler | icap eder ki 4000 den fazla tayya- — Keyif olmuş biraz... Suzi- | Teden mürekkep bir birinçi hat nakten bir hava istiyor... Çalın... — Bava kuvveti son derece kudretli Ud, kısa bir taksimden — sonra | bir kuvvettir. «Süzinaki faslı aşkı söyleyim din- letir» şarkısına bir girdi; defli y Giz okuyucu, rengi kadar yanık bir. bu mevcudün -thwılhı nin mu- #esle udun patlak sesini körükledi. | harebe esnasındaki tesir kabili - «Durucuk» sevinmişti. Yüzü gü- | yeti üzerinde pek ax dahli vardır. | lüyordu; göz kapakları ağır ağır a. | Birinci hat tayyareleri dahi gü - çıldı; boncuk göz bebekleri de gü- | nün yirmi dört saatinde mi Tüyordu: | bir faaliyette bulunamaz. Muay - — Süzinakten... yen mada, bu tayyarelerin an- «Durucuk» un arzusu, yerine ge- | tak bir yüzdesi vazife görmeğe tirilmişti. Şarkı bitti, arkasından, | Hazır bir vaziyettedir. Alman ha- aısmarlama olduğu için» çalınan | VA Ordusunun birinci hat tayya- fasılla hiç süt bulaşığı bulamıyan | releri 5000 den aşağı ise, muhtelif bir fasla geçivermişti. «Durucuk», | tiple tayyarelerin nisbeti şüyle - parmaklarile tempo tutuyordu: — | dir. — Süzinakten . Komşu masadakiler de <olmuş- lar» di, Kara boynuz bıyıklı, iri kıyım sattal yapı bir herif, ba- Bırdi: — Neden olursa olsun... Sus ar. tık... Seni mi dinliyeceğiz? Fakat, kime söylersin? Öteki - edürücük-, gazinocu ile meşgul ol- | maktan vaz geçti, fıkır fıkır gü . | düyordu: — Süzinakten... Uzun . menzilli - bombardıman tayyareleri: 1,500 ile 1,600 arasın. Avcı tayyareleri: 1500 — Bu 1500 avcı tayyaresinin 2,5 ü tek motörlü, 1,3 ü çift motörlüdür; Pike bombardıman — tayareleri 750 dir. Bomba taşımak için husu- , 4i bir tertibatı haiz olan ve bom- TÜ bardıman tayaresi olarak kullanı- — Süzinakten... | labilen keşif tayareleri 450 dir. Gö- Kara boynuz bıyıklının tepesi at-| rüldüğü veçhile, «Luftwaffe» pek mıştı, şöyle âni bir davranışla udu, — kwdretli bir vurucu kuvvettir. elinden kaptığı gibi Du- — Bombardıman için teçhiz edilen | Tucuk» un kalasında patlattı. Alman tayyareleri ceman' 2.700 - * «Durucuk», neye uğradığını şa- | gırmıştı, kalkamadı, yere de dü- gemedi, uzun: — Anam, yandım... Bu inleyiş hak'katen esüzinak. tenr di. Vurdular sevdiği erkeğe kalbini vereci ve ihtirasla dolu güzel Film | makta | sındaki farktır. Muharririn gi Çam Sakızı Filminde Unutulmaz izler bırakmış olan büyük ve gürzel Yıldız ANN SOTHERN Her vakitten daha dokunanklı ve daha sevimli olarak ÇAM SAKIZI KONGO'da Filminde görünecektir. Siyah Afrikanın yakıcı ihtirasları arasında Ha SARÂY &i gösterilecektir. 2.800 arasındadır. Bizim sahil mü- dafaa kumandanlarımızın tayya - Felerile kayas edilebilecek Alman tayareleri bü yeküna dahil değil- dir. Kisa mesafeli — sevkülceyşi bombardımanlarda kullanılmak ü- xere ordu teşriki mesal tayyarele- vi de vardır, Almanların birinci hat haav kuvvetleri meyanında bunlardan 500 veya 400 tane var- dır. Alman ordusunun teşriki me- Bai tayyaresi tek satıllı Henschel 126 tayaresidir, ki bir çok bakım- | Jardan bizim ordu teşriki mesal | fayyaremiz olan Westland Ly - sander tayyaresine benzemekte- dir. En büyük sür'ati saatte takri- ben 220 mildir, lâkin yere iniş sür- ati istisnal derecede azdır, Alman hava ordusunun belki en şayanı | dikkat tarafı, ihtiyat tayyareleri- nin azlığıdır. İhtiyat hava kuv - | vetleri, Hizmee ıımı,ıı takriben | 3.000 tayyareden itibarile, ümit vericidir. İnglz t yare imalâı devamlı surette art- Amerikan yardımı da gittikçe fazlalaşmaktadır. Alman hava ordusuna dair yukarda ver- diğim rakamlar, «Aviation» adlı Amerikan mecmuasının ikincikâ- Bun nüshasında Mr, T. P. Wright imzasile neşredilen mühim maka- le İle birlikte tetkik oldnabilir. Mr. TEP. Wright, Almanyanın bugün lArjantinde fazla |buğdayı kömür Avrupa, ekmek buhranı çeker. ken, Birleşik Amerika, Kanada ve Arjantin buğdaya boğulmakta - der. — Arjantinde — bu madde tabrip olunmakta, cemubi Amerikâda ise piyasada çürü - mektedir. Amerikadan mühim miktarda buğday İthal eden Av « rupa, göçen sene pek &z mahsul Yetiştirmiş, 938 de ithal ettiği 16 milyon tonilâo buğdaya mukabil Si9da anvak 38 milyon ithal edebil- miştir, Bu sene, Tuna memleket - leri de, normal senelere nisbetle daha az miklarda mahsul alabil- mişlerdir. Halbuki Amerika ve Kanadada- vağiyet bunun aksidir, Kanada, tarihinde şimdiye kadar kayde - dilmemiş azim bir mahsule sahip olmuştur: 270 milyon ton!. Gerek Amerikada, gerek Kanadada bu kadar buğdayın birikmesine â - mil, Avrupaya yapılan ihracatın azalması ve vaziyetin geçirdiği u- mumi buhranın sebebiyet verme- sidir. Bütün «&ilolar lebalep do - ludür. Fiatlar, hükümetin aldığı irler sayesinde ancak tutuna- rip etmiştir. Şimdi de Buenos - Ayresden gelen bir habere göre Arjantin buğdayının bu sene, l Kkomotifleri teshin için kullanıla- kü tekmil tayyare mevcudünü 35.000, İngiltereninkini 25.000 tah- min etmekte, temmuz ayına kadar her iki taraf tayyare mevcudunun | müsavi olacağını söylemektedir. Bu müsavata İtalyan hava ordusu nazarı itibare alınmamıştır. Mu- harrire göre: Malihazır tayare imalâtımız ay- da 1650, Almanyanın — 2.000 dir. Amerikanın balihazır tayyare i- malâtı ayda 750 den fazladır ve temmuza kadar ayda L00 ü bu- lacaktır. Maokalede en fazla ma- | zarı dikkati celbeden bir nokta, mihver devletlerinin tayyare ima- Tütinın aldığı istikamet He İngiliz ve Amerikan imalâtının istika- metini gösteren münbaniler ara- terdiğine nazaran, mihver tayya- re imalâtı münhanisi duraklamak- ta olmasına rağmen, Amcı tayyare imalâtı münhanisi en yük. sek bir zirve noktasına doğru yük.- selmeğe koyulmuştur. Okadar ki cari sene sonurdan evvel mihver imalâtını aşacak ve öndan sonra da en mükemmel mihver gayret- lerini erişemiyeceği bir nisbet ikti. sap edecektr.; herkese ilân ediyor. Bu orijinal cağı bildirilmektedir. BUGÜN Mi ALKAZAR Sinemasında Bütün İstanbulu yerinden ey- natacak, seyredenleri merak ve heyecandan — titretecek, şimdiye kadar — gördüğünüz bütün büyük macera filmleri- ni gölgede bırakacak.. Senenini en büyük casusluk filmi. Her safhası, her sahnesi, her kısımı 1002 entrika, 1001 hey canla dolu, insan Kavsalasının erişemiyei meraklı büyük bir mevru, Bütün dünya matbuatmı ay- larea işgal eden Şehır lıyaırosu TEPERNASŞI DRAM KISMINDA MEŞALELER İstikllâ caddesinde Komedi kısmında 'yerine yakıyorlar. kiymetli | | Evvelâ silâhtar ağayı gösteriyir: | Yazan: ZİYA ŞABEİR Tefrika No: 21 Bu Ağa Ne Zamandanberi | rem Dairesine Göz Di — Bey hazretleri! Ne söyliye - yim .Hırsız işidir. Silâhtar, büyük — bir ıztırapla kıvranıyor: Bey, silâhşörlere emrediyor: — Getirin cariyeyi, Silâhşörler, kapının önünde bekliyen, cariyeyi getiriyorlar. Bey, cariyeye hitap ediyor: KU — Hoca!.., Akilâne | hem mamasumu, hem de kurlardın. Senin bu iyil tamıyacağım... Dile b lersin?.. Diye, soruyor. Hoca, kısa bir düşünce Şu cevabı veriyor: — Bey hazretleri — Kızm!, Hiç kimseden kork- | gey isterim, ğ ma., Çekinme,, Ne biliyorsan, doğ, — — Süyle.. ne istersen vi Tusunu söyle. — Birincisi.. Silâhdar Cariye, etrafına göz gezdiriyor. | (Kırserdarı Deli H t şu sadık kulünuza verla. | — (Büyük bir yerdim... (Kırserdarına di Deli Halil!.. Şu dakikadat benim Serdar basımsın. Deli Halil, yerlere iki elile temennah ediyer! / — Efendim!. Bu ağa, ne zaman- danberi, harem daireslle —alâka | Peyda etmişti ve sizin namusu - | muza göz dikmşiti. Şıyı göstererek leşti. Onunla, müzakı rişti. Maksatları da sizin vücudü- — Allah ömürler versin, nüzü ortadan kaldırıp, yerinize | Ben senin, gerçekten sadık geçmekti.. Şu yandaki küçük e- | nim. dada konuşurlarken, kulaklarım- (|. Bey, .Nınıllıı hocaya la işittim. Diyorlardı ki.. Silâhtar, hu ilşaattan o kadar korkuyor ki, âdeta çıldırmış gibi rzimlerin cezalarına hüka sonra, artık beni, kadılıkta işlerine karışmaktan a€i Diye, bağırmıya başlıyor. Bey, fena halde öfkeleniyor: — Sus, be herif. Ne oluyorsun?. Diye ,haykırıyor. Bu suale, hoca cevap veriyor: — Bey hazreleri!. Silâhtar ağa- yı mazür gör.. Kendisini, dün ge- — İyi olür efendim, çok İ Müsaade edin de, ben şesine çekileyim. Halkın dularından uzak kalarak, sükünet ı;ıııı geçireyim. | €& 6 viran handa cin çarptı. Onum | — Brtesi gün... tesiri, bugün görünüyor. | — Akşehirin meydar Diyor, Bey de: de, iki direk dikilmiş... | Bu akşam saat 20,10 da| Bu akşam saat 20,30 da İ PAŞA HAZRETLERİ Hanı Gazan Hana hemşiresi gü- zel Mariyi takdim eylemişti. İmparator Gazan Hana genç ve dilber hemşiresini vermekle ondan istimdat eylemişti. | imparator, Osman oğullarının | gerrinden kurtulmak için M peşkeş çekmişti. Fakat Osman Gazi, azıninden | geri dönmedi, İzniki muhasara et- ti. Ve İstanbul Boğazı üzerine de yürüyerek akıncılarile İstavroz | ve Anadoluhisarına kadar geldi. | Şileye doğru kılıç salladı. Güzel Mari, tehditlerini savu - ruyordu, Fakat, kim dinlerdi?. — | Osmanlı Türkleri yürüyorlardı. İznikin kilidi mesabesinde — olan Koçhisarı da zaptetmişlerdi. ORDULARI Osman Gazi, İzmit ve Üsküdara doğru yürümek ve Anadolunun | son sahillerinde — yapışıp hlın, Rum tekfurlarını atmak azminde idi. Koyunhisar önünde Kete, Etra- — v | arkadaşlarından idi. nos, Kestel tekturlarının birleş- miş ordularını bir hamlede perişan eden Osman Gazi başka bir kuv- vet ve kudrete sahip olmuştu. Bizans imparatoru Andranikos, tekfurların mağlübiyeti dolayı - Osmanlı Türkleri ülkelerini bü- | yültmek için gece gündüz çalışı- jyorlardı. Bir gün Osman Bey Ye- | nişehirde gazileri etrafına topla- . Kendilerine düşmanın ahva - Hni uzun uzal anlattı, — son #özü de şu oldı — Ha gâziler sizi görem, din yoluna nice teprenirsiz?., Akçakoca, Osman Beyin samimi | Osman. Bey onu ekseriya uza Orhan Beyle Orhan Bey bir yoldaşlık gö: Esasen Türkler tarafından Ye | nişehir alındıktan çin tehlike başlamış dem ler İznik Oîîîînlı dalma görü - iyorlardt. hayet şehrin kapısı tahkim İçindekii edildi. Etrafı kâmilen alınd İzniki gözetmek için hâkim te- pelere hisarlar yapıldı. İçine erler konuldu. Alınan yerler tımar er- lerine verildi. İzniki gözönünde bulundurmak için Kara Ciyoşa kuvvet gönde - rildi. Burası İznik muhasarasına iştirak edecekti. İznik muhasarası senelerce sürdü. Osman Gazi üç yeri almak az - İ minde idi. Bursa, İznik, İzmit.. — Artık Osman Bey seferlere iş- tirak etmiyordu. Büyük oğlu Alâ- eddin Beyle beraber Yenişehirde | oturuyor, bütün seferlere Akça - koca, Koküralplar, Safha açvuş- Jarla beraber küçük oğlu Orhan beyi gönderiyordu. Bizan$ imparatoru Andrani - kos, Türklerin günden güne iler- lediklerini görüyordu. Hattâ bu- nun için karşılarına muktedir cen- güver, Pilântropinosu göndermiş- ti. Bizans imparâtorluğuna hücum | eden yalnız Osman ağulları değildi. Anadoludâ Selçi üzerine, istiki lerin inkirazi J İlân eden sair | 'Türk beyleri de imparatorluktan birer parça yer koparmak istlyor- lardı. Germiyan oğlu Alişir Bey Men- dires üzerinde kâln Tiripolisi ah Tüş, Alaşehir (Filâdelfi) yi ku - satmıştı. ÇArkası var) senelerçe muhasara al- | — Onları, şimdi de birer yıl- dırım çarpacak, yakın olan bu direklerde, bağlı. Bunlardan biri, Si Diye söyleniyor. Ve silâhşörlere | Diğeri de, Subaşı... dünerek; Bu iki adamın vücutları, ? — Çabuk!. Harem dairesine gi- | ne kadar çıplak. O çıplak din. O mel'un karıyı da saçlarından | rına, pekmez sürülmüş.. sürükliyerek buraya getirin. lerin üzerine de, sinekler Diye, emir veriyor. Etraflarına; hlıılııil. O zaman, Nasraddin hoca atı - | lerdeun, gençlerden, ( —A hyer; — Yocok, beyim.. Harem Aaire- sinden buraya kimseyi getirtme- yin. Bu meselenin hallini, ebil ve | ler yağdırılıyor. erbabına havale edin. Dülniz, * memleket — kadısı — sifatile, | — Meydanın bir köşesi gaların cezasımı tertip ederim. | elbiseli bir cellât kösere leme, ibret olsun. kılıcını biliyor. Diyor. Sivrihisar yolu üzerindeki' Bey, büyük bir minmet ve şük- | lıkta, İki mezar kazılıyor. . ranla Nasraddin hacaya dönüyere (Arat' (H Mart Cuma gününden itibaren ASRİ sinemat |zag Gönüllerden ateşler yayan. S da casuslar kaymyan.. Harbin ıiı hyıeııııı tattı ran ıııın mıuıı ELİNDE E aş Rollerde: DOUGLAS FAİRBANKS Jr. LESLİE HOVA' Kanuni Süleyman devri e Avrupa ortasında Türk medeniyet devri, adalet ve sandet Tarihte aşk ve füsun devri, bu devirleri yaşatan, —beştan * tarihi ve klâsik rubnüvaz Türk musikisini terennüm ve © ni eden VO E aV7 Aşk ve Azamet filmini bekleyin Bu şaheser Türk sinemacılığının en son muvaffakiyetidir. Pek yakında Beyoğlunda Iki büyük sinemada, $ ÇEMBERLİYAŞ Sinemasıi Bu gün Matinelerden İtiberen İki şaheser Film birden 1-Uzaklaşan Melodi BRİJİTTE HORN-VİLLY BİRGEN II-GEL BARIŞALIM FRANSIZCA SÖZLÜ İRENE DUNNE - CARY GRANT | 'Tarafından çevrilmiş. Program a ilâveten: Paramunt son barp ve dünya baberleri