| MAHKEMELERDE: Meğer üç sabıkalı kumpas kurmuşlar AA y VA | e Yer yüzünün cem- | istiyenler, Evlenmek istiyenler, neti; Bogaziçıııı | iş ve işçi arıyanlar, | gikâyetler, temennik Ölümü! 1 AA n ee aa T i y Başlan Sİhasi : ZL “Kıyasıya öyle vuruyorlardı ki Yent izdiyaş tekim ai ÖT ZZ vee8 sündüne Tra Si TAYEİ | kaz, dğeri erkek ikit mabudların | İi lizame keder cddoel | incan arkadaşına öyle vuramaz!,, ıkıbııl edilmiyecek | sayfiye yerleri olan güzel ve Yalandaşlar arasında evlenmeyi ke- | SANIM Boğaziçinin her iki sa. * bu kadar kalabilirdi. Çünkü aşkın bir izdivaç şekline gre- esine mabudenin — ebediyen j ir kalmak ahdi münidi. Niha- kız sevdiği delkanlıyı ebedi ae UYkuya mahkim etmiş ve ge- 1 gelerek onu üyürken sey- nek ve gönlünün — ihtiyacını lelikle tatmin ile iktfa eder - Faki Yunanistanın mabud- isim değiştirmekle beraber 'eki mabuadların birer suretle dağı yerler, denize serpilmiş Tarmış. Vine de düne kadar hallerinde yaşıyan adacık- ; vz çok böyle esatiri bir şöh- 4 retiştirdikleri zeytin ile üzü- birer kaymeti vardı. Lâkim ya harbi, İtalyanın hiç gö - amiş bir şekilde İngiltere ile girmiş olması, Yunanistana zu İngilterenin Yunanis - DEBI ROMAN: 65 | Kemiksiz Hindi dünyaya geldiği yer olarak esatir- | Yapılamıyor. Bandan — bir Asarı- F—YAPAYIM? İki gün idare edecek tezzetli bir yemek Malzeme: Bir hindi, yarım kilo yağlıca dana eti, dört yumurta, biraz soğan, kereviz, şalgam, ha- vuç, iki diş sarmısak, üç dilim ek. mek içi, dört yaprak jelâtin. Bir kıvırcık salatası iki parça et suyu hulüsası. Hindinin boynunu — bırakarak, başını ve ayaklarını kesmeli, te - mizleyip yıkamalı, gayet keskin bir jiletle hayvanın ensesinden kuy - Tuğuna kadar derin bir çizgi çi - zilerek yarmalı. Bu yarığın iki ta- rafından başlıyarak, hindiyi eller- le mıncıklayıp uğa uğa derilerini, etlerini gevşetmeli. Ve eldeki ji. letin yardımı ile deriyi yurtmama- dikkat oderek, adeta elbise so- Ş'.. gibi, deri ve etleri sıyırmağa başlamalı. But ve kanatları göv- bağlayan mafsalları iç taraf- =pı dikkatle keserek ayırmalı. Sıvazlıyarak boynu — kurtarmalı, Ve nihayet göğüs kısmının etini de kemikten ayırmalı. O zaman iske- let çıkarılır ve ancak bundan sonra ve saire temizlenir. 'aflan kaskaç ile kıvrılıp çıkarılır. Böylece boşaları deri ve etler yi- 'a yayılır. İki yu- Ka ÜD T g a linir. Kıyılmış et ufalanmış ekmek içi, ve doğranmış hindi gelir, içine müddet evvel, yine bu sütan” larda, Üsküdar ve civarında kadarlar tarafından göz ö- nünde tutulda mu?. Suların da kongrede itiraf ettikleri gibi lâzım gelen ehemmiyet- le halledilemiyor. Ve bir mü- hür, müteaddit defalar, türlü Halbuki, her tarafı iyi su ile dolu olan İstanbulda, hi- leli, karışık su içmek kadar hazin bir hâdise olamaz. Bu hali, ne akıl, ne mantık, ne insaf kabul eder. Öyle zannediyoruz hi, Be- lediye, memba sularının mü- yetle tutar da, bu işe lâzım gelen ehemmiyeti verirse, bu şehirde hileli su derdi en az yarı yarıya halledilmiş olur. BÜRHAN CEVAT Annesinin gözü önünde ake rabasından birini bıçakladı Müddelumumilik, kakançlık yüzün- den Fatihte işlenen ağır bir yaralama vakasının tahkikatiyle meşguldür: Beyoğlunda Lâle apartımanında ka- picilik eden Abinet, Fatihte oturan Ha- San İsminde bir akradasını ziyarete gitmiştri. Hasarım annesi de hazır bu- kunduğu hâlde görüşürlerken, bir ka- din meselesi açımlış ve iki erkek mü- nakaşa sırasında — kavgauya tuluşmuş- lardır. Bir müddet altalta üstüste boğuğmuş lar ve bir ara bıçağını çeken Hasan Ahmedin resigelen yerine sıplamıya DOKTOR | DİYOR Kİ ) ç-uııı..mııı.ıuı,hl'ıuıı. atılır. Hindi üç saat kaynadıktan son- Ta çıkarılır. İki tabak arasında baskı altında üç döri saat Bıra- kılır. Üç bardak hindi suyu İçine je- latin atılıp eritilir. Tabağa dö. külerek dondurulur.. Hindi baskı- dan çıkınca göğsü yukarı gelmek tabağa konur ve üzerine iki renk jelâtinden kesilecek muhte- llerle süslenir, Tabağın iki | &înmıu konur. Kalan jelâ- tin parçaları biçakla kıyılarak etrafına ir, len de Seveceksin / ulduğunu kabul etmelisiniz. kumu anlatmak imkânını bul- a ilk günde tamamile bana ereceğinize eminim. İ üm yok!, . böyle söylüyorsumuz?. Ööyle söylememin tek sebebi Vuzaktan yakından bir ilâ- ihafaza etmiye ne niyetim, | hrzum olmadığını peşin pe- d anlatmak için. | gal dinlerseniz benimle mut- lâkadar olacaksımz.. sayır, İnanınız buna. yanmıya ihtiyacım yok. ikat sizi inandırmak benim yati bir mesole. ya, bunun da ruhi bir se- | rum, ' Hall Necibin bu sözlerini ayak- bütün bu izanatınıza ı | ki galiba: Yazan : ETEM İZZET BENİCE (azan : DİLE ee Z izim için olabilir. izim için de olmasını istiyo- ta durup dinlemiye mecbur olu- yordum. Ve.. dinledikçe de sinirle- niyordum. Bu sinirlilikle olacak kak delisi: Dedim. yüzüme baktı: — Hiç deli değilim hanımelendi. Fakat belki size öyle geliyor.. Dedi, sözüne ekledi: — Aklımın tam ve yerinde o | duğuna itimadınızı rica ederim. Kendi payıma çok haklı ve.. çok doğru konuşuyorum. Dolambaçlı bir ifade tarzı yerine düpedüz söy- di üzüğ n ei İstanbulun hele Bu — mevzimde mütemadiyen değişen havazı ma lümmdür. Çoğumuz dikkat —etme- yiz, sıcaktan soğuğa, soğukları Güğa cıkarız ve bu yüzden dal Vahimi olmazsa, biç olmazsa nez- döye yakalanımız. Necleyi tedavi İçin €n büsit u Sül bir eczancye girip mantol bo- Tike tozu almak Ve bunu burun ne gecimek kabll olabilir. .i “emeyi, içimi size olduğu gibi güs- termeyi üstün buluyorum, İnanı - nız ki sizi aşk kelimesinin iladeye | muktedir olmadığı bir hudulsuz- | Sözlerini üdeta bir çılgın gibi | söylüyordu. İste zaten bu mantık silsile- | nire karşı size delisiniz.. diyorum. Dedim, İçli bir nefes aldı: — Peki, ben sizin mantığınızı ka- | bul edeyim, Ben deliyim. Dedi ve. ilâve etti; — Bu deli adam sizi delicesine seviyor. Güldüm: — Amma deli bir adamla konu- şulmaz ki. Dedim. Dürdu, düşündü, cev, vermekte biraz müşkülâta uğra! — Delilik sizln bana verdiğiniz bir lâkap. Lükabı deli, kendisi a- | kılli olan birisi ile konuşacak - — Siz böyle söylemiye devam ettikce ben sizi bir an içi bile a- | killi,, diye kabul etmem. — — Peki, nasıl konuşmamı, size | ı" —Z Yazan: HÜSEYİN BEECET | Tacirin bu kadar safını ömrüm * | de görmedim.. Tacirden ziyade, der çürülten çömezler — gibi, her halinde bir durgunluk, bir bönlük bir acayiplik var. Datma açık du- ran ağrından, neredayse salyaları sarkıp yakasında izler bırakarak süzülecek... Saf bir eda ile anlatıyor: — Balıkpazarında yağ ve zahire tüccarıyım. Günlerden cumartesi idi, Cumartesileri dükkân çok ka- " Salık olur. Ben yazıhanede ötu- | rdum, Bi raralık şu öbür başta | duran Fuadı yazıhane yakınlarında gördüm. Yazıhane, dükkânın için- de bir camlı bölmeyle ayrılmış kü- çük bir yerdir. Yazıhaneye yakın | Urfa yağları fıçısının yanında yağa bakıyordu. Kapı tarafında bir Pü» tırdı oldu. O tarala baklım. İki kişi ibirle atışıyor. Şu ortadaki Nu- ri: — Kör müsün? Önüne baksana!.. Ayağıma ne basıyorsun? Dedi. Bu beriki Şevki çevap ver- di; — Kör sensin! Ayağına bastım- sa ne oldu sanki? Ayağın kırılmadı yal., Pardon dedik sa: — Terbiyesizliğin de bu kadarı olmaz'. Af dileyip elimi öpeceğin yerde şu söylediğin sözlere bak... — Terbiyesiz sensin!. Derken, birbirlerine — girdiler.. Sille tokat —kavgaya başladılar. Müştetiler ,birer ikişer dükkândan çekilmeğe başladı. Amma, bunlar da adamakıllı kavgu ediyorlar, To- kat şakırtısı dünyayı tutuyor. Derken, şu baştaki Fuat yazıha- neye yaklaştı. Ben de zate> yerim. | den kalkmış, yazıhanenin kapısına gelmiştira. Fuat dedi ki: — Yahu, müşteriler birbirlerin: öldürüyor. Sen hâlâ burada durup seyrediyorsun.. Gidip ayırsana!.. Hi çolmazsa, şuradan bir bekçi, b 1 medreselerde yıllarca diz ve uihe İ | | der? dedi. Kaman bekçi de yetişti. Bunlar ay. rıldılar, Bekçi; — Biribirinizden şikâyetci misi- niz? diye sordu. Nuri. — Nesinden şikâyetçi olacağım.. Ben terbiyesize haddini bildir. - dim. Onun şikâyeti varsa, karakola gitmeğe hazurım! dedi... Şevki de: | — Asıl beh sana haddini bildir- dim.. Senden şikâyete tenezzül et- mem., Senden davacı olarak hâkım huzuruna çıkarsam herket bena ne İkisi de nefes nefeseydiler.. Ay- | rılıp biri bir tarafa, biri bir tarafa Bittiler, | Fuat da o aralık kayboldu.. Ne. | ip girince, kasanın kapâ" ıi açık gördüm. — İçerisinde de ilâç için olsun on para kalmamıştı. Bu hali görünce, aklım başımdan gitti, Fırladım dükkândan.. Sağa | koştum, sola koşturn.. Ne kavga - | eilar meydanda vardı, ne yazıha- neye yaklaşan... Polise haber ver- dim. — Yazıhaneye yaklaşan adamı Börsen tazır mısın? dediler, — Tanırım! dedim. | Önüme, resimler yapışık bir def- | ter açtılar.. Defterin sahifelerini çevirip bakarken, kavga edenler. den birini görmiyeyim mi?, — İşte! dedim kavga edenlerden biri buydu. — Bak bakalım., Dediler, Belki Gbür kavgacı ile yazıhaneye yak- laşanı da bulursun... Hakikaten, onların da resimle - rini orada buldum. Meğer üçü de sabıkalı imiş... — Yani, senin paranı çalan bu Fuat, kavga edenler de Nuri ile Şevkidir.. Kavgayı mahsus y mışlar, paranı çalmışlardır. le mi?. _3’__ | öveten. polis çağır da şünları ayırsın. Ben kuvgaya pek gelemem am- ma, polis yahut bekçi çağırmak mülüyim geldi. Bunlar da hâlâ dö- güşüyorlar. Birbirlerine öyle kı- uruyorlar ki, Allah yerme- Bin... Tokatlardan bir tanesini be yesem, ne ağkımdan hayır kalır n yüzümden... İki çırakla bir tez - Bgühtar aralarna girmişler.. Ayız. manın imkânı yok, Ben polis ça ğirayım diye kapıya doğru yürü düm. İşte ne olmuşda o Zaman ol- muş. Hâkim sordu: —Ne olıııı.’ Olan nedir on. e. Ber kapıya giderken, Fuat da yazıhz nc;'e girmiş, kasadan382,5 lira su tış parasını aşırmış. Hepsinin kıl ları, kıyatetleri temiz.. Müşteri & ye gelmişler, alış veriş ediyorla aklıma gelir mi ki, yalandan kav- ga edecekler de beni faka bastırıp | paraları ı.ıncıuırııqu "““'4 larlar üçü de sabıkalı imiş.. Bu hır- 1 sızlığı yapmak için kumpas kur. muşlar.. Ben kapıdan çıkacağım teklifimi nasıl arzetmemi emre- * diyorsunuz? Bu hazır cevaplığı hem hoşuma, | hem tuhafıma gitmedi değil. Az- 1 | İ kalsın gevşiyiverecek ve gülecek. tim, — Hiçbir şey emretmiyorum , Dedim, ilâve ettiniz — Hiçbir teklifinizi de dinliye- cek değilim. | Sonra, birden aklıma geldi ve, masihat kılıklı: — Benim evli bir kadın olduğu- | mu elbetiş biliyorsu Eğer bil. | miyorsanız, bilmeniz N yorum. Diyordum. Fakat zölimü kesti: | — Amına, ben.. | Ben de onun sözünü kestim: — Tek kelime söylemeyin. Bu mevzu üzerinde bu kadar konuş- | muş olmamız kâfi. Evli bir kadın | ite bu tarzda Konuşmanız doğru olmadığı Kadar da çirkindir. — Fakat ben sizi seviyorum!. — İstediğiniz kadar seviniz. NI- hayet m elen'ze tahakküm | receksiniz. Söyle bakalım, Fuat! Ne der- — Efendim.. Benim ne kavga . dan haberim var.. Bu adamın dük- kâmm bilirim.. Ne de dükkânına ayak bastım. Eğer ayağımı atlımsa ayaklarım kırtisın.. Peki.. Bu Nüri ile Şevkiyi ta- vır mudhi? — Şevkiyi tanırım.. Nuriyi ta- mimam. Amma, Şevki ile de hiç beraber çalışmışlığımız yoktur.. İ — Sen otur!. Sen söyle Nuri' — Etendim.. Ben ne Fuadı, ne de | Seykiyi tanirım. Şevki ayağıma | vastı.. Nasırım acıdı. Kavga ettik., ) kadar, — Fuadı orada gördün mü? Hayır! Orada da görmedim. — Sen de otur. Sen söyle baka- Şevki... Nasil oldu? — Efendim.. Bulıkpazarında bir kkâna girdim.. Pirinç alacaktım. | azara, Nurinin ayağına basmı « | gım.. Bana hakaret etti.. Kavga et tik. Başka hiç birşeyden haberim yöok.. Fuadı tanırım amma, Nu - Tiyi tanımam. | — Peki Fuadı orada gördün mü? | (Devamı 6 yacı sahifede) | bunu tekrarlamayınız. Dedim ,yürüdüm. O da yürüdü. Tam caddeye çıkıyordum. Dön- düm: 'ca ederim, artık yanımdan gidiniz. Başıma bir felâket geti- Dedim. Alık alık sordu: — Ne gibi?. Biraz asabi ve hırçın; — Ne gibisi var mı, size evli olduğumu söyledim. Dedim, ilâve ettim: — Beni kocum gürebilir. Koca- | mın bir arkadaşı görebilir, Yaban- | cı bir erkeğin benimle beraber e- duşu herhalde saadetimi yıkabilir! Bir saniye düyündü: — Bu noktada haklısınız. Hak- sır olduğunuz noktaları da mü » | makaşa etmekliğimize sinirlerimiz | müsait değil. | Dedi ve: — Allaha smarladık.. Diyerek yanımdan yıldırım hi- zile ayrıldı. farkası Yar) | | 35 yaşlarında, 100 | zunu müraesatları. VK soyadlı Abdullahın hayat ve memas daylaştırmak maksadiyle açmış oldu- kumuz <İsdivar Sötanm okuyucuları- | Muzin töyük bir rağbeti ile karyılame | Muş ve kısa bir samanda yüzlerce mok- tup alınımşlır. — Ascak; sülünlarımızın darlığı ve kartlerimize yeni, mülenev. vi mündericat temin etmek gayesi bi- #i yeni mektup kabal ve meşrinden e- | Takaymaktladır. Binnemaleyh yeni ia- | dörüç deklifi mektabu. gönderilmemesi | ve idarehanemize gelmiş adresli mok- | tapların bu günler içinde kâmllen Beşrelanarak — Şubalın 28 inci Cuma | günü ukşamı İsdivaç deklifi neşrine mi- | hayel — verileceğini — okuyucularımına | sayan e bildiririz. | NOT: — Halk sütünümünda, iş ara- MmâA, iş verme kulularına ve dekterı- | murla svukatımızdan sorulacak sualle- re şikâyet ve temennilere cevap ver- miye ekkisi giübi devam olununaktır. e İzdivaç Teklifleri lu, balik etinde, fevka- | e ahlâklıyım. Dalma ve- li güler yüzlü, vefakâr, dedakâr ve | kanastkârım, çok samimiyim, Biraz - | gan; ©v ve elişlerini lây: bilirim. Dansı, sümü, eğlenceyi kararınca seve- rim. Eşim olacak Bayda anıdığım — evsat gunlardır: Az çok huy ve tablatlerimi- zin biribirine benzerliği, neyeli, açık döşüncel, pazik ve iyi katbli, Gesur, | denizi never bilhassa hodbin değil 27 - Hradan axz müaşı olmaması, yüksek meklep mezunu, u- | Kün boylu bulunması. Ciddi taliplerin | muhakkak bir — foteğrarlariyle >-ve | gartlarıma tam münasile uygun olduk- | danı soarş— Son “Telgraf Halk sütunu | 18 R. adresine yazmalarını rica ede- rim. d 29 yaşında 1,61 boyunda kumural * yapılı, dürüsi bir aile kizıyım. ortadır. Ev işlerini tam mü- nasiyle bilirüm, Mall vaziyetimiz orta- | dır, En az 70 lira maaşli esasli bir me- | mur veya subayla evlenip yuva kur- mak İstiyorum. Yaşı 25 88 a 39 yaşında kumraral Çaz toplu 1,63 boyunda iyi bir alle kızyun. Mall va- ziyetim bozuktur ev işlerine tamamile vükalim, Mayat arakadaşımı — mesut edecek her meziyetlere — maliklın. Me- mur ve kazancının 65 — 10 liradan z olmamasi 27 — 28 yaş arasında ince Fahlu ve atgart Hise tahalili bir bayla evelnmek İstiyorum. Arzu edenlerin la- de edilmek çartiyle birer fotoğraflari- le Halk sütünü «F, Akarsıs rumyuzu- 'na müracsatlar. Gelen Mektuplar Güzel san'atlar, Ümit, Nurun, Açık- #öz, 101 Şöle: Mektuplarınızı Üç güm içinde behemebal aldırınanızı ehemmi- yetle rica ederiz. i. Güven: £ hiline, bundan böyle hiç bir fabrika ve sanayi müsssesesi inşasına müsaade olunmuya cakmış! Ne güzel temenni! Hakikaten, Boğazın iki ta- raf sahillerine de, artık, fab- rika ve sair sanayi müessesesi inşa etmek mümkün değildir; günkü, yapılacak yer kalma- mıştır. İlik bir havada —kış ta olsa zarar yok— vapurla bir Boğaziçi gezintisi yapınız. görürsünüz ki, bir inci ger” danlık olan Boğazın iki tara- fında da, fabrikalar bağdaş kurup oturmuştur. Hani, nerede, Kuruçeşme- deki kömür depoları kalkı yordu?. Fakat, gazetelerin verdiği havadiste, Prost'un plânmın tafsilâtı bulunmadı- ği için, muhterem mütehass- sın, kömür depolarını bir sa« nayi mülessesesi addedip et- mediğini bilmiyoruz. Şimdiden sonra, bir tek fabrika inşasına müsande oe lunmıyacak amma, bugün, mevcut bulunanlar en — ola- cak?. Onlar, bütün azamet ve heybetleriyle, dumanlarını savura savura, o canım Bo” ğazda oturmakta devam mi edecekler?. Vaktiyle, İstanbulun plânı yokmuş, şehircilik ilmi yolc. muş, zevki selim yokmuş, modern belediye — tokilâtı yokmuş, belediyede imar bü- rosu, fen şubesi yokmuş... Bütün bunlar yokmuş am« | ma, Boğazda, o güzel, şirin ve &1 sabillerd i fabrika da €e meşheri çayırlıklar, temiz dere kenarları, bülbüller şa- kıyan koylar, gazeller atılan su başları varmış! Boğaziçini, kendi elimizle boğazlıyarak öldürdük. Tek- rar diriltmiye çalışıyoruz. İn- şallah! iaveten İstanbuldan — E. 29: İstan- İ Görneelden — 8 çait landae R. SABİT - ian S S Danbullan & ame ” | Haklarında takibat SAA 27 btenbuldan x | yapılan muhtekirler Eretiment: Aksaraydan — H. B. Pa ilten — Sempetik: İstanbuldan, 1tae. | köyden — &. H H: İstanbuldan — &. | D. 29 Topkapıdan taahhüllü mektup- Yarınız vardir, Saat 15 — 10 aunasında alınız veya aldırınız. Açık Konuşma 8.8.Ş—RÜ.POS (Silivriy — | Bayan F. A. $ sabık B. (Üsküdar) — | Bay A, N.K. — İstek 222 — Bayan El- | van (Kadıköy) — Bayan ML G. A — | fan Zeh. l (Üsküdar)— | Bayan Asüman Yıldız: Adresi olmız yan izdivaç teklifi mektuplarının yae zalınasının usulümüz harici olduğu mü- kerrerer yacıldığı halde mekluplarını. a üdreş koymdağınız — görüldüğünden maâleşet dercedilemiyooektir, Bayân 101 Şöle (Topkapı) ve Hay- rünnisa — (Kadıköy) — Mektuplarınız bugün adreslerinize Könderikmiştir. İ Gaib aranıyor Aslen Bulgaristânin Ruscuk dağım- Tularından olup Karamürsekle iskün e- dilmiş olan ve orumda mnüfüus memuru iken İstanbula tahvili mamuriyelt etti- 'tından haberdar olanların atideki ad- : Silmilçi manrali evde Nizamettin Cüngür. vermek İstiyor | 40 günlük oğaln yavrunmu mali vasi- yetimizin cağımdan Ve, evlâtlık vermek istiyonuz. hamiyeli, aüşfik, âllcenap Eyüpsulanda Şila yokuğu 5 numara- da Cevahir adresine müracaatlarırı | yalvarınız. Fiat Mürakabe Komisyonu dün- kü toplantısında, manifaturacı An şak Papazyan ve Kirkor Papaz - yan isimlerinde bir baba ve oğul ile Sultanhamamında manifatu - racı Kenan ve Sajt Gözen ticaret. hanesini fazla fiatla mal sattıkla « rından adliyeye vermiştir. Hüşe- yin Karamürsel isminde bir tacir hakkında da takibat yapılmak'adır. i —— — Hepimiztn DERDİ Mahalleden mahal- leye akın eden köpekler ! Çapada - oturan . okuyucularınız- dan H Abidin yazıyor: